MİMARLIK YAYINCILIĞI: NEREDEN NEREYE
			Kişisel Çabalardan Profesyonelliğe: Türkiye’de Mimarlık Dergilerine Kısa bir Bakış 
			Zafer Akay, Mimar
			
			
			
			
			
			 Mimarlık'ın 400.  sayısı, derginin 55 yılına ve Türkiye’deki mimarlık yayıncılığının yaklaşık 90  yılına bakmak için yeni bir fırsat sunuyor. Bu 90 yıllık süreçte, uzun ya da  kısa ömürlü birçok dergi yer aldı ve almaya devam etmekte. Bu sürece bakınca, dergiler  arasındaki en tanımlayıcı özelliğin temsil ettikleri kurumsal ya da sektörel  yapı olduğunu söylemek mümkün. En ilginç yanı ise, dergileri oluşturan kadroların,  ilk aşamada herhangi bir kurumsallıktan yoksunken doğal olarak amatör  yaklaşımlar içinde olmalarına rağmen, dergiler kurumsallaşır ya da  ticarileşirken profesyonelleşebilme sürecidir.
Türkiye’de mimarlık  yayıncılığının öncüsü olarak, 1931’de Mimar adıyla yayına başlayan, 3 yıl sonra aldığı adla anılan Arkitekt dergisi oldukça ilginç bir öyküye sahiptir. (Resim 1) Arkitekt’in erken Cumhuriyet döneminde altın çağını yaşayan  mimarlık mesleğinin temsilcisi olarak oldukça imtiyazlı bir konumda, CHP tarafından  sahiplenilerek genç Türkiye mimarlığını ve modernist bakış açısını Anadolu’ya  yaygınlaştırmak anlamında önemli bir görev üstlendiği bilinir.(1) Abidin  Mortaş ve Zeki Sayar tarafından yayımlanan Arkitekt,  zaman zaman milliyetçi bir ton taşısa da temelde modernleşmenin hatırı sayılır  bir aracı olarak, 1930’lar boyunca, dönemin mimarlık kültürünün oluşmasında  kuşkusuz çok önemli bir rol üstlendi.(2) Başta Seyfi Arkan olmak üzere ülkenin genç modernist mimarlarının üretimlerini  topluma tanıttı ve az sayıdaki mimar arasındaki iletişimi sağladı. Başlangıçta  devlet desteği alan, bağımsız bir yayın olarak II. Dünya Savaşı’nın başladığı  yıllarda önemli bir sınavla karşılaştı ve Zeki Sayar’ın kişisel fedakarlıklarıyla  yayınını sürdürdü.
“Milli mimarlık” hareketinin temsilcisi olmak durumunda kaldığı anlaşılan  1940’ların Arkitekt’inin, modernleşme  misyonu ile birlikte etkinliğini de bir ölçüde kaybettiğini düşünmek gerek. Bu ideolojik kriz ayda  iki kez yayımlanan gazetemsi bir mimarlık yayını olan Yapı’nın ortaya çıkışıyla da ilişkilidir. (Resim 2) Daha çok mimarlığın düşünsel / ideolojik yanına odaklanan ve  modernist bir konumunu koruma gayreti gösteren ve genel olarak Necmi Ateş’in  yönetiminde oluşur görünen Yapı,  Sedad Eldem ve “yerel mimarlık” kavramını destekleyen Arkitekt’e bir tepki olarak yorumlanabilir.(3) Yapı’nın sahneye çıktığı 1941-43  yıllarının Arkitekt'in duraklama  yılları olduğu not edilebilir. Savaşın sonuna doğru, 1944’te, Yapı’yı çıkaranlarla büyük ölçüde  çakışır görünen bir ekip, Ankara’da Türkiye Yüksek Mimarlar Birliği’nin(4) kurumsal yayın organı olarak Mimarlık(5) dergisini  ortaya çıkarırlar. (Resim 3) Derginin  başlangıçtaki sorumlusu Nizamettin Doğu olarak görülür. Bu dönemde serbest  çalışma şansı azalan birçok mimarın Ankara’ya taşınarak memuriyet kadrolarını  tercih ettiği biliniyor. Mimarlık daha sonra Talat Özışık yönetiminde format küçültür ve oldukça istikrarlı bir  yayın dönemi geçirir. Mimarlık ve Arkitekt arasındaki rekabet, Hasan Ali  Yücel’in batıcı çizgisinde sürdürülen kültür yaşamı ile milliciliğin ayak  direyişi arasında debelenilen, 1940’ların ikinci yarısının çok da verimli  olmayan kültürel ortamında mimarlık yayıncılığında ilginç bir dinamizme işaret  eder. 1947-48 yıllarında iki sayı yayımlanan Selçuk Milar’ın Eser’i de dönemin ilginç ve özgün bir  deneyi olarak bu dinamik ortamda ortaya çıkar.
