DOSYA: KÜLTÜR, KENT, TEKNOLOJİ ARAKESİTİNDE TÜRKİYE’NİN DEĞİŞEN DEMİRYOLU MİMARLIĞI
			Çok Merkezli Yeni Dünya ve Kentsel Ağın Düğüm Noktaları: Yüksek Hızlı Demiryolu Sistemi ve Yüksek Hızlı Tren İstasyonları 
			Zehra Zeren, Mimar
			
			
			
			
			
			  
20. yüzyıl sonunda giderek  ivme kazanan küreselleşme süreci, ekonomi, bilişim, teknoloji ve ulaşım  alanlarına yeni yaklaşımlar getirmiş ve aralarında çok yönlü etkileşimler  yaratmıştır. Küreselleşme ve ekonominin birleştiriciliği bölgelerin rollerini  artırarak, büyük mesafeleri kapsayan ağlarda sosyal ve ekonomik ilişkileri  yeniden yapılandırmıştır.[1]
 Uluslararası ulaşım rotalarını değiştiren küreselleşme ve ulaşım sektörünün bu etkileşimi,  ulusal sınırların keskin çizgilerini de yumuşatmıştır. Bu sürecin sonunda,  güçlü bir ya da birkaç merkez etrafında hareket eden kendi içine kapalı  sistemler, açılıp genişleyerek bir ağ strüktürüne dönüşmüşlerdir.
Günümüzde gelişen ekonomi,  bilişim, teknoloji ve ulaşım sektörleri ile dünya artık bir merkez etrafında  dönen bir küreden ziyade çok merkezli, içerisinde çok yönlü etkileşim  barındıran, çok katmanlı, her şeyin birbiriyle bağlantılı ve birbirine bağımlı  olduğu bir ağ strüktürü, canlı bir sistemdir. (Resim 1)
Gelişen teknoloji ve hız  talebinin giderek artmasıyla birlikte bu çok merkezli sistemin önemli katmanlarından  biri olan ulaşım sektörü sayesinde yüksek hızlı demiryolu (YHD) sistemleri yeni  kentsel ağlarda daha fazla kullanılmaya başlanmıştır. Aynı zamanda, çevre  bilincine sahip bir dünyada araç dışı ulaşım modları ve kompakt kalkınma  biçimleri daha kritik hale geldiğinden, yerelleştirilmiş kentsel kaliteye de  giderek daha fazla önem verilmektedir. Bunun sonucu olarak, yüksek hızlı  demiryolu sistemine, yani birden fazla ölçeğe hitap edebilen bir ulaşım moduna olan  ilgi artışı ve hızla kabul edilişi şaşırtıcı değildir. YHD teknolojisi  ağırlıklı olarak, şehir merkezleri arasındaki artan bağlantı eğilimlerine yanıt  vermek için kullanılır. Aynı zamanda, hem birbirlerine zaten bağlı olan  bölgeleri hem de otomobil ulaşımı yoluyla tam olarak entegre edilemeyecek büyüklükte  saçaklanmış mega yerleşimler ve kent bölgeleri arasında ekonomik bağlantıları  geliştirmenin bir aracı olarak da görülmektedir. Bu bakış açısına göre YHD,  mesafe engelini kapatmayı hedefleyen ve kentsel alanları yeni fonksiyonel ağlara entegre  etmeyi amaçlayan bir teknolojik yatırımdır. Bu yatırımı gerçekleştirmek,  ulusaldan ve bazen de uluslararası ölçekten yerele doğru uzanan ölçek hiyerarşisi  boyunca, ulaşım ve arazi kullanımı gibi birden fazla sektörde stratejik  planlamalar yapmayı, birçok yetki alanını kapsayan planlama ve yönetim süreçlerini  organize etmeyi de gerektirmektedir. 
AĞIN  DÜĞÜM NOKTALARI: İSTASYONLAR 
Kentsel ağ sisteminde ulaşım  istasyonu, insanların ve bilginin sürekli aktığı, kesiştiği bir sosyal düğüm  noktasıdır. Her şey birbirine bağlıdır ve etrafındaki bilginin şeklini yansıtır.
[2]
Bu perspektif, ulaşım istasyonunun kentsel çevrede belirgin bir bina türü  olmasını sağlar. Kullanıcıların tek bir yerde birden fazla bilgi ağının  yakınsamasını tecrübe etmesine izin veren istasyonların mimari tasarımları da  bu sebeple, akışlara ve bağlantılara yönelik bir bakış açısı olarak değerlendirilebilir.
Toplu taşıma sistemlerinin  ve mekânlarının planlanmasında, her bir ulaşım türüne özgü olan kullanıcı  deneyimi önemli bir tasarım faktördür. Ulaşım istasyonunun tasarımı, yolcuların  her bir araca binip indikleri özellikli bir konum olması nedeniyle yapılı çevre  ile insan arasındaki etkileşimi doğrudan etkiler ve istasyon kullanıcıları için  özel bir deneyim yaratır. Bu deneyim, istasyonun yalnızca görsel algısı ile  değil, tüm diğer duyular yoluyla oluşur.
İstasyon mekânlarının  performansı da bireylerin değişen durumlar karşısında farklı hareket edebilme  biçimleri ile ilişkilidir ve bireylerin davranışları, içinde bulundukları  bağlamdan çok etkilenir. Ulaşım istasyonlarının büyük şehirlerde sıklıkla  çeşitli roller oynamaları, tasarımcıların sadece seyahat eden kitlelere hitap  etmek yerine farklı ziyaretçi tiplerinin değişen ihtiyaçlarını karşılama  çabaları bu yüzden önemlidir.
