386
KASIM-ARALIK 2015
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
ETKİNLİK

3. Ulusal Mimari Koruma Proje ve Uygulamaları Sempozyumu Üzerine

Zeynep Ahunbay, Prof. Dr., İTÜ Mimarlık Bölümü

İki yıl önce kaybettiğimiz Doç. Dr. Emre Madran anısına Eskişehir’de yapılan 3. Ulusal Mimari Koruma Proje ve Uygulamaları Sempozyumu ülkemizin her yöresinden çok sayıda meslektaşımızın katılımıyla gerçekleşti. Eskişehir Mimarlar Odası ve Odunpazarı Belediyesi’nin konuk ettiği mimarlar iki gün boyunca Kurşunlu Külliyesi’ni ve Odunpazarı’nın tarihî ortamını soludu. Geleneksel ve anıtsal mimari, arkeolojik alanlar ve endüstri mirası, kentsel tasarım, yeniden kullanım projeleriyle ilgili sunuşlar, posterler izlendi, tartışıldı. Sürenin kısıtlı olması dolayısıyla, Eskişehir’in zengin kültür mirasından yalnız Odunpazarı ve Kurşunlu Külliyesi gezilip, görüldü; soyut kültür mirasının parçası olan çiğ börek, mantı denendi.

Aramızdan erken ayrılan arkadaşımız Doç. Dr. Emre Madran’ın eşi Oya Hanım’ın da katıldığı sempozyumda, değerli meslektaşımızı öğrencileri, arkadaşları, dostları saygı, sevgi ve özlemle andılar; koruma alanına katkılarını anımsattılar. Eski Urfa Belediye başkanı, Urfa milletvekili Sayın A. Eşref Fakıbaba telgrafıyla, Emre Madran’ın şehrine yaptığı katkıları dile getirerek, güzel bir kadirşinaslık örneği verdi: “Türkiye’de kültürel mirasın korunması konusunda hayatının her safhasında öncülük eden ve Urfa Belediye Başkanlığı yaptığım dönemlerde tarihî hanlar bölgesi projelendirme çalışmalarında büyük katkıları olan duayen hocamız Emre Madran’ı saygıyla anıyor, üçüncüsü düzenlenen Ulusal Mimari Koruma ve Proje ve Uygulamaları Sempozyumu’nun tüm katılımcı ve misafirlerine selam ve saygılarımı sunuyorum.”

Açılışta, Eskişehir Vali Yardımcısı Ömer Faruk Günay, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Muhcu, Kültür ve Turizm Bakanlığı Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Bozdemir korumayla ilgili görüş ve beklentilerini açıkladılar. Açılışı izleyen tematik sunuşta koruma proje ve uygulamalarında karşılaşılan güncel sorun ve yaklaşımlar irdelendi. Özellikle “ihya” projelerinin artmasının, korumaya ayrılan sınırlı kaynakların özgün kültür varlıklarının korunması yerine, kopyalarının yapılmasına harcanmasının sakıncaları dile getirildi.

Eskişehir’de Kültür Mirasının Korunması Uygulamaları”na yer verilen birinci oturumda “Odunpazarı Kentsel Sit Alanı Koruma Amaçlı İmar Planı Revizyonu” konulu ilk sunuş Şehnaz Yaren Macar tarafından yapıldı. Yirmi yılı aşkın bir süredir Eskişehir içinde ve çevresinde koruma projeleri hazırlayan Kemal Nalbant Eskişehir Frig Vadisi ve Kurşunlu Külliyesinin restorasyon projesi ile ilgili görüşlerini sundu. Engellilerin tarihî alanlarda karşılaştıkları sorunlar ve Orta Işık Camii’nin engellilerin kullanımı için uyarlanması, camilerin engelli erişimine uyarlanması tartışmasını gündeme getirdi. İlk oturumun son sunumu Odunpazarı içinde yer alan bir 19. yüzyıl evinin Odunpazarı Belediyesi’nin girişimiyle kültür merkezine dönüştürülmesiyle ilgiliydi.

