414
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • Karantina Sonrasına Dair Tahayyüllerimiz
    Yiğit Acar, Aydan Balamir, Bilge Bal, Cihan Uzunçarşılı Baysal, Ömer Selçuk Baz, İhsan Bilgin, Olgu Çalışkan, Enise Burcu Derinboğaz, Neslihan Dostoğlu, Senem Doyduk, Erdem Erten, Dürrin Süer, İlhan Tekeli, Hakkı Yırtıcı

  • Modern Kentin Saati: Sivas Cer Atelyesi
    Gülhayat Ağraz, Arş. Gör., Gazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü
    Esma Eroğlu, Arş. Gör., Gazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü
    Merve Ertosun Yıldız, Arş. Gör., Gazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü

YAYINLAR



KÜNYE
MİMARLIK GÜNDEM

Meslek Birlikleri Üzerine

Yavuz Önen, Mimar, Eski TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı

 

“İnsan haklarına dayalı hukuk devletinin yok olmasına, yargının bağımlı hale gelmesine, yurttaşların güvencesi olmaktan çıkmasına, yargının yurttaşlara tehdit ve cezalandırma aracı haline gelmesine, adil yargılamanın yok olmasına, savunma hakkının engellenmesine isyan eden Barolar hedef olmaktadır. Sağlığın ticarileşmesine ve rant aracı haline getirilmesine, halk sağlığını tehdit eden savaşa karşı çıkan Türk Tabipleri Birliği de hedeftedir. Neoliberal ekonominin payandası olan inşaat, turizm ve otomotiv sektörlerindeki yerli ve yabancı yatırımların yarattığı çevre tahribatına yağmasına sömürüsüne, ihalelerdeki yolsuzluklara karşı direnen TMMOB de hedef tahtasındadır.”

“TMMOB’den tasfiye edilmek istenen devrimci toplumcu demokrat kadrolar; birikimleriyle, özellikle son elli yılda geliştirdikleri sömürü baskı ve zulme karşı korkusuz yılmaz mücadele geleneği ile temel hak ve özgürlükleri savunurken bedel ödeme kararlılığıyla, geçmişte bedel ödemiş olanlara saygıyla, emekçilerle dayanışma emperyalizme karşı gerçek bağımsızlığı savunma bilinci ve deneyleriyle yüklüdür. Yapılacak düzenleme ne olursa olsun bu kadrolar alanı terk etmeyecek, mücadele faşizmin baskı ve zulmüne rağmen yeni örgütlenmelerle devam edecektir.”

2002 yılının 2 Kasım’ında yapılan genel seçimlerde parlamento çoğunluğunu sağlayan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Türkiye tarihinde yeni bir sayfa açtı. 2017 Haziran ayında yapılan hileli referandumla Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçti. Egemenlik erkini millet adına paylaşan yasama yürütme ve yargı sistemi kaldırıldı. Halk egemenliği erki cumhurbaşkanı ve parti başkanı sıfatlarını taşıyan bir tek adamın eline geçti. Yeni rejimin 18 yıldır devam eden ve özellikle son üç yıllık uygulaması, tek kişiye verilen hükmetme iradesinin yaşamımızın tüm alanlarının sünni İslam’ın hükümleri ve yerli yabancı iş insanlarının çıkarları doğrultusunda yeniden düzenlenmesi için kullanıldığını gösterdi. Meslek birlikleri bu uygulamaya direnme kararlılığını gösterdiler. Zira bu birlikler insanlarımızın kendi aralarındaki ve devletle ilişkili hukukla, doğayla ilişkilerini düzenleme, barınma beslenme sağlıklı bir çevrede yaşama ve sağlıklı olma haline dair gereksinimlerini karşılama ihtiyacıyla ilgilenen kurumlardır. Bu nedenle devlet örgütlenmesindeki yerleri, toplumsal örgütlenme içindeki işlevleri devlet ve hükümetler tarafından anayasa ve yasalarla düzenlenmiş olan kurumlardır. 1961 Anayasası’nda meslek birlikleri, 135. maddede kamu kurumu niteliğinde tanımlanarak devletin idari bölümünde yer aldı, anayasal kuruluş haline geldi. Kamu çıkarları doğrultusunda her türlü faaliyeti yapabilirler denilerek çalışma alanları geniş tutuldu. Bu görevlerini yerine getirdikleri için geçmiş dönemin baskıcı hükümetleri döneminde yapılan tüm müdahalelere ve kısıtlamalara rağmen TMMOB’nin anayasal kurgusu ve kamu kurumu olma işlevi korundu. Kurulduğu günden bu yana TMMOB yasasının uygulamasıyla yetkilendirilen ilgili Bakanlıklar da Birlik ve Oda yönetimlerine, AKP dönemine kadar, müdahale etmedi.

