409
EYLÜL-EKİM 2019
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • “Mimarlıkla Hocalığı Birlikte Gerçekleştirirdi”
    Sema Soygeniş, Prof. Dr., Bahçeşehir Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Dekanı
    Murat Soygeniş, Prof. Dr., S+ ARCHITECTURE Kurucu Ortağı, Bahçeşehir Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Öğretim Üyesi

YAYINLAR



KÜNYE
KENTSEL PLANLAMA

Hermann Jansen’in Planlama İlkelerini Gaziantep Kent Planı Üzerinden Okumak

Feyza Kuyucu, Öğr. Gör., Gaziantep Üniversitesi Mimarlık Bölümü
Yasemen Say Özer, Doç. Dr., YTÜ Mimarlık Bölümü

Cumhuriyetin ilanından sonra başlayan imar çalışmaları kapsamında Gaziantep’te gerçekleştirilen planlama çalışmalarına odaklanan yazar, birçok kentin planını hazırlamış olan Hermann Jansen’in Gaziantep kentinin gelişimini nasıl yönlendirdiğini plan kararları üzerinden okuyor.

 

Cumhuriyetin ilanı ile birlikte birçok alanda gerçekleştirilen yenilikler ve değişimler kapsamında şehirlerin imarı da öncelikli olarak ele alınan konulardan biri olmuştur. Bu konuda alınan kararlar ve yapılan çalışmalar incelendiğinde kentlerin yeni kurulan devletin simgesel ifadesi olarak benimsendiği, bu simgesel ifadenin biçimlenmesi ve kentsel gelişmenin düzenlenmesi amacıyla yeni ve planlı bir kentleşme sürecine girildiği görülmektedir. Yaşanan bu sürecin okunabilmesine imkan tanıyan Gaziantep içe dönük konut mimarisiyle, çıkmaz sokaklar ve onları çevreleyen sağır avlu duvarlarıyla biçimlenmiş organik kent dokusuna sahip bir Anadolu kentidir. İhtiyaçlar doğrultusunda kendiliğinden şekillenen bu kent dokusu, zaman içerisinde alınan kararlar ve hazırlanan imar planlarıyla değişmeye başlamıştır. Özellikle kentin ilk imar planı olma özelliğine sahip Jansen Planı ve kararları kentsel dokunun değişimi açısından önemli bir kırılma noktası oluşturmuştur. Bu nedenle çalışma kapsamında, dönemin Türkiyesindeki ilk planlama çalışmalarından biri olan, Gaziantep Planı, Jansen’in planlama ilkeleri doğrultusunda irdelenmiştir.

TÜRKİYE’DE İLK KENTSEL PLANLAMA ÇALIŞMALARI VE HERMANN JANSEN PLANLARI

Türkiye’de modern kentlerin oluşumunda Hermann Jansen’in planlama anlayışının önemli bir yeri olduğu bilinmekte ve Ankara’nın imarı için düzenlenen yarışma, kapsamlı kent planlama çalışmalarının başlangıcı olarak kabul edilmektedir.(1) Ancak Ankara yarışması öncesinde girişilen plan denemeleri kent planlama çalışmalarının daha önce başladığını göstermektedir. Bu konuda Aru kısmi bir plan olmasına rağmen René Danger’in İzmir planının Türkiye planlama tarihi açısından önemli bir yere sahip olduğunu vurgulamaktadır.(2) Yenen de ilk şehircilik çalışmalarının İzmir’de başladığını, savaş sonrası yangın yerlerine yönelik hazırlanan planın bu anlamda değerlendirilmesi gerektiğini belirtmektedir.(3) Bilsel de benzer bir görüş ileri sürmekte Ankara ile tarihlenen Cumhuriyet kent planlama tarihi için İzmir planının öneminden bahsetmektedir.(4) İzmir planıyla eş zamanlı olarak Ankara için hazırlanan Lörcher planları da benzer şekilde ilk planlama çalışmalarını örnekleyen planlardır. Cengizkan, Jansen planları öncesinde Ankara’nın ilk olarak 1924-1925 yıllarında Lörcher tarafından planlandığını belirtmektedir.(5) Tankut da Lörcher planlarının planlamaya yönelik ilk girişimler olarak değerlendirilebileceğinin altını çizmektedir.(6)

