400
MART-NİSAN 2018
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • Derginin Mutfağından
    Aslı Tuncer Madge, Mimar, Eylül 2013’ten beri Yayın Sekreteri ve Yayın Komitesi üyesi

YAYINLAR



KÜNYE
300’DEN 400’E MİMARLIK

Derginin Mutfağından

Aslı Tuncer Madge, Mimar, Eylül 2013’ten beri Yayın Sekreteri ve Yayın Komitesi üyesi

 

Süreli bir yayın olarak 400. sayıya ulaşmak dile kolay, mutfağındaysanız ise meşakkatli, ancak bir o kadar da keyifli bir sürecin ürünü. 55 yıllık bir birikimin üzerine ilmek ilmek örerek, satır satır tarihe yeni notlar düşerek eklemlenmek ise büyük sorumluluk. Dışarıdan sadece takipçi olmayı bırakıp bu sürecin içine gireli, taşın altına elimi koyalı yaklaşık 5 yıl oluyor. Bu yıllar içerisinde ise Yayın Komiteleri ve derginin editoryal ekibi git gide daraldı. Bu, daha da artan bir çaba anlamına geliyor. Bu nedenle 400. sayıda katkılarını okuduğunuz, özellikle de son dönemlerdeki, Yayın Komitesi üyelerinin hakkını teslim etmek lazım. Ayrıca artık Yayın Komitesi’nde bulunmayan, ama derginin son 15 yılında emeği büyük olan N. Müge Cengizkan’ın editoryal katkısı da yadsınamaz.

Ancak bir yandan da Mimarlık, isimlerden bağımsız kolektif bir çabanın ürünü, hep de bu anlayışla ele alındı. Mimarlar Odası’nın bir yayını olarak Oda hafızasını yansıtan Mimarlık, hem güne, güncele bir not düşüyor hem de gelecek için bir arşiv oluşturuyor. Bu arşiv, üzerinde düşünülecek zengin bir içeriği barındırıyor ve farklı okumalara olanak sağlıyor. Bu nedenledir ki günümüzde yayın hayatına devam eden birçok süreli mimarlık yayınının aksine Mimarlık, akademik çalışmaların da ilgi alanına giriyor. Birçok yüksek lisans ve doktora tezinde ele alınmasının yanı sıra tekil araştırma ve makalelerde de sıkça konu ediliyor.

Peki bu kapsamlı içerik nasıl oluşturuluyor, Mimarlık dergisinin iç işleyişinde neler oluyor? İki aylık bir periyotta çıkan basılı bir dergi olarak gündemi yakalamak değil, gündemden süzülen, uzun soluklu düşünülmüş değerlendirmelere yer vermek gayesiyle belirlenen her sayının içeriği, konunun uzmanlarının görüşlerini yansıtıyor. Ayrıca dergide, tekil olarak başvuru yapmış ve varsa gerekli revizyonları tamamlamış yazılar da yer alıyor. Bu tekil makale başvurularının son üç yıldaki dağılımına bakarsak, 2015 yılında 102, 2016’da 80, 2017’de ise 73 adet olduğunu görürüz. Yayına kabul edilen makale sayısı başvuranların yaklaşık % 20’si olmakla birlikte, her sayıda en fazla 6-7 makaleye yer verebiliyor olmamız, ne yazık ki, makalelerin uzun süreler yayın takviminde beklemesi anlamına geliyor. Bu yoğunluğu sadece uluslararası veritabanlarınca taranan Türkiye’deki yayın sayısının azlığına bağlamak ise konunun önemli bir boyutunu ıskalamak olacaktır. Her geçen yıl başka bir üniversitenin / mimarlık bölümünün açıldığı bir ortamda, akademisyen sayısı da artıyor. Bu artış, araştırmaların ve çalışmaların da artışı anlamına gelse de bu nicelik beraberinde niteliği de her zaman getirmiyor. Bu sorgulamayı başka bir tartışmaya bırakarak makalelerin değerlendirilme kriterlerine bir bakalım.

Mimarlık yaklaşık 25.000 Mimarlar Odası üyesine ücretsiz gönderilen bir dergi. Oda’nın toplumdaki çok yönlülüğünü yansıtmak derginin misyonları arasında yer alıyor. Mimarlar Odası’nın bir yayını olmasının getirdiği Oda’nın etkinliklerinin ve politikalarının duyurusunun yapılma görevinin yanı sıra mimarlık gündeminin yansımalarına da yer vermek derginin önceliklediği konulardan. Ayrıca dergi, isteyen ilgililerin katkılarına açık. Bu katkıya açık olma durumunu düzene sokmak adına Yayın Komitesi olarak, yapılan başvuruları çeşitli kriterlere göre değerlendiriyoruz. Önceliğimiz oldukça geniş olan okuyucu kitlesinin genel isteklerine ve ilgi alanlarına uygun olacak çalışmaları belirlemek, ayrıca bilimsel doğruların dışına çıkmamak. Bu iki ana ölçüt dışında yapılan değerlendirmeler ise döneme ve Yayın Komitesi’nin kompozisyonuna bağlı olarak değişiyor.

