379
EYLÜL-EKİM 2014
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR

  • Dilsiz Anıtlar
    Melih Emre Acar, Arş. Gör., Osmangazi Üniversitesi, Mimarlık Bölümü



KÜNYE
KENTSEL PLANLAMA

Tarihî Kent Merkezlerinin Yaya Eksenli Olarak Yeniden Canlandırılması: Almanya Koblenz Örneği

Soner Şahin, Yrd. Doç. Dr., Yeditepe Üniversitesi, Mimarlık Bölümü
Dilek Darby , Doç. Dr., Yeditepe Üniversitesi, Mimarlık Bölümü

Tarihî kent merkezlerinin yayalar tarafından rahatlıkla deneyimlenebilmesi ve yeniden canlandırılması için yapılan düzenlemelerin başında yayalaştırma projeleri geliyor. Almanya’nın orta ölçekli kenti Koblenz’deki “Yaya Kenti” (City on Foot) projesini inceleyen yazarlar, yayaların kentsel alanı kullanım biçimlerini gözönüne alarak gerçekleştirilen ve kullanıcı katılımını önemseyen proje sürecini değerlendiriyorlar.

1980’lerden bu yana Avrupa’nın birçok kentinde ekonomik canlılığını ve ziyaretçilerini yitirmiş, fiziksel olarak köhnemeye yüz tutmuş, taşıtların egemenliği altına girmiş ve yaya haklarını unutmuş tarihî kent merkezlerinin yeniden canlandırılabilmesi amacıyla projeler uygulanmaktadır. Kentlerdeki meydan ve sokakların yayalaştırılıp araçlardan arındırmak yoluyla yeniden tasarlanması bağlamında, kent merkezlerini tarihî açıdan dört döneme ayırmak mümkündür.(1) “Geleneksel Kentler” (traditional city) olarak adlandırılan birinci dönemde, yaya ve taşıt dolaşımının birbirleriyle dengeli bir biçimde yer aldığı, Ortaçağ’dan beri süregelen kentler bulunmaktadır. “İkinci İşgal Edilmiş Kentler” (invaded cities) dönemi, II. Dünya Savaşı sonrası taşıtların yaya alanlarını ve haklarını ihlal ettiği, ağırlıklı olarak arabalara terk edilmiş kentler dönemidir. Kamusal mekânların boşaldığı ve kamusal hayatın gerilediği üçüncü dönemde “Terk Edilmiş Kentler” (abandoned cities) bulunmaktadır. “Yeniden Fethedilen Kentler” (reconquered cities) ise dördüncü dönem olup, 1980’lerden

sonra yaygınlaşan bu süreçte kentteki alışveriş alanları, buluşma noktaları ve trafik akışı birbirleri ile dengeli, birarada olacak şekilde yeniden tasarlanmaktadırlar.

Kent merkezlerindeki kamusal alanların yeniden eski canlılığına kavuşturulmaya çalışıldığı ve bunun için sert / yumuşak peyzaj ögelerinden kamusal sanat objelerine kadar birçok tasarım elemanının kullanıldığı bu tasarımlarda temel hedefler arasında, kamusal mekânların yayalara geri verilmesi, kentlerdeki meydan ve sokakların yeniden yayaların kullanımına kazandırılması bulunmaktadır. Diğer hedefler ise, bu alanlara mekânsal ve estetik olarak çekicilik kazandırmak yoluyla yerli ve yabancı ziyaretçilerin buralara çekilmesi, çeşitli kültür ve sanat etkinliklerinin yapılması, yeni işyerlerinin açılması ve sonuçta artan vergi gelirleri yoluyla bağlı bulundukları yerel yönetimlerin ekonomik olarak canlandırılmasıdır.

Kent merkezlerinin yayalaştırılmasının olumlu etkilerini üç grupta toplamak mümkündür: çevresel, ekonomik ve sosyal. Çevresel ve ekonomik etkiler daha az aracın trafiğe çıkmasıyla, daha az petrol sarfiyatı, daha az karbon salınımı ile başlayıp, yayalaştırılan sokak ve bölgelerde daha çok yeşil alan ve peyzaj elemanları kullanımına kadar uzanan geniş bir yelpazede yer alır. Daha az araç kullanımı kentlerdeki hava kirliliğinin azalmasına neden olmakta, bu durum ise hem çevresel hem de insan sağlığı açısından önemli niteliksel ve niceliksel kazanımlar getirmektedir. Ayrıca, daha az sayıda hasarlı, ölümlü ve yaralanmalı trafik kazası meydana gelmektedir. Yayalaştırılan alanlarda ziyaretçi sayısı, satışlar, emlak fiyatları ve doluluk oranları artmaktadır. Sosyal açıdan ise yayalaştırılan alanlar, daha çok etkinliğe zemin oluşturduğundan, toplumsal açıdan çeşitli grupların biraraya gelmesine olanak sağlamaktadır.(2)

Bu yazının konusu, bir Orta Avrupa kenti olan Koblenz’in tarihî merkezindeki yaya odaklı projenin karar aşamasından hayata geçirilmesine kadar geçen süredeki uygulamalarından çıkarılabilecek sonuçların Türkiye’deki uygulamalara ışık tutacak şekilde incelenmesidir.