Yeni kurulan ülkenin başkentinin, tüm kentlere örnek olması gerektiği düşüncesiyle Ankara için bir kent planı hazırlanması amaçlanmış ve 1928’de bir yarışma düzenlenmiştir. Joseph Brix, Hermann Jansen ve Leon Jausseley’in davetli olarak katıldığı bu yarışmada Hermann Jansen birinci olmuş ve Jansen’in Türkiye şehirleri üzerindeki planlama etkisi başlamıştır.(7) 1909 tarihinde Groß Berlin Yarışması’nı kazanan, Berlin’de birçok semt için bahçeşehir projeleri hazırlayan Hermann Jansen için Ankara Planı, bir kentin tamamını tasarladığı bir plan olması nedeniyle ilktir.(8) Yarışma sonrasında, 1931 yılında İmar Müdürlüğü ile sözleşme imzalayan Jansen, Türkiye’deki çalışmalarına başlamış ve 1939 yılına kadar çalışmalarına devam etmiştir.(9) Jansen bu süreçte Ankara ile birlikte, İzmit, Adana, Ceyhan, Tarsus, Mersin ve Gaziantep gibi kentlerin imar planlarını da hazırlamış ve bu süreçte Türkiye’de yeni bir kentleşme anlayışı başlamıştır.(10)

Bu planlarda hakim olan bahçeli evler düzeni Jansen planlarının ortak özelliği olarak dikkat çekmektedir. Tekeli bu durumu, Batı’da hâkim olan bahçekent ütopyasının Jansen tarafından Türk kentleri için yorumlaması olarak değerlendirmektedir.(11) Aynı zamanda Jansen planlarının bir başka ortak yönü olan, tarihî ve doğal çevreye duyarlılık da Camilo Sitte Okulu’nun bir öğrencisi olmasıyla ilişkilendirilmektedir.(12) Camillo Sitte planlama anlayışının savunduğu, tarihsel dokuyu bozmamak, kültürel mirası korumak yaklaşımının Jansen tarafından benimsendiği ve planlarının bu bağlamda şekillendiği belirtilmektedir.(13)

Bahçekent ve Camillo Sitte yaklaşımının yanı sıra Jansen planları incelendiğinde İzmit, Adana, Ceyhan, Tarsus, Mersin ve Gaziantep planlarının benzer ilke kararlarına sahip olduğu anlaşılmaktadır. Ulaşım kararları, yeşil alan kurgusu, bölgesel ayrım, eski kent dokusunun ele alınış biçimi bu ortak ilkelerin başında gelmektedir. Tüm bu kent planlarında tarihî ve doğal değerlerin vurgulandığı, demiryolu hattı ve karayolu bağlantılarının öncelikli olarak ele alındığı, yerleşim alanlarının bölgesel ayrım yapılarak planlandığı görülmektedir. Planlarda halk sağlığı için önemle vurgulanan açık yeşil alanlar ise, İzmit ve Mersin gibi liman kentlerinde kıyı şeridi doğrultusunda, Adana planında Seyhan nehri, Ceyhan planında Ceyhan nehri ve Gaziantep planında Alleben Deresi boyunca devam eden, yapılaşmanın öngörülmediği alanlar olarak planlanmıştır.