Derginin üretiliş şekline dair genel bir bilgi verdikten sonra bir de tüketiliş şekline odaklanmak gerekiyor. Basılan bu 25.000 dergi kimler tarafından, ne amaçla okunuyor? Bu satırları okuyan sizler dergiden ne bekliyorsunuz? Mimarlık dergisinin Mimarlar Odası’na üye olduğu için dergiyi edinen oldukça heterojen olan okuyucu kitlesi, birçok yayının homojen okuyucu kitlesinden yani zaten benzer bir gruba dahil olduğu için o yayınla ilgilenen ve alan kişilerden oldukça farklı. Bu da dergi içeriğini oluştururken karşılaşılan güçlüklerden bir tanesi. Bu ‘sorun’u bir girdi olarak alıp olumlu bir sonuç ürüne dönüştürmek ise mümkün. Her kesime hitap etmek amacıyla, farklı alanlardan katkılar almak ve dergiyi bu alanların da tartışma ve temsil ortamı haline getirmek izlenen politikalardan biri. Okuyucu olarak sizlerin talepleri ve katkılarıyla derginin şekillenmesi ise dergiyi hazırlayanlar olarak istediğimiz ve beklediğimiz bir dahil olma biçimi. Bu anlamda derginin iletişim kanalları her zaman açık.

Derginin okunma mecralarını da ayrıca irdelemek gerekiyor. Dergi basılı ortamda mı yoksa dijital ortamda mı daha çok okunuyor? Mimar olmanın getirdiği elinde hep bir kalem olma, küçük de olsa bir not defteri taşıma, çizim yapma pratikleri bu meslekten olanları basılı olana hep daha yakın tutuyor. Ancak değişen / dönüşen teknolojiyle birlikte, birçok alışkanlık da yerine yenilerini koyarak anıların arasında yerini alıyor. Parmakla çevirmek yerine parmağı kaydırmak, fiziksel olarak metni kendimize yaklaştırmak yerine iki parmağı birbirinden uzaklaştırarak yakınlaşmak gibi yeni pratikler yeni çağın belki de gerekleri. Ancak, basılı bir yayını okuma ve sayfalarını karıştırma, arşiv niteliği taşıyan ve adı “süreli yayın” olsa da süresiz olarak geri dönülüp okunabilen Mimarlık gibi bir yayın için vazgeçilemez bir özellik. Bu nedenle de 55 yıllık yayın hayatı olan bir “basılı süreli yayın”ın tamamıyla dijitalleşmesi -en azından şimdilik- gündemimizde olan bir konu değil.

Bununla birlikte, dijitalleşme çağının gereklerine de ayak uydurmak gerekiyor. Derginin 50. yılında açılan www.mimarlikdergisi.com web sitesinde derginin tüm arşivinin erişilebilir kılınması, atılan adımların ilkiydi denilebilir. Derginin 52. yılının ilk sayısında ise sosyal medyaya adım atarak www.facebook.com/mimarlikdergisi sayfasını duyurmuş ve dergi içeriğini paylaşmaya başlamıştık. Basılı dergi ile eş zamanlı olarak derginin web sitesinde yayımlanan makaleler, dergi mizanpajından bağımsız olarak düz metin formunda dijital olarak takip edilebilmekte. Yayın hayatının 55. yılında yayımlanacak elinizde tuttuğunuz bu 400. sayı itibariyle ise derginin tüm içeriği ayrıca pdf formatında da derginin web sitesinde ulaşılabilir kılınacak. Böylece makaleleri basılı dergi ile aynı formatta okumak ve görselleriyle birlikte derginin bütününü daha net algılamak mümkün olacak. Derginin dijital dünya ile olan bağlarını güçlendirme çalışmalarımız ise devam etmekte. Önümüzdeki sayılarda yeni açılımlarla karşınızda olmayı planlıyoruz.

Farklı sektörlerdeki süreli yayınların aksine sadece okur-yazar bir kitleye değil, aynı zamanda bakar-çizer bir meslek grubuna seslenen bir yayın yapmak derginin yazı üzerinden olan anlatısının farklılaşmasını gerektiriyor. Bunu ne kadar başarabildiğimiz tartışılır ama ilerleyen sayılarda derginin yeniliklere sahne olması temennimiz ve hedefimiz. Yayın hayatının 55. yılına gelen Mimarlık, olgunluk çağında mimarlık yayıncılığına katkıda bulunmaya devam ediyor hâlâ…

Bu icerik 2157 defa görüntülenmiştir.