KORUMA / YAŞATMA
			İspanya'dan İzmir'e Yerel Yönetimlerin Antik Tiyatro Restorasyon Deneyimleri
			Zeynep Aktüre, Dr., İYTE Mimarlık Bölümü
			İzmir Kadifekale’nin kuzey yamacında, yerleştiği alanda bulunan yapıların 2013’teki kamulaştırmayla yıkılıp kazılara başlanmasından bu yana Smyrna Antik Tiyatrosu, hem ortaya çıkacak kalıntıların korunmuşluk durumunun ne olacağı hem de kazı bittikten sonra yürütülecek olan restorasyonun niteliği konusunda merak uyandırmakta. Tiyatroda yapılacak çalışmalara yolgösterici olması amacıyla İspanya’dan seçtiği dört örneği ele alan yazar, farklı korunmuşluk ve büyüklükteki bu tiyatroları koruyarak yaşatma hedefiyle izlenen süreçlere yakından bakmamızı sağlıyor.
			
			
			
			
			Atilla  Koç’un Kültür ve Turizm Bakanı olduğu dönemden bu yana (2005-2007) merkezî  yönetimin politikasının ülkemizdeki antik tiyatroları çağdaş kullanımlara açma  yönünde olduğu resmî açıklamalar ve uygulamalardan biliniyor. Koç, koruma  çevrelerinden tepki çeken bir basın açıklamasında, yaptırdıkları envantere göre  Türkiye’de, genelde sanıldığı gibi 110 değil, 206 antik tiyatro bulunduğunu ve  bu eserleri “restorasyon ve restrüksiyona başladıklarını” belirtmişti.(1) Özellikle  Kültür ve Turizm Bakanlığı kaynaklı haberlerde Smyrna Antik Tiyatrosu’nun(2) korunmuşluk derecesinin yüksek olduğunun vurgulanması(3),  İzmir için de tercihin benzer bir yönde olabileceğini düşündürüyor.(4) (Resim 1-3)Koç’un  açıklamasından alıntılanan “restrüksiyon” kavramına yer verilmeyen Türk Dil  Kurumu sözlüğünde “restorasyon” ise “eski bir yapıda yıkılmış, bozulmuş olan  bölümleri aslına uygun bir biçimde onarma, yenileme” olarak açıklanmaktadır.  Mimari restorasyon uzmanlık alanı için ise “restorasyon”, aslına uygun bir  biçimde yenilemeyi de içeren fiziksel müdahale seçeneklerine ve bunlardan  birinin uygulamasına götüren bilimsel bir çalışma yöntemidir. Bu yöntem, kültür  varlığının mevcut durumunun belgelenmesini; yapım sürecinin başlamasından  günümüze kadar geçirdiği tüm evrelerin saptanarak değerlendirilmesini; değer,  sorun ve olanaklarının irdelenerek koruma ölçütlerinin belirlenmesini ve çağdaş  yaşama nasıl katılabileceğine karar verilmesini; ardından da bunları hayata  geçirecek fiziksel müdahale bütününün tasarlanmasını içerir.(5) Dolayısıyla, restorasyon sözcüğü tek başına kullanıldığında, bir kültür  varlığına yapılacak fiziksel müdahalenin türünü ifade etmekte yeterli değildir.
Bu  yazıda, İspanya’nın farklı bölgelerinden Smyrna Tiyatrosu’na benzer konumları,  farklı bağlam, büyüklük ve korunmuşluk durumları nedeniyle seçilen Sagunto,  Málaga, Cartagena ve Medellin Antik Tiyatroları’nda tamamlanan ve “restorasyon”  kavramının içerebileceği müdahalelerin çeşitliliğini örnekleyen çağdaş  uygulamalar, İzmir örneğini koruyarak yaşatmaya yönelik önerilere yolgöstermek  üzere karşılaştırmalı olarak çözümlenmektedir.
