349
EYLÜL-EKİM 2009
 
MİMARLIK'TAN

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
CUMHURİYET DÖNEMİ MİMARLIĞI

İzmir Karşıyaka’da Apartman Tipi Konut Yapılarında Mekânsal ve Morfolojik Dönüşümler: 1950-1980

Yasemin Sayar

Yrd. Doç. Dr., DEÜ Mimarlık Bölümü

Tuğba Sormaykan Akdur

Y. Mimar

Cumhuriyet dönemi mimarlığı üzerine araştırmalara yer verdiğimiz bu bölümde, konut mimarlığı alanında barındırdığı nitelikli örnekleri ile verimli bir çalışma alanı sunan İzmir-Karşıyaka’da yürütülen kapsamlı bir araştırmanın bulguları yer alıyor. Dönemin apartman yapılarını 1950-65 ve 1965-80 tarih aralığında inceleyen yazarlar, 1940-50’li yıllarda bireysel girişimle inşa edilmiş yeni bir yapı tipi olarak ortaya çıkan apartman mimarlığının, 1970’lerde müteahhide en yüksek kârı sağlayacak “müteahhit modernizmi”ne feda edildiğini belirtiyorlar.

Ülkemizde, kentlerimizin mekânsal ve morfolojik karakterinin belirleyicisi olan çok katlı bir konut tipi olarak “apartman”la ilk tanışma 19. yüzyıl ortalarında İstanbul Galata’da gerçekleşmiştir. Bu yeni yapı tipi erken Cumhuriyet döneminde başkent Ankara’nın inşasıyla birlikte yaygınlaşmış, 1950’li yıllarda büyük küçük tüm Türkiye kentlerinde baskın kentsel konut tipolojisi olarak benimsenmiştir. 1930’lu yıllarda sahibi için bir prestij unsuru, sağladığı ısıtma-sağlık donatılarıyla lüksün ve konforun simgesi, kısaca modernleşmenin sahnesi olarak algılanan “apartman”, 1950’lerden sonra giderek bir rant ekonomisine dönüşen yap-satçı müteahhitlik yoluyla ortaya çıkan, “yıkım, çarpık kentleşme, betonlaşma, yeşilsizleşme” gibi olumsuz anlamlar yüklenen “apartmanlaşma” olgusuna dönüşmüştür. Bu makalede, İzmir’de apartmanlaşmanın evriminin, kentlerin apartman mimarisinin egemenliğine henüz girmediği 1950’lerden 1980’lere uzanan tarihsel bir aralıkta, kentin özellikle barınma açısından önemli alt merkezlerinden birini oluşturan Karşıyaka’daki konut stoğu üzerinden okunması amaçlanmaktadır. İzmir apartman mimarisinde görülen yerleşik planimetrik ve biçimsel kalıpların oluşum-değişim süreçlerine dikkat çekilirken, bu kalıpların biçimlenmesinde etkili mimari eğilimlerin merkezden çevreye -İstanbul, İzmir, Karşıyaka- aşamalı olarak yayılma, içselleşme aynı zamanda da sıradanlaşma süreci üzerinde durulmaktadır.

Araştırma kapsamında, Karşıyaka’da 1950’lerden itibaren yapılan tüm imar planı uygulamalarında konut bölgesi olarak belirlenmiş, ilçenin geçirdiği kentsel ve mimari dönüşümün izlerini taşıyan, çalışmanın tarihsel aralığına ilişkin yeterli konut stoğu barındırdığı düşünülen, kuzeyde ve doğuda 1737 Sokak ve Çarşı Caddesi, batıda 1754 Sokak ve 1743 Sokak, güneyde ise Cemal Gürsel (Yalı) Caddesi ile sınırlanan bölge, çalışma alanı olarak seçilmiştir. (Resim 1) Çalışma alanı, farklı parsel, yol, gabari özelliklerine ve kullanıcı profiline sahip iki alt bölgeden oluşmaktadır. Yalı Bölgesi, konumu nedeniyle ilçenin kuruluşundan günümüze kentsel rantın yüksek olduğu, üst gelir grubundan yoğun talep görmüş bir alandır. Yalı’nın artalanında yer alan “İç Bölge” ise, üst-orta, orta gelir grubundan Karşıyakalıların ikamet ettiği, göç almamış bir alandır. Makaleye baz oluşturan araştırma kapsamında, Karşıyaka Belediyesi İmar Müdürlüğü Arşivi’nde Yalı Bölgesi’nden 16, İç Bölge’den 32 olmak üzere toplam 48 konut örneği incelenmiş, ait oldukları dönemin özelliklerini net biçimde yansıttığı düşünülen 10 örneğe makalede yer verilmiştir.

