415
EYLÜL-EKİM 2020
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
GÜNCEL

100. Yıl Çarşısı Koruma - Yıkım Tartışmaları ve Ulus Tarihî Kent Merkezine Bütüncül Yaklaşım Önerisi

Elif Selena Ayhan Koçyiğit, Dr. Öğr. Üyesi, Başkent Üniversitesi Mimarlık Bölümü
Leyla Etyemez Çıplak, Öğr. Gör. Dr., Çankaya Üniversitesi Mimarlık Bölümü
Yiğit Acar, Öğr. Gör. Dr., Bilkent Üniversitesi Mimarlık Bölümü

Ulus Tarihî Kent Merkezi Yenileme Alanı Projesi kapsamında Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından oy birliğiyle alınan kararın ardından, binanın geri dönüşüm malzemeleri karşılığı yıkım işi ihalesinin tamamlandığı duyurulmuştu. Bu kararın ardından oluşturulan çalışma grubunda yer alan yazarlar, “alanda yapılacak her türlü müdahalenin alanın özgün karakterine ve bütünlüğüne, onu tanımlayan değerlerine ve tarihsel süreçte geçirmiş olduğu dönüşüme saygı gösteren” öneriler içermesi gerektiğini vurguluyor.

 

20 Haziran 2020 tarihinde, Ankara Büyükşehir Belediyesi “Yeni Ulus Meydanı Projesi’ne Adım Adım” başlıklı bir duyuru yayınlandı.[1] Ulus Tarihî Kent Merkezi Yenileme Alanı Projesi’nin hayata geçirilebilmesi için, 100. Yıl Çarşısı’nın Geri Dönüşüm Malzemeleri Karşılığı Yıkımı İşi ihalesinin, Belediye Meclisi tarafından oy birliği ile kabul edildiği detaylarıyla aktarıldı. Bu duyuru, 2000’li yılların başından itibaren gündemde yer alan, tarihî Ankara’nın özgün karakterini oluşturan farklı dönemleri simgeleyen kültürel mirası koruma - yıkım tartışmasında önemli bir dönüm noktasına gelindiğini gösteriyordu. Bu haberin gündeme gelmesinin ardından Docomomo_tr, ICOMOS Türkiye, KORDER, Mimarlar Derneği 1927, TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve Türk Serbest Mimarlar Derneği temsilcileri ve alanında uzman bir grup akademisyen tarafından bir çalışma grubu oluşturuldu.[2]100. Yıl Çarşısı yıkım sürecinin durdurulması ve alanı bir bütün olarak ele alan öneriler geliştirilebilmesi amacıyla bir araya gelen bu grubun çalışmalarına değinmeden önce, alanı tarifleyen yapılar ve bu yapıların değer tanımları üzerinde durmak gerekiyor.

 1967 yılında Ankara Valiliği’nin açtığı ulusal bir yarışma ile kazanılmış olan 100. Yıl Çarşısı ve Büro Binaları, Semra Dikel ve Orhan Dikel tarafından tasarlanmıştır. (Resim 1) Anafartalar Çarşısı ve Ulus İşhanı ile birlikte Ulus Meydanı’nın çevresindeki üçüncü modernist çarşı ve ofis kompleksi olan 100. Yıl Çarşısı, bu üçlünün hep daha az bilineni olmuştur. Tam da bu nedenle diğer iki yapının korunması kararı alınmasına rağmen 100. Yıl Çarşısı’nın yıkılması gündeme gelmiştir. Birçok niteliğiyle hem döneminin modernist anlayışının çağdaş bir örneği olan hem de bağlamıyla kuvvetli ilişkiler kuran 100. Yıl Çarşısı 14 yıl süren uzun inşa sürecinden başlayarak talihsizliklerin yaşandığı bir yapı olmuş ve sonuçta yapının birçok değeri günümüzde ilk bakışta fark edilemez hale gelmiştir.[3](Resim 2, 3)

Her üç yapının da -100. Yıl Çarşısı, Ulus İşhanı ve Çarşısı, (Resim 4) Anafartalar Çarşısı (Resim 5)- hatalı müdahaleler ve kent politikaları sonucu özgün nitelikleri günümüzde fark edilemez durumda olmasına rağmen, Ulus Meydanı’nı tanımlayan dönem temsili bu yapılar, kent belleğinde yer etmiş korunması gerekli kültür varlıkları olarak değerlendirilmektedir. Ulus Meydanı ve çevresini tanımlayan yapıların korunması gerekli kültür varlıkları olduğunu savunan Emre Madran, Elvan Altan ve Nimet Özgönül, Mimarlar Odası Ankara Şube’nin tescil başvurusu için 2005 yılında hazırlamış oldukları raporda, yapıların değerlerini şu şekilde tanımlamıştır: [4]

