409
EYLÜL-EKİM 2019
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • “Mimarlıkla Hocalığı Birlikte Gerçekleştirirdi”
    Sema Soygeniş, Prof. Dr., Bahçeşehir Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Dekanı
    Murat Soygeniş, Prof. Dr., S+ ARCHITECTURE Kurucu Ortağı, Bahçeşehir Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Öğretim Üyesi

YAYINLAR



KÜNYE
KORUMA / YAŞATMA

Minareye Kılıf: İnsanlık Anıtı Nasıl Yıkıldı?

Zeynep Aktüre, Dr., İYTE Mimarlık Bölümü

Kars’tan, 31 Mart 2019 Yerel Seçimleri sonrasında üç önemli haber geldi. Mayıs başında “Kars Merkez Koruma Amaçlı İmar Planı ve Kentsel Tasarım Projesi Yapımı İşi” Kars Özel İdaresi Genel Sekreterliği tarafından ihaleye açıldı. Mayıs ortasında bir önceki MHP döneminden devreden 338 milyon TL borç nedeniyle Kars Belediyesi’ne büro eşyalarına kadar haciz geldiğini “Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen’in başkan koltuğuna haciz geldi” başlığıyla öğrendik. Temmuz ortasında ise Anayasa Mahkemesi'nin, heykeltıraş Mehmet Aksoy’un İnsanlık Anıtı'nın 2011'de yıkılmasının anayasaya aykırı olduğu yönünde 2014'te yaptığı bireysel başvuruyu beş yıl sonra gündemine alarak yıkım nedeniyle Aksoy'un anayasada güvence altına alınan ifade ve sanat hürriyetlerinin ihlal edildiğine karar verdiğini okuduk. Bu yazıda, Kars’ı yeniden Türkiye gündemine taşıyan bu üç haber arasındaki bağıntıya işaret edildikten sonra, Türkiye’deki koruma mevzuatının İnsanlık Anıtı’nın yıkım sürecindeki fazla yaygın bilinmeyen araçsallığına dikkat çekiliyor.

 

Ülkemizde tekil yapıların veya alanların kültür varlığı olarak tescillenerek koruma alanlarının belirlenmesi, tescile konu olan varlıkların kendilerinin korunması dışında, özellikle kentsel rantı artıran imar planlarına karşı kent kimliğinin korunması amacıyla meslek odaları ve ilgili uzmanların başvurduğu yöntemler arasında bulunmaktadır. Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun (Yüksek Kurul) ilke kararlarındaki tanımlara göre yapı ve alan ölçeğinde tescilli tüm kültür varlıklarına her türden müdahale ile birlikte koruma alanlarında yapılacak uygulamalar, ilgili koruma bölge kurulu onaylı projeler yoluyla gerçekleştirilir. Koruma alanı, taşınmaz kültür varlığı statüsündeki “tek bir yapı veya yapı grubu (külliye) ile ilişkili, o yapıyı etkileyen ya da yapıdan etkilenen” bir alandır ve bu alandaki yapılaşma ile diğer koşullar, koruma alanı olduğu taşınmaz kültür varlığının görünümünü ve çevresiyle fiziksel ve işlevsel uyumunu koruma hedefiyle belirlenir. Sit alanları dışında, üzerinde korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı bulunan koruma alanı belirlenmemiş tescilli parsellerin koruma alanı, parsele komşu olan veya aralarından yol geçse dahi parsele cephe veren parsellerdir.(1)

Mehmet Aksoy’un Kars’ın Üçler Tepesi için tasarladığı İnsanlık Anıtı’nın yıkımının hangi yasal temele oturduğu merakıyla başlayan ve bu yazıda resmî belgeler(2), görüşmeler(3) ve basın haberleri üzerinden ulaşılabilen sonuçların bir kısmı paylaşılan araştırma, anıtın yıkımının yukarıda özetlenen yasal çerçeveye göre tescilleme ve koruma alanı belirleme işlemleri sonucunda gerçekleştiğini göstermiştir. Bu yazıda, anıtın yapım ve yıkım süreci kısaca hatırlatıldıktan sonra yıkıma yasal dayanak oluşturan ana kurumsal kararlar özetlenmekte ve Türkiye’de geçerli kültür varlıklarını koruma mevzuatının yıkım sürecindeki araçsallığına dikkat çekilmektedir. (4)

SINIR KENTİ KARS’I MARKA KENT YAPACAK SİMGE: İNSANLIK ANITI

Türkiye-Ermenistan sınırındaki Kars, yüzyıllardır sınır kenti olmanın etkilerini yaşamaktadır. Sınırın 1993’te kapanması, Kars ili genelinde Soğuk Savaş dönemiyle başlayan gerilemeyi hızlandırmıştır. Naif Alibeyoğlu’nun Kars Belediye Başkanı olduğu 1999-2009 döneminde kent merkezini bir cazibe alanına dönüştürerek Kars’ı bir “marka kent” yapma girişimi, merkezî yönetimin de desteğiyle, yirmi yıl sonra Kars Belediyesi’nin büro eşyalarına haciz gelecek aşamaya varacak yoksullaşmayla mücadele yönünde atılmış en ciddi adımlardan biridir. Kentin yalıtılmışlığına da son verecek şekilde kurumsal işbirlikleriyle yürütülen markalaşma sürecini başlatan eylemlerden biri, Kars doğumlu Oktay Ekinci’nin TMMOB Mimarlar Odası Başkanı olduğu dönemde Belediye ve Oda işbirliğiyle Kars Kafkas Üniversitesi’nde “kimlikli gelişen bir Kars için” düzenlenen “2000’lerde Kars” etkinlikler dizisidir.(5) 2019 Mayıs ayı başında ihaleye çıkan Kars Merkez Koruma Amaçlı İmar Planı ve

