414
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • Karantina Sonrasına Dair Tahayyüllerimiz
    Yiğit Acar, Aydan Balamir, Bilge Bal, Cihan Uzunçarşılı Baysal, Ömer Selçuk Baz, İhsan Bilgin, Olgu Çalışkan, Enise Burcu Derinboğaz, Neslihan Dostoğlu, Senem Doyduk, Erdem Erten, Dürrin Süer, İlhan Tekeli, Hakkı Yırtıcı

  • Modern Kentin Saati: Sivas Cer Atelyesi
    Gülhayat Ağraz, Arş. Gör., Gazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü
    Esma Eroğlu, Arş. Gör., Gazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü
    Merve Ertosun Yıldız, Arş. Gör., Gazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü

YAYINLAR



KÜNYE
ETKİNLİK

Geçmişin İzleri: Mimarlar Derneği 1927, Cinnah 19, Nejat Ersin ve Arşivi

Selda Bancı, Dr. Öğr. Üyesi, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Mimarlık Bölümü, Mimarlar Derneği 1927 Yönetim Kurulu Üyesi

Mimarlar Derneği 1927’nin düzenlediği “Mimar Nejat Ersin” isimli sergi 19-29 Şubat 2020 tarihleri arasında izleyici ile buluştu. Serginin ardından, hem 100. kuruluş yılına yaklaşan bir meslek örgütünün tarihine yakından bakmamızı hem de dernek ile Nejat Ersin’in kesişim kümesi olan dernek mekânını tanımamızı sağlayan yazı, Türkiye’deki modern mimarlığın önemli aktörlerinden Ersin’in arşivinden hareketle mimarın hayatına daha yakından bakmamızı mümkün kılıyor.

 

“Geçmiş yabancı bir ülkedir…”(1)

L. P. Hartley’in bir romanının girişinde yer alan bu ifade, kitabın farklı bağlamına rağmen, yirmi birinci yüzyıl kentlileri olarak geçmişle ilişkimizde hissettiğimiz yabancılaşma duygusunu iyi bir şekilde özetler. Geçmişle kurduğumuz ilişkide artan bir şekilde hissettiğimiz bu yabancılaşma, yüzyılın karakteristik özelliklerinden biri olan sürekli değişimin bir sonucudur. Değişim, bugün yaşamın her alanında yaşanıyor. Yunan filozofu Heraklitus’un yüzyıllar önce fark ettiği gibi, “Sürekli olan tek şey değişimdir.” Diğer taraftan, Güney Koreli yazar ve düşünür Byung-Chul Han’ın vurguladığı haliyle zaman, düzenleyici bir ritmin eksikliğini çeker. Geçmiş ve gelecek birbirinden uzaklaşırken şimdiki zaman noktasal bir ana indirgenir.(2) Dolayısıyla, öncesi ve sonrası olmayan gelip geçici şeylerle özdeşlik kurmaya çalışırken geçmişle kurduğumuz bağı yitiririz. Bu nedenle, bir anlamıyla zamanda kayboluruz. Oysa zamanda (ve elbette mekânda) bir yer edinmeye; geçmişle, geçmişimizle bağ kurmaya ihtiyacımız var. Neyse ki geçmiş bir şekliyle bugüne izler bırakıyor: Dana Arnold’ın söylediği gibi ister belge ister kurum isterse yapı olsun, geçmiş “arşiv”ler olarak bugüne kalır.(3) Bu bağlamda, bu makalede, mimarlık alanındaki farklı “arşivleri” bir araya getiren bir örneğe, geçmişle yeniden ilişki kurmamızın türlü aracılarını içeren bir vakaya odaklanacağım: Mimarlar Derneği 1927’nin, Mimar Nejat Ersin (1924-2010) ve onun kişisel ve mesleki arşivi için yürüttüğü çalışmaları paylaşacağım. Bu çalışmalar, Mimarlar Derneği’nin kurumsal tarihinden, Derneğin 2013 yılında Ersin’in bir yapısına taşınmasından, yapının (Cinnah 19) ve mimarın (Nejat Ersin) kendisinden ve kuşkusuz modern mimarlığa dair açılımlardan ayrı düşünülemez. Dolayısıyla, sırasıyla, Mimarlar Derneği 1927, Cinnah 19, Mimar Nejat Ersin ve arşiv bu makalenin parçalarını oluşturacak. Aynı zamanda, bu çalışmada, 100. kuruluş yılına yaklaşan bir meslek kurumunu, bir yapıyı, artık aramızda olmayan ama ardında hatırlanacak izler bırakan bir mimarı ve onun arşivini, geçmişe bağlanmanın yolları olarak bir arada ele alıyorum. Bu şekilde, Türkiye’de ve Türkiye mimarlık ortamında “zamanda kaybolmamak” için bu aracılara ne denli ihtiyacımız olduğunu hatırlatmak istiyorum.

