ETKİNLİK
İç Mekânı Çoğulcu Belgelemek: Docomomo_tr Türkiye’de Modern İç Mekânlar Sempozyumu
Pınar Sezginalp, Dr. Öğr. Üyesi, Özyeğin Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü
Docomomo_tr Türkiye’de Modern İç Mekânlar Sempozyumu’nun ilki, Özyeğin Üniversitesi’nin ev sahipliğinde 15-16 Haziran 2020 tarihlerinde çevrimiçi olarak gerçekleştirildi. Onlarca farklı iç mekândan “evdekal”arak bağlanan araştırmacı ve katılımcının olduğu etkinliği değerlendiren yazar, erişilebilirlik, görünürlük, görünmezlik ve uzakta olma halinin “modern iç mekân”ın belgelenmesi amacı ile toplanmasının, oldukça ironik ve içinde bulunduğumuz yeni dönem üzerine düşündüren bir deneyim olduğunu belirtiyor.
Modern mirasın tartışılması, belgelenmesi ve korunmasına ilişkin yapılan çalışmaları, iç mekân ölçeğini odağa alarak genişletme ve daha çoğulcu bir söylem oluşturma amacıyla Docomomo Türkiye Çalışma Grubu’nun ilk alt komitesi olarak kurulan Docomomo Türkiye İç Mekân Komitesi, iç mekân ve bileşenlerinin araştırılması ve paylaşılmasıyla Türkiye’deki modern yapılı çevre mirasının belgelenmesinin sürekliliğini sağlıyor.(1)
Mekânların göz açıp kapayıncaya kadar ortadan kaybolduğu veya bir çırpıda bozulup yeniden inşa edildiği bu coğrafyada, mal sahibinin zevki veya ikamet eden ile kullanıcılarının yaşantısı itibariyle değişikliğe oldukça açık bir bağlamı olan “iç mekânın”, bileşenlerini ve detaylarını yakalamanın ve belgelemenin hiç de kolay olmadığı aşikar. Salt yazılı ve sözlü tarih avcılığının modern “iç mekân” mirasının belgelenmesi için yeterli olamayışı, ilgili araştırmacıları diğer disiplinler yardımıyla tarih yazımına ve araştırmaya yöneltmiştir. Türkiye’de Modern İç Mekânlar Sempozyumu’nun düzenlenmesinin kararı da mimarlık tarihi yazımında ve modern mirasın “iç mekân” bağlamında eksik kalan parçaları ortaya çıkarma motivasyonuyla, farklı disiplinlerdeki araştırmacıların sunuş yaptığı bir etkinliğin hayali kurulurken alındı.
Baharın ne getireceğinden habersiz, pandeminin hayatımızda henüz başrolde olmadığı eski dünyanın Şubat (2020) ayında, temaları kamusal mekânlar, konut, plastik sanatlar, edebiyat, sinema ve araştırma yöntemleri olan araştırmalar için özet çağrısı yapıldı. Sevindirici olan ise, Nisan ayında sempozyumun ne biçimde gerçekleşeceği henüz belli değilken gelen başvuruların yoğunluğunu görmekti. “#Evdekal”mamız gerektiği için, nihayetinde, katılımcı ve dinleyicilere özel iç mekânda çevrim içi olarak gerçekleşecek bir formata karar verildi. Docomomo Türkiye Çalışma Grubu’nun ilk sempozyumunun Özyeğin Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi binasında gerçekleşeceği hayallerini ekranlara sığdırmak için çalışmaya başlandı.(2) Yoğun teknik hazırlıklar sonunda, ıssız bir kampüsün yepyeni ama insansız fakülte binasında, canlı yayın ile evlerinden ulaşan katılımcı ve dinleyicilerle bir etkinlik gerçekleştirildi (Resim 1)
İstanbul, Ankara, İzmir, Denizli, Konya, Balıkesir, Hatay ve Lefkoşa’dan katılımcı ve dinleyicilerin bir araya geldiği dopdolu iki gün; mimarlık, iç mimarlık, plastik sanatlar, edebiyat ve sinema ile ilgilenen araştırmacı akademisyenlerin yanı sıra bu alanlarda ilerlemek isteyen lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerini de buluşturdu.
