401
MAYIS-HAZİRAN 2018
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

DOSYA: 2018 ULUSAL MİMARLIK ÖDÜLLERİ

YAYINLAR



KÜNYE
GÜNCEL

50 Yıl Sonra Fransa’da 68 Mayısı ve Mimarlık Eğitim Reformundaki Rolü

Ufuk Doğrusöz, Doç. Dr., MSGSÜ Mimarlık Bölümü

Bu bahar 50. yıldönümü nedeniyle yeniden ele alınan ve 20. yüzyılın iz bırakan toplumsal ve politik olaylarının en sıradışılarından olan kısa adıyla “68 Mayıs olaylarını” ele alan yazar, konuyu mimarlık eğitiminde yaşanan değişimler üzerinden değerlendiriyor.

 

Bilindiği gibi, 22 Mart’ta Nanterre Üniversitesi’nde başlayan “öğrenci” hareketleri, Mayıs ayının ilk günlerinden itibaren Paris’in diğer yüksek eğitim kurumlarına, oradan da 10 milyon kişinin katıldığı bir genel greve, hareketin gücünü yitirdiği yaz aylarına kadar bir dizi olguyla sürmüştür. Karışıklıklar, reform ve değişim talepleri, hak istemleri, politik olarak De Gaulle iktidarının ağır sarsıntı geçirmesi ve dolaylı da olsa 1969 yılı Nisanında referandumu kaybetmesi ile sona ermesine yol açmıştır. Ancak 20. yüzyılın dünya sosyal ve politik tarihinin en anlam yüklü ve önemli olaylarının başında gelen bu 68 hareketleri / 68 Mayıs’ı gibi adlarla anımsanan ve başlangıcında öğrenci hareketleri / ayaklanmaları olsa da kültürel ve sosyolojik olarak bir dizi değişimi tetikleyecektir. Olaylar ve yarattığı dinamikler, dünyanın birçok ülkesinde benzer hareketlilikleri (Türkiye dahil) tetikleyecek, ve II. Dünya Savaşı sonrası, Batı dünyasında, 20. yüzyılın ilk 50 yılının kabukları ve kültürel çerçevesi kırılacaktır.

Olaylardan sonraki her on yıllık dönemde özel olarak gündeme getirilen 68 olaylarının nedenleri, etkileri, sosyal, kültürel ve politik olarak izdüşümleri, Fransa’da ve bir ölçüde dünya düzeyinde tetiklediği değişimler ele alınırken, bu yıl, 2018’de, 50. yılı nedeniyle bir daha -ama belki daha dingin biçimde- değerlendirilmektedir.

Bizim bu makale ile amacımız, 68 olaylarının gerçekten doğrudan bir etkiyle değişimleri tetiklediği alanlardan biri olan 300 yıl önce kurulan, 20. yüzyıl başlarına kadar tüm dünyada model olarak benimsenen ve mimarlık eğitimini diğer iki temel sanat olan resim ve heykel ile birlikte ve bir ölçüde ayrılmaz olarak kapsayan Ecole des Beaux-Arts geleneğinin yıkılışını ve ona eşlik eden tartışmaları yansıtmaktır.

ARAŞTIRMANIN KAPSAMI

Bu makale, mimarlık mesleğinin kimliğini, ayrıca alınan eğitimi ve mesleğe kabulünü yeniden tanımlayan eğitim reformunun gerçekleşmesine neden olan etmenleri incelemeyi amaçlamaktadır. Reform, 5. Cumhuriyet olarak adlandırılacak ve 1958 referandumu ile değişen Fransa Anayasası ile iktidara gelen De Gaulle’ün başlangıç yıllarından beri hazırlığı süren, iktidarın ve kültür alanının en tanınmış ismi, savaş sonrasına kadar devrimci, sonrasında ise De Gaulle ile çalışmaya başlayan yazar André Malraux ve ekibinin sürdürdüğü, kah uzlaşmalı kah çatışmalı bir sürecin sonucudur. Bu bağlamda, en başından beri reform yaparak elde edilmek istenen sistem şu şekilde ifade edilebilir: Fransa’da karmaşık sosyo-kültürel ve ekonomik ağlarla organik olarak örülmüş köklü mimarlık mesleğini eğitime, eğitimi mimarlık kariyerine, mimarlık meslek kuruluşlarını okullara ve devlete, mimarlık meslek pratiklerini prestijli devlet ihale ve memurlukları sistemine bağlayan; mimarlık hocalığını akademisyenlik ve Fransa Enstitüsü gibi prestijli kurumlara eklemlendiren; mimarlık diploma / titrini ve kimliğini, ayrıcalıklı bir “burjuva” unvan ve meslek statüsüne bağlayan; öğrencilerini çoğunlukla üst sınıflardan gelen varsıl aile gençlerinin oluşturduğu karmaşık bir “mimarlık meslek rejimi” ve onun genel felsefesi ve ilkeleridir.

Araştırma, somut olarak, yeterli olgunluğa ermemesine karşın 68/69 ders yılı başında uygulamaya konulan mimarlık eğitim reformunun genel ilkelerinin ne kadarının uygulandığı, nerelerde eğitim ve meslek için çizilen yeni ilkeler çerçevesine sadık kalındığı, en azından -bir dergi yazısının sınırlı yerinde- genel hatlarıyla ve öncesi sonrasını 10 yılla sınırlayarak incelemeye alacaktır.

FRANSA’DA 60’LI YILLARIN SOSYO EKONOMİK BAĞLAMI

68 olayları ile köklü değişiklikler geçiren mimarlık eğitimindeki değişim sancıları, kökenleri II. Dünya Savaşı yıllarının sonrasındaki toplumsal, ekonomik ve fiziki çevre üretimi değişikliklerine kadar dayandırılabilir. Daha sonra “30 gururlu yıl” diye adlandırılan ekonomik gelişme yılları, Avrupa toplumlarının çoğunda olduğu gibi Fransa toplumumun da köklü çelişkiler ve dönüşümler yaşadığı yıllardır. Konut üretiminin “tavan yaptığı”, büyük kentlerin çeperlerindeki on binlerce konutun birden kısa zamanda üretildiği, yeni banliyölerin hiç yoktan yaratıldığı, mimarların büyük ölçüde sorgulamasız üretimine katıldığı bu süreçte mimarlık meslek yapılanmaları (oda ve dernekler, bakanlıklar) hiçbir şey olmamışçasına sürekliliklerini korumuş görünmektedirler.

Güzel sanatlar mimarlığının atölye patronlarının birçoğu, gerek iki dünya savaşı arası dönemde gerekse özellikle 50’li yıllar sonrası olan konut açığını kapama programları çerçevesinde on binlerce kişilik yeni konut birimleri üretiminin tasarlayıcısı olacaktır.(1)

Ancak, II. Dünya Savaşı sonrası Fransa 4. Cumhuriyeti politik olarak dengesiz ve dağınık bir yapıdadır. Deniz aşırı koloniler ve bağımsızlık hareketleri, önce Çin Hindi daha sonra Mağrip coğrafyasını hareketlendirmiş ve Fransa, kıta sınırlarına doğru, geri dönülmez bir çekilişe başlamıştır. Bu politik ortamda, savaş sonrasının ulusal birlik şemsiyesinin bir işe yaramadığını saptayan De Gaulle, 1958 referandumu ile yeni bir anayasal düzeni ve bugünde süren 5. Cumhuriyetin kuruluş sürecini başlatır.

