KENTSEL DÖNÜŞÜM
Kent Merkezinde Bir Kontrollü Büyüme Modeli: Küçük Armutlu Mahallesi
Senem Doyduk, Dr. Öğr. Üyesi, Sakarya Üniversitesi Mimarlık Bölümü
Betül Orbey, Dr. Öğr. Üyesi, Doğuş Üniversitesi Mimarlık Bölümü
Kentsel dönüşüm projelerini “temizlik” olarak gören yaklaşımlar hem fiziki çevrede hem sosyal yaşamda yıkıcı sonuçlar doğuruyor. Kurulduğu günden itibaren yıkım ve yerinden etme tehdidine karşı direnmiş bir gecekondu mahallesi olan Küçük Armutlu (F. S. M.) Mahallesi’ni ele alan yazarlar, bölgedeki yapılaşma dinamiklerini ve yerelden öğrenebileceğimiz yaklaşımları inceliyor.
Anadolu’dan İstanbul’a gerçekleşen göçlerin ekonomik, politik, fiziki olarak kente yansıması gecekondulaşma sürecini belirleyip, İstanbul kentleşme tarihindeki kırılma noktalarını oluşturur. Gecekondulaşma, kendi olanaklarıyla barınma ihtiyacını karşılayan kişi ve grupların, basit mimarilerden oluşan, çoğu yerde kamu arazilerine tek göz mekânların inşasıyla başlamıştır. (Resim 1) 1950’li yıllardan, 1980’li yıllara kadar olan dönemlerde yapılaşma yoğunlukları dikkatle incelendiğinde, son dönem yapılaşma karakteristiğinin ilklerinden farklılıklar içerdiği gözlenir.(1) İstanbul Sarıyer ilçesinde bulunan Küçük Armutlu Mahallesi fiziki yapısını belirleyen tasarım ilkeleri ve sosyal yapısı bağlamında, İstanbul’daki diğer gecekondu mahallelerinden farklılaşır. Küçük Armutlu, Sarıyer’in Fatih Sultan Mehmet ve Baltalimanı Mahallelerinin arasında, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ne yakınlığı ve tepedeki hâkim boğaz manzarasına sahip konumuyla dikkat çeken bir mahalledir. (Resim 2) Küçük Armutlu Mahallesi kronolojik olarak son dönem, ancak yapı tipolojisi olarak ilk dönemlere ait yapı karakteristiğine uyan tasarım ilkeleri doğrultusunda kurulmuştur. İlk dönem gecekonduları, daha basit mimarilerden sadece ihtiyacı karşılamak üzere inşa edilmiştir. 1980’li yıllarda ise daha kalıcı ve kimi yerlerde yatırım amaçlı olduğu da gözlenen gecekondular inşa edilmiştir.(2) Küçük Armutlu Mahallesi’nin fiziki yapılaşmasının “tasarım” terimiyle ifade edilmesinin nedeni, kurulumun organik bir dokuda tesadüfi değil, iradi olarak belirli ilke ve kararlarla gerçekleştirilmesidir. Kronolojik olarak Küçük Armutlu’dan önce, 1970’lerde, ancak benzer tipolojik karakterlerde, sosyalist grupların öncülüğünde kurulmuş diğer mahalleler arasında Çayan (Nurtepe), 1 Mayıs (Mustafa Kemal) ve Gülsuyu Mahalleleri sayılabilir. Küçük Armutlu Mahallesi, örneklenen bu mahallelerden 10 yıl kadar sonra kurulmuş, fiziki büyüme şartları ve sosyal-yönetsel yapısıyla bahsedilen gecekondu mahallelerinden ayrışmaktadır. Diğer mahallelerde süreç içerisinde yapı yoğunluğu artmış olmakla birlikte, Küçük Armutlu Mahallesi kurulduğu dönemdeki yapılaşma ilkelerini büyük oranda korumuştur. Bu tür bir koruma ve kontrollü büyümeyi sağlayan sosyal, yönetsel ve ideolojik ilkeler, çalışmanın odak noktalarından birini oluşturmaktadır.