KOBLENZ KENTİNİN TARİHÎ VE SOSYO-EKONOMİK YAPISI

Koblenz, Almanya’nın güneybatısında, Mainz’dan Köln’e kadar uzanan ve Orta Ren (Mitle Rein) Vadisi olarak adlandırılan coğrafi bölgenin içinde, orta büyüklükte bir kenttir. Mosel Nehri’nin, Ren Nehri’yle birleştiği stratejik bir noktada(3) kurulan kentin ilk oluşumu MS 9 tarihinde burada kurulan bir Roma garnizonuna dayansa da, asıl gelişimini Alpler’den Kuzey Denizi’ne uzanan nehir ticaret yolunun üzerinde olduğu Ortaçağ’da göstermiştir. Yerel Alman güçleri, Prusya ve Fransa arasında el değiştiren bölge 1815 tarihinden itibaren Prusya liderliğindeki Alman birliğinin bir parçası olmuş, Prusyalılar Ortaçağ surlarının ötesinde yeni ve daha gelişkin surlar inşa ederek şehri genişletmişlerdir.(4) (Resim 1) Sonraki yıllarda, eski ortaçağ şatoları, dik yamaçları ve şarap bağları ile Mosel ve Ren vadileri 19. yüzyıl Alman romantiklerinin ilgi odağı olunca Koblenz de bundan etkilenmiş, önceleri askerlerin ve orduların dolaştığı yerler şairler, yazarlar, müzisyenler ve yeni tarz romantik gezginlerle dolmuştur. Bu romantikler arasında Alman imparatorları da yer almaktadır. 1897 yılında şehrin, Almancada “Deutsches Eck” (Alman Köşesi) ismi verilen ve iki nehrin kavuştuğu köşesine, kaidesiyle birlikte 37 metre yüksekliğe ulaşan ve Almanya’nın birliğini sağlayan İmparator 1. Wilhelm’i at üstünde gösteren dev bir bronz heykel yerleştirilmesine karar verilmiştir. (Resim 2) Alman birliğinin de simgesi olan dev heykelin, II. Dünya Savaşı’nda yıkılmasının ardından uzun yıllar boş kalan yerine, orijinaline sadık yenisinin yapılarak yerleştirilmesi ise ancak 1993 yılında gerçekleştirilebilmiş(5) ve kent “Almanya’nın en güzel köşesi”ne sahip olma unvanını tekrar hak etmiştir.

II. Dünya Savaşı’nda büyük oranda harap olmasına karşın, Almanya’nın diğer kentlerinde olduğu gibi, Koblenz’de de bu durum avantaja dönüştürülmüş, önemli tarihî yapılar restore edildiği gibi, kentin altyapısı yenilenmiş, özgün sokak yapısı korunmakla birlikte yeni ihtiyaçlara göre modernize edilmiş, eski dokuyla uyumlu yeni yapılar eklenerek kent görüntüsü zenginleştirilmiştir. Koblenz, tarih boyunca önemli bir ticaret merkezi olmasının yanısıra bugün de Almanya’nın önemli askeri ve idari birimlerine evsahipliği yapmaktadır. Ordu yönetim birimleri kentte 9.500 kişilik bir istihdam yaratırken, diğer federal ve eyalet yönetim birimleri (Federal Arşiv Bürosu “Bundesarchivs” gibi) toplam 50.000 çalışanıyla önemli bir işverendir. Bunlara kentteki iki yüksek öğrenim kurumu da (Universität Koblenz-Landau ve Hochschule Koblenz) eklenebilir. Kentteki kısıtlı sayıdaki sanayi ise daha çok alüminyum ürünleri, veri-işleme ekipmanları ve kâğıt mamullerine dayanmaktadır. Kentte bir de bira fabrikası bulunmaktadır. Kentin nüfusu 2013 yılı itibariyle 109.285 kişidir.(6)

Turizm, Koblenz sosyal ve ekonomik yaşamında önemli yer tutan bir başka etmendir. Kent, civarındaki üzüm bağları, ormanlar ve dağlar dolayısıyla özel bir konuma sahiptir. Mosel Vadisi ve UNESCO dünya kültür mirasına dâhil edilen Ren Vadisi’ne komşu olması kentin turizm açısından avantajını pekiştirmektedir. Doğa yürüyüşü, dağcılık, bisiklet ve şarap tadım turu yapan gruplarla, turistik nehir turu yapan gemiler bölgenin önemli çekim noktalarından biri olan Koblenz’e de mutlaka uğramaktadırlar.(7) Tüm bu özelliklerinin ışığında Koblenz ve özellikle tarihî kent merkezi (Altstadt) ve buradaki sokaklar, önemli bir potansiyel barındırmaktadır. 2011’de düzenlenen Ulusal Peyzaj Fuarı (Bundesgartenschau-BUGA 2011)(8) etkinliğinin tetiklemesi ile Koblenz, tarihî kent merkezinin barındırdığı bu potansiyeli, Avrupa Birliği destekli projelerin de uygulanması sayesinde ortaya çıkarmış, aynı zamanda kentin perakende ticaretinin de kalbi olan merkezdeki sokaklar, yaya eksenli olarak yeniden ele alınıp düzenlenmiştir.

