351
OCAK-ŞUBAT 2010
 
MİMARLIK'TAN

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • Kargı Köyü
    Mehmet Emin Yılmaz, Y. Mimar, Restorasyon Uzmanı

YAYINLAR



KÜNYE
MİMARLIK ELEŞTİRİSİ

Eleştirel ve Tektonik Bir Dil Aracılığıyla Yeniden-Canlandırılan Modernizme Bir Övgü: Pachacamac Evi, Peru

Murat Çetin
Yrd. Doç. Dr., Yeditepe Üniversitesi, İç Mimarlık Bölümü

Perulu mimar Luis Longhi’nin, filozof bir çift için tasarladığı emeklilik evi, Peru sahil hattındaki Lima kentinin Pachacamac kasabasındaki bir tepe üzerinde konumlanıyor. Yazar, mimarın duruşunu, doğaya hükmeden objeler yaratmaktan, doğanın içinde şiirsel boşluklar yaratmaya çeviren bir tavır olarak yorumluyor.

Mimarlık, barındırdığı eleştirel gücünü tektonik dili aracılığıyla kullandığında, etkin bir sosyolojik enstrüman olarak rol oynayabilir. Küresel tüketim eğilimlerinin dejenere ettiği günümüz mimarlığına muhalif eylem arayışları içinde Dünya Mimarlık Topluluğu (World Architecture Community-WAC) Mimarlık Ödülleri ve Pachacamac Evi bu açıdan dikkat çekmektedir. Bu yazıda, WAC Mimarlık Ödülleri’ne (1) aday gösterilen projeler arasından seçilen, Pachacamac’da bir konut tasarımı tanıtılmakta ve yorumlanmaktadır. Yapı, güncel mimarlık dergilerindeki hakim eğilimlere muhalif yaklaşımından ve farklı dilinden dolayı özel bir ilgiye ve vurguya değer görülmüştür. Yapı “insan, doğa, yapı ve konut”, diğer bir deyişle, “yuva” kavramlarının ilişkilerine eleştirel ve lirik bir yorum getirir.

Filozof bir çifte ait bu emeklilik evi, Peru sahil hattındaki Lima kentinin 40 km. kadar güneyinde konumlanan Pachacamac kasabasındaki bir tepe üzerine inşa edilmiştir. Mimarın buradaki özgün arazi ve iklim koşullarına gösterdiği tepki, temelde yapıyı toprak altına gömmek olmuştur. (Resim 1) Bunu yaparken, yapı tasarımı, doğa ve mimarlık arasındaki dengeli bir diyaloga dayandırılmaya çalışılmış, bu doğrultuda, iç-dış ilişkisinin yanısıra, karanlık-aydınlık algısıyla birlikte korunmuşluk hissinin de sürekli kılındığı bir materyalliğin yorumuna bağlı olarak mekânlar kurgulanmıştır. Tepenin dışına kasıtlı bir çıkıntı yaparmışçasına konumlanan ve erken modern mimarlık döneminin ikonik unsurlarından birini de oluşturan (2) “cam kutu”, bakir doğaya mimari müdahaleyi net biçimde sembolize eder. Yapının bir cephesi, yaşayan bir organizmaya monte edilmiş bir protezi andırırken veya bilimkurgu filmlerinde görülebilir türden hibrid bir yaratığa benzerken, diğer cephesi tamamıyla tepe içinde erimiş gibi görünür. (Resim 2)