  • Bu yapılar Osmanlı döneminden günümüze değişen mimarlığın çeşitli evrelerinin örnekleridir. Bu nedenle her birinin üretildiği dönemi yansıtan mimari değeri bulunmaktadır.
  • Bu örnekleme bu yapılara bir belge değeri de kazandırmaktadır.
  • Bu yapılar 20. yüzyıl Ankarası’nın modernleşme sürecinde etkin rol oynayarak, kentin modernliğinin sembolüdür.
  • Yapıların çoğu açılan yarışmalar sonucu gerçekleştirilmiş, mimari açıdan yapısal, üslupsa ve kullanım özellikleriyle bölgeye karakterini vermiş yapılardır. Bu nedenle her yönüyle özgünlük değerleri vardır.
  • Yapılar değişik kurum ve kuruluşlar tarafından değişik anlayıştaki günün önemli mimarlarının değerlendirmeleri (yarışmalar) sonucu oluşan estetik değer anlayışlarını yansıtan yoğun emek ürünleridir.
  • Bu yapılar kentin kamu yaşantısının mekânı olarak gördüğü işlev ve kullanım karakterinin iş-ticaret merkezi özelliğini günümüzde de devam ettirmektedir. Bu nedenle yapıların işlevsel değeri bulunmaktadır.
  • Bu yapılar Ankaralının belli bir zaman kesitinde yaşamında hatıralarının olduğu, kentsel hafızada önemli yer tutan, dolayısıyla anı değeri taşıyan yapılardır.
  • Bu yapılarda toplumsal açıdan önemli olan odaksal kullanımlar ve mekânlar oluşmuştur. Bu mekânlar toplumun her kesiminden kişiyi bir araya getiren noktalar olarak sosyal değer taşıyan mekânlardır. Yapılar bu mekânlarla da anılarak bütünleşmiştir.
  • Bu yapıların yapısal durumu incelendiğinde bakımsızlıktan ve bazı durumlarda kötü kullanılmaktan kaynaklanan sorunları olmakla beraber hala sağlam ve kullanılan yapılar oldukları için ekonomik değerlerini henüz yitirmemişlerdir.
  • Belki tüm bu değerlerinden en önemlisi, mevcut yapılar ve yok olan yapılar Ankaralının, yakın çevresindeki kasaba ve köylerinden gelen kişiler hatta Cumhuriyetin ilk yıllarında Ankara’ya gelenlerin sosyal ve kültürel yaşamında yer etmiş, romanlara konu olmuş yaşam ve yapısıyla Ankara dışında ülke ölçeğindeki ortak kültürel miras özelliği taşımaktadır.

2005 yılında yapılan tescil başvurusunun olumsuz sonuçlanması ile başlayan koruma - yıkım tartışmaları, 100. Yıl Çarşısı’nın yıkılacağı haberi ile tekrar alevlenmiş, Ulus Meydanı ve yakın çevresinde yer alan farklı dönemleri temsil eden kültürel mirasın korunması sürecinde yaşananlar tartışmaya açılmıştır. Haberin yayınlanmasının hemen ardından, yapının Ankara için önemini tariflemek, yapının yıkılmadan yeniden işlevlendirilerek kullanılmasını sağlayabilmek ve Ulus Meydanı’na yapılacak müdahalelerin bütüncül ve sürdürülebilir olması yolunda öneriler geliştirmek üzere bir grup akademisyen ve uzman bir araya gelmiştir. Bu grubun ürettiği belgelerden ve önerilerin gerekçelerinden yazının ilerleyen bölümlerinde bahsedilecektir, ancak öncesinde yıkım fikrinin gündeme gelmesinden bugüne yaşanan sürecin aktarılması önem taşımaktadır.

1960’lı yıllardan başlayarak koruma anlayışının gelişmesi (korumanın tek yapıdan alan ölçeğine genişletilmesi, sit kavramının tanımlanması ve sit alanlarının belirlenmesi, koruma amaçlı imar planlarının üretilmesi vb.) ve korumanın devlet ve yerel yönetimler tarafından sahiplenilmesi ile yaşanan olumlu gelişmeler, 2000’li yıllara gelindiğinde değişen iktidar ve beraberinde seçilen yeni belediye başkanının kent politikası doğrultusunda kritik bir döneme girmiştir. Mevcut Koruma Yasası’nın ve Ulus Tarihî Kent Merkezi Koruma Islah İmar Planı’nın belirlemiş olduğu kurallar çerçevesinde, sit alanları içinde yeteri kadar özgür hareket imkânı bulamayan yerel yönetimlere çözüm üretebilmek amacıyla 2005 yılında Yenileme Yasası olarak adlandırılan 5366 no.lu Yıpranan Tarihî ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun yürürlüğe girmiştir.[5]