BİR AVRUPA BİRLİĞİ PROJESİ: “CITY ON FOOT” VE KOBLENZ’DEKİ UYGULAMALARI

Kentin ekonomik açıdan yeniden canlanmasını ve yerli turistler için önemli bir odak olmasını sağlayan Ulusal Peyzaj Fuarı aslında beklenmedik biçimde kentin gündemine gelmiştir. Koblenz’in 2013 veya 2015 yılı için aday olduğunu açıkladığı etkinlikte, 2011 yılında evsahipliği yapacak olan Duisburg’un çekilmesi sonucu yeni evsahibi kent olarak Koblenz belirlenmiş ve bu, 2004 yılında duyurulmuştur.(9) Kentin bu şekilde beklenenden önce evsahibi konumuna gelmesi, kent için hareketli bir süreci başlatmıştır. Kent merkezinin düzenlenmesi gereği de, kent ile iç içe olması planlanan ve büyük bir ekonomik getiri de sağlayan bu fuar(10) için yapılan hazırlıklar kapsamında ortaya çıkmış ve bunun başarılabilmesi için, Avrupa Birliği’nden gelen fonlara ihtiyaç olduğu görülmüştür.

Koblenz tarihî kent merkezinin düzenlenmesi sürecinde yararlanılan en önemli Avrupa Birliği (AB) projesi, “City on Foot” (Yaya Kenti) projesidir. Koblenz ile beraber İngiltere’den Norwich ve Bristol, Fransa’dan Rouen ve İsviçre’den Biel / Bienne kentlerinin de katıldığı, aralarında Delft Teknik Üniversitesi’nin de bulunduğu on ortaklı bu proje, birliğin bölgesel fonlarından (Interreg III-B) finanse edilmiştir.(11) “City on Foot” projesi, kent merkezlerini içinde bulundukları yoğun trafikten arındırmak ve yayalar için daha iyi hale getirmek amacıyla yenilikçi, yaratıcı yöntemler oluşturmaya çalışan bir projedir ve hedefi kentleri yaya olarak keşfetmek için mekânsal ağlar oluşturmaktır. Projenin yola çıkış noktası, basit ancak sağlam bir gerekçeye dayanmaktadır. Buna göre, kent merkezleri kaotik yerlerdir. Turistlerin, iş seyahati yapanların, alışveriş yapanların ve hatta yerel halkın bile, kentin kendilerine coğrafi ve tematik olarak neler sunduğuna dair net fikirleri yoktur. Bu görüşten yola çıkarak projenin ana hipotezi, kentte neler yapabileceklerine dair bilgi eksiklikleri nedeniyle insanların kentte kalış sürelerinin kısa olduğudur. Bunun da kent ekonomisi üzerinde önemli etkisi vardır. Projenin amacı da, turistlerin ve ziyaretçilerin kentteki kamusal alanları etkin bir şekilde kullanabilmeleri için yönlenmelerini sağlamaktır.(12)

Projenin Koblenz’deki uygulamalarındaki temel amaç ise, kent merkezinin yaya-dostu olacak şekilde yeniden tasarlanmasıdır. Kent merkezinde yapılan düzenlemelerin bazıları: Yayalar için daha çok alan yaratılması, yaya bağlantılarının benzer bir konseptle tasarlanması, trafiği yavaşlatarak yayaların ve yayalaştırılmış alanların güvenliğinin artırılması, tarihî kent merkezine trafiğin girişini engellemek için yollara babalar yerleştirilmesi, erişebilirlik, ziyaretçi-dostu bir aydınlatma sistemi ve ziyaretçiler için hazırlanmış elektronik bir rehber(13) oluşturulmasıdır.(14) (Resim 3)

Öncelikli olarak proje kapsamında Delft Teknik Üniversitesi Şehircilik Bölümü, Koblenz kent merkezinde alışveriş yapan ziyaretçilerin hareketlerini inceleyerek, gezdikleri yerleri tespit etmeye yarayan, bir haftalık bir çalışma yapmıştır.(15) Bu çalışmanın amacı, yayaların tarihî kent merkezlerindeki davranışlarını gözlemlemek ve yaya hareketlerini tespit etmektir.

Sözkonusu gözlemler için, GPS (Küresel Konumlandırma Sistemi) aletlerinin kullanıldığı özel bir metot geliştirilmiş ve uygulanmıştır. Bu yöntemde ziyaretçilere GPS cihazları dağıtılmış, gün boyunca veriler 5 saniyede bir kaydedilerek, haritaya işlenmiştir. Böylece teknoloji, insan hareketleri hakkındaki bilgileri toplamayı ve bunu görselleştirmeyi mümkün kılmıştır. Yaya davranışlarının elektronik olarak kaydedildiği çalışmaya, katılımcıların bilgilerinin derlendiği sözlü bir anket çalışması da eşlik etmiştir.