MİMARLAR DERNEĞİ 1927 VE CİNNAH 19

“Türk toplumuna, mimarlık topluluğuna ve mesleğine yararlı olmak” amacıyla 18 Şubat 1927 tarihinde “Türk Mimarlar Cemiyeti” adıyla kurulan Mimarlar Derneği 1927, Türkiye’nin en eski bağımsız mimarlık örgütüdür.(4) Kâr amacı gütmeyen Dernek, ülkede mimarlık kültürünü geliştirmeyi hedefler ve amaçları doğrultusunda düzenli olarak mimarların, öğrencilerin ve Ankaralıların katıldığı mesleki ve kültürel etkinlikler düzenler, yayınlar hazırlar.(5) Kuruluşunu takip eden yıllardan bugüne, Ankara’nın farklı semtlerinde kiraladığı mekânlarda merkez ve lokaller kuran Dernek, amaçlarına yönelik olarak tanımladığı faaliyet alanında etkin olmayı sürdürmüştür. Derneğin her yeni mekânı hem faaliyet alanı hem de mimarlık alanında kendine tanımladığı rol üzerinde etkili olmuştur.(6) Dolayısıyla, içinden geçtiğimiz bu son dönemde Dernek, kurumsal tarihinde yer edinecek denli önemli gelişmelere tanıklık ediyor. Derneğin mülk edinmesi için uzun yıllardır sağlanan birikim, özellikle 80. kuruluş yılından sonra hız kazanarak Mayıs-Haziran 2012’de Cinnah Caddesi 19 numarada iki dairenin satın alınması ile sonuçlandı. Böylece Konur Sokak’taki İnankur Evi’nden ve aradan geçen elli yılı aşkın zamandan sonra Dernek kendi mülküne sahip oldu. Özveriyle görev yapan kurulların ve üyelerin desteği ile Şubat 2013’te,(7) Mimar Nejat Ersin’in erken dönem yapılarından birine, Ankara Cinnah Caddesi 19 numaradaki apartmana, namı diğer “Cinnah 19”a taşındı.(8)

Nejat Ersin, 1956’da proje çalışmalarına başladığı bu Corbusian konut bloğunu, Meydanlar Müdürlüğü’nde birlikte çalıştığı mimar ve mühendislerin kurduğu kooperatif için “hatırda kalacak bir bina” yapmak üzere tasarlar. Kooperatifin Ersin’i proje mimarı, aynı zamanda da inşaatın yürütücüsü olarak görevlendirdiği yapı 1960’da tamamlanır.(9) Mimarlıkta ulusal olanın, geleneğe ve yere ait olanın araştırıldığı bir dönemde eğitim almasına rağmen Nejat Ersin, çağının mimarlığını yansıtan projeler yapmak istemektedir. 1950’li yılların uluslararası etkilere açık mimarlık ortamı da onun bu arzusunu destekler niteliktedir: Dönemin mimari yayınları Ersin’in mimarlık kariyerine başladığı 1950’li yıllarda dünya çapında tanınan, çağdaş modern ustalar tarafından tasarlanan savaş sonrası modernizmin “kanonik” örneklerini sergilemektedir. Tasarlayacağı Meydanlar Müdürlüğü Kooperatifi Ersin’e modern mimarinin ideallerini deneyeceği ve hayata geçireceği bir fırsat sunmaktadır. Nejat Ersin, etüt sürecinde uzun araştırmalar yapar ve Le Corbusier, Oscar Niemeyer, Lúcio Costa, Edward Durell Stone gibi uluslararası modern mimarlığın önde gelen isimlerinden ve Le Corbusier'in konut bloklarından etkilenir. Böylece, 1950’li yılların Ankarası ve Türkiye mimarlığı, Le Corbusier ve Unité d’Habitation’un (1947-52) izinden giden simgesel modernist yapılardan birini repertuarına ekler.2013 yılından itibaren, Mimarlar Derneği’nin mimarlık alanına sunduğu çok yönlü katkıda “modern mimarlık mirasına” dair vurgu öne çıkıyor. Cinnah 19’a yerleşilen ilk yıllarda, yapıyı merkezine alan halihazırdaki araştırma ve çalışmaların paylaşımına ilave olarak yeni bilgi ve belge üretimini de önceleyen çalışmalar dikkat çekiyordu.(10) Takip eden yıllarda ise çalışma çerçevesinin genişlediğini, Ankara’ya ve modern mimarlık mirasına dair uluslararası açılımları da olan kapsamlı çalışmaların Dernek etkinlik programında yer almaya başladığını görüyoruz.(11) Aslında Mimarlar Derneği, bu gündemlerin sadece yaratıcısı ya da takipçisi olmakla kalmıyor, aynı zamanda, sağladığı desteklerle de mimarlığın meslek olarak gelişimine ve mimarlık kültürünün oluşumuna katkı sağlıyor. Bu yıl başlatılan “Modern Mimarlık Araştırmaları Destek Programı”, Türkiye’deki modern mimarlık mirasının korunmasını ve modern mimarlık mirası hakkında toplumsal farkındalık yaratılmasını odağına alarak bu bağlamda dikkat çekiyor. Diğer taraftan, Derneğin 2013 yılından bu yana, Cinnah 19’daki varlığı yapıyı zaman içerisinde Ankara'da yeni bir kültür ve sanat odağı haline getirdi. Apartman bloğu, kısmen özgün işlevini sürdürürken Mimarlar Derneği gibi yeni işlevler üstlenen birimler yapının değerinin anlaşılmasında ve yapının bir miras olarak tanınmasında toplumsal farkındalık oluşturmayı kolaylaştırdı. Konutların mahremiyeti sağlanırken, mimarların, mimarlık öğrencilerinin ve Ankaralıların yapıyla kurdukları ilişki ve oluşan yeni deneyimler Cinnah 19’a farklı bir rol tanımlamaya başladı. Bu, kentsel bellekte kurulan farklı bir kimlik değerini de beraberinde getirdi. Cinnah 19’u, modern dönem sivil mimarlık yapılarının bu seçkin örneğini korumaya dair ilk adımların böylece atılmış olduğunu ileri sürebiliriz.(12) Ne ki, yapının acil tamiratları bir yana, kapsamlı bir bakım ve onarım için projelendirme, kaynak ve fon arayışlarının bir çözüme ulaştırılması yapının geleceği açısından önem arz ediyor.