Araştırmanın tarihsel aralığı, apartman mimarlığı özelinde anlamlı olduğu düşünülen tarihsel eşikler referans alınarak iki döneme ayrılmıştır. İlk kırılma noktası Karşıyaka’da aile apartmanlarının görülmeye başladığı ve günümüzde mevcut konut stoğu içinde en eski apartman yapısının tarihlendiği 1950 yılıdır. (Resim 2) İkinci kırılma noktası, Kat Mülkiyeti Kanunu’nun çıkarılmasıyla Türkiye’de apartman yapımının hızla arttığı, anlam ve biçim değiştirdiği 1965 yılı olarak belirlenmiştir. Üçüncü kırılma noktası ise, yap-satçı konut sunum biçiminin hakim sunum tarzı olma özelliğini yitirdiği, kent içi çok katlı konut üretiminin lüks tüketim tarzına yöneldiği 1980’dir.

Yöntem olarak, yukarıda belirtilen dönemlerde Karşıyaka’nın kentsel ve mimari dokusuna ilişkin genel bir çerçeve çizildikten sonra, inşa tarihlerine göre sınıflandırılmış 13 örneğin plan şemaları, konutu oluşturan mekânsal alt birimlerin genel kurgu içindeki yeri ve sirkülasyon birimi ile kurdukları ilişkiler bağlamında irdelenmiş, kütle kurgusu ve estetiği de değerlendirilerek, her döneme özgü genel geçer özellikler saptanmıştır.

1950-1965 DÖNEMİ KENTSEL VE MİMARİ DOKU, APARTMAN ÖRNEKLERİ

İzmir Körfezi’nin iç ucunun kuzey alanında konumlanan bir yerleşim yeri olarak Karşıyaka’nın tarihi 19. yüzyılın ilk yarısına uzanmaktadır. Umar (1), 19. yüzyılın sonu 20. yüzyılın başında Karşıyaka’nın İzmir’in karşısında, varlıklı Levanten ailelerin yaşadığı bir “yazlık evler ve bahçeler sitesi” niteliğiyle ön plana çıktığını belirtmektedir. Karşıyaka “sahil beldesi” kimliğini uzun yıllar sürdürmüştür. Cumhuriyetin ilanını takip eden yıllarda dahi demografik yapısındaki önemli dönüşüme rağmen yerleşimin kentsel dokusunda belirgin bir değişiklik oluşmamıştır. Yerleşimin yeni sakinleri olan eğitimli, kültürlü ve Batılı bir yaşam tarzını benimsemiş Türk aileleri, sahil bandında ve sahil ile istasyon arasındaki bölgede yer alan mevcut köşklerde ya da kendi yaptırdıkları erken modernizme özgü biçimsel özellikler taşıyan kübik villalarda ikamet etmişlerdir. (2)

1930 ve 40’lı yıllarda Behçet Uz’un belediye başkanlığı döneminde, Karşıyaka’nın, bataklıkların doldurulması, sahil bandının ana cadde olarak genişletilmesi, yeni betonarme iskelenin yapılması vb. gelişmelerle kentin canlı ve prestijli bir semti haline geldiği görülmektedir. (3) Ancak 1950’li yıllarda yoğun göç hareketlerinin neden olduğu hızlı nüfus artışıyla birlikte İzmir’de olduğu gibi Karşıyaka’da da kentsel mekânı etkileyen büyük bir dönüşüm süreci başlamıştır. 1950’lerin başında Karşıyaka’nın 15.453 kişilik nüfusu 1960’larda 77.877 kişiye ulaşmıştır. (4) Yeni gelen nüfus, Karşıyaka’nın merkezinden başlayarak çevreye doğru yayılan bir yapılaşma hareketi izlemiştir. Bu hızlı kentleşme ortamında süreci kontrol altına almak için İzmir Belediyesi, 1951’de yeni bir kent planı elde etmek amacıyla ulusal bir proje yarışması açmış, Prof. Dr. Kemal Ahmet Aru ve ekibi tarafından hazırlanan proje uygulanmak üzere seçilmiştir. Aru Planı’nda, Karşıyaka’da konut alanları olarak gelişmek üzere Bostanlı ve çevresinin imara açılacağı, ana yollarda 3, 4 katlı apartmanların inşa edileceği belirtilmiştir. 1955 yılında onaylanan 1/200 ölçekli imar planı paftalarında ise İç Bölge’de gabarinin 12.80 metre (zemin+3 kat) Yalı’da ise 21.80 metre (zemin+6 kat) olarak verildiği görülmektedir.

