354
TEMMUZ-AĞUSTOS 2010
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR

  • Pisa Kulesi
    Gürhan Tümer, Prof. Dr., DEÜ Mimarlık Bölümü



KÜNYE
YAYINLAR

AKDENİZ KITASINDA BİR LİMAN: GERRAİİDAİ – SIĞACIK

Selçuk Alten, Ekim 2009, Boyut Yayınları, İstanbul; Türkçe ve İngilizce, 114 sayfa.

Başlangıçta bir “gezi rehberi” olarak tasarlandığı belirtilen kitap, yazarın kırk yılı aşkın süredir ilişkisini koparmadığı, öncesini Kurtuluş Savaşı’nda bu bölgede çarpışan ve daha sonra da buraya yerleşen dedesinden dinlediği Sığacık’ı konu ediyor. Köyü, tarihi, kültürel yapısı ve turistik değerlerinin yanı sıra, güncel folkloru, yaşamı, yaşayanları, balıkçıları ve ürünleriyle harmanlanarak aktaran kitap, bir roman gibi keyifle okunuyor. Çok zengin bir kaynak taramasına dayanan kitap, Sığacık’ı alışageldiğimiz tarih tezlerini irdeleyerek gündeme getiriyor. Başlıkta kullandığı bölgeye ilişkin “Akdeniz Kıtası” nitelemesi de bunlardan birisi. “Ege’de olan biten her şeyi Helen başlığı altında açıklamanın saçmalığını biraz daha iyi fark ettim. Tarihi geçmişi MÖ 7000’lere dayanan bu toprakların bir insanı, bir Anadolulu olarak yaşadığım topraklara olan ilgisizliğimden utandığım anlar oldu. Sonra ‘Anadolulaşma’ diye bir kavramın olduğuna iyice inanmaya başladım. Bir kez daha anladım ki Halikarnas Balıkçısı’nın söylediği gibi Anadolu bir farklı durur bu dünya yüzünde, o, bugün İspanya, İtalya, Yunanistan’ın bulunduğu topraklar gibi dikine durmaz haritalarda, tersine yanlamasına uzanır iki kıta arasında. Bir yakadan bir yakaya binlerce yıldır kim geçerse geçsin, ne geçerse geçsin, hem bir iz hem bir tortu bırakmıştır. Anadolu toprakları kat kat binlerce yıldır bu kültürlerin izlerini ve tortularını biriktirir. Ama artık onlar Anadolu’nun malıdır ve Anadolulaşmıştır. Sanırım işin özü burada yatıyor. Abidin Dino’nun dediği gibi: ‘Anadolu’ya her ne gelmiş ve gelecekse, Anadolulaşır; İslam dini bile.’ ”

İzmir’in Seferhisar ilçesine bağlı, yeni adıyla Sığacık mahallesi, yazarın gönlündeki adıyla “Sığacık Köyü”, kitap rehberliğinde kalesinden başlanarak kolayca adım adım gezilebiliyor. Bir yandan da, 1894 yılında henüz daha 21 yaşındayken omzuna apoletler takılıp cepheye sürülen bir Harb Okulu talebesi, vücudunda Kurtuluş Savaşı’ndan kalma kurşun ve şarapnel yaraları ile kimselerin yazlık nedir bilmediği bir dönemde Sığacık’ı keşfedip, 1950’li yılların sonundan itibaren kalan yaşamının önemli bir bölümünü burada geçiren dedesi Emekli Yarbay Murat Erciyeş’e de bir vefa borcu niteliğinde. Selçuk Alten’in yaptığı, belleğine yer etmiş, deniz, balık, balıkçı ve bölge kültürüne ilişkin tarihî motifleri yansıtan hiç de amatör olmayan yağlıboya resimler; mimarlık fakültelerinde bir fikrin yalınlaştırılarak, istenilen tüm detayların estetik bir kurgu içinde verilebileceğine örnek olarak gösterilebilecek krokiler; eskizler ve çektiği fotoğraflarla desteklenen, çevreye duyarlı bir bakışla ele alınan bu kitap, “bir mimar elinden çıkmış” dedirtiyor.

Çetin Ünalın

Bu icerik 1140 defa görüntülenmiştir.