310
MART-NİSAN 2003
 
MİMARLIK'TAN

ODADAN

MİMARLIK DÜNYASINDAN

DOSYA: MİMARLIK EĞİTİMİ: Ağaç Yaşken Eğilir

YİTİRDİKLERİMİZ



KÜNYE
YAYINLAR

Seçtiklerimiz

Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Kültür Varlıklarının Korunmasına İlişkin Tutumlar ve Düzenlemeler: 1800 – 1950

Emre Madran, 2002, ODTÜ Mimarlık Fakültesi Yayınları, Ankara; 232 sayfa.

Emre Madran, kitabın içeriğini şöyle özetliyor:

“Toplumlar gerek kendilerinden önce, gerekse kendi dönemlerinde üretilen ve bir bölümü günümüzde korunması gerekli kültür varlığı olarak tanımlanan taşınır ve taşınmaz değerlere karşı olumlu ya da olumsuz değişik tavırlar takınmış, değerlendirmiş, tahrip etmiş, kullanmış, yok etmiş, saygı duymuş, benimsemiş, kısaca birçok değişik davranış sergilemişlerdir. Anadolu ve yakın çevresinin zengin tarihi ve bu süreçte, bu topraklarda yaşayan toplumların ürettikleri değerler, nitelik ve nicelik olarak yöreyi dünyanın en zengin alanlarından biri haline getirmişitir. Her toplumun kendinden önceki toplumlar tarafından oluşturulan kentlere ve yapılara karşı geliştirdiği tavrın incelenmesi, korumak ve daha sonraki nesillere iletmekle yükümlü olduğumuz bu zengin mirasın hangi süreçlerden geçerek günümüze kadar ulaşabildiğini anlamamız bakımından önem taşımaktadır.

Bu araştırmada, bu toprakları 700 yıl yönetmiş Osmanlı İmparatorluğu ile bu mirası devralan Türkiye Cumhuriyeti’nin korumaya karşı takındığı tavır ve düzenlemeler incelenmeye çalışılmıştır. İlk bölüm Osmanlı İmparatorluğu’nun 19. yüzyıla damgasını vuran “batılılaşma” süreci sürecini ele almakta, ikinci bölümde ise Cumhuriyet’in 1920 – 1950 yılları arasındaki “eski eser” ve “koruma” olarak tanımlanan iki kavramla ilgili politikalar, yasal düzenlemeler, örgütler ve parasal kaynaklar incelenerek değerlendirilmektedir. Bu bağlamda her iki dönem içindeki kimi olaylar, koruma sektörünün günümüzdeki durumuyla karşılaştırılmış, böylece olası gelişme (ya da gelişememe)ler saptanmaya çalışılmıştır.”

TEN VE TAŞ: BATI UYGARLIĞINDA BEDEN VE ŞEHİR

Richard Sennett, çev. Tuncay Birkan, Kasım 2002, Metis Yayınları, İstanbul; 387 sayfa.

“Modern binaların çoğunu lanetlemiş gibi görünen duygusal yoksunluk, kent ortamını sakatlayan sıkıcılık, monotonluk ve elle tutulur kısırlık.” Richard Sennett modern kent karşısında kapıldığı şaşkınlığın vesile olduğunu söylüyor bu kitabı yazmasına:

“Ten ve taş, şehrin, insanların bedensel deneyimleri yoluyla anlatılan bir tarihidir: Antik dönem Atinası’ndan modern New York’a erkekler ve kadınlar şehirlerde nasıl deviniyorlardı, ne görüp işitiyorlardı, burunları hangi kokularla doluydu, nerede yemek yiyorlardı, nasıl giyiniyorlardı, ne zaman banyo yapıyorlardı, nasıl sevişiyorlardı? Bu kitap insanların edenlerini geçmişi anlamanın bir yolu olarak ele almasına rağmen, kent mekanındaki fiziksel duyumların tarihsel kataloğundan öte bir şeydir. Batı uygarlığı bedenin haysiyetine ve insan bedenlerinin çeşitliliğine hürmet etmekte hep zorlanmıştır: Bedenle ilgili bu zorlukların mimaride, şehir tasarımında ve planlama pratiğinde nasıl ifade edilmiş olduğunu anlamaya, anlatmaya çalıştım.”