  1950 yılında sert bir  virajla modernizme dönen Türkiye’nin mimarlık dünyasında nedense 
Mimarlık dergisi de varlığını pek  sürdüremez. 1953’de tüm sayıları birlikte çıkararak kapanır ve 
Arkitekt’i tekrar yalnız bırakır. Bu kez  herhangi bir devlet desteği alamayan ve giderek daha muhalif bir tutum  geliştiren 
Arkitekt, Zeki Sayar’ın  kişiliğinde ülkenin çarpık gelişmelerine direnme gayreti gösteren aydın mimarın  temsilcisi olarak oldukça yalnızdır. 1955’ten sonra periyodunu yılda 6’dan 4’e  düşüren 
Arkitekt, Ankara’daki  gelişmeler ve yarışma ortamının biraz uzağında kalacak, 1950’ler boyunca  gerçekleşen çok sayıdaki proje yarışmasının yayına yansımadığı kısıtlı bir  ortamda mimarlık yayıncılığının tek temsilcisi olacaktır. 1950’lerin ikinci  yarısının İstanbul’a Menderes’in müdahalelerinin gündemde olduğu biraz kaotik  kültürel ortamında, Mimarlar Odası’nın kurulmuş olmasına karşın mimarlık  yayıncılığı Zeki Sayar’ın kişisel çabalarıyla sınırlı kalacaktır.
1961’de İstanbul Teknik  Üniversitesi öğretim kadrosu tarafından, Bülent Özer’in yönetiminde çıkarılmaya  başlanan Mimarlık ve Sanat mimarlık  yayıncılığında yeni bir bakışın öncüsü olarak görülebilir. (Resim 4) Kare formatlı olan Mimarlık ve Sanat, İTÜ’nün genç  asistanlarının amatör çabalarıyla çıkarılmakta olsa da, önceki kuşak  dergilerden farklı olarak kendisi de bir tasarım ürünü olarak dikkat çeker. Profesyonelleşmeyi  başaramayan dergi 4. yılında yayınını sonlandırır.(6) Aynı tarihlerde Mimarlar Odası tarafından “sirküler” adıyla başlatılan  yayıncılık faaliyeti, 1963’te Mimarlık dergisinin çıkarılmasıyla birlikte ülkenin en uzun ömürlü mimarlık yayınının  ortaya çıkması ve bir mimarlık yayınının kurumsal kimlik kazanarak sürekliliğin  sağlamasıyla farklı bir boyut kazanmıştır. (Resim 5) Oldukça sert bir siyasi olay olan 27 Mayıs darbesinin  ardından ülkenin kültürel açıdan verimli bir döneme girmiş oluşu ilginçtir. Arkitekt de bu yeni dönemde oldukça  etkindir. Arkitekt ve Mimarlık, yapı üretimi açısından bir  başka altın çağ olarak tanımlanabilecek dönemin yerel esinlenmeli modernist  ürünlerini ve güncel eğilimlerini birbirlerini tamamlayarak yansıtırlar. 1964’te  yayına başlayan Akademi de okullar  tarafından çıkarılan dergilerin ilk örneğidir. (Resim 6) Mimarlık içeriği başlangıçta Feridun Akozan tarafından  yönetilir görünen Akademi, dönemin  kendisi de tasarım ürünü olan dergilerinin en kurumsalı, dolayısıyla en  profesyonelidir. Asimetrik sayfa düzeni ve iki renkli baskı anlayışıyla dönemin  tipik bir temsilcisidir. Akademi 1970’lerde,  bu dönemde yayına başlayan İTÜ ve ODTÜ kaynaklı akademik dergilere daha yakın  bir nitelik kazanır.