ÇOK  MODLU İSTASYONLAR 
	Yoğunlaşan büyükşehir nüfusu  ve gittikçe artan yolcu sayıları, ulaşım istasyonlarının tek toplu taşıma  moduna yönelik olmasına artık izin vermediğinden, yeni istasyonlar seyahat  edenlerin bir araçtan diğerine kolaylıkla geçmelerine izin veren çoklu ulaşım  sistemleri düşünülerek tasarlanmaktadır. Farklı ulaşım hatlarının bu çok modlu  istasyonlar aracılığıyla birbirine bağlanmaları, büyük sistemler içinde sosyal  düğümlerin gelişimini de sağlamaktadır. Bu düğümler, insan etkileşimlerinin  birleştiği hareket ve kavşak noktalarına dönüşür. Tek bir yere bu kadar vurgu  yapılması sonucunda, istasyon yapıları popüler buluşma yerlerine veya yerel  topluluklar için merkezi simgesel yapılar haline gelmektedirler.
Saçaklanan kent formları  nedeniyle günümüz metropollerinde bu çok modlu ulaşım istasyonlarına çok daha  fazla önem verilmektedir. Hafif raylı sistemler, otobüs hatları, bisiklet  rotaları ve yaya geçitleri gibi çağdaş kentlerin istasyon yapılarını kuşatan,  onunla etkileşimde bulunan birçok ulaşım şekli bulunmaktadır. Bunlara ek olarak  çok modlu istasyonlar, tasarımcılara birçok kişinin değer verdiği toplumsal  nitelikleri koruyarak, hepsini barındıran bir olanak yaratma fırsatı sunmaktadır.
Tarihsel perspektiften  bakıldığında, tren seferlerinin çoğunluğu farklı zamanlarda gerçekleştiği ve  uzun mesafelere yönelik olduklarından, tren istasyonlarının birden fazla ulaşım  modunu barındıracak şekilde tasarlanmaları gerekmemiştir. Daha fazla yolcu  taşıma fikrini benimsemeye başlayan yeni istasyonlar, şimdilerde kısa  mesafelerde seyahat eden müşterilere de hizmet etmek için birden fazla modun  bağlanmasına ihtiyaç duymaktadır. Çağdaş kentsel ortamlar için bağımsız ve tek  modlu ulaştırma anlayışı artık giderek daha az kabul görmemektedir. Benimsenen  yeni anlayış ise, çeşitlenen ulaşım imkânlarından faydalanmak, geçişliliği  artırarak olasılık alternatiflerinden azami yararlanmak ve kullanımlarını  teşvik etmektir.
TÜRKİYE  YÜKSEK HIZLI DEMİRYOLU (YHD) PROJESİ 
	Avrupa, Orta Doğu ve  Kafkaslar arasındaki kavşakta stratejik konumu nedeniyle Türkiye, taşımacılıkta  jeopolitik açıdan önemli ve avantajlı bir ülke konumundadır. Trans-Avrupa  Taşımacılık Ağı'nın (TEN-T) komşu ülkelere yayılmasında da kilit rol oynamaktadır.  Türkiye, Avrupa Birliği’ne (AB) aday ülke niteliğinde olduğu için, AB Komisyonu,  tam üyelik süreci çerçevesinde Türkiye ile ulaşım ilişkilerini iyileştirme konuları  üzerinde de çalışmaktadır. Türkiye’nin Avrupa Birliği'ne tam üyeliği için 2005  yılında başlayan müzakerelerde ulaştırma konularıyla ilgili olarak iki müzakere  bölümü bulunmaktadır: Ulaştırma Politikası ile ilgili 14. fasıl ve Trans Avrupa  Ağları ile ilgili 21. fasıl.
AB Komisyonu ile yapılan 14.  fasıldaki müzakereler, Ortaklık Anlaşması Ek Protokolü’nün Türkiye tarafından “ayrımcı  olmayan bir yolla tam olarak uygulanmasına kadar” sekiz faslın (14. fasıl da dahil)  açılamayacağına veya kapatılamayacağına karar verdiği Aralık 2006'dan beri  engellenmiştir. Ancak, 21. fasılda ilerleme kaydedilmiştir. 2011 yılında  Türkiye’nin kapsamlı ulaşım ağı, yeni TEN-T yönergelerine ilişkin komisyon  teklifine dahil edilmiştir. Bunlara ek olarak AB, hem Türkiye’deki altyapının  geliştirilmesini hem de kurumsallaşmasını finansal olarak desteklemektedir.  Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) yoluyla AB, demiryolu üzerinde bir dizi  Teknik Yardım Projesi’ni de finanse etmiştir.[3]
 Türkiye’deki Sofya-İstanbul YHD Projesi, yüksek öncelikli AB projelerinden biri  olan Genel TEN-T Ağı’na entegrasyon çalışmaları içinde yer almaktadır. (
Resim 2) Entegrasyonu hedefleyen YHD projeleri  finansman olarak dış ve öz kaynaklar ile yapılmaktadır.
Katılım sürecinde açılan  fasıllar Türkiye’nin ulusal politikalarını da değiştirmiştir. Fiziki ve  ekonomik altyapının geliştirilmesi AB’ye entegrasyon için öncelikli bir konu  haline gelmiştir. Ticaret ve turizm gibi ekonomik faaliyetleri canlandıran  sektörler için de ulaşım önemli bir konudur. Bu öncelik durumunun, devlet  tarafından hazırlanan ve ulaştırma politikalarını da içeren kalkınma planlarına  yansıdığı da açıkça görülmektedir.