JANSEN PLANI ÖNCESİ GAZİANTEP

Gaziantep kentinin tarihinin Paleolitik Çağ’a kadar dayandığı bilinmektedir.(14) Kuban ilk yerleşim yerlerinin kentin 12 km kuzeyinde yer alan Dülük’te olabileceğini belirtmektedir.(15) Blömer ve Winter’e göre önemli ticari ve askeri aksların üzerinde bulunan Dülük'te Mezopotamya, Suriye, İran, Yunan ve Roma uygarlıklarının izlerine rastlamak mümkündür.(16)

Osmanlı dönemine kadar bölge hâkimiyetinin Anadolu Selçukluları, Mısırlılar, Moğollar, Memlükler ve Dulkadirliler'in eline geçmiş olduğu ve bu mücadelelerde kentin hasar gördüğü bilinmektedir.(17)

Kent, kuzeyde Alleben Deresi’nin geçtiği, güneyde tepe ve yükseltilerin yer aldığı bir coğrafyaya sahiptir. İlk yerleşim alanlarının güneyde kurulması, güvenlik endişesiyle bu tepe ve yükseltilerin tercih edilmiş olabileceğini düşündürmektedir. Ayrıca, kentin güneyinde yer alan Halep kentiyle ulaşım bağlantısı da yerleşim alanlarının oluşumunu etkilemiş olabilir. Ünal’ın(18) tespit ettiği mahallelerle birlikte, Yakar’ın(19) ve Uğurluer’in(20) çalışmalarında yer alan konut kitabelerinin tarihleri irdelendiğinde tespit edilen mahallelerin konumları bu düşünceyi desteklemektedir. (Resim 1)

Ünal, kentin sınırlarının 20. yüzyılın başlarına kadar çok değişmediğini, kentte yaşayan Ermeni ve Yahudilerin savaş sonrası kenti terk etmesi nedeniyle, yeni mahallelere ihtiyaç duyulmadan, boşalan mahallelerin kullanıldığını belirtmektedir.(21) 1920'de Fransız kumandanlarından Abadie’nin(22) savaş sırasında çizmiş olduğu kroki de kentin sınırlarının değişmediğini doğrular niteliktedir (Resim 2)

HERMANN JANSEN GAZİANTEP PLANI

Cumhuriyetin ilk yıllarında kentlerin imarı ve planlama çalışmalarının yürütülmesi için birçok kanunun çıkartıldığı görülmektedir. Bu kapsamda çıkartılan kanunlar arasında Belediye Kanunu, Umumi Hıfzıssıhha Kanunu, Belediye Yapı ve Yollar Kanunu kentlerin yeniden yapılanması açısından önemli maddeler içermektedir. Belediye Kanunu ile harita, kadastro ve gelecek şekil plânlarını yaptırmak ve en az beşer senelik bir imar programı hazırlayıp uygulamak belediyelerin görevleri arasında sıralanmıştır.(23) Umumi Hıfzıhsıhha Kanunu ise nüfusu 20.000 veya daha fazla olan şehir ve kasabalar için plan ve proje hazırlama zorunluluğu getirmiştir.(24) Şehir planlaması üzerinde önemli etkileri olan Belediye Yapı ve Yollar Kanunu ile de her belediyenin 1/2000 ve 1/500 ölçekli iki harita ve 1/1000 ölçekli topoğrafik yapıyı gösteren harita yaptırması zorunlu kılınmıştır. Ayrıca kanun kapsamında belediyelerin beş yıl içerisinde 50 yıllık nüfus artışını dikkate alan kent planı hazırlaması zorunluluğu getirilmiştir.(25)

1938 yılında yürürlüğe giren Gaziantep Jansen planının bu kanunlar kapsamında hazırlandığı anlaşılmaktadır. Jansen planı, kentin ilk imar planı olarak bilinmektedir. Ancak, 1891 yılında kentin ilk belediye başkanı olan Mustafa Ağa zamanında “Şehir planının ve vilayet haritasının yapılmasını temin ve masraflarının verilmesi” şeklinde alınan ve kayıtlara geçen bir karar(26) dikkat çekmekle birlikte, belediye tarafından hazırlanan, söz konusu şehir planına ve vilayet haritasına ait herhangi bir belgeye ulaşılamamıştır. Fakat Jansen’in Berlin’deki ofisinde asistanlığını yapan Alfred Cuda’nın(27) Anadolu’daki yeni kentsel tasarımların temellerini ele aldığı çalışmasında yer verdiği mevcut durumu gösteren harita dikkat çekmektedir. (Resim 3)