Yasanın ilan edilmesinden hemen sonra, 2005 yılında Ulus Tarihî Kent Merkezi Koruma Islah İmar Planı ve sit sınırları iptal edilerek,[6] Tarihî Ankara Yenileme Alanı sınırları belirlenmiştir.[7] Kentsel ve arkeolojik sit alanı olarak tanımlanmış alanların büyük bir kısmını ve koruma planı sınırlarının tamamını kapsayacak şekilde yenileme alan sınırları haritası oluşturulmuştur. Belediye’nin bu kararı üzerine, tarihî Ankara’nın çok katmanlı kimliğini oluşturan, farklı dönemleri temsil eden birçok yapı ve açık alanın geleceği belirsiz hale gelmiştir. Bu belirsizlik nedeniyle Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na başvurarak içlerinde Akbank / Lozan Palas (1929), Etibank (1935), Ankara Hali (1937), Ulus Çarşısı ve İşhanı (1954), Anafartalar Çarşısı (1967) ve 100. Yıl Çarşısı’nın (1967) da yer aldığı birçok nitelikli yapının tescil edilmesi talebinde bulunmuştur. Ancak, tüm bu yapılar içinden sadece Akbank / Lozan Palas yapısının ve Ulus Çarşısı alçak bloğun tescillenmesini uygun bulan kurul diğer yapıları korumaya değer bulmamıştır. Bu durum, Ulus Meydanı ve yakın çevresinde yer alan ve Ankara’nın farklı dönemlerini temsil eden birçok kültürel varlığın geleceğini tehdit eden yasalara karşı korunmasız kalmasına sebep olmuştur.

Yenileme yasası ilan edildikten kısa süre sonra, belediye belirlenmiş olan Yenileme Alan Sınırları içinde uygulanacak bir proje geliştirilmesi için harekete geçmiş, Ankara Tarihî Kent Merkezi Yenileme Alanı 1/5.000 Ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ve 1/1.000 Ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı 2006 yılında hazırlanmıştır.[8] Bu planda yer alan birçok öneri, tarihî Ankara’nın çok katmanlı kimliğini oluşturan değerlerin bazılarının ön plana çıkarılması, diğerlerinin ise yok sayılması veya niteliksiz olarak değerlendirilmesi yönünde geliştirilmiş, strateji planında 1920-1930’lar kent makroformu esas olarak belirlenmiştir. Plan raporunda özellikle Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait kültürel mirasa vurgu yapılarak ön plana çıkartılması, kamusal açık alanlarda gerekli görülen yıkımların yapılması ve bu alanların eski görünümlerine döndürülmesi, niteliksiz olarak değerlendirilen Ankara’nın 1950 sonrası uluslararası üslup temsili olan yapılarının (Ulus Çarşısı, Anafartalar Çarşısı ve 100. Yıl Çarşısı gibi) yıkılarak yerlerine bedesten, arasta benzeri yapılar önerilerek sahte bir tarihî alan oluşturulması, birçok yapının detaylı incelemesi yapılmadan yeni fonksiyon önerileri geliştirilmesi ve Ulus Meydanı’nda trafiğin yer altına alınarak meydanın yayalaştırılması yer almaktadır.[9] Aynı raporda “Genel Çerçeve Özellikleri” başlığı altında, Ankara tarihî kent merkezinde tarihsel dönemlerin Roma, Selçuklu-Osmanlı ve erken Cumhuriyet olmak üzere üç ana grupta toplanabileceğinin belirtilmesi ve Kentsel Yenileme Alanı’nın 1923 yılındaki Ankara kentsel yerleşme alanı ile büyük ölçüde çakışmasının erken Cumhuriyet döneminin simgesel düzeyde plana yansıtılabilme fırsatı yarattığının vurgulanması dikkat çekmektedir.[10]

Plan raporunda yer alan “Planlama Kararları” başlığı altında, Ulus Meydanı ve yakın çevresinin özgün karakterine ve bütünlüğüne ciddi zararlar verecek, uluslararası koruma anlayışı ve temel koruma prensipleriyle çelişen öneriler yer almaktadır:[11]

