Son yıllarda gündemden düşmeyen, bizi sürekli üzerinde düşünmeye / tartışmaya / söz söylemeye iten bazı kronik konular var: İfade ve düşünce özgürlüğünün bir özgürlük olarak görülmemesi bağlamında sanata / mimarlığa yapılan müdahaleler gibi, merkezileşme / tek“el”leşme bağlamında mimar, plancı ve mühendislerin mesleki örgütlülüğüne yapılan saldırılar gibi, rant odaklı politikalar bağlamında iş güvenliği / işçi sağlığının önemsenmemesi gibi… Bu sayının başyazısında Bozkurt Güvenç, Charlie Hebdo saldırısının ve sonrasında Cumhuriyet gazetesine yapılan müdahalenin bir kez daha gözler önüne serdiği, kişisel ve mesleki özgürlük alanlarımızın daralmasına odaklandı. Altını çizdiği, meslek Odalarının meslek onurunu koruma sorumluluğunu üstlenen kurumlar olması, aslında geçtiğimiz günlerde yapılan “TMMOB’ye Dokunma” eylemlerinde asıl vurgulanan konuydu. Yapılmak istenen yasa değişikliğine karşı sesini yükselten TMMOB’ye bağlı tüm Odalar, 14 Şubat’ta düzenledikleri Genel Kurul ile “Ülkemize, halkımıza ve mesleğimize sahip çıkıyoruz” dedi. Yasa değişikliğinin kentlerimize ve mimarlığımıza etkileri konusunda farkındalık yaratmak, meslek uygulamalarına etkilerini tartışmak için konuyu gündemimizde tutmaya devam edeceğiz. Gündemimizdeki diğer önemli bir konu ise iş güvenliği ve işçi sağlığı. ‘Sayısız’, ‘belirsiz’ ve ‘önemsiz’ kimlikleriyle sadece birer rakam olarak görülen işçilerin yaşadıkları ‘kazalara’ ilişkin yapılması gerekenleri, bu sayıda İsmail Doğanyılmaz değerlendirdi.

Kent hukukunu hiçe sayarak devletin düzenleyici rolünü unutması, ayrıştırıcı ve seçkinleştirici bir tavır takınması kentlerimizin farklı bölgelerinde kendini gösteriyor. Yıllardır “barış ve dostluk köyü” kabul edilen Kayaköy’ün bir “tatil köyü”ne dönüştürülme niyetleri, kente ve kırsala ilişkin kararların, değerler ve gereksinimler çerçevesinde alınmadığını yine yeniden açık etti. Benzer bir örnek ise Ankara’da Eymir Gölü ve İmrahor Vadisi’nde yaşanıyor. Gelecek sayılarımızda yer vereceğimiz konu, doğal hayatın sürdüğü bir kent parçasının sahip olduğu ekolojik potansiyelin, arazi potansiyeline tercih edilmesine yeni bir örnek. Plansızca yeniden tanzim edilen doğa-yapılı çevre dengesi, gittikçe doğa aleyhine sonuçlar doğuruyor, ancak “İnsan doğayla olan savaşını kazanırsa, kaybedecek!”

***

Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri kapsamında verilen en büyük ödül olan Mimar Sinan Büyük Ödülü’nün 2014 yılındaki sahibi Ersen Gürsel olmuştu. Sinan Ödüllü Mimarlar Programı (2014-2016) kapsamında düzenlenecek Ersen Gürsel Mimarlığı paneli, İstanbul’da 18 Nisan 2015’te gerçekleştirilecek. Kitabının ise 2016 yılında yayımlanması amaçlanıyor. Ulusal Mimarlık Sergisi çerçevesinde düzenlenen bir başka program olan Anma Programı ise Ernst A. Egli’yi gündeme taşıyor. Egli üzerine yeni ve özgün araştırmalar, derginin hemen her sayısında sürekli bir bölüm olarak yer alacak. MİMARLIK dergisi olarak, Egli konusunda özgün araştırmalar içeren yeni katkılar için açık çağrıda bulunuyoruz.

Facebook sayfamız ise sizlerin beğenileriyle daha çok kişiye ulaşmaya devam ediyor. www.facebook.com/mimarlikdergisi adresinden izlenebilen sayfa, güncel sayılara ulaşmak ve paylaşmak için etkin bir arayüz.