Kentsel Tasarım Projesi’nin hazırlayıcısı, Kars Belediyesi’nin bu programın sonuç bildirgesi doğrultusunda ÇEKÜL Vakfı ve Anadolu Üniversitesi uzmanları ile başlattığı Kars kültür mirası envanteri ve kentin bu mirası koruyarak kimlikli gelişimini sağlayacak planlama çalışmalarıdır. 2002’de tarihinde ilk kez Kars’ta, bu çalışmaları yürüten uzmanlarla birlikte toplanan Erzurum Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu (Erzurum Kurulu), 107 olan tescilli eser sayısını 209’a çıkarmış, tarihî dokuyu kentsel sit alanı ilan ederek bölgede yedi-sekiz katlı kimliksiz apartmanlaşmaya izin veren İller Bankası’nın 1988 tarihli imar planını geçersiz kılmış ve koruma amaçlı imar planı sürecini başlatmıştır.(6) Tescilli yapılardan bir kısmı Kars Belediyesi’nin girişimleriyle restore edilerek kent konseyi, kadın dayanışma merkezi, güzel sanatlar galerisi gibi işlevlerle kamu kullanımına açılmıştır. Bu çalışmalar sayesinde Kars 2023 Turizm Stratejisi’nde Türkiye’nin on altı “marka kültür kenti”nden biri olarak belirlenmiş ve 2008’de İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından “Marka Kent Kars Eylem Planı 2023” hazırlanmıştır.(7)

Bu çalışmalardaki modelin, mütevazı nüfuslarına karşılık yüksek gelir düzeyi ve kentsel hizmetleriyle, gerek ülke gerekse dünya ölçeğinde barış girişimleri ve kültürel etkinlikleriyle etkili olan Cenevre, Lozan, Davos gibi İsviçre kentleri olduğu; kültürel canlanmanın ise kent merkezinde inşa edilecek kültür merkezlerinde düzenlenecek (Altın Kaz Film, Aşıklar ve Kafkas Kültürleri gibi) uluslararası festivaller, turizm fuarları gibi etkinlikler yoluyla gerçekleşmesinin öngörüldüğü anlaşılıyor.(8) Rio’daki İsa heykeli, Paris’teki Eiffel Kulesi türü bir anıtın da aynı markalaşma stratejisinin parçası ve amblemi olarak düşünüldüğünü belirten Alibeyoğlu, Kars’ın simgesi olacak anıtın, Kafkasya’daki çelişkileri bertaraf edecek kardeşlik ve barışın simgesi olmak üzere, (büyük acıların hatırlanması adına anlamlı ancak halklar arasında kan davasını körükleyen) bölgedeki(9) ve dünyadaki tüm soykırım anıtlarına “karşı-anıt” olmak üzere tasarlandığını; anıt için seçilen Üçler Tepesi’nin ise altyapı olmadığından belediye hizmeti götürülemeyen bir gecekondu bölgesi iken, yeni hazırlanan imar planında

yeşil alan ilan edildiğini anlatıyor. Kars Belediyesi alanda kentsel dönüşüme başlarken, TOKİ’den arsa karşılığı sosyal donatı ve yeşil alanları bulunan yeni bir yerleşim bölgesinde 351 konut satın alıp, büyük çoğunluğu Üçler eteklerinde tapusuz konutlarda yaşayan yoksul nüfusa bedelsiz dağıtarak, projeye gönüllü katılımlarını sağlamış. Ağaçlandırılacak tepede, anıta ek olarak, 50.000 kişilik festival tiyatrosu, yapay şelale ve bir kafe ile kale ve kent merkezine bağlanan teleferik planlanmış.

Mehmet Aksoy ise, Alibeyoğlu ile yaptığı ilk telefon görüşmesinin ardından hazırlayıp Kars Belediye Meclisi’ne sunduğu öneri eskizlerinin benimsenmesi üzerine, uzmanlarla birlikte Kars Kalesi’nden çevreyi incelerken Üçler Tepesi’ni görüp anıta yer olarak önerdiğini anlatıyor. (Resim 1) Kars’ın terası gibi duran tepenin kaleyle ve dağlarla anlaştığını, kalenin tersine kentin her yerinden görülebilir olduğundan kente bir derinlik kattığını, ayrıca savaşların yapıldığı bir alan üzerinde yükseldiğinden beklenen içerikle de çok iyi bütünleştiğini çözümlüyor. Tepenin yamacında kalan ve yıllardır hayvan barınağı olarak kullanılan koruganı heykelle bağlantılı savaş-karşıtı bir müzeye dönüştürme fikrinin de bu bütünleşmeyi desteklediğini belirtiyor (Resim 2): “Savaş kadar iğrenç, insani olmayan bir şey yoktur. Ben orada bunu söylemeye çalıştım. Savaş karşıtı bir anıttı o. Savaşları yeren bir anıttı. Savaşlar insanı insana düşman eder, kardeşi kardeşe düşman eder, kendini kendine düşman eder. Ana fikir, buydu. Bu, çok geldi insanlara.” Aksoy tepenin doğal yüksekliğinin üzerinde 10.5 metrelik bir kaideden 24.5 metre yükselecek anıtı “belleği sembolize eden ikiye bölünmüş insan ve vicdanı sembolize eden kanayan bir göz” olarak betimliyor (Resim 3): “Bu insan ikiye bölünmüş, karşı karşıya konulmuş, birbirine düşman edilmiş. Aslında aynı insan. Bu aynı insandan bir tanesi bilinçlenmiş ve bir el uzatıyor. Elin etrafındaki her şey mekanik, put gibi, duvar gibi duruyor. O el, insanlığa daveti simgeliyor.”(10) (Resim 4)

