420
TEMMUZ-AĞUSTOS 2021
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
DOSYA: KÜLTÜR, KENT, TEKNOLOJİ ARAKESİTİNDE TÜRKİYE’NİN DEĞİŞEN DEMİRYOLU MİMARLIĞI

Haydarpaşa Garı ve Dayanışma Süreci

Eyüp Muhcu, Mimar, 2010-2020 yılları arası Mimarlar Odası Genel Başkanı

 

“Haydarpaşa garında

1941 baharında

Saat onbeş.

Merdivenlerin üstünde güneş

Yorgunluk

ve telaş”[1]

Nazım Hikmet Ran

 

Tarihî İstanbul’un Anadolu’ya açılan kapısı, kentin önemli simgelerinden ve siluet değerlerinin bir parçası olan Haydarpaşa Garı, demiryolu ulaşımı ile özdeşleşmiş olarak anılır. Yaşayan dünya endüstri mirasının nadide örneklerinden biri olan gar, İstanbul denince akla ilk gelen mekânlardan biridir kuşkusuz.

Anıtsal yapı, tarihî demiryolu ulaşım işlevinden, toplumsal bellekteki yerinden, mimarlık ve çağdaş kentleşme içerisindeki öneminden ayrı salt bir bina alarak düşünülemez. Kültür ve sanat tarihimizde de önemli bir yere sahiptir. Sinema ve edebiyat eserlerinde kullanılan Haydarpaşa Garı, “ayrılık, hasret ve kavuşma” gibi temalarla Yeşilçam’ın şiir, roman ve öykülerinin konusu olmuştur.

115 yıl önce Haydarpaşa Garı yapımına başlanırken toplumsal bellek içerisinde bu denli etkin bir rol üstleneceği düşünülebilir miydi? (Resim 1) Anıtsal yapı, gar işlevini sürdürmeye çalışırken pek çok olayla karşılaşmış; sabotaj, bombalama ve yangınlarla hasar görmüştür. Türkiye’de izlenen rant politikalarına 2004 yılından beri kurban edilmeye çalışılan tarihî eser, neredeyse toplumun bütün kesimlerinde tartışmaların odağı haline gelmiştir.

Projesi Alman mimarlar Otto Ritter ve Helmuth Cuno tarafından hazırlanan Haydarpaşa Garı yapımına 30 Mayıs 1906 tarihinde başlanmış ve 19 Ağustos 1908 tarihinde bina gar işleviyle

hizmete girmiştir. I. Dünya Savaşı sırasında gar deposunda bulunan cephanelere 1917'de yapılan bir sabotajla çıkan yangın ve 1918’de İngiliz uçaklarının bombardımanı sonucu binanın büyük bir bölümü hasar görmüş; süreç içerisinde bina restore edilerek yeni çatısıyla Cumhuriyetin 10. yılında eski görkemine kavuşmuştur. 1979'da Haydarpaşa açıklarında Independenta adlı tankerin bir gemiyle çarpışması sonucu meydana gelen patlamadan ve yüksek ısıdan dolayı yapıdaki O. Linneman adlı ustanın yaptığı kurşun vitrayları hasara uğramıştır.

HAYDARPAŞA GARI VE LİMAN ALANI DÖNÜŞÜM SÜRECİ

Dönemin başbakanı R.T. Erdoğan’ın “Ben ülkemi pazarlamakla mükellefim” sözü ile özetlenen kamunun topyekun çökertilmesi, özelleştirilmesi, satışı ve pazarlanması için hummalı bir çalışma başlatılmıştı. Bu anlayış çerçevesinde iktidar güdümlü gazetelerin “Haydarpaşa Manhattan Olacak” manşetleriyle 2004 yılında Haydarpaşa Garı, Limanı ve çevresini kapsayan yaklaşık 1 milyon m2 alanda 7 gökdelenli Haydarpaşa Projesi gündeme getirilmişti. Projenin yoğun tepkiler alması üzerine daha sonra Venedik ve Osmanlı versiyonları gerçekleştirilmek istendi.

2005 yılında İBB’nin mimar belediye başkanı Kadir Topbaş ise izlenen politikalar doğrultusunda “Uluslararası Cannes Emlak Fuarı’nda İstanbul’u görücüye çıkardık. Görücüye çıkarılan 20 vizyon projesi arasında Haydarpaşa Garı ve Liman Alanı Dönüşüm Projesi de var” olduğunu kamuoyu ile paylaşmakta bir sakınca görmüyordu.

Ve nihayet İstanbul’un doğal ve kültürel değerlerini; mimarlık ve şehircilik ilkelerini, koruma hukukunu ve toplumsal hakları yok sayan kentsel dönüşüm süreci Haydarpaşa Garı özelinde de başlatılmıştı.