  • Ulus Meydanı’nın bugünkü trafik kavşağı niteliğinden kurtarılarak yaya ağırlıklı bir meydan düzenlemesi yapılabilmesi için belirtilen ulaşım aksları zemin altına alınmış ve yer altı katlı otoparkları önerilmiştir.[12]
  • Meydanın temel mekânsal değerlerini erken Cumhuriyet dönemi yapılaşmalarıyla kazandığı; 1950’li yıllardan itibaren meydan çevresine yapılan yapıların “meydan”a katkısının sınırlı kaldığı ve hatta bazı örneklerde olumsuz sonuçlarının da olduğu belirlenmiştir. Söz konusu yüksek yoğunluklu yapılaşmanın Kale-Ulus-İstasyon görsel ilişkisini imkansız kıldığı da başka bir gerçektir.
  • Ulus Meydanı’nı ve yakın çevresindeki mekânların irdelenmesi sonucunda; II. TBMM Binası’nın ön ve yan bahçeleri ile Ankara Palas’ın ön bahçesinin 1920 ve 1930’lu yıllardaki gibi yeniden bütünleştirilmesi üzerinde durulmuş ve tarihsel “kent girişi” imgesine uygun olarak tasarlanması ilkesi benimsenmiştir. Aynı şekilde, bugün Ulus Meydanı’na olumsuz etkileri olan “100. Yıl Çarşısı” yapısının yıkılarak, 1920’li yılların bir başka önemli mekânsal değeri olan I. TBMM binası ile karşısındaki “Millet Bahçesi” ve “Millet Çarşısı”nın Ulus Meydanı ile bütünleşen tarihsel ilişkisinin yeniden kurulması öngörülmüştür.
  • Ulus Meydanı’nın Ankara Kalesi ile tarihsel olarak kurduğu görsel ilişki de başka bir değerlendirme konusu olmuştur. Bu kapsamda, meydana katkısı sınırlı olan yüksek katlı kamu yapıları ile bunların ortasındaki Anafartalar Çarşısı’nın blok olarak ortadan kaldırılması ve bu alanların meydan ile açık alan sistemi içinde bütünleşecek şekilde düzenlenmesi öngörülmüştür. Böylelikle Ulus Meydanı’nın hem Ankara Kalesi ile görsel ilişkisi hem de Hükümet Meydanı ile fiziki ilişkisi yeniden kurulabilecektir.
  • Ulus İş Hanı’nın kongre oteli olarak kullanımı önerilmektedir. İçinde kültürel aktivitenin (kongreler, sergiler vb.) de olacağı bir “Ulus İş Hanı Oteli” meydan açısından yeni bir olanak sunacaktır. Ayrıca, Ulus İş Hanı Oteli ile bütünleşecek şekilde, bugünkü yapıların yıkılmasıyla oluşacak alanda yapılacak olan “Taşhan Kapalı Çarşısı” da, kentin farklı gelir gruplarının alışveriş ihtiyacının karşılanması ve turizme yönelik ticari işlevlerin yer seçmesi bakımından meydana canlılık getirecektir.

Ulus Meydanı ve yakın çevresi Frig döneminden itibaren yerleşim alanı olarak kullanılmakta, özellikle Roma döneminden itibaren alanda önemli anıtsal yapıların inşa edildiği bilinmektedir. Bu nedenle alanda yapılacak her türlü müdahale önerisi, alanı tanımlayan farklı dönemlere ait kültürel mirasın bir kısmının yer üzerinde bir kısmının ise yer altında bulunduğu gerçeği üzerinden geliştirilmelidir. Yenileme Planı ise, Ulus Meydanı ve tüm tarihî Ankara’nın yer altı ve üzerindeki kültürel varlıklarına, alanın çok katmanlı kimliğine zarar verecek tanım ve müdahale önerileri içermektedir. Plan hazırlandıktan kısa süre sonra TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi, TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi, TMMOB Peyzaj Mimarları Odası Ankara Şubesi, ODTÜ Mimarlık Fakültesi ve Gazi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi tarafından çeşitli itirazların belirtilmesine rağmen, plan 2007 yılında onaylanarak yürürlüğe girmiştir.[13] Bu durum, TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi tarafından mahkemeye taşınmış, Ankara 10. İdari Mahkemesi planı koruma prensipleri ile çeliştiği ve kamu yararına aykırı olduğu gerekçesiyle iptal etmiştir.[14]

Planın iptal edilmesinin ardından belediye yeni bir plan hazırlanıncaya kadar Geçiş Dönemi Esasları[15] ile tanımlanan çerçeve doğrultusunda kentsel faaliyetlerine hızla devam etmiştir. Özellikle tarihî alanda inşaat odaklı faaliyetleri ve detayları net bir şekilde ifade edilmeyen koruma-onarım süreçleri tarifleyen Geçiş Dönemi Esasları, belediyenin tarihî Ankara sınırları içinde her türlü koruma ve imar faaliyetini kendi kentsel politikaları doğrultusunda hızla uygulamaya geçirmesinin önünü açmıştır. Kısa süre içinde belediyenin belirlemiş olduğu alanlar, tarihî yapıların yıkılarak yeniden inşa edildiği, sokak sağlıklaştırma projeleri ile cephelerin tanınmaz hale geldiği ve yeniden işlevlendirmeler ile kullanım-kullanıcı sürekliliğinin kesintiye uğradığı, sahte tarihî alanlara dönüşmeye başlamıştır. Zaman içinde, tarihî dokuda bütünlüğünü ve özgünlüğünü kaybetmiş, çevresiyle yabancılaşmış alt bölgeler oluşmaya başlamış, tarihî Ankara’nın çok katmanlı kimliğini tanımlayan birçok yapı yıkılarak yerlerine Osmanlı-Selçuklu dönemi yapı özelliklerinin yansıtılmaya çalışıldığı, hibrid yapılar inşa edilerek kentsel mekânlarda hızlı, politik ve geri dönüşü olmayan bir dönüşüm yaşanmıştır.