İlk kez 1995 yılında  hazırlanan 7. Kalkınma Planı’nda taşımacılık sektörünün olumsuz çevresel  etkilerine dikkat çekilmiştir. 2011 yılında hazırlanan 8. Kalkınma Planı’nda  ise ilk kez sürdürülebilirlik kavramına yer verilmiştir. 7. Kalkınma Planı ve  sonrasındakilerde ulaştırma sektörünün diğer kamu yatırımları içerisindeki payı  artırılmış, karayolu taşımacılığı karşısında demiryollarının desteklenmesi  gerekliliği sıklıkla vurgulanmıştır. Bu durum, demiryolu yatırımları için daha  fazla bütçe ayrılmasını sağlamıştır. Ayrıca söz konusu kalkınma planlarında tüm  ulaşım modlarının ve ağlarının entegrasyonunun sağlanması gerektiği de sürekli  vurgulanmıştır.
Türkiye, 13 Mart 2009  tarihinde işletmeye açılan Ankara-Eskişehir Yüksek Hızlı Tren hattı ile ilk YHT  deneyimini yaşamış ve yüksek hızlı tren işletmeciliğine başlamıştır. 24 Ağustos  2011 tarihinde işletmeye açılan Ankara-Konya, 24 Mart 2013 tarihinde işletmeye  açılan Eskişehir-Konya, 25 Temmuz 2014 tarihinde işletmeye açılan  Ankara-İstanbul ve 18 Aralık 2014 tarihinde işletmeye açılan İstanbul-Konya  hatları ile 2021 yılı itibariyle toplamda 1.213 kilometrelik hatta YHT  işletmeciliği yapılmaktadır.
Yüksek hızlı demiryolu, 250  km/sa veya daha hızlı ulaşıma olanak tanıyan demiryolu taşımacılığının bir  türüdür ve özelleştirilmiş demiryolu taşıtları ve hatları ile entegre bir  sistem kullanmaktadır. Orta mesafelerde (<250 km) ise karayolu ve havayolu  ile rekabet etmektedir.
Türkiye, 11.590 km  konvansiyonel ve 1.213 km yüksek hızlı demiryolu hattı olmak üzere toplamda  12.803 kilometrelik demiryolu şebekesine sahiptir. Demiryolu ağının 5.753  kilometresi elektrikli, 6.382 kilometresi sinyallidir. Toplamda ise demiryolu şebekesinin,  % 44,9’u elektrikli ve % 49,8’i sinyallidir.
[4]
 Tüm bu verilere bakıldığında, elektrifikasyon ve sinyalizasyon oranlarının  oldukça düşük olduğu, bunların geliştirilmesi ve sinyalli-elektrikli hatların  oranlarının artırılması gerektiği çeşitli kalkınma planlarında ve raporlarda  vurgulanmaktadır. Yapılan planların ve sürdürülen çalışmaların hepsi, yüksek  kalitede bir hizmet seviyesine ulaşılmak amacıyla, konvansiyonel raylı  sistemleri iyileştirmek için büyük ölçekli ve entegre çalışmalara duyulan  ihtiyacı göstermektedir. (
Resim 3-5)
	YENİ  NESİL İSTASYONLAR: YÜKSEK HIZLI TREN (YHT) GARLARI
Geçmişte, tüm önemli Avrupa  şehirlerinde inşa edilen tren terminallerindeki büyük ve geniş açıklıklı demiryolu  salonları, 19. yüzyılın gelişen mühendislik yapıları arasında en dikkat çekici  olanlarıdır. Bugün ise yaşanan “istasyon rönesansı” sonrasında, bu görkemli  istasyonların bazıları modernize edilmiş ve YHD için uyarlanmıştır. Ayrıca, son  yirmi yılda şehirlerin yeniden santralizasyonuna ve YHD ağının yaygınlaştırılmasına  yanıt vermek üzere inşa edilmiş, etkileyici ve büyük boyutlu istasyonlar ortaya  çıkmıştır. Bu tür yeni nesil istasyonlar, hem sahip oldukları yüksek  mühendislik çözümleri hem karma kullanımlı programları hem de taşıdıkları  simgesel değerler nedeniyle büyük mimari başarılar olarak tanıtılmaktadırlar.  Ülkemizde de son yıllarda hizmete giren Ankara YHT Garı ve Selçuklu YHT Garı bu  büyük boyutlu yeni nesil istasyonlara örnek verilebilir.
Genellikle havayolu  terminallerine benzeyen bu yeni nesil çok modlu istasyonlar, öncekilere kıyasla  farklı gereksinimlere cevap verme iddiasındadırlar. Havayolu, demiryolu,  otobüs, metro ve hafif raylı sistem hizmetlerine doğrudan erişim veya bağlantı sağladıkları  için, büyük ölçekli toplu transfer noktası gibi davranırlar. Bu nedenle de  önceki tipolojilerden farklı olarak, yalnızca bir ulaşım aktarma noktası  olmaktan çıkarak, kentsel ve ticari merkezlerin bir kısmını da içeren ticari işletmeler,  oteller ve alışveriş merkezleri gibi çeşitli programları bünyelerinde barındırırlar.  Bu program çoğullaşmasına karşın istasyon binaları, bilet satış, bekleme,  aktarma gibi temel ulaşım ihtiyaçlarını karşılamakta, alışveriş, rekreasyon ve  yönetim gibi diğer tesisler için düzenlenmiş imkanları da içermektedir.
Günümüzün yüksek hızlı tren  istasyonları, yeni inşa edilmiş modern ve çok modlu ulaşım istasyonları  olabileceği gibi YHD sistemine entegre edilmek üzere yenilenmiş konvansiyonel  istasyon yapıları da olabilmektedir. Yenileme çalışmaları yapılan tarihi istasyonlarda,  genellikle tarihi yapıya çağdaş ek uygulaması yapılarak, yapısal ve işlevsel  açıdan gerekli mekânsal uzantılar ve ekler tarihi istasyon yapısı ile  birleştirilmektedir. 