ANTİK TİYATRO RESTORASYONLARINDA BİR  DÖNÜM NOKTASI: SAGUNTO TİYATROSU
Tartışılan örnekler  arasında koruma tarihiyle en bilineni, Valensiya özerk bölgesindeki Sagunto  şehrinde yer alan tiyatrodur. Anton van der Wyngaerde (1525-1571) tarafından 1563’de  resmedilişinden bu yana İspanya’da en iyi belgelenen Roma tiyatrosu olmuştur.(6) Tiyatronun süslemeli sahne cephesinin 16. yüzyılda yıkıldığı (7);  1796-1801’de (bugüne ulaşmayan) ahşap ve mantardan üç boyutlu bir modelinin  yapılarak, oturma yerlerinin üzerindeki portik ve başka yerlerin kapsamlı bir  temizlik sonrasında onarıldığı(8) yazılı belgelerden biliniyor. Sagunto Tiyatrosu, İspanya’yı işgal eden Fransız  orduları tarafından yukarısındaki kaleye tırmanmak için basamak olarak kullanılmasını  önlemek amacıyla havaya uçurulması gündeme geldiğinde, 1811’de İspanya’da ulusal  anıt ilan edilen ilk yapı oldu.(9) Ancak, bu karar tiyatronun havaya uçurulmasını engelleyemedi ve tüm dolaşım ile  altyapı tonozları yıkılan yapının malzemesi yukarıdaki kalenin  güçlendirilmesinde ve kentin yeniden inşasında kullanıldı.(10) Napoleon’un İngilizlerin yardımıyla yenilmesinin ardından, 1858’de Sagunto  Kalesi askeri bölgesinden ayrılan antik tiyatro, Kraliyet Tarih Akademisi’nin (Real  Academia de la Historia) yetki alanına dâhil ederek, 1896’da, İspanya’da ulusal  miras olarak tescillenerek devlet koruması altına alınan ilk anıtsal yapı oldu. 
(Resim 4) Sagunto Tiyatrosu’nun  korunmasına yönelik ilk fiziksel müdahaleler 1860’da, maliyeti yerel meclis  tarafından karşılanan bir parapetle çevrelenmesiyle başladı. 
(Resim 5) Yapının korunması için  izlenecek yöntem üzerine tartışmalar, 1917’de İspanya Bayındırlık Bakanlığı’na  sunulan ve -Türkçe Sözlük’teki tanıma uygun şekilde- yapının özgününe sadık ve  güvenilir biçimde yeniden inşası yoluyla bütüncül restorasyonu yönünde bir  girişim olarak değerlendirildiği için uygulanmayan projeye kadar uzanıyor.(11) 1930’da yapılan ilk kapsamlı müdahalede, bu ilk projenin çok eleştirilen özgünü  taklit etme çabası yerine -izleyen yıllarda (Venedik Tüzüğü gibi) uluslararası  koruma sözleşmeleri ile de tavsiye edileceği gibi- çağdaş malzeme ve  tekniklerin kullanılması yoluyla, özgün kısımların ayırt edilmesini sağlayacak bir
yaklaşım  benimsendi.(12) Ancak, ardından gelen yeniden işlevlendirme amaçlı parçacı müdahalelerde, aynı  çizgi devam ettirilmedi. 1952’de, yapının oturma kanatlarından biri, uç kısmını  arkeoloji müzesi olarak kullanmak üzere yeniden inşa edildi. Ardından yerel yönetim  tarafından her yıl düzenlenmeye başlanan “Sagunt a Escena” festivali kapsamında  kullanılmak üzere geniş bir sahne oluşturuldu.(13) Festivalin başlamasıyla tetiklenen sağlamlaştırma çalışmalarında, 1955’de  yapının özgünündeki taş ve harç ile görsel olarak benzeşen malzeme kullanılarak  antik yapının dış görünüşü korunurken(14);  1956-1974’de, 1811’de havaya uçurulan oturma yerleri ile tonozlu geçişlere  yoğunlaşan, 4000 m3’ten  fazla yeniden inşa amaçlı beton döküldü.(15) Ortaya çıkan sonuç, Milanolu ünlü mimar Giorgio Grassi (1985) tarafından,  “yapay bir harabe” olarak nitelendirilmişti.(16) (Resim 6)