BARINMA İHTİYACI ODAKLI GECEKONDU TİPİ
Gecekondu, barınma ihtiyacının düşük gelirli aileler tarafından karşılanarak, kentlerdeki kamu ya da özel mülklü boş arazilerde yasal yapım izinlerinden bağımsız, kırsal nitelikli yapı karakterinde inşa edilmiş konut grupları olarak tanımlanabilir. Literatürde gecekondu bölgeleri için kabul edilen genel problemler, belirsiz mülkiyet durumu, güvencesiz ve sağlıksız yaşam koşulları, toplu ulaşıma ve kamusal hizmetlere erişim güçlüğü, sağlıksız yapılaşma ve yaşam koşulları vb. çerçevesindedir.(3) Buna ek olarak, gecekondu bölgelerinin kent içindeki diğer merkezî bölgelerle kıyaslandığındaki dezavantajları sağlıklı suya erişim, konutun fiziki koşullarının kalitesi, konut içinin aşırı kalabalık kullanımı ve güvencesiz barınma statüsü(4) olarak tanımlanır. Gecekondunun sosyal yaşamdaki çağrışımları ise kir, hastalık, tehlike ve güvencesizlik olarak sıralanır.(5) Dünyada açlık sınırında yaşayan, yaşamsal ihtiyaçların başında gelen sağlıklı suya erişim imkânı olmayan, sömürge ülkelerin kırsal bölgelerindeki, ya da yoğun kapitalistleşmenin yaşandığı dünya metropollerinin çeperlerindeki gecekondu alanlarının yaşam kaliteleri, olağanüstü düşük ve riskli barınma koşulları altındadır.
Gecekondu, Ayata’nın değindiği üzere bir kümelenme eylemidir.(6) Yardımlaşma ve dayanışma esasına bağlı olarak aynı yöreden göçenler, birbirlerine yakın yerlere yerleşirler; bu doğrultuda yerleşimler gelişir ve süreklilik kazanır. Kentle köy arasında bir yerde duran gecekondu hem konut ölçeğindeki biçimselliği hem de toplu mekânsallık boyutlarıyla değerlendirilmesi gereken bir olgudur.(7)
Gecekondulaşma hareketinin sebeplerinden bazıları, kırdan kente hızlı ve kontrolsüz göç, ait oldukları yerdeki ekonomik durgunluk, sosyo-politik iç çatışmalar, savaşlar, ekolojik felaketler olarak sıralanır. Bu tür gerekçe ve zorunluluklar sonucu “anlık doku yaratımı” (instant pattern making)(8) ile oluşan, tanımlanması güç biçimlerden oluşur. Bu bölgeler sıklıkla ve hızlıca -günlük hatta bazen saatlik olarak- değişirler. Kültürel, iklimsel ve topografik dinamiklerin farklılaşmasıyla, boyutlar ve biçimler çeşitlilik gösterir.(9) Dünyada gecekondu için literatürün ortaklaştığı nokta, “yerinden yönetimli” eylemlerle, sakinlerinin kendi girişimlerinin sonucu oluşmasıdır.(10) Göçlerle birlikte kentlerde oluşan gecekondulaşmada konutların yer seçimi, inşası ve kentsel hizmetlerin tamamlanması gibi süreçler “kendiliğinden kentleşme”(11) veya “kontrolsüz kentleşme”(12) terimleriyle tanımlanır.
Türkiye’de Cumhuriyet sonrası iktisat ve sanayileşme politikalarının etkisiyle, kapitalist sanayileşme ve kentleşme sürecinin getirdiği göç hareketi sonucu oluşan gecekondulaşma, kamu kaynaklarının eksikliğiyle açıklanır.(13) Ancak, 1950’li yıllardan sonra yoğunluğu artan kapitalist politikaların bir getirisi olarak bu kaynakların adaletsiz dağılımı konusuna da işaret etmek gerekir. Bir başka deyişle, ülkenin ekonomi politikası bağlamında devletin mevcut ihtiyaçları karşılamada yetersiz kalması doğru ancak eksik bir açıklama olup, bu yetersizliğin ve yoksunluğun yokluktan değil, adaletsiz dağılımdan kaynaklandığını belirtmek gerekir.
Gecekondulaşmanın yoğunlaştığı dönemler, sayı ve nitelik bakımından konuta erişmenin güç olduğu zamanlar olarak anılır. Ancak kent yoksulları için geçerli olan bu güçlüğün şiddetinin farkına işaret etmek gerekir. Yasal sınırlar içerisinde konut sorununa ve özellikle de kırsaldan göç etmek durumunda kalan yoksul kesimlerin barınma sorununa kamu iradesi ve kaynaklarıyla çözüm üretilememiş olması, gecekonduyu tek seçenek olarak türetmiştir.(14) Gecekondu, devletle piyasa arasında kalan boşluğu doldurmuştur ve sınıfsal bir içeriği vardır: Kente yeni gelen, devletin barınma sorununu yok saydığı insanların konutudur.(15) Yakın geçmişe ait literatürün(16) yanı sıra, daha güncel çalışmalarda(17) da gecekondulaşma sürecindeki mecburiyet esaslarını göz ardı etmeyen yaklaşımlar görülmektedir.