YHD  VE KENTSEL MEKÂN
	YHD ağının mimarisi,  istasyonların yerleri ve modlar arası bağlantı gibi tasarım değişkenlerini  içerir. Bu değişkenler, YHD'nin mevcut kentsel sistemler ve mobilite sistemleri  ile nasıl etkileşimde olacağını da belirler. Bu nedenle YHD planlaması, ulaşım  sisteminin teknik özelliklerine ve gereksinimlerine ek olarak, tüm bu  arayüzleri etkileyen veya kontrol eden kurumsal düzenlemelerin de kapsamlı bir  şekilde dikkate ele alınmasını gerekli kılar.
	Tarihsel süreçte demiryolu  şirketleri şebekelerini genişletmeye başladıklarında sahip oldukları tren  istasyonlarına bitişik arazileri de geliştirmişlerdir. Demiryolu deneyimini  seyahat edenlere daha uygun ve konforlu hale getirmek için oteller, mağazalar  ve ofisler bu özelliklere göre inşa edilmiştir. Bu durum, her bir şirketin  birbiriyle rekabet etmesi ve yerel halkın bulunduğu arazileri geliştirerek  kârlarını maksimize etmeye çalışmaları nedeniyle her bölgede benzer bir gelişme  ile sonuçlanmıştır. Bu düğümlerin her birinin aynı girişim tarafından  geliştirilmiş olması nedeniyle, her bir konumdaki istasyon binalarının mimari  tarzları veya karakterleri de çok tutarlıdır. Böylelikle her bölge diğerlerine  kıyasla kendi benzersiz kimliğini oluşturmuştur.
[5]
 Bu yerler büyüyüp çevrelerine ve dışa doğru yayılırken, herkese hizmet sunan istasyon  yapıları, toplu taşımacılığın merkezî konumu ve önemi nedeniyle çoğunlukla şehrin  ortasında kendilerine yer bulmuşlardır.
Başlangıcından itibaren çizgisel  ve ağsal olarak büyüyen demiryolu şebekeleri varılan çevreyi yeni ve farklı bir  hale getirmeye odaklanmış olsalar da günümüzde demiryolu ulaşımını geliştirmeye  yönelik stratejiler mevcut çevrenin iyileştirilmesine ek olarak yenilikçi istasyon  tasarımlarına da yönelmiş gözükmektedirler. Demiryolu mimarisi diğer ulaşım  şekillerine göre çoğu zaman kentsel doku ile daha ilişkili gözükmektedir. Farklı  ulaşım modlarına ait terminal yapılarının kent ile kurdukları ilişkiler  büyüklükleri nedeniyle sorunludur. Havaalanı gibi terminal yapıları, genel  olarak kentsel alanlardan kopuk ve kendi arazi parçaları içinde faaliyet  gösterirlerken, tren istasyonları kentsel peyzaja derinden yerleşmiş, büyük  kamusal merkezlerin ve toplanma alanlarının yakınında konumlanır. Büyüklük ve  bağlamdaki bu doğal farklılıklar, demiryolu mimarisinin yerel çevre ile daha  iyi entegre olmasını sağlar, çünkü her istasyon diğer kentsel yapıların içinde  ve arasında bulunmaktadır.
İstasyon yer seçim  ölçütleri arasında, büyük toplanma alanlarının ya da kent içindeki belli başlı  yerlerin merkezinde olmak, bağlantıları artırmak için birden fazla ulaşım  güzergâhını bağlayabilen bir yerde olmak, kentin hareket noktaları olan  kavşaklarda bulunmak öncelikli kıstaslar arasındadır. Bu durum genellikle,  kavşakların (istasyonların) mevcut cadde hiyerarşisinin ve toplu taşıma altyapısının  birbirine eşlik ettiği ana yol sistemleri boyunca konumlandırılmasıyla sağlanır.  Örnek vermek gerekirse, Ankara YHT Garı merkezî bir konumda planlanmış olup  yapımı devam eden raylı sistem hatları sonrasında YHD, banliyö,metro, otobüs ve bisiklet  rotalarını birbirine bağlayabilen bir kavşak, kent için bir düğüm noktası  haline gelmesi hedeflenmektedir. (
Resim 6,  7)
Menéndez ve diğerleri[6]küçük şehirler için merkez, kenar ve dış olmak üzere üç basit kategoriye  ayrılmış bir istasyon tipolojisi tanımlamaktadır. Merkez istasyonlar genellikle  yeniden kullanılan veya genişletilmiş eski tren istasyonlarıdır ve bu nedenle  mevcut kentsel yapıya zaten bağlıdırlar. Öte taraftan kenar istasyonları, kent  merkezindeki yoğunluk ve inşaat kısıtlamaları nedeniyle arazinin zor bulunması  durumunda dikkate alınmaktadır. Kentsel merkezin kenarında planlanması istasyonlar  için daha fazla gelişme potansiyeli sunabilmektedir. Öte taraftan kenar  istasyonlarının, özel otomobil, yaya, bisiklet ve toplu taşıma araçları için  iyi bağlantılar sağlayacak kadar merkeze yakın konumda olmaları, bu  tipolojideki istasyonlara farklı ulaşım modları ile erişimi de kolaylaştırmaktadır.  Son olarak, şehir dışı istasyonlar genellikle şehirden birkaç kilometre uzakta  bulunurlar. Bir istasyonları şehir dışında planlama kararı, istasyondan  istasyona seyahat sürelerini en aza indirme isteği ve bazı durumlarda gürültü  veya komşu arazileri de etkileyen diğer konular gibi çevresel etkilerden  kaçınmak için gerekli olmaktadır. Şu bir gerçektir ki, şehir dışındaki  istasyonlara özel araç ile kolayca erişilebilir, ancak bu diğer modlar ile pek  de mümkün olmaz. İntermodalite, hareketliliğin büyümesinde kilit faktördür, bu  sayede YHD istasyonunu kullanan kitleyi potansiyel olarak önemli ölçüde artırır.