Sempozyuma en çok başvuru kamusal mekânlar teması ile oldu.(3) Dinlence, eğlence, yeme-içme, eğitim yapıları ile mağaza ve müzelere odaklanan araştırmaların bulunduğu oturumlarda, İstanbul, Ankara, İzmir, Kars, Antalya, Hatay ve Lefkoşa’da konumlanan iç mekânlar paylaşıldı. İlgi yoğunluğu anlamında kamusal mekânlar temasını konut iç mekânlarını belgelemek üzere açılan çağrılar takip etti. Konut iç mekânlarına odaklanan oturumlarda, erken Cumhuriyet dönemi konutlarının “gesamtkunswerk”olarak ele alınması, ideal olan ev olarak temsiliyeti, 1920’ler Ankarasının yeni konutlarının iç mekân dönüşümleri ve yapay aydınlatma tasarımının ideal olarak temsili yapılan asri konut iç mekânlarındaki uygulamaları ele alındı. (Resim 2)
Mimarlık mirasımızdan plastik sanatlar izleğinin de hızla silindiğini gündeme getiren plastik sanatlar oturumunun sonundaki tartışmalarda, isimsiz veya eserinin üzerindeki ismi okunamayansanatçıların üzücü çokluğu dile getirildi. Tasarımları tespit edilebilen Muammer Onat’ın yapılarındaki iç mekânlar üzerinden, plastik sanatların mimarlıkla sentezinin örnekleri paylaşıldı. Ardından mimarlık ve sanatın içiçeliğini farklı bir araştırma yöntemi olarak sunan bir araştırma ile İTÜ’ye renk, şekil ve kompozisyon ile resim dersleri vermek üzere davet edilen sanatçıların mimarlık üretiminde ideolojik olarak nasıl etkin rol aldıklarının tarihsel olarak belgelenmesi paylaşıldı. (
Resim 3) Sanatçı ve mimarın disiplinlerarası birlikteliğinin eğitim kanalı ile mimarlık üretiminde seyrinin yapılabildiğini aktaran bu araştırmanın, salt mimarların görsel ve yazılı temsilleri üzerinden bir izlekle yapılan iç mekân belgelenmesinin dışına çıktığı için yeni bir kapı açtığına inanıyorum.
Modern iç mekânın ulusal dergi yayıncılığı, mekân dizilimi ve kişisel arşivlerin yaşantıyı birebir yansıtabilmesi ile belgelenebildiğini gösteren araştırma yöntemlerine ilişkin oturum ise, belleğin teori ve tarih birlikteliğindeki aktarımının iç mekânın kalıcılığının ve modernin temsiliyetinin hangi araçlarla okunup okunamayacağını sempozyum dinleyicilerine iletti.
Edebiyat ve Sinema başlıklı oturum, 125 çevrimiçi dinleyici ile sempozyumun en gözde oturumu olacağı tahmin ve beklentilerini doğruladı. İçeriği, bakış açıları ve yöntemleri ile oldukça heyecan verici olan bu oturumun dinleyicilerin ilgi ve merakından en çok beslenen oturum olduğu rahatlıkla söylenebilir. Bu oturumda, evselliği Türk film sekanslarından hareketle, modern konut üretimi kuramları ile okuyan ve Ankara’nın turizm rehberlerinin edebi anlatılarındaki iç mekân belgelemesini ele alan araştırmaları, edebiyat araştırmacılarının iki ayrı roman üzerinden tartıştığı iç mekân sunuşları takip etti. Hakan Bıçakçı’nın Rüya Günlüğü(4)romanından hareketle, apartman mimarisinin ve buna bağlı olarak apartman dairelerinde yaşanan ilişkilenme biçimlerinin, ev iç mekânına atfedilen mahremiyet ve güvenliğin, kötü ses izolasyonu yüzünden yerle bir olduğu, alt ve üst dairelerdeki seslerin dahil olması ile özel alanın sınırların nasıl silikleştiği gösterildi. Burhan Sönmez’in kaleme aldığı İstanbul İstanbul(5)romanı odağındaki araştırma ise, nefes almanın dahi kolay olmadığı hücrelerde tutulan ve birbirlerini hayatta tutmaya çalışan tutukluların