MHP Kars İl Başkanı Oktay Aktaş’a göre ise eli uzatan, savaşı kazanmış muzaffer komutan edasında bir Ermeni, diğeri ise mahcup bir Türk’tü.(11) Aralarındaki boşluk ise Türkiye topraklarının bölünmesini simgeliyordu çünkü anıt, Ermeni diasporasının 2015 için planladığı, Kars’ı Ermenistan Cumhuriyeti’ne karşılık gelen Doğu Ermenistan’ın Türkiye Cumhuriyeti toprakları içindeki Batı Ermenistan ile birleşmesinden sonraki dönemin başkenti olarak hazırlama yönünde önemli bir adımdı. Avukat Aktaş, bu adımın geri alınması amacıyla

başlattığı hukuki süreci Aksoy’un heykelin uzantısında savaş karşıtı bir müze olarak düzenlemeyi düşündüğü koruganın tarihî miras değeri üzerinden ilerletti. (Resim 5)

İNSANLIK ANITI’NI YIKIMA GÖTÜREN TESCİL VE DAVA SÜRECİ

Kars Belediye Meclisi Aksoy’un eskiz önerisini, Alibeyoğlu’nun ANAP’tan sonra AKP’den Kars Belediye Başkanı seçildiği Mart 2004 seçimlerinden sonra, Kasım 2005 başında oy birliğiyle kabul etti.(12) İmzalanan sözleşme uyarınca Belediye Aksoy’a heykel yapım bedelinin üçte biri olan 120.000 TL ön ödeme yaptı.(13) Haziran 2006’da heykel yapım işi mevzuat gereği ihale yoluyla başlatıldı.(14) (Resim 6-8) Ancak, Aktaş’ın başvurusu üzerine Erzurum Kurulu, yapıma başlanan parseldeki II. Dünya Savaşı zamanından kalma makineli tüfek siperleri ve altındaki tonozlu savunma yapısını Kasım 2006’da kültür varlığı olarak tescilledi.(15) Yasa gereği tescilli yapıların bulunduğu ve koruma alanlarını oluşturan komşu parsellerdeki tüm uygulamalar Koruma Bölge Kurulu ön onayı gerektirdiğinden, tescil kararı sonucu, radye temelleri tamamlanmış durumdaki anıtın yapımı durduruldu. Belediyenin Aralık 2006’da yaptığı ön onay başvurusunu(16) uzman raporuna dayanarak(17) aynı ay karara bağlayan Erzurum Kurulu, “mülkiyeti Kars Belediye Başkanlığına ait ve herhangi bir sit içerisinde yer almayan” parselde kayıtlı tescilli taşınmaz üzerine yapılması istenen “anıtın teması ile şehir ve kale ile alan peyzaj ilişkisi açısından uygun olduğuna; kurula sunulan projedeki anıtın yeri ve kaidesi dışında kalan çevre düzenlemesine ait önerilerin (ışıklandırma, zemin ilişkisi, teraslama, genel mekânlar, tarihî doku vb. açılardan) kesinleştirildiği uygulama projesinin” Kurul’a iletilmesine karar verdi.(18) Şubat 2007’de Belediyenin Kurula sunduğu uygulama projesi(19) “tören alanında uygulanacak zemin kaplamasının aralarının çim olması kaydıyla” hemen onaylandı ve durdurulan anıt yapımı yeniden başladı.(20) Ekim 2007’de de Belediye ile Aksoy arasında imzalanan sözleşmede işverenin yapımını üstlendiği “heykel platformuyla ilişkili kafeterya” için ihale açıldı.(21) Erdoğan’ın “ucube” ifadesi ile yarattığı gündem, yıkımın bu kafeteryanın projelendirilmesi ve parselinin mülkiyetine ilişkin sorunlara dayandırıldığı olgusunu gölgede bıraktı. (Resim 9)

Bu yazıda sonuçları paylaşılan araştırma sürecinde mülkiyet konusunun hangi aşamada gündeme geldiğini anlamak mümkün olmamıştır. Kars Belediyesi’nin Nisan 2008’de, Erzurum Kurulu’nun Aralık 2006 tarihli izin kararında “mülkiyeti Kars Belediye Başkanlığı’na ait” olduğu belirtilen iki parselin kısmen tahsis veya satışı talebiyle, Kars Valiliği Defterdarlık Milli Emlak Müdürlüğü’ne (Milli Emlak) gönderdiği ama hemen yanıt alamadığı yazısı(22), tahsis için başvurunun anıtın ve platformuyla ilişkili kafeteryanın yapımına başlandıktan sonra yapıldığını belgeliyor. Erzurum Kurulu’nun projeyle ilgili Eylül 2008’de peş peşe aldığı iki kararda anıtın içinde bulunduğu parselin “Maliye Hazinesi’ne ait” olduğu ilk kez belirtilirken tescil edilmiş herhangi bir sit alanı içinde bulunmadığı yineleniyor.(23) Bu iki kararın, Aktaş’ın, sürmekte olan inşaatların Erzurum Kurulu’nca aynı parsel içinde tescillenen kültür varlıklarına zarar verdiği ve tarihî önemi tescillenmiş böylesi bir alanda planlanan ölçekte bir yapı grubunun yasal olmadığı yönündeki başvurusunun sonucunda alındığı çıkarsanabiliyor.(24)