Sagunto Tiyatrosu’nun parçacı  uygulamalarla dolu koruma tarihinde bir dönüm noktası; tarihsel mirası, büyük  zenginlik ve entelektüel üretim için belgesel bilgi kaynağı olmanın yanı sıra  turizm alanında iş olanakları yaratarak ekonomik gelişme için kaynak olarak da  değerlendiren yerel yönetimdeki İspanyol Sosyalist İşçi Partisi (PSOE)  tarafından başlatılan projedir.(17) Bu amaçla Grassi’nin Valensiyalı mimar Manuel Portaceli ile birlikte  hazırladığı proje, mimarların yıkıntıların ötesinde değişmeden durduğunu  söylediği Roma tiyatrosunun tipik özellikleri olan, anıtsal sahne cephesinin  yokolmuşluğu nedeniyle kaybolan mimari mekânsal bütünlük ve oturma  kanatlarından birinin uç kısmının arkeoloji müzesi olarak kullanılmak üzere  yeniden inşa edilmesiyle yokolan simetriyi ortaya çıkarmayı hedefliyordu.  Mekânının mimari bütünlüğünü yeniden ortaya çıkarmak için “gerekli” olanlar  dışında müdahale yapmayarak Romalıların inşa pratiklerinde titizlikle  uyguladıkları ekonomi ilkesine bağlı kalmayı tercih ettiklerini belirten Grassi,  bu amaçla anıtsal sahne cephesinin varlığını yokluğu ile anlatmak için, sahne  cephesi yerine sahne binasının arka cephesini yükseltti. (Resim 7, 8) Ayrıca sahne cephesinin yarattığı “oyun içinde oyun”  etkisini, cephenin yokluğunda seyirciye açılan sahne arkasını müzeye  dönüştürerek sağladı. (Resim 9) Oturma yerleri ise yeni malzeme ile yeni bir görünümde kısmen yeniden inşa  edildi. (Resim 10) Yayımlanmasından  başlayarak çok tartışılan projede sergilenen bu yaklaşım, kimi uzmanlarca  “eleştirel restorasyon” olarak adlandırıldı.(18)
1990  yılında, Sagunto’da uygulanan bu proje, muhalefetteki Halkçı Parti (PP)  tarafından, İspanya tarihsel mirasına ilişkin 16/1985 sayılı Yasada, özgünlüğü  kanıtlanabilen parçalarla sağlamlık ve bakım gerekçeleriyle yapılanlar dışında  yeniden inşaya getirilen yasağı çiğnediği gerekçesiyle mahkemeye taşındı.  1993’de Valensiya Yüksek Mahkemesi, yapılan uygulamayı bu gerekçe üzerinden  yasaya aykırı ilan ederek iptaline, yani yapılanların yıkımına karar verdi. Ancak,  kararın hemen ardından sivil halk ve toplum örgütlerince protestolar başladı.  Sokak gösterileri, basın açıklamaları ve mahkemeye verilen itiraz  dilekçelerinde gündeme getirilen konular arasında, Grassi-Portaceli projesinin  uygulandığı yapıda düzenlenen etkinliklere katılan kent sakinlerinin  yaşadıkları yer ile özdeşleştirdikleri bir değerler bütününün kaybolacak olması,  yıkımın küçük bir yerleşim için çok yüksek olacak maliyeti, fikir ve sanat  eserleri yasası tarafından korunan proje özgün bir düşünsel ürün olduğundan projenin  mimarlarının meslek haklarının ihlali anlamına geleceği de bulunuyordu. Kararın  uygulanmasının lehindeki ve alehindeki başvurularla geçen on altı yılın  sonunda, 2009’da, aynı Yüksek Mahkeme bilirkişilerin önceki uygulamalardaki  tutarsızlıklar nedeniyle kararın uygulanmasının teknik imkânsızlığı yönünde  verdikleri raporlara dayanarak, önceki kararının uygulanamayacağına hükmetti.  Bu kararın Yargıtay tarafından onanmasıyla, İber Yarımadası’ndaki Roma  tiyatrolarında yapılacak tüm uygulamalar için örnek oluşturan bir davaya son  nokta konmuş oldu.
SAGUNTO’NUN GÖLGESİNDE: MÁLAGA,  CARTAGENA VE MEDELLIN ANTİK TİYATROLARINA YAPILAN MÜDAHALELER
Sagunto’daki tiyatro -İzmir’de  olduğu gibi- kalenin bulunduğu tepenin doğal yamacıyla bütünleşmiş olduğu  halde, yapının Sagunto Kalesi’nde bulunan askeri bölgeden ayrılmasıyla başlayarak  yapılan tüm tartışma ve uygulamalarda anıtsal bir “tek yapı” olarak ele  alındığı gözleniyor. Endülüs özerk bölgesindeki 
Málaga Antik Tiyatrosu’nda yapılan uygulama ise, kentin en eski  yerleşim alanlarının yeraltındaki kalıntılarından yamacına yerleştiği tepenin  üzerindeki ortaçağ kalesine uzanan bir yelpaze içinde, zamanda ve mekânda  çeşitlilik gösteren kalıntıların kent ile bütünleştirilmesini ön plana çıkaran  bir örnek. Mimar Luis Moya Blanco (1904-1990) tarafından tasarlanan Kültür  Evi’nin inşası sırasında 1951’de bahçe düzenlemesi yapılırken antik tiyatronun  oturma yerlerinin bir kısmı iyi korunmuş halde bulundu.
