|
405
OCAK-ŞUBAT 2019
|
|
-
Eyüp Muhcu , Mimarlar Odası Genel Başkanı
-
Celal Abdi Güzer, Prof. Dr., ODTÜ Mimarlık Bölümü
-
Bilge Bal, Arş. Gör., İstanbul Bilgi Üniversitesi Mimarlık Bölümü
Bahar Avanoğlu, Yarı Zamanlı Öğr. Gör., İstanbul Bilgi Üniversitesi Mimarlık Bölümü
-
H. Tarık Şengül, Prof. Dr., ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü
-
Abdurrahman Çekim, Mimar, YTÜ Davetli Öğr. Gör.
-
Selda Al Şensoy, Dr. Öğr. Üyesi, Avrasya Üniversitesi Mimarlık Bölümü
-
Zeynep Aktüre, Dr., İYTE Mimarlık Bölümü
-
Ayşe Betül Gökarslan, Arş. Gör., Süleyman Demirel Üniversitesi Mimarlık Bölümü
M. Elif Çelebi Karakök , Doç. Dr., Akdeniz Üniversitesi Mimarlık Bölümü
-
Ceren Hamiloğlu, Arş. Gör. Maltepe Üniversitesi Mimarlık Bölümü
-
Şebnem Şoher , Arş. Gör., İTÜ Mimarlık Bölümü
İpek Akpınar , Doç. Dr., İTÜ Mimarlık Bölümü
-
F. Duygu Saban, Prof. Dr., Çukurova Üniversitesi Mimarlık Bölümü
-
Melis Acar , Arş. Gör., TED Üniversitesi Mimarlık Bölümü
KÜNYE
|
|
|
ANMA
Dostlarının “Amca”sı Ersin Arısoy
Mehmet Hamuroğlu, Mimar
Ona ODTÜ’de hiç kimse Ersin diye hitap etmedi. “Amca” dediler. Tabii hocalar hariç. Üniversiteye başladığı yıl bir gün idari ofislerin önünde bir genç ona 'Amca idare burası mı?' diye sormuş. Böylelikle adı “Amca” kaldı. Herkesle gerçekten dosttu. Hem kendi sınıfı hem de diğerleri ile samimi görüşürdü. İçi dışı bir kişiliği vardı. Saygındı. ODTÜ Sosyalist Fikir Kulübü’nün kurucularındandı. Faal TİP üyesiydi. Kültür seviyesi çok yüksekti. İyi klasik gitar çalar, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın Cuma konserlerini kaçırmazdı. Bir hafta önceden konser programını öğrenir, çalınacak eserlerin plağını bulur buluşturur, eseri neredeyse ezberleyerek konsere giderdi. ODTÜ'nün dört sesli korosunda tenor grubundaydı. Sinematek filmlerini kaçırmaz, çoğu Fransızca olanları yanındakilere fısıl fısıl tercüme ederdi. Şairliği de vardı, çok şiirini göndermişti. Bunların çoğu hüzünlü halk hikayeleriydi. Nazım Hikmet gibi yazmaya çalışırdı ama galiba toparlayıp yayımlamadı.
Öğrencilik yıllarında proje bürolarında akşamları ve hafta sonları çalışır, kazandığı parayı kitap ve plak almaya harcardı. Ama bir defasında, bir büroda solcu olduğumuz için işimize son verilmişti. Büro sahibi çok saygı duyduğumuz bir ağabeydi. Emniyetten gelmişler, büroda askeri tesislerin projelerinin çizilmesinden dolayı bizleri işten çıkarmamız gerektiği söylenmiş ve biz giderken adamcağızın gözleri yaşarmıştı. Dil öğrenmeye özel yeteneği vardı. İyi derecede Fransızca, İngilizce ve Yunanca bilir, İtalyanca ve Rusça filmleri anlayarak seyredebilir, radyolarını dinlerdi. Okul yıllarındayken babasını kaybetti. Annesiyle yalnız kaldı. Babası eski bir “demiryolcu” idi. Çocukluğuna ait demiryolları çevresinin anılarını sık sık anlatırdı. Sıkı bir Fenerbahçe taraftarıydı. İstanbul’da hiçbir maçı kaçırmazdı. İnanılmaz bir Fenerbahçe Kütüphanesi vardı. Neredeyse geçmişteki her maçı, oyuncuları, kulüp yöneticilerini ezbere bilecek kadar muazzam bir hafıza gücü vardı. Mimarlık serüveninde hep işlevsel, akılcı, fantezilerden uzak, sağlamcı bir yaklaşım içinde oldu. Birlikte girdiğimiz bir yarışmada birinci mansiyon kazanmıştık. Fakat hakkımızı yediler, birinci olmalıydık diye üzülmüş, Piknik Restoran’a gidip gülerek biralarımızı devirmiştik. Çalışma hayatında Ankara ve İstanbul'un önde gelen mimarlık bürolarında çalıştı. Üç yıl kadar bir süre de Yunanistan'da kaldı. Sanırım oradaki hayatı en mutlu dönemiydi. Çok yakın arkadaşlıklar edinmişti. Son zamanlara kadar orayla yazışırdı. Son yıllarında üniversitelerde öğretim görevlisi olarak çalıştı. Yaş farkı gözetmeden öğrencilerle yakın arkadaş olurdu.
Amca Ersin hayatımızdan hep tatlı anılar bırakarak geçti. Gülüşü, esprileri, katkılarıyla göçüp gitti. Annesinin Üsküdar Karacaahmet'teki kabrine gömülmeyi istemiş. Öyle yapıldı. Huzur içinde uyusun sevgili arkadaşımız…
Bu icerik 2109 defa görüntülenmiştir.
|
|
|
|