1958’den 1968’e kadar olan on yıllık süreçte, bu kez bir yandan Cezayir’in bağımsızlığını kazanması ile biten (organik) dolaysız kolonyal düzenin(2) sona erişi, yeni Cumhuriyet düzeninin politik dengeleri (ki De Gaulle’ün savaş sonrası yılları yönetimi için FKP Fransa komünist partisiyle yaptığı moral anlaşma ve sağlanan sağ-sol dengesiyle) ve Fransız geleneksel sağ partilerinin yeni odaklar etrafında birleşmesi, yenilenmiş sosyal ve kültürel çekirdeklerin ortaya çıkışını hızlandırmıştır. Genellikle unutulan bir tamamlayıcı parametre ise savaş sonrası demografik değişimlerin ve hızlı nüfus artışlarının gecikmeli etkilerinin her alandaki yansımalarıdır. Bu etmenlere 50’li yılların ortasında zorunlu eğitimin 16 yaşa ilerletilmesiyle oluşan kültürel ve demografik baskının da eklenmesi gerekir. Tüm ekonomik gelişmiş ülkelerin yeni paradigmalarla karşılaştığı bu dönemler Fransa’da, kiminin kökenleri 19. yüzyıla dayanan ve 20. yüzyılda küçük uyarlamalarla da olsa süregelen kurumların dirençlerinin çelişkilerini ve gerginliklerini gözlemlemek hiç de zor değildir.

Başka ülkelerde olduğu gibi Fransa özelinde de genel duruma etki eden parametre ağı oldukça karmaşıktır ve birçok oluşumun tarihsel katmanları ve kökleri derindedir. Sistem atıl ve tutuculaşmış kurumlardan oluşmuştur. Bu belirleyiciler iç içe geçen tamamlayıcı ya da antagonist ilişkilerle birarada varlığını sürdürmektedir. 60’lı yılların başına gelindiğinde mimarlığın kuramsal yapısı, bir yandan mesleğin siyasi iktidarlar ve belediyelerle ilişkilerinin, diğer yandan mimarlık mesleğinin genel uygulama çerçevesinin -ki bunun içinde meslek örgütlenmesi, diploma ve mesleğe kabul, diploma olmaksızın mimarlık yapma koşulları, meslek odalarına kayıt olma, dernek ve sendikalaşma, araştırma ve yayın organlarının

etkisinin- şekillendirmesiyle oluşmaktadır. Bunun yanı sıra gerek savaş sonrasının kentsel yenilemeleri gerek konut sorununun yeniden biçimlendirdiği kentsel yayılma gerekse de yeni teknolojilerin, alt yapı çalışmaları, “teknik gelişmelere olan aşırı güven”, mimarlık ve yapı alanını “kamuoyu” gözünde de duyarlı bir sorun odağı olarak sunmaktadır.

Makale, bu sosyal, ekonomik ve politik bağlama olabildiğince az değinerek eğitim reformu ve daha da özel olarak mimarlık eğitiminin yeni kaçınılmaz “uzantısı” olarak ortaya çıkacak mimarlık araştırmalarına odaklanacaktır.

68 REFORMUNU HAZIRLAYAN NESNEL DURUM

Bu bölüme başlamadan söylenmesi gereken ilk konu, Paris merkezli olarak örgütlenen Fransa mimarlık eğitimi, 60’lı yıllara gelindiğinde, bir bölümü taşra şehirlerinde olmasına karşın pedagojik değerlendirme ve diploma süreçlerinde merkezden yönetilen bir yapıdadır. 20. yüzyıl başında kurulan birçok yerel şube tam anlamıyla Paris’ten yönetilmekte ve denetlenmektedir, yarışma ve jüriler Paris’te yapılmaktadır.

II. Dünya Savaşı sonrası yaşanan demografik patlamanın etkilerine kolonilerden dönen gençlerin eklenmesiyle genelde üniversiteler, özelde mimarlık eğitimi kayıt ve beklenti patlaması yaşamaktadır. Daha sonraki bölümde betimleyeceğimiz gibi “atölye” sisteminin temel olduğu mimarlık eğitimi büyük yoksunluklar içinde pis, dağınık ve bakımsız yerlerde yapılmaktadır. Ayrıca çok az atölyeyi ve teorik dersi barındıran Félix Duban’ın 1800’lü yıllarda parça parça tasarlayıp ürettiği Beaux-Arts Akademisi yapıları en asgari koşulları sağlamaktan uzaktır.

BEAUX-ARTS SİSTEMİNDE MİMARLIK EĞİTİMİNİN KISA BETİMLEMESİ

Bu sistemin şimdi ve buradan bakıldığında anlaşılması güç yapısını makaleyi ağırlaştırmadan kısaca anlatmakta yarar var. Beaux-Arts sisteminde mimarlık eğitimi, atölyelerde yapılmaktadır. Birkaç tanesi okulun içinde birçoğu okul dışında, okulun yakınlarında olan bu atölyeler, öğrenci grubunun kendi aralarında topladıkları ve bir seçilmiş öğrenciye teslim edilen parayla tutulan, ayrıca işletmesini, ısıtma ve genel giderlerini öğrencilerin kendi finanse ettikleri mekânlardı. Bu “kendi eğitimini kendin düzenle” modeli öylesine otonom bir sistemdir ki, “atölye patronu” da öğrenciler tarafından belirlenebilmektedir. Bu bağımsız birimlerin sisteme eklemlenmesi ise her atölyenin öğrencilerinin katıldığı atölyeler arası düzenlenen çok sayıdaki yarışmalarla (konkur) mümkün kılınmaktadır.

Bu yarışma temelli değerlendirme sisteminin genel hatları şu şekilde özetlenebilir: Yarışma konuları atölye patronları tarafından belirlenmekteydi. Öğrenciler, okuldaki küçük “loca”larda eskizlerini 9-12 saat gibi sürelerde tamamlamakta ve sonuçlar jürilerde değerlendirilmekteydi. Bir diğer eskiz yarışmasında ise, önce öğrenci dışarıda eskizini yapmakta, sonrasında bu eskizini atölyede yardımlaşmalarla projelendirerek tamamlamakta jüriye sunmaktadır. Bu iki farklı eskiz ve eskiz+proje formatında olan yarışmalarda öğrencilere aldıkları derece ölçütünde verilen krediler, sınıf geçmeye temel oluşturmaktadır. Sistemin son ayağı ise bir ön yarışma sonrası seçilen birinci sınıf öğrencilerinin katıldığı “Roma büyük ödülü” yarışmasıdır. Yarışma birincisi 4 ya da 5 yıllığına Roma’ya yollanmakta, bu ödül ve dereceye girenlerin yüksek devlet memurluğu ya da kamuda farklı görevlere atanması garanti olmaktadır.