 (Resim 11) 1956-62’de kazılıp sağlamlaştırılan antik tiyatronun  diğer kısımlarının ortaya çıkarılabilmesi için, tartışılmaz değerde bir eser  olarak değerlendirilmesine rağmen
Kültür  Evi’nin yıkımı 1994’de başladı ve 2000’de tamamlandı.(19) (Resim 12) Kazılar genişletilirken 1959’dan  beri düzenlenen Màlaga Klasik Tiyatro Festivali’nde kullanılması düşünülmesine  rağmen; antik tiyatro 2000’de sayısı yılda beşi geçmeyen, seyircileri yapının  dışındaki açık kamusal alanlarda tutup tüm tiyatroyu bir sahne gibi kullanan bazı  özel gösteriler dışında festival kullanımlarına kapatıldı.(20) (Resim 13) İzleyen uygulamalarda,  Sagunto davasının da etkisiyle, özgün kalıntılar üzerinde tamamlayıcı  uygulamalardan kaçınılarak yapının alan bütünü içinde sunumuna ağırlık verildi.(21) Aynı amaçla alana eklemlenen yeni ziyaretçi merkezinin projesi yarışma yoluyla  elde edilip 2010’da açıldı. Kültür Evi’nin yıkılmasından sonra ortaya çıkarılan  arkeolojik malzemenin sergilenmesine ve saklanmasına hizmet eden yapı, içinde  yer aldığı çok dönemli alan içinde kendi döneminin mimari dilini konuşmaktadır.(22) 
Mucia özerk  bölgesinde yer alan 
Cartagena Antik  Tiyatro kalıntıları da, benzer bir bütüncül yaklaşımla, bir arkeoloji  parkının parçası olarak ele alınmıştır. Màlaga’da olduğu gibi, Cartagena’da da  fiziksel izi tamamen kaybolmuş olan tiyatro, antik dönem yerleşiminin akropol  tepesi ve izleyen dönemlerin kentsel çekirdeğini çevreleyen ortaçağ Concepción Kalesi’nin  kuzeybatı yamacına yerleşmiştir.(23) Tiyatro kalıntıları, MÖ 5. yüzyıldan bu yana sürekli iskân halinde olan bölgenin  son dönemlerde terk edilmiş bir çöküntü alanı haline gelmesi nedeniyle, Cartagena  yerel meclisinin alandaki Kontes Peralta’ya ait  olan saray-evi kamulaştırılarak yerine yöresel zanaatlar merkezi inşa etme  kararının ardından 1988’de başlayan yıkımda  açığa çıkmıştı.(24) 
(Resim 14) Murcia  Üniversitesi kazılarında 6000 kişilik antik tiyatronun iyi korunmuş halde  ortaya çıkarılmasından sonra kentte ekonomik gelişme yönünde büyük bir beklenti  oluştu. Yapının 1997’de, daha önce tescillenen Cartagena tarihî kent merkezi  içinde anıtsal yapı olarak tescillenmesi, alandaki 185 konutun kamulaştırılarak yapının  bir arkeoloji parkı içinde müzeleştirilmesi kararının uygulanmasını hızlandırdı.(25) Müdahale sürecinin bütünü, müze ile ilgili yayınlarda ismine sıkça yer verilen,  1996 Pritzker Ödülü ve 2003 RIBA Altın Madalyası sahibi İspanyol mimar Rafael  Moneo’nun başkanlık ettiği komisyon tarafından yürütüldü.(26)
Murcia  özerk yönetiminin yaptığı büyük yatırım sayesinde, 43 milyon avro maliyetle  uygulanan Cartagena Roma Tiyatro Müzesi (Museo  Teatromano de Cartagena), Temmuz 2009’daki resmî açılışından bir yıl önce  hizmete girdi. (Resim 15) Prestijli  Europa Nostra Büyük Ödülü’nü aldığı 2010’da 145.000 civarında (günde ortalama  450 kişiden fazla) ziyaretçi çekerek, Murcia’daki en çok ziyaret edilen anıt oldu.(27) Ödülün gerekçesinde, tiyatronun restorasyonunu ve bugünkü kentsel dokuyla  başarıyla bütünleşmesini alkışladığını belirten ödül jürisi, Santa Maria Coviesa  Kilisesi ve Pascual de Riquelme Sarayı gibi tarihsel yapıları birleştiren  seçkin müzenin, sergi içeriğinin de kültürel ve eğitsel değerini  zenginleştirerek, Cartagena’da içinde bulunduğu alanın zamanlı yenilenmesini  sağlaması bakımından değer biçilmez olduğunu vurguladı.(28) Kent meclisinin bulunduğu meydanda yer alan 18. yüzyıldan kalma Pascual de  Riquelma Sarayı’ndan başlayıp, sarayın arka cephesinin baktığı sokak üzerindeki  bir boşluğu açıklıksız cephesi ile dolduran yeni bir kütle ile üst kotta yer  alan Santa Maria Coviesa Kilisesi, oradan da antik tiyatro kalıntılarına  bağlanan müze, yalnızca fiziksel anlamda farklı dönem yapılarını değil; aynı  zamanda da tepenin yamacında yükselirken bugünden geriye giderek çağları  birbirine bağlayan tünel ve köprüleriyle ziyaretçilerine çok özel bir deneyim  sunmaktadır. Antik tiyatroya yapılan müdahaleler ise, görsel uyum içinde,  malzeme ve tekniğin farklılaştığı özgün kalıntıları koruyarak yapının mimari  özelliklerini anlaşılır kılmakta ve ziyaretçi dolaşımını yönlendirmektedir. (Resim 16, 17) Uygulama projesinde,  yapının çağdaş gösterilerde kullanılması öngörülmemiştir.