SONUÇ
	Ülkemizde 1995 yılında 7.  Kalkınma Planı ile başlayan ve 2005 yılında Avrupa Birliği’ne katılım müzakereleri  sürecinde hızlanan yüksek hızlı demiryolu teknolojisine geçiş, 2009 yılında  işletmeye açılan Ankara-Eskişehir YHD Hattı ile ilk adımını atmıştır.  Sonrasında açılan diğer hatlar ile birlikte mevcut istasyonlar, kapasiteleri  yeterli gelmediği ve modern ihtiyaçlara cevap veremedikleri için çoğunlukla  yenilenmiş veya dönüştürülmüşlerdir. Ancak metropollerde farklı bir yaklaşıma gidilmiş  ve tarihî gar binaları konvansiyonel hatlar için restore edilmiş, YHD hatları  için ise yeni gar kompleksleri inşa edilmeye başlanmıştır.
Bu gelişmeler ile  birlikte Avrupa’daki değişimlere de paralel olarak, toplu taşımacılığın birden  fazla modunu entegre eden yani içerisinde hafif raylı sistemler, otobüs  hatları, bisiklet rotaları ve yaya geçitleri gibi çağdaş şehir istasyonunu  kuşatan birçok ulaşım şeklini barındıran ya da bunlar ile güçlü bağlantılar  kurabilen yeni bir istasyon tipolojisi ortaya çıkmıştır. Yeni nesil bu çok  modlu istasyonların tasarımında; estetik, işlevsellik ve kentsel çevre ile olan  ilişkilere büyük önem verilmiş, istasyonların ulaşım fonksiyonu  (ulaşılabilirlik, bilgi, istasyon binası
kalitesi, istasyon giriş  kalitesi, istasyon bekleme salonu kalitesi ve istasyon platformu kalitesi),  ticaret fonksiyonu (mağazalar, reklamlar) ve kültür fonksiyonu (kamusal sanat)  genişletilerek, güncel ihtiyaçlara göre yeniden yorumlanmıştır.
Bu büyük boyutlu, karma  işlevli ve çok modlu gar kompleksleri günümüz kentsel mekânında insanların ve  bilginin sürekli aktığı birer sosyal düğüm noktası haline gelmişlerdir. YHD hatlarının  kentsel arayüzleri niteliğindeki YHT garları, artık sadece ulaşım fonksiyonunu  sağlayan yapılar olmayı aşarak, sosyal ve kültürel donatılarıyla birer yaşam  merkezine dönüşmektedirler. Modern çağda hız ve bağlantı talebinin giderek  artması, zamanı ve mekânı sıkıştıran YHD’yi ve dolayısıyla da ulaşım istasyonlarını  kullanma talebini de doğrudan artırmakta ve sağladığı bağlantılar sayesinde YHT  istasyonları gelecekte birer “hub” olma eğilimi göstermektedirler. Tüm bunlara  ek olarak, YHT istasyonlarının konumları ve yer seçimleri kentlerin geleceğini  de doğrudan etkileyeceği için kentlerin ve kentsel bölgelerin planlı büyüme  kararları, gelişim yönleri, arazi geliştirme ve planlama süreçleri üzerinde de  belirleyici olduğu için karar verici bürokrat ve teknokratların, uygulayıcı plancı,  mimar ve tasarımcıların sürecin doğru yönetilmesinde mesleki sorumlulukları ve  etkileri de oldukça büyüktür.
KAYNAKLAR 
Escolano, S., 2012,  "Territory and High-Speed Rail: A Conceptual Framework", 
Territorial Implications of High Speed  Rail: A Spanish Perspective, (ed.) José Maria de Ureña, Ashgate, Farnham,  Surrey, Burlington, VT, s.37.
Schumacher, P., 2012,  “Parametric Order - 21st Century Architectural Order”, Harvard Graduate School  of Design, https://www.youtube.com/watch?v=zG2WMVkD5dw [Erişim: 25.07.2019]
Edwards, B., 2011, Sustainability and the Design of Transport  Interchanges, Routledge, New York.
Menéndez, J. M.; Guiorao,  B.; Coronado J. M.; Rivas, A.; Rodriguez, F.J.; Ribalaygua, C.; De Ureña, J.M.,  2002, “New High-Speed Rail Lines and Small Cities: Locating The Station”, The Sustainable City II: Urban Regeneration  and Sustainability, WIT Press, Southampton. 
Brebbia, C. A.;  Martin-Duque, J. F.; Wadhwa, L. C., (ed.), The  Sustainable City II: Urban Regeneration and Sustainability, WIT Press, Southampton,  ss.811-820.
Menéndez, J.M.; Rivas, A.;  Gallego, I., 2012, “Mobility Characteristics of Medium-Distance High-Speed Rail  Services”, Territorial Implications of  High Speed Rail: A Spanish Perspective, (ed.) J.M. de Ureña, Ashgate  Publishing, Farnham, Surrey, Burlington, s.105.