Bugün, Mimarlar Derneği 1927, kendi kurumsal tarihindeki kopuşlar ve sürekliliklerle Türkiye’de mimarlığın meslek olarak gelişiminden mesleğin örgütlenmesine uzanan bir dolu hikayeyi anlamaya ve yeniden kurmaya 93 yıllık tanıklığıyla aracılık ediyor. Cinnah 19 ise hem Türkiye’nin bu ilk bağımsız meslek örgütüyle hem de bir dönemin sosyal, ekonomik, kültürel yaşamı ile mimari ve tasarım anlayışıyla tanışmanın birincil kaynağı; 1950’li yıllara ve Mimar Nejat Ersin’e ulaşmanın diğer bir deyişle geçmiş ile bağ kurmanın başlıca aracıdır. Bu bağlamda, Mimar Nejat Ersin’in altı binden fazla eseri içeren mesleki ve kişisel arşivinin Mimarlar Derneği 1927’ye bağışlanması ve bu koleksiyonun Ersin’in bir yapısında yer alan Dernek mekânında muhafaza edilmesi anlamlı bir bütün oluşturmaktadır.

MİMAR NEJAT ERSİN VE ARŞİVİ

Türkiye modern mimarlığının önde gelen isimlerinden biri olan Nejat Ersin, 1924 yılında Darıca Kocaeli'nde dünyaya gelir. 1950 yılında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Mimarlık Bölümü’nden mezun olur. Meslekteki ilk yıllarında, aralarında Malatya 7. Yurtiçi Bölge Komutanlığı İnşaat Şubesi ve Ankara İmar Müdürlüğü’nün de yer aldığı çeşitli kurum ve kuruluşlarda mimar olarak çalışır. 1952’de bir daha ayrılmamak üzere Ankara’ya yerleşirken Bayındırlık Bakanlığı Hava Meydanları ve Akaryakıt Tesisleri İnşaat Reisliği’nde Mimari Büro Şefi olarak göreve başlar. Bu dönemde, askeri ve sivil pek çok hava meydanı üzerinde çalışır. Aynı yıl, 1953’te Sedat Çağlar ve Necdet Dağ ile Adil Han’da Form Dekorasyon Mağazası’nı kurarlar. 1957’ye dek süren bu birliktelikte, yarışmalara hazırlanırken, proje işleri yapar, mobilya üretip satarlar. Nejat Ersin, aynı zamanda, sivil toplum kuruluşları ve meslek örgütleriyle ilişki içindedir ve yaşamı boyunca farklı dönemlerde Kavaklıdere Spor Kulübü, Mimarlar Odası ve Mimarlar Derneği 1927’de aktif olarak görevler üstlenir. 1960 yılında memuriyetten ayrılarak kendi mimarlık bürosunu açar. Emekli olduğu 1996 yılına kadar devam eden elli yıla yaklaşan meslek hayatında, konutlardan işyerlerine, otomotiv servis yapılarından turizm tesislerine uzanan bir yelpazede, çeşitli ölçek ve işlevlerde 150’den fazla proje üretir.(13) Ayrıca zaman zaman mimari yayınlar için yazar. 2002 yılında TMMOB Mimarlar Odası Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri Programı’nın 8. döneminde Mimarlığa Katkı Dalı Başarı Ödülü’ne layık görülür ve aynı programın 9. döneminde Seçici Kurul Başkanlığını üstlenir. 11 Mayıs 2010’da Ankara’da yaşama veda eder. Ersin, mimarlık bürosunu kapattıktan sonra bazı dokümanları evindeki bir dolapta muhafaza etmiştir. Mimarın 50 yıla yaklaşan meslek pratiğinin izlerini oluşturan bu malzemenin yanı sıra, 86 yıllık yaşamına, gündelik ve sosyal hayatına dair bazı ilave dokümanları, Nisan 2017’de Perihan Ersin ve onun vefatından sonra Ocak 2018’de aile bireyleri Mimarlar Derneği 1927’ye bağışladı. Derneğin devraldığı koleksiyon, 1951-1994 dönemine tarihlenen 150’den fazla projeye ait elle çizilmiş 2500’den fazla proje paftasını; mimarın kariyerini ve yaşamını gözler önüne seren 3000’e yakın fotoğrafı; 500 adet kitap ve dergiyi; az sayıda olmak üzere proje notu, yazışma, yazı