GECEKONDU MAHALLELERİNDEKİ DÖNÜŞÜM, YIKIM VE BÜYÜME KONULARI
Kentin büyüme ve yeni ihtiyaçlarını karşılama olarak sunulan dönüşüm faaliyetleri, ekonomiye katkı sağlama, üst gelir gruplarına yeni mekânlar yaratma hedefini taşır ve yoksul kentlileri yerinden etmek suretiyle hayata geçirilir. Halbuki yerinde ve yerlisiyle iyileştirme, gecekondu yerleşimlerine müdahalede en ekonomik ve en etkili pozisyondur.(18) Bu yöntem, üç ilke üzerine kurulur. Birincisi, arazi mülkünün yasallaştırılmasıdır. İkincisi, spekülasyonlara karşı bölgenin korumaya alınmasıdır. Üçüncüsü ise, yerleşimlerin genel morfolojik özelliklerinin korunmasını, kamusal alan üretimini ve bu alanların sahiplenilmesini sağlamaktır.(19)
Bu doğrultuda, rant elde edilmeyen, salt barınma ihtiyacını karşılayan gecekondu mahallelerinde iyileştirme için, gecekondu mahallelerinin öz ve iç yönetimleri doğrultusunda belirlenen, her mahallenin özgün ekonomik, sosyal ve ideolojik yapısına göre farklılaşan modeller üretmek mümkündür. Böylece, yerinde ve yerlisiyle birlikte kurgulanacak alternatif dönüşüm modelleri ortaya konabilir. Bu yönetsel iyileştirme modeli, yerel olarak yürütülmesi ve kullanıcısı tarafından “sahiplenilmesi” sayesinde, kent parçalarının katılımcı bir modelle iyileştirilmesini sağlayabilir. 2015-16 yılları arasında Küçük Armutlu Mahallesi özelinde bir iyileştirme model önerisi arayışıyla ulusal bir mimari fikir projesi yarışması düzenlenmiştir. Pir Sultan Abdal Derneği Sarıyer Şubesi tarafından, Mimarlar Odası’nın şartnameleri esas alınarak hazırlanan ve uygulanan yarışmanın jüri üyeleri mesleki ve akademik çevrelerin yanı sıra mahallenin dernek ve meclis temsilcilerinin aktif katılımı ve yürütücülüğüyle hayata geçirilmiştir. Yarışma öncesi ön kolokyumlar, yarışma sonrası post-kolokyumlar ve kolektif inşa atölyeleriyle, üretilen fikir projelerinin muhatabına temas ederek, bir arada üreterek geliştirilmesi hedeflenmiştir.(20) (
Resim 3)
Kenti Dönüştürme Stratejisi Olarak Gecekondu Temizleme Projeleri
Gecekondu mahalleleri yeni rant alanları açma uğruna her zaman temizleme yani yok etme politikalarıyla karşı karşıya kalmıştır. Sağlıklı kentlere erişim adına, gecekondu mahallelerinin “kanserli tümör” olarak değerlendirilip temizlenmesi yoluna gidilmiştir.(21) Bu doğrultuda, Engels, burjuvazinin konut sorununu çözmek için bildiği tek bir yöntem olduğunu ifade eder.(22) Haussman yaklaşımı, büyük şehirlerde bulunan, özellikle merkezî konumdaki işçi semtlerinde gedikler açmayı önerir. Bu yöntem, çeşitli amaçlar uğruna uygulanabilmektedir: Kamu sağlığı veya şehri güzelleştirmek, büyük şirketlerin şehir merkezi üzerindeki taleplerini karşılamak, trafiğin gerekli kıldığı bir banliyö hattı için yer açmak, yeni bir cadde oluşturmak, ya da barikat çatışmalarını zorlaştırmak... Amacı farklılaşsa da sonuç hep aynıdır: “Rezil sokaklar” ortadan kaybolurken, devlet ve sermaye sınıfı bu büyük başarı karşısında kendi kendine övgüler düzer. Fakat o “rezil sokaklar”, çok geçmeden bu kez bir başka yerde ortaya çıkar. Temizlemeye odaklanan bu yöntem, sorunu tekrar tekrar üretir ve sadece başka yere taşır.(23)
Bu stratejinin temel eylemi, kentin merkezinde yer alan ve değerli topraklara yerleşmiş gecekondularda yaşayan insanları alarak, genelde hizmet, iş olanağı ve altyapıdan yoksun, kentin çeperinde yer alan ve uzun vadede finanse edilecek konut alanlarına yerleştirmektir.(24) Haussman yöntemi, yukarıdan aşağıya doğru bir “sorun çözme” yöntemi ise, gecekondulaşma da barınma ve konut sorununa aşağıdan yukarıya doğru “cevap veren” bir yöntem olarak ortaya çıkmıştır. Bir gecekondu mahallesi olan Küçük Armutlu, sadece oluşum olarak aşağıdan yukarı işleyen yöntemi benimsemekle kalmaz, bu yöntemi geliştirerek yerleşimin karakteristik özelliği haline getirir.
