406
MART-NİSAN 2019
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
TEHDİT ALTINDAKİ KÜLTÜR MİRASI

Kerpiç Mimarlığın Şiirsel Dili Balaban

Zeynep Eres, Doç. Dr., İTÜ Mimarlık Bölümü

 

Günümüzde Malatya’nın Darende ilçesine bağlı mahalle statüsündeki Balaban yerleşimi, geçmişte bölgenin oldukça büyük bir kasabasıydı. Cumaları pazar kurulan, bütün çevre köylülerinin alışveriş için geldiği, mal getirenin yükünü bıraktığı hanlara sahip olan, kasabanın ortasından kuzey-güney yönünde boylu boyunca geçen caddede insanların kalabalıktan omuz omuza yürüdüğü Balaban, bugün ancak sözlü tarih çalışmaları ve Osmanlı arşiv araştırmalarıyla bu sosyal geçmişini ortaya koyabilmektedir. Ancak yine de günümüzde dar, eğrisel ve çıkmaz sokakları, sokak üstünü aşan selamlıkları, eğimli arazide kat kat alçalarak inen kademeli kerpiç evleri ile geleneksel yaşama konu olmuş fiziksel çevresini büyük ölçüde korumaktadır. Ovanın ortasındaki dik bir yükseltinin üst düzlüğünden başlayarak ovaya doğru inen yerleşim, yapı köşelerinin yumuşatıldığı kübik kerpiç yapılarıyla çok uzaklardan bir kale yerleşimi gibi görünür. Özellikle kasabanın dışında yükseltinin eteğinde ovadan geçen yoldan bakıldığında, Balaban’ın önde gelen ailelerine ait kerpiç konakların sağır ve yüksek zemin katları bir sur gibi yerleşimi sınırlar. Geçmişte bu evlerin arasından dışarı açılan dar sokakların bitiminde ahşap kapıların olduğu ve gece bu kapılar kapatılarak kasabanın dışa kapandığı rivayet edilir.

Balaban günümüzde Sivas - Malatya coğrafyasında kasaba ölçeğinde geleneksel sokak dokusunu ve kerpiç evlerini bütünlüklü bir şekilde koruyabilmiş ender yerleşimlerdendir. Balaban’ın mimari kimliği ile ilgili çeşitli araştırma ve yayınlar da yapılmıştır. Yerleşim ayrıca 1960’lı yıllarda inşa edilmiş olan ve dönemin modern dilini başarılı bir biçimde sunan camisiyle de Türkiye çapında haklı bir ün elde etmiştir. Her ne kadar Balaban Anadolu kerpiç mimarlığının son kalan şiirsel örneklerinden biri olarak ve ülkenin az sayıdaki çağdaş tasarım diline sahip camilerinden birini bünyesinde barındırıyor ve bu özellikleriyle biliniyor olsa da, yerleşim yeri gerek kentsel doku gerek kerpiç yapılar bakımından büyük bir tehdit altındadır. Balaban’ın kentsel sit olarak tescil edilmemiş olması, geleneksel sokak örüntüsünü göz ardı ederek yol genişletme ve meydan açma gibi işleri kolaylaştırmıştır. Kerpiç yapıların kullanıcı sayısının azalması, genç nüfusun kasabadan göç etmesi, kalanların da kerpiç duvar ve toprak düz damların yıllık onarımını yapmaya istekli olmaması, yapıların zaman içinde haraplaşmasına ve kendiliğinden yıkım sürecinin başlamasına neden olmuştur. Bir diğer tehdit unsuru ise, yapıların döşeme sistemini oluşturan kalın kesitli ardıç ağaçlarının piyasa değerinden dolayı terk edilmiş evlerden sökülerek satılmasıdır. Yalnız ahşap kirişlerini almak için sökülen evler kısa sürede bir kerpiç molozuna dönüşmekte, bu molozun kışın içine aldığı kar ve yağmur suyu bitişik yapılara nem olarak aktarılmakta ve dolayısıyla bu evlerin de kısa süre içinde zeminden başlayarak çürümesine ve haraplaşmasına neden olmaktadır.

Yaşamakta olduğu bütün sorunlara karşın Balaban kasabası bugün halen görkemli geçmişinin izlerini koruyan bir yerleşim yeridir. Bu nedenle, korunmasının sağlanması, ayrıntılı olarak belgelenmesi ve yaşatılması için üst ölçekli sosyo-ekonomik ve mimari projelerinin bütünleşik olarak yaşama geçirilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde Balaban, yalnız eski kuşak Balabanlıların anılarında bulanık bir öykü olarak kalacak ve ne genç kuşak yerlilerinin ne de insanlığın bu yitirilen kültür mirasından haberi olacaktır.

Bu icerik 2961 defa görüntülenmiştir.