2018 yılına gelindiğinde, Yenileme Planı kapsamında önerilen Ulus projesi yeniden gündeme gelmiş, dönemin belediye başkanı projenin 2005 yılında üretildiğini belirterek, 10-12 yıllık beklemenin sona erdiğini duyuran açıklamasıyla gazetelerde ve haberlerde yer almıştır.[16] Bu açıklamalardan kısa süre sonra, Gümrük Müsteşarlığı Binası olarak kullanılan Anafartalar Çarşısı’nın ofis bloğu, mahkeme kararıyla iptal edilmiş olan Yenileme Planı’nın tariflerinde yer alan “niteliksiz olduğu ve Ulus Meydanı-Kale görsel ilişkisini bozduğu” gerekçesiyle yıkılmıştır. (Resim 6) Ayrıca Anafartalar Çarşısı’nın alçak bloğu, Ulus Çarşısı’nın yüksek bloğu ve 100. Yıl Çarşısı’nın da yıkımı planlanarak, Millet Bahçesi ve Ulus Meydanı projesinin uygulanması yeniden gündeme getirilmiştir. Ulus Meydanı Projesi kapsamında hazırlanan görseller ve videolar belediye ve haber ajanslarının web sayfalarından paylaşılarak, proje halka tanıtılmıştır.[17] Paylaşılan görseller incelendiğinde, Ulus Meydanı’nda yer alan dönem temsili yapıların yıkılması ile alan ölçeksizleştirilirken, yıkılan yapıların yerine önerilen tarihî görünümlü sahte yapılar ile Ankara’nın çok katmanlı kimliğinde belirli dönemlerin ön plana çıkarılması hedeflenmektedir. Uluslararası koruma anlayışında, miras alanlarını tanımlayan değerleri birbirinden üstün tutmadan tüm alanı bir bütün olarak ele almak ve çok katmanlı alanların farklı dönemlerini temsil eden değerleri ile birlikte koruyacak, sürdürülebilir koruma prensipleri geliştirilmesi öncelikli hedefler arasında yer almaktadır. İşte bu nedenle Ulus projesine Odalar ve uzmanlar tarafından karşı çıkılmış, ancak belediye projeyi hızla uygulamaya geçireceklerini açıklamıştır.[18]

2019 yılı, 31 Mart yerel seçimlerinin ardından Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı olan Mansur Yavaş göreve geldiği ilk aylar içinde Anafartalar Çarşısı’nın Ankara için önemine değinerek, yapının yıkımını durdurduğunu belirtmiştir.[19] Bu haber sonrasında Ulus İşhanı ve Çarşısı’nın yüksek bloğunun da yıkılmayacağını, her iki yapının da korunarak tekrar kent hayatına entegre edileceğini belirten Yavaş, 100. Yıl Çarşısı ve Ulus Meydanı’nın yeniden düzenlenmesine dair sessizliğini uzun süre korumuştur. Sonuç olarak 2019 yılı, Ulus Meydanı’nın onu oluşturan tüm değerleri ile bir bütün olarak korunması ihtimalinin yeniden gündeme gelmesi ile belediyeden beklentilerin hızla arttığı bir dönem olarak kent belleğinde yerini almıştır.

Bu noktada tekrar yazının başına dönmek mümkün.

20 Haziran 2020 tarihinde, ABB Başkanı Mansur Yavaş 100. Yıl Çarşısı’nın yıkım ihalesi haberini duyurdu. Bu duyuru üzerine, Docomomo_tr, ICOMOS Türkiye, KORDER, Mimarlar Derneği 1927, TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve Türk Serbest Mimarlar Derneği temsilcileri ve alanında uzman bir grup akademisyen, 100. Yıl Çarşısı yıkım sürecinin durdurulması ve alanı bir bütün olarak ele alan öneriler geliştirilebilmesi amacıyla bir araya geldi. Bu grup, detaylı bir çalışma yaparak yönetici özeti / rapor ve önerilerin yer aldığı bir dosya hazırladı. Çalışmalar ABB Kültür ve Tabiat Varlıkları Daire Başkanı Bekir Ödemiş ile 29 Haziran 2020 tarihinde,[20] ABB Genel Sekreteri Baki Kerimoğlu ile ise 21 Temmuz 2020 tarihinde paylaşıldı.

Ulus 100. Yıl Çarşısı’nın yıkılmadan, korunarak, basit bir dizi bakım ve onarım ile Ankaralıların hizmetine sunulabileceği düşüncesiyle yola çıkan grup tarafından hazırlanan rapor, Ulus Meydanı’nın bir bütün olarak ele alınması gerektiğine, meydanı tanımlayan ve farklı dönemleri temsil eden her bir yapı ve açık alanın değerli olduğuna, alanda yapılacak her tür müdahalenin Ulus Meydanı’nın çok katmanlı kimliğine ve özgünlüğüne zarar vermeyecek şekilde kurgulanması gerektiğine ve en önemlisi bu sürecin farklı alanlardan uzman kişiler tarafından yönetilmesi gerektiğine vurgu yapmaktadır. (Resim 7) Ayrıca raporda, meydanın yakın tarihi incelendiğinde, alanı tanımlayan birçok kültürel varlığın, meydan kurgusunun ve koruma amaçlı imar planının yarışma yoluyla elde edildiği hatırlatılarak, bu alan için geliştirilecek projenin de yarışma yoluyla elde edilmesinin önemi detaylarıyla aktarılmaktadır.

