344
KASIM-ARALIK 2008
 
MİMARLIK’tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

MİMAR PROFİLİ: Şevki Vanlı’nın Farklı Kimlikleri: Avangart? Girişimci? Eleştirmen?

MİMARLIK MÜZESİNE DOĞRU
İNGİLİZCE ÖZET / ENGLISH SUMMARY
TÜRKÇE ÖZET
YAYINLAR
MEA ARCHITECTURA MEA CULPA
Zavallı Mimar / Gürhan Tümer



KÜNYE
DOSYA: Anadolu Kentlerinin Değişen Çehresi

Bursa’nın Kentsel Mimari Dönüşüm Dinamikleri

Banu Tomruk

Doktora Öğrencisi, İTÜ Mimarlık Bölümü

Dünyanın birçok kentinde son yirmi yılda gerçekleşen ekonomik, sosyo-kültürel, toplumsal, mekânsal ve politik değişimler Türk kentlerinde de izlenmektedir. Ekonomik yeniden yapılanma, üretimin yeni örgütlenme biçimleri ve hizmet sektörünün bilgiye dayalı yeni dallarının da eklenmesi ile artan önemi, çalışan nüfusun kompozisyonu ve yapısında değişikliklere yol açarken, toplumun giderek birbirinden kopan ve farklılaşan gruplarının farklı yaşam alanlarını tercih etmesine, özellikle ekonomik faaliyetlerin yığıldığı kentlerde yaşam alanlarının dönüşüm ve farklılaşmasına yol açmıştır.

 

Küreselleşme eğilimleri, liberalleşen ekonomi, dünyadaki fırsatların değerlendirilmesi çabaları ve yeni toplumsal dinamikler yerelleşme eğilimlerini artırırken, yerel yönetimler ağırlıklı olarak gündeme gelmiştir. Bu eğilimler beraberinde bütüncül planlama yaklaşımından kopuşu ve proje ağırlıklı bir bakış açısını getirmiştir.[1] Modern düşüncede kentin her noktasına etki eden tasarım düşüncesi, yerini kentlere “büyük proje” olarak tanımlanan tek elemanların enjekte edilmesi düşüncesine bırakmıştır. Bu enjeksiyonlar çoğunlukla yeterli etkinlikte kullanılmayan kentsel alanlara uygulanan kentsel dönüşüm projeleriyle, kentte farklı olayların oluşması için ortamlar sağlayarak yeni katmanlar oluşturmaktadırlar.

 

Türkiye özelinde 1950’lerden sonra yaşanan hızlı nüfus artışı ve belli kent merkezlerinde bu nüfusun aşırı yoğunlaşması, kentleşme açısından benzer fiziksel çevre değişimleri yaratmıştır. Neredeyse tüm Türkiye kentlerinde hızlı konut ihtiyacına çözüm olarak ortak bir mimari dil üretilmiş, apartmanlaşma coğrafya gözetmeksizin kentlerin olağan görüntüsü haline gelmiştir. Varolan kimliği görmemek, iç dinamiklerin sentezlenemesi, geçmişteki sosyal deneyimleri ve mekân kullanımlarını hafızadan silmek, kamusallıktaki kesinti ve çözüm arayışlarında ithal örneklere yönelmek ortak problem alanları olarak gözlenmektedir.

Türkiye kentlerinin mimarisinin birbirine benzer koşullar ve görünümler bağlamında irdelenebiliyor olması, fiziksel çevrenin sorunlarına benzer çözümlerin üretilmesi ve bu kentlerin barındırdığı tüm ortak dinamiklere rağmen yine de her kentin kendine özgü dönüşüm süreci olduğu düşünülmektedir.

 

Bu yazıda, Bursa kentinin son dönemde gündeminde olan, uygulanmış / uygulanacak kentsel projeler ve yeni konut yerleşimleri aktarılarak bu projelerin niteliklerini belirleyen düşünsel altyapılar incelenecektir.