taslakları, sulu boya ve karakalem çizim gibi belgeyi; ödül plaketleri, yazı-çizi setleri ve fotoğrafçılık için teknik araçlar gibi nesneleri içeriyor. Dolayısıyla koleksiyon, Nejat Ersin’in yaşamıyla birlikte ördüğü mimarlığını ya da mimarlıkla iç içe geçen yaşamında birikenleri bir arada sunuyor. Bu birikim, “şeylerin doğal döngüsüne” karşı ayakta kalarak geçmişin canlılığını korumaya çalışır. Ancak bugün, Ersin’in tam olarak neyi saklamak istediğini, nelerin ise kazara bugüne kaldığını bilmiyoruz. Ondan kalanlar özellikle seçilen ve düzenlenen “arşiv malzemesi” değiller; onlar, bir anlamda, rastlantısal olarak, belki pratik nedenlerle bugüne kalan mesleki pratiğin, gündelik ve sosyal yaşamın yan ürünleri. Bu nedenle, mimarın kişisel arşivinde var olanlar geçmiş ile şimdiki zaman arasındaki boşluğu doldurmak isterken, bugün arşivde olmayanlar, eksik olanlar yeni boşlukların oluşmasına yol açıyor. Nejat Ersin’den kalanlar şu soruları akla getiriyor: Rastlantısal olarak bir araya gelen bu parçaların söylemek istedikleri nelerdir? Bir mimarın ardında bıraktıklarından (bütüncül) bir anlatı kurabilir miyiz, nasıl? Bir mimarın geride bıraktığı izler ne zaman ve nasıl bir arşiv oluşturur?

Mimarlar Derneği, Ersin’den kalan bu birikimi öz kaynaklarıyla yürüteceği bir proje olarak ele aldı(14) ve arşivi kurarken, arşivin zenginliğini etkinlikler yoluyla tanıtma çalışmalarını paralel olarak sürdürdü.(15) Aynı zamanda Dernek mekânında bir düzenlemeye gidilerek bu miras için bir bölüm oluşturuldu. Arşiv malzemesini anlamaya çalışırken fiziksel ortamdaki tüm dokümanların dijitalleştirilmesi koleksiyona dair yapılan ilk çalışma oldu. Arşiv oluşturulurken hiçbir malzeme değerlendirmeye tabi tutulmadı, yani “arşiv değeri” göz önüne alınarak dışarıda bırakılmadı. Nejat Ersin’in ardında bıraktığı tüm izleri, kayıtları bir arada tutmak, “bütün” olarak korumak arşivi kurmanın asıl önceliğini oluşturdu. Arşiv malzemesinde ve Nejat Ersin’le ilgili yapılan yayınlarda yer alan bilgiler ile mimarlık ortamında söylenenler çakıştırılarak bütüncül bir “yapılar/projeler listesi” çıkarıldı. Dolu ve boş haneleriyle bu liste, tüm süreçte çalışmalara yol gösteren kurucu bir ögeye dönüştü. Ulaşılan her yeni bilgi ile liste güncellendi ve yeniden hazırlandı. Arşivdeki herhangi bir kayıt (örneğin listedeki bir proje) diğerleriyle iletişim halinde bir varlığa bürünüyor, izleri “yalnızlıktan kurtarmak” her birini çevresindeki ögeleriyle birlikte ele almak ve bağlamlarına yerleştirmek gerekiyor.(16) Dolayısıyla, bir yandan arşivdeki her bir kaydın bir diğeriyle ilişkisini kurmak diğer yandan da bu arşivin başka arşivlerle ilişkisini örmek arşivin yapılanmasında merkezî bir rol oynadı. Bu kapsamda, Nisan 2017’den bugüne, büyük bir titizlikle yürütülen çalışmalar sonucunda arşivin tasnifi, sayısallaştırılması ve kataloglaması yapılırken; aynı zamanda, çeşitli kurum arşivlerinde araştırmalar yürütüldü ve Ersin’in Ankara’daki yapılarından otuz altısı güncel fotoğraf çekimleri aracılığıyla belgelendi.(17) Tutarlı bir bütün oluşturma iddiasında olmayan arşiv, bugün, kendi düzeni / düzensizliği, dolulukları ve boşlukları ile geçmiş ile şimdiki zamanı bağlayan bir köprü görevi üstleniyor.