Ulus Meydanı ve Çevresinin Yeniden Değerlendirilmesi Ulusal Kentsel ve Mimari Tasarım Yarışması düzenlenmesinin gerekliliğini / önemini vurgulayan raporun giriş kısmında aşağıda yer alan açıklama yapılmıştır:[21] “Ankara’nın tarihî kent merkezi olan Ulus Meydanı ve çevresinin canlandırılması, Belediye mülkiyetinde olan bakımsız ve atıl durumdaki (işlevsiz kalan) yapıların yeniden işlevlendirilerek meydanla ilişkilerinin güçlendirilmesi, bu alandaki sosyal ve ekonomik kullanımının yeniden ele alınması gerektiği aşikardır. Bu nedenle, Ulus Meydanı’nı, ilişkilendiği açık alanlar ve akslarla bir bütün olarak ele alan, meydan ve meydanı tanımlayan yapıların birlikte yeniden kullanımını öngören yaratıcı, özgün, kısa sürede sonuç alınabilecek uygulama önerileri geliştirilmelidir. Bu önerilerin, ilgili uzmanları ve disiplinleri bir araya getiren, alanın yeniden düzenlenmesine ilişkin alternatif senaryoların ve seçeneklerin sunulduğu bir tartışma ortamı yaratan yarışma yöntemi ile belirlenmesi en doğru yaklaşımdır.”

Ulus Meydanı, Anafartalar Çarşısı, Ulus Çarşısı ve 100. Yıl Çarşısı’nı bir arada ele alacak bir yarışma kurgusunun öneminin anlatılmasının ardından, Belediye’nin özellikle tarihî kentsel alanlarda yapacağı müdahaleleri net bir şekilde gerekçelendirmesi gerektiği ve sürecin şeffaf ve paylaşımcı bir şekilde yürütülmesi gerektiği vurgulanmıştır. 100. Yıl Çarşısı’nın yıkım ihalesinin duyurulması üzerine yapılan bu çalışma, çarşının mevcut durumunun iyi olmadığını kabul etmekle birlikte yapının ilk tasarlandığı ve inşa edildiği dönemden bugüne ciddi değişimler ve müdahalelerle karşı karşıya kaldığını belirtmektedir. Bu müdahalelerin birçoğunun basit işlemlerle geri döndürülebileceğine dair açıklamalar yapılarak, (Resim 8, 9) Belediye’nin yıkmak yerine var olan potansiyelleriyle yeniden işlevlendirerek yapıyı kent hayatına kazandırabileceği fikri detaylarıyla aktarılmıştır. Ayrıca, raporun sonunda Belediye’nin yapıyı yıkması veya yıkmadan yeniden işlevlendirerek koruması durumunda elde edeceği kazanımlar ve kayıplar da listelenerek, yapının korunması durumunda çok daha fazla kazanım sağlanacağı çarpıcı şekilde sunulmuştur.[22]

Çalışma grubu ayrıca, Ulus Meydanı ve Çevresinin Yeniden Değerlendirilmesi Ulusal Kentsel ve Mimari Tasarım Yarışması’nın hayata geçirilmesini sağlayacak, süreci kolaylaştıracak bir öneri dosyası da hazırlamıştır. Yarışmanın amacı bölümünde, Ulus Meydanı’nın çok katmanlı kimliği, bu katmanları temsil eden farklı değerlerin tanımı, zamanla meydanın kent için önemini yitirmesi ile yapıların da işlevsizleştiği, bu nedenle yapıların yıkılması yerine alanın bir bütün olarak ele alınarak yeni işlev ve mekânsal düzenlemeleri içeren bir yarışma açılmasının önemi vurgulanmaktadır. Yarışma şu şekilde gerekçelendirilmiştir: [23] “Tarih boyunca, çevresindeki yapıların işlevleri ve anlamları değişse de, Ankara için her dönem önemli bir merkez olmuş olan Ulus Meydanı ve çevresi, tüm bileşenleri ile birlikte tarihsel sürekliliğin izlerini taşıyan önemli bir kültürel miras alanıdır. Bir yandan geçmişten gelen somut ve somut olmayan değerlerini korurken, bir yandan da fiziki ya da fiziki olmayan güncel müdahalelerle yeni değerler edinmesini sağlamak, bu alanın Ankara’nın bugünkü ve gelecekteki mekânsal bağlamının nitelikli ve önemli bir bileşeni olarak varlığını sürdürmesini sağlayacaktır. Bu çerçevede, Ulus Meydanı ve Çevresinin Yeniden Değerlendirilmesi Ulusal Kentsel ve Mimari Tasarım Yarışması açılması gündeme gelmiştir. Bu yarışma ile, Ulus tarihî kent merkezinin bir bileşeni olan Ulus Meydanı ve çevresinin hem tarihsel sürekliliğini ve çok katmanlılığını göz önünde bulunduran ve koruyan, hem de alanın mekânsal, sosyal, kültürel ve ekonomik olarak iyileştirilmesini, canlanmasını ve yeniden kent odağı haline gelmesini sağlayan, özgün, yenilikçi ve çağdaş tasarım önerilerinin geliştirilmesi amaçlanmaktadır.”