Beaux-Arts Mimarlık Eğitiminin Süresi ve Aşamaları

Eğitim, resmî olarak Roma ödülü dışında üç aşamalıdır. Güzel Sanatlar Okulu’nda mimarlık öğrencileri, hem okul dışında projelere çalışmakta hem de okul mekânı içinde eğitimlerine devam etmektedir. Projeler için çalışma, atölyede yani eğitimin doğal merkezinde gerçekleşirken; okul ise eğitimin bir uzantısı, bütünleşme ve değerlendirme yeridir. Eğitim, hazırlık senesi (aşaması) hariç yalnız 2 sınıftan oluşmaktadır. Kabul (admission) sınavını geçen öğrenci ikinci aşamaya geçerek yasal olarak okula başlar, eskiz ve proje yarışmalarında aldığı dereceler krediye çevrilir ve yeterli puanı topladıktan sonra 1. sınıfa geçme hakkı elde edilir. Bu sistem 1. sınıf için geçerli olduğundan, gerekli krediye ulaşan öğrenci okulu bitirerek mimar olur. “Sınıf” kavramı belirli bir “süre”ye karşılık gelmemektedir. Yarışmalara katılma ve kredi tamamlama öğrencinin kararına bağlı olduğundan eğitimin süresi birçok öğrenci için 5 ila 10 yıla çıkabilmektedir.

1. sınıfı tamamlayan öğrenciler eğitimin üçüncü aşamasına geçebilirler. Bu aşamada hem prestij hem unvan kazanmak hem de bursla Roma’da eğitimini sürdürmek (ve bu sayede ya atölye patron yardımcılığı, üst kademelerde devlet memurluğu gibi ayrıcalıklı konuma gelmek) için, Roma büyük ödülü seçmelerine katılmaya çalışırlar.

Yetenek sınavı temelindeki kabul süreci ve sayı kısıtlaması (numerus clausus) II. Dünya Savaşı sonrası büyük bir demografik genç nüfus baskısıyla karşı karşıya kalan Fransa yüksek eğitim sistemini, dolayısıyla mimarlık eğitimini baskı altına almıştır. 60’lı yılların başında gerek giriş koşulları, gerekse eğitimin aşamaları ve sınıf geçme kredileri yeniden düzenlenmek zorundadır.

67-68 DERS YILINA GELİNDİĞİNDE MİMARLIK EĞİTİM KURUMLARI

67/68 ders yılı başında, Paris École des Beaux-Arts (Güzel Sanatlar Okulu) mimarlık, resim ve heykel bölümünde oluşan üç sanat dalının atölyelerini birleştiren bütüncül bir yapıdır. 1959’da Milli Eğitim’den Kültür Bakanlığı’na geçen okulun resmî adı l’École Nationale Supérieure des Beaux-Arts-ENSBA (Ulusal Güzel Sanatlar Yüksek Okulu) olmuştur.

1864 yılında(3), okul içinde 3 mimarlık, 4 heykel ve 4 resim atölyesi vardır. Daha sonraları mimarlıkta 3 dış ve 1 iç atölye daha açılacak, resim ve heykelde ise birçok alt disiplin atölyesi açılacaktı. 1880 yönergesiyle eğitim, öğrencilerin her üç disiplininin de temel derslerini beraberce alacakları ortak derslerle “ayrılmaz” bir temelde tasarlanmıştı. Mimarlar, heykel ve resim, heykelciler, resim ve mimarlık, ressamlar heykel ve mimarlığa dair temel bilgi ve pratiğe katılacaktı. Kuramsal dersler okulda, uygulamalar ise atölyelerde yapılacaktı. 1903’ten itibaren merkez Paris olmak üzere belli başlı kentlerde belediyelerin girişimi ile ancak devlet(4) vesayetinde bölge mimarlık okulları da açılacaktı.(5) Her yerde eğitimin odağı atölye olacaktı.

Mimarlık eğitimi diğer bölümlerden (resim ve heykel) atölye kurgusu ile ayrışmaktaydı. 1968’e kadarki süreçte, eğitim iki tür atölyede gerçekleşmekteydi: iç ya da “resmî” atölyeler ile dış ya da ”özgür” atölyeler. Sayıları giderek artan atölyeler, örneğin Paris’te 1959’da 6 iç atölyeye karşın 16 dış atölye bulunmaktaydı. 60’lı yıllarda reform yanlısı öğretmenler, öğrencilerin talebiyle yerleri resmî olan (Grand Palais gibi)(6) üçüncü tip atölyeleri kuracaklardı. Atölye patronları resmen atansalar da dış atölyelerin işleyiş giderleri kamu finansmanı dışında öğrenci paralarıyla dönmek zorundaydı. Bu şaşırtıcı formülün diğer bir şaşırtıcı yanı öğretmen (patron) ve yardımcısının öğrenciler tarafından seçilmesi ve / veya değiştirilmesiydi. Okullar, 1824’ten başlayarak öğrenci alımını zor bir seçme sınavına bağlayarak az sayıda öğrencinin yerleştirmesini benimsemişlerdi. Okula kabul ön eğitim ve diploma koşulu olmadan 15 yaşından büyük gençlere açık, genel kültür ve zorlu bir desen resim sınavı temelinde olabiliyordu. Eğitimin zaman süresi yalnızca 30 yaş ile sınırlıydı.

Mimarlık mesleğini yapmak için diploma gerekliliği olmadığından, bu konu ancak 1874’te kararlaştırılacaktı ve DPLG (Architecte - Diplômé par le Gouvernement yani hükümet tarafından verilmiş resmî diplomalı mimar) sistemi kurulacaktı.

DEMOGRAFİK VE PEDAGOJİK KRİZLERİN KATMA ETKİSİ REFORM ÇALIŞMALARI SÜRESİNCE YENİ YAPILANMA DENEYİMLERİ

Yukarıda da söz edildiği gibi Fransa’nın sosyal politik ve demografik krizleri mimarlık eğitimini de sarsmaya başlamasına karşın, eskimiş yapı buna yalnızca atölye sayısını artırarak karşılık vermeye çalışmaktaydı. Kriz, sayıları 3.000’i geçen öğrencilerin fiziki yetersizlikler nedeniyle tek yarışma ve tek jüriyle değerlendirilemeyecek olması dolayısıyla 1966 değerlendirme jürilerinin 3’e bölünmesi ile ilk kez görünür olacaktı. A, B ve C diye adlandırılan gruplamalar yapılarak Paris atölyeleri ile bölge atölyelerinin ayrı jürilerle değerlendirilme gerekliliği, ilk kez merkezî sistemin taşıma kapasitesini aştığını göstermişti.