Mimarlık dergisinin 1974’te Ankara’ya taşınması önemli bir dönemeç olarak  görülebilir. 1973’te Yapı Endüstri Merkezi tarafından yayımlanmaya başlanan 
Yapı ise oldukça profesyonel bir girişim  olarak 4 renkli ofset baskısıyla yeni bir dönemin habercisidir. Doğan Hasol ve  Bülent Özer yönetimindeki 
Yapı’nın,  sektörel bir kuruluş tarafından profesyonelce yayımlanan, böylece bağımsız bir  mesleki dergi olarak istikrarlı biçimde ülkedeki mimarlık üretimini yansıtması  önemlidir. Kadro olarak profesyonelleşme gayretleri olsa da Zeki Sayar’ın  kişisel girişimi olarak devam eden 
Arkitekt,  1970’lerin ikinci yarısında giderek ülke gündemini kaybedecek, 1980’de 50. yılını  tamamlayarak mimarlık dünyasına veda edecektir. 1968 olaylarının ardından  Mimarlar Odası’nda da siyasi anlayış değişikliğine paralel olarak, daha politik  bir içerik kazanmaya başlayan 
Mimarlık dergisi yarışmalara yer vermeyi sürdürse de, giderek mesleki üretimi temsil  etmeyi bırakacaktır. 1979’da, ülkenin mimarlık yayıncılığının belki en özgün  temsilcisi sayılabilecek 
Çevre, bir  yıldan biraz fazla ayakta kalabildiği kısa yayın döneminde, ülke mimarlık  üretimini şaşırtıcı bir yoğunlukta yayına aktarmayı başarır. (
Resim 7) Selçuk Batur yönetimindeki 
Çevre, barındırdığı zengin kültürel
çeşitlilik ve akademik  içerik ile ülkenin mimarlık üretimini başarıyla dengelemiş çok özgün bir yayın  olarak hatırlanmalı.
Mimarlık dergisinin durakladığı ve sonrasında format küçülterek devam ettiği 12 Eylül  darbesinin ardından, kültürel açıdan pek verimli sayılamayacak bir dönem olan  1980’ler mimarlık üretiminin ağırlıklı olarak Yapı dergisi tarafından temsil edildiği bir dönem olarak  tanımlanabilir. Bu dönemde Arkitekt’in  yokluğunun yarattığı boşluk, Ankara’da mimarlık alanına özelleşmiş Yaprak  Kitabevi’ni yürüten Cemil Gerçek tarafından Arkitekt’in  eski ismi ile çıkarılan Mimar dergisi  tarafından doldurulur. 1980’lerde Zeki Sayar’ınkine benzer biçimde Cemil Gerçek’in  kişisel gayretleriyle sürdürülen Mimar,  1990’larda Serbest Mimarlar Derneği tarafından sahiplenilecektir. 
1980’lerin sonlarında  liberalleşmenin yarattığı ekonomik dinamizmin mimarlık dünyasını da etkilediği görülebilir.  1987’de Mimarlık dergisi eski  formatına döner ve 4 renkli baskıyla, giderek daha çok yarışmalar ve tasarım  ağırlıklı bir içeriğe yönelir. 1989’da mimarlık ağırlıklı bir yayın çizgisi  yürüten Tasarım yayın hayatına  katılır. Aynı yıl bağımsız bir yayınevi olan Boyut tarafından yayımlanmaya  başlanan, Ömer Madra yönetimindeki Arredamento  Dekorasyon dergisinin mimarlık dünyasında bir bomba etkisi yarattığını  söylemek pek de abartılı olmaz. (Resim 8)  Zengin bir mimarlık / iç mimarlık içeriğini, mimarlık kültürünü  popülerleştirecek bir yaklaşımla, bir genel tasarım kültürü dergisi formatında  sunan derginin Bülent Erkmen tarafından sürdürülen dikkat çekici tasarımı post-modernist  kültüre direnen mimarlık dünyası için önemli bir yeniliktir. Böylece dergi  mimarlık kültürünü yaygınlaştırma anlamında önemli bir misyon üstlenir. Bağımsız  bir yayınevi tarafından çıkarılan derginin içeriğinin büyük ölçüde mimarlardan  oluşan amatör bir yayın kurulu tarafından oluşturulması özel durumunu yansıtır. Arredamento’nun mimarlık dünyası  dışında bulabildiği ilgi oldukça sınırlı olmalıdır ki dergi, okurlarının  beklentisine uymak adına olsa gerek, yeni yönetmeni Uğur Tanyeli ile birlikte giderek  profesyonelleşir ve kaçınılmaz olarak daha akademik bir içeriğe yönelir. Arredamento Mimarlık olarak yayın  hayatına devam eden derginin, gündem oluşturucu etkinliğini tutarlı bir biçimde  sürdürdüğünü söyleyebiliriz.