Nejat Ersin arşivinin kapsamlı ilk sunumu, Derneğin 93. kuruluş yıldönümünde 18 Şubat 2020’de, Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde açılan “Mimar Nejat Ersin” Sergisi aracılığıyla yapıldı.(18) Sergide, Nejat Ersin’in mesleki ve kişisel arşivinden “fragmanlar”la serbest bir şekilde örülen kronolojik yaşam öyküsü esası oluştururken, çeşitli zamanlarda Nejat Ersin ile yapılan söyleşilerin sesli ve görüntülü kayıtları sergiyi destekledi. Tıpkı arşivin kendisi gibi sergi de arşivde yer alan parçalardan tutarlı bir bütün oluşturmaya ya da “doğru” bir anlatı kurmaya çalışmadı, izleyenlerin farklı okumalarına olanak verecek bir düzene sahip olarak hazırlandı. Dolayısıyla sergi, izleyeni bir mimar, yaşamı ve yapıtları ile buluştururken, “bir mimarın mirası” üzerinden Türkiye’nin ve Ankara’nın bir döneminin mekânsal ve sosyal gelişimine tanık olmaya davet etti. İzleyene, geçmişten geleceğe, içine aldıklarından dışarıda bıraktıklarına, doluluklardan boşluğa, kalıcı bir varlıktan değişime, kamusal olandan özel olana uzanan bir “gerçeklik önermesi” sunuldu.

Sergi içeriğinin bir yayınla kalıcı hale getirilmesi ve yapılı çevreyle ilgilenen bağımsız araştırmacıların, lisansüstü çalışmalar yürütenlerin ve akademisyenlerin koleksiyona erişimini kolaylaştırmak için bir veri tabanı oluşturma çalışmaları Haziran 2020 itibarıyla devam ediyor. Kuşkusuz, Nejat Ersin’den kalanlar onun hakkında yürütülecek gelecek araştırmaları da tanımlıyor. Arşiv, geçmişe bağlanmanın yollarından biriyken, aslında, gelecek için önemli ve değerlidir. Arşiv, Derrida’nın belirttiği üzere, “bir gelecek meselesi, geleceğin kendisi meselesi, bir cevap, bir vaat ve yarın için bir sorumluluk meselesidir.”(19) Arşiv, bugün gündelik hayatımıza sahne olan yapılı çevreyi üreten “sessiz” aktörlerden biri olan Ersin’in yaşamını ve yapıtlarını anlamada araştırmacılara bir fırsat tanıyacak. (20) Bugün, şimdi içinde yaşadığımız mekânların tasarımcısı mimarla karşılaşma ve onun dünyasıyla tanışma fırsatı… Yürüdüğümüz sokaklardaki yapıların, yaşadığımız apartmanların mimarını yakından tanımak bizi geçmişe bağlarken mimara ve mimarlığına yaklaşmamızı sağlayacak. Arşiv, değişen zaman ve bağlamlar çerçevesinde, farklı kayıtların birlikte veya karşılaştırmalı olarak ele alınmasıyla ve araştırmacıların farklı ele alışlarıyla sorgulanacak, yorumlanacak, işlenecek ve anlam kazanacak.