Çalışma grubunun bir araya gelmesine vesile olan 100. Yıl Çarşısı’nın ve beraberinde ele alınan Anafartalar Çarşısı ve Ulus Çarşısı’nın mülkiyetlerinin belediyede olması, yarışma yoluyla kent ve kamu yararını gözeten başarılı öneriler geliştirilmesini kolaylaştıracak bir fırsat olarak öneri dosyasında belirtilmektedir. Böylelikle yarışma yoluyla elde edilecek proje ile yıkım fikri gündemden kaldırılarak, onarım, yeniden işlevlendirme, kentle yeniden bütünleştirme gibi önerilerle hareket edilme imkanı doğacaktır. Dosyada ayrıca, birçok tarihî katmanın yer aldığı bu alanda yapılacak her türlü müdahalenin farklı uzmanların yer aldığı ekipler kurularak yönetilmesinin ve süreçlerin şeffaf yürütülmesinin önemi de detaylarıyla vurgulanmıştır.

Friglerden itibaren yoğun bir şekilde iskan edilen ve belirli dönemlerde küçülmekle birlikte sürekli genişleme gösteren tarihî Ankara’nın sembolik kamusal alanlarından biri olan Ulus Meydanı, alanı tanımlayan Roma, Bizans, Selçuklu, Ahiler, Osmanlı, erken Cumhuriyet ve modern dönemleri temsil eden farklı niteliklerde yeraltı ve yerüstü kültür varlıkları ile bir bütündür. Bu alanda yapılacak her türlü müdahale alanın özgün karakterine ve bütünlüğüne, onu tanımlayan değerlerine ve tarihsel süreçte geçirmiş olduğu dönüşüme saygı gösteren öneriler içermelidir. ABB tarafından Haziran 2020’de gündeme getirilen Yeni Ulus Meydanı Projesi, çalışma grubu raporu ve önerileri doğrultusunda yeniden ele alınır ve önerilen yarışma süreci başlatılırsa, Türkiye’de bir ilk olarak diğer belediyeler için örnek oluşturacaktır. Hedeflenen durum, yerel yönetimlerin tarihî kentsel alanları onu tarifleyen tüm değerler ile bir bütün olarak koruyacak plan ve projelendirme süreçleri geliştirmesidir. Bu süreç ancak yerel yönetimler, meslek örgütleri, uzmanlar ve akademisyenler birlikteliğinde planlandığı durumda başarıya ulaşabilme potansiyeline sahiptir.

 



[1] “Yeni Ulus Meydanı Projesi’ne adım adım”, www.ankara.bel.tr/haberler/yeni-ulus-meydani-projesine-adim-adim [Erişim: 05.08.2020]

[2] Yazarlar, Ayhan Koçyiğit (Docomomo_tr, KORDER), Etyemez Çıplak (KORDER, TMMOB Mimarlar Odası) ve Acar (Mimarlar Derneği 1927, TMMOB Mimarlar Odası) bu çalışma grubunda yer almaktadır.

[3] Acar, Yiğit, 2012, “Ankara 100. Yıl Çarşısı, Poster Sunumu”, Türkiye Mimarlığında.Modernizmin Yerel Açılımları VIII, Docomomo_tr, Kocaeli.

[4] Ek açıklama: 100. Yıl Çarşısı, 1960’ların değişen mimarlık yaklaşımının temsilcisi olan yapı, parçalanmış kütlelerin fonksiyonlara ve arsa sınırlarına göre biraraya gelmesiyle şekillenmektedir. Yerleştiği köşe parselde her iki caddeye de alçak bloklarla sınır çizmesi ve yüksek bloğu geriye çekmesiyle duyarlı bir yaklaşım sergilemektedir. Özgün tasarımında zemin katta sağlanan açıklıklarla Meydan’ın karakterini güçlendirecek şekilde kamusal bir ortak kullanım alanı tasarlanmış, ancak daha sonra bu açıklıklar kapatılmıştır. Yerleştiği bölgenin tarihsel ve güncel karakterini temsil ederek Ankara’nın kamu yaşantısında sahip olduğu yer ve tasarlanıp inşa edildiği dönemin mimarlık özelliklerini yansıtması dolayısıyla korunmalıdır. Madran, Emre; Altan, Elvan; Özgönül, Nimet, 2005, TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şube Tescil Başvuru Raporu, Ankara.

