392
KASIM-ARALIK 2016
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
ANMA

Hiç Gitmeyecek, Hiç Bitmeyecek… Büyük Ustamızı, Hocamızı Yitirdik

Deniz İncedayı, Prof. Dr., MSGSÜ Mimarlık Bölümü

Hocamız, ustamız, değerli bilim, kültür insanı, düşünür Prof. Orhan Şahinler’i ne yazık ki, 17 Eylül 2016 günü yitirdik. Orhan Şahinler Hoca, çağımız mimarlığının, mimarlık kurumlarının ve eğitiminin birikimli tanığıydı. 60 yılı aşan akademisyenliğinin yanı sıra, mimarlığın uygulama alanında ve meslek örgütlenmesinde de yaşamı boyunca yoğun emek vermiş, özverili çalışmalar sürdürmüş bir mimarlık sevdalısıydı. Son günlerine kadar öğretim üyeliği yaptığı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin de, kuruluşundan bugüne büyük destek verdiği Mimarlar Odası’nın da kurumsal kimliklerinin ayrılmaz parçasıydı.

Orhan Hoca yaşamı boyunca bilgisini, düşüncelerini, yüreğindekileri cömertçe paylaştı meslektaşlarıyla, dostlarıyla, öğrencileriyle. Onun uzun sohbetleri, aydınlık düşüncelerini paylaşan, ufuk açan, çözüm üreten, yol gösteren bir birikimi yansıtırdı.

Sadece mimarlığı ve mimari düşünceyi değil; mesleğin toplumsal, kültürel, politik sorumluluklarına dair de çok şey öğretti bizlere. Öncelikle bunları bütünleştirebilmeyi öğretti. Sadece basit bir çizginin insana, çevreye, kültürlere karşı taşıdığı sorumluluğu anlatırdı uzun uzun ilk derslerinde. “Çizgi” gerek fiziksel, gerekse metaforik olarak, mimari kimlik anlamında çok önemliydi. Mimar, meslek yaşamında ilk günden başlayarak “çizgi”sini belirlemeli, geliştirmeli, onun sorumluluğunu taşımalıydı, derinliğini hissetmeliydi.

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde kendisiyle uzun yıllar birlikte çalışmak Bilim Dalımızın öğretim kadrosu için bir ayrıcalık oldu. Onun duru ve engin kişiliğini burada satırlara sığdırmanın olanaksız olduğunu biliyorum. Ama bir öğrencisi olarak, onun en çarpıcı özelliklerinden söz etmek gerekse, önce gençlere olan inancından, güveninden söz etmek isterim. Bizler, onun gençliğe sevgisinden, saygısından, inancından çok şey öğrendik. Proje atölyelerinde birlikte olduğumuz anlardan resimler geçiyor gözlerimin önünden. Gençlerin kıvılcımları, heyecanları, ütopyaları onu nasıl da mutlu ederdi. Gözlerinde içten ve derin bir gülümseme belirir, yüzüne yayılırdı. O aydınlık gülümsemesi uzun yıllar hepimizi teşvik etti, yeniliklere yöneltti, cesaretlendirdi, geleceğe bağladı.

Orhan Hoca, akademik çalışmaların yanı sıra bizleri uygulamayı öğrenmeye, izlemeye, mesleki yarışmalara katılmaya da teşvik etti her zaman. Mesleğin farklı alanlarında ulusal veya uluslararası katılımlara yönlendirdi. Çalışmalarımızı hiç aksatmadan izler, sorar, desteklerdi. Özellikle mimarlık eğitiminin uygulamadan kopuk kalamayacağını, meslek pratiği ve kuramının ilişkisini hep vurguladı, mimari düşüncenin beslenme, gelişme kaynaklarını her zaman önemsedi.

Ne mutlu ki, onun eserlerinden, birikiminden oluşan bir içeriği MSGSÜ olarak 2014 yılında yayımlamıştık ve bunu kendisiyle paylaşma fırsatını bulmuştuk. Ahmet Tercan ve İmre Özbek Eren editörlüğünde hazırlanan MSGSÜ Yayınları tarafından Ekim 2014’te basılan ORHAN ŞAHİNLER - Mimarlıkla 60 Yıl başlıklı kitapta, Mimari Tasarım Sorunları Bilim Dalı öğretim üyelerinin katkılarıyla Hocamızın çalışmalarından, düşüncelerinden, yaşamından kesitler sunma, derleme fırsatımız oldu. Bu kitapta, “Prof. Orhan Şahinler ile Söyleşi”, “Özgeçmiş” bölümlerinin yanı sıra ağırlıklı olarak “Eskizler ve Etüdler”, “Mimari Projeler, Mimari Proje Yarışmaları ve Uygulamalar”, “Makaleler” bölümlerinde yer alan örnekler, Orhan Hoca’nın modern, rasyonalist mimarlık anlayışı, özgün çizgileri, dünya mimarlığını izleyişi, gelenekseli yorumlayışı açılarından da önemli bir belge niteliği taşıyor.

Bizleri, öğrencilerini kültür-sanat dünyasını izlemeye, araştırmaya daima yönlendiren Orhan Hoca’nın yaşamında mesleği dışında da pek çok ilgi, yaratı alanı vardı. Sporcuydu, gençliğinde boks ve atletizm yapmıştı. Öykü ve roman yazarıydı. Çok severek, özveriyle vakit ayırdığı eserleri mutluluk kaynaklarıydı. Edebiyata düşkün, sadık bir okuyucuydu. Bir gezgindi, bir kültür araştırmacısıydı. Sadece mimarlığının ve mimarlarının değil, insanlığın, toplumların hikâyelerini; felsefeleriyle, politik-sosyal bağlamlarıyla, geçmişleriyle inceler, yorumlar, biriktirirdi. Orhan Hoca, insanlığın onurlu hak, hukuk mücadelesinin, sömürüye karşı direnmenin, toplumsal yarar önceliğinin yılmaz savunucusu, öncüsüydü. Bu güzel bakışı, mimarlığa sağduyulu, duyarlı yaklaşımı, hem öğretim üyeliğinde hem de proje ve uygulamalarında açıkça görülüyor. Bir söyleşisinde mimarlığı, “akılla duygunun, sezginin harmanı” olarak tanımlamıştı. Ona göre bu harmanda, bu sentezde; mimarlığın sanat ağırlıklı oluşunun yanı sıra kamusal, çevresel duyarlılıkları da merkezdedir. Orhan Hoca, bu onurlu sorumluluğu gençlere, gelecek kuşaklara yılmadan duyurmuştur.

Yaşamından, birikimlerinden bizlere, mesleğine bu denli severek veren değerli Hocamızın beklentilerinin binde birini karşılayabildiysek ne mutlu hepimize. Şimdi bizlere düşense, onun düşüncelerini anlatabilmek, çoğaltabilmek, yeniden üretebilmek.

Bazı insanlar hiç gitmiyor, hiç bitmiyor. Avunmak ne mümkün, ancak Orhan Hoca da düşünceleriyle, mesleki ilkeleriyle, duruşuyla bir mimarlık ve kültür varlığı olarak hiç gitmeyecek, hiç bitmeyecek. Her gün yeniden doğacak. Bizimle olacak…

 

Bu icerik 2873 defa görüntülenmiştir.