310
MART-NİSAN 2003
 
MİMARLIK'TAN

ODADAN

MİMARLIK DÜNYASINDAN

DOSYA: MİMARLIK EĞİTİMİ: Ağaç Yaşken Eğilir

YİTİRDİKLERİMİZ



KÜNYE
ODADAN

100’ler Bildirgesi

Barış Girişim tarafından 25 Ocak 2003’te İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde “100’ler Bildirgesi” etkinliği düzenlendi. Etkinlikte 20 ayrı meslek grubu tarafından hazırlanan barış yanlısı bildiriler okundu. Etkinlikte okunup basında geniş yer bulan, mimar, mühendis ve şehir plancıları adına okunan “MÜHENDİSLERİMİZ VE MİMARLARIMIZ SAVAŞA HAYIR DİYOR“ başlıklı bildiride özetle şu görüşler dile getirildi:

“Savaş adı altında dayatılan politikalar, gerçekte insanlığa yöneltilmiş bir saldırı programıdır. Savaşla, insanı insan yapan değerlerimiz, geçmişimiz, doğal kimliklerimiz, kültürlerimiz öldürülüyor. Savaşla, insanlık derinliği olmayan sığ bir yaşamın karanlığına mahkum ediliyor.

Bu teknolojik kaba gücü nasıl etkisiz kılacağız?

Yoksulluğun ve eşitsizliğin giderek derinleştiği ülkemizde gündemin baş köşesine Irak Savaşı oturdu. İşsizlik sorunu unutuldu. Açlık sınırının 400 milyon, yoksulluk sınırının 1 milyar liranın üzerine çıktığı unutuldu. Sanayi ve üretim politikaları unutuldu. Bugün, mühendis ve mimarlarımızın büyük çoğunluğu, yoksulluk sınırıyla açlık sınırının arasında yaşıyor. 2001 yılı krizi nedeniyle 2 milyon daha artan işsizler ordusuna, binlerce mühendisimiz ve mimarımız da katıldı. Henüz işini kaybetmeyenler kendilerini son derece şanslı olarak görüyor.

1991 yılında yaşanan Irak Savaşı’nın bize getirdiği maliyetin 50 milyar dolardan fazla olduğu biliniyor. “Üç koyup beş alma” hevesi bize, oldukça büyük bir bedel ödetmedi mi? Biz katılalım ya da katılmayalım, çıkacak herhangi bir savaş sonucunda milyarlarca dolarla ölçülen büyük bedellerle yüzyüze yeniden gelmeyecek miyiz? Şimdi iktidar halkın isteklerinin aksine, ülkemizi büyük bir savaş gemisine çevirecek adımları atmıyor mu? Toplumun bütün kesimleri, “Biz savaş istemiyoruz” diyor da, peki bizi kim ve ne adına savaşa sokmak istiyor?

Gerçekleri Biliyoruz

ABD’nin “Terörle Mücadele” adı altında sunduğu bu savaşın Ortadoğu’nun ve Orta Asya’nın geleceğini, açıkçası dünyanın geleceğini yeniden biçimlendirecek bir “petrol ve doğalgaz” savaşı olduğunu biliyoruz. Türkiye’nin 1950’lerden bu yana genişleyerek sürdürdüğü IMF’ye ve Dünya Bankası’na bağımlılık politikalarının, her alanda ABD’ye teslimiyet biçimine ulaştığını biliyoruz.

Bir yandan 10 binlerce ABD askerinin ülkemizde konuşlandırılmasının hesapları yapılırken, bir yandan da ABD’den alınacak para miktarının artırılmasının hesapları yapılıyor. Savaştan rant elde edecek sermaye çevrelerinin ABD’nin dayatmalarının kabul edilmesi için bildiri üstüne bildiri yayınladıklarını biliyoruz. Savaş ortamlarında insanlığın eşitlik, özgürlük, barış ve demokratik değerlerinin ayaklar altına alındığını daha önce de yaşadık, biliyoruz. Türkiye’nin kendi halkına karşı sürdürdüğü anti-demokratik uygulamaları savaş gerekçesiyle tehlikeli boyutlara tırmandıracağını daha önce de yaşadık, biliyoruz.

VE SUSMUYORUZ: Bütün Bunları Biliyor ve Haykırıyoruz

İnsanlığın geleceği, halkların eşit, özgür, barış ve kardeşlik içinde yaşayabilecekleri bir dünyadan geçmektedir. Saddam’ı ya da Sam’ı tercih etmek zorunda değiliz. Bölgemizdeki tüm sorunlar bu kapsamda ele alınmalıdır. Başka bir dünya mümkün ve biz bir başka dünya istiyoruz. Böylesi bir dünya özlemini kendi yaşadığımız coğrafyada istiyoruz ve bunun için mücadele etmeye kararlıyız.”

Bu icerik 1125 defa görüntülenmiştir.