Kentsel Dönüşümle Yıkılamamış Bir Gecekondu Olarak Küçük Armutlu Mahallesi Örneği
1970’li yıllarda İstanbul’da iradi olarak kurulan gecekondu mahallelerine fiziki-mekânsal özellikleri bağlamında biçimsel olarak bakıldığında (örneğin 1 Mayıs Mahallesi), topografyayla ilişkisi, bahçe kullanımı, parselasyon sınırlılıkları, yol ağının örüntüsü, kentsel boşlukların karakteri gibi benzer yaklaşımlar gözlenebilir. (
Resim 4, 5) 1980’ler öncesinde kurulan mahallelerin fiziki koşulları, 1980’li yıllarda kurulan Küçük Armutlu’da da gözlenmektedir. Küçük Armutlu’nun tasarlanıp inşa edilme sürecinde tutarlı biçimde uygulanan ilkesel kararlar sayesinde kolaylıkla okunan bir gecekondu tipinin ortaya çıktığı söylenebilir. 120’şer metrekarelik parsellerin oluşumu, konutlar arasında korunan 3’er metrelik aralıklar, konutların istikrarlı biçimde 80 metrekare ve bahçenin 40 metrekareye oturtulması ilkeleri sayesinde bir tip oluşumundan söz etmek mümkündür. (
Resim 6-8) Mahalle, yapılaşmanın yanı sıra çevreyle kurulan ilişki açısından da tutarlı tekrarlar içerir. Topografyaya uyum kaygısı, sokak dokusunun okunabilir oluşu, ön ve arka bahçe mesafeleri, çıkmaz sokak kullanılmaması, yapılaşma ilkelerini destekler biçimde tutarlılıkla uygulanmıştır.
Küçük Armutlu Mahallesi fiziki yapılaşma koşulları, geleneksel gecekondu konut tipolojisine giren; bahçeli, tek veya iki katlı ve özellikle de bant ürün olmayan malzemeyle üretilmiş olması ile tanımlanabilir. (
Resim 9, 10) Ancak mahalledeki konut, yapısal olarak formuyla öne çıkartılmayıp, yönetim modeliyle anlam kazanan karakteri üzerinden irdelenmelidir. Kurulum aşamasındaki yönetsel stratejiler, büyüme modelini ve büyümenin kontrol altında tutulmasını da belirlemiştir. Mahallenin sosyal yapısı ve yönetsel karakteri, benzeri gözlenmeyen özgün nitelikler barındırmaktadır. Öne çıkan bu nitelikler, mahalle içi yatay ve dikey örgütlülük, dayanışma, kolektif üretim ve en önemlisi ihtiyaç değerine odaklanan demokratik karar alma olarak sayılabilir. Bu nitelikler, Küçük Armutlu’da büyüme, yayılma ve değişim konularında geliştirilen stratejileri belirlemiş ve en önemlisi, mahallenin sürekliliğini sağlamıştır. Bu süreklilik içinde gerçekleşen değişim, büyük oranda iç dinamiklerin etkisiyle gerçekleşmiş, dönemsel yıkımlar gerçekleşse de bir kentsel dönüşüm projesi bağlamında toplu yıkım ve temizleme müdahalesi uygulanamamıştır.
Küçük Armutlu’da Büyüme ve Değişimin Kontrol Altında Tutulma Stratejisi
Büyüme bir gecekondu karakteri olup, gelişen ve değişen ihtiyaçlar doğrultusunda genişleyen, büyüyen ve yükselen bir konut tipidir. Küçük Armutlu Mahallesi de diğer gecekondu mahalleleri gibi, ihtiyaçlar doğrultusunda eklemelerle yatayda ve düşeyde büyümüş gecekondu evlerinden oluşur. Ancak, diğer gecekondu mahallelerine kıyasla, gelişim ve büyüme kontrollü bir şekilde gerçekleştirilmiş; mahalle ölçeğindeki mekânsallaşma incelendiğinde, yoğunluk artışı genel gecekondu karakterini bozacak seviyede olmamıştır.