İnsan haklarına dayalı hukuk devletinin yok olmasına, yargının bağımlı hale gelmesine, yurttaşların güvencesi olmaktan çıkmasına, yargının yurttaşlara tehdit ve cezalandırma aracı haline gelmesine, adil yargılamanın yok olmasına, savunma hakkının engellenmesine isyan eden Barolar hedef olmaktadır. Sağlığın ticarileşmesine ve rant aracı haline getirilmesine, halk sağlığını tehdit eden savaşa karşı çıkan Türk Tabipleri Birliği de hedeftedir. Neoliberal ekonominin payandası olan inşaat, turizm ve otomotiv sektörlerindeki yerli ve yabancı yatırımların yarattığı çevre tahribatına yağmasına ve sömürüye, ihalelerdeki yolsuzluklara karşı direnen TMMOB de hedef tahtasındadır.

AKP iktidarının ilk yıllarında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, meslek birliklerine ve özellikle TMMOB’ye yönelik, Devlet Denetleme Kurulu üzerinden denetlemelerle, çeki düzen verme sürecini başlatmıştı. Bu günlerde Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise meslek birliklerinin tez elden zapt-u rapt altına alınması için emir verdi, bu kurumları kendine tabi kılma girişimini başlattı.

TMMOB’nin 1954 yılında çıkarılan 6235 sayılı yasa ile devlet tarafından düzenlenmiş sistemi demokratik bir kurguya tekabül etmektedir. 1961 Anayasası’nın 135. maddesiyle de kamu kurumu niteliğinde kuruluş olma niteliği kazandı, devletin idari bölümünde yer aldı. 66 yıldır, 1982 yılına kadar her yıl yapılan, 1982 Anayasası’na göre iki yılda bir tekrarlanan genel kurullarda yönetimlerin seçilme süreçleri gündemdeki konuları görüşme tarzı bir demokrasi uygulamasına tekabül etmektedir. Yöneticilerin çalışmaları üyelerin mesleki faaliyetleri genel kurullarda seçilmiş komiteler tarafından denetlenmektedir. Bütçesi üye aidatı ve kamu hizmetlerinden alınan harçlardan oluşmaktadır. Özerk ve demokratiktir. TMMOB ortamı bir demokrasi okulu işlevini de görmektedir. Bu nedenle AKP sözcüsünün “siyaset yapma” yasağını kamufle etmek üzere dile getirdiği birlikleri demokratik kurumlar haline getireceğiz iddiası büyük bir yalandır. TMMOB’nin anayasal kurum olarak kamu kurumu niteliğinde görevlerine, zamana yayılı olarak, hükümetler yasalarla yenilerini eklemiştir. Milli Prodüktivite Merkezi, Bağ-Kur, KOSGEB, Patent Enstitüsü, Tüketici Konseyi ve Reklam Kurulu, Dünya Enerji Konseyi Milli Komitesi ve Türk Loydu TMMOB’nin kendi çalışmaları dışında üye olarak katkı sağladığı kurumlardır. TMMOB devlet örgütlenmesi içinde de kök salan bir kurum olmuştur. Kamusal çalışma alanı daha da genişlemiştir.

TMMOB, bağlı 24 Odası yüzlerce şubesi altı yüz bine ulaşan üyesi ve binler mertebesinde çalışanıyla Türkiye coğrafyasının her yöresinde örgütlü bir organizmadır. Odalar, ortak mesleki denetim uygulaması ve kalite denetimi yaparak; üyeler, bilirkişi olarak ÇED raporlarının hazırlanmasında yer alarak ve koruma kurullarında görev yaparak hizmet üretmişlerdir. TMMOB toplumsal bir ihtiyacı karşılayan bir kurumdur, halkın içine kök salmış bir organizmadır. Yeni düzenlemeyle meslek birliklerinin daha etkili hale geleceği iddiası da büyük bir aldatmacadır. TMMOB uluslararası mesleki alanında da örgütlenmiş bir kurumudur. Birlik ve Odalar, ülkeler ve uluslararası mühendislik mimarlık ortamında ilgili kuruluşlarla ilişki ağları örmüştür. Uluslararası birliklere üye olmuştur. Ülke bölge ve dünya sorunlarına ışık tutan çalışmalar üretmiştir. Meslek odaları faaliyetleriyle toplumsal mücadelenin önemli parçaları haline geldi. Özellikle son yarım yüzyıl süresince meslek üye ve ülke sorunlarına dair bilimsel çalışmalar araştırmalar yaptı, öneriler geliştirdi. Bu çalışmaları içeren yayınlar toplumsal hafızada önemli bir birikim yarattı.