1954 yılında resmen ilçe statüsüne kavuşan ve 1955 Master Planı uyarınca yapılan Altınyol bağlantısı ile İzmir merkezle ilişkisi güçlenen yerleşim, bir sayfiye yeri olmanın ötesine geçerek kentin üst gelir grubu tarafından tercih edilen, kendi içinde yeterli ancak daha çok iskân amacıyla kullanılan bir “yatakhane ilçe” konumuna gelmiştir. 1962 yılında hazırlanan halihazır haritalarından, ayrık nizamda 2, 3 katlı müstakil yapılardan oluşan Karşıyaka’nın kentsel dokusunun kıyı bandından başlayarak, yine ayrık nizamda zemin+4 katlı aile apartmanlarından oluşan bir yapılı çevreye doğru yaşadığı dönüşümü izlemek mümkündür.

Bu dönemde Karşıyaka’da üretim yapan mimarlara baktığımızda, İTÜ veya GSA’da eğitim almış, yurtdışında bulunmuş, Fahri Nişli, Ziya Nebioğlu, Faruk San, Akif Kınay, Cavit Ölçer, Alp Türksoy gibi İzmir’in önde gelen mimarlarının yer aldığı görülmektedir. İstanbul ve Ankara gibi merkezlerin ilişki ve bilgi ağından sürekli beslenen bu mimar grubunun, Karşıyaka’daki üretimlerinde belli bir kaliteyi yansıtan düzeyli ürünler vermiş olmalarına rağmen, İzmir merkezde -Alsancak’ta- tasarladıkları yüksek modernizmden izler taşıyan, örneğin Akad Apartmanı benzeri bir mimari arayış denemesine Karşıyaka’da girmedikleri, ancak Yalı Bölgesi’nde yalınlıklarıyla öne çıkan çekingen modernist bir dili uyguladıkları gözlenmektedir.

Örnek 1

Paya Apartmanı

Karşıyaka Yalı’sında yer alan Paya Apartmanı, bu semtte günümüze ulaşan aile apartmanlarının son örneklerindendir. Her katta tek dairenin yer aldığı yapıda, daire girişi, ıslak mekânların ve iki büyük yatak odasının kısmen gizlenerek açıldığı vestiyer holündendir. Bu holden ulaşılan doğrusal bir koridor diğer yatak odalarına, mutfak ve yaşama mekânlarına dağılımı sağlamaktadır. Yaşama mekânları, mekânsal olarak ilişkili ancak ayrı bölümlerde, yemek-günlük yaşam-misafir odası kurgusu içinde tasarlanmıştır. Bu dikkat çekici apartman yapısı, asimetrik kütle düzeni, eğrisel köşe dönüşü, ritmik bir düzende devam eden pencere kurgusu, döşeme kodlarını belirten beyaz yatay bordürleri, balkon köşelerinde yer alan dairesel kolonları ve V pilotiler ile döneminin mimari özelliklerini yansıtan nitelikli, sıradışı örneklerden biridir.

Örnek 2

Erdoğan Apartmanı

Yapının mekânsal kurgusu, küçük bir giriş holünden sonra geçilen, yeme ve yaşama işlevlerinin gerçekleştirildiği aynı zamanda yatma mekânlarına ve misafir odasına dağılımın sağlandığı “oturma holü” etrafında örgütlenmiştir. Mutfağın doğrudan açıldığı bu hol, ikinci bir yaşama mekânı olan misafir odasına çift kanatlı bir kapı ile bağlanırken, yatma mekânlarının ve banyonun açıldığı doğrusal koridor bağlantısıyla bu mekânların özelleşmesini sağlamaktadır. Dairede ana girişten ayrıca merdiven hollerinden mutfağa açılan iki servis girişi daha bulunmaktadır.

Örnek 3

Bahar Apartmanı

Bitişik nizam bir parsel üzerinde yer alan, her katta iki dairenin tasarlandığı yapının plan şemasında, biri ana giriş diğeri ise servis girişi olmak üzere iki ayrı giriş/giriş mekânı bulunmaktadır. Ana giriş, mekânsal dağılımın yanısıra yemek işlevinin de gerçekleştirildiği geniş bir hole açılmaktadır. Bu mekân günlük yaşamın geçtiği oturma odası ile bütünleşirken, özel günlerde kullanılan misafir odasına bir kapı ile geçiş sağlamakta, diğer yönde de mutfak ve yatma mekânlarını bağlayan doğrusal koridora açılmaktadır. Servis girişi ise küçük bir hol aracılığla yatma koridoruna bağlanmaktadır. Mutfağa bu koridor üzerinden ulaşılması genel-özel mekân ayrımının oluşmasını engellemektedir. BTB kaplamalı balkon parapetleri, narin kesitli çelik dikmeleri, köşe pencereleriyle modern bir cephe estetiği sergilemektedir.