paylaştığı hikayelerin mekânları nasıl genişlettiğini; ayrıca, iç mekân bileşenleri haricinde insanın da aynı mekânı paylaştığı diğer kullanıcılar için fiziki bir sınır olabildiğini gösterdi. (Resim 4) Pandemi döneminde, en mahrem mekânlarda sıkışmış hissederek yaşamımızı sürdürürken dinlediğimiz bu roman okumaları sayesinde, sınırların mekândan bağımsız hayal gücümüzle ancak genişletilebildiğinin hatırlatılmasıyla, bir parça da olsa yalnızlığımızı silkmiş olduk. Edebi iç mekân belgelemesine başka bir boyut kattığını düşündüğüm bu oturum, yöntem olarak temsili mekânın edebiyat ve yaşam kültürünün birlikteliği ile incelenebileceğini gösterdi. “Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları XVI” üst başlığında 3-5 Nisan 2020 tarihlerinde Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nde planlanan Docomomo Türkiye poster sunuşlarının İç Mekân Komitesi’nin yaptığı çağrı ile iletilen poster ve sunuşlar da sempozyumun bir parçası oldu. Muammer Karaca Evi, Turistik Marmara Oteli, Koru Motel, Side Turtel Turistik Tesisleri, Türkiye İş Bankası Ulus Genel Müdürlük Binası Ana Holü ve Yeşilköy Havalimanı Yeni Terminal Binası Dış Hatlar Terminali Asma Kat Transit Yolcu Mekânları paylaşılan sunuşlar arasındaydı.
Sempozyumun davetli konuşmacılarından ilki Şebnem Uzunarslan idi. “Türkiye’de Modernite ve Modernist Tutum” başlıklı sunumunda Uzunarslan, Osmanlı’nın batılılaşma politikaları sırasında açılan bonmarşelerde “hane mefruşatı” ve “dahili tezniyatı” için sergilenen “Batı’dan gelmiş” iç mekân mobilyalarından başlangıç alarak, Türkiye’de Cumhuriyet ile gelişen “modern mekânlar” ve ideal olarak temsil edilen iç mekândaki modern çizgiye değindi. Art deco ve kübik “tasarlanmış” mekânların baskın olduğu erken Cumhuriyet döneminden, seri üretime geçiş yapılan 2000’lere dek tarihî bir yelpaze ve modernizm açılımını yapan Uzunarslan, konuşmasını bugünün kullanıcısının tasarım ürünlerinin her birine modern deyişini atfettiğinin söyleyerek, modernite felsefesinin ise ancak entelektüel anlamda kurulan bağlarla var olabildiğini vurgulayarak noktaladı.
Önder Küçükerman, sempozyumun diğer davetli konuşmacısı olarak “Türkiye’de ‘Modern’ İç Mekân: Miras, Gerçekler, Olanaklar ve Bazı Örnekler” başlıklı sunuşunda gelenekselden moderne doğru tarihî düzlemde ilerleyen bir iç mekân kurgusu sundu. Anadolu’nun geleneksel konutundaki günlük yaşamın “kalıcılığının” “halı” öğesi ile sağlandığını vurgulayan Küçükerman, oda, sofa, merdiven, koridor ve kapı gibi sabit bileşenlerin her birine ait bir halının olması sebebiyle halının geleneksel iç mekânın ana modülü olduğuna değinerek sunuşuna başladı. Halının yapının hacmindeki organizasyonel rolünü “yeni” mekânlarda ustaların ustaları “Ehl-i Hiref”in ele aldığını, ardından 19. yüzyıl ortalarında yeni bir iç mekân tasarımı döneminin başladığını, Dolmabahçe Sarayı ve Mekteb-i Sanâyi-i Nefise-i Aliye üzerinden değerlendirdi. Güzel Sanatlar Akademisi iç mekânları ve “dahili mimari atölyesi” ile devam eden Küçükerman, simge olan modern mekânlardan Florya Atatürk Köşkü, Ankara Sümerbank, Hayati Görkey’in İpek Palas ve Garanti Bankası tasarımlarının ardından, Utarit İzgi ile birlikte tasmimini yaptığı, tek bir alüminyum profilin tekrarı ve çeşitlemeleri ile tasarlanmış sabit ve hareketli bileşenli iç mekânlara sahip Ankara Kızılay Meydanı’nda yükselen GİMA mağazası iç mekân tasarımından bahsetti. (