Büyümenin kontrol altında tutulabilmesinin en önemli sebebi, Işık ve Pınarcıoğlu’nun da değindiği(25) gecekondulardaki kurulum stratejisi olan ve Küçük Armutlu’da benimsenen, üretimin değişim değeri değil, kullanım değeri odaklı olmasıdır. Diğer gecekondu mahallesi örneklerinde zaman içerisinde ekonomik değişim değeri öne çıkarken, Küçük Armutlu’da neredeyse tüm parasal ilişkilerin dışarıda tutulduğu bir konut kullanım stratejisi belirleyici ve önceliklidir. Bunun en belirgin örneği, konutun sadece barınma ihtiyacını karşılamak için kurulmasına izin verilip, kiraya vermek ya da satmak amaçlı inşaat faaliyetine izin verilmemesidir. Birincil olan, kullanıcının gereksinimleridir. Konut, kullanıcının gereksinimlerine göre zaman içinde değişebilir, ailenin gereksinimine bağlı olarak eklentiler yapılabilir. Mekânsal değişim, salt ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekleştiğinden, “değişimin hızı” rantsal bir gelire hizmet etmez. Meta değeri yerine, kullanım ve ihtiyaçlardaki değişim değeri ön plandadır. Büyümeyle elde edilecek yeni mekânları kiraya vererek elde edilecek rant gelirine karşın, sadece ihtiyaç ve gerekliliklere dayalı kullanım değerinin gözetilmesi ve bu kuralın mahalle sakinlerince ortak kararlılıkla denetlenmesi, fiziki ve sosyal büyümedeki kontrolü sağlamıştır.
Yıkımlara ve kentsel dönüşüme olan kolektif karşı duruş da, sözü edilen değer değişimi olgusuna karşı gösterilen tepkidir. Yerinden edilme, barınma hakkı ihlalleri ve diğer kentsel dönüşüm proje uygulamalarında ortaya çıkan güvencesizlik durumunun yanı sıra karşı gelinen temel şey, değişim taleplerindeki gerekçelerin doğrudan mahallelinin yararına olup olmadığıdır. Mahallenin kurulduğu günden bu yana karşı karşıya kaldığı yıkım tehlikelerine ve kendi büyüme ihtiyaçlarına rağmen korunabilmiş olması, sosyal ve yönetsel yapısının getirdiği dil birliği sayesindedir.
Küçük Armutlu Mahallesi Yönetim Modeli Olarak Halk Meclisleri
Küçük Armutlu Mahallesi’ndeki fiziki büyümenin kontrol altında tutulmasını sağlayan sosyal ve ideolojik yapısı, ortak ve tabandan gelen demokratik bir karar alma temeline dayanır. Kararlar üstten aşağı doğru iletilen değil, tabandan doğan ve yukarı doğru iletilen bir mekanizmayla çalışır. Alınan kararları uygulama süreci, üstten gelen yönetsel bir model yerine, mahalledeki dört bölgenin temsilcilerinden oluşan halk meclisi (farklı dönemlerde farklı isimler verilmiştir, örneğin Halk Komitesi) üzerinden, tabana yayılan bir yönetsel modeli içerir. (
Resim 11)
Mahallede ikamet eden herkes, doğal bir halk meclisi üyesidir, temsilcilerin yer aldığı her toplantıya katılım sağlayabilir ve karar aşamalarına etki edebilir. Halk meclisi mahalleli tarafından seçilen ve temsil ettiği bölgenin denetimine açık bir örgütlenmedir. Komitenin öncelikleri, olanaklar kapsamında çözüm yollarının eşit ve ihtiyaca yönelik bir paylaşım stratejisiyle bulunmaya çalışılmasıdır.(26) Herkesin yalnızca bir evi olmasına izin verilmesi, ihtiyaç ötesinde ikincil konut edinilmesi durumunda yapıların ya da dairelerin konut ihtiyacı olanlara ya da mahallenin ortak kullanım alanlarına dönüştürülmesi (Resim 12) yönünde kararlar alınması; arazinin her hane halkının ihtiyaçlarına göre dağıtılması ve mekânın üretiminin de kolektif olarak gerçekleştirilmesi(27) meclis uygulamalarına birer örnektir.
Küçük Armutlu Mahallesi’ndeki halk meclisi modeli, bölgenin sorunlarının çözülmesine ve ihtiyaçların karşılanmasına yönelik rehberlik eden bir otorite haline gelmiştir. Konutlar dışında her türlü sosyal ilişkiyle ilintili sorunun da gündeme taşındığı meclislere, yakın mahallelerden dahi taleplerin geldiği gözlenmektedir. Gecekondu sakinlerinin öncelikli konuları, yıkım projeleri ile ilgili stratejik ve hukuki önlemler almak ve gelecekteki tahliye tehditlerine karşı örgütlü olmaktır. Fiziki yapılaşmadaki ilkesel kararlar ve mahallenin korunmuşluğu, örgütlülük, dayanışma kültürü ve büyümenin iradi olarak kontrol altına alınmasıyla gerçekleşmiştir. Bu kontrol, mahallelinin talep ve şikayetleri temsilciler aracılığıyla meclise bildirmesi ve ne tür müdahalelerin yapılacağı, yine meclis içinde yapılan tartışmalarla karara bağlanan bir süreci oluşturur.
