343
EYLÜL-EKİM 2008
 
MİMARLIK’tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

DOSYA: UIA 2008 TORİNO: Mimarlığı Aktarmanın Yolları Üretilebildi mi?

KONGRE OTURUMLARINDAN

  • Küreselleşme
    Gaetan Siew
    UIA Eski Başkanı

    İngilizceden çeviren: Aydan Erim

MİMARLIK MÜZESİNE DOĞRU
İNGİLİZCE ÖZET / ENGLISH SUMMARY
TÜRKÇE ÖZET
YAYINLAR



KÜNYE
ANMA

Değerli Mimar Affan Yatman için…

Yıldırım Yavuz, Ender Ergün, Ziya Tanalı, Erkut Şahinbaş, Aslıhan Kocaman

Mimarlık pratiğini uzun yıllardır eşi Nesrin Yatman ile birlikte Ankara’da sürdüren, nitelikli eserleri ve kazandıkları çok sayıda yarışma ile mimarlık kamuoyunun tanıdığı değerli mimar Affan Yatman’ı kaybettik. Kendisini sevgi ve saygıyla anıyoruz…

 

Biyografi (1945-2008)

 

1945 yılında Karamürsel’de doğdu. 1970’de Ankara, Zafer Mühendislik Mimarlık Yüksek Okulu’ndan lisans, 1978’de ODTÜ Mimarlık Bölümü, Restorasyon Ana Bilim Dalı’ndan yüksek lisans derecesi ile mezun oldu. 1972’den beri, eşi Nesrin Yatman ile birlikte kurdukları bürolarında serbest mimarlık faaliyetini sürdürmekteydi. Katıldıkları yarışmalarda 25’in üzerinde ödül ve mansiyon kazandı. Türkiye’de ve özellikle Türki Cumhuriyetler’de yoğun olarak mimarlık faaliyeti yürüttü. Çeşitli dönemlerde ODTÜ’de araştırma görevlisi, ADMMA, Trakya Üniversitesi ve Bilkent Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak hizmet verdi. 25 Temmuz 2008 tarihinde aramızdan ayrıldı.

 

*          *          *

 

AFO

 

Onları yakından tanıma, insan ve doğa tutkularını izleme ve her geçen gün artarak büyüyen eşsiz dostluklarını edinme ayrıcalığını, 1972 yılında, ODTÜ Restorasyon Bölümü’nde yüksek lisans eğitimine başladıklarında kazandım. Henüz 20’lerindeki bu iki güzel ve becerikli insanın çarpıcı nitelikleri arasında, olağanüstü tasarım ve çizim becerilerinin yanısıra, birbirlerine, ailelerine, dostlarına ve ülkelerine duydukları ve yıllar boyu hiç eksilmeyen tutkulu sevgi ilgi çekiciydi.

 

Restorasyon eğitimine başladıkları yıl gerçekleştirdikleri “Sivas Hükümet Konağı” projesi,  tasarıma ve mimari belgelemeye ne denli ayrıntılı ve duyarlılıkla yaklaştıklarını gösteren, belki de Türkiye’nin ilk önemli restorasyon projelerinden biri olmuştu.
 
 
 
1994 yılında, Kazan’da, bir bölümü yıkılmış olan, 19. yüzyıl “Alexandrovsky Pasajı” için hazırlamış oldukları restorasyon projesi ise, tarihî yapıların özlerine zarar vermeden çağdaş onarım yaklaşımının nasıl olması gerektiğini örnekleyen çarpıcı bir tasarımdı.
 