URL1. https://p4.wallpaperbetter.com/wallpaper/859/61/276/network-earth-net-world-wallpaper-preview.jpg [Erişim: 28.05.2021]
URL2. https://ec.europa.eu/transport/themes/international/enlargement/turkey_en [Erişim: 28.05.2021]
URL3. https://uic.org/IMG/jpg/02.european_union.jpg [Erişim: 28.05.2021]
URL4. https://i1.wp.com/rayhaber.com/wp-content/uploads/2019/02/tcdd-yolcu-tasima-haritasi-2.jpg?ssl=1 [Erişim: 28.05.2021]
URL5. https://www.tcddtasimacilik.gov.tr/uploads/images/haritalar/ANAHARITA.jpg [Erişim: 28.05.2021]
URL6. https://www.ego.gov.tr/resim/normal/14138.jpg [Erişim: 28.05.2021]
URL7. https://www.ego.gov.tr/resim/normal/14139.jpg [Erişim: 28.05.2021]
2000'lerden Günümüze  Türkiye'de Demiryolu Mimarisi: 
Yüksek Hızlı  Demiryolu Ağı ve Tamamlanan İstasyonları
ANKARA  - İSTANBUL YHD PROJESİ
	Proje, Ankara-Eskişehir ve  Eskişehir-İstanbul YHD’lerinden oluşan iki bölümden meydana gelmekte ve yüksek  talepli taşıma koridoru olan Ankara ve İstanbul’u birleştirmeyi  hedeflemektedir. Ankara-Eskişehir bölümü, TCDD tarafından inşa edilen ve işletilen  ilk hızlı tren hattıdır. 13 Mart 2009’dan bu yana faaliyet göstermektedir.  Eskişehir-Pendik kesiminin yapımı da tamamlanarak 25 Temmuz 2014 tarihinde  hizmete açılmıştır. 513 kilometrelik koridor uzunluğunda azami 250 km/sa hıza  sahip Ankara-İstanbul Yüksek Hızlı Demiryolu projesi ile iki büyük kent  arasında seyahat süresi 4 saat olmuştur. Ankara-İstanbul yüksek hızlı demiryolu  hattı Gebze-Halkalı banliyö hattının tamamlanmasıyla Marmaray ile bütünleşerek  Avrupa’dan Asya’ya kesintisiz ulaşım sağlamaktadır.
[7] YHT bağlantılı Eskişehir-Bursa arasında otobüsler, Kütahya, Afyonkarahisar ve  Denizli arasında ise trenler çalıştırılmaya başlanarak söz konusu şehirler  arasındaki seyahat sürelerinde de önemli kısalmalar olmuştur. Eskişehir Garı’na  modal entegrasyon uygulanması sonrasında özellikle Bursa ve Kütahya gibi çevre  illere de fayda sağlamıştır. Ankara-Kütahya koridoru için YHT ile geleneksel  demiryolu, Ankara-Bursa koridoru için ise YHT ve otobüs alternatifleri  geliştirilerek proje hizmet alanı genişletilmiştir. (
Resim 8)
ANKARA  - KONYA YHD PROJESİ
Ankara-Konya YHD  projesi, Ankara-Eskişehir’den sonra Türkiye’nin ikinci yüksek hızlı demiryolu  hattı olup 24 Ağustos 2011’den beri faaliyet göstermektedir. Tamamen yerli  firma, iş gücü ve öz kaynaklar ile gerçekleştirilen proje kapsamında  Polatlı-Konya arasında 212 km uzunluğunda, alt yapısı 300 km/sa hıza uygun,  çift hatlı, elektrikli ve sinyalli yüksek hızlı demiryolu inşa edilmiştir.  YHT’nin faaliyete geçmesinden önce bu ulaşım koridorunda yaklaşık 3 saat süren  seyahat süresi ile özel araç ve otobüs iki önemli alternatif oluşturmuştur. Bu  koridorda konvansiyonel demiryolu hattı da bulunmaktadır, ancak standartları  düşüktür. Konvansiyonel trenler ile seyahat süresi 10 saat 30 dakikadır. Ankara  ve Konya arasındaki seyahat süresi YHT sayesinde 1 saat 45 dakikaya düşmüştür.  (
Resim 9)
KONYA  - İSTANBUL YHD PROJESİ 
Bu proje, Konya-Eskişehir ve  Eskişehir-İstanbul YHD’leri olmak üzere iki bölümden meydana gelmektedir.  Konya-Eskişehir hattı 24 Mart 2013 tarihinde işletmeye açılmıştır. Bu hattın  açılmasıyla Ankara-Eskişehir, Ankara-Konya ve Konya-Eskişehir hatlarından  oluşan Türkiye’nin ilk yüksek hızlı demiryolu ringi oluşturulmuştur.  Konya-Eskişehir YHT seferleri devam ederken 18 Aralık 2014 tarihinde hattın Eskişehir-İstanbul  (Pendik) kısmı devreye girerek Konya-İstanbul seferleri yapılmaya başlanmıştır.  Konya-İstanbul arasında otobüsle 11 saat olan seyahat süresi 4,5 saate  inmiştir.
ANKARA  - SİVAS YHD PROJESİ (YAPIMI DEVAM EDİYOR)
	Ankara-Sivas YHD projesi, Anadolu  ile İpek Yolu güzergahındaki Asya ülkelerini birleştiren demiryolu koridorunun  önemli akslarından biridir ve yapımı devam etmektedir. Sivas-Erzincan,  Erzincan-Erzurum-Kars hızlı tren hatları ile Bakü-Tiflis-Kars demiryolu  projesine entegre edilecektir. Mevcuttaki Ankara-Sivas demiryolu hattı 603 km  olup, seyahat süresi 12 saattir. İki kent arasındaki seyahat süresini  kısaltacak proje ile maksimum 250 km/saat hıza uygun, çift hatlı, elektrikli,  sinyalli yeni yüksek hızlı demiryolu hattının yapımı hedeflenmiştir. Proje  tamamlandığında Ankara-Kırıkkale-Yozgat-Sivas güzergahında, 393 km  uzunluğundaki yeni hat ile işletmecilik yapılacaktır. Bu güzergah üzerinde  Elmadağ, Kırıkkale, Yerköy, Yozgat, Sorgun, Akmağdeni, Yıldızeli ve Sivas’ta  olmak üzere 8 istasyon bulunacaktır. Proje kapsamında, 49 adet tünel, 53 adet  viyadük, 217 adet alt-üst geçit, 611 adet köprü-menfez olmak üzere toplamda 903  adet yapı inşa edilmiştir. Projenin tamamlanmasıyla seyahat süresi 12 saatten 2  saate düşecektir.