Örnek 4

Güleç Apartmanı

Her katta tek dairenin yer aldığı yapının mekânsal kurgusu dönemindeki diğer örneklerden, tek hacimli salonu ve servis mekânlarının açıldığı, evin genel-özel mekânları arasındaki ayrımı sağlayan giriş holü ve ona eklemlenen koridor sistemiyle farklılaşmaktadır. Dairesel kolonların vurgulandığı tamamen şeffaflaşmış deniz cephesi, ikinci kuşak İzmirli mimarlar arasında önemli bir yeri olan Faruk San’ın modernist yaklaşımını yansıtmaktadır.

Örnek 5

1737 Sokak’ta Apartman

Konuta “salon” olarak adlandırılan, aynı zamanda yemek mekânı olarak da kullanılan büyük bir holden girilmekte ve bu mekândan günlük yaşamın geçtiği oturma odasına, misafir odasına ve özel mekân koridoruna dağılım sağlanmaktadır. Servis girişi ise, mutfakla doğrudan bağlantılı, servis holü niteliğindeki kilere açılmaktadır. Bu şemada mutfağın özel mekân koridoruna ve diğer örneklerden farklı olarak yatak odalarından birinin de giriş holüne açıldığı görülmektedir. Geniş saçaklı masif kütle estetiğiyle, 1940-50’li yılların mimari diline referans vermektedir.

Örnek 6

Koru Apartmanı

Yapının mekânsal kurgusunda, 1950’li yılların merkezî dağılım holü etrafında örgütlenen plan şemasından farklı olarak, küçük bir giriş holünden sonra birbirine eklemlenen doğrusal koridor dizisi dikkati çekmektedir. Gerek giriş holünden gerekse servis koridorundan ulaşılan tek hacimli yaşama mekânında, yemek, günlük oturma ve özel oturma eylemleri yarı geçirgen separatörlerle ayrılmış ancak mekânsal bütünlük korunmuştur. Servis koridoru ve özel mekân koridorunun kapıyla ayrıldığı bu şemada tam bir fonksiyonel ayrışma sağlanmıştır. Akif Kınay’ın daha önceki tasarımlarıyla karşılaştırıldığında mekânsal kurgu ve kütle estetiği bağlamında belirgin farklılıklar algılanmaktadır. Bu yapıda dönemin sınırlayıcı koşulları çerçevesinde İzmir’de izlenmeye başlayan modern mimarlık dilinin, Karşıyaka’daki çekingen yansımalarını görmek mümkündür.

 

 

1950-1965 ARASI ÖRNEKLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Bu dönemde incelenen konut şemaları, mekânsal alt birimlerin sirkülasyon birimi ile kurduğu ilişkiye göre sınıflandırıldığında, ana sirkülasyon mekânına bir veya iki yardımcı sirkülasyon mekânının eklemlendiği iki tip gözlenmektedir. Ana sirkülasyon mekânı, genel olarak evin merkezini oluşturan ve “hol” olarak adlandırılan orta mekândır. İç Bölge örneklerinde geniş bir alan kaplayan bu mekânın yemek işlevini de içerecek şekilde yaşama mekânının devamı olarak değerlendirildiği ve bu özelliğiyle geleneksel Türk evindeki “orta sofa”yı anımsattığı söylenebilir. (Örnek 2, 3, 5) Yalı Bölgesi örneklerinde ise daha küçük bir alan kapladığı ve sadece dağılım işlevini yüklendiği bir mekânsal kurgu izlenmektedir. (Örnek 1, 4) Tüm örneklerde önde bir veya birkaç birimli salonun, arkada ise orta hole eklemlenen kısa bir koridor üzerinden ilişkilenen yatma birimleri ve banyonun konumlandığı “ikili bir planimetrik kurgu” sözkonusudur. Mutfak ve servis mekânlarının bu kurgu içinde, sirkülasyon mekânlarıyla kurdukları ilişki genel-özel mekân ayrımı sağlanmasında belirleyici olmaktadır. Genel-özel mekân ayrımı; mutfağın yatma koridoruna açıldığı Örnek 1, 3, 5’te sağlanamamış, mutfağın orta hole bağlandığı Örnek 2’de kısmen sağlanmış, mutfağın ve diğer ıslak mekânların giriş holü/koridoruna açıldığı Örnek 4, 6’da tamamen sağlanmıştır.