Konut, 2006 yılında tasarlanmış, inşaatı ise 2009 başlarında tamamlanmıştır. Yapı 480 m2 inşaat alanına sahip olup, tasarım ekibi Luis Longhi (3) liderliğindeki mimarlarCarla Tamariz, Veronica Schereibeis, Christian Bottger’den oluşmaktadır. Longhi’nin ofisi, daha çok mimarlığın çevresel faktörlerine odaklanan projeler üzerine çalışmaktadır. Bir mimar ve heykeltıraş olarak kişisel arayışları, geleneksel Peru zanaatlarının sıklıkla kullanıldığı, küçük mimari projeler, perspektif çalışmaları, sergiler ve enstalasyonların tasarım ve inşaatında somut ifadelerini bulur. Özellikle, doğanın “kutsal yaratı” olarak algılandığı mimari anlayışında, her tür müdahalenin birer “kusursuzluğu dönüştürme eylemi” haline geldiği bir “doğa ve tasarım bütünlüğü” olgusu öne çıkar. Tasarım felsefesi rasyonel süreçlerden çok, "içgüdüsel" ve "duyusal" etkenler üzerine odaklanmıştır. Mimari dili, mimarın en önde gelen tutkularından olan çağdaş bir İnka mimarlığının oluşturulmasına yönelik unsurlardan oluşur.

Bu yazı için kendisiyle yapılan söyleşiden aynen alınan sözlerinde, şunları ifade eder: “Çevreyle, doğrudan sofistike, romantik, saygılı, akılcı veya akıldışı olsun, insanlarla olduğuna benzer bir ilişki kurabilmek için onu dinlemek çok önemlidir. Benim durumumda bu çok doğrudan, diğer bir deyişle, içgüdüsel ve duyarlı, derin analiz ve rasyonaliteye dayanmayan bir ilişki türüdür.” Ayrıca, yalnızca Hindistan’da Ahmedabad ve Gujarat, Çek Cumhuriyeti’nde Prag ve Peru’da ise Machu Picchu’ya yaptığı gezilerden değil, Louis Kahn’ın Salk Enstitüsü (La Jolla, California), Ulusal Parlamento Binası (Dakar, Bangladeş), Hindistan Yönetim Enstitüsü (Amhedabad) ve Peter Zumthor’un Vals Termal Hamamları (İsviçre) gibi yapılarından da çok etkilendiğini belirtir.

Ayrıca, mesleki kariyerinde, mimar B.V. Doshi ile yapmış olduğu geçmiş dönem çalışmaları gözönüne alındığında, Pachamacac Evi’nin kitle dilinden detaylandırmasına kadar birçok ölçeğinde, Kahn ve Le Corbusier etkileri kolaylıkla izlenebilir. Kendi ifadesiyle “İnka-İtalyan” olarak tanımladığı geçmişine bağlı olarak, mimari dilinde bir nebze Carlo Scarpa tadı da hissedilebilmektedir. Üstelik sözkonusu bu evin, 21. yüzyılın dönümünde, Frank Lloyd Wright’ın Şelale Evi’ni, daha ileri çapraz-kültürel referanslar ve daha güncel sorunların cevaplarıyla donatarak yorumladığı, bununla da kalmayıp, biraz daha parçalanmış, yapıbozuma uğratılmış ve hatta kamufle edilmiş bir versiyonu halinde günümüzde yeniden yankılandırdığı söylenebilir.

Esasen yapı, dış kabuğunu oluşturan basit kırık düzlem serilerinin (4) kullanımıyla, yeryüzü şekillenmesinin içine yerleştirilmiş basit bir dikdörtgen prizmadan ibarettir. Prizmanın oluşum yönüne dik yerleştirilmiş (raslantısal görünümlü bir dizi yarıklar biçimindeki) çizgisel boşluklar, prizmalarla kırık düzlemler arasındaki geçişleri düzenler. Bu bağlamda yapı, mimarın rolünü, doğaya hükmeden objeler yaratmaktan, doğanın içinde şiirsel boşluklar yaratmaya çeviren bir tavırla, Eisenman’ın (5) “araziyi yeniden yazmak” anlayışına yaklaştırır. Böylece, burada ortaya konan “yokluğun mimarisi”, bu küçük köydeki sıradan bir tepeyi adeta bir çevresel sanat eserine (land-art) yükseltmiştir. Longhi’nin bu çalışması, Peter Eisenman’ın “boşluğun yapıbozumu” yöntemiyle oluşturulan “yapay kazı” anlayışı ile Kengo Kuma’nın “obje karşıtı” yaklaşımındaki ekolojik işleri arasında salınım yapan referanslarıyla oldukça özgün bir karakter sergiler. Yapı, mimarlık medyasının hafif yapı konstrüksiyon sistemleri ve giydirilmiş cephe mimarlığıyla domine edildiği bir ortamda, özgün tektonik mimari dilinin oluşturduğu bağlamcı ve eleştirel tavrı ile ayırdedilir.