Mümkün olan en az  müdahale ilkesiyle birleştirilen benzer bir strateji, Estremadura özerk  bölgesindeki 4000 kişilik 
Medellín Antik  Tiyatrosu’nda yapılan uygulamaya 2013 Europa Nostra  Ödülü kazandırdı.(29) Yeri ve varlığı toprak üzerindeki kalıntılardan bilinen bu örnekte, 1969-70’de  yapılan sınırlı kazılardan sonra, tiyatronun yerleştiği yamacın tepesindeki  Arap kalesinin, Hristiyan fethinin ardından da sahne binasının arkasındaki  kilisenin inşası sırasında yapı taşlarının yağmalandığı düşünülüyordu.(30) 
(Resim 18) Ancak 2007’den başlayarak  yoğunlaşan Mérida Arkeoloji Enstitüsü (Instituto de Arqueología de Mérida) kazıları  tiyatroyu, ilk tahminlerin aksine, iyi korunmuş durumda ortaya çıkarttı.(31) Kültür ve Turizm Bakanlığı kaynaklı haberlerde, Symrna Tiyatrosu’nun da, benzer  şekilde, tepeden akan toprağın altından iyi korunmuş durumda çıkarılabileceği öngörülüyor.(32)
Yapının  müzeleştirilmesi ve 2011’den bu yana sahne binası kalıntılarını koruyan ahşap  platformun üzerinde gerçekleşen gösterilerde kullanılması için Ekstremadura özerk  yönetimi tarafından bütünsel uygulamalar gerçekleştirilebilmesi için 4 milyon  avro ayrılmıştır. Bu uygulamada, Tunç ve Demir çağlarından Müslüman ve  Hristiyan ortaçağ yapılarına uzanan farklı dönem kalıntılarını içeren arkeoloji  parkı modeli benimsenmiştir. (Resim 19,  20) Yine Cartagena’da olduğu gibi, mevcut kalıntıları sağlamlaştırıp  korurken tiyatroyu ziyaretçiler için  daha güvenli ve anlaşılır kılmayı hedefleyen dolaşım ve sahne platformu gibi yeni  ekler okunur ve geri döndürülebilir kılınarak, özgün malzemeye kesin saygı  gösterilmiştir.(33) (Resim 21) Uygulama, PSOE  iktidarı döneminde (2007-2011), Ekstremadura Ekonomi ve Kültür Bakanlıkları  arasında imzalanan bir protokol uyarınca, Sagunto Tiyatrosu için benimsenenle aynı  çizgideki “kültürel miras, özellikli yapıların ve alanların iyileştirilerek  turizm kaynağına dönüştürülmesi yoluyla, zenginlik getirir ve iş olanakları  yaratır”(34) yaklaşımı doğrultusunda gerçekleştirildi. Uygulamaların sürmekte olduğu 2010’un  ilk çeyreğinde alana 15.000 ziyaretçi getiren yapı, 2013’de ziyarete açıldı.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
Özellikle  PSOE yönetimi altında Sagunto ve Medellín’de gerçekleştirilen uygulamalar,  antik tiyatroların turizme kazandırılarak gelir kaynağına dönüştürülmesinin, sadece  liberal yönetim anlayışlarına özgü olmadığını gösteriyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin  CHP’li Başkanı Aziz Kocaoğlu da, Ekim 2014’de, Bergama’nın UNESCO Dünya Miras  Listesi’ne girmesi üzerine düzenlenen bir toplantıda yaptığı açış konuşmasında;  tarihe, kültüre, sanata sahip çıkmanın sürdürülebilir kalkınmanın koşulu olduğu  saptamasının ardından; İBB’nin, tüm sektörlerde kalkınma hedefiyle, sanayi ve  ticaret kadar tarıma ve ören yerlerine de destek verdiğini söylemişti.(35) İBB bu hedef doğrultusunda Smyrna Antik Tiyatrosu’nun yerleştiği alanın  kamulaştırmasını daha kazılar başlamadan tamamlamışken, Cartagena’da  kamulaştırmaların on yılı aşkın sürdüğünü biliyoruz. Ancak bu gecikme,  uygulamanın tüm Akdeniz havzasında fiziksel ve sosyo-kültürel anlamda bozulmuş  alanların sağlıklılaştırılması için kentsel yenilemenin anahtar sözcük haline  geldiği bir dönemde yapılmasını ve bu yöndeki başarısıyla da Europa Nostra  Büyük Ödülü almasını sağlamış gözüküyor. Cartagena gibi arkeoloji parkı  modelini benimseyen Medellín’deki uygulamaya da Europa Nostra Ödülü “ihmal ve  tahrip