Anıtsal Yapılarda Koruma Proje ve Uygulamaları” ile ilgili ikinci oturumda, Denizli’den Akhan, Isparta’dan Gelendost Afşar Camii, Bursa’dan II. Murat Türbeleri ve Urfa’dan Vezir Hamamı sunumları yer alıyordu. Anadolu’nun en batıdaki Selçuklu kervansarayı olan Akhan’ın kapalı kısmının lokantaya dönüştürülerek yaşatılması çabası, Ortaçağ yapılarının çağdaş işlevlere uyarlanmasında karşılaşılan sorunları tartışmaya açtı. Anadolu’daki ender ahşap direkli camilerinden olan Afşar Camii’nin özenle yaşatılması çabaları beğeniyle karşılandı. 15.-16. yüzyıla tarihlenen II. Murat türbeleri, geç Osmanlı dönemi ek ve bezeme katmanlarıyla dikkat çeken anıtlar. Bursa’nın Dünya Mirası Listesi’ne giren külliyelerinde yapılan özenli çalışmalar, bu değerli mirasın korunmasına ve sunumuna katkı olarak değer taşıyor.

Tarihî Kentlerde Koruma Proje ve Uygulamaları” konulu üçüncü oturumda Afyonkarahisar, Kalkan ve Mardin’de yapılan çalışmalar sunuldu. Afyonkarahisar Ulu Camisi ve çevresi için hazırlanan kentsel tasarım projesi, geçmişi çok gerilere giden anıtın sorunlarını duyarlı bir yaklaşımla çözmeye yönelikti. Ayça Bilsel, Cana Bilsel ve Güven Bilsel tarafından hazırlanan bildiride Afyon Ulu Cami çevresinde yapılmak istenen müdahalelere, tehlikeye dikkat çekildi. Cavide Atukalp tarafından sunulan bildiride, yerel yönetimle Mardin Valiliği arasında yapılan protokolle yürütülen sokak sağlıklılaştırma projeleri yanında, eski defterdarlığın butik otele dönüştürülmesi gibi ilginç çalışmalar sunuldu.

Dördüncü ve yedinci oturumlar “Sivil Mimarlık Örneği Yapılarda Proje ve Uygulamaları”na ayrılmıştı. Ülkemizin değişik bölgelerinde (Bartın, Kemaliye, Isparta, İstanbul, Salihli ve Ürgüp) hazırlanan ve kentsel mirası koruma çabaları olarak değer taşıyan konut onarım ve dönüştürme projeleri sunuldu. Sanat evi, kent arşivi olarak yeniden kullanımların yanı sıra, Bartın’dan bir konağın otele dönüştürülmesi, Kemaliye’de tarihî bir evin eklerinden arındırılarak yine konut olarak kullanımı, İstanbul, Kanlıca’da yaklaşık yüzyıl önce yanmış, yok olmuş bir yalının tarihî belgeler, araştırmalar sonucu elde edilen verilerle yeniden yapımı projeleri tartışıldı.

Arkeolojik Alanlardaki Koruma Proje ve Uygulamaları” ile ilgili beşinci oturumda Efes, Tripolis (Buldan) Batı Stoa, İzmir Kadifekale Surları içinde yer alan sarnıç, Seddülbahir Kalesi konservasyon, anastilosis proje ve uygulamaları sunuldu. Efes Büyük Tiyatro konservasyon projesi, arkeolojik varlığın aşırı kullanımdan zarar görmemesi için kullanım alanının sınırlanması, sürekli bakım programı hazırlanmasıyla dikkati çeken bir uygulamaydı. Ayrıntılı bir araştırma ve belgeleme çalışması sonucu hazırlanan, uygulaması yeni başlayan Seddülbahir projesi takdir topladı.

Altıncı oturumda yeni işlevlerle değerlendirilen “Endüstri Yapılarında Koruma Proje ve Uygulamaları” ele alındı. İzmir Mimarlık Merkezi, Aydın Nazilli TCDD Hangar Binaları, İzmir Havagazı Fabrikaları yeniden kullanım uygulamaları tartışıldı. Sanayi yapılarının donanımlarıyla korunmasına özen gösterilmesi gereği vurgulandı. İkinci günün sonunda Antalya Mimarlar Odası Dokuma Fabrikası’nın yaşatılması için yaptığı çalışmaları, Cumhuriyet dönemi endüstri mirasının kamu yararına, halkın katılımıyla yeniden kullanma-değerlendirme ilkelerini kısa bir filimle gündeme getirdi.