1968 reformu ise bu de facto durumu rasyonelleştirerek bölge okullarını 12 -daha sonra 13- yerden yönetilen okullara, Paris merkezli atölyeleri ise daha sonra birçok defa sayı ve yer değiştirecek şekilde önce 5, 1969’da 6, 1975’te 8 bağımsız “Mimarlık Pedagojik Birimi”ne (Unité Pédagogique d’Architecture, UPA) bölecekti.

II. Dünya Savaşı’nın sonrasında iyice açığa çıkan ancak belli başlı aktörlerinin bir bölümünün hiç farkına varmadıkları mimarlık mesleği, uygulama ve eğitimi açısından bir kriz durumu sözkonusudur. 20. yüzyılın hemen başındaki reformlar ve dünya çapındaki değişim rüzgarları, önce Almanya daha sonra Amerika mimarlık eğitim yaklaşımlarını kökten etkileyen bauhaus felsefesi Fransız beaux-arts mimarlık geleneğini anakronik olarak hiç etkilememiştir. Modern mimarlık ve CIAM tartışmaları ise okul dışında bir paralel yapıdaymışçasına sürerken, tüm bu akımlar yalnızca doktrinler olarak eğitime yansımaktadır. Ancak eğitimin ana felsefesi, yöntem ve yapılaşması hiç mi hiç değişme belirtisi göstermemektedir. Eğitim sistemine dokunulmaksızın okul ve öğretmenlerin “biçim ve stil” konusundaki tercihleri iki dünya savaşı arasında çağdaş formlara evrilmiştir. Birçoğu CIAM üyesi de olan uluslararası tanınmış isim öğretmenlik yapmayı sürdürürken mimari alandaki değişimler yöntemlere yansımamaktadır.

Buna karşılık, savaş sonrası mimarlık işlerinin önü açıktır. “Ajanslar”, konut ve yenilenen kent merkezî projelerinden başlarını kaldıramamaktadır; ancak, toplumsal düzeyde fizikî çevrenin yapılanması konusunda “biçim” konularının dışında başka bir tartışmanın içerisinde yoktur. L’Architecture d’Aujourd’hui dergisinin 1950’li yıllardan 1968’e kadar olan sayıları Fransız mimari topluluğunu ilgilendiren tek konunun biçimsel sorunlar olduğunu yansıtmaktadır. 1965 sonrası özellikle Marc Emery’nin yayın yönetmenliğinde eğitimdeki reform tartışmalarına koşut olarak belli bir kıpırdanma, kentsel bağlama ve eğitim konularına belli bir yakınlaşma oluşsa da yayın kurulunun, “mabed koruyucusu” görevini üstlenen tutucu bir mimar grubu tarafından denetlenmesi her türlü açılımı engellemektedir.(7)

GELENEKSEL BEAUX-ARTS EĞİTİMİNİN SON DİRENİŞLERİ

Malraux’un birçok alandaki reform çalışmaları, mimarlık eğitimini de kapsayacaktır. Bu çalışmaları olanaklı kılacak olan koşul ise öncelikle mimarlık okullarının “resmî” ve hukuki referansı olan ‘Mimarlık Müdürlüğü’nün (Direction de l’Architecture), 1959’da Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinden Kültür Bakanlığı’na geçirilişi ile başlatılabilecektir. Yeni yapılanmanın ve genel bir politik çerçevenin içinde ele alınan mimarlık okulları sorununa çözüm arayışları ve artan hoşnutsuzlukları ve talepleri yönlendirmek için yapılan çalışmalar sonunda 1962 yılında ilk Malraux reform kararnamesi ile sonuçlanır.

Max Querrien(8) sorumluluğunda 1959-1962 aralığında hazırlanan (uygulanmadığı halde önemli bir girişim olan) biraz aceleye gelmiş olan ilk reform kararnamesi, kısa sürede -birçok olanak içermesine karşın- uygulanamaz duruma gelecektir.

Bu ilk reform taslağında yer alan maddeler şu şekilde idi: Bölge okullarını Paris Güzel Sanatlar bünyesindeki atölyelerden bir ölçüde bağımsızlaştırarak ulusal bir okullar ağı biçiminde yeniden kurgulamak; Eğitime iki aşamalı bir yapı vererek bu iki aşamayı iki farklı tür diploma elde edilecek şekilde düzenlememek. Bu iki aşamalı sistemde, özellikle eğitime ara verenler açısından yararlı olacak “teknisyen / desinatör” statüsünü elde etmek ilk diploma ile mümkün olurken, ikinci aşamaya devam edenlerden başarılı olanlarının “hükümet tarafından verilmiş resmî diploma” (DPLG) sahibi mimar statüsü alması öngörülmekteydi.

Bu tasarı, tutucu mimarlık eğitimi camiasını -doğal olarak- ayağa kaldıracak; tasarının, güzel sanatların ve okulun sonunu getireceği, bunun, mimarlığın 17. yüzyılda kazanılmış liberal bir “sanat” statüsünü yok edeceğini savlayarak karşı çıkılacaktır. Sağ basında da yankı bulan bu direniş, okul yönetimlerini ve diğer prestijli “büyük” kurumları da ayağa kaldıracaktır.

Ancak reform talepleri artık okullarda ve eğitimin temel ögesi olan atölyelerde -atölye şefleri hariç- yüksek sesle dile getirilmekte; yeni kuşak genç atölye şefleri-öğretmenleri (Candilis, Huet gibi) ve yeni mezun atölye şef yardımcıları tarafından sendikal yapılanmalar, güçlü geleneksel öğrenci temsil kurumları (Masse gibi 9) desteklenmekte ve böylece canlı bir tartışma ortamı oluşmaktaydı. Bu süreçte Max Querrien’in kurduğu eşgüdüm ve danışma komisyonlarına reform yanlısı atölye öğretmenleri de katılmaktadır.

Reform, iki karşıt cephenin direnç ve hamleleri ile ilerler. Reform yanlıları 2018’den bakıldığında antagonist sayılabilecek iki gruptan oluşur. Kültür Bakanı Malraux ve ekibinden oluşan “devlet ve iktidar” ile onun reform çabalarını açarak eğriltmek isteyen yani nesnel olarak aynı tarafta bulunan “ilerici” ve “genç” öğretmen / atölye patron yardımcıları ve patronları / öğrenci sendika ve temsilcileri. 68 hareketleri yüzeysel olarak okunduğunda, reform için, aynı kampta bulunan iki güç çatışmış sanılabilir. En azından mimarlık reformu açısından bu doğru değildir. Daha sonra da söyleneceği gibi, reformun hemen kararlaştırılıp uygulamasındaki hızlı süreç (4 ay) bunun göstergesidir. Buna karşın Beaux-Arts’ın diğer kolu olan Güzel Sanatları yeniden düzenlemek, yetersiz hazırlıklardan dolayı 4 yılı alacak ve 1972’de yürürlüğe girecektir. Bu konuda da Malraux’un hazırlıkları vardır(10), ancak meslek ve öğrenci cephesinde atalet mimarlık öğrencilerininkiyle çelişmektedir.