Haydarpaşa Dayanışması

Haydarpaşa Garı ve çevresini rant alanına dönüştürerek bütün değerlerini ortadan kaldırabilecek gelişmeler karşısında Mimarlar Odası ve Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası ortak sekreterliğinde elliyi aşkın (daha sonra katılım sayısı yüzü aşmıştır) sivil-demokratik örgütün bir araya gelmesi ile 13 Mayıs 2005 tarihinde “Toplum, Kent ve Çevre için Haydarpaşa Dayanışması” kurulmuştur. Haydarpaşa Dayanışması 17 Mayıs 2005’de ilk toplantısını yaparak; sürece bağlı olarak yaygın etkinlikler yapılması ve hukuki girişimlerde bulunulması için harekete geçmiştir. (Resim 2)

Dayanışma geniş toplum kesimlerinin desteği ve katılımıyla etkin ve kapsamlı bir çalışma başlatmış, kamu yararı, bölgenin değerleriyle birlikte korunması, anıtsal yapının “gar” işlevini sürdürmesi amacıyla sorumluluk üstlenmiştir. Bu aşamadan sonra “dayanışma” etkisini her alanda göstermiş ve çok önemli kazanımlar elde edilebilmiş; kent ve çevre suçlarına karşı ülkenin dört bir yanında yeni dayanışmaların kurulmasına örnek olmuştur.

Tarihî Karar

26 Nisan 2006’da İstanbul 5 no.lu Kültür ve Tabiat Varlıkları Bölge Koruma Kurulu aldığı 85 sayılı tarihî bir kararla; Haydarpaşa Garı ve çevresini “tarihî ve kentsel sit alanı” ilan ederek bölgenin tarihî ve doğal değerlerinin korunması güvenceye kavuşturulmuştur. TCDD tarafından açılan Kurul Kararının iptali amacıyla açılan davada ise yargı istemi kesin olarak reddedilmiştir.

Planlar

İstanbul Büyükşehir Belediyesi bu kez amaçlarını gerçekleştirmek için 1/5.000 Ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı hazırlıklarını başlatmıştır. Bu kapsamda İBB Meclisi tarafından 25.11.2011 gün ve 2731 sayılı kararı ile hazırlanan “Üsküdar ilçesi, Harem bölgesi ile Haydarpaşa liman geri sahası 1/5.000 ölçekli 19.06.2012 Tasdik Tarihli NİP kabul edilerek yürürlüğe konmuştur.

Mimarlar Odası (İstanbul Büyükkent Şubesi), Şehir Plancıları Odası (İstanbul Şubesi), Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası tarafından 12.10.2012 tarihinde İstanbul 5. İdare Mahkemesi’nde açılan davada hazırlanan bilirkişi raporunda; “uyuşmazlığa konu planın, kruvaziyer liman tanımı içinde yer alabilecek planlama alanındaki ticari kullanımı iki katına çıkarabilecek denetimsiz plan kararlarının bölgedeki yoğunluğu, sosyal altyapı ve donatı alanlarını olumsuz etkileyebileceği, bununla birlikte bu bölgenin konumsal özelliği, sahip olduğu doğal ve tarihi potansiyelleri, başta siluet olmak üzere mekânsal özelliklere etkisinin de belirsizlik taşıyacağı, bu bağlamda dava konusu nazım imar planının planlama tekniği, şehircilik ilkeleri, kamu yararına ve ilgili yasa ve yönetmeliklere aykırı olduğu” belirtilmiştir.

Açılan davada İstanbul 5. İdare Mahkemesi’nin 23.06.2015 gün, 2012/2012 Esas ve 2015/1475 sayılı kararı ile dava konusu planın iptaline karar verilmiştir.

Yine İBB Meclisi’nin 13.09.2013 gün ve 1858 sayılı kararı ile kabul edilen 08.10.2012 tasdik tarihli “1/5.000 Ölçekli Haydarpaşa Garı ile Kadıköy Meydanı ve Çevresi Koruma Amaçlı NİP” yürütmesinin durdurulması ve iptali istemli dava açılmıştır.

28.05.2019 T.T. İstanbul 2 İdare Mahkemesi’nin 27.03.2019 gün, 2014/852 Esas ve 2019/627 Karar sayılı” dava konusu gar ve kültürel tesis, turizm ve konaklama alanına (Haydarpaşa Garı binası için getirilen fonksiyon) ilişkin kısmının iptaline karar verilmiştir.

Ayrıca, İstanbul 5 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 08.10.2019 gün ve 6506 sayılı kararı ve 23.08.2019 gün ve 6522 sayılı kararlarının öncelikle yürütmesinin durdurulması ve iptali istemi ile açılan dava sürmektedir.

2019 yılında İBB tarafından açılan bir başka davada Haydarpaşa Garı ek binalarının “kiralama yöntemi” ile iktidar yanlısı gruplara peşkeş çekilmesi yargı kararıyla durdurulmuştur.