edilmiş bir alanı, toplum üzerinde dikkate değer bir etkisi bulunan,  ayırt edilebilir ve cazip bir arkeolojik alana dönüştürdüğü için”(36) verilmişti. Bu iki başarılı örnek, aynı modelin İzmir’de de benimsenebileceğini  düşündürüyor. İzmir’de de tiyatro kalıntıları, antik dönem akropolü olan Kadifekale’nin  yamacında, farklı dönemlerden kalıntılarla birlikte yer alıyor. Bulunduğu  alanın çok dönemliliği, yeni yapılacak uygulamanın, İspanya örneklerinde olduğu  gibi, tarihselci yaklaşımlardan ve geçici modalardan uzak durarak, kendi  döneminin kalıcı olacak mimari malzeme ve diliyle yapılmasını güçlü bir seçenek  olarak ortaya çıkarıyor. Ancak bu bağlamda, İspanya’daki uygulamalara zemin  oluşturan İspanyol modernizminin günümüz Türkiyesinde bir karşılığı olup  olmadığının sorgulanması da kuşkusuz gerekiyor.
Sürdürülebilir yerel  kalkınmanın anahtar sözcük olduğu tüm bu kentsel ölçekli uygulamalar, antik  dönemden kalma bir gösteri yapısına, yapı ölçeğinde bir müdahale olmaktan çok, kente  yapılan bir yatırım olarak görülebilir. Uygulamalarla ilgili haberlerde  ziyaretçi sayılarına verilen önem de bu görüşü destekliyor. Sagunto  Tiyatrosu’nda 1950’lerde yapılan uygulamadan başlayarak antik tiyatroların müze  olarak yeniden işlevlendirilmesi, yapıların turizm yoluyla gelir kaynağına  dönüştürülmesi politikasının bir parçası olarak yorumlanabilir. Antik  tiyatroların gösteri amaçlı kullanımı yaz aylarındaki kısa bir döneme sınırlı  iken, yıl boyu
gezilebilen  müzelerin getirdiği gelirin yapılan yatırıma değecek boyutta olduğunu gösterir  bir örnek, Cartagena Tiyatrosu’dur. Sagunto’da olduğu gibi Cartagena’da da  proje müellifi olarak dünyaca ünlü bir mimarın seçilmiş olması, her iki  tiyatrodaki zorlu tasarım problemini nitelikli bir uygulamanın baştan garantisi  olacak güvenilir ellere teslim etmek istemenin yanında, imzalarının ek getirisi  de düşünüldüğünden olsa gerektir. Smyrna Tiyatrosu kazıları tamamlandığında,  İzmir için de benzer bir seçim veya Málaga’daki gibi (davetli mimarlar arasında)  yarışma gündeme getirilebilir. Her iki durumda da projenin kapsamlı araştırma  verileri üzerinden kentsel ölçekte tanımlanması ve koruma tarihi ile kuramına  hâkim uzmanlar tarafından değerlendirilmesi uygun olacaktır.
Türkiye’de  yürürlükteki mevzuatta yeniden inşaya getirilmiş kesin bir yasak veya sınır  bulunmamakla birlikte, Sagunto Tiyatrosu örneğinde yaşanan deneyim, Akdeniz  havzasındaki tüm antik tiyatrolar gibi Türkiye’dekilerde yapılacak uygulamalar  için de bir uyarı niteliğindedir. Málaga Tiyatrosu’nun açığa çıkartılması için  Moya’nın tasarladığı Kültür Evi yıkılan İspanya’da, Grassi-Portaceli’nin  Sagunto Tiyatrosu uygulamasının benzer bir artı değer üretmeyecek yıkımı, uzun  bir mahkeme sürecinden sonra engellenmiş olsa da, yasaya aykırı benzer  uygulamaların önü de kesilmiş durumda. Antik tiyatrolar üzerine çalışan  uzmanlar, özellikle oturma sıralarının özgününe benzer malzeme ve tekniklerle  yeniden inşası, ya da çağdaş gösteri kullanımlarına yönelik akustik nedenlerle sahne  yapılarının ayağa kaldırılması konusundaki olumsuz görüşlerinde sıklıkla “Sagunto’dan  sonra” ifadesine yer veriyorlar. İzmir’de olduğu gibi çok dönemli kale tepelerinin  yamaçlarına yerleşmiş antik tiyatroların, anıtsal bir tek yapı olarak değil,  arkeolojik peyzaj bütünü içinde ele alınması da İspanya’da “Sagunto’dan sonra”  yerleşmiş ve burada sunulanlarla örneklendiği gibi çok çeşitli sonuçlar üretmiş  bir çalışma yöntemi.