Jansen planı incelendiğinde temelde kentin özgün mimari karakterini oluşturan eski kent dokusunu koruyarak ve yeni yerleşim alanlarını denetim altına alarak kontrollü bir gelişmeyi amaçladığı görülmektedir. (Resim 4) Planın en belirleyici kararlarından birinin ulaşım sistemiyle ilgili alınan kararlar olduğu dikkat çekmektedir. Plan öncesinde demiryolu bağlantısı olmayan kent için öngörülen hattın kentin kuzey sınırını belirlediği ve bu doğrultuda yerleşim alanlarının demiryolu hattının güneyinde planlandığı görülmektedir. Kuzeyde yer alan arazinin topoğrafik açıdan daha elverişli olması ve güneyde yer alacak bir demiryolu hattının eski kent ve planlanan yeni yerleşim alanları arasındaki bağlantıyı koparacağı düşüncesi bu kararın verilmesinde etkili olmuştur.(28) Bununla birlikte planda kentsel ulaşım ağı kapsamında Narlı ve Halep güzergahlarının güneyde birleştirilerek İsmet İnönü Caddesi adıyla ana ulaşım aksı olarak planlandığı görülmektedir. Benzer şekilde kentin Kilis ve Nizip güzergahlarının güneybatı kuzeydoğu doğrultusunda İstasyon Caddesi ve devamında Atatürk Caddesi ile birleştirilerek sürekli bir ulaşım aksı oluşturulmaya çalışıldığı ve bu aksın güneyde planlanan ana aksa bağlanmasının öngörüldüğü anlaşılmaktadır. (Resim 5) Açılması öngörülen bu yeni aksların yanında eski kent dokusunun önemli aksları olan Suburcu Caddesi ve Eski Saray Caddesi’nin de genişletilerek bu akslara bağlanması ile sürekli bir ulaşım ağının elde edilmesini amaçlanmış olmalıdır. Jansen’in demiryolu hattı ve araç ulaşımı için önerdiği sistemlerin yanında kent için hava yolu ulaşımını da dikkate aldığı ve kentin batı yönünde bir “tayyare meydanı” önerisinde bulunduğu dikkat çekmektedir.

Plan incelendiğinde konut alanlarının eski kentin güneyinde planlandığı görülmektedir. Eski kent dokusunun yayılımı kentin gelişimi için güneyi zorunlu kılmış olabilir. Çünkü kentin omurgasını oluşturan, hanların sıralandığı Halep aksı güneye yönlenmekte ve o dönemde yerleşim alanları bu aksı takip etmektedir. Ayrıca, Jansen'in eski kent dokusunda bulunan bahçeli evleri değerli bulması, bu evlerin olduğu gibi korunması gerektiği düşüncesi ve topoğrafyadan dolayı güneyden tüm bu evlerin seyredilebilir olması güneyin tercih edilmesinde etkili olmuştur.(29) Ancak güneyde mezarlık alanlarının yer alması bir başka kararı beraberinde getirmiş ve güneyde yer alan mevcut mezarlık alanının kuzeydoğuda planlanan yeni mezarlık alanına taşınması öngörülmüştür. Bu kapsamda yeni mezarlık alanının 1/1000 ölçekte detaylandırıldığı görülmektedir. (Resim 6)