İleride ele alacağımız reform karşıtı güçler ise, “statüko” yanlısı atölye patronlarından başlayarak, mimarlık akademisi, Fransa Enstitüsü, Mimarlar Odası, iktidar partisinin önemli bir kısmı ve belli başlı mimarlık yayın organlarıdır.

MİMARLIK EĞİTİM REFORMUNUN DEVLET AÇISINDAN ÖNCELİKLİ KONULARI

62 kararnamesi ve onu izleyen ve iki yönetmelik (1965 küçük reform paketi ve 67 kararları) dikkatle incelendiğinde, birçok eksen gözlemlense de en temel olarak 5 konu öne çıkacaktır. İlk belirlemelerde konular şöyle özetlenebilir:

1. “Zanaat ve sanatsallık içeren, beceri ağırlıklı, araştırmayı pragmatik alanlarla sınırlayan, mimarlık eğitimi paradigmasını”, teknik ve uygulamalı üniversite yani bilgi beceri dengesinin ağırlığına doğru evrilterek, genel yüksek eğitim modeli ve diplomalarına yaklaştırmak, yatay geçişleri, ara diploma çıkışlarını olanaklı kılınması;

2. Geleneksel eğitimin -kibirli bir şekilde- dışladığı, gerekliğini dahi tartışmadığı, mimarlığın araştırma boyutuyla desteklenmesi ve tamamlanması konusunun köklü bir şekilde ele alınması; bunun bir yandan üniversiteye koşut araştırma derecelerine (master, doktoraya) eklemlenmesinin olanaklarının yaratılmasının sağlanması; diğer yandan da öğretmenlerin özlük hakları ve yüksek öğretim görevlisi statülerinin de benzer bir eşdeğere getirilmesi;

3. Elitist ve atipik bir meslek yapılanmasının daha demokratik, daha az seçici ve en önemlisi toplumun yeni sosyal ve ekonomik yapısına hizmet eden daha gerçek sorunlara bağlanmış, daha iyi sosyal bilgilerle donatılmış, devlet ihalelerine ve yarışmalara katılmanın daha eşitlikçi olduğu bir eğitim ve meslek içi yapılanmaya olanak veren bir eğitim ve mesleki uygulama ortamının kuruluş koşullarının hazırlanması;

4. Mimarlık eğitimine giriş koşullarının çağa uyarlanarak eğitimin süresi ve aşamalarının yeniden tasarlanması; öğrencilerin öğrenci statüsünün genel yüksek eğitim öğrenci statüsüne uygun duruma getirilmesi; (Kuruluşundan beri Güzel Sanatlar Okulu mimarlık öğrencileri -Roma Pansiyon’u dışında- burs almamaktadır, ayrıca diğer öğrencilere oranla “daha zengindir”, hem çalışıp hem okumaktadır. Daha doğrusu bu iki alan kavramsal olarak tekleşmiştir, kuram, kılgı, okul ve şantiye ayrımları ya da öğrencilik, meslek göreli kavramlardır bu eğitim paradigmasında. “Çalışma”, atölyenin yani eğitimin merkezinin doğal bir uzantısıdır, sınırlar muğlaktır.(11) Hazırlık senesi / aşaması ve -yıldan bağımsız- iki sınıftan oluşan eğitim sisteminin gerek giriş koşulları, gerekse eğitimin aşamaları ve sınıf geçme kriterleri genç nüfus fazlalığı nedeniyle yeniden düzenlenmek zorundadır.)

5. Hem öğretmen hem jüri üyesi hem akademisyen olan atölye patronlarının egemenliğinin ve yan etkilerinin doğrudan azaltılması ya da etkisinin kısıtlanması; (Yönetimin çözmek istediği bu konu, sanki “değiştirilmesi teklif bile edilemeyecek” bir temel ilkedir. Varolan sistemde okul, ara sıra biraraya gelme ve sadece jüriye katılarak eskiz ve proje sunma yeridir. Kuruluş yıllarından itibaren “patron” tarafından yönetilen atölye ve öğrenciler arasında

düzenlenen bir dizi “rekabet eskizi, rekabet yarışmaları” (concours d’émulation) ile yapılan değerlendirmelerden oluşan eğitimin; daha disiplinli ve belirgin kriterlerde değerlendirmelerin yapıldığı, mimarlık pratik eğitiminin dışında mimarlıkla ilişkili bilimsel ve sosyal disiplinlerin, teknik yan disiplinlerin, daha çok görünür ve zorunlu olduğu bir eğitime doğru evrilmesi gerekliliğinin farkına varılmış olmasıdır.)

Kısaca, başka bir çağın (12) ürünü olan bu sistemdeki marjinal yapı, genel yüksek eğitim koşul ve kurallarına uygun duruma getirilmelidir. Böylece hem mimarlık eğitiminden diğer eğitimlere (mimarlık dışı ya da paraleli) hem de mimarlık eğitimine doğru yatay geçişlere olanak tanınmalıdır.

Öğrenci ve İlerici Genç Öğretmen Gruplarının Reform Talepleri

Öğrenci ve ilerici genç öğretmen kuşaklarının öncelikleri ise, seçici / elitist, donuk, döngüsel ve atıl olan geleneksel sistemin kırılmasıdır. Diğer talep eksenleri ise:

1. Yarışmalar üzerine kurulu mimarlık eğitiminin, salt biçim üreten bir eğitimden; toplumsal sorunlar, kentsel konulardaki araştırmalar ile besleyen, sosyoloji, antropoloji gibi insan bilimleriyle güçlendirilmiş yeni bir pedagojik yapıya evrilmesi;

2. Eğitimin, mesleğin toplumsal boyutlarını da içeren, ekonomik ve kentsel boyutlara eklemlenmiş, konut ve özellikle sosyal konut sorunlarına duyarlı yeni bir yaklaşımla tasarlanması;

3. Mimarlık eğitiminin, özel yarışmalarla belirlenen (Roma ödülü gibi), özgün hukuklu, meslek kariyer yapısının daha yasal ve genel yasalara uyarlı hale gelmesi;

4. Kamu mimarlık hizmetlerine katılımın demokratikleşmesi; yarışmalarla da olsa, ömür boyu sürecek “ayrıcalıklı” pozisyonlara geçiş sağlayan, kapalı döngüsel sistemin açılarak daha eşitlikçi ve genel hukuk düzenine uygun bir yapıya geçişin önünün açılması;

5. Okullardaki mimarlık eğitiminin yanı sıra devlet destekli, kapsamlı, çok disiplinli bir mimarlık araştırmaları alanının kurulup geliştirilmesi.

Özetle, reform sürecini başlatan iktidar ve onların bu yönelimini destekleyen genç kuşak öğretmenler ve öğrenci liderlerinin açısından bakıldığında 60’lı yılların ortasındaki öncelik,

mimarlık eğitiminde öğrencilerinin statüsünün ve eğitimin süresi belirlenmesi, sınıf geçme koşullarının nesnelleşmesi, genel / özel diğer yüksek okul ve üniversitedeki eğitimlerin araştırma ile olan bağının sorgulanması ve yenilenmesidir.