Burada mimar, modern mimarinin mekâna dair köklerini yeniden değerlendirir ve sorgular. Bu bağlamda tasarım, özellikle yere özgü tasarım, modern insanın doğa ve kültürden yalıtılmışlığı, platonik biçimsel dilin ehlileştirilmemiş doğa ile çelişkisi gibi konulara hitap eder. Bu sorgulamayı gerçekleştirmek için ise, yapı konstrüksiyonu unsurlarıyla doğanın ve mekânın biçimlendirilmesi yolunu tercih eder. Luis Longhi’nin Pennsylvania Üniversitesi'nde, Carlos Galarza ile heykel alanında edindiği kariyer gözönüne alındığında, Pachacamac Evi’ndeki kütlelerin heykelsi dili, arazinin kayalık ve topografik yapısına başarıyla entegre edilmiştir. (Resim 2) Bu karakteristik özellik, mekânın, mobilyayı iç kabuğa entegre edecek şekilde, masif bir kaya kütlesinden oyulmuş bir görünüm sergileyen üç boyutlu kurgusuyla da vurgulanmıştır. (Resim 3) Sabit elemanlar, popüler minimalizmin indirgeyici tavrının tuzaklarına düşmeden ele alınmıştır. (Resim 4)

Planimetrik özelliklere ilişkin olarak (Resim 5), geometrisinin yalınlığının altında yatan, dolu-boş ilişkilerinin düzenlenmesindeki belirgin karmaşadan sözedilebilir. Bu ilişki, bir ucunda üst ve alt seviyeleri birleştiren cam kutudaki bir galeri boşluğu, diğer ucunda ise iç ve dış mekânları birleştiren bir çökük avlunun yer aldığı bir ana eksen boyunca kurgulanmıştır. Üst kattaki açık yaşama alanları bir yandan iç avlularla bölünürken, diğer yandan çizgisel bir dolaşım ekseni ile bağlanmış ve bir çatı aydınlatmasıyla gün ışığıyla buluşturulmuştur. Alt katta yer alan yatak odaları ise, evin üstünde yer aldığı tepenin biçimiyle belirlenen çizgisel kurgudan dolayı bir koridor etrafında konumlanmaktadır. Bu yüzden, üst katta başarıyla uygulanan “açık plan” nosyonundan, bu tür bir biçimcilikten ötürü alt katta önemli ölçüde taviz verilmiştir. Bu taviz, iç yüzeylerin, kimi yerde aşırı tasarlanmışlık derecesine varan yoğun işlenmişliğiyle telafi edilmeye çalışılmıştır.

Doğal ve organik malzemelerin kullanımına dair duyarlılık, yalnızca betonarme ve taşın kombinasyonundaki yüksek performansla değil, ahşap ve camın kullanılmasındaki rafinelik düzeyi ile de sağlanmıştır. (Resim 6) Taş duvarlar, toprak çatılar gibi ekolojik araçlarla yapıyı arazinin morfolojisine entegre etme teması, günümüzün çevresel sorunlarına da yanıt vermektedir. (Resim 7) Yalın detaylar (Resim 8) yapının genel karakterini belirleyen kaba dokunsal özellikleri olduğu kadar, onun arkasında yatan brütalist ve bağlamcı felsefeyi de ortaya çıkarır. Böylece, yapının kullanıcılarının felsefe alanındaki kariyerleri de gözönüne alındığında, yapının basit, doğal fiziksel görünümü (somut) ve komplike mekânsal konfigürasyonu (soyut) arasındaki diyalog, yeryüzü üzerinde insanoğlunun varoluşuna dair o sonsuz soruya da hitap eder. Mimara göre, kontrat sürecinin başından itibaren bu ev, sahiplerinin kendilerini bir sonraki hayata hazırlayacakları bir geçiş yeri olarak değerlendirilmiş olup, bu düşünce doğrultusunda mimara sınırsız bir tasarım özgürlüğü tanınmıştır. Bu nedenle, mimar yapıyı “işverenin vizyonuna bir övgü” olarak betimler.