Bu döneme ait konutların mekânsal kurguları, dönemin sosyo-ekonomik yapısına ve aile yaşantısına ilişkin ipuçları da sunmaktadır. Döneme ilişkin özellikler arasında en belirgin olanı servis mekânları kullanımıdır. Konutlarda ana giriş kapısının yanısıra bir de servis girişi bulunmaktadır. Bu kullanım ile konutta genel ve özel mekânlara girilmeden servis alanına ulaşım sağlanmaktadır. Servis girişinin bazı örneklerde doğrudan mutfağa açıldığı, bazılarında ise ayrı bir servis holünden mutfağa bağlantı sağlandığı görülmektedir. Mutfağın küçük bir alan kaplaması ve genellikle ışıklığa bakacak şekilde konumlandırılması, 1950-65 döneminde bu mekânın sadece yemek hazırlama amaçlı bir servis alanı olarak evin hizmetkârı tarafından kullanıldığını, yemek eyleminin ise genel holde ya da yaşama mekânında yapıldığını göstermektedir. Dönemin sonlarına doğru, servis mekânlarına verilen önemin azaldığı, çekirdek aile yaşamının da ön plana çıkmasıyla mutfağın konumunun yaşama alanlarına yaklaştığı gözlenmektedir. Ayrıca bu dönemde kiler ve sandık odası gibi servis mekânları kullanımına da rastlanmaktadır.

Araştırmaya konu olan örnek yapılarda görülen bir diğer ortak mekânsal özellik de yaşama mekânlarının (salon ve misafir odası) işleyiş biçimidir. Örneklerin hepsinde günlük yaşam ve misafir mekânlarının birbiriyle ilişkili ancak ayrı odalar biçiminde tasarlandığı görülmektedir. Bu durumun dönemin toplumsal yapısı, teknolojik olanakları (inşai, ısınma) paralelinde geliştiği düşünülebilir. Sözkonusu mekânlar arası ilişki kurma biçimleri de çift kanatlı camlı kapılarla olduğu gibi, daha dolaysız biçimde boşluklu duvar parçaları ya da çizgisel elemanlarla kurulmuş bölücülerle de gerçekleştirilmiştir. Dönemin sonlarına doğru gündelik yaşamdaki değişimlerin yansıması olarak misafir odası ile oturma odasının bütünleşerek tek mekân haline dönüşmeye başladığı da gözlenmiştir. Özellikle Yalı Bölgesi’ndeki konutlarda bu dönüşüm daha erken tarihlerde gerçekleşmiştir.

1950-65 yılları arasında konut toplam alanının İç Bölge’de ortalama 110 m², Yalı Bölgesi’nde ise ortalama 160 m² olduğu, İç Bölge’de genellikle iki yatak odalı çözümlerin, Yalı Bölgesi’nde ise üç yatak odalı çözümlerin görüldüğü tespit edilmiştir. Yatma ve yaşama mekânlarının da İç Bölge’de (ortalama 13 m², en fazla 35 m²) ve Yalı Bölgesi’nde (ortalama 18 m², en fazla 55m²) alansal büyüklükleri açısından farklılaştığı izlenmektedir.

Bu dönemde incelenen konut stoğuna kitle estetiği açısından yaklaşıldığında, İç Bölge’de yer alan ve dönemin başlangıç yıllarına tarihlenen konutların, İzmir’de özellikle de Alsancak’ta 1940’lı yıllarda yaygın olarak görülen, masif kütle kurgusunun karakterize ettiği kırma çatılı, geniş saçaklı, açıkta bırakılmış dairesel köşe kolonlu ve serpme sıvalı yapı morfolojisini sergiledikleri görülmektedir. Yapı gabarileri 1955 İmar Planı uyarınca İç Bölge’de 12.80 metre olarak belirlenen bu yapılarda sıkça görülen bir diğer özellik de, merdiven boşluğunun düşey/yatay çizgisel elemanlarla cephe kurgusuna yansıtılmasıdır. Ancak dönemin ikinci yarısından itibaren bu eğilimin yerini yavaş yavaş yatay döşeme plakları arası şeffaf cam yüzeylerin, mozaik veya BTB kaplı düşey bant yüzeylerin/düzlemlerin, ince demir korkuluklarla çevrelenmiş geniş balkon açıklıklarının belirlediği daha modern bir cephe kurgusuna bıraktığı izlenmektedir. Bu değişimi üst gelir grubunun tercih ettiği Yalı Bölgesi’nde daha belirgin bir şekilde okumak mümkündür. Özellikle Faruk San gibi Alsancak’ta da üretim yapan, dönemin önde gelen mimarlarının tasarımlarında, İzmir merkeze ancak 1960’lı yıllarda ulaşan yüksek modernizmin izlerini tümüyle şeffaflaştırılmış deniz cephelerinden algılamak mümkündür. Yalı Bölgesi’nde yer alan apartmanların zemin katlarında “giriş”e özel bir önem verilmiş, merdiven kovasını tümüyle içine alabilecek genişlikte bir alan manzaraya bakma ve ışık alma kaygısıyla boşaltılarak İç Bölge’deki yapılardan ayrışmışlardır. (5)