Halk meclisinin yapısında ideolojik bir alt yapı olması nedeniyle disiplin, ilkesel kararlılık ve tutarlılık gözlenmektedir. Mahallenin sosyal ve ideolojik yapısı, siyasi radikalizm ve yerlilik mefhumlarıyla ilişkilidir. Bireysel kollamalar yerine, komünal ve çoğulcu fayda sağlama üzerine temellenir. Bunu yaparken esasen, bireysel çıkarlara karşıt kentli hakkı(28) feodal hemşerilik bağları ve aidiyet tabanlı, tutarlı kent politikası esasları öne çıkmaktadır. Halk meclislerinde temsili demokrasi değil, katılımcı demokrasinin varlığı gözlenir. Etkin katılımın üretici, sorgulayıcı, denetleyici, uygulayıcı olması ve bunun sistematik olması anlayışı benimsenmektedir.(29) Örgütlü olmanın kalıcı başarılar elde etmede belirleyici olduğuna dair inanç mahallede yaygındır. Tüm sorun ve çözüm yollarının tartışmaları, mahalledeki tek geniş kamusal mekân olan cemevinde gerçekleşmektedir.
Kentte, kendi konut sorununu çözme anlamında “halk meclisi-komitesi” bir ilktir.(30) Gecekondularda yaşayanlar, örgütlenme ve mücadelenin önemi sebebiyle bu oluşuma dahil olmuşlardır. Bu model, İstanbul’un diğer örgütlü mahallelerinde de gecekondu yapım süreçlerinde benimsenen bir modelken, bu mahallelerde süreklilik gösterememiş; ancak, Küçük Armutlu’da zaman zaman kesintiye uğrasa da halen varlığını sürdürmektedir.
SONUÇ
Bir çeşit parazit şeklinde, planlanmamış, kendiliğinden gelişen kentsel eklemeler olarak ele alınan gecekonduların mimarlık literatüründe “yeni yerel” olarak tanımlanması önerileri(31) bulunmaktadır. Türkiye’de kentsel dönüşüm, kentsel temizlik alanlarına dönüşmüştür. Bu yerleşimlerin temizlenmesi, dönüştürülmesi, yıkılmasının ötesinde, varlığını sürdürmeleri-korunmaları konusu henüz geniş bir tabanda tartışılmamıştır. Geleneksel yerleşimlerin korunmaları gerekliliğinin yanına gecekondu yerleşimlerinin de korunabilmesi için tartışmanın “gelenek” tabanından “sosyal kentleşme” odaklı yeni bir tabana taşınması önerilebilir. Yaşam şekli, yerel alışkanlıklar, yerel karar alma dinamikleri gibi kavramlar ile metropol-içi kırsalının ve özgün yaşantısının korunması gibi olgular, bu ortak tabanın anahtar kelimelerini oluşturabilir. Bugünün yerel koşullarını, malzemelerini ve yaşam örüntüsünü harmanlayan yeni yereller olan gecekondu yerleşimlerini görmezden gelmek, bir başka tür geleneğin korunmadan yitirilmesine sebep olmaktadır.
Küçük Armutlu Mahallesi’nde karşımıza çıkan alternatif ve özgün yerel yönetim modeli, şehirlerin alt gelir grubunun çıkar ve ihtiyaçlarını yok sayan kapitalist büyüme yöntemi olarak geliştirilen kentsel dönüşüm projelerine karşıt, korunmuşluğu sağlayan bir mekânsal iyileştirme modeli olarak, bu mahalle özelinde varlığını sürdürmektedir. Karar alma ve uygulama pratiklerinin sonuçları uzun yıllardır gözlemlenen, tabandan alınan kararlara temellenen halk meclisi odaklı yönetsel modelin geçmişte de örnekleri bulunmakta, ancak kapitalist politikaların yapılı çevreye dair “değişim değeri” odaklı yaklaşımları nedeniyle sürekliliğini sağlayamamıştır.
Bu yöntemin yaygınlaştırılmasıyla, kentin yoksul sınıflarının olumsuz etkilenmemesi; yerel ve merkezî idarelerin alacağı kararların, kullanıcı ve muhatabı arasındaki kopukluğu ortadan kaldırmak; yerele temellenen bir kontrol mekanizması ve değişim stratejisi sağlanması ve gecekondu mahallelerindeki yerel ve demokratik yerleşim unsurlarına ait geleneklerin korunması mümkün olabilir. Günümüzde, Kadıköy Belediyesi gibi bazı yerel yönetimler, alternatif yerel yönetim yöntemleri kurmaya çalışmaktadır. Kadıköy Belediyesi de Küçük Armutlu’da görülen meclis tipine benzer toplantılar organize etmekte, mahalle buluşmalarıyla sorun ve talepleri yerelden öğrenmeye çalışmaktadır.(32) Bu uygulamanın halk meclisi modelinden farkı, sadece sorunları öğrenme odaklı olması ve çözüm üretimi, karar alma mekanizmalarına dahil olunması ve hatta çözümün hayata geçirilmesi konularında kullanıcıların sürece dahil edilmemesidir.
