395
MAYIS-HAZİRAN 2017
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • Dünden Bugüne Fikirtepe
    Duygu Parmaksızoğlu, Antropolog, New York Şehir Üniversitesi Antropoloji Bölümü Doktora Öğrencisi

YAYINLAR



KÜNYE
ÖDÜL

2017 Pritzker Ödülü RCR Arquitectes’in: Şeffaflıkla Mekân ve Doğa Arasındaki Dengeyi Bulmak

Mimarlık dünyasının en prestijli ödüllerinden Pritzker Ödülü bu yıl ilk kez üç isme birden verilmiş oldu. Her yıl düzenli olarak verilen ödül, bu yıl 1988 yılından beri çalışmalarını birlikte yürüten İspanyol ofis RCR Arquitectes’in kurucuları Rafael Aranda, Carme Pigem ve Ramon Vilalta’ya verildi. Her yıl dünyanın farklı bir ülkesindeki prestijli bir mekânda gerçekleştirilen ödül töreni bu yıl Tokyo’daki Akasaka Sarayı’nda 20 Mayıs tarihinde düzenlenecek.

Dönem arkadaşı olan Rafael Aranda, Carme Pigem ve Ramon Vilalta, 1987 yılında mimarlık eğitimlerini ETSAV’da (Escola Tècnica Superior d’Arquitectura del Vallès) tamamladıktan bir yıl sonra, İspanya’nın Girona bölgesindeki Olot’ta RCR Arquitectes’i kurdular. Son yedi yıldır düzenli olarak Venedik Mimarlık Bienali’nde yer almak dahil çeşitli sergi ve bienallere katılan ofis, İspanya ve diğer ülkelerde 200’den fazla konferansta sunuş gerçekleştirdi. Yaptıkları işleri anlatan monograf RCR Aranda Pigem Vilalta Arquitectes: entre la abstracción y la naturaleza 2004 yılında yayımlandı. 1989 yılından bu yana La Garrotxa Volkanik Bölgesi Doğa Parkı'nın mimari danışmanlığını yürüten Aranda, Pigem ve Vilalta, mimarlık, peyzaj, sanat ve kültürün toplum içinde desteklenmesi amacıyla 2013 yılında RCR BUNKA Vakfı'nı kurdu. Ekip "Barberí Laboratory" olarak adlandırdıkları kendi ofislerinde çalışmalarını sürdürüyor.

Pritzker Ödülü’nün bu yılki sahibi İspanya’da mimari pratiklerini yürüten RCR Arquitectes’in kurucuları Rafael Aranda, Carme Pigem ve Ramon Vilalta oldu. Neredeyse 30 yıldır sürdürdükleri başarılı işbirliğinin bir sonucu olarak ödüle layık görülen ekip, şeffaflığı önplana çıkararak iç ve dış mekân arasındaki dengeyi sağlayan, yeni deneyimlere açık şiirsel mekânlar yaratmalarıyla biliniyor. Hyatt Vakfı tarafından finanse edilen ve 1979 yılından beri her yıl düzenli olarak verilen Pritzker Ödülü, yeteneği, önsezileri ve sorumluluk bilinciyle topluma ve mimarlığa önemli katkı sağlayan, hayatta olan mimar ya da mimarları onurlandırmayı amaçlıyor. Ödülün sahibini açıklayan Hyatt Foundation Başkanı Tom Pritzker, yeni ödül sahipleriyle ilgili şu bilgileri paylaştı: “Jüri, yaklaşık otuz yıldır birlikte çalışan bu üç mimarı ödüle değer buldu. Aranda, Pigem ve Vilalta'nın mimarlık disiplinine olan katkıları projelerinin çok daha ötesinde. Kamusal alanlar ve özel mekânlardan, kültür merkezleri ve eğitim yapılarına kadar geniş bir yelpazede yer alan projeleri, her alanın kendine özgü çevresel karakterine uyum sağlayacak şekilde geliştirmeleri, yürüttükleri bütüncül tasarımın kanıtı.” Ödülü kazandıklarını öğrendikten sonra ekip adına konuşan Pigem ise duygularını şu şekilde dile getiriyor: “Bu büyük bir sevinç ve büyük bir sorumluluk. Beraber yaptığımız çalışmalar daha yakından tanındığı için oldukça heyecanlıyız."

Yerelde işlerini yürüten mimarlar, geri dönüştürülmüş çelik ve plastik dahil olmak üzere modern malzemeleri yaratıcı ve yaygın bir şekilde kullanmadaki becerileri nedeniyle uluslararası tanınırlık elde ettiler ve ödül jürisinin dikkatini çektiler. Stephen Breyer, Yung Ho Chang, Kristin Feireiss, Lord Palumbo, Richard Rogers, Benedetta Tagliabue ve Ratan N. Tata'dan oluşan jürinin başkanı Glenn Murcutt, RCR Arquitectes için şu bilgileri paylaştı: “Kullanılan malzemeleri bütüncül bir şekilde ele almanın, binanın sade ve güçlü bir dile sahip olmasını sağladığını kanıtlıyorlar.” Jürinin ödül hakkındaki görüşü ise şu şekilde: “RCR Arquitectes’in projeleri, mimarlığın geleneksel kalıplarına fiziksel ve mekânsal olarak hem fonksiyonel hem de zanaatkâr bir dille hayran kalınacak şiirsel bir dille uyum sağlarken, hem yerel hem de evrensel değerleri yansıtan karakteristiği yakalamalarıyla farklılıklarını belli ediyor. Adını üç mimarın adlarının baş harflerinden alan ofislerini kendi yaşadıkları şehir olan İspanya’nın kuzeyindeki Katalonya Bölgesi’ndeki Olot'ta kuran mimarlar, kendi köklerine yakın olmak adına büyükşehre taşınma içgüdüsüne karşı koyuyorlar. […] Uluslararası etkilere, ticarete, tartışmalara ve etkileşimlere güvenmemiz gereken küresel bir dünyada yaşıyoruz. Fakat giderek daha fazla insan, bu uluslararası etkileşimler nedeniyle yerel değerlerimizi, sanatımızı ve geleneklerimizi kaybedeceğimizden korkuyor. Rafael Aranda, Carme Pigem ve Ramon Vilalta ise bunların hepsine birden sahip olmanın mümkün olabileceğini söylüyor. Bize yapılabilecek en güzel ve şiirsel şekilde bu soruya cevabın ya hep ya hiç olmadığını, en azından mimaride her ikisinin de etkilerine sahip olunabileceğini ve köklerimiz bulunduğumuz bağlamla sıkı bir ilişki kurarken kollarımızın dünyanın diğer bölgelerine uzanabileceğini görmemize yardım ediyorlar.”

 

Bu icerik 2783 defa görüntülenmiştir.