 

KENT İÇİN KURGULANAN VİZYON

 
Bursa için hazırlanan 2020 Çevre Düzeni Planı’nda en önemli özellik, sanayi gelişiminin kısıtlanmasıdır. Kirletici sanayiyi kontrol altına almak ve Bursa ovasını korumak önemle altı çizilen hedefler olarak gösterilmektedir. Tarihsel kimliğin korunması ve turizm sektörünün geliştirilmesi kentin geleceğe yönelik vizyonu olarak belirlenmiştir. Sanayi açısından belli bir doygunluğa erişmiş Bursa kenti, artık ağır sanayi kenti olmak yerine, tarihî-turistik kent kimliğini tekrar ön plana çıkarmak istemektedir. Bu hedefle başlanan “Kültür Yolu” (İpek Yolu hattında bulunan tarihî eserleri restore etme) projelerinden yalnızca bir tanesi olan Hanlar Bölgesi Projesi, 210 bin m2’lik alanın kamulaştırılarak anayola cephesi bulunan binaların olduğu 10 bin m2’lik alanda, plan kararı ile meydan düzenlemesi yapılmasını içermektedir. Bu ölçekte bir proje ve yatırımın orta ölçekli bir Türkiye kenti için büyük bir müdahale olduğu düşünülmektedir.
 
Kentin dönüşümünde etkin olan yöneticiler, bazı akademisyenler ve girişimciler, “kaybolmuş kimliği canlandırma (Osmanlı başkenti kimliği) ve kenti turistik hale getirme” vizyonlarını bu tür söylemleri yineleyerek güçlendirmekte, projelerin fizikselleşmesine katkıda bulunmaktadırlar.
 
İSTANBUL İLE İLİŞKİLER
 
Bursa, uzun süre aynı yerden, merkezî bir noktadan büyüme yerine parça parça ve parçaların birbiriyle ilişkisinden kurulu bir büyümenin sözkonusu olduğu merkezî yapıda olmayan bir kenttir. Uluslararası ticarette önemli bir merkez olma niteliğindedir ve özellikle tekstil ve otomotiv sektörleri ile bir sanayi merkezi olma işlevini yüklenmektedir. Sanayinin gelişmiş olması kapital potansiyelini genişletmesine rağmen, bu potansiyelin mimari üretim bağlamında aktörlerin eylemlerine ciddi bir katkısı olduğu söylenemez. Bununla birlikte diğer orta ölçekli Türkiye kentlerinden niceliksel açıdan farklı olarak İstanbul’dan mimari hizmet alan ve bu anlamda dışa açılma özelliği olan bir kent olduğundan bahsedilebilir.
 
Bursa, sanayi alanında yabancı sermaye ve para akışı ile 1970’li yıllardan itibaren tanışmış olsa da, İstanbul’dan farklı olarak henüz kentsel kamusal alanlar için yabancı sermaye yatırımından sözedilemez. Bununla birlikte, metropolün “kenar”ında konumlanması, bir yandan kendi için İstanbul’dan bağımsız bir kimlik arayışına girmesine sebep olurken, diğer yandan İstanbul’daki benzerlerine öykünen eğlence mekânları ve alışveriş merkezleri ile dolup taşmaktadır. Mimari hizmet alanında bile mimarın “İstanbullu” olması tercih sebebidir. Bu öykünmenin, İstanbul’un Türkiye’nin tek gerçek metropolü olması sebebiyle diğer kentler için de geçerli olduğu söylenebilir, ancak Bursa coğrafi yakınlığının ve ulaşım alternatiflerinin çokluğuyla farklılaşır. İstanbul’un bir yakasından diğer yakasına geçerken harcanan sürede Bursa’dan İstanbul’a ulaşılabilmektedir. Bu konum sayesinde iki kent arasında, insan, meta ve para akışının yoğunluğu artmaktadır. Kentin tüm büyük tekstil firmalarının idari merkezlerinin İstanbul’da olması bu yoğun akışın göstergelerinden biridir.
 
Kentin metropolle yakın ilişkide olması, yatırım kaynakları ve yerel yönetimlerin Bursa’yı bir “marka kent”[2] haline getirerek, “bir yandan tarım, sanayi, turizm ve deniz kenti olan Bursa’nın diğer taraftan da kongre kenti olması” gerektiği vurgulanmakta, benzer söylemlerle büyük ölçekte kentsel projeler hazırlanmakta ve uygulanmaktadır.
 
KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJELERİ
 
Büyükşehir Belediyesi’nin dönüşüm projeleri kapsamında öncelik verdiği üç bölge, Yeni kent merkezi olması öngörülerek ulusal yarışmaya açılmış Santral Garaj, kültür merkezine dönüştürülmekte olan Merinos Fabrikası ve sağlıklılaştırma projesi yürütülen Kültürpark, yakın çevreleri ile birlikte, Bursa için planlanan ve yerel yönetimler tarafından öngörülen kentsel dönüşümün merkezi konumundadır.
 
Kültürpark, kentin merkezinde, özel bir yeşil dokuya sahip, ancak farklı ölçekteki kullanımların iç içe geçişinin yarattığı karmaşa yüzünden, motorlu araç ve yaya sirkülasyonunun bir problem ağına çevrilmiş olduğu, mekânsal kopukluklar barındıran bir alandır. Park için 2001 yılında Bursa Kültürpark ve Çevresi Planlama ve Tasarım Yarışması açılmış, yarışma için 48 adet şartname alınmış, 18 adet proje teslim edilmiştir. Aynı dönem içinde açılan birçok kentsel dönüşüm yarışmasına talep yoğunken, bu yarışmaya katılımın bu denli az olması, yarışmanın sunumu ve şartnamenin içeriğinden kaynaklanmıştır. Yarışma ağırlıklı olarak bir peyzaj projesi yarışması gibi sunulmuş, kentsel dönüşüm yaratma potansiyeli arka planda tutulmuştur. Dolayısıyla katılım ve sonuçlar ihtiyacı tam karşılamamıştır. Sonuçlanan ve birincisi de seçilmiş olan bu proje uygulanmamış, Sağlıklılaştırma Projesi adı altında mevcut sorunlara bir çözüm önermeyen belediye tarafından hazırlanmış başka bir proje yürürlüğe girmiştir.
 
Merinos Fabrikası, Cumhuriyetin ilk fabrikası olarak, Atatürk tarafından 1938 yılında işletmeye açılmıştır. 1991’de özelleştirme kapsamına alınan fabrika, 2004 yılında Bursa Büyükşehir Belediye’sine devredilmiştir. Kamuoyuna duyurulduğu şekliyle, “Konusunun uzmanı bir ekip tarafından rölöve, restitüsyon ve restorasyon projeleri hazırlandı. 5 ayrı üniversitenin 11 farklı alanda ihtisas yapmış 36 bilim adamı çalışmalarını sürdürdü. Statik analizlerinin de çıkarılmasından sonra Merinos Kentsel Dönüşüm Projesi, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun onayına sunuldu. Korunacak binalar ve açık alanda Merinos Kültürparkı teması ile örtüşecek biçimde, kültür ve rekreasyon amaçlı düzenlendi. Mevcut bitki örtüsü iyileştirilerek korunarak yeşil Bursa imajı ön plana çıkarıldı. Kent estetiğine farklı bir çehre kazandıracak olan Merinos’un rekreasyon alanı düzenlemesini öngören projenin hayata geçmesiyle, Bursa Londra’daki Hyde Park benzeri büyük bir yeşil alan kazanacak.”[3]tır. (Resim 1, 2)
 





34576





Santral Garaj ve yakın çevresi için daha önce alt tarafı çarşı ve otopark, üst tarafı "meydan" olan bir proje yapılmış, fakat Emekli Sandığı’nın karşı çıkması ile uygulamaya geçilememiştir. Ekim 2005’te bölgeyi Bursa Santral Garaj Kent Meydanı Mimari ve Kentsel Tasarım Proje Yarışması adıyla yarışmaya açan belediye, Emekli Sandığı ile yaptığı protokol sonucunda, alanı 49 yıllığına kiralamıştır. Yarışma sonucunda elde edilen projenin (Resim 3) doğrudan imar plan değişikliği olarak kabul edilecek -ve bütün sorgulama mercilerini tek hamlede aşacak- olması, konunun önemini daha da arttırmıştır. Yaklaşık 17 bin m2 alanı içeren böylesine önemli bir projenin teslim süresi iki ay gibi kısa bir süre olarak belirlenmiştir. Kültürpark Yarışması’nda olduğu gibi yarışmanın sunum biçimindeki bazı tutarsızlıklar yarışmaya gereken ilginin gösterilmemesine sebep olmuş, yarışma sonunda 50 adetten az proje teslim edilmiştir. Türkiye’deki yarışma projelerinin uygulanma sürecinde genellikle yaşanan proje değişiklikleri ya da projenin rafa kaldırılması bu süreçte gözlemlenmemiş, iki sene içinde proje uygulanarak Haziran 2008’de kullanıma açılmıştır. (Resim 4)
 