Güneyde, arazi eğimine paralel bir şekilde iki katlı tek ve çift evler düzeninde planlanan konut alanlarının benzer bir düzende Atatürk Caddesi üzerinde ve eski kent merkezinin doğusunda da yer almasının öngörüldüğü dikkat çekmektedir. Bu öngörü zamanla kentin en önemli modern konut örneklerinin bu çevrede inşa edilmesini sağlamıştır. Bununla birlikte eski kent merkezinin kuzeybatısında yer alması planlanan bağlar arasında bir katlı tek, çift ve bitişik evler düzeninde bir yerleşim önerilmiştir. Cuda’nın ifadesiyle(30) Jansen’in bağlar içerisinde yer alacak yapılar için masif tasarımlardan kaçınılması gerektiği önerisi, alanın konut alanından ziyade tarım alanlarının hâkim olduğu düşük yoğunluklu bir yerleşme için uygun görüldüğünü düşündürmektedir. Aynı zamanda benzer bir yapılaşma önerisi, kentin kuzeydoğusunda yer alması planlanan amele mahallesi için de öngörülmüştür. (Resim 7) Bir katlı tek, çift ve bitişik evler düzeninde olması planlanan amele mahallesi için endüstri alanına yakın ve güneye göre topoğrafik açıdan daha düz bir arazi seçildiği görülmektedir. Arazinin endüstri alanlarına olan yakın konumu ve topoğrafik yapısından dolayı düşük maliyetli konut üretimine olanak tanıması bu seçimi yönlendirmiş olmalıdır. Tüm bu konut alanları incelendiğinde Jansen’in Gaziantep için en çok üç kat önerisinde bulunduğu anlaşılmaktadır.

Jansen’in konut alanlarında olduğu gibi ticari alanların yer seçiminde de eski kentin verilerini dikkate alarak kararlar aldığı anlaşılmaktadır. Örneğin, kent belleğinde önemli yeri olan hanların ve pazar yerlerinin sıralandığı Halep doğrultusunda gelişen mevcut ticari aks kuzeydoğuda endüstri alanlarıyla, güneydoğuda ise planın en önemli akslarından biri olarak açılması planlanan İsmet İnönü Caddesi ile birleştirilmiştir. Yeni ticari yapıların İsmet İnönü Caddesi üzerinde planlanması bu sürekliliğin devam ettirilmeye çalışıldığını göstermektedir. (Resim 8) Endüstri alanları için kuzeydoğunun seçilmesi, kentin kuzeybatıdan esen hâkim rüzgâr yönünün dikkate alındığını düşündürmektedir. Böylece oluşacak kirli havanın kente ulaşmasının önlenmesi amaçlanmış olmalıdır. Aynı zamanda endüstri alanlarının demiryolu hattı ile birlikte düşünüldüğü, bu doğrultuda öngörülen hattı saran bir yerleşim düzeninin planlandığı görülmektedir.

Eski kent dokusuna müdahaleden kaçınarak yeni yerleşim alanlarını onun etrafında planlama kararı alan Jansen’in yeni yönetim binalarının yer seçimi için ayrıcalıklı bir karar aldığı dikkat çekmektedir. Plan incelendiğinde, Jansen’in yeni yönetim binaları için eski kent merkezinde yer alan, ancak yoğun dokunun içerisinde bir boşluk olan, Çukurbostan olarak anılan alanı uygun bulduğu görülmektedir. Bu doğrultuda bazı mevcut yapıların yıkılmasını ve sokak sistemine müdahale edilerek yeni düzenlemelerin yapılmasını önerdiği anlaşılmaktadır. Bu öneriler, hazırlanan 1/500 ölçekli yerleşim planında ayrıntılı bir şekilde belirtilmiştir. (Resim 9) Planda yapı yoğunluğunun az tutularak kamusal açık alanın hâkim olduğu bir düzenlemenin yapıldığı, yalın ve anıtsal bir mimarinin önerildiği dikkat çekmektedir. (Resim 10)

Alınan tüm bu kararların yanında, Jansen planının en önemli ilkelerinden biri ise kentin doğu-batı yönünde uzanan Alleben Deresi boyunca yapılaşmanın öngörülmemesi ve dere aksının kent boyunca uzanan yeşil bir bant olarak sürdürülmesi olmuştur. Bu karar doğrultusunda dere boyunca planlanan rekreasyon alanları, Jansen’in kent planlarında halk sağlığı için önemsediği açık alanların Gaziantep planına yansıması olarak yorumlanabilir. (Resim 11)