[8] Bunlara ek olarak, Ankara-Sivas YHD hattında 25 Ocak 2021 tarihinde ilk  performans testiyle başlayan test sürüşleri de devam etmektedir. (
Resim 10)
ANKARA  - İZMİR YHD PROJESİ (YAPIMI DEVAM EDİYOR)
Ankara-İzmir YHD  projesi, sanayi yatırımları, turizm potansiyeli, yolcu ve yük limanıyla  ülkemizin 3. büyük şehri olan İzmir’i ve güzergahındaki Manisa, Uşak ve  Afyonkarahisar’ı YHD ile Ankara’ya bağlamak için başlatılmış olup yapımı halen  devam etmektedir. Ankara-
İzmir arasındaki mevcut  demiryolu yolculuk güzergahı 824 kilometre olup seyahat süresi yaklaşık 14  saattir. Bu proje sonunda, iki şehir arasındaki mesafenin 624 kilometreye,  seyahat süresinin ise 3 saat 30 dakikaya düşürülmesi hedeflenmektedir. 508 km  uzunluğunda ve 250 km/sa hıza uygun olarak inşa edilmekte olan yüksek hızlı  demiryolu hattında, toplam uzunlukları yaklaşık 35 kilometre olan 41 adet  tünel, toplam uzunlukları yaklaşık 23 km olan 56 adet viyadük, 779 adet  köprü-menfez ile 385 adet alt-üstgeçidin yapımı planlanmıştır. Projenin  tamamlanmasıyla bu koridorda yıllık 6 milyon yolcu taşınması ve mevcut yük  kapasitesinin de 4 kat artması planlanmaktadır.[9] (Resim 11)
ANKARA YHT GARI
	Ankara’nın merkezî bir  konumunda bulunan yeni gar binası, kent belleği ve ulusal demiryolu mirasımızda  önemli yeri olan mevcut Ankara Garı’nın arkasına inşa edilmiştir. Ankara YHT Garı’nın, Başkentray,  Ankaray ve Keçiören metrolarıyla bağlantısı olacak şekilde planlanmıştır.
[10]
Yapının mimari projeleri ilk  etapta Serdar Akünal-SUDOPAK  tarafından hazırlanmıştır. Yapım sürecinde ise, yatırımcı firmalar ihale projesi üzerinden  yaptırdıkları fizibilite sonuçlarını TCDD ile değerlendirmişler ve yeni bir  tasarım önerisi getirmişlerdir. Bu süreç sonunda A Tasarım-Ali Osman Öztürk’e  onaylanan ihale projesinin (Serdar Akünal-SUDOPAK) kütle ve cephe ana kararları  korunarak yeni bir proje hazırlatılmış ve bu proje uygulanmıştır. 
TCDD’nin yeni vizyonuna  uygun olarak hız ve dinamizmi temsil edecek şekilde tasarladığı açıklanan yapı, mimarisi, sosyal ve  ticari donatılarıyla günümüzün intermodal istasyon mimarisi anlayışını  yansıtmaktadır. Ulaşım hizmetlerine yönelik birimlerin yanı sıra kapalı-açık  toplam 1.910 araçlık otopark hizmetlerinin verildiği Ankara YHT Garı’nda, satış  birimleri, kafe-restoran, ofis ve çok amaçlı salonlar, ilk yardım ve güvenlik  birimleri ile otel gibi ticari, sosyal ve kültürel donatılar da bulunmaktadır.
Ankara YHT Garı, günlük  50 bin yolcuya hizmet verebilecek kapasiteye göre planlanmıştır. Aynı anda 12  adet YHT setinin yanaşabileceği 3 adet peron ve 6 adet demiryolu hattı bulunan  proje, 194.460 m2  kapalı alandan ve zemin katı dâhil toplam 8 kattan oluşmaktadır. 2 yılda inşa  edilen ve 19 yıl 7 ay süreyle Ankara Tren Gar İşletmesi (ATG) tarafından işletilecek Ankara YHT Garı,  bu süre sonunda TCDD’ye devredilecek ve yeni garın tren işletmeciliği TCDD  tarafından yürütülecektir.
[11] (
Resim 12-14)
SELÇUKLU  YHT GARI 
Polatlı-Konya YHD hattı  üzerindeki Konya’nın Selçuklu ilçesinde yer alan Selçuklu Yüksek Hızlı Tren  Garı 2 Ekim 2020’de hizmete girmiştir. Ankara-Konya YHT ve İstanbul-Konya YHT  hatlarına hizmet vermektedir.
