DOSYA: 2020 ULUSAL MİMARLIK ÖDÜLLERİ
			Paylaşılan Etik Değerler Bağlamında Ulusal Mimarlık Ödülleri
			
			Alper Ünlü, Seçici Kurul Üyesi
			
			
			
			
			17. Ulusal Mimarlık Ödülleri ve Sergisi’nin ardından kişisel olarak saptadığım en önemli olgulardan birisi, mimarların  çevreye karşı duyarlılığının, her dönemde olduğu kadar, bu dönemde de  vazgeçilmez bir unsur olarak eserlerinde öne çıkmasıydı. Önemli ölçüde,  projelerde gerek çevresel ya da kültürel süreklilik kavramları, bunlarla  hesaplaşma olgusu söz konusuydu. Bu bağlamda mimarların toplumu yöneten lider  mesleklerden birine sahip olduklarını, özellikle çevre duyarlılığına en çok  önem gösteren meslek gruplarından biri olduklarına bir kez daha şahit oldum. Bu  programda, genelde mimarlar mesajlarını öznel düşünce yapısından çok,  paylaşılan etik değerler bünyesinde yoğunlaştırdılar. Büyük ve devasa rantiye  projelerden kurtulma endişesi çoğu mimarın eserinde ortaya çıkan ortak bir kavramdı.  Ödüller ile ilgili kişisel düşüncelerimi ise şu şekilde özetlemek isterim.
Fikir Sunumu Dalı bu sene az sayıda  katılıma sahne oldu. Ben bu kategorinin daha çok temelinde buluş ve  araştırma-geliştirme ağırlıklı projelerin teslim edilmesini beklemekteydim.  Buna karşın daha çok epistemik olduklarını ve bu anlamda da yaratıcılarının  işin içinden çıkamadığı bazı bağlamlara takılı kaldıklarını gördüm. Üretim  teknolojilerine Ar-Ge mantığı ile yaklaşan “Solid[IN]k” ile “yer” olgusunu  bilgi katmanları düzeyinde eleştiren bir dille analiz eden “Kabuk” adlı eser  jüriden ödül almaya hak kazandılar.
Bu dönemdeki Proje / Koruma Dalı’nda  da az sayıda proje olmasına rağmen, bu proje grubunda yerel yönetimlerin aktif  olduğunu görmek beni sevindirdi. Özellikle bu alanda yerel yönetimlerin  bünyelerindeki tarihsel ve kültürel kimliğe sahip olma isteği ve bu alandaki  proje müellifleri ile çalışması kanımca sevindirici bir olaydı. Bu dalda  “Zonguldak Üzülmez Kültür Vadisi” özellikle “endüstri atığı kahverengi bir  arsanın” çağdaş bir işleve sahip olması için tasarlanması açısından önemliydi.
Proje Dalı’nda eser sayısı çok  olmasına karşın, “Keçi Korunağı” projesi, artık unuttuğumuz bir sektörün  canlandırılması adına ve özellikle sürdürülebilir çevre konusunun gerçekçi  tabanda irdelenmesi ve buna ışık tutması açısından beğeni kazandığını  söyleyebilirim. Ülkemizde bu ve benzeri şekilde yatırımcıya yön verecek ve  eskiden İTÜ’de mecburi ders olan “Kır ve Ziraat Yapıları”na geri dönmemizi  sağlayacak buluş eksenli girişimlere ihtiyaç duyulduğu gerçeği bu eserin bende  bıraktığı izlenimlerdi. Bu ödül projesinin bu sektörde bir başlangıç olduğunu  düşünmekteyim.
Yapı / Çevre Dalı’nda az eser  katılımının olması düşündürücüydü. Bunun temel nedeninin son yıllarda çok  sayıda yerel yönetim destekli proje olmasına rağmen, özellikle kentsel tasarım  alanının nedense siyasi yerel yönetim seçimlerinde “propaganda alanı” olarak  düşünülmesi ve bu alanda ortaya konulan eserlerin konjonktürel olması olarak  düşünmekteyim. Tüm bunlara karşın, ödül alan kentin en önemli noktasında yer  alan, çevresel anlam ve hafıza bağlamında uygulanmış “270° Sivrihisar” adlı  projeyi kutluyorum. Umarım bu eserler, diğer Anadolu kentlerine de kent  simgesine gerektiğinde yorum katmak adına daha yaygın bir yörünge oluştururlar.