1965-1980 DÖNEMİ KENTSEL VE MİMARİ DOKU, APARTMAN ÖRNEKLERİ

Karşıyaka’nın kimliğini aşındıran büyük dönüşüm, 1965 yılında Kat Mülkiyeti Yasası’nın yürürlüğe girmesinin ardından, beldenin mevcut dokusunu oluşturan yapıların yıkılarak, yap-satçı üretim mekanizmasıyla yeni yüksek yapıların inşa edilmesiyle başlamıştır. Genellikle tek kişiye ait olan ve ait olduğu kişi/ailenin toplumsal statüsünü yansıtan kira evinin tekilliğinden apartmanın çoğulluğuna geçiş, sadece yapılaşmanın yoğunlaşmasına ve kentsel morfolojinin etkilenmesine değil, aynı zamanda konutun ticari bir ürüne dönüşerek gerek tasarımında gerekse üretiminde gösterilen mimari kalite ve özenin azalmasına da yol açmıştır.

1972 yılı halihazır haritalarında Karşıyaka’nın sakin, ölçekli kent dokusunun yerini bitişik nizamlı düşeyde yoğunlaşan apartman mimarlığının egemenliğine bıraktığı görülmektedir. Karşıyaka’da apartmanlaşmanın hızla arttığı bu dönemde parsellerin imara açılması, parselasyonu yapılmayan yapı adalarının düzenlenmesi ve yapı gabarilerinin artırılması meclis gündemini meşgul eden konular olmuştur. (6)  

1970 sonrası yeni kentsel dokunun oluşum sürecinde dikkat çekilmesi gereken diğer bir nokta da sürecin yönlendirilmesinde etkin olan aktörlerin değişimidir. Yapı üretimi artık İzmir’in önde gelen adı bilinir mimarları tarafından değil, sıradan mimar, yap-satçı, küçük orta müteahhit gibi farklı niteliklerdeki aktörleri içeren bir grup tarafından yönlendirilmiştir. Özellikle küçük üretime dayalı bir organizasyon modeli olan yap-satçı sunum mekanizmasının karakterize ettiği bu durum, üretimin ölçeğinde büyümeye neden olurken niteliğinde düşüşü getirmiştir. Güner (7) 1970’li yılları, İzmirli mimarların 1945-60 yılları arasında konut üretimi üzerinde sağladıkları kontrolü hızla kaybettikleri, merkezdeki gelişmelerden koparak taşralaştıkları, yap-satçı müteahhitlerle yarışabilmek amacıyla küçük müteahhitliğe giriştikleri, mimari nitelik kaygılarını yitirdikleri bir dönem olarak tariflemektedir.

Örnek 7

Divrik Apartmanı

Yapının her katında, biri sokak cephesinde diğeri arka cephede konumlanacak biçimde, alansal olarak eşit büyüklüklere sahip iki daire tasarlanmıştır. Kare plan şemasına sahip yapının mekânsal kurgusu, giriş mekânı ve ona eklemlenen merkezî yatma holü etrafında örgütlenmiştir. Mutfak, misafir tuvaleti ve salon, ana giriş holüne açılırken, yatak odaları ve banyo yatma holüne açılmakta, böylelikle evin genel ve özel mekânları arasında tam bir ayrışma sağlanmaktadır. Salondan geçilen bir misafir odasının varlığı dikkat çekmektedir.

Örnek 8

Safa Apartmanı

Bu örnekte, bir önceki dönemde evin merkezini oluşturan orta mekânlı hol düzeninden farklı olarak, koridorun giriş mekânı ile bütünleşerek evin omurgasını oluşturduğu görülmektedir. Ön cephede salonun, arka cephede koridor üzerinden ilişkilenen yatak odalarının konumlandığı iki bölge, mutfak, ışıklık ve banyonun bulunduğu servis bölgesiyle birbirine eklemlenmiştir. Döşeme plakları arası tamamen şeffaflaşmış modernist cephe anlayışının yanısıra, çatı katı terasında yapılan betonarme pergola dönemin modernist cephe repertuvarının en belirgin öğelerindendir. Ayrıca Yalı’daki ilk asansörlü apartman örneklerinden biridir.