Sosyal hayatla şehirlerin mimari yapısı arasındaki, sosyal tarihle içinde yaşanan mekanın örgütlenmesi arasındaki ilişkilere ilgi duyan herkesin zevkle okuyacağı düşüncesiyle sunuluyor kitap.

YUVA MI? MAL MI?

Cengiz Bektaş, Ocak 2003, Literatür Yayıncılık, İstanbul; 288 sayfa

Bektaş’ın kitabı, yazarın daha önce yayımlanmış “Yuva mı? Mal mı?”, “Kimin Bu Sokaklar, Alanlar, Kentler” ve “Kent” kitaplarının gözden geçirilmiş yeni basımlarını içeriyor. Bektaş çalışmasını şöyle tanıtıyor: “Daha duyarlı bir çevre, daha iyi bir mimarlık için bu konuların toplumun gündeminde tutulması gerekiyor. Bu gerekliğin yerine getirilmesinde ödev üstlenmek, kuşkusuz önce mimarlara düşer. Bu inançla 1960’ların ilk yıllarından beri mimarlık ve çevre konularında, ortalama genel kültür çizgisinde anlaşılır olmak ilkesiyle yazıyorum. Gördüklerimi, incelediklerimi, saptadıklarımı, yaşadıklarımı yazıyorum Görmemde, incelememde, öğrenmemde pek çok kişinin katkısı oldu”.

Yazar kitabın önsözünde, mal ile ev arasındaki ayrımı şöyle açıklıyor: “ ‘Mal’ ile ‘ev’ arasındaki ayrım, elbette ki hazır elbiseyle, ölçü üzerine dikilmiş elbise arasındaki ayrımı çok aşıyor. En azından, hazır elbiseden kurtulması daha kolay. Oysa çoğu kimse, kendi istemiyle seçemediği ‘mal’ olan evde yaşam boyu kalmak zorunda. Bu nedenle, oluşumuna istekle katılınan ‘ev’ ile, ‘mal’ olarak edinilen yer arasındaki ayrım (bilinse de bilinmese de) mutluluk sorununa dönüşmektedir”.

ANKARA MİMARLIK REHBERİ 2002

Türk Serbest Mimarlar Müşavirler Derneği, 7. Dönem Yönetim Kurulu, 2002, TC Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara; 209 sayfa

Ankara Mimarlık Rehberi, 1920’li yıllardan bugüne Ankara’nın önemli yapılarını fotoğraflar, haritalar ve özet bilgiler yardımıyla biraraya getirerek Ankara’yı ziyaret edenler için bir gezi rehberi, mimarlar ve öğrenciler için de özet bir bilgi kaynağı niteliği taşıyor. Her sayfanın bir yapıya ayrıldığı rehber, yapıların mimarı, yapım yılı, kullanım alanı, haritadaki konumu ve adresi gibi bilgileri içeriyor. Yapıların rehber içindeki sıralanışı, arka sayfalarda yer alan haritalara referansla, Ulus’tan başlayan ve Çankaya üzerinden diğer semtlere doğru bir turu olanaklı kılıyor. Rehberin içindeki bilgiler genellikle özet bir başvuru kaynağı niteliğinde; detaylara girmekten kaçınılmış. Yapıların tanıtım sayfalarından önce, rehberin giriş bölümünde yer alan Prof.Dr. İlhan Tekeli’nin “Selçuklu Döneminde Türkleşmesi Sonrası’nda Ankara’nın Gelişimi” başlıklı sunuş yazısı, Ankara’nın özellikle Türkler tarafından alınmasından sonraki Cumhuriyet öncesi geçmişi hakkında özet bir bilgi sunuyor. Ankara Mimarlık Rehberi 2002, Ankara üzerine hazırlanmış ilk mimarlık rehberi olması ve güncel bilgiler içermesi bakımından önem taşıyor.

Bu icerik 3945 defa görüntülenmiştir.