SONUÇ

Güneydoğu Anadolu bölgesinin önemli kentlerinden biri olan Gaziantep, planlı kentleşmeyi ilk olarak Hermann Jansen planı ile deneyimlemiştir. Jansen planı sonrasında 1950 Kemal Ahmet Arȗ-Hamit Kemali Söylemezoğlu planı, 1973 Zühtü Can planı, 1990 Oğuz Aldan planı kentin gelişim sürecini etkilemiştir. Jansen planı kapsamında alınan kararların bir kısmının 1950, 1973 ve 1990 planlarında da devam ettirildiği görülmektedir. Özellikle ulaşım sistemi kapsamında alınan kararlar incelendiğinde, yeni ulaşım akslarının açılması, mevcut yolların genişletilmesi, demiryolu hattının güzergâhı ile ilgili temel kararların izlerini sonraki planlarda ve kentte görmek mümkündür. Ancak kentin batısında planlanan havaalanı, faaliyete geçirilememiş ve alan 1950’li yıllarda yaşanan kentleşme süreciyle birlikte artan nüfusun yeni yerleşim alanları olarak yapılaşmıştır.

Planın öngördüğü işlevsel dağılıma bağlı olarak konut alanlarının öncelikle eski kentin güneyinde yayıldığı, ancak zamanla kuzeybatı yönünde gelişim gösterdiği anlaşılmaktadır. Güneyde yer alması planlanan konut alanları için ihtiyaç duyulan alanın elde edilmesi amacıyla bu bölgedeki mevcut mezarlık alanlarının kentin kuzeydoğusuna taşındığı dikkat çekmektedir. Bununla birlikte endüstri alanların kuzeydoğu yönünde demiryolu hattı üzerinde kurulduğu, ancak kuzeydoğuda yer alması planlanan amele mahallesinin bu alanda oluşmadığı görülmektedir. Planlanan endüstri alanının güneyinde yer alan dini yapıların yapım tarihleri incelendiğinde 14. yüzyıldan itibaren bu alanda bir konut yerleşmesinin olduğu dikkat çekmektedir. Bu nedenle, mevcut konut alanları, işçiler için yeni bir mahalle oluşumuna gerek duyulmadan ihtiyacın giderilmesini sağlamış olmalıdır. Ayrıca ilk organize sanayinin 1960’larda kentin kuzeybatısında kurulduğu düşünülürse, ileriki dönemlerde plan kapsamında öngörülen alanda bir amele mahallesine ihtiyaç duyulmadığı anlaşılmaktadır.

Ticari alanların, mevcut Halep aksı ve açılması öngörülen İnönü Caddesi üzerinde yer alması kararı, İnönü Caddesi’ni kentin en önemli ticari akslarından biri olarak gelişmesine yol açmış ve cadde ticari işlevini günümüze kadar sürdürmüştür. Benzer şekilde endüstri alanlarının yer seçimi için de plan kararlarının uygulandığı, kentin kuzeydoğusunda demiryolu hattıyla bağlantılı bir endüstri alanı kurulduğu görülmektedir.

Planın dikkat çeken, Alleben Deresi’nin kent boyunca uzanan yeşil bir bant olarak rekreasyon amaçlı kullanılması doğrultusunda alınan kararın izlerini kentte görmek mümkündür, ancak derenin kuzeyinde, halk sağlığı açısından gerekli görülen açık spor alanlarının ve hipodromun yer alması planlanan alanının bu amaçla kullanılmadığı dikkat çekmektedir. Elli yıllık bir nüfus artışı göz önüne alınarak hazırlanan planın, 1945 yılından sonra büyük bir ivmeyle artan nüfusu öngörememesi, Jansen plan kararının sürdürülebilirliğini olumsuz yönde etkilemiştir.

Tüm bu plan kararları irdelendiğinde Jansen planının kentin gelişimine önemli katkılarının olduğunu söylemek mümkündür. Özellikle Alleben Deresi ve çevresinin yeşil bir bant olarak korunması gerektiği kararı, bozulmalar olmakla birlikte günümüze kadar bu aksın sürdürülmesini olumlu yönde etkilemiştir. Alleben aksı üzerinde planlanan spor ve rekreasyon alanları da kent yaşamına olumlu katkılar sağlamış, ortak yaşam alanlarının kurgulanması açısından örnek teşkil etmiştir. Aynı zamanda Jansen’in az katlı yerleşim kararı, kent siluetinin 1970’li yıllara kadar korunmasında etkili olmuştur.