Kararların ilkinde, 1/1000 ölçekli imar planında gösterilen bir koruma alanı belirlenerek bu alan içinde hiçbir uygulamada bulunulamayacağına ve mevcut yapıların yıktırılması gerektiğine(25); ikincisinde ise, bu ilk karara dayanarak, Kars Belediyesi’nin Kars Defterdarlığı’ndan kısmî tahsis veya satışını talep ettiği taşınmazın 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 13. ve 14. maddeleri kapsamında satış veya tahsisinin uygun olmadığına hükmediliyor(26). Söz konusu iki madde, tescilli kültür ve tabiat varlıkları ile bunlara ait korunma sınırları dâhilindeki taşınmazların gerçek ve tüzel kişilere satışı, hibesi, kiralanması ve intifa haklarının bırakılmasını Kültür ve Turizm Bakanlığı iznine tâbi kılıyor.(27) Karar metninde, Erzurum Kurulu’nun satış veya tahsise ilişkin görüşünün Bakanlığın Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından Haziran 2008’de (muhtemelen Belediye’nin Defterdarlık’tan tahsis talebine cevaben) istendiği yer alıyor.(28) Erzurum Kurulu’nun, böylelikle, aynı toplantıda belirlediği koruma alanı nedeniyle satışı, hibesi ve kiralanması Kültür ve Turizm Bakanlığı iznine tâbi hale gelen parselin, koruma alanı belirlenmesine neden olan kültür varlıklarının (yani makineli tüfek siperleri ve altındaki tonozlu savunma yapısının) tescilinden önce yapımına başlanan İnsanlık Anıtı ve çevre düzenlemesi için satış veya tahsisi konusunda henüz kazandığı yetkiyi olumsuz yönde kullanarak, İnsanlık Anıtı çevresindeki yapı grubunu alandan temizlenen gecekondular gibi “kaçak yapılaşma” statüsünde bırakmayı seçmiş olduğu anlaşılıyor. Bu yazıya kaynak olan araştırma ve görüşmeler yapılırken, dönemin Kars Belediye Başkanı Alibeyoğlu, “heykeli Hazine arazisine yaptırdığı için” çarptırıldığı, temiz sicili nedeniyle 1,5 yıla indirilip 18,000 TL para cezasına çevrilen 2 yıl hapis cezasına yaptığı itiraza Yargıtay’ın vereceği kararı beklemekte ve aynı dönemde Kars merkezindeki tescilli bir parsel üzerine yapılan Atatürk Heykeli konusunda benzer bir itiraz gelmemiş olduğuna dikkat çekmekteydi. İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın (Teftiş Kurulu) Kasım 2009’da aldığı bir karardan(29), Erzurum Kurulu’nun her iki kararının (aradan bir yıldan fazla zaman geçmiş olmasına karşın) Kars Belediye Başkanlığı ve diğer ilgili kurumlara henüz resmen bildirilmediği için “İnsanlık Anıtı ve Çevre Düzenleme İşi” kapsamında Kurul kararlarına aykırı bir uygulama bulunmadığını; ancak, Erzurum Kurul Müdürlüğü’nün Eylül 2009 tarihli bir yazısında(30) belirtildiği gibi, Kurul onaylı uygulama projesinde yer almayan kafe binasının izinsiz olarak yapıldığının böylelikle tespit edildiğini öğreniyoruz. Bildirimdeki gecikmenin nedeni, kararların bildirimini yapmakla görevli Erzurum Kurulu Müdürlüğü bünyesinde, mülkiyete ilişkin sorunun çözümlenmesi için Belediye’ye zaman kazandırma yönünde bir çaba olabilir. İkinci bir olasılık olarak, Ekim 2008 başında, 4. Uluslararası Kafkas Kültürleri Festivali ile eşzamanlı gerçekleşen Tarihi Kentler Birliği Kars Buluşması’na katılan dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın İnsanlık Anıtı’na ilişkin “fevkalade anlamlı bir proje, ben bunu Yüksek Anıtlar Kurulu’na götüreceğim onlar [yani Bölge Kurulu] politik davranmışlar”(31) görüşleriyle karşılaşıyoruz. Dolayısıyla, resmî bildirim yapılmamış olmakla birlikte, Kars Belediye Başkanlığı’nın söz konusu iki Kurul kararından haberdar olduğu, Bakan Günay’ı konu hakkında bilgilendirdiği ve anıtı yerinde inceleyen Günay’ın da Kurul’un politik davrandığını düşündüğü anlaşılıyor.