Bu üç projede de dikkati çeken nokta, birbirlerine bağlantılı olarak yeni kent merkezini oluşturacak bir üçgen kurmaları ve arabulucu kent parçaları olmaları beklenirken, projelerin hepsinin kendi içine kapalı ve kentle bütünleşmeyen sistemler olarak tasarlanmış ve kabul görmüş olmalarıdır. Özellikler Santral Garaj projesi uygulama sonrasında bölgede ihtiyaç duyulan kent boşluğunu yaratmak yerine, alışveriş merkezi önündeki giriş ve toplanma alanı niteliğinden öteye geçmeyen bir mekân yaratmıştır.
 
Kamusal alanları içeren yukarıda sayılan bu üç proje dışında, Haziran 2008 itibariyle, büyükşehir belediyesinin gündeminde olan diğer kentsel dönüşüm projeleri şunlardır:
 
Hanlar Bölgesi Projesi: Cumhuriyet Caddesi’nin bitiş noktasıyla Ulucami’ye kadar olan 21 hektarlık alandaki tüm yapıların kamulaştırılıp yıkılarak, yaklaşık 150 milyon YTL’lik bir bütçe rakamının açıklandığı bu proje, Tarihî Hanlar Bölgesi ve Ulucami’nin açığa çıkartılması hedefi ile sunulmakta ve birçok sosyal aktörün “Bursa’nın kimliği”ni yeniden kazandırma / canlandırma söylemlerinde önemli yer teşkil etmektedir. (Resim 5, 6) Ancak, özellikle bu türdeki kimlik-tarihselleştirme-turistik hale getirme eksenleriyle yapılanan projelerin, kent merkezinin hibrid yapısını bozarak, temizlenip turiste hazır hale getirerek, kentlileri, kent dışındaki kapalı site yaşamlarına kilitledikleri düşünülmektedir.
 
Emirsultan Kentsel Tasarım Projesi: Proje ile, Emirsultan Camisi önünde yer alan taşıt yolunun yeraltına alınarak daha önce alanda bulunan Emir Buhari Tekkesi’nin yeniden inşasının hedeflenmekte olduğu belirtilmektedir.
 
Kükürtlü Sıcaksu Kentsel Dönüşüm Projesi: Proje, 18 hektarda uygulanacak olup, programı alışveriş merkezi, beş yıldızlı bir otel, 600 konut, sportif ve sosyal tesisler içeriğinde açıklanmıştır. Proje, hak sahipleri ile belediyenin sözleşme yapması aşamasındadır. (Resim 7)
 
Kent Meydanı Geliştirme Projesi, Merinos Parkı Projesi, Nilüfer Vadisi Projesi isimli projeler de, daha önce sayılan projelere ek olarak, büyükşehir belediyesinin internet sitesinde “kentsel dönüşüm” adı ile üç boyutlu görüntüleri verilerek yayımlanmaktadır. Projelere ait herhangi bir kavramsal açıklama, vaziyet planı, kat planları, projeyi hazırlayan mimarın adı, kentsel ölçekte nasıl bir dönüşüm hedefi taşıdığı gibi bilgiler bulunmamaktadır.
 
DEĞİŞMEYEN ÇEHRE: TOKİ KONUTLARI
 
Türkiye’deki diğer kentlerde de olduğu gibi, Bursa için yeni konut yerleşimlerinin önemli bir kolu, gecekondu bölgelerinin kamulaştırılarak, düşük gelirli kesimin konut ihtiyacına çözüm olarak üretilen TOKİ toplu konutlarıdır. Neredeyse tek tip olarak değerlendirilebilecek bu konut yapılanması, dünya genelinde terkedilmeye başlanmış problemli sosyal konut tipolojisinin örneklerini sürekli üretmeye devam etmektedir. TOKİ’nin aynı tünel kalıplarıyla aynı planları her kentte aynı biçimde uygulaması, nitelik ve nicelik olarak kullanıcı profilinin ihtiyaçlarının analiz edilmemesi bir problem alanı olarak görülmektedir.
 