Kentsel büyümenin, iyileştirmenin ve yönetsel yapıdaki karar alma süreçlerine alternatif bir öneri olarak bir gecekondu mahallesindeki modeli önermek, şu soruyu geliştirebilir: Küçük Armutlu Mahallesi’ndeki özgün sosyal ve ideolojik yapı sayesinde gerçekleşebilmiş bu model tüm mahallelere uygulanabilir mi? Örneğin, çok farklı sınıfların olduğu daha kozmopolit kent parçalarında halk meclisleri çalışır mı, geniş kesimlerin katılımları sağlanabilir mi? Ölçek ve sosyal yapı farklılıkları nedeniyle bu model önerisi marjinal ve uygulanabilirliği zor olarak görünebilir ancak, farklı ölçekteki mekanizmalar için yöntemsel değişiklikler beklenmeyecek ve öngörülemeyecek büyük değişikliklere sebep olabilir. Yakın geçmişte büyükşehir belediyelerinin meclis toplantılarının canlı yayınlanmaya başlaması ve geniş kitlelerce izlenmesinin alınan kararlara radikal bir şekilde etki etmesi buna verilebilecek en tali örneklerden biridir. Bu küçük ölçekli yöntemsel değişiklik dahi bazı yönetsel kararlara etki etmiştir. Bunun için demokratik ve katılımcı kent yönetimi modelinin esas alınması, daha sonra farklı yöntem denemeleriyle hayata geçirme kararlılığının sürdürülmesi önerilebilir.
* Tüm görseller Mimar Meclisi arşivinden edinilmiştir.
KAYNAKLAR
Alver, Köksal, 2010,
Siteril Hayatlar, Hece Yayınları, Ankara.
Aslan, Şükrü, 2004, 1 Mayıs Mahallesi: 1970’li Yıllarda İstanbul’da Katılımcılığın Örneği bir Yerel Kent Deneyimi, İletişim Yayınları, İstanbul.
Aslan, Şükrü; Şen, Besime, 2005, “Politik Kimliğin Temsil Edici Mekanları: Çayan Mahallesi” Toplum ve Bilim, sayı:120, ss.109-132.
Ayata, Sencer, 1989, “Toplumsal Çevre Olarak Gecekondu ve Apartman”, Toplum ve Bilim, sayı:46-47, ss.101-127.
Bapat, Meera, 1987, “What will ‘the International Year of Shelter for the Homeless’ bring for the urban poor?”, Habitat International, cilt:11, sayı:3, ss.5-22.
Batuman, Bülent, 2006, “Turkish Urban Professionals and the Politics of Housing, 1960-1980”, METU JFA, cilt:23, sayı:1, ss.59-81.
Bozkulak, Serpil, 2005, Gecekondudan Varoşa: Gülsuyu Mahallesi, Kentsel Ayrışma, Bağlam Yayınları, İstanbul.
Çakır, Sabri, 2011, “Türkiye’de Göç, Kentleşme / Gecekondu Sorunu ve Üretilen Politikalar”, SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, sayı:23, ss.209-222.
Dere, Doğukan, 2019, “Two Attempts of Counter-Space Building: Radical Urban Resistance in 1 Mayıs and Küçük Armutlu”, Boğaziçi Üniversitesi SBE, yayımlanmamış yüksek lisans tezi, İstanbul.
Engels, Frederick, 1872, On Authority, W. W. Norton and Co, New York.
Fırat, Serap, 2014, “Doğayı ve İnsanı Yoksullaştırıcı Kentleşme Pratikleri”, TESAM Akademi Dergisi, cilt:1, sayı:2, ss.31-64.
Harvey David, 2013, Asi Şehirler: Şehir Hakkından Kentsel Devrime Doğru, Metis Yayınları, İstanbul.
Harvey David, 2018, Şehir Hakkı, Sel Yayıncılık, İstanbul.
Işık, Oğuz; Pınarcıoğlu, M. Melih, 2001, Nöbetleşe Yoksulluk, İletişim Yayınları, İstanbul.
Jones, Gareth A., 2011, “Slumming About”, City, cilt:15, sayı:6, ss.696-708.