Örnek 9

Stad Apartmanı

Çamlık Sokak üzerinde dikdörtgen biçimli ayrık nizam bir parselde yer alan yapıda, her katta dört daire tasarlanmıştır. İki ayrı apartman girişinden işleyen yapının merkezinde, ortak bir ışıklık ile bu mekâna bakan merdiven holleri ve ıslak mekânların toplandığı bir çekirdek konumlandırılmış, dairelerin mekânsal kurgusu bu merkez etrafında örgütlenmiştir. Bir önceki döneme ait örneklerden farklı olarak Stad Apartmanı’nda tüm mekânların alansal olarak minimumda çözüldüğü, bu şekilde daire sayısının artırıldığı bir yaklaşım görülmektedir. Giriş holü adeta kısa bir koridor niteliğinde çözülmüş, yatak odalarına bağlantı sağlayan koridordan bir kapı ile ayrılarak, genel-özel mekân ayrımı kısmen sağlanmıştır. Karşıyaka İç Bölge’de, yap-satçı üretim mekanizmasının ilk örneklerinden biri olan Stad Apartmanı, bu yeni apartman tipolojisinin ortaya çıkardığı ticari ürünle, aile apartmanları arasındaki yaklaşım farkını sergilemesi bakımından dikkat çekicidir.

Örnek 10

Gökdelen Apartmanı

1950’li yıllarda konumu ve mimarisiyle Karşıyaka’nın en dikkat çekici yapıları arasında yer alan Hüsnü İkbal Köşkü’nün yerinde inşa edilen Gökdelen Apartmanı ilçenin ilk yüksek katlı yapısıdır. İki ayrı girişten işleyen 14 katlı yapının her katında ikisi denize diğer ikisi Çamlık Sokak’a yönlendirilmiş dört daire bulunmaktadır. Kat yüksekliklerinin ve daire alanlarının minimumda çözüldüğü yapının planimetrik düzeni 1970’lerde iyice yaygınlaşan, önde salon arkada yatak odalarının konumlandığı standart yap-satçı apartman şemasıdır. Kentsel silüette yarattığı yükseklik farkıyla yerleşim için bir röper noktası oluşturmasına rağmen, kütle estetiğiyle benzer bir katkı oluşturamamakta, tasarımından çok ticari ürün niteliğiyle ön plana çıkmaktadır.

1965-1980 ARASI ÖRNEKLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Bu döneme ait konut şemaları, mekânsal alt birimlerin sirkülasyon birimi ile kurduğu ilişkilere göre incelendiğinde önceki dönemden farklı olarak, “ana sirkülasyon mekânı+bir yardımcı sirkülasyon mekânı” içeren tek bir tip olduğu gözlenmektedir. Ancak bu plan şemasının 1950-65 arası örneklerden ayrılan özelliği, ana ve yardımcı sirkülasyon mekânlarının bütünleşmeye başlayarak, uzun koridorlu tek bir sirkülasyon mekânına doğru dönüşmesi ve ana sirkülasyon işlevini bu koridorun yüklenmesidir. İncelenen örnekler arasında bu özellik Örnek 8, 9, 10’da net bir şekilde görülmektedir. Giriş holünün alansal olarak küçüldüğü ve sadece dağılım işlevini yüklendiği bu örneklerde, misafir tuvaletinin konumu nedeniyle genel-özel mekân ayrımı kısmen sağlanmaktadır. 1967 yılında inşa edilen Örnek 7’de ise mekânsal kurgu açısından bir önceki dönemin izlerini okumak mümkündür. Bu örnekte genel-özel mekân ayrımı tamamen sağlanmıştır. Bu dönem örneklerinde servis girişi kullanımı tamamen ortadan kalkmıştır. Mutfağın alansal olarak önceki döneme göre büyümesine rağmen yemek işlevi Yalı Bölgesi’ndeki birkaç örnek hariç halen yaşama mekânında gerçekleştirilmektedir.

Bu dönem kapsamında incelenen konutlarda planimetrik açıdan dikkat çeken bir diğer özellik, sosyo-kültürel yapıdaki dönüşüme paralel olarak misafir odası kullanımının neredeyse kalkmış olmasıdır. Salonun artık oda olarak tanımlanamayacak bir boyut ve nitelik kazandığı, misafir ve aile kullanımı için ayrışmanın Yalı Bölgesi’nde tamamen, İç Bölge’de ise büyük oranda ortadan kalktığı izlenmektedir. Buna karşılık, yatak odalarından birinin, oturma odası olarak aile içi günlük kullanıma ayrılması da bu dönemde yaygınlaşan bir özelliktir.