SONUÇ

Geçmişle ilişkimizi çoğunlukla elle tutulur, gözle görülür (özdeksel) aracılarla tanımlıyoruz. Kalıcılığı ve değişimi bu aracılar vasıtasıyla deneyimliyor, süreklilikleri onlar üzerinden kuruyoruz. Juhani Pallasmaa’nın belirttiği gibi, söz gelimi, “Mimarlık sınırsız mekânı ve sonsuz zamanı evcilleştirerek insan için katlanılır, yaşanılır ve anlaşılır kılar.”(21) Yapılar ve şehirler zamanın başlıca araçları, müzeleridir: Onlar, “Tarihin geçişini görmemizi ve bireysel yaşamı aşan yaşam döngülerine katılmamızı sağlarlar.”(22) Gaston Bachelard ise, mekân, “peteklerinin binlerce gözünde, zamanı sıkıştırılmış olarak tutar. Mekân bu işe yarar”(23) derken, aslında, mekânın geçmiş zamanla kurduğumuz ilişkideki aracılığını vurguluyor. Zamanla kurduğumuz ilişkide, mekân ve mimarlık kadar, pek çoğuna derinden bağlandığımız, yaşamımızda süreklilikler tesis eden, değişen durumlarda aynı(ymış) gibi kalan başka izler de var; bünyesinde farklı anlamda “köklü bir yapı” barındıran kurumlar, geçmişin belgelerini saklayan arşivler, iletişim ortamlarındaki üretimler ve diğerleri.(24) Bu makalede, şimdi ile geçmiş ve gelecek arasında bağ kuran aracılara Mimarlar Derneği 1927’nin son yıllarda gündeminde olan gelişmeler ve çalışmalar bağlamında değindim. 2017’de, Derneğin 90. kuruluş yılına özel hazırlanan metinde belirtildiği üzere Mimarlar Derneği 1927, “her şeyin zamana yenildiği, değersizleştirildiği, insani değerler dahil her şeyin hızla tüketildiği bu çağda mimarlık mesleğini ve ilkelerini 90 yıl önceki heyecanla” savunmayı sürdürüyor. Türkiye mimarlığının, sosyal / kültürel yaşamın ve Ankara’nın bir kesiti olarak Nejat Ersin mimarlığına ve Nejat Ersin’e dair bilgi üretimi için bir ortam olan arşiv ile 1950’li yıllarda Ankara ve Türkiye’deki konut üretiminin önemli örneklerinden biri olan Cinnah 19 zamanı düzene sokuyor. Bir kurum, bir yapı, bir mimar ve arşivi bizi kaybolmuşluktan kurtaran, zamanı “tutarak” geçmişin canlılığını koruyan, hatırlamanın araçları olarak yaşamımızdalar.

* Makalenin son okumasını yapan Lale Özgenel’e teşekkürlerimi sunarım.

NOTLAR

1. İngiliz yazar L. P. Hartley’in (1895-1972) The Go-Between adlı bu kitabı 1953’te yayımlanır. Kitaptaki cümle şu şekildedir: “The past is a foreign country; they do things differently there.” The Past Is a Foreign Country, aynı zamanda, David Lowenthal’ın geçmiş ve tarihin doğasını araştıran ve 1985’te basılan kitabının da başlığıdır.

2. Han, Byung-Chul, 2018, Zamanın Kokusu: Bulunma Sanatı Üzerine Felsefi Bir Deneme, (çev.) Şeyda Öztürk, Metis Yayıncılık, İstanbul, s.13.

3. Arnold, Dana, 2002, Reading Architectural History, Routledge, Londra ve New York, s.7.

4. Mimarlar Derneği 1927’nin ilk elli yıldaki tarihinden kesitler bir çalışmanın konusu oldu, bkz. Ünalın, Çetin, 2002, Türk Mimarlar Cemiyetinden Mimarlar Derneği 1927’ye, Mimarlar Derneği 1927, Ankara.

5. Derneğin (o zamanki adıyla Türk Yüksek Mimarlar Birliği’nin) süreli yayını olan Mimarlık (1944-1953) dergisi üzerine bir değerlendirme için bkz. Şentek, Arif, 2018, “Mimarlık’ın Öncülü Bir Dergi: Mimarlık 1944-1953”, Mimarlık, sayı:400, ss.55-58.