Mümkün olduğu kadar çok bilgi toplayabilmek için takip cihazlarının dağıtılması ve toplanmasında tren-otobüs istasyonları, otoparklar gibi şehir merkezine giriş noktaları tercih edilmiştir. Koblenz’de çalışma noktası olarak Löhr-Center Alışveriş Merkezi’ndeki 1400 araçlık otopark seçilmiştir.(16) Burası, yaya alanının kıyısında, tarihî kent merkezine nispeten yakın bir noktadır. Çalışma sonucuna göre, 180 katılımcının çoğunluğu bölgesel ziyaretçilerdir (%60), katılımcılar şehir merkezinde çoğunlukla 2-4 saat vakit geçirmekte(17) (%58) ve beklenildiği gibi ziyaret sebepleri ağırlıklı olarak alışveriş olmaktadır (%75). Yaya hareketlerini yansıtan harita aynı zamanda üç noktayı ortaya çıkarmaktadır: çekim noktaları (ana uğrak yerleri, binalar ya da mekânlar), gidilmeyen bölgeler (ulaşılabilir uzaklıklarda olmasına karşın göz ardı edilen ve uğranılmayan alanlar), sınırlar (şehir merkezi içinde, ötesine geçilmeyen, keskin hatlar). (Resim 4) Ziyaretçilerin yoğun olarak dolaştıkları çekim noktaları ve alanlar, aynı zamanda kentteki mevcut alışveriş alanlarıyla örtüşmektedir. Bu otoparkı kullanarak şehir merkezine gelen ziyaretçiler, genelde 400 metrelik bir alan içinde (ortalama 5 dakikalık yürüme mesafesi), özellikle Löhr Caddesi üzerinde dolaşmaktadırlar. Haritada, kuzey-güney yönünde uzanan ve kentin ana alışveriş aksı olan Löhr Caddesi’ndeki yoğunluk net olarak seçilebilmektedir.

Yaya hareketlerinin incelendiği bu projede de görüldüğü gibi, kent merkezinde uzanan önemli bir aks ve perakende ticaretin odak noktası olan Löhr Caddesi, Koblenz kent merkezinin yenilenmesi kapsamında da önemli bir uygulama alanıdır.(18) Bu cadde için geliştirilen proje ve uygulamalar son dönemlerdeki kamu alanlarının kullanıcı ve yaya odaklı düzenlenmesi konusunda iyi bir örnek oluşturmaktadır.

UYGULAMA: LÖHR CADDESİ

Löhr Caddesi, kökleri Roma dönemine kadar giden, Ortaçağ’da kentin en önemli sur kapısından (Löhrtor) başlayıp kent meydanına bağlanan(19) ve bugün de tarihî kent merkezinden başlayıp tren istasyonuna ulaşan bir akstır. (Resim 5) 2000’li yıllardaki düzenlemeler kapsamında yürütülen Löhr Caddesi projesi de AB projesinin ruhuna uygun olacak şekilde, kenti yürüyerek keşfetmeyi sağlayacak bir ağ yaratmayı hedeflemiştir.

Ana tren istasyonu ile kent merkezi arasında uzanan Löhr Caddesi, tarihî değerinin yanı sıra, özellikle caddenin Löhrrondell ile Münz Meydanı arasındaki kuzey yarısı, kentin perakende ticaretinin odak noktası olma özelliğine de sahiptir. (Resim 6) Yerel yönetim, bu nedenle burada, işyeri sahipleri ile konuşarak projenin geleceğine yönelik kararlar almıştır. Proje dâhilinde yerel yönetim, sadece işyeri sahiplerinin değil, kent halkının ve turistlerin de tasarım sürecine katılımını sağlamak amacıyla çeşitli dillerde bir sanal anket düzenlenmiş olup, kullanıcıların önerilerini online olarak iletebilmeleri sağlanmıştır. Bu uygulama ile alanın kullanıcıları, planlamaya ilişkin önerilerini, çekincelerini, görüşlerini sunma şansı elde etmişlerdir. Löhr Caddesi’nde yapılacak olan çalışmalar, hem dükkân sahipleri hem de yerel halkın, projedeki bazı önerileri beğenmemeleri nedeniyle çok hızlı ilerleyememiştir. Ancak yerel yönetim, hızla ilerleyerek bir “oldu-bitti”ye getirmeden, bu gruplarla uzlaşma yolunu seçmiştir.(20)

Birçok ertelemeden sonra, projeye 2006 yılında Löhr Caddesi’nin güneyinden başlanmıştır. İlk adım, Löhr Caddesi, Löhr-Center Alışveriş Merkezi ve yeni demiryolu istasyonunu birbirine bağlayacak olan Löhrrondell Meydanı’nın ve caddenin bu meydandan Münz Meydanı’na kadar olan kuzey kısmının yeniden tasarlanması olmuştur.(21) Bu bağlamda Koblenz Belediyesi burası için uluslararası bir yarışma açmıştır. Avrupa’nın her yerinden 220 mimarlık ofisinin katıldığı yarışmada 28 katılımcı ofis, bir öneri vermeleri için ikinci aşamaya davet edilmişlerdir. Projenin sorunsuz ilerleyebilmesi ve taraflar arasındaki iletişimin sağlanabilmesi için proje ortakları, yerel politikacılar ve sivil toplum kuruluşlarındaki uzmanlardan oluşan bir gözlemci heyeti de proje süresince hazır bulunmuştur. Yarışmanın sonucunda, Koblenz’den yerel mimar Michal Thilmann, alana ait yerel bilgisinin de verdiği avantajla yarışmayı kazanmıştır.(22)