Yapı, Mimarlık ve Mimar’ın arkasından aynı adın farklı dönemlerde farklı koşullarda sürdürülmesinin  bir örneği de Arkitekt’in on yıl  aradan sonra, 1991’de Gelişim Yayınevi tarafından yeniden yayımlanması. Mimarlık dergisinin özgün bir modele  göre yayına hazırlığının, Ahmet Turhan Altıner yönetiminde Gelişim Yayınları  tarafından yürütülmesinin ardından gelen “yeni” Arkitekt, büyük medya gruplarında mimarlık mesleğini temsil eden  bir yayının yer alması açısından çok özel bir durum olarak görülmeli. Özgün Arkitekt'i model alarak, genç kuşak  mimarların modernist bir yaklaşımı savundukları mesleki bir yayın olma amacı  büyük medya grubunda kabul görmeyen Arkitekt popüler bir yayın olmaya zorlandı. Birinci yılının sonunda “Yaşama Sanatı” ek  adını alarak yeni bir kadro tarafından yürütüldü.(7) Böylece popüler bir ad taşıyan Arredamento’nun  mesleki / akademik bir yayına dönüşmesi ile meslek mücadelesini temsil eden Arkitekt’in “Yaşama Sanatı” ek adı ile  popüler bir yayına dönüşmesi 1990’ların mimarlık yayınlarındaki çapraz  çelişkisini oluşturdu.
1998’de yayına başlayan bir  başka büyük medya grubunda mimarlık dergisi deneyimi olan Archiscope, içinde bulunduğu sektörel yayın grubu şemsiyesi  altında, popülerlik sorununu şanslı bir biçimde geçiştirmiş, ticari anlamda da  oldukça önemli bir başarı kazanmıştı. (Resim  9) Archiscope’un profesyonel  kadro yayıncılığının iyi bir örneğini oluşturduğu söylenebilir.(8) Ancak iki dilli bir yayın olarak Türkiye mimarlığını dünyanın ilgisine sunma  misyonu dağıtım yetersizliği nedeniyle gerçekleşmemiştir. Archiscope, 1 yıl sonra sektörel yayın şemsiyesinin ortadan  kalkmasıyla, Domus’tan içerik alarak Domus m,'e dönüşürken bu misyonu tümüyle  tersine çevirmiş oldu ve profesyonel kadro da yerini yine amatör bir yayın  kuruluna bıraktı.(9)
Yüzyıl ya da binyıl  dönümünün bir başka önemli yayını olan XXI ise önemli bir sektörel kuruluş desteğinde, mimarlık mesleğine tanınırlık  kazandırmak misyonuyla Haluk Pamir ve Suha Özkan yönetiminde, Ankara merkezli  olarak ortaya çıktı. (Resim 10) Yoğun  yazı içeriği ile XXI mimarlık  mesleğine popülerlik kazandırmaktan çok farklı disiplinlerden entelektüellerin  ilgisini kazandırmak anlamındaki misyonun önemli bir karşılık bulduğu  söylenebilir. XXI daha sonra İstanbul’a  taşındı, bağımsızlaşarak ve profesyonelleşerek, aylık periyotlu, güncel mesleki  üretimi temsil eden çok tutarlı bir yayına dönüştü. Yapı ve Arredamento Mimarlık'ta  olduğu gibi XXI için de aylık  periyodun profesyonelleşmenin önemli bir kıstası olduğu not edilebilir.
Mimarlık yayıncılığında 2000’lerin bir başka önemli yeniliği olarak 
Mimar.ist dergisinden söz edilebilir. (
Resim 11) 1991’de yayına başlayan  Mimarlar Odası birimlerinden ilk yerel yayın denemesi olan ve oldukça tutarlı  bir yayın çizgisi sürdüren 
Ege Mimarlık (
Resim 12) ile süreklilik  sağlayamayan 
Güney Marmara Mimarlık’tan  sonra, 
Mimar.ist hem güncel kent  sorunlarına hem de mimarlığa ilişkin kavramsal açılımlara dengeli bir biçimde  yer veren bir yayın olarak yeterli  finansal destek sağlanamasa da tutarlı bir yayın olarak giderek daha akademik  bir içerik kazandı. Yerel süreli mimarlık yayıncılığı, yayın periyotları  değişse de yayın hayatlarına hâlâ devam eden 1992 yılında Adana Şubesi’nin 
Güney Mimarlık, 1997 yılında Antalya  Şubesi’nin 
Batı Akdeniz Mimarlık, 2002  yılında Kayseri Şubesi’nin 
TOL ve  2006 yılında Ankara Şubesi’nin 
Dosya isimli  yayınlarıyla çeşitlendi. Ulusal ölçekteki yayın hayatına devam eden 
Mimarlık dergisi ise 2000’lerin başında  logo ve grafik tasarımıyla yenilendi.