Ancak, Affan ve Nesrin, ilginç restorasyon projelerinin yanısıra, olağanüstü verimlilikteki mimari projeleriyle de dikkati çeken bir tasarım bürosu yürütmekteydiler. Afo’nun büyük bir sevgi ve beceriyle tasarladığı eskizlerin çok dikkatli bir yaklaşımla ayrıntılandırılarak projelendirildiği bu büroda geçirdiğim uzun saatler boyunca, yurtiçinde ve dışında gerçekleştirdikleri çok sayıdaki konut, hastane, ticaret yapısı, büro binası, spor tesisi, tiyatro ve opera binaları, ulaşım yapıları, elçilikler gibi binaların tasarım ve uygulamalarında Affan ve Nesrin’in mesleki prensiplerinden hiç ödün vermeden ne denli titizlikle projelerini yürütmekte olduklarını da kıvançla izleme fırsatını elde ettim. Çok sayıdaki proje arasında, Ağa Han Mimarlık Ödülleri’ne aday gösterilen ve çelik bir uzay kafes sistemiyle örtülen “Eskişehir Şehirlerarası Otobüs Terminali”; Eskişehir kent merkezindeki çarşı, büro binası projesi ile bitişiğindeki eski Taşhan’ın onarımı; Kazakistan’ın yeni başkenti Astana için tasarladıkları görkemli opera binası ve 1997’de Türkmenistan’ın başkenti Aşkabad için düzenlediği Spor Parkı ile bu park içinde, ilginç bir taşıyıcı sistemle gerçekleştirdiği stadyum binası, Afo’nun beni çok etkileyen binalarından bazılarıydı.
 
2000’li yılların başlarında birlikte kurduğumuz bir tasarım ekibinin, Pittsburgh Üniversitesi, 1787 tarihli “Cathedral of Nations” binasında yapılması önerilen “Türk Dersliği” konulu yarışmayı kazanmamız üzerine, yerini görmek, ilgililerle görüşmek ve bir dizi konferans vermek üzere gittiğimiz Pittsburgh’da Afo’nun mimariye ve doğal çevreye ilişkin derin ilgisini bir kez daha izlemek fırsatını elde ettim. Engebeli doğal yapısıyla ABD’nin en ilginç kentlerinden birini oluşturan Pittsburgh, kentsel tasarım yönünden ikimizi de etkilemişti. Kent içindeki tarihî ve çağdaş mimarlık örneklerinin yanısıra, kentin ünlü vatandaşlarından, çağdaş ressam Andy Warhol adına düzenlenmiş olan müze de ilgimizi çeken yapılardan biriydi. Kent yakınlarında, Frank Lloyd Wright’ın en tanınmış yapıtlarından Şelale Evi’ni ziyaret etmek ise ikimiz için de mimari bir şölene dönüşmüştü. Gezi sonucunda önerilen tasarım ise, ucuz taklitçiliğe ve Batılıların pek düşkün oldukları neo-oryantalist yinelemelere kaçmadan, geleneksel Anadolu konutlarından esinlenmiş, çağdaşlığın yöresel malzemeler ve ayrıntılarla vurgulanmasına çalışılmış bir derslik mekânı olmuştu.
 
 
Mimarların genellikle başkaları için yapı yaptıkları gözönünde tutulursa, kendilerinin kullanımı için özenle tasarladıkları az sayıdaki binanın kendi kişiliklerini ve iç dünyalarını yansıtan yapıtlar olduklarını belirtebiliriz. Bu anlamda Afo’nun kişiliğini, doğa ve insan sevgisini, mimarlık anlayışını en iyi yansıtan binanın, Ankara’nın Ayaş ilçesinde, dere içinde, ailesi için satın aldığı küçük meyve bahçesinde gerçekleştirdiği minik hafta sonu evi olduğunu söyleyebilirim. Doğal çevreye uyum amacıyla, yöresel taşla gerçekleştirdiği, üçgen planlı, tek mekânlı bu ev, kanımca Afo’nun tüm insancıl niteliklerini vurgulayan, yaşantısındaki olağanüstü yalınlığı sergileyen, gösterişten uzak, ancak, çevresel ve mimari değerleri yüksek bir başyapıttır. Kentin karmaşasından bunaldığı zamanlarda birkaç saatlik bir dinlenme için gittiği bu küçük evin, Afo’nun insancıl gereksinmelerine en iyi yanıtı veren tasarımı olduğuna inancım sonsuzdur.
 