Buradaki temel amaç, Löhrrondell’i Koblenz kent merkezinin yeni tasarlanmış diğer noktalarından gelen yayalar tarafından erişilebilir bir karşılama noktası olarak düzenlemektir. Bu, taşıt yollarının yayalar için merkezî bir toplanma noktası oluşturacak şekilde içeri çekilmesiyle elde edilmiştir. Projenin başarısı Löhrrondell’i yeni planlanan demiryolu istasyonuna en iyi şekilde bağlamak olmuştur. Ayrıca Löhr Caddesi yaya yolunun özellikle basit ve kolay bakımı yapılabilir şekilde tasarlanmasına özen gösterilmiştir. Mimarlar büyük granit taşlarını ve beton şeritleri merkezde, küçük döşeme taşlarını ise kenarlarda tercih etmişlerdir. (Resim 7) Daha zor olanı ise, Löhr Caddesi’nin yerel ticaretin ana aksı olması ve bu durumun korunması gerekliliğidir. Buradaki öncelikli amaç ticari faaliyetlerin olabildiğince az kesintiye uğraması olmuştur.(23) 2009 yılında başlayan inşaat çalışması sürecinde dükkân sahiplerinin işlerinde, alandaki inşaat faaliyetinden dolayı düşüşler olmaması için gereken durumlarda ertelemeler olmuş, yaklaşık iki yıllık bir inşaat sürecinden sonra Löhr Caddesi 9 Nisan 2011’de açılmıştır.(24) Sonuçta, internet ortamında yapılan vatandaş anketi, projenin çok olumlu karşılandığını göstermiştir.(25)

Löhr Caddesi’ni bugünkü kullanımına baktığımızda, mekânsal olarak en önemli özelliği yaya kullanımı için uygun ölçülere sahip olmasıdır. Caddenin genişliği, yayaların her iki yanda sıralanmış dükkânları kolayca algılayabilmesine imkân verecek genişliktedir (yaklaşık 10 metre). Ayrıca, caddenin genişliğine göre, iki yandaki binaların yüksekliği, ne mekânı klostrofobik hale getirecek kadar yüksek, ne de caddenin mekânsal bütünlüğünü bozacak kadar alçaktır. Binaların yüksekliği, caddenin genişliği ile uyumlu olacak şekilde yaklaşık 1:1 oranındadır.

Ayrıca, caddenin yayalaştırılan kısmının uzunluğu da yürünebilirlik sınırları içindedir; Löhrendell’den Münz Meydanı’na kadar olan bu kısım, yaklaşık 450 metre uzunluğunda olup bu uzunluk ortalama 5 dakikalık bir yürüme mesafesine karşılık gelmektedir ve bu ölçek yaya dolaşımı için çok elverişlidir. Caddedeki kaplama ve döşeme malzemeleri de, yaşlılar, engelliler ve çocuk arabası sürenleri kapsayacak şekilde tüm yayaların kolayca kullanabileceği şekilde erişilebilirlik ölçütleri dikkate alınarak tasarlanmıştır.

Cadde alışveriş yapan yayaların dolaşımını engellemeyecek şekilde sadece perakende ticarete ayrılmıştır. Burada yeme-içme mekânları, caddeye taşan masalar bulunmamakta, sadece yorulan yayaların dinlenmesi için tasarlamış sade ve modern oturma elemanları bulunmaktadır. (Resim 8) Toplanma, uzun süreli dinlenme ve yeme-içme fonksiyonları ise, caddenin her iki ucundaki meydanlarda ve caddeye kısa sokaklarla bağlanan alanlarda gerçekleşmektedir.(26) (Resim 9)

Löhr Caddesi’nin yakınındaki otopark alanları hem caddenin yayalaştırmasını mümkün kılmış hem de alana arabayla gelmek isteyen kullanıcıların otopark sorununu çözmüştür. Caddenin batısında yer alan Löhr Center Alışveriş Merkezi’ndeki 1400 araçlık otopark bu açıdan önemlidir.(27) Bu alışveriş merkezi ve otopark, yer altı yaya geçidi ile Löhr Caddesi’ne bağlanmaktadır. Bu yer altı bağlantısı bir meydana dönüştürülerek su ve oturma öğeleri ile zenginleştirilmiştir. (Resim 10)

Bu özellikleri ile Löhr Caddesi, kentin tarihsel akslarından biri olmasının yanı sıra, tarihî kent merkezi içinde yayalara ayrılmış bir alan olarak öne çıkmaktadır. Koblenz yerel yönetimi de, ulusal bir etkinliği (Ulusal Peyzaj Fuarı) kentin gelişimi için olumlu bir şekilde kullanmış, Avrupa Birliği projelerine dâhil olarak yararlandığı fonları kentin yaya alanlarının, özellikle de Löhr Caddesi’nin, iyileştirmesi için kullanmıştır. Böylece, yukarıda sayılan özellikleri ile Löhr Caddesi günümüzde tarihî kent merkezlerinin yaya eksenli yeniden canlandırmasına örnek olarak verilebilir.