Yüksek Kurul, konuya ilişkin Eylül 2009’da aldığı ilk kararla bilirkişi raporu istiyor.(32) Bilirkişi raporu beklenirken İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün Ocak 2010’da Erzurum Kurulu’nun Eylül 2008 tarihli iki kararını Milli Emlak’a bildirmesi üzerine(33), Milli Emlak Belediyeye, 775 sayılı Gecekondu Kanunu’nun 18. maddesi uyarınca(34), aynı maddeye dayanarak temizlediği alanda yapımına başladığı anıt ve kafeyi yıkmakla yükümlü olduğunu hatırlatıyor. Aktaş, Mart 2010’da, yükümlülüğünü yerine getirmeyen Kars Belediye Başkanlığı hakkında suç duyurusunda bulunuyor ve Kars Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği dilekçede, anıttan “tamamen hukuka aykırı olarak ve Iğdır ilinde bulunan ve Türk Soykırımını simgeleyen anıta karşı bir adım olarak değerlendirilen bir uygulama” olarak söz ediyor.(35)

Haziran 2010 tarihli bilirkişi raporuna dayanan 6 Ocak 2011 tarihli Yüksek Kurul kararı, Erzurum Kurulu’nun tescil kararından sonraki (Eylül 2008 tarihli iki karar dâhil) esas ve usul yönünden çelişkili ve mülkiyet konusu çözümlenmeden alınmış tüm kararlarının iptaline; “tescilli alana ilişkin mülkiyet durumunun ilgili mevzuat çerçevesinde idarelerce çözümlenmesinden sonra [Kars] belediyesince alana ilişkin getirilecek öneri ve projenin koruma bölge kuruluna sunulmasına” ve “tescil kapsamı dışında kalan ve parsel malikinin izni olmaksızın parselde yapılan inşaat ve fiziki müdahalenin 3194 sayılı İmar Kanunu kapsamında değerlendirilerek ilgili [Kars] belediyesince çözüme kavuşturulmasına” karar veriyor.(36) Kararın tarihi, iki gün sonra anıtı “ucube” olarak niteleyen ve yıkılmasını isteyen Erdoğan’ın bu karardan haberdar olma olasılığını akla getiriyor.

KARS’I MARKA YAPAN YIKIM SÜRECİNDE KÜLTÜREL MİRASIN ARAÇSALLIĞI

2009 seçim kampanyasında kendi partisinin belediye başkanlığı döneminde yapımına başlanan heykeli “garabet” olarak niteleyen ve yıkımdan sonra Kars’ın yeni simgesi olarak kent girişine bal ve kaşar anıtı diktireceğini söyleyen Kars’ın Alibeyoğlu’ndan sonraki AKP’li Belediye Başkanı Nevzat Bozkuş(37), 1 Şubat 2011’de uygulanmakta olan projenin yıkılıp arazisinin tarihsel dokuya uygun olarak düzenlenmesi yönünde çoğunluk kararı alan Kars Belediye Meclisi toplantısına başkanlık etti(38). Böylelikle Kars Belediye Meclisi, Yüksek Kurul’un alandaki mülkiyet sorununun çözülmesi ve kafeterya inşaatının yasallaşması için verdiği fırsatı kullanmamayı seçerek, 2005 yılında oy birliği ile yapımına karar verdiği bir projenin yıkım kararını almış oldu. Bu karar alındıktan sonra, ne Aksoy’un vekili Avukat Turgut Kazan’ın yürütmeyi durdurma başvuruları(39) ne Erzurum Kurul Müdürlüğü’nün Kars Belediye Başkanlığı’na Yüksek Kurul kararını hatırlatan yazısı(40) ne de yıkım ihalesinin tamamlanıp iskelenin kurularak yıkıma başlanacağı gün alanda yapılan yıkım karşıtı gösteriler(41), ihaleyi 272.000 TL’ye alan Avşin İnşaat’ın(42) 26 Nisan 2011’de saat 06:30’da tekbir getiren bir grubun önünde on dokuz ton ağırlığındaki ilk parçayı keserek başladığı yıkımı(43), anıtın sağlamlığı yüzünden planlandığı gibi on günde(44) dönemin Başbakanı Recep

Tayyip Erdoğan’ın seçim gezileri programında yer alan 20 Mayıs 2011 Kars mitingine yetiştiremese de, Almanya’dan getirttiği özel kesici aletlerle, 14 Haziran 2011’de tamamlamasına engel olabildi. Anıttan on yedi parça kesim işinin geçici kabulü 25 Haziran 2011’de yapıldı.(45) Kesimden arta kalan kısımların kompresörlü kepçe ile parçalanmasıyla 22 Kasım 2011’de Belediye bütçesinden ayrılan 380.500 TL karşılığı tamamlanan yıkım için yapılan ödeme, ekonomisi uzun süredir borç içinde gerilemekte olan küçük bir yerleşim için çok büyük bir miktardı. Yapım için ödenenden yüksek bu bedel, İnsanlık Anıtı’nın yıktıranlar için taşıdığı simgesel anlamın büyüklüğünün tartışmasız tescili olarak yorumlanabilir. Bu anlamdan hareketle İnsanlık Anıtı’nın yapım ve yıkımın gerçekleştiği bağlamın yerel, ulusal ve bölgesel dinamiklerini tartışmayı bir başka yazıya bırakarak buraya kadar özetlenen hukuksal süreç ışığında Türkiye’de geçerli koruma mevzuatının yıkımdaki araçsallığına bakalım...