Kadıköy Belediyesi, “Merkez Kadıköy: Mekansal Stratejik Plan Mevcut Durum Raporu”
Keleş, Ruşen, 1984, Kentleşme Politikası, İmge Kitabevi, İstanbul.
Mollaahmetoğlu Falay, İrem, 2015, “On Informal Developments”, ITU AIZ, cilt:12, sayı:1, ss.257-267.
Mutlu, Selcen, 2007, “Türkiye’de Yaşanan Gecekondulaşma Süreci ve Çözüm Arayışları: Ankara Örneği”, Ankara Üniversitesi SBE, yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Ankara.
Öztürk, Mesut, 2016, “Enformel Siyasi Ağların Gecekondu Üretim Biçimlerine Etkileri: Güzeltepe-Çayan Mahallesi Örneği”, İstanbul Bilgi Üniversitesi FBE, yayımlanmamış yüksek lisans tezi, İstanbul.
Prescott, Michaela Frances; Vollmer, Derek; Heisel, Felix, 2013, “Learning from informal urbanism”, Gazzette, sayı: 20, FCL_ Future Cities Laboratory Singapore ETH Center for Global Environmental Sustainability (SEC). https://www.research-collection.ethz.ch/bitstream/handle/20.500.11850/304271/2013-20.pdf?sequence=2&isAllowed=y [Erişim: 01.07.2020]
Sobreira, Fabiano José Arcadio, 2009, Favelas, barriadas, bidonvilles: the universal morphology of poverty, UNICEUB – Centro Universitario de Brasilia.
Suditu, Bogdan; Valceanu, Daniel-Gabriel, 2013, “Informal Settlements and Squatting in Romania: Socio-spatial Patterns and Typologies”, Human Geographies-Journal of Studies and Research in Human Geography, cilt:7, sayı:2, ss.65-75.
Şentürk, Burcu, 2015, Bu Çamuru Beraber Çiğnedik, İletişim Yayınları, İstanbul.
Türkün, Asuman vd., 2014, “İstanbul’da 1980’ler Sonrasında Kentsel Dönüşüm: Mevzuat, Söylem, Aktörler ve Dönüşümün Hedefindeki Alanlar”, içinde: Asuman Türkün (der), Mülk, Mahal, İnsan: İstanbul’da Kentsel Dönüşüm, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul.
Valladares, L. P., 1978, “Working the System: Squatter Response to Resettlement in Rio de Janeiro”, International Journal of Urban and Regional Research, cilt:2, sayı:1-3.
Van Nostrand, John Cornelius, 1982, “Old Naledi, the Village Becomes a Town: An Outline of the Old Naledi Squatter Upgrading Project, Gaborone, Botswana”, Toronto, Ont.: J. Lorime.
Zappula, Carmelo; Suau, Cristian, Fikfak, Alenka, 2014 “The Pattern Making of Mega-slums on Semantics in Slum Urban Cultures”, Journal of Architecture and Urbanism, cilt:38, sayı:4, ss.247-265.
URL1. “Anlat Kadıköy” www.anlat.kadikoy.bel.tr [Erişim: 01.06.2020]
NOTLAR
1. Çakır, 2011.
2. Mutlu, 2007.
3. Suditu ve Valceanu, 2013.
4. Prescott vd., 2013.
5. Jones, 2011.
6. Ayata, 1989.
7. Alver, 2010.
8. Zappula vd., 2014.
9. Zappula vd., 2014.
10. Sobreira, 2009.
11. Bozkulak, 2005.
12. Fırat, 2014.
13. Türkün vd., 2014.
14. Türkün vd., 2014.
15. Işık ve Pınarcıoğlu 2001.
16. Keleş, 1984.
17. Şentürk, 2015; Öztürk, 2016; Dere, 2019.
18. Bapat, 1987; Nostrand ve Cornelius, 1982.
19. Sobreira, 2009.
20. “Küçük Armutlu (F. S. M.) Mahallesi Yerinde ve Yerlisiyle İyileştirme Ulusal Mimari Fikir Yarışması” hakkında daha detaylı bilgi için Mimar Meclisi sosyal medya hesapları ve Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi tarafından hazırlanan “Dayanışma Mimarlığı Ocak 2017” sergi kitapçığı (ss.80-96) incelenebilir.
21. Sobreira, 2009.
22. Engels, 1872.
23. Harvey, 2013, s. 59.
24. Valladres, 1978.
25. Işık ve Pınarcıoğlu, 2001.
26. Aslan ve Şen, 2005.
27. Aslan, 2004 aktaran Batuman, 2006.
28. Harvey, 2018.
29. Aslan, 2004.
30. Aslan, 2004.
31. Falay, 2015.
32. URL1.
Bu icerik 5141 defa görüntülenmiştir.