SONUÇ

Tarih boyunca kentlerdeki meydanlar ve alışveriş alanları, kent içindeki merkezî konumlarından ötürü çeşitli kültürel, dini ve ticari aktivitelerin odak noktası olarak hatırı sayılır oranda yerli ve yabancı ziyaretçiye evsahipliği yapmışlardır.(28) Tarihî önem ve bağlam konusunda oldukça zengin olan ülkemiz kentlerinde yapılması gereken, tarihî kent merkezlerinin bu potansiyelini ortaya çıkaracak ve buraları başarılı birer kamu alanına çevirecek tasarım ve uygulamaların yapılmasıdır. Bunlar yapılırken, Koblenz gibi çeşitli kentlerde yapılmış uygulamalardan dersler çıkarmak mümkündür.

Tarihî kent merkezlerindeki yeniden canlandırma projelerinin başarıya ulaşması için yapılması gereken en önemli adımlardan birisi de, bu alanlardaki yerel yönetim ve diğer kamu birimleri ve / veya sivil toplum örgütleri tarafından yapılan müdahalelerin arasında bir uzlaşı ve koordinasyon olmasıdır.(29) Koblenz’de projenin başından itibaren kullanıcı katılımı karar süreçlerinin önemli bir bileşeni haline getirilmiştir. Hatta kimi zaman projenin yavaşlaması pahasına da olsa bu tutumdan taviz verilmemiştir.

Bilgi çağında ziyaretçilerine daha çok bilgi sunan ve onları kentin dikkate değer noktalarına yönlendiren kentler daha başarılı olmaktadırlar. Bu nedenle belli büyüklükteki tüm kent ve kasabaların önemli noktalarında kent ya da mahalle planını gösteren konvansiyonel ve elektronik panolar bulunmalıdır. Bunun yanında, yerel yönetimlerin web sitelerinde bazı temel hizmetleri sunmalıdırlar. En önemlisi kentteki kültür ve turizme yönelik etkinlerin bulunduğu yayalara yönelik, kapsamlı ve güncel dijital haritaların sunulmasıdır.(30) Koblenz yerel yönetimi de hem projeler için veri toplama sürecinde hem de projelerin halka açıklanmasında dijital sistemleri kullanmış, tarihî kent merkezinde ziyaretçiler için elektronik bilgilendirme noktaları (infonetz) kurmuştur.

Kentlerdeki yayalaştırılmış alışveriş caddeleri ve kapalı alışveriş merkezleri farklı ihtiyaçlara çözüm sunan mekânlardır. Bir kentte her ikisi de dengeli bir biçimde, bir diğerinin varlığına tehdit oluşturmayacak şekilde yer almalıdır. Koblenz’deki Löhr Caddesi yayalaştırılmış bir alışveriş mekânı olarak hemen yakınındaki Löhr Centre alışveriş merkezi ile canlılığını kaybetmeden birarada var olabilmektedir. Koblenz’de GPS’lerle yapılan yaya araştırmasında da alışveriş merkezi içindeki otoparkı kullanan ziyaretçilerin merkez içinde kısa süre kalırken şehir içinde daha çok vakit geçirdikleri saptanmıştır. Bu da bize alışveriş merkezinin içinde tıkılıp kalınan değil, şehir merkezine geçişi sağlayan, yaya alanları ile birbirini tamamlayan bir çekim merkezi olduğunu göstermektedir.

Büyük ölçekli tarihî kentlerdeki merkezlerin dönüşüm ve yenileme projelerinde başarılı sonuçlar alınabiliyorken, birçok orta ölçekli kentte birbirine benzeyen jenerik mekânlar yaratıldığı eleştirisi yapılmaktadır. Bu bağlamda tarihî kent merkezlerindeki yaya alanları tasarlanırken kentin karakteri ve yerel özellikleri göz ardı edilmemelidir; çünkü kentlerin kimliğini oluşturan tarih, coğrafya ve sosyo-kültürel yapı, tıpkı bir genetik kod gibi kentle bütünleşiktir. Tasarımcıların elinde bir ürün, marka gibi tüketime yönelik olarak yeniden tasarlandığında ortaya çıkan sonuçlar birbirlerinden farklılaşamamakta ve klon kentler, paketlenmiş peyzajlar ortaya çıkarmaktadırlar. Kentteki yaya mekânları da tasarlanırken bu noktalara dikkat edilmelidir.

Yayalaştırma uygulamalarında dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta, alanın yayalaştırma sonrası tümüyle özel sektörün kullanımını ve kârını maksimize edecek bir şekil almasından kaçınılmasıdır. Aksi takdirde, yayaların özgürce kullanımını hedefleyen uygulamalar sonunda sadece parası olanların yararlanabildiği mekânların bulunduğu kent parçalarına dönüşmektedir. Koblenz’de de bazı alanlarda bu durum yaşanmıştır. Örneğin, tamamen yayaların kullanımına açık olan Am Plan Meydanı’nda kent halkının oturup dinlenebileceği, sosyalleşebileceği tüm alanlar özel işletmelere ait olan restoran / cafe masalarıdır. Bunun dışında halkın yapabileceği şey, meydanda bulunan tek bankta yer kapmak, ayakta durmak ya da geçip gitmektir. (Resim 11)

NOTLAR

1. Gehl; Gemzoe, 2001, ss.11-14.

2. Iranmanesh, 2008, s44.

3. Kent, ismini de bu konumundan dolayı almıştır. “Koblenz”, Ren ve Mosel nehirlerinin birleştiği yerde kurulduğundan Latincede “biraraya akan” anlamına gelen “confluentes” kelimesinden türemiştir. Fransızcada da “coblence”, kavşak anlamına gelmektedir, URL1.