Mimarlık ile çağdaş sanatı  buluşturan, Levent Şentürk yönetimindeki Doxa, mimarlık alanında, üniversite  yayınları dışında kuramsal içeriğiyle 2000’li yılların ilginç bir denemesi  olarak dikkat çeker. Yine önemli bir sektörel kurum tarafından desteklenen Betonart, mimarlık dünyasının giderek  genişleyen kuramsal üretimini değerlendiren bir yayın olarak 2000’lerdeki  önemli bir katkı olarak sayılmalı. (Resim  13) 2014’te yayın hayatına başlayan Natura da benzer bir oluşum olarak, göreceli olarak daha popüler bir içerikle yine  mimarlık kültürünün yaygınlaşmasına önemli bir destek sağlamakta.
2018 yılına girerken  bireysel amatör çabalarla başlayan mimarlık yayıncılığının, oldukça  kurumsallaşmış ve profesyonelleşmiş olduğunu söylemek mümkün görünüyor. Kuşkusuz  bu durum son 20 yılın getirdiği önemli bir değişim olarak değerlendirilebilir. Ancak  kuramsal içerik yaygınlık kazanırken, yine de ülkenin mimarlık üretiminin  yayına yansıtılabilme oranında yeterli bir düzeye ulaşıldığı kuşku götürür  görünüyor. Belirli büroların üretimlerinin rekabet ortamındaki farklı  dergilerde tekrar tekrar yayımlanırken, ülke mimarlık üretiminin önemli ölçüde  gizli kalışı dergilerin yanı sıra web ortamı, yıllık ya da süresiz yayınları  önemli kılıyor. Giderek yaygınlaşan internet yayıncılığı mimarlık dünyasındaki  ağırlığını artırsa da “dergi” formatı pek önemini kaybedecek gibi görünmüyor.  Mesleki iletişim ve tartışma ortamı olarak dergiler basılı ya da sanal olarak  mimarlık gündemini bir süre daha belirleyecek gibi.
NOTLAR
1. Cengizkan, Ali, 2015, “Abidin Mortaş’tan Zeki Sayar’a  Mektuplar”, Zeki Sayar ve Arkitekt,  Tasarlamak, Örgütlemek, Belgelemek, (ed.) Ali Cengizkan, A. Derin İnan, N.  Müge Cengizkan, Mimarlar Odası Yayınları, Ankara, ss. 85-97.
2. Akay, Zafer, 2015, “Arkitekt'in 50 Yılı: Evreler, Yazarlar, Mimarlar”, Zeki Sayar ve Arkitekt, Tasarlamak,  Örgütlemek, Belgelemek, (ed.) Ali Cengizkan, A. Derin İnan, N. Müge  Cengizkan, Mimarlar Odası Yayınları, Ankara, ss.149-158.
3. Alsaç,  Üstün, 1979, “Cumhuriyet Döneminde Yayınlanan Mimarlık Dergileri”, Çevre, sayı:1 (Ocak/Şubat 1979) ss.  86-90.
4. 1927 yılında Türk Mimarlar Cemiyeti adıyla kurulan birlik,  1939 yılında Türk Yüksek Mimarlar Birliği, 1965 yılında Türk Mimarlar Derneği,  1973 yılında ise Mimarlar Derneği 1927 olarak anılmaya başlanmıştır.
5. TMMOB Mimarlar Odası’nın yayını olan Mimarlık’tan farklı olan bu Mimarlık dergisinin tüm sayılarına  ulaşmak için: https://issuu.com/mimarlardernegi1927
6. Hasol,  Doğan, 2001, “Mimari Yayıncılığın Son 40 Yılına Değinmeler ve Yapı Dergisi”, Mimarlık, sayı: 300, ss. 42-43.
7. Altıner, Ahmet Turhan, 2001, “Mimarlık Dergilerinin  Babıali Serüvenleri: Bir Tutkudur Dergi Çıkarmak!”, Mimarlık, sayı: 300, ss.44-45.
8. İlk 5 sayısında editörlüğünü yaptığım “yeni” Arkitekt gibi genel yayın yönetmenliğini  yürüttüğüm Archiscope için de  olabildiğince nesnel kalma gayretinde olduğumu not etmeliyim. Archiscope’un profesyonel kadrosunda  danışman editör olarak Ayşen Savaş’ın rolü önemlidir.
9. Akay, Zafer, 2001, “Archiscope'un 5 Sayılık Öyküsü”, Mimarlık, sayı:300, s.47.
 
			
			
			Bu icerik 9232 defa görüntülenmiştir.