Hatırlayacak olursak, 8 Ocak 2011’de 96. Sarıkamış Şehitlerini Anma Töreni için gittiği Kars’ın Cumhuriyet Meydanı’nda 5.000 kişilik bir kalabalığa seslenen dönemin Başbakanı Erdoğan, İnsanlık Anıtı için “ucube” ifadesini ilk kez, kültür varlığı olarak tescilleri yıkım sürecini başlatan II. Dünya Savaşı dönemi savunma yapılarından çok farklı bir kültürel referansla kullanmıştı: “Hasan Harakâni'nin türbesinin hemen yanı başında bir ucube oraya koymuşlar. Bir garip bir şey dikmişler. Tabi bu oradaki tüm vakıf eserlerinin, o sanatkârane eserlerin olduğu yerde böyle bir şey olması düşünülemez. Konuyla ilgili olarak belediye başkanımız görevini süratle yerine getirecektir. Bunu süratle bekliyoruz. İnşallah ilk gelişimizde bunu da göreceğiz.”(46) Bu tarihî konuşmayı hatırlayanlar, bu yazının başlığını okuduklarında söz konusu koruma kararlarının, Selçuklu akınları sırasında (1018-1021) Bizans ordusu ile Kars il merkezi yakınlarında yapılan bir savaşta şehit düşen Horasanlı Hasan Harakâni’nin 1579’da Kars’ı Osmanlı eyalet başkenti yapmak üzere başlatılan imar hareketleri sırasında yeniden inşa edilen türbesiyle ilişkili olduğunu düşünmüş olabilirler.

Ancak, anıtın yıkımına başlandıktan sonra 1 Mayıs 2011’de katıldığı bir televizyon programında, Erdoğan’ın referansını anıtın üzerine inşa edildiği tepeye ve tepedeki tarihî eserlere çevirdiğini hatırlayanlar da olacaktır: “O yer adeta bir tarihtir. Tüm vakıf eserlerinin olduğu bir yerdir ve tamamıyla işgal altındadır. Bu tabyaların olduğu yerin üzerine bu ucube dikilmiştir. Kars halkı sizin dediğiniz kadar rahatsız değil. Kars halkı yapılandan memnun. Bizim rahatsızlığımız sanat eseri değil. Tabyaların üzerinde olmasıdır. Tarihî eserlerin üzerine bir heyula dikilmesinden rahatsızız.”(47) İnsanlık Anıtı’nın yıkımının Üçler Tepesi’nde kalıntıları bulunan tescilli savunma yapıları nedeniyle olduğunu bilenlerin çoğunun söz konusu yapıların, tescil kararında belirtildiği gibi II. Dünya Savaşı’ndan kalma koruganlar değil, Osmanlı tabyaları olduğunu sanmalarının ana nedeni de bu ve benzeri açıklamalardır. Dolayısıyla, sürecin başından sonuna kadar İnsanlık Anıtı’nın yıkımının gerek hukuksal gerekse söylemsel dayanağını, Kars’ın Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi kültür mirası oluşturmuştur.

İnsanlık Anıtı ile birlikte, ağaçlandırılacak tepede inşası düşünülen 50.000 kişilik festival tiyatrosu, yapay şelale, kafe ve teleferik gibi Kars’ı “marka kent” yapma girişimin diğer ana unsurlarından da vazgeçilmiştir. Koruma Bölge Kurulları markalaşma gibi hedeflerle kentsel rantı artıran imar kararlarına karşı tescil yoluna başvurduklarında basında sıklıkla kentsel gelişiminin önündeki engel olmakla eleştirilebilirken, Kars örneğinde koruganların tescilinin, İnsanlık Anıtı’nın amblemi olduğu markalaşmayı engellediği yönünde basına yansımış herhangi bir eleştirel görüşe rastlanmamaktadır. Bunun nedenlerinin araştırılmasını siyaset bilimcilere ve sosyologlara bırakarak bu yazıyı Aksoy’un halen Kars Otogarı arkasındaki belediye hizmet alanında (el kısmı hariç) parçalar halinde yatmakta olan İnsanlık Anıtı’nı bir gün yeniden yerine dikme kararlılığının hiç sarsılmaması dileğiyle bitirmek istiyorum. (Resim 10)

*Tüm fotoğraflar Hürü Özlük’e aittir.

NOTLAR

1. Madran, Emre; Özgönül, Nimet, 2005, Kültürel ve Doğal Değerlerin Korunması, Mimarlar Odası, Ankara, ss.3-38.

2. Ulaşılabilen karar ve resmî yazışmalarda referans verilen, ancak metnine ulaşılamayan belgeler bu bilgi ile birlikte listelenmiştir.

3. Mehmet Aksoy ile İstanbul Cumhuriyet Köyü’ndeki atölyesinde (20.09.2014), Naif Alibeyoğlu ile Ankara’da başkanı olduğu Yerel Yönetimler Derneği’nde (05.12.2014) yapılan görüşmeler. Başka kaynak verilmedikçe Aksoy ve Alibeyoğlu’ndan tüm aktarımlar bu görüşmelere dayanmakta ve kendilerinin izniyle yayımlanmaktadır.

4. Bu yazıda kullanılan görseller, İnsanlık Anıtı’nın inşa sürecini adım adım belgeleyen MSGSÜ Fotoğraf Bölümü Öğretim Üyesi fotoğraf sanatçısı Hürü Özlük’ün izniyle yayımlanmıştır. Desteği için teşekkürler.