Bu dönem Yapı / Koruma Dalı’nda büyük  bir eserin başarılı bir restorasyonla bitirilmesi nedeniyle “Mısır Arap  Cumhuriyeti Başkonsolosluğu” yapısı ödüle layık görüldü. Ancak, bu alanda az  sayıda katılımın olması ve ülkemiz adına koruma alanında özgün ve değerli  projelerin bulunamaması düşündürücüydü.
Bu dönem kanımca en önemli üç esere  Yapı Dalı’nda ödül verildi. Bu üç eser de gerek söylemleri, gerekse coğrafi  noktaları ve bağlamları açısından birbirinden farklı, mimarlarının söylemlerini  açık ve anlaşılabilir düzeyde ortaya çıkması açısından akılda kalan ve oldukça nitelikli  binalardı. “Troya Müzesi” tarihsel bir peyzaj üzerinde simgesellik adına tekil  ve akılda kalıcı etkisi ile; “Gökçeada Lise Kampüsü” çevresel  sürdürülebilirlik, yerel mimariye saygı bağlamında çevreye uyumluluk etkisi  ile; “Garanti BBVA Teknoloji Kampüsü”nün kentin karmaşık ve bitirici yapısı  içinde, yeşil ve doğayı, binanın başat sorunu olabilecek düzeyde tasarımın bir  parçası olma düşüncesine indirgeme ve bunu tasarımın en önemli parametresi  yapma etkisi ile bu üç nitelikli eser haklı olarak ödül kategorisine girerek  oybirliğiyle bu sonucu hak ettiler.
Ulusal Mimarlık Ödülleri ve  Sergisi’nin yanı sıra mesleğimizin en önemli alanlarından biri olan Mimarlığa  Katkı Ödüllerinde biri yaşam boyu mimarlık fotoğrafçılığına ve belgelemeye  verdiği değer ve katkı ile birlikte, kültürel mirasımızı belgeleme ve yeni  nesillere aktarma çabasından dolayı Reha Günay, Mimarlığa Katkı Ödülü’ne layık  görüldü. Diğer taraftan, özellikle neolitik yerleşmeler üzerine çalışan Mehmet  Özdoğan’ın bu yerleşmelerdeki sosyolojik yapı analizleri ve buna bağlı olarak  mimari çözümlere ışık tutması ile ödüle layık görülmesiydi.
2020-2022 Anma Programı ile  söylenmesi gerekenler, orta eğitim yaşamını Elazığ’da tamamlayarak, mesleğini  bileğinin hakkıyla kazıyarak elde etmiş bir Anadolu çocuğunun, sadece mimarlık  değil, yerel yönetimdeki duruşu ve ilkeleri, hatta çocuk kitap yazarlığına  kadar giden renkli kişiliği, birçok nitelikli konut binası, uluslararası cami  yarışmalarında önemli başarısına rağmen, mesleğinin doruğunda aramızdan giden  Vedat Dalakoy’a verilmesi idi.
Bu dönemin en önemli olayı, Mimar  Sinan Büyük Ödülü’nün, özellikle tüm yaşamını mimarlığa vakfetmiş, binaların  büyüklüğü ve küçüklüğüne aldırmadan, büyüklüğü ya da sıradanlığı ile ilgili  ilkeleri çiğnemeden, modernist tavrını sonuna dek sürdürmüş, yapı detaylarında  küçükten, büyüğe her eleman için uğraşı vermis ve yapmış, belki de usta-çırak  dönemin en son temsilcilerinden olan Nişan Yaubyan’a verilmesiydi. Bu ödülün bu  usta mimara verilmesindeki temel neden yalnızca Yaubyan’ın eserlerinin niteliği  değildi, burada en önemli neden, Yaubyan’ın yaşam boyu mimarlık için dirayetli  çabası onun büyük, küçük demeden yapılarını nitelikli yapma aşkıydı.
17. Mimarlık Sergi ve Ödülleri’nin  Türkiye mimarlık camiasına hayırlı ve uğurlu olmasını dilerim. Bu ödül  programından çıkarılacak dersler bir yana, bu önemli organizasyona katkıda  bulunmuş, eserlerini göndermiş, ödül almış ya da almamış tüm meslektaşlarımı,  jüri üyelerini ve emeği geçen Düzenleme Komitesini ve tüm yöneticileri kutlar,  saygılarımı sunarım.
  
			
			
			Bu icerik 3870 defa görüntülenmiştir.