REFORMA DİRENÇ ODAKLARI

60’lı yılların sonuna gelindiğinde diplomalı mimarlar arasında bağımsız olarak liberal mimarlık hizmeti üretenlerin yanı sıra kamu kurum ve kurullarında işleri hazır olan okulun başarılı mezunlar sistemi yaygın bir oluşumdu. Bu mimarlar, ya bakanlıkların yapı işleri sorumluları olarak görev almakta, ya da bakanlıklarda ihtiyaç duyulan proje ve inşaat işleri için sınırlı çağrılı yarışmalara katılabilecek “onaylı mimarlar” listesinde yer almakta idi. Bu durum onları meslek içi “avantaj” edinilmiş konuma getirmekteydi. Bu “aristokratik” ayrımcı sistemin içinde yer alanlar “okul” sisteminin doğal bir tamamlayıcısı olarak konumlanmaktaydı.

Mimarlık mesleğinin bu kurumsal ve döngüsel kimliğini güçlendiren ilk yapılanma 1880’li yıllarda “diploma” verilmesi ise ikinci yapılanma da 1940 yılında Mareşal Petain’in işbirlikçi Vichy hükümetinin kararıyla kurulan meslek odasıdır. 1980’li yıllarda Mitterand hükümetlerinin çeşitli müdahaleleriyle sağcı ve tutucu yönetimlerinden bir ölçüde kurtulan Mimarlar Odası, bu yapısıyla 68 öncesi ve sonrası gelenekçi kanadın en güçlü destekçisi olagelmiştir. Bu yapının dışında hükümet tarafından diploma verilmiş Mimarlar Derneği (SADG) ve onun yayın organları mimarlık meslek panoramasını tamamlayan kurumlardır.

Bu tarihsel ve büyük ölçüde sınıfsal nedenlerle, üç tutucu güç odağı tüm bu dönüşüm arayışlarına olabildiğince karşı çıkmaktadırlar. Bu süreçte:

- Eğitim kurumunun ‘mandarinleri’ yani yönetim ve geleneksel atölye patronu yönetiminde eğitim yanlıları, Mimarlık Akademisi akademisyenleri, Institut de France üyeleri vs.;

- Meslek içi prestijli ve özel konum edinmiş, çeşitli bakanlıklardan “özel sınırlı yarışmalara katılım belgesi edinmiş” olan mimarlar, mimari mirası -Fransa eski ve ulusal eserleri- koruma kurumu müfettişleri, büyük inşaat yatırımcı firmaların ‘doğal’ mimar grupları;

- “Vichy patentli” Mimarlar Odası ve meslek dernekleri;

- Dördüncü güç olarak da, sayılması gereken mimarlık yayın ve dergi hizmetleri veren ve Architecte, L’Architecture d’Aujourd’hui gibi ikircimli tutumlarıyla öne çıkan organlar.

İktidar partisine de yakın olan bu sınıfsal ve ayrıcalıklı konumdaki sağ cumhuriyetçi, apolitik, hümanist, meslek korporatizmi duygusu çıkarlarına hizmet ettiğince “kardeş”, seçilmiş elit olmanın “kibri” ile besili, özel statülü kesim bu süreçte her türlü reform ve değişime güçle direnmekteydi.(13) De Gaulle ve sağ nitelikli partisine içten yapılan baskılar, Generalin Malraux’ya güveni ve Başbakan Pompidou’nun çağdaş sanatlara duyarlı yanıyla dik duruşu sayesinde kritik bir dengede durmaya devam eder bu 6 yıllık süreçte.

DENEYSEL UYGULAMALARLA SİSTEMİN DEĞİŞİM POTANSİYELİNİN “TEST SÜRÜŞLERİ”

1962 kararnamesi hukuki geçerliliğini yitirmediğinden onun üzerine ekler yapılarak eğitim deneylerine devam etme yolu açık kalmaktaydı. Bakanlık, eğitim komisyonlarınca alınan kararları deneysel olarak uygulamayı Malraux’nun da onayıyla 1965 kararnamesiyle bir kez daha devreye sokuyordu.

Böylelikle, 62-68 yılları arası, bakanlığın da belli ölçülerde desteklediği bir dizi yenilik sınanacaktır. Öncelikle geleneksel mimarlık eğitim sisteminin de tanıdığı “atölye açma serbestliği” çerçevesinde mevcut atölyeler dışında, deneysel atölyeler kurulmaya başlanabilmişti. Bu tür yeni oluşumlarla, geleneksel kurulu düzenin “proje konularına” ve gerçekleşme biçimlerine alternatif pedagojiler kurgulanmaya ve öğrenci desteği ile küçük reform uygulamalarına başlanabilmişti.(14) Bu deneyler, reform çalışmalarına, uygulama deneyimleri olarak yol gösteriyorlardı. Proje konuları değişiyor, kolektif çalışma ve proje üretimleri deneniyor, tüm sınıflar için geçerli yatay ya da sınıflararası kent ve konut ağırlıklı temalar işleniyordu, eski sistemin savunucularının karşıt görüş ve tavırlarına rağmen. Reform ve uygulama eksenleri belirginleşmiş olsa da statüko direnebiliyordu.

Tam bu noktada neredeyse tüm ana hatları belirgin, mimarlık eğitimini Beaux-Arts’dan ayırmaya yönelik reform paketinin imdadına(!) 68 hareketleri gelir.

REFORM KATALİZÖRÜ 68 MAYISI

Mayıs ayının başından itibaren başlayan öğrenci hareketleri Quartier Latin’in merkezi Sorbonne’u olduğu kadar, aynı mahallenin Güzel Sanatlar Okullarını da etkilemiştir. Okul işgal edildiği gibi, sanatçı öğrencilerin yaratıcılığı afiş tasarımı ve serigrafi üretimi ile “devrimci” bir etkinlik odağı olmuştur. Okul, işgalinden Haziran ayında hareketin rüzgarının kesilmesine kadar Güzel Sanatlar tüm protesto hareketinin görsel iletişim organı gibi çalışacaktır.

Okulların tatil edilmesiyle başlayan süreç mimarlık okullarının reformuna angaje olan öğrenci ve öğretmenlerin katılımıyla Haziran ayından Ekim ayına kadar sürecek yoğun, bakanlık müsteşarları, öğrenci temsilcileri ve sendikalarının ve gönüllü öğretmenlerinin mesaisiyle sonuç verir. Katılımcı sürecin sonunda, mimarlık eğitim kurumları artık “okul” dışındadır. Yeni mimarlık eğitim birimlerinin açılışı ders yılı başına yetişmese de Kasım ve Aralık’ta yayımlanan iki kararname ile resmî olarak kurulurlar. 300 yıllık öykü yeni bir evreye girmiş olur.