[12] Yapının mimari projeleri TH ve İdil Mimarlık-Hasan Özbay tarafından  hazırlanmıştır. Konya YHT Garı, şehir merkezinin kuzeyinde, eski Buğday  Pazarı’nda yer almakta olup Ankara YHT Garı kadar kentin merkezî bir noktasında  değildir. Alaaddin-Selçuk Üniversitesi tramvay durağı, gardan yaklaşık 500  metre uzaklıkta olup tramvayla veya gar önünden geçen otobüsler ile Konya  merkezine ulaşmak mümkündür. Yapımı devam eden Konya metrosu ve yapımı  planlanan Konyaray banliyö treni Selçuklu YHT Garı ile bağlantılı olacaktır. (
Resim 15-17)
BİLECİK  YHT GARI
	Bilecik Yüksek Hızlı Tren  Gar Binasının mimari projeleri  Mavi Peri Mimarlık-Burak Peri ve İrem Peri tarafından hazırlanmıştır. Bina  A, B ve C blokları olmak üzere 3 bloktan oluşmakta olup 1 Haziran 2015  tarihinde işletmeye açılmıştır. A blokta hizmet birimleri ve VIP yer alırken, B  blokta bilet kontrol işlemlerinin gerçekleştirildiği yolcu bekleme salonu  bulunmaktadır. Yolcu bekleme salonu tek açıklıkta 73 metrelik uzunluğuyla  Türkiye’deki en uzun kafes kiriş sistemli çelik yapıdır. C Blok ise asansör ve  yürüyen merdivenlerden oluşmaktadır.
Günlük 44.000 bin yolcuya  hizmet verebilecek kapasiteye sahip Bilecik YHT Garı’nda, 2 adet çift yollu ana  hat ve 408 m uzunluğunda 2 adet peronlu hat ve 1 adet konvansiyonel hat olmak  üzere 5 hat bulunmaktadır. 5.342 m2 kapalı alan ve yaklaşık 30.000 m2 meydan ve  açık alana sahip olan gar binasında yolculara yönelik olarak toplam 214 araçlık  açık otopark bulunmaktadır. Bedensel engelli yolcuların erişilebilirliğine göre  düzenlenen bina ve gar sahasında rampalar, asansörler ve hissedilebilir yüzey  düzenlemeleri yer almaktadır.[13] (Resim 18, 19)
BOZÜYÜK  YHT GARI
Bozüyük YHT Garı,  Eskişehir-İstanbul demiryolu hattının açılmasıyla birlikte 24 Temmuz 2014  tarihinde hizmete girmiştir. Gar  binasının mimari projeleri SPE Mimarlık-Feyyaz Aysoy, Füsun Aysoy ve Sebahat Aysoy tarafından hazırlanmıştır. 5.000 m2 kapalı kullanım alanı olan Bozüyük  YHT Gar binası, dörder katlı karşılıklı iki bina ve bu binaları demiryolu  üzerinde birleştiren köprüden oluşmaktadır. Günlük 5.000 yolcuya hizmet verecek  şekilde planlanan Bozüyük YHT Garı’nda 2 adet peron ve 5 adet demiryolu hattı  bulunmaktadır.
[15] (
Resim 20, 21)
POLATLI  YHT GARI
	Türkiye’nin ilk yüksek hızlı  tren garı olan Polatlı YHT Garı, 16 Şubat 2010 tarihinde hizmete açılmıştır. Binanın mimari projeleri ise Orsel  Mimarlık tarafından hazırlanmıştır. 1.200 m2 inşaat alanına sahip, 2 adet yolcu  peronu olan Polatlı YHT Gar’da,  ileride yolcu sirkülasyonunun artacağı öngörüsüyle 3. peron için de gerekli düzenlemeler yapılmış, bunun  yanı sıra 5.500 m2  büyüklüğünde 100 araç kapasiteli açık otopark tasarlanmıştır. Günlük ortalama  750 ile 1.000 yolcunun seyahat ettiği Polatlı YHT Garı’nda, 1 bekleme salonu, 4  adet gişe, 1 adet kafeterya, 2 adet dükkân, idari ve teknik kısımlara ait 25  adet büro yer  almaktadır. (
Resim 22)
ERYAMAN  YHT GARI
	Eryaman YHT Garı, Başkentray  projesi ile birlikte Etimesgut’ta inşa edilmiştir. Yenimahalle, Sincan ve  Etimesgut’ta oturan yolcuların Ankara YHT Gar’a gelmeden yüksek hızlı  trenlerden faydalanmalarını sağlayan Eryaman YHT Garı, yüksek hızlı trenler  için 15 Mart 2018 tarihinden itibaren hizmet vermeye başlamıştır.
[16] YHT Eryaman Gar binasının  mimari projeleri Yüksel Proje - H. Tulu Tunçay, Ceyda Erciyes, Adile Şahin ve  Ali Okan Toksöz tarafından tasarlanmıştır. Bina, 8.040 m2 kapalı  alandan ve zemin ile bodrum katı dâhil olmak üzere toplam 4 kattan  oluşmaktadır. Zemin katta VIP, CIP, danışma, 1.katta yolcu bekleme salonu,  restoran ve TCDD yönetim ofisleri, 2. katta ise gişeler, peronlara geçiş  koridorları ile danışma ve güvenlik birimleri yer almaktadır. 1 adet banliyö, 1  adet YHT peronu bulunan Eryaman YHT Garı’nda konvansiyonel trenlerin kuzeyden  güneye geçişleri, banliyö peronunun altında açılan 2.200 metre uzunluğundaki  aç-kapa tüneliyle sağlanmaktadır. (
Resim  23)
NOTLAR
[1]Escolano, 2012, s.37.
[2] Schumacher, 2012.
[3] URL2.
[4] TCDD Faaliyet Raporu 2019.
[5] Edwards, 2011.
[6] Menéndez; Guiorao; Coronado; Rivas; Rodriguez; Ribalaygua; De Ureña, 2002. Menéndez; Rivas; Gallego, 2012, s.105.
[7] TCDD, 2021
[8] TCDD, 2021
[9] TCDD, 2021
[10]TCDD, 2021
[11] TCDD, 2021
[12] TCDD, 2021
[13] TCDD, 2021
[14] TCDD, 2021
[15] TCDD, 2021
			
			
			Bu icerik 5813 defa görüntülenmiştir.