 
Altı yıl arayla aynı temmuz günü yaşamımıza başlamış olmamızın verdiği ikinci bir yakınlıkla bir çok kez birlikte kutladığımız doğum günlerimizin mutluluğunu bir kez daha yinelemeye artık olanak yok. O bundan sonra, Bodrum’da, Ortakent yakınlarındaki Yahşi Köy’de, kendi eliyle yetiştirdiği limon, mandalina ve selvi ağaçları arasına özenle yerleştirdiği, nefes kesen deniz manzaralı konumuyla dikkati çeken özel evinin arkasındaki tepede, yeni yerleştiği yerinden, sevgili oğulları Eren ve Evren’i, yaşam ortağı eşsiz insan Nesrin’i ve çok sevdiği Ege’yi sonsuza dek seyretmeyi sürdürecek.
 
Yıldırım Yavuz
 

*          *          *
 
İncecik derinde, gülümseyen sevgili bir dal...
Kırıldı...
 
Ziya Tanalı
 
*          *          *
 
Sevgili Affan,
TSMD'nin saygın ve yakışıklı eski başkanı,
Dost, hümanist, örnek aile babası,
Nesrin'in sevgili eşi, bizleri aniden yalnız bırakıp gitti.
Bütün dostlarını çok üzdü ve sarstı.
Ama arkasında önemli eserler bıraktı.
Çıktığı sahnelerde söylediği şarkıları hissederek söyledi,
Yapmacık davranışlara hep çok uzak kaldı, yapanları sevmedi,
Yaşamına anlam kattı, çünkü hep yarattı.
Mimarlık camiası önemli ve candan bir dostunu kaybetti.
Sevgili Nesrin'in, Eren'in, Evren'in ve hepimizin başı sağolsun.
 
Erkut Şahinbaş
 
*          *          *
 
Affancığım, mimarlığın dışında görsel değerleri olan herşeyle ilgilendi, olağanüstü çizgisiyle yorumlanmış özgün resimler yaptı, heykeltraş gibi yonttu ve hep seçici oldu. Herşeyin, insanın, bir objenin bile şık olması onun için önemliydi. 51 yıl süren yakın arkadaşlığımız, onunla yaptığımız sıkı mimari eleştiriler, benim için büyük bir zevkti. Tek aşkını, oğullarını ve sevdiklerini mahsun bıraktı, çok özleneceğini bilerek ve çok sevilerek aramızdan ayrıldı. Rahat uyu sevgili arkadaşım, seni hep sevgiyle anacağız.
 
Ender Ergün
 
*          *          *
 
- Bodrum'a kimler geliyor benimle?
- Biz!
- Tamam ben kızlarımı alıp gidiyorum...
Günler geçti yokluğunda... Biz hâlâ alışamadık. Sanki seyahatinden dönecekmişsin gibi. "Şu çizimleri basalım mı sevgilim?"... Giderken su dökmüştüm arkandan; enerji veren, şen kahkahanla çabucak dön diye. Öğreteceğin çok şey vardı daha, öğreneceğimiz... Nasıl hâlâ bu kadar aşık olduğun işine, kalemini oynatmaktan nasıl hiç sıkılmadığını yıllardan sonra, nasıl bir patronun bu kadar "arkadaş" olabildiğini... Belki de bu yüzden bu kadar acıttı gidişin; arkadaşımızı, öğretmenimizi bir daha göremeyecek olmak... Beraber Bodrum'a gidecektik, orada dokunup güzelleştirdiklerini görecektik. Beraber Bodrum'a gittik, ama sözün bu şekilde değildi... Seni çok özlüyoruz...
 
Aslıhan Kocaman
Mimar, Yatman Mimarlık Bürosu
 
 

Bu icerik 5075 defa görüntülenmiştir.