Bina Yakıldı

Davalar sürerken gelişmeler de devam ediyordu. 28 Kasım 2010 tarihinde temizlik şirketine ihale edilen izolasyon ve tamirat işleri yapımı sırasında çatısında çıkan ağır yangından dolayı çatısı çökmüş ve 4. katı kullanılamaz hale gelmiştir. (Resim 3)

Tren Seferleri Durduruldu

Ankara - İstanbul Yüksek Hızlı Tren Projesi kapsamında İstanbul - Eskişehir bölümündeki demiryolu çalışmaları nedeniyle, 1 Şubat 2012 tarihinden itibaren anahat tren seferlerine ara verildi. Gar, 19 Haziran 2013 günü tren seferlerine tamamen kapatıldı. Anahat tren seferlerinin durdurulmasından sonra 5 Şubat 2012 Pazar günü Haydarpaşa Gar merdivenlerinde nöbet başlatıldı. Bu tarihten sonra her hafta Pazar günleri nöbetler devam etmektedir. Pandemi koşullarında yasakların olduğu zamanlarda sosyal medya üzerinden nöbetler sürdürülmektedir. (Resim 4)

Restorasyon Başlatıldı

7 Aralık 2015 tarihinde bina tadilat ve restorasyon işleri başlatıldı. Marmaray projesi ve gar peronlarında rayların iyileştirilmesi için yapılan kazılarda belki de İstanbul’un tarihini değiştirebilecek antik Khalkedon kentine ait tarihî eserler açığa çıkmaktadır. Peronlar ve raylar ile ilgili çalışmalar koruma ilkeleri gözetilerek ulaşımın yeniden sağlanması mümkünken; “Arkeo Park Projesi” adı altında sürdürülen “Arkeolojik Kazı” çalışmaları “gerekçe” gösterilerek trenlerin Haydarpaşa Garı’na gelmesi gecik(tiril)mektedir.

Yarışmanın Rıhtım Meydanı’nı Kapsamaması Büyük Eksiklik

İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen “Kadıköy Rıhtım Meydanı Tasarım Yarışması” şartnamesinde Haydarpaşa Garı’nın bulunmaması, garın sadece tek bir projede ve sorunlu bir şekilde yer alması kamuoyunda önemli tartışmaları beraberinde getirmiştir.

Kadıköy rıhtımı ve meydanı ile kentsel bütünlük içinde dikkate alınan bir ölçekte düşünülmemesi; ulaşım işlevinden ayrı düşünülemeyecek belleğine ve tarihine yeterince önem verilmemesi gibi nedenlerle Haydarpaşa Dayanışması, Kadıköy Rıhtım Meydanı Tasarım Yarışması’na itiraz etmiştir.

Haydarpaşa Garı Ulaşıma Açılmalıdır

Arkeolojik kazılar Haydarpaşa Garı’nın ulaşım işleviyle yeniden açılmasının önünde engel değildir. Haydarpaşa Garı, tarihî, ulaşım işlevi ve mevcut arkeolojik kazıların varlığı ile beraber uygun bir planlamayla varlığını sürdürülebilir durumdadır. Yapılması gereken, her türlü kültürel ve toplumsal değere saygılı bir şekilde, arkeolojik buluntular ile Haydarpaşa Garı’nın ulaşım işlevinin birbiriyle uyumlu olacak şekilde planlanmasıdır.

SONUÇ

Bugüne kadar Haydarpaşa Garı ve liman çevresini hukuku, her türlü yasa ve yönetmeliği, bilimsel ve etik kuralları hiçe sayarak; rant alanına dönüştürmek suretiyle küresel emlak tacirlerinin emrine sunma çabaları boşa çıkarılmıştır. Gelinen aşamada sürecin daha fazla geciktirilmeden tamamlanması önem taşımaktadır. Haydarpaşa Dayanışması’nın ısrarcı, sürekli ve kapsayıcı tutumu ve eylemliliği ile bölgenin doğal ve kültürel değerleri korunabilmiştir. Restorasyonu tamamlanmakta olan garın bir an önce trenlerle buluşmasının önündeki engellerin kaldırılması için mücadele kesintisiz devam etmektedir.

Haydarpaşa Garı ve çevresi için de “adalet ve demokrasi” talebinin yükseltilmesi bütün toplumsal kesimlerin ortak sorumluluğudur. Bu tartışma ve değerlendirme sürecinde en geniş toplum kesimlerinin anıtsal yapıya işlevi ile birlikte sahip çıkma çabalarının sürdürmesinin; anıtsal yapının toplumla ve trenlerle yeniden buluşmasının asıl güvencesi olduğunu hiç unutmamakta yarar var…

NOTLAR

[1] Ran, Nazım Hikmet, Memleketimden İnsan Manzaraları, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul.

Bu icerik 1276 defa görüntülenmiştir.