1965-80 yılları arasında konut toplam alanının İç Bölge’de ortalama 95 m², Yalı Bölgesi’nde 135 m² olduğu, her iki bölgede de genellikle üç yatak odalı çözümlerin tercih edildiği izlenmektedir. Kat Mülkiyeti Kanunu sonrası çok daireli yap-satçı apartman tipinin artmasıyla konutların toplam alanlarının küçüldüğü dikkat çekmektedir. İç Bölge’de 1970-80 yılları arasında yatak odalarının 8 m²’ye kadar indiği, Yalı Bölgesi’nde ise oda büyüklüklerinin 13-18 m² arasında değişim gösterdiği tespit edilmiştir.

Bu dönem konut stoğu çoğunlukla kitle estetiği açısından, betonarme iskelet sistemin cephe kurgusuna yansıtıldığı bir ifadeye sahiptir. Yatay döşeme plakları arasında zemine kadar inen şeffaf cam yüzeylerin yer aldığı, balkon korkuluklarının görüntüyü kesmeyecek bir biçimde tasarlandığı ve BTB cephe kaplama malzemesinin karakterize ettiği “şablonlaşmış” bir biçim dilinin gerek sahil bandına gerekse artalanına hakim olduğu izlenmektedir. Kısaca bu dönem, herhangi bir mimari kimlik ya da iddia arayışında bulunmayan, hemen her gelir düzeyinde müşteriye sunulan, sıradan bir konut mimarlığının “yap-satçı apartman estetiğinin” doğuşuna tanıklık etmiştir.

Sonuç olarak, 1940-50’li yıllarda İzmir-Karşıyaka’da belli bir mimari kalite ve özenle tasarlanmış, bireysel girişimle inşa edilmiş yeni bir yapı tipi olarak ortaya çıkan apartman mimarlığı, 1970’lerde, müteahhide en yüksek kârı sağlayacak en verimli plan ve kütlenin üretilmesini hedefleyen bir pratiğe dönüşmüştür. Balamir’in (8) belirttiği gibi, bu ortamda inşa edilen ürünler de yapım teknolojileri itibariyle modern sayılsalar bile, betonarme karkasın sağladığı kütle seçeneklerini, özgür planlama ve ifade olanaklarını tamamen gözardı eden şablonlaşmış yapılarıyla “müteahhit modernizmi” olarak adlandırılabilecek bir üslubun sonuçları olmuştur.

NOTLAR

1. Umar, 1992

2. Gündüz, 2006

3. Seymen, 1992

4. Kıldiş, 2006

5. Güner, 2006

6. Sormaykan, 2008

7. Güner, 2006

8. Balamir, 2003

KAYNAKLAR

  • Balamir, A. 2003, “Mimarlık ve Kimlik Temrinleri I”,Mimarlık, sayı: 313, ss.24-29.
  • Çetin, S.İ. 2004, İzmir’in Yangın Bölgesinde 1922-1965 Yılları Arasında Yaşanan Mekânsal Değişim ve Dönüşümlerin Konut Bağlamında Değerlendirilmesi, Yayımlanmamış Doktora Tezi, DEÜ, İzmir.
  • Gündüz, O. 2006, “Cumhuriyet’ten 1980’li Yıllara Karşıyaka’nın Mimari Kimliğine Katkıda Bulunan Mimarlar, Mühendisler ve İnşaatçılar”, Ege Mimarlık, sayı: 58 (2006/3), ss.28-35.
  • Güner, D. 2006, “İzmir’de Modern Konut Mimarlığı 1950-2006”, Planlama, sayı: 58 (2006/3), ss.123-141.
  • Kıldiş, S. 2006, “Planlı Karşıyaka”, Ege Mimarlık, sayı: 58 (2006/3), ss.16-19.
  • Sayar, Y. ve R. Zengel, 2004, “İzmir’de Cumhuriyet Dönemi Konut Stoğu: Bir Değerlendirme”, Arredamento Mimarlık, sayı: 2004/5, ss.118-125.
  • Seymen, Ü.B. 1992, “Tek Parti Dönemi Belediyeciliğinde Behçet Uz Örneği”, Üç İzmir, Ed. E. Batur, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, ss.297-321.
  • Sormaykan, T. 2008, 1950’den Günümüze Karşıyaka’da Apartman Tipi Konut Yapılarındaki Mekânsal Değişim ve Dönüşümler, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, DEÜ, İzmir.
  • Tanyeli, U. 2004, “İstanbul 1900-2000”, Konutu ve Modernleşmeyi Metropolden Okumak, Ofset Yapımevi, İstanbul.
  • Umar, B. 1992, “Kordelio-Karşıyaka ve Smryna-İzmir Adlarının Anlamı Üzerine”, Üç İzmir, Ed. E. Batur, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, ss.33-41.

Bu icerik 9208 defa görüntülenmiştir.