[5] Özçakır, Bilgin Altınöz ve Mignosa bu kanunu Türkiye’deki kültürel miras alanlarının korunması sürecinde, olumsuz bir yönü işaret eden, bir dönüm noktası olarak değerlendirmektedir. Özçakır, Özgün, Bilgin Altınöz, Güliz ve Mignosa, Anna, 2018, “Political Economy of Renewal of Heritage Places in Turkey”, METU JFA, cilt:35, sayı:2, DOI:10.4305 / METU.JFA.2018.1.10.

[6] Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin 14 Ocak 2005 tarihli ve 210 no.lu kararı ile plan iptal edilmiştir.

[7] Ulus, Kale Bölgesi, Ankara tarihî kent dokusu ve Roma Hamamlarını da içine alan geniş bir bölge, Belediye Meclisi (15 Temmuz 2005, n.1952) ve Bakanlar Kurulu kararı ile (8 Ağustos 2005, n. 2005 / 9289) Yenileme Alanı olarak ilan edilmiştir.

[8] Planlar HASSA Mimarlık ve Doruk Planlama tarafından hazırlanmıştır.

Hassa Mimarlık ve Doruk Planlama, 2006, Ankara Tarihi Kent Merkezi Yenileme Alanı Koruma Amaçlı İmar Planı Açıklama Raporu, Ankara.

[9] Değerlendirmeler, Hassa Mimarlık ve Doruk Planlama tarafından hazırlanan, 2006 yılına ait Ankara Tarihi Kent Merkezi Yenileme Alanı Koruma Amaçlı İmar Planı Açıklama Raporu ve plan notlarında yer alan açıklamalar ve öneriler doğrultusunda yapılmıştır.

[10] 2006, ss.83-84.

[11] 2006, ss.96-98

[12] Ulus Meydanı ve yakın çevresinde Roma ve Bizans dönemlerine ait birçok tarihî eser olduğu bilinmektedir (Bkz: Kadıoğlu, Musa; Kutalmış, Görkay; Mitchell, Stephen, 2011, Roma Döneminde Ankyra, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul). Detaylı çalışmalar yapılmadan meydana önerilecek her tür müdahale, yeraltında bulunan eserlerin yok olması tehlikesini beraberinde getirmektedir. Bu nedenle trafiğin yer altına alınması fikri, meydanda yer alan Roma ve Bizans dönemlerinin tahribatına yol açacağı gerekçesiyle eleştirilmektedir.

[13] Planlar Ankara Yenileme Alanı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu (17 Mayıs 2007, n.25) ve Belediye Meclisi tarafından (15 Haziran 2007, n.1619) onaylanmıştır.

[14] Mahkeme kararı (n.2008/2233, 18.11.2008)

[15] 2863 no.lu Kanun’da değişiklik yapılmasını içeren Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ile Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun (n. 5226), Koruma İmar Planı’nın iptal edilmesi durumunda, Bölge Koruma Kurulları tarafından en geç 3 ay içinde Geçiş Dönemi Esasları’nın belirlenmesini ve yeni bir koruma planı geliştirilinceye kadar bu esasların geçerli olacağını belirtmektedir. (27.07.2004, n. 25535)

[16] “Ulus’ta Kazanan Yine Esnaf Olacak”, https://www.sabah.com.tr/ankara-baskent/2018/01/01/ulusta-kazanan-yine-esnaf-olacak [Erişim: 8.08.2018]

[17] Proje detayları ve tanıtım videosu: “Ulus Meydanında Araç Trafiği Tamamen Yerin Altına Alınacak”, https://www.trthaber.com/haber/gundem/ulus-meydaninda-arac-trafigi-tamamen-yerin-altina-alinacak-385600.html [Erişim: 10.08.2018]

[18] Belediye Başkanı Mustafa Tuna, Ulus Meydan Projesini gelecek yıl bitirmeyi hedeflediklerini belirtti.

“Ulus Meydanı Projesi Gelecek Yıl Tamamlanacak”, https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/ulus-meydani-projesi-gelecek-yil-tamamlanacak-/1259786 [Erişim: 8.08.2020]

[19] “Anafartalar’ı yıkmayacağız”, https://www.hurriyet.com.tr/yerel-haberler/ankara/anafartalari-yikmayacagiz-41222795 [Erişim: 8.08.2020]

[20] Ankara Büyükşehir Belediyesi, Kültür ve Tabiat Varlıkları Dairesi Başkanlığı, 29.06.2020, Bel. n.1669.

[21] Çalışma Grubu Öneri Dosyası, 2020, s.1.

[22] Çalışma Grubu Öneri Dosyası, 2020, ss.3-4.

[23] Çalışma Grubu Öneri Dosyası, 2020, ss.2-3.

Bu icerik 3487 defa görüntülenmiştir.