4. Ancak ne yazık ki Ortaçağ surları gibi bu surlardan da geriye neredeyse hiçbir şey kalmamıştır.

5. URL2.

6. Koblenz, Almanya’nın nüfusu 100.000’in üzerinde olan 82 kenti arasında 73. sırada yer almaktadır. (Kaynak: Kommunale Statistikstelle der Stadt Koblenz, 2013.)

7. Koblenz, yılda ortalama 2 milyon günübirlik ziyaretçiyi ağırlamaktadır. Şehirde konaklayan ziyaretçi sayısı ise 2012 yılında yaklaşık 600.000 kişiye ulaşmıştır, bunun yaklaşık 100.000’i yurt dışından gelen ziyaretçilerdir. (Kaynak: Kommunale Statistikstelle der Stadt Koblenz, 2013.)

8. Her iki yılda bir, farklı bir şehirde düzenlenen bu fuar Almanya’nın önemli ulusal etkinliklerinden biridir.

9. URL3.

10. 2011’de 15 Nisan’dan 16 Kasım’a kadar süren etkinlik gerçekten de Koblenz için bir dönüşüm yaratmıştır. Fuar boyunca Koblenz yeni ve daha yeşil bir çehreye bürünmüştür. Etkinlik, toplamda 48 hektarlık bir alanı kaplayan üç noktada yoğunlaşmıştır. Bunlar: Elektör Sarayı, Blumenhof Bahçeleri ve Ehrenbreitstein Kalesi’dir. Daha önceki fuarlardan farklı olarak sözkonusu etkinlik alanları şehir merkezine oldukça yakındır. Bu fuar kapsamında şehirle Ehrenbreitstein Kalesi’ni birbirine bağlayan ve Ren üzerinden geçen bir de teleferik hattı yapılmıştır. 185 gün açık kalan fuarı 3.5 milyon kişi ziyaret etmiştir. Kaynak: URL4.

11. AB’nin bu tür projelerinde genellikle, her bir ortak, bir özel konu üzerinde yoğunlaşmakta ve diğer ortaklardan gelen uzman yardımlarıyla çözümler üretmektedir. 2004 yılında BUGA 2011’e evsahipliği yapacağının kesinleşmesi ardından Koblenz, 2005 yılı Haziran ayında “City on Foot” projesine katılmıştır.

12. van der Hoeven vd., 2008, s.55.

13. Kente ait bilgilerin cep telefonları tarafından bluetooth sistemiyle ücretsiz olarak yüklenebilmesini mümkün kılan bir sistem.

14. Koblenz’deki yerel yönetimin AB bölgesel fonlarını kullanarak hayata geçirdiği diğer projeler şunlardır: Koblenz’in turizm açısından önemli bir bölgesi olan kıyı alanlarının yeniden tasarımı, mevcut ve geleceğe yönelik gereksinimleri karşılamak için bu rıhtımlardaki iyileştirmeler ve fizibilite çalışmasının yapılması, kent merkezine yakın yeni bir demiryolu istasyonunun inşası. van der Hoeven vd., 2008, s.29, ss.67-69.

15. URL5.

16. Katılımcılara, bu uygulamanın bir parçası oldukları için bedava park etme hakkı verilmektedir

17. Süre, GPS cihazlarının dağıtılması ile toplanması arasında geçen süredir. Koblenz aynı zamanda bu araştırmanın yapıldığı diğer şehirler içinde (Norwich ve Rouen) ziyaretçilerin en uzun süre kent merkezinde kaldıkları şehirdir. Ayrıca araştırmada, alışveriş merkezi içindeki bu otoparkı kullanan ziyaretçilerin merkez içinde kısa süre kalırken şehir içinde daha çok vakit geçirdikleri de saptanmıştır. Türkiye’deki örneklerden farklı olarak AVM’nin içinde tıkılıp kalınan değil, şehir merkezine geçişi sağlayan bir çekim merkezi gibi çalıştığı anlaşılmaktadır.

18. Löhr Caddesi’nden ayrı olarak bir diğer düzenleme de doğu-batı aksında uzanan Scholass Caddesi’nde gerçekleştirilmiştir. Burada paylaşılmış yol düzenleme ilkelerine uygun olacak şekilde yayalar ve taşıt trafiği bir denge içinde bölüştürülmüştür. Trafiği yavaşlatmak için uygulanan yöntemler sayesinde, trafik hızının saatte 20 km’ye kadar düşmesi sağlanmıştır.