6. Derneğin 91. kuruluş yıldönümü için Zeynep Önen, Nesrin Erdoğan ve Selda Bancı’nın düzenlediği “90 Yılın Mekânları Sergisi”nin işaret ettiği gibi Dernek, 1927-44’te yazıhane ve şantiye barakalarında, 1944-46’da Anafartalar Caddesi Kınacıhan’da, 1946-51’de Selanik Caddesi Beşir Özkasım Apartmanı’nda, 1951-60’da Atatürk Bulvarı Büyük Sinema üstü 4. katta, 1960-67’de Konur Sokak 4 numarada, 1967-70’de Mithatpaşa Caddesi 36 numarada, 1970-82’de Konur Sokak 4 numarada, 1983-86’da Selanik Caddesi 44 numarada, 1986-91 Kuleli Sokak 33 numarada, 1991-96’da Turan Emeksiz Sokak Park Sitesi’nde, 1997-99’da Mebusevleri Ergin Sokak 24 numarada, 1999-2012’de Birlik Mahallesi 14. Sokak’ta ikamet etmiştir. Şubat 2013’ten bugüne de Dernek merkezi Cinnah Caddesi 19 numarada bulunmaktadır.

7. Mimarlar Derneği 1927’nin yeni mekânının satın alınmasında, yenilenmesinde ve bugünkü kullanımına ulaşmasında Derneğin 69., 70., 71., 72. ve 73. dönemlerinde görev üstlenen ilgili tüm kurul ve komisyonların çabası söz konusudur. Bkz. www.md1927.org.tr/dernek/kurullar

8. Yapının bu isimle anılmasına Ali Cengizkan’ın çalışmaları öncülük eder. Bkz. Cengizkan, Ali, 2002, “Cinnah 19” Ütopik mi, Gerçek Modern mi?, Mimarlık, sayı:304, ss.18-21. Burada Cengizkan, yapının gerçekleşme hikâyesini arşiv belgelerinin yakın okumaları üzerinden yeniden kurarken, mimarın dönemin konut kooperatifi yaklaşımına ve imar yönetmeliği anlayışına getirdiği eleştirel yorumu, Cinnah 19’un mimari değeriyle birlikte gündeme taşır. Ayrıca bkz. Cengizkan, Ali, 2002, “Nejat Ersin ile ‘Cinnah 19’ Üzerine”, Modernin Saati, Mimarlar Derneği-Boyut Yayın Grubu, Ankara ve İstanbul.

9. Statik projeleri Y. Müh. Yavuz Kireç hazırlar, Y. Mimar Necdet Dağ ise özellikle detaylarda Ersin’e yardımcı olmuştur. Kaba inşaatın sonunda Y. Mimar Adnan Şimşek’in ayrılması ile Nejat Ersin inşaatın yürütücülüğünü üstlenir. (Ersin, Nejat, t.y., Yaşam öykümü özgeçmişimle..., Mimarlar Derneği 1927- Nejat Ersin Arşivi)

10. Cemal Emden’in fotoğraflarından oluşan “Le Corbusier” sergisi (30.03.2013); Ali Cengizkan’ın “Cinnah 19 / Kurgu / İnşaat / Yaşantı” adlı söyleşisi (16.04.2013); T. Elvan Altan’ın yönettiği, Meltem Gürel, Bilge İmamoğlu ve Ebru Omay’ın konuşması olarak katıldığı “Cinnah 19'un Çağdaşları: Modern Konutun Tarihi ve Korunması” başlıklı panel (30.04.2013); Cinnah 19 Fotoğraf Çalıştayı ve Oğuz Karakütük’ün “Fotoğraf Mimarisi” ve Haluk Zelef’in “Cinnah 19'un Mimarisi” sunumları (23.11.2013) anılabilir. Ayrıca, Mimarlar Derneği 1927’nin düzenlediği fotoğraf ve metin yarışmalarının altıncısı modern mimarlığa dair farkındalık yaratmak ve bir kamuoyu oluşturmak adına “Modern Güzeldir” temasıyla düzenlenmiştir.

11. “Kayıp ve Risk Altında: Başkent Ankara’nın Modern Mirası, 1927-1939 başlıklı sergi ve panel (Şubat 2017); Docomomo _tr çalışma grubunun ve “Ankara’da İz Bırakan Mimarlar” projesinin etkinliklerine ev sahipliği yapmak ve katkı sağlamak (Mart 2018 ve Mart 2019) ve Ankara Fotoğraf Sanatçıları Derneği ile yürütülen “Ankara 20. yy. Mimarlığı-Güncel Fotoğraf Arşivi” projesi (Kasım 2018) bu bağlamda not edilebilir.

12. Balamir, “mirasın tanınma ve sahiplenilme sorunu”nu modern mirasın korunmasındaki dört temel sorundan ilki olarak anar. Bkz. Balamir, Aydan, 2014, “Modern Mirasın Korunması”, Korumada Sivil Mimarlık Çalıştay Notları, (yay. haz.) Nuray Bayraktar, VEKAM, Ankara, s.44.