İç-dış mekân sürekliliği (Resim 9), yalnızca yapının değil mekânın da bir kayadan oyulduğu izlenimi veren akıcı bir biçimde kurulmuştur. Evin mütevazı tavrıyla mevcut fiziki bağlama karşı tarafsız konumlanışı, modernist mimarlığın eleştirel-bağlamcı kavranışına ilişkin ilkeleri çağrıştırır. (6) Ayrıca, yerel mimarlık tarihine yapılan ince ve gizli atıflar, evin vernaküler karakterini zenginleştirir. Bu tür bir mimari yorum, yapıyı okuyacakların, zaman zaman İnka, Maya ve Aztek uygarlıklarının mimarlığından bazı küçük ipuçları yakalamalarına izin verir gibi görünür. (Resim 10)

Sonuç olarak, Pachacamac’da da mimari unsurlar aracılığıyla, çevreye zarar vermeyen bir müdahalenin ve aynı zamanda kapsamlı ve iddialı bir dönüşümün başarıldığı ifade edilebilir. Pachacamac Evi, modernizmin özüne ve onun, yalınlık, dürüstlük, alçakgönüllülük, esneklik, sürdürülebilirlik ve zamansızlık ideallerine dayalı ilkelerine dönüşü işaret eder. Tasarım, Pachacamac’da, konutun statüsünü, insan yaşamı ve onun aşamaları arasındaki geçişleri kutsayan bir tapınağa yükselterek, mekânın şiirselliğini (7) ustalıkla yorumlar. Görülüyor ki mimarlık, yapı yapmanın teknik ve pragmatik sorunlarının ötesinde, sahip olduğu eleştirel gücünü tektonik dili aracılığıyla kullanması durumunda, yalnızca fiziksel değil düşünsel bir dönüşümü de gerçekleştirerek hitap ettiği konular hakkında farkındalık yaratabilmektedir. Böylesi bir politik tavrın, eleştiri ve eylem arasında uzanan geniş yelpazesi içinde mimarlık ürünü kuşkusuz önemli bir rol oynamaktadır. Mimarlık ürününün inşasıyla birlikte gerçekleşen, tasarımın düşünsel boyutundan yapının fiziksel ve dolayısıyla algılanabilir boyutuna geçiş, mimarlığın eylemsel bir nitelik taşımaya başladığı anı işaret etmektedir. Dolayısıyla, mimarlığın bu eleştirel gücü, halen önemli ve etkili bir sosyolojik enstrüman olarak potansiyelini korumaktadır. Pachacamac Evi de bu potansiyelin başarılı örneklerinden birini sergiler.

Özet olarak, küresel tüketim eğilimlerinin inşaat sektörü ve tasarım alanında yarattığı baskı altında, mimariyi giderek bir görsel akrobasiye dönüştürmek durumunda kalan modernizmin süregelen dejenerasyon süreci, Pachacamac’daki bu ev özelinde, mimar Luis Longhi tarafından, erken modernizmin araç ve ilkelerini yeniden canlandırmak suretiyle tedavi edilmeye çalışılmıştır.