19. Imhof, 2013, s.6.

20. Kallenbach, 2008, s.31.

21. Spek, 2008, s.111.

22. Kallenbach, 2008, s.33.

23. Kallenbach, 2008, s.34.

24. Lokalenzeiger Koblenzer Schangel, 06.04.2011. (Kaynak: URL6.)

25. URL5.

26. Yayaların uzun süreli vakit geçirdikleri bu meydanlar, kafe ve restoranların yanı sıra, çeşme-havuz gibi su öğelerini, heykel ve duvar resimleri gibi kamusal sanat öğelerini barındırmaktadır. Örneğin, Löhr Caddesi’ne kısa bir sokakla bağlanan Am Plam Meydanı’nın ortasında 1806 yılında, meşhur devlet adamı Metternich tarafından yaptırılan çeşme yer alır. Löhr Caddesi’nin bir ucundaki Münz Meydanı’nın girişindeki, “Pazarcı Kadın ve Zabıta” (Marktfrau und Schutzmann) heykeli, sanatçı Fritz Berlin’in eseridir. Yine Münz Meydanı’ndaki Willi Heinzen tasarımı süs havuzu, özel bir kurum tarafından 1992 yılında Koblenz’in kuruluşunun 2000. yılı kutlamaları kapsamında kente hediye edilmiştir.

27. 130 dükkân ve 32,000 metrekare satış alanına sahip Löhr Center Alışveriş Merkezi 1984 yılında açılmıştır.

28. Özdemir, 1991, s.66.

29. Çetin, 2012, ss.187-200.

30. Thomas; Regli, 2008, s.128.

 

KAYNAKLAR

Çetin, Rabia Zeybek, 2012, Tarihî Kent Merkezlerinde Yeniden Canlandırma Politikaları Üzerine Değerlendirme, İzmir Kemeraltı Örneği, FBE DEÜ, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir.

Furbach, Ulrich; Maron, Markus; Read, Kevin, 2008, “Information Systems for Spatial Metro”, Street-level Desires: Discovering the city on foot, Pedestrian Mobility and the Regeneration of the European City Centre, (ed.) van der Hoeven vd., Delft University of Technology, Delft.

Gehl, Jan; Gemzoe, Lars, 2001, New City Spaces, The Danish Architectural Press, Kopenhag.

Imhof, Micheal, 2013, Koblenz Stadtführer, Micheal Imhof Verlag, Petersberg.

Iranmanesh, Nasim, 2008, “Pedestrianisation, a Great Necessity in Urban Designing to Create a Sustainable City in Developing Countries”, 44. ISOCARP Kongresi, Dailan.

Koblenz Belediyesi, 2012, Kultur, Bildung, Tourismus und Einzelhandel in der Mitte der Stadt, Koblenz. Raporun güncellenmiş hali: http://www.koblenz.de/bilder/Statistik/Koblenz_in_Zahlen/koblenz_in_zahlen_2014.pdf [Erişim: 08.08.2014]

Kommunale Statistikstelle der Stadt Koblenz, 2013, Koblenz in Zahlen, Koblenz. Raporun güncellenmiş hali: http://www.koblenz.de/bilder/Statistik/Koblenz_in_Zahlen/koblenz_in_zahlen_2014.pdf [Erişim: 08.08.2014]

Kallenbach, Reinhard, 2008, “Driven by the Federal Garden Show”, Street-level Desires: Discovering the City on on Foot, Pedestrian Mobility and the Regeneration of the European City Centre, (ed.) van der Hoeven vd, Delft University of Technology, Delft.

Özdemir, Dilek., 1991, Historical Evolution of Shopping Areas, ODTÜ FBE, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara.

Spek, Stefan, 2008, “Tracking Pedestrians in Historcal City Centers Using GPS”, Street-level Desires: Discovering the City on Foot, Pedestrian Mobility and the Regeneration of the European City Centre, (ed.) van der Hoeven vd., Delft University of Technology, Delft.

Thomas, Christian; Regli, Pascal, 2008, “Analogue and Digital Information for Pedestrians”, Street-level Desires: Discovering the City on Foot, Pedestrian Mobility and the Regeneration of the European City Centre, (ed.) van der Hoeven vd., Delft University of Technology, Delft.

van der Hoeven, Frank; Smit, M.G.J.; Spek, van der Stefan, 2008, Street-level Desires: Discovering the City on on Foot, Pedestrian Mobility and the Regeneration of the European City Centre, Delft University of Technology, Delft.

URL1. http://tr.wikipedia.org/wiki/Koblenz [Erişim: 19.07.2013]

URL2. http://www.germany.travel/en/towns-cities-culture/towns-cities/koblenz.html [Erişim: 19.07.2013]

URL3. http://en.wikipedia.org/wiki/Federal_Horticultural_Show_2011 [Erişim: 19.09.2013]

URL4. http://www.entdecke-deutschland.diplo.de/__Zentrale_20Komponenten/Ganze-Seiten/en/Bildergalerien/BUGA2011__BG__en.html?site=367613 [Erişim: 19.07.2013]

URL5. http://www.koblenz.de/startseite/index.html [Erişim:19.07.2013]

URL6. http://www.hofmanngoettig.de/?p=39578 [Erişim: 08.08.2014]

Bu icerik 11835 defa görüntülenmiştir.