Bununla birlikte, Jansen planı kararlarının kentin gelişimi açısından olumsuz etkilerinin de olduğunu söylemek mümkündür. Eski kent dokusunu korumak amacıyla alınan, dokuya bir müdahale yapılmaması gerektiği kararı, dokunun korunmasında yeterli olmamıştır. Bu durum zamanla mevcut yapıların yıpranmasına, yıkılan yapıların yerine doku ile uyumsuz yeni yapıların yapılmasına ve eski kent dokusunda önemli tahribatların oluşmasına yol açmıştır. Aynı zamanda eski kent dokusunun kuzeydoğusunda planlanan endüstri alanının zamanla yakın çevreye yayılması, bu çevredeki geleneksel dokunun tahribatını hızlandırmıştır. Ayrıca plan kapsamında nüfus kestiriminin sağlıklı yapılmamış olması kontrolsüz bir biçimde plan dışı yerleşimlerin oluşmasına neden olmuş ve bu oluşumlar kentin gelişimini olumsuz yönde etkilemiştir. Bununla birlikte kentin güneyinde yer alması öngörülen konut alanları topoğrafyanın bu alanda daha eğimli bir yapıya sahip olmasından dolayı büyümeye kapalı bir yapının oluşmasına neden olmuş ve zamanla yeni yerleşim alanları güney yönünün aksine kuzeybatı yönünde yayılmaya başlamıştır.

Alınan tüm bu kararların geleneksel yöntemlerle biçimlenen bir Anadolu kentinin değişim sürecini başlattığı ve sonraki kent planları için temel oluşturduğu açıkça görülmektedir. Bu nedenle kentin ilk imar planı olma özelliğine sahip Jansen planı oldukça önemlidir. Ancak günümüzde hızla değişen kent dokusu bu döneme ait kentsel izleri yok etmektedir. Bu durum ise, kent hafızasının silinmesine yol açmakta ve kentsel değişimin süreklilik bağlamında incelenmesini güçleştirmektedir.

NOTLAR

1. Bilsel, 2010, s.29.

2. Aru, 1968, s.279.

3. Yenen, 1954, ss.72-74.

4. Bilsel, 2009, ss.12-17.

5. Cengizkan, 2004, s.36.

6. Tankut, 1993, s.54.

7. Bilsel, 2010, s.31.

8. Nicolai, 2011, s.113.

9. Tankut, 1993, ss.106-144.

10. Akcan, 2009, s.82.

11. Tekeli, 2009, s.115.

12. Tankut, 1993, s.103.

13. Yavuz, 1981, s.30.

14. Çam, 2006, s.26.

15. Kuban, 2010, ss.121-124.

16. Blömer, Winter, 2012, ss.1-9.

17. Kuban, 2010, ss.126-128.

18. Ünal, 1998, ss.162-167.

19. Yakar, 2014, ss.192-201.

20. Uğurluer, 2006, ss.15-93.

21. Ünal, 1998, s.182.

22. Abadie, 2012, s.141.

23. T.C. Resmî Gazete, 1930, ss.8821-8841

24. T.C. Resmî Gazete, 1930, s.8908.

25. T.C. Resmî Gazete, 1933, ss.2755-2756.

26. Barlas, 1960, s.136.

27. Cuda,1939, s.18.

28. Cuda,1939, s.59.

29. Cuda,1939, s.59.

30. Cuda,1939, s.60.

KAYNAKLAR

Abadie, Lieutenant Colonel M., 2012, Antep ve Dört Kuşatma (1920-1921), Ycm Yayınları, İstanbul, s.141.

Akcan, Esra, 2009, Çeviride Modern Olan: Şehir ve Konutta Türk-Alman İlişkileri, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, s.82.

Arȗ, Kemal Ahmet, 1968, “Türkiye’de Metropoliten ve Şehir Planlamalarında Geçirilen Safhalar ve Yorumlanması”, 1. Milli Fiziki Plan Semineri, 22-24 Ocak 1968, Mimarlar Odası Yayınları, Ankara, s.279.