Hazır olan reform taslağı “mayıs bitti, nerede kalmıştık beklentisindeki” direnç odaklarının şaşkın bakışları arasında uygulamaya konulmuştur. Her ne kadar birçok eski atölye patronu yeni yapılanmada yer alacaklarsa da eski sistemin çatkısı tümüyle kırılmış, ayrıcalık üreten kurumsal bağlar zayıflatılmış, Roma Ödülü lağvedilmiş, eğitim süresi tamamen yenilenmiş ve en önemlisi “okul”un merkezî jacoben yapısı patlatılarak Paris’teki öğrenciler ayrı bağımsız 5 okula dağıtılmış, 12 bölge okulu ise bağımsızlaştırılmıştır.

Eğitim, 1985 yılına değin Malraux komisyonlarının öngördüğü biçimiyle 2+2+2 olmak üzere üç devreli olarak yaşama geçiriliyor, öğrenci talepleri doğrultusunda seçme sınavı tamamen kaldırılıyordu. 2 yıllık 3 evreli sistem, üniversite eğitimi ile ilke olarak geçişkenliği artırmanın bir yolu olarak tasarlanmışsa da geçişler sorunlu olmaya devam edecekti.

İçerik olarak yine öğrenci liderlerinin birkaç yıldan beri ısrarla talep ettikleri, sosyal bilimler (özellikle sosyoloji, dilbilim, semiotik, antropoloji) önemli temel dersler arasında ilk kez yer bulacak, ayrıca şehircilik-mimarlık ilişkileri ve proje konuları sosyal konut ve donatılara kayacaktı. Yenilikçi atölyelerde proje konularında olduğu gibi proje sunum ve üretim tekniklerine yazılı argüman desteği girecekti.


Mimarlık eğitiminin yaşadığı devrim, ayrıca -yine reform yanlılarının bir talebi ve üniversite ile yaklaşmanın gereği olarak- gerek okul içi laboratuarların gerekse dış araştırma ekiplerinin katılacağı önemli bir “mimarlık araştırmaları” alanının ve finansman kurumunun kurulmasına vesile olacaktı. Kamu finansmanının sağlanması ve araştırma konu ve ekiplerin seçimi için bakanlık bünyesinde isim değişse de günümüze değin sürecek CORDA kurulacaktı. Mimarlık araştırmalarının gerek iç gerekse dış disiplinlerin de katkısıyla yoktan var edilmesi mimarlık disiplininin en önemli kazanımı olacaktı. Birçok öğrenci lideri ve özellikle kendini Mao diye tanımlayanlar ile Foucault öğretisi ile beslenmiş marksist eski öğrenciler, yıllarca bu kaynaktan beslenecek, ayrıca bir bölümü de Giscard devlet mekanizmalarında yer alacaktı. Bu makale kapsamında ele alınamayan bu konunun ek bir yayınla aydınlatılması 68 reformunun tüm boyutları ile kavranmasını tamamlayacaktır.

68 SONRASI YAZIYA SAVRULAN MİMARLIK EĞİTİMİNDE “BİÇİMİ̇N” GERİ DÖNÜŞÜ

68 sonrası yeniden kurulan mimarlık eğitimi, yeni oluşan pedagojik birimlerde çelişkili özerk yönelimlerin oluşmasını sağlamış gibidir. Paris’te kurulan okullar (önce 5, sonra 6, daha sonra 8) içinde bazı okullar, eski atölye patronlarının yoğun olarak katılımı ile pedagojik olarak “tutucu” bir yaklaşımı sürdürürken, diğer bir uçtaki okullarda mimarlığı yazı ve söylem ağırlıklı, çizili projeyi ikinci plana atan yaklaşımlar sergileniyordu. Ancak yeni okullarda da atölye patronlarının kişisel tercihlerinin belirlediği parçalı kimlikler okulun bütünsel bir tutarlılığını okunmaz hale getirebiliyordu. Bu okullarda beklendiği gibi sosyal bilimler ve meta analizler görece bir ağırlık kazanmıştı. Bazı okullar ise, mimarlığa kamu yararı açısından yaklaşarak, işçi sınıfı ve yoksul halkın oturduğu mahallelerdeki yıkımlara karşı alternatif mimari projeler kurguluyor, ekspertiz hizmeti veriyor, katılımcı mimarlık kavramını hayata geçiriyordu.

Mimarlık biçim temelli odağından söylem ve eylem ağırlığına kayarak yeni bir kimlik ve sosyal statü arayışı içindeydi, ancak bu durum gergin ve okunması zor, parçalanmış bir görüntü sergilemekteydi. Buna karşın, politik söylem, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar mimarlık “konuşur” hale gelmişti. 1969-74 arası, tüm politik aktörler, savaş sonrası üretilen mimarlığın niteliğini, yaratılan çevrenin olumsuz etkilerini ve bunda mimarların katkısını sorgular hale gelmişti. Tartışmanın odağı nicelik ile nitelik arasında tercihlerde yoğunlaşıyordu. Nicelik savaş sonrası dönemlerde üretilen milyonlarca konutun yarattığı niteliksiz çevrenin faturasını bir ölçüde mimarlığa çıkartırken, yeni politikaların mimarlığın kültürel, sembolik ve güzellik üreten bir dönüşüme geçişini vadediyordu. Bu konuyu siyasal iletişim aracı yapacak ve seçildikten sonra belli değişimler yapacak olan lider, 1974 seçimlerinde Başkan olan Giscard olacaktı. 1974 sonrası değişimler bu makalenin sınırlarını zorladığından, gerek bu konu gerekse mimarlık araştırmaları konusu başka yayınların konusu olabilecektir.

SONUÇ

60’larda sorulan birçok soru, yani mimarlık eğitimi veren okullarının üniversite ile olan doğrudan ya da dolaylı bağlarının kuruluşu, araştırma ve diploma eşdeğerliliği, mimarlık öğretmenliğinin doktora ve mesleki yeterliliğinin üniversite öğretmenleri ile koşutluğu ve eşdeğerliliği konularını da kapsayan bu yönelimler, 68 eğitim reformundan sonraki 40 yıl süresince kimi başarılı sonuçlar alarak kimi ise beklentileri karşılamayan başarısız çözümlerle gelişmeye devam etmiştir.

Ancak bu sürecin çözümsüzlüklerini ve zorluklarını yalnızca iktidarların isteksizliği ya da beceriksizliği ile açıklamak çok yanıltıcı olacaktır. Burada hemen 68 sonrasında kurulan yeni düzende, mimarlık eğitiminin özgün bir eğitim olduğu, biçim vermeyi de içeren bu karmaşık mesleki “kompetans” eğitiminin yapısal ve idari kalıplarla çözülemeyecek kadar önemli konular olduğunun bizzat 60’lı yılların genç öğretmen ve parlak öğrencilerinin başını çektiği “dönüşüm yanlılarının dahi” sorguladığı gözlemlenir.

Şimdi ve buradan bakıldığında sorun mimarlık eğitimini ve mesleğini “doğası” gereği farklı bir eğitim felsefesi ve idari yapılaşma ile ele alınıp alınmaması sorunudur. Kanımızca bu sorular haksız ve anlamsız değildir. Türkiye mimarlık eğitiminin YÖK üniversiteler yasası ile yeterince tartışılmadan 4 yıla indirilmesi, diplomaların yeterliği, mesleki yeterlilikler, Oda onayları, mesleğe kabul gibi konuların hâlâ askıda olması büyük bir olasılıkla bu “doğa” sorusunun zamanında sorulmaması ya da sorulamamasından yatıyor olsa gerektir.

