423
OCAK-ŞUBAT 2022
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • Sunuş
    Editörler: T. Elvan Altan, Nurbin Paker Kahvecioğlu

  • Müşterekleşme Mekânları
    Pelin Tan, Prof. Dr., Batman Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi; Misafir Araştırmacı, Thessaly Üniversitesi Mimarlık Fakültesi

YAYINLAR



KÜNYE
TEMA[S]

Belirsizlikten Üretilen Mekânlar

Hande Savaş, Doktora Öğrencisi, Bursa Uludağ Üniversitesi Restorasyon Programı

 

COVID-19 salgınıyla birlikte gündelik hayat pratiklerimizde kayda değer değişimler yaşanırken, söz konusu değişimlerle birlikte sıradan gibi görünen birçok eylem bizler için ulaşılmaz bir hal aldı. Bunların başında, kamusal alandaki yaşama dahil olamama, dışarıda gerçekleşen birçok eylemi ev / kapalı mekân içerisinden gözlemleme ve takip etme durumu geliyor. Bu bağlamda, salgın döneminde dış dünyanın dokunulmazlığı ile sanatın iki boyutlu algılanabilirliği arasında kurulabilecek bağ, mimari pratikte kamusal mekânın canlandırılmasıyla başka bir boyut kazanıyor. Çin’in Shenzhen bölgesinde salgın sürecinde inşa edilen Şanghay Yüzen Şehir (Qianhai Floating City) yapısı, üst ölçekte yenilikçi kent planlama yaklaşımına atıfları ve atıl kalmış bir alanın dönüştürülmesi fikirlerini, kullanılabilir ve deneyimlenebilir canlı bir platform olarak bizlere sunuyor. Bu tasarım doğrultusunda çok katmanlı mekânsal bir niteliğe sahip, geçirgen, izleyicinin mekânı çeşitli dolaşım akslarıyla deneyimlemesine imkan tanıyan ve salgın sonrası mekân algısını üç boyutta yaşatan bir enstalasyonun kamusal alandaki varlığıyla karşılaşıyoruz.

Yapı, 2020 yılında gerçekleşen Şanghay Gelecek Şehircilik / Mimarlık Sergisi’nin bir parçası olarak “Anlık Şehir” başlığı altında hayata geçirilmiş. People’s Architecture Office tarafından tasarlanan bu proje boşluklu, farklı kotlarda dolaşım alanlarına sahip bir çerçeve sistemi olarak tasarlanmış. Bu çerçeve, atık olmadan kolay bir şekilde inşa edilebilen, taşınabilen, farklı formlarda inşa edilmesine izin veren bir iskelet sistemiyle gerçekleştiriliyor. Bu açıdan yapı, kentsel boşluğun değişen ihtiyaçlara nasıl hızla uyum sağlayabileceğini göstermeyi de amaçlıyor. Strüktür tasarımında 600 metrekarelik bir alan içerisinde film gösterimleri, konferanslar, atölye çalışmaları gibi kamusal etkinliklerin gerçekleşebileceği farklı arayüzler mevcut. Çerçeve sisteminin içerisinde mavi ve kırmızı renkte şeffaf pleksi levha kullanılarak tasarlanmış bir köprü görevi üstlenen yollar ile kullanıcılar / ziyaretçiler farklı aktivitelerin oluşturulduğu bu alanlara ulaşabiliyor. Farklı sanatsal etkinliklere açılan bu dolaşım alanları aynı zamanda açık mekân tasarımının bir sonucu olarak kullanıcıya kentin manzarasını sunuyor. Tasarımın çatısında pembe renkli ve balonu andıran strüktürle mekânın gölgelendirilmesi ve görsel konforunun iyileştirilmesi sağlanıyor. Kırmızı renkte çerçeveye yerleştirilmiş kısımlar ise ışık ve rüzgar kontrolünü destekleniyor. Yapı, tasarım kriterinin yanı sıra inşasında kullanılan iskelet, dolaşım alanı ve çatı strüktüründe kullanılan malzeme tercihleriyle bir bütün olarak bulunduğu bölgede yer alan yapılaşmanın aksine şeffaf, boşluklu, insan ölçeğine yakın bir mimari dile sahip. Bu mimari yaklaşım, kamu yararı açısından kent planlamalarında yüksek katlı yapılaşmalara yenilikçi planlama modellerinin oluşturulabileceği fikrini açığa çıkarıyor. Sonuç olarak, Şanghay Yüzen Şehir boşluk olarak tanımlanan bir mekânı ve kullanıcılarını tasarımın temel bileşeni kabul eden, salgın sonrası kamusal mekânı deneyimleme imkânı sunan ve kentsel mekânın değişen ihtiyaçlara nasıl hızla uyum sağlayabileceğinin bir ifadesi olarak kentte var olan bir mimarlık üretimi olarak karşımıza çıkıyor.

Bu icerik 936 defa görüntülenmiştir.