13. Nejat Ersin’in yaşam öyküsü, meslek hayatı, deneyim ve anılarını içeren en kapsamlı yayınlar için bkz. Ersin, Nejat, 1994, “Söyleşi Aydan Erim, Bir Mimar: Nejat Ersin”, Mimarlık, sayı:257, ss.11-16; Ersin, Nejat, 2002, “Retrospektif: Nejat Ersin”, Mimarlık, sayı: 304, ss.8-17; Ersin, Nejat, 2002, “Söyleşi Ali Cengizkan-Cânâ Bilsel, Nejat Ersin’le Meslek ve Örgütlenme Üzerine”, Mimarlık, sayı:304, ss.22-24.

14. Nisan 2017'den bu yana koordinatörlüğünü üstlendiğim projede, mimarlık ve/ya mimarlık tarihi alanında lisansüstü çalışmalarına devam eden araştırmacılar, arşivin sayısallaştırma, tasnif ve kataloglama çalışmalarını Mimarlar Derneği’nde yarı-zamanlı görev yaparak yürüttüler: Zeynep Gür (22.03.2017-30.06.2017), Nesrin Erdoğan (03.07.2017-30.08.2018), Caner Arıkboğa (02.01.2019-30.03.2019) ve Cem Dedekargınoğlu (15.03.2019-…).

15. 22.05.2018’de Selda Bancı ve Nesrin Erdoğan tarafından yapılan “Nejat Ersin Arşivi Ön-izleme” başlıklı sunumu ve 14.01.2020’de Beril Kapusuz Balcı, Duygu Tüntaş ve Oğuz Karakütük tarafından gerçekleştirilen “Fosforlu Salı” başlıklı etkileşimli akşamı bu anlamda anabiliriz.

16. Arşivleme süreci, malzemenin kayıt altına alınması kadar yeni belgelerin üretilmesini de içeriyor (Derrida’nın arşivlemenin kaydettiği kadar ürettiği tespiti için bkz. Derrida, Jacques, 1995, “Archive Fever, A Freudian Impression”, Diacritics, cilt:25, sayı:2, s.17).

17. Güncel fotoğraf çekimlerini Oğuz Karakütük, Duygu Tüntaş ve Beril Kapusuz Balcı yaparken, fotoğraf çekimleri koordinasyonunu Cem Dedekargınoğlu üstlendi.

18. Düzenleyen: Mimarlar Derneği 1927; Küratör: Selda Bancı; Düzenleme Kurulu: Lale Özgenel, Rana Ünsal Ildız, Neris Parlak Temizel, Selda Bancı, Şuayip Çavuşlar; Sergi Tasarımı: Oğuz Karakütük ve Nazlı Deniz Oğuz, Ka Fotoğraf Geliştirme Atölyesi; Arşivler: Mimarlar Derneği 1927 – Nejat Ersin Arşivi, Mimarlar Derneği 1927, Büyükşehir Belediyesi İmar Müdürlüğü, Çankaya Belediyesi İmar Müdürlüğü, Sivil Mimari Bellek Projesi, TMMOB Mimarlar Odası Genel Merkezi, TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi,  Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Ankaraʼda İz Bırakan Mimarlar Projesi; Güncel Fotoğraflar: Oğuz Karakütük, Beril Kapusuz Balcı, Duygu Tüntaş; Güncel Fotoğraf Çekimleri Koordinasyonu: Cem Dedekargınoğlu; Destek ve Koordinasyon: Nurcihan Doğmuş, Cem Dedekargınoğlu, Feryati Malatyalı; Baskı: Tuna Dijital

19. Derrida, 1995, s. 27.

20. Nejat Ersin’i yapılı çevreyi üreten “sessiz” aktörlerden biri olarak anarak, onun kendisi ve mimarlığı hakkında çok az paylaşımda bulunduğunu, az konuştuğunu / yazdığını, diğer bir deyişle, kendini ve mimari üretimlerini tarihselleştirmede suskun kalan bir mimar özne olduğunu vurgulamak istiyorum.

21. Pallasmaa, Juhani, 2018 [1996], Tenin Gözleri: Mimarlık ve Duyular, (çev.) Aziz Ufuk Kılıç, YEM Yayın, İstanbul, s.20.

22. Pallasmaa, 2018, s.63.

23. Bachelard, Gaston, 1996 [1957], Mekânın Poetikası, (çev.) Aykut Derman, Kesit Yayıncılık, İstanbul, s.36.

24. Byung-Chul Han’a göre örneğin, “Kutlama günleri zamanı yapılandıran ve ona ritim veren zamansal kesitlerdir. Bir hikâyenin kesitleri işlevi görür, zamanın ve zamanın geçişinin anlamlı görünmesini sağlarlar.” (Han, 2018, s.96)

Bu icerik 3050 defa görüntülenmiştir.