KAYNAKÇA

1997, “L'École des Beaux-Arts de Paris”, L’Architecture d’Aujourd’hui, sayı:310, ss.46-97.

Denès, Michel, 1998, Le fantôme des Beaux-Arts, éditions de la Villette, Paris,.

Lengereau, Éric, 2001, L’Etat et l’architecture, 1958-1981. Une politique publique?, Picard / Comité d’histoire du ministère de la Culture, Paris.

Lengereau, Éric, 1997, “L’architecture entre Culture et Equipement (1965-1995)”, Vingtième Siècle. Revue D’Histoire, sayı:53, ss.112-123.

Lesterlin, Jean-Paul, 1977, “La recherche architecturale”, Urbanisme, sayı:157-158.

Lichnerowicz, André, 1970, “La recherche architecturale” isimli genel raporu.

Lucan, Jacques, 2001, Architecture en France (1940-2000), Histoire et théories, Le Moniteur, Paris.

Martin, Jean-Paul, 1969, “Le jour se lève”, L’Architecture d’Aujourd’hui, sayı:143, ss.17-19.

Philippe

Pevsner, Nikolaus, 1999 (ilk basım 1940), Les académies d’art, Gérard Monfort éditeur, Paris.

Rénier, Alain, 1993, “La Petite Réforme de 1965”, Propos sur l’enseignement de l’architecture. Histoire, institutions, partenaires, Paris, DAU-METT, ss.28-34.

Querrien, Max, 1965, “La réforme de l’enseignement de l’architecture”, Le Moniteur, sayı:47, 20 novembre 1965, s.17.

Querrien, Max, 2001, Malraux, l’antiministre fondateur, Éditions du Linteau, Paris.

Vago, Pierre, 1969, “France 1969”, L’Architecture d’Aujourd’hui, sayı:144, ss.5-8.

Vago, Pierre, 1971, “Du Chaos à L’espoir: Vers Une Architecture”, L’Architecture d’Aujourd’hui, sayı:158, ss. 5-11.

Violeau, Jean-Louis (ed.), 1999, Quel enseignement pour l’architecture?, éditions Recherches, Paris.

Violeau, Jean-Louis, 2005, Les Architectes et Mai 68, éditions Recherches, Paris.

Van Zanten, David, 1975, “Le système des Beaux-Arts”, L’Architecture d’Aujourd’hui, sayı:182, ss.97-106.

NOTLAR

1. Lods, Beaudoin, Parent, Aillaud, Candilis, Josics, Woods ve benzeri.

2. Fransa’nın gerek Kuzey gerekse Orta Afrika kuşağındaki Fransızca konuşan ülkelerle daha sonraki bağının başka türden bir vesayet düzeni olduğu yadsınamaz.

3. 1968 öncesi en kapsamlı yönetsel reformun olduğu yıl.

4. Yani Ecole des Beaux-Arts de Paris’nin pedagojik bünyesinde.

5. 1904’da Rouen; 1905’te Rennes, Lille, Marseille, Montpellier; 1906’da Lyon; 1921’de Strasbourg; 1925’te Grenoble; 1928’de Bordeaux; 1940’ta Toulouse; 1945’te Nantes; daha sonrasında ise Clermont-Ferrand ve Nancy. Bunun dışında 1962’de Cezayir’in bağımsızlığıyla kapanan 1940’ta kurulan Cezayir okulları.

6. Grand Palais, Beaux Arts Okulu ve yakınlarındaki yerleşke dışında Kültür Bakanlığı’nın okula verdiği ilk Paris yerleşkesidir ve bu özelliğiyle fizikî olarak dış, statü olarak iç atölyedir.

7. Bu grubun kısmen dağılması 1974 yılında derginin yeni sahibi liberal sağcı JJSS desteğiyle 60’lı yılların yeni “seçilen” genç atölye şeflerinden Bernard Huet’in yayın yönetmeni olmasıyla olanaklı olsa da, Huet bu görevi ancak 3 yıl sürdürebilecektir.

8. Bakanlığın Mimarlık Bölüm Müdürü / Müsteşarı, Directeur de L’Architecture

9. Masse, massier, la grande masse ve türevi birçok terim, Güzel Sanatlar ve özellikle mimarlık öğrenci ve meslek camiasının kendi içinde anlaşılabilecek şekilde türettiği yüzlerce özel sözcükten biridir. Öğrencilerin atölye yaşamını sürdürmek için biriktirdikleri para “yığınına” ve onu kullanan, seçilmiş öğrenci temsilcisine ve onların federasyonuna verilen isimdir. Şimdilerde de değişen koşullara karşın aynen kullanılmaktadır.

10. Malraux ilk olarak 1961 yılında Roma’daki Fransa Akademisi’ne sistem dışı ve özgün bir artist olan ressam Balthus’ü atamıştı. Roma’da 15 yıl kalan Balthus, bir yandan Roma ödülünü kazanan burslularının yükümlülüklerini sorgularken, diğer yandan da 1803’ten bu yana Roma Fransa Akademisi’ne evsahipliği yapan Medici Villa’sını restore edip düzenler. Malraux’un mesajı açıktır; Roma güzel sanatların her alanına açılacak, yaratma özgürlüğü esas olacak ve seçimler dosya ve proje üzerinden akademisyenler dışından daha geniş bir jüri tarafından seçilecekti. Elbette bu reform 1969’da bakanlıktan ayrılan Malraux’tan sonra gelen 4. bakan tarafından yaşama geçirilecekti.

11.faire la Place”, mimarlık bürolarında “ajanslarında” yerini yapmak, kendini göstermek, için kullanılan bir başka mimari çevrimiçi terimdir.

12. Hukuki kurgusu ve ilişkiler ağı, 3. Cumhuriyet’i (1871-1946) anımsatan.

13. Bu çıkarımın toptancı bir yargı olduğunun farkındayız. Zira uzun zamandır sistem içinde komünist belediyelerle çalışan, parti üyesi, ilerici atölye patronları ve mimarların varlığının altı da çizilmelidir.

14. Yunan iç savaşı deneyiminden Fransa’ya gelmiş Candilis ile kendini 68 öncesi Cezayir savaşı kuşağı olarak tanımlayan ve 1974-1977 arası L’Architecture D’Aujourd’hui’yi yönetecek Bernard Huet bunlardandı. Candilis öğrencilerin gözdesiydi. Huet ise İtalya’nın canlı mimarlık ve kent kuramlarını, Muratori, Tafuri, Rossi vb. çağdaşlarının kent morfolojisi, konut tipolojisi kuramlarını, ayrıca kent ve tarih olgularını Fransız mimarlık ortamına enjekte ediyordu.

Bu icerik 3495 defa görüntülenmiştir.