5. Ekinci, Oktay, 2006, Kars Kitabı, Anahtar Kitaplar, İstanbul, s. 78, 135.

6. Ekinci, 2006, s.127, 131, 139.

7. Başaran, Pelin, 2010, “‘İnsanlık Anıtı’ Üzerinden Kars’a Bakmak”, Kültür Politikaları ve Yönetimi (KPY) Yıllık 2010, (haz.) Ülkü Zümray Kutlu, Cas Smithuijsen, Bilgi Üniversitesi Yayınları ve Boekman Studies, İstanbul, s.143.

8. Başaran, 2010, s.142.

9. Bölgedeki soykırım anıtları, Ermenistan’ın başkenti Erivan yakınlarında 1967’de açılan Tsitsernakaberd Soykırım Anıtı ve Iğdır girişinde 1999’da açılan Ermeniler Tarafından Katledilen Şehit Türkler Anıt Müzesi’dir. Bkz: Salomoni, Fabio, 2016, “Kars ve Iğdır: Türkiye-Ermenistan sınır bölgesinde kimlik, hafıza ve anıtlar” ve Aktüre, Zeynep, 2016, “Sınırdaki boşluk: Kars’ta yıkılan İnsanlık Anıtı”, Mühürlü Kapı: Türkiye – Ermenistan Sınırının Geleceği. Konferans Tebliğleri 2014, (der.) Altuğ Yılmaz, Hrant Dink Vakfı, İstanbul, ss. 78-92 ve 213-232.

10. Mehmet Aksoy, “Kars Heykel Projesi”, mehmetaksoy.com/pPages/pArtist.aspx?paID=627§ion=550&periodID=&pageNo=44&exhID=0&bhcp=1 [Erişim 28.07.2019]

11. Başaran, 2010, s.142, 145.

12. Kars Belediye Meclisi’nin 07.11.2005 tarih ve 153 sayılı kararı. (Metne ulaşılamamıştır.)

13. Aksoy’un Erdoğan’a açtığı manevi tazminat davasının Eylül 2013’te yapılan oturumuna ilişkin bir haberde Kars Belediyesi’nin Aksoy’a toplam 286.000 TL tutarında ödeme yaptığının anlaşıldığı belirtiliyor. Bkz: İspir, Canan, 29.01.2014, “Ucube’nin bedeli 286 bin TL!”, Vatan. Alibeyoğlu ve Aksoy ise Aksoy’a Kars Belediye bütçesinden yapılan ödemenin 120.000 TL olduğunu çeşitli vesilelerle tekrarlıyorlar. Mahkeme oturumunda gündeme gelen miktar içinde heykelin yapımı için ÇİMENTAŞ firması ile British Council, Goethe Institut gibi Türkiye’de etkinlik gösteren yabancı kültür kurumları ve Norveç gibi büyükelçiliklerin katkılarıyla yapılan harcamaların da hesaplanmış olması muhtemel gözüküyor.

14. 13.06.2006 tarihinde ihalesi yapılan “Merkez Sukapı Mahallesi Çevre Düzenleme ve Anıt Heykel İşi”nin sözleşmesi 04.07.2006 tarihinde imzalanmış. Aktemur, Dinçer, 14.06.2011, “‘İnsanlık Anıtı’ artık yok”, Milliyet.

15. Erzurum Kurulu’nun 02.11.2006 tarih ve 421 sayılı kararı. (Metne ulaşılamamıştır.)

16. Kars Belediye Başkanlığı’nın 11.12.2006 tarih ve 2078 sayısı yazısı. (Metne ulaşılamamıştır.)

17. 2006/315 tarih ve sayılı uzman raporu. (Metne ulaşılamamıştır)

18. Erzurum Kurulu’nun 23.12.2006 tarih ve 501 sayılı kararı.

19. Kars Belediye Başkanlığı’nın 06.02.2007 tarih ve 178 sayısı yazısı. (Metne ulaşılamamıştır)

20. Erzurum Kurulu’nun 08.02.2007 tarih ve 523 sayılı kararı.

21. 19.10.2007 tarihinde ihalesi yapılan “Sukapı Mahallesi İnsanlık Anıtında Bir Adet Kafe Yapımı ve Yeni Çevre Yolu Güzergâhında Mevkisi Değiştirilen 150 m2’lik Dairenin Tekrar Yapılması (İşçilik) İşi”.

22. Kars Belediye Başkanlığı’nın Merkez İlçe Sukapı Mahallesi 132 pafta 790 ada 1 parsel sayılı 9090 m2 yüzölçümlü taşınmazın 4.245 m2’si ile 12.c pafta 665 ada 3 parsel sayılı taşınmazın 6.000 m2’lik kısmının “halka açık ticari amacı olmayan insanlık abidesi adı altında, içinde anıt, heykel, seyir terası, meydanı ve gösteri sahası bulunan düzenlemenin gerçekleştirilebilmesi için Kars Belediyesi’ne tahsisi veya satışının yapılması”na ilişkin 28.04.2008 tarih ve 824 sayılı yazısı. (Metne ulaşılamamıştır.)