Bu  yazıda sunulan örnekler, İzmir’de de benzer bir yaklaşımın benimsenerek, yeniden  inşa seçeneğinden uzak durup, kente maddi ve manevi zenginlik katacak bir  uygulama yapılmasına katkıda bulunma potansiyelleri nedeniyle gündeme getirildi.  İzmir Büyükşehir Belediyesi desteğiyle kazılarına başlandığı 2013 yılından bu  yana, Smyrna Antik Tiyatrosu’nun kent yaşamına nasıl katılacağı üzerine  çalışmalar, belediyenin Tarihsel Çevre ve Kültür Varlıkları Şube Müdürülüğü  koordinasyonunda, konuyla ilgili yerel uzmanların belediyenin ilgili  birimlerinin temsilcileriyle bir araya geldiği platformlarda sürdürülüyor. Bu  platformlarda yapılan sunumlar ve tartışmalarda yapının (Sagunto Tiyatrosu  örneğindeki gibi anıtsal bir “tek yapı” olarak değil) tiyatro kazılarıyla aynı  yıl İzmir’in tarihî kent merkezi Kemeraltı ve çevresini kapsayan Kentsel ve 3.  Derece Arkeolojik Sit Alanının bütüncül bir bakış açısıyla ve koruma-kullanma  dengesi gözetilerek sağlıklaştırılması ve canlandırılması amacıyla başlatılan  İzmir Tarih projesi(37) kapsamında ele alınmakta olduğunu görmek umut verici. Smyrna Antik  Tiyatrosu’nun korunarak yaşatılması yönünde seçenekler üretmek amacıyla davetli  bir kentsel tasarım yarışması açılması ve katılımın uzmanlar dışındaki sivil  paydaşlara da genişletilmesi yönünde niyetlerin dile getirildiği bu  çalışmaların Europe Nostra gibi saygın ödüllere aday bir uygulama ortaya  çıkarması dileğiyle.
 NOTLAR
1. URL1. 5 Şubat 2007, “Koç: 206 antik tiyatro ortaya çıktı”,  hurriyet.com.tr/gundem/koc-206-antik-tiyatro-ortaya-cikti-5895866 [Erişim:  03.01.2016]
2. URL2. 31 Mayıs 2012, “İzmir’e ‘tarihi’ dokunuş”,  izmir.bel.tr/HaberDetay/8500/tr [Erişim: 03.01.2016]
3. URL3. 2014, “Smyrna Kazılarında Yeni Aşama: Antik Tiyatroda Kazılar  Başlıyor”, kulturvarliklari.gov.tr/TR-103411/smyrna-kazilarinda-yeni-asama-antik-tiyatroda-kazilar-b-.html  [Erişim: 03.01.2016]
4. Dokuz Eylül Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Akın  Ersoy başkanlığında yürütülmekte olan Smyrna Antik Tiyatrosu kazıları henüz  tamamlanmamış ve kapsamlı sonuçları yayımlanmamış olduğundan, bu yazıda yapıya ilişkin bilgi, tartışılan dört İspanya  örneğinin neden seçildiğinin anlaşılabileceği düzeyde ve görsellerle sınırlı  tutulmuştur.
5. Asatekin, N. Gül, 2004, Kültür ve  Doğa Varlıklarımız: Neyi, Niçin, Nasıl Korumalıyız?, T.C. Kültür ve Turizm  Bakanlığı DÖSİM Basımevi, Ankara, ss.54-55.
6. Noguera G., J. Francisco; Guimaraens Igual, Guillermo; Lara Ortega,  Salvador; Noguera Mayén, Miguel, 2011, “Teatros romanos de Hispania:  introducción a su estado de conservación y criterios de restauración”, Arché, sayı:6-7, s.384.
7. Aranegui  Gascó, Carmen; Hernández Hervás, Emilia; López Piñol, Montserrat & Pascual  Buyé, Ignacio, 1994, “Nuevas excavaciones arqueológicas en el Teatro Romano de  Sagunto”, Revista de Arqueología, sayı:153, s.7.
8. Lara Ortega, Salvador,  1991, El Teatro Romano de Sagunto:  Génesis y Construcción, Universidad Politécnica de Valencia, Valencia,  s.51, 64.
9. Fletcher Valls, Domingo, 1959, “Las obras de restauración en el Teatro  Romano de Sagunto”, Notas sobre el Teatro Romano de Sagunto, Arse, sayı:4, s.5.