Resim 5)
İç mimarlığın, bulunduğu kentin tarihî ve fiziki tüm bağlamlarından beslenerek yapının işlevinin gerçekleşmesini hedef kullanıcılarının isteklerine en uygun hikaye ile sağlayan ve bunu, kullanıcının nefes aldığı her mekânda, ayağının zemin döşemesine bastığı her adımda, gözünün eriştiği her perspektifte, iç mimarın aktarmak istediği hikâye ve atmosferin malzeme, doku ve renk seçimi, aydınlatma tasarımı ve göze yansıyan ışığın kontrolü, sabit veya hareketli mobilya gibi bileşenler ile kullanıcı konforunu en üst seviyede gerçekleştiren yaşantının kurgusu olduğunu tekrar ifade etmek gerekir. Modern iç mekânları belgeleme amacı ile gündeme getiren Docomomo Türkiye’de Modern İç Mekânlar Sempozyumu, iç mimarlık ve mimarlığın iç içe olan ilişkisini kapsayıcı biçimde, birinin diğerini dışarıda bırakmadan, birbirini dahil ederek tekrar tanımlamayı, iç mekân bileşenlerinden hiçbirinin gözardı edilmeden tekrar ifade edilmesiyle yapılan bir “iç mekân” tarihleme biçimi oldu. Sunulan araştırmalar ve oturum sonrasında dile getirilen eleştiriler sayesinde, eğitimdeki aktörlerin kent ve yaşantının hala içinde oluşuna tanık olduk; sanat eserlerinin mimarlık üretimi ile sentezinin iç mekânların sözlü tarihi üzerinden de okunabilirliğini gördük; romanlarda anlatılanların aslında iç mekânın sınırı ve sınırsızlığını göstererek modern olanı tekrar tariflediğini fark ettik; Türkiye’de 1920 sonrası inşa edilen yapılardaki açıklıkların, yer döşemelerinin, mobilyaların, aydınlatma elemanlarının, mekânsal organizasyonlarının salt ideal etiketi ile değil - politik ve ekonomik bağlamlar üzerinden okunabileceğini bir kez daha gördük ve böylece, renk ve malzeme ile yapının çevre tasarımından iç mekâna yansıyan bileşenlerinin de incelenebileceğine tanık olduk. Docomomo Türkiye’de Modern İç Mekânlar Sempozyumu’nun, Türkiye’deki mimarlık mirasının tescillenmiş ya da henüz tescillenmemiş yapılarının iç mekânlarını “farklı” ve “çoğulcu” biçimde derlenmesini teşvik ederken, devam eden araştırmaların dümenini “tersten okumak”, “ezber bozmak”, “en baştan başlamak” ve “anahtar kelimeleri değiştirmek” ile kırarak daha da zenginleştireceğini ümit ediyorum.
NOTLAR
1. 2002 yılından bu yana çalışmalarını paneller, poster sunuşları ve çalıştaylar ile sürdüren Docomomo Türkiye Çalışma Grubu’nun ilk alt komitesi olan İç Mekân Komitesi çalışmalarını 10-12 Mayıs 2019 tarihleri arasında düzenlenen Docomomo Türkiye Ulusal Çalışma Grubu “Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları XV” etkinliğinde “iç mekân” poster sunumları ile ilk kez paylaşmıştı.
2. Etkinliği düzenleme fikrini ilk andan itibaren destekleyen Özyeğin Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi dekanı Prof. Dr. Orhan Hacıhasanoğlu’na tüm Docomomo Türkiye Çalışma Grubu adına şükranlarımı sunarım.
3. Bildiri özetleri ve sempozyum programı için etkinliğin web sayfasına göz atılabilir: https://docomomo.ozyegin.edu.tr/
4. Bıçakçı, Hakan, 2017, Rüya Günlüğü, İletişim Yayınları, İstanbul.
5. Sönmez, Burhan, 2015, İstanbul İstanbul, İletişim Yayınları, İstanbul.
Bu icerik 2683 defa görüntülenmiştir.