23. Erzurum Kurulu’nun 10.09.2008 tarih ve 1021 ile 1022 sayılı kararları.

24. Başaran, 2010, s.144.

25. Erzurum Kurulu’nun 10.09.2008 tarih ve 1021 sayılı kararı.

26. Erzurum Kurulu’nun 10.09.2008 tarih ve 1022 sayılı kararı.

27. 2863 sayılı Kanun, madde 13: “Hazineye ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarına ait olup, usulüne göre tescil ve ilan olunan, her çeşit korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlığı ile bunlara ait korunma sınırları dâhilindeki taşınmazlar, Kültür ve Turizm Bakanlığının izni olmadan, gerçek ve tüzel kişilere satılamaz, hibe edilemez.”; madde 14: “Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının intifa haklarının, belirli sürelerle kamu hizmetlerinde kullanılmak üzere, Devlet dairelerine, kamu kurum ve kuruluşlarına, kamu menfaatine yararlı milli derneklere bırakılması veya gerçek ve tüzelkişilere kiraya verilmesi, Kültür ve Turizm Bakanlığının iznine tabidir.”

28. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün 11.06.2008 tarih ve B.16.0.KVM.0.10.02.00/35/489b-491-105516 sayılı yazısı.

29. Teftiş Kurulu’nun 20.11.2009 tarih ve 294 sayılı kararı.

30. Erzurum Kurulu Müdürlüğü’nün (İçişleri Bakanlığı Mülkiye?) Müfettişliğine gönderdiği 02.09.2009 tarih ve 1047 sayılı yazı. Bu yazıya ulaşılamamış olduğundan, buraya aktarılan bilgiler Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın 20.11.2009 tarih ve 294 sayılı kararından gelmektedir.

31. Gazete Kars, 17.01.2011. “Alibeyoğlu’nun basın toplantısı”, gazetekars.com/alibeyoglunun-basin-toplantisi-3319h.htm [Erişim 28.07.2019]

32. Yüksek Kurul’un 23.09.2009 tarih ve 757 sayılı kararı.

33. Kars İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün Milli Emlak Müdürlüğü’ne yazdığı 20.01.2010 tarih ve 179 sayılı yazı (yazıya ulaşılamamıştır)

34. 775 sayılı Gecekondu Kanunu, madde 18: “Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra, belediye sınırları içinde veya dışında, belediyelere, Hazineye, özel idarelere, katma bütçeli dairelere ait arazi ve arsalarda veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerde yapılacak, daimi veya geçici bütün izinsiz yapılar, inşa sırasında olsun veya iskân edilmiş bulunsun, hiçbir karar alınmasına lüzum kalmaksızın, belediye veya Devlet zabıtası tarafından derhal yıktırılır.”

35. MHP İl Başkanı Oktay Aktaş’ın Kars Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği 24.03.2010 tarihli dilekçe.

36. Yüksek Kurul’un 06.01.2011 tarih ve 777 sayılı kararı.

37. Şubatlı, Tülay, 2011, 04.06.2011, “‘İnsanlık’ gitti, yerine ‘bal ve kaşar’ anıtı yapılacak”, HaberTürk, haberturk.com/kultur-sanat/haber/636814-insanlik-gitti-yerine-bal-ve-kasar-aniti-yapilacak [Erişim 28.07.2019]

38. Aktemur, 2011.

39. Erzurum Kurulu Müdürlüğü’nün Kars Belediye Başkanlığı’na 21.04.2011 tarih ve B.16.0.KVM.4.25.00.02/36.00.231 sayılı yazısında belirtilen 08.02.2011 gün ve 190 sayılı yazı. (Metne ulaşılamamıştır)

40. Erzurum Kurulu Müdürlüğü’nün 21.04.2011 tarih ve B.16.0.KVM.4.25.00.02/36.00.231 sayılı yazısı.

41. Ergin, Sedat, 27.04.2011, “Cumhuriyet’in boynundaki ilmik”, Hürriyet.

42. Şubatlı, Tülay, 06.04.2011, “272 bin liraya ‘dilim dilim’ olacak”, Haber Türk.

43. İpek, Turgay; Aktemur, Dinçer 26.04.2011, “Ve ‘insanlık’ 10.12’de teslim oldu”, Milliyet. Vatan, 26.04.2011, “‘İnsanlık’ın önce başı gitti”. Güneş, 27.04.2011, “İnsanlık’ın kellesi tekbirlerle kesildi”.

44. Haber Türk, 01.05.2011, “Heykele veda”.

45. Basında, İnsanlık Anıtı yıkım ihalesini alan Afşin İnşaat’ın işi Eryaman Karot isimli taşeron firmaya verdiği, firmanın eserden kesilmesi planlanan on dokuz parçadan on yedisinin kesimini tamamladıktan sonra parasını alamadığı için Haziran 2011 başlarında işi bırakarak Kars’ı terk ettiği anlatılıyor. Bkz: HaberTürk, 09.06.2011, “İnsanlık Anıtı’nın yıkımı durdu”; HaberTürk, 14.06.2011, “Kars’ta ‘İnsanlık’tan eser kalmadı”; Kuray, Zeynep, 15.06.2011, “İnsanlık Anıtını yıkanlara yapılanlar insanlık dışı”, BirGün.

46. Radikal, 09.01.2011, “Ucube tepkisi”.

47. Hürriyet, 03.05.2011, “Bu kez ‘heyula’ dedi”.

Bu icerik 2554 defa görüntülenmiştir.