10. Lara, 1991, s.115.
11. Repullés y Vargas, Enrique  María & Mélida y Alinari,  José Ramón, 1917, “Proyecto de obras de reparación y consolidación de los  restos del Teatro Romano de Sagunto (Valencia)”, Boletín de la Real Academia de Bellas Artes de San Fernando, 42-43,  s.92.
12. Lara, 1991, s.123.
13. Lara, 1991, s.62, 124, 168.
14. Fletcher, 1959, s.9.
15. Lara, 1991.
16. Grassi, Giorgio, 1985, “Fixed stage: Project for the Roman Theatre of  Sagunto”, Lotus International, sayı:46,  ss.7-21.
17. Leguina, Joaquín; Baquedano, Enrique, 2000, “Introducción: El Patrimonio  Histórico como fuente de placer y de riqueza”, Un Futuro para la Memoria - Sobre la Administración y el disfrute del  Patrimonio Histórico Español, (der.) Concepción Cirujano Gutiérrez, PSOE,  Madrid.
18. Örneğin: Noguera G.; Guimaraens Igual; Lara Ortega; Noguera Mayén, 2011,  s. 389.
19. Corrales Aguilar, Manuel, 2007,  “El teatro romano de Málaga: Evolución de un espacio”, Mainake, XXIX, ss.53-76.
20. Ramírez, Mairelys, 2005, “El Teatro Romano se limitará a espectáculos  ocasionales”, 20 Minutos Málaga, 20minutos.es/noticia/24132/0/Teatro/Romano/espectaculos  [Erişim: 01.12.2018]
21. Corrales, 2007, ss. 67-76.
22. Tejedor Cabrera, Antonio; Linares Gómez del Pulgar, Mercedes; Galán  Nogales, Guillermo, 2015, “El uso escénico de los teatros clásicos (A propósito  del I Foro Internacional Teatros Romanos de Andalucía), PH Investigación, sayı:4, ss. 91-94,  iaph.es/phinvestigacion/index.php/phinvestigacion/article/view/65 [Erişim:  03.01.2016]
23. Ramallo Asensio, Sebastián F.; Ruiz Valderas, Elena, 1998, El  Teatro Romano de Cartagena, Editorial KR, Murcia, s.19.
24. Ramallo Asensio; Ruiz Valderas, 1998, s.22.
25. Ramallo Asensio; Ruiz Valderas, 1998, s.27.
26. URL4. “Museo del Teatro Romano de  Cartagena”, teatroromanocartagena.org [Erişim: 03.01.2016]
27. Sánchez Galián, María José, 2011, Análisis del perfil del turista  del Teatro Romano de Cartagena, Management of Tourism Enterprises, Universidad  Politécnica de Cartagena, yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Cartagena, s.4.
28. URL5. 2010, “The Roman Theatre, Cartagena SPAIN (Grand Prix)”, europeanheritageawards.eu/winners/the-roman-theatre/  [Erişim: 03.01.2016]
29. URL6. 2013, “Roman Theatre in Medellin, Spain”,  europeanheritageawards.eu/winners/roman-theatre-medellin [Erişim: 03.01.2016].
30. del Amo y de la Hera, Mariano, 1982, “El teatro romano de Medellin”, Actas  del Simposio “El Teatro en la Hispania Romana” – Mérida, 13-15 de Noviembre de  1980; Organizado por Junta Regional de Extremadura, Excelentísima Diputación  Provincial de Badajoz y Caja de Ahorros de Badajoz, Coloquios Científicos  de la Institución Pedro de Valencia, Badajoz, s. 317, 319.
31. Mateo, Pedro; Picado, Yolanda, 2011, “El teatro romano de Metellinum  (Medellín, Badajoz)”, Madrider  Mitteilungen, sayı: 52, ss. 373-410, Levha 13-23.
32. URL3.
33. Visitas a monumentos en restauración – Restauración del teatro romano de  Medellín (Badajoz), “MAQUETA DIPTICO TEATRO MEDELLÍN BAJA”  http://inversa.org.es/blog/wp-content/uploads/2012/10/MAQUETA-DIPTICO-TEATRO-MEDELL%C3%8DN-baja.pdf  [Erişim: 03.01.2016]
34. URL7. “La segunda fase de la excavación del Teatro Romano de Medellín  (Badajoz) preparará el recinto para ser visitado”,  culturaclasica.com/?q=node/2572 [Erişim:  03.01.2016]
35. URL8. 21.10.2014, “Dünya mirası Bergama ‘büyüteç’ altında”,  www.izmir.bel.tr/HaberDetay/10805/tr [Erişim 03.01.2016]
36. URL6.
37. “İzmir Tarih” www.izmirtarih.com.tr [Erişim 23.12.2018]
			
			
			Bu icerik 6911 defa görüntülenmiştir.