329
MAYIS-HAZİRAN 2006
 
MİMARLIK'tan

İNGİLİZCE ÖZET / ENGLISH SUMMARY

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
MİMARLIK DÜNYASINDAN

XVIII. Bursa Yapı ve Yaşam Kongresi “Mimarlığa Bakış” Sonuç Bildirgesi

Mimarlar Odası Bursa Şubesi’nin her yıl geleneksel olarak düzenlediği Uluslararası Yapı ve Yaşam Kongresi’nin XVII.sı 23-26 Mart 2005 tarihleri arasında yapıldı. Kongrenin sonuç bildirgesinde şu görülere yer verildi:

“Gelişmiş ülkelerde kamu yararı açısından üç temel meslekten biri kabul edilen mimarlık (diğerleri hukuk ve tıp), Türkiye’nin gündeminde hak ettiği konumda değildir. Mimarlığın dışarıdan nasıl algılandığı sorusuna odaklanan Kongre’ye meslek dışından katılanların yorumlarında özellikle çağdaş mimarlığa ilişkin bilgi birikimi ve duyarlılıkta yetersizlikler saptanmasına karşın, dışarıdakilerin ilgi ve birikiminin çoğunlukla “tarihî binalarla” sınırlı olduğu ortaya çıkmıştır. Oysa mimarlık geçmiş, bugün ve gelecek için süreklilik ortaya koyar, bu yönde toplumsal benimseme ve tepki çağdaş olmanın da önemli bir göstergesidir. Türkiye kent toplumları bu çağdaşlaşma sürecinden halen uzak bir yörünge çizmektedir.

Öte yandan, medya aracılığıyla pompalanan “panayır mimarisi”nin de (Kaliforniya evleri, Kremlin oteli vb.) toplum tarafından benimsendiği, toplumsal yaşam biçimimizin de önemli bir ereği haline dönüştüğü, Kongre sürecinde ortaya çıkmıştır. Geleneksel ya da çağdaş her iki türün de sahteleri toplum tarafından giderek daha çok benimsenmekte ve taklitler mimarlar tarafından da sorumsuzca uygulanabilmektedir. Tüm bunlara karşın, mimarlık kültüründe kalıcı ve değerli olan, her iki türün de sahicileridir.Bu doğrultudaki örneklerin topluma sunulması ve savunulmasında mimarlık ortamının yetersiz kaldığı da Kongre’nin tespitlerinden biridir.

Mimarların “çeşitlilik” adına geçmiş ‘arketip’lere sıkı sıkıya bağlanmaları ve sahtelerini yaratmaları mesleğimizin “etik” anlamındaki “ritüellerini” de sarsmaktadır. Mesleğimizin uygulama alanında sözüm ona “çeşitlilik” adına ortaya çıkan ürünlerdeki yetersizliklerde mimarlar kadar mimarlık meslek örgütlerinin ve mimarlık eğitimi veren kurumların da önemli payı olduğu açıktır. Ancak, Türkiye’de mimarlık ortamını yönlendiren merkezî ve yerel yönetimler ile ilköğretim düzeyinden başlayarak, “mimarlık kültürünün” topluma kazandırılması konusunda ilgili kurumlar tarafından da yeterli duyarlılık gösterilmemektedir.

Mimarlığın “ürün” ya da “süreç” temelli değerlendirmesinde mesleki örgütler ile eğitim kurumlarındaki organizasyon ve hukuksal yetersizlikler de ülkemizde mesleğimizin kronik bir sorunudur. Mimarlıkta bina kalitesinin ölçülmesiyle ilgili olarak mimarın mesleği icra yönündeki rol, ritüel ve etiketiyle ilgili strateji ve “kısıtların” bulunmaması da “mesleki eleştiri” olgusunun temellerini kuvvetlendirmemektedir. Mimarlık mesleği ürün ve sürece yönelik standartlara ihtiyacı olduğu gibi, bu standartların gerisinde yöresel ve evrensel etik kurallara da sahip olmalıdır.

Bugün kent insanı medya ile pompalanan ticari bir dünyada sürekli bir değer bombardımanı altındadır. Toplumsal değişime koşut olarak kent insanı bugün daha yalnızdır. Çevresindeki değerler değişmekte, bunlar sürekli bir biçimde reklam ve pazarlama firmalarının sunduğu, dolaylı yönden empoze ettiği değerler şekline bürünmektedir. Kent insanı ticari değerler ile mekân tüketimi arasına sıkışmıştır. Bugün kent mimarının karşısındaki kullanıcı-tüketici profili de bu yöndedir. Kullanıcının mekânsal benimseme, toplumun mekânsal ve kültürel benimseme olguları kaygan bir zeminde oluşmakta, bu anlamda da ülkedeki mimarlık kültürü doğal ve sağlıklı değişim trendini yakalayamamaktadır.

Türkiye mimarlığında, mimar ile halk arasındaki kopukluk, meslek insanının profili ile toplumsal benimseme ve değerler arasındaki uçurum artık arkaik bir tartışma olmasına karşın, bu Kongre’de ortaya çıkan bir sorundur. İlköğretimden üniversiteye kadar tüm eğitim kurumlarında mimarlık mesleğinin tanıtımının yapılması kaçınılmaz bir strateji olarak ortaya çıkmıştır.Öte yandan gerek kırsal gerekse kentsel ölçekte halk ile mimarlık mesleğinin barışması için olası stratejilerin değerlendirilmesi gerektiği kongrede ortaya çıkan ana temalardan birisi olmuştur. Fiziksel çevrelerdeki yaşam kalitesinin arttırılmasında yerel ve ulusal medyanın yeterli sorumluluk almadığı, ancak halkın mimarlık mesleğiyle barışması sürecinde medyanın önemli bir rol üstlenebileceği Kongre’de vurgulanmıştır.”

Bu icerik 1201 defa görüntülenmiştir.