NOTLAR

1. Dünya Mimarlık Topluluğu (World Architecture Community-WAC), bilgi teknolojisinin domine ettiği çağımızda mimarlığa dair düşünce, tartışma, belge, çizim ve diğer görsel materyalin paylaşıldığı bir online mimarlık toplumu yaratmayı hedefleyen alternatif bir platform olarak mimarlık sahnesinde belirmiştir. WAC, son dönemde, üyelerinin katılımıyla yine online bir mimarlık yarışması düzenlemiştir. WAC Ödülleri, aksi takdirde uluslararası toplumun dikkatinden yoksun kalabilecek ancak çağdaş mimarlık diskuru hakkında heyecan verici sorgulamaları tetikleyecek potansiyele sahip projeleri vurgulamayı ve yayınlamayı amaç edinmiştir. Ödüllendirme, tüm üyelerin oyları ve onursal üyelerin final kararında etkili oylarıyla belirlenen demokratik bir süreç izlemektedir. Kayıtlar tamamıyla serbest olduğundan, tüm mimarlar gerek üye gerek jüri olarak katılabilmektedirler. Dünyanın tüm ülkelerinden mimarlar, gerçekleşmiş olsun veya olmasın yapılarını topluluğun beğenisine sunmaktadır. 10 yılı geçmeyen yakın dönem projelerinin ödül için aday gösterilme şansı yüksektir. Bunun yanısıra, öğrenciler, peyzaj mimarları, mühendisler de sahibi oldukları eserleri ödül programına sunabilmektedirler. Bu bağlamda, WAC portalına 30 Ocak-24 Nisan 2009 tarihleri arasında sunulan projeler dördüncü devre ödülleri için değerlendirmeye alınmıştır. Bu projelerin tanınırlığına ilişkin olarak, mimarlık sanatına adanmışlıktan ilham alan ve bunu yansıtan tasarımlardaki yenilikçilik, özgünlük ve yaratıcılık temel kriterler olarak belirlenmiştir. WAC kuram ve uygulama arasındaki boşluğu kapatmayı hedeflemektedir: Bu doğrultuda, tasarımların kendileri kadar sunulan projeler üzerinde üyelerin tartışmaları ve mimarların açıklamaları da değerlendirmede önemli yer tutmaktadır. Projelerin seçimi birbirini tamamlayan iki yol izlemektedir: Üye oyları “Üye Ödülleri”ne layık görülecek ilk 10 projeyi belirlemekte ve final değerlendirme paneli için aday listenin hazırlanmasına yardımcı olmaktadır. Final değerlendirme panelinin oyları ise ödüllerin amaçlarını karşılayan aday listeden 20 projeyi belirlemektedir. Online oylamada yer almak isteyen WAC Onursal Üyeleri, final değerlendirme panelini oluşturmaktadırlar. Aday yapı ve projeler WAC resmî web sitesine yüklenmekte ve orada sunulmaktadır.

2. Gropious, 1965, s.43.

3. WAC’ı, akademisyenleri, uygulamacıları, özgün kişisel çalışmaları tüm dünya üzerinde bağlayan bir platform olarak gören mimar, mimarlık eğitimini Lima’daki Ricardo Palma Üniversitesi, Pennsylvania Üniversitesi ve GSD Harvard Üniversitesi’nde edinmiş, Philedelphia, Los Angeles ve Atlanta’daki çeşitli mimarlık ofislerinde çalışmıştır. Halen Peru’da mimarlık uygulamaları ve eğitimi ile uğraşmaktadır. Uluslararası Skenografi sergilerinde ödüller almış, Peru’yu Prague Quadrenniali, 4. Iberoamerican Mimarlık Bienali, 2008 Venedik Mimarlık Bienali ve XI. Panama Ulusal Mimarlık Kongresi’nde temsil etmiştir.

4. Jencks, 1991, s.53.

5. Eisenmann, 2007, s.27.

6. Frampton, 1980, s.164.

7. Bachelard, 1964, s.16.

KAYNAKLAR

Bachelard, Gaston, 1964 (1958), The Poetics of Space, Orion Press, New York, ss.3-26.

Eisenmann, Peter, 2007, Written into the Void, ed. J. Kipnis, Yale UP, New Haven, CT, s.27.

Frampton, Kenneth, 1980, Modern Architecture: A Critical History, Thames & Hudson, Londra, s.164.

Gropious, Walter, 1965, The New Architecture and the Bauhaus, MIT Press, Camb. Mass., s.43.

Jencks, Charles, 1991, The Architecture of the Jumping Universe, Academy Editions, John Wiley & Sons, West Sussex, ss.52-59.

Bu icerik 7908 defa görüntülenmiştir.