TMMOB üye meslek ve ülke sorunları için harcadığı çabayı daha geniş sosyal bir tabana da yaydı. Diğer meslek birlikleriyle Meslek Birlikleri Platformu’nu oluşturdu. Sermayenin sömürüsüne karşı durdu, emek dünyası içinde yer aldı. Sendika konfederasyonlarının oluşturduğu Emek Platformu’nun bileşeni oldu. Ortak etkinliklere, kitlesel eylemlere katıldı. Cumhuriyetin demokratikleşmesi amacıyla Türkiye çapında örgütlü sendika ve sivil toplum örgütlerinin katıldığı Türkiye Demokrasi Platformu içinde yer aldı. Barış için, insan haklarına dayalı laik sosyal bir hukuk devleti ve gerçek bir demokrasi için çaba harcayan sosyal cephenin önemli bir gücü oldu.

TMMOB’yi etkisiz hale getirme kararının hangi düzenlemeyle yürürlüğe konacağına dair bir açıklama ya da herhangi bir belge yok. Son anda ve baskın şeklinde TBMM’ye getirildiğinde bilgi sahibi olacağız. Bütçelerin küçültülmesi, il Odaları ihdası ile birliklerin parçalanması, yönetimleri çalışamaz hale getirmek üzere seçim sistemlerinin değiştirilmesi de yeni düzenlemenin içinde yer alabilir. Ancak esas olarak bu kuruluşların yönetimlerine müdahale edilebilecek bir düzenleme yapılacağını söyleyebiliriz. Bakanlıklar ve son merci yetkili olarak Cumhurbaşkanı muhalif ses çıkaran eleştiren yöneticileri görevden alabilecek, haklarında idari ve yargı soruşturması başlatarak cezalandırabilecek ve gerek gördüğü hallerde cezaevine kapatabilecektir.

TMMOB ve Odalar özelleştirmelere karşı durduğu, kamu çıkarını savunduğu, kamusal denetim hakkını kullandığı için; bilimi ve tekniği sermaye sınıfından yana değil halktan yana kullanma kararlılığı içinde olduğu için; kapitalizmin vahşi saldırılarıyla tahrip olan çevreye, ülke kaynaklarına sahip çıktığı için; yolsuzlukları teşhir ettiği için; yargı yoluyla yanlış uygulamalara engel olduğu için; mesleki ahlaka ve meslek onuruna sahip çıktığı için; diktatörlüğe ve faşizme karşı barışı ve demokratik rejimi, siyasi İslam’ın hükümlerine karşı laikliği savunduğu için yok edilmek ve tabi kurumlar haline getirilmek istenmektedir. Ancak,  TMMOB’den tasfiye edilmek istenen devrimci toplumcu demokrat kadrolar; birikimleriyle, özellikle son elli yılda geliştirdikleri sömürü, baskı ve zulme karşı korkusuz yılmaz mücadele geleneği ile temel hak ve özgürlükleri savunurken bedel ödeme kararlılığıyla, geçmişte bedel ödemiş olanlara saygıyla, emekçilerle dayanışma emperyalizme karşı gerçek bağımsızlığı savunma bilinci ve deneyleriyle yüklüdür. Yapılacak düzenleme ne olursa olsun bu kadrolar alanı terk etmeyecek, mücadele faşizmin baskı ve zulmüne rağmen yeni örgütlenmelerle devam edecektir.

TMMOB’yi yok etmek isteyenler yarattıkları ekonomik sosyal politik bunalımın bataklığında debelenmektedir. Kapitalizmin işsizlik sömürü yağma yolsuzluk ve zulüm demek olduğu daha geniş halk kitleleri tarafından anlaşılmıştır. Gün aydınlık geleceğimizin güvencesi olan gücün, en geniş demokrasi cephesinin içinde yer alma dayanışma günüdür.

Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz.

Bu icerik 1410 defa görüntülenmiştir.