Barlas, H. Uğurol, 1960, “Gaziantep Belediyesi Tarihi”, Gaziantep Kültür Dergisi, cilt:3, sayı:30, ss.131-143, s.136.

Bilsel, Cânâ, 2009, “İzmir’de Cumhuriyet Dönemi Planlaması (1923-1965): 20. Yüzyıl Kentsel Mirası”, Ege Mimarlık, sayı: 71, ss.12-17.

Bilsel, Cânâ, 2010, "Türkiye’de Şehircilik Yarışmalarının İlk Otuz yılı(1927-1957): Cumhuriyet’in Kent İnşasında Uluslararası Deneyim", Planlama, sayı:50 (2010/3-4), ss.29-46, s.29.

Blömer, Michael; Winter, Engelbert, 2012, “Iuppiter Dolichenus: Vom Lokalkult zur Reichsreligion”, ORA, sayı:8, Mohr Siebeck, Tübingen, ss.1-9.

Cengizkan, Ali, 2004, Ankara’nın İlk Planı 1924-25 Lörcher Planı, Ankara Enstitüsü Vakfı, Arkadaş Yayıncılık, Ankara, s.36.

Cuda, Alfred, 1939, “Stadtaufbau in der Türkei”, Die Welt des Islams, Brill, Burg b. M., Hopfer, Potsdam, sayı: 21, s.18.

Çam, Nusret, 2006, Türk Kültür Varlıkları Envanteri Gaziantep 27, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, s.26.

Kuban, Doğan, 2010, Türkiye’de Kentsel Koruma / Kent Tarihleri ve Koruma Yöntemleri, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, ss.121-124.

Nicolai, Bernd, 2011, Modern ve Sürgün, (çev.) Yüksel Pöğün Zander, Mimarlar Odası Yayınları, Ankara, s.113.

Tankut, Gönül, 1993, Bir Başkentin İmarı, Anahtar Kitaplar Yayınevi, İstanbul, s.54.

T.C. Resmî Gazete, Belediye Kanunu (1580), 14.04.1930, ss.8821-8841.

T.C. Resmî Gazete, Umumi Hıfzıhsıhha Kanunu (1593), 06.05.1930, ss.8895-8911.

T.C. Resmî Gazete, Belediye Yapı ve Yollar Kanunu (2290), 21.06.1933, ss.2776-2777.

Technische Universität Berlin Architekturmuseum, Hermann Jansen (1869-1945) Gesamtbebauungsplan, Gaziantep, https://architekturmuseum.ub.tu-berlin.de/index.php?p=51&SID=15342457723827 [Erişim: 16.08.2017]

Tekeli, İlhan, 2009, Modernizm, Modernite ve Türkiye’nin Kent Planlama Tarihi, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, s.115.

Uğurluer, Murat, 2006, Antepevlerinde Kitabeler, Tarih ve Kültür Yayınları 1 M.A.P Reklamcılık ve Halkla İlişkiler Ltd. Şti., Gaziantep, ss.15-93.

Ünal, Zeynep Gül, 1998, Bilgisayar Destekli Tarihi Çevre Koruma Bilgi Sistemi Oluşturulması ve Gaziantep Kentsel Sit Alanında Örneklenmesi, YTÜ FBE, yayımlanmamış doktora tezi, İstanbul, ss.162-167.

Yakar, Halil İbrahim, 2014, Gaziantep Kitabeleri Bir Şehrin Hüviyeti, Gaziantep Üniversitesi, Ankara, ss.192-201.

Yavuz, Fehmi, 1981, "Başkent Ankara ve Jansen", METU JFA, cilt: 7, sayı:1, s.30.

Yenen, Mithat, 1954, “Türk Şehirleri ve Türkiye’de Şehircilik”, Arkitekt, sayı: 1954-03-06 (269-270-271-272), ss. 72-74.

 

Bu icerik 5660 defa görüntülenmiştir.