Kapanış öncesinde yer alan Forum Ahmet Yoldaş’ın, “Geçmişle ilişkimiz nasıl olmalı?” sorusuyla başladı. Yoldaş, korumaya yaklaşım konusunda düşünce ve davranışlarımızın gözden geçirilmesi gerektiğini dile getirdi. Van Koruma Kurulu üyesi Esin Yaren hibe programlarında koruma uygulamalarına daha çok kaynak ayrılması gerektiğini vurguladı; ödeneklerin azlığının kaliteyi düşürdüğünü belirtti.

Kültürel Mirasın Korunması ve Geliştirilmesi Komitesi üyesi Faruk Soydemir ülkemizde koruma çalışmaları yapan birçok kurum ve kuruluşun bulunduğunu, bunların farklı esaslara göre çalışmalarının sorunlara yol açtığını belirtti. Yanlış uygulamalara karşı harcamaların tek elden yürütülmesini önerdi. Kültür Bakanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Mimarlar Odası’nın tek yapı ölçeğinde rölöve, restorasyon hizmetleri şartnamelerinde farklılıklar olmasının karışıklığa neden olduğuna dikkat çekerek, şartnamelerin bir standarda oturtulmasının gerektiğini vurguladı.

Nilgün Olgun kamu restorasyon ihalelerinde işin en ucuz teklif sahibine verilmesinin yarattığı olumsuz sonuçlara değinerek, İhale Kanunu’nun değiştirilmesi gerektiğini dile getirdi. Kültür varlıkları için ayrı bir ihale yasası oluşturulmasının bugün karşılaşılan birçok soruna çözüm getireceği meslektaşlarımızın ortak kanısı olarak belirdi. Katılımcılar kültür varlıkları için ayrı bir ihale yasası oluşturulmasına gerek olduğunu vurguladılar. Kültür ve Turizm Bakanlığı Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Bozdemir, Bakanlığa başvuru yapıldığı takdirde, konunun ele alınabileceğini belirtti. Yetkilinin Bakanlığın parasal ve insan kaynaklarının az olması nedeniyle, uygulamaların yeterli şekilde denetlenemediğini belirtmesi dikkat çekti.

Sonuç olarak, Mimarlar Odası’nın kültürel mirasın korunması ve geliştirilmesi konusundaki çabalarından biri olarak 2010’dan bu yana yapılmakta olan sempozyumlardan üçüncüsünde Urfa’dan İzmir’e, Bartın’dan Kalkan’a uzanan bir yelpazede sunuşlar yer aldı ve tartışıldı. Ülkenin değişik noktalarında, farklı koşullarda yapılan koruma projelerinin biraraya geldiği bu etkinlikte gelecek için yön gösterici fikirler geliştirilmeye çalışıldı. Onarımlarda disiplinlerarası çalışmaların önemine, eğitime; yeniden kullanımlarda, sağlamlaştırma müdahalelerinde özgünlüğün korunmasına, özene, denetime dikkat çekildi.

Bu tür mesleki toplantıların sürdürülmesi, meslektaşların birbirinden haberdar olması, sorunları çözmek için sinerji yaratılması çok önemlidir. 3. Ulusal Mimari Koruma Proje ve Uygulamaları Sempozyumu’nun gerçekleşmesine katkıları ve misafirperverlikleri için Mimarlar Odası Eskişehir Şubesi’ne ve Odunpazarı Belediyesi’ne teşekkürlerimizi sunuyoruz. 4. Ulusal Mimari Koruma Proje ve Uygulamaları Sempozyumu’nun Tekirdağ’da yapılması için ilgili belediyeden davet alınması ise heyecan vericidir ve yerel yönetimlerin koruma alanına olumlu katkılarının artması yönünde sevindirici bir işaret olarak kaydedilmiştir.

Bu icerik 3142 defa görüntülenmiştir.