TOKİ tarafından, Bursa’da son dönemde teslim edilen ve teslim aşamasında 2 bin adet konut, ihale edilmiş ve başlatılan 5 bin adet konut projesi bulunmaktadır. TOKİ son olarak Bursa’da site şeklinde 7 bin adet işyeri ve 15 bin adet toplu konut inşaatına başlayacağını açıklamıştır.[4] Konut açığının genellikle sadece TOKİ aracılığı ile çözümlenmesi, aslında TOKİ’nin kentte oluşan mimari hizmet ihtiyacını elindeki tek tip projelerle ürettiği yapı stoğu ile eritmesi anlamına gelmektedir. (Resim 8)
 
KAPALI SİTELER
 
Sanayisi gelişmiş Türkiye kentlerinde, orta ve üst-orta gelir grubuna hitap eden neredeyse tüm yapı arzı artık bu formatta ortaya çıkmaktadır. Projelerin sunum şekilleri, üç boyutlu görsel imajları ve yerleşim programları birbirine benzemekte, bu sitelerin tanıtımını yapan özel ofisler kurulmakta ve en büyük alışveriş merkezine sahip olan en itibarlı konuma geçmektedir.
 
Yer seçimi tamamen yatırımcının kentteki hangi arsayı satın alabildiğine bağlı, herhangi bir altyapı çalışması veya toplu taşıma planı –belediyenin de yatırımcıdan böyle bir talebi- olmadan, kent içinde çeper sorunlu hücreler yaratılmaktadır.
 
Yüzme havuzu, tenis kortu, “super mall” ve “residence” bölümlerinden oluşan kapalı site program tipolojisi, 10, 12 katlı bloklara eşlik eden merkezdeki çarşı, tropikal ağaçlardan oluşan peyzaj, havuz başında mutlu insan figürleriyle donatılmış render görüntüleri eşliğinde projelendirilmektedir. Türdeşleşmiş bu kapalı site mimari proje hizmeti, yatırımcının zaten ezberinde varolan bu görüntüyü mimarlık hizmeti aldığı ofise resmetmesiyle başlamaktadır. Yatırımcının iktidar koltuğunda oturduğu, talep edenlerin kapıda beklediği bu döngüde mimarlık ofisi proje sürecinde bir nevi taşeronluk hizmeti vermekte, mimari program oluşumuna etkisi ya da alternatif çözümler üretmesi beklenmemektedir.
1950’lerdeki imar planlarının anlayışından farklı olarak modernleşmenin veya “modern kent olma” idealinin, bugün nasıl imgeler üzerinden üretildiği sorusu önem kazanmaktadır. “Modern Kent”, “Çağdaş Kent”, “Dünya Kenti” söylemleri ne tür projelerle fizikselleşiyor , modern bireyin ihtiyaçlarına cevap verme eylemi nasıl gerçekleştiriliyorun ilk akla gelen yanıtı, çoğunlukla alışveriş merkezleri ile kamusal alan ihtiyacı karşılanmış kapalı siteler olmaktadır. Bu tür konut yerleşimlerine gösterilen talebin öznelerine bakıldığında –orta ölçekli kentlerde, metropollerden farklı olarak- ağırlıklı olarak cemaat bağlarından kopamamış bireylerin olduğu gözlemlenmektedir. Geleneksel cemaat bağları henüz hissedilir derecede güçlüdür ve bireyin grup içerisindeki özerkliği tam olarak oluşmamıştır. Cemaat yaşamı giyim, ev, araba, ev döşemesi gibi tüketim alanlarına ilişkin statü yarışını tetiklemektedir. Konut seçiminde dahi, “gözüyle düşünme” (başkalarına bakarak karar verme ve davranma) eğilimi gözlenmektedir.[5] Bu derin muhafazakar yapının yanısıra hiçbir yenilikten mahrum kalmama, her yeniliği ithal etme tavrı da gözlenen diğer bir eğilimdir. Kapalı sitelere talebin bu kadar yoğun olmasının ardında cemaat yaşamını modern çevre koşullarıyla sunuyor olmasının rolü büyüktür.
 
Özellikle son on yıl gibi kısa bir aralıkta bu türde üretilmiş konut yerleşimlerinin nicelik olarak yoğunluğu da dikkati çekmektedir. Metropollere kıyasla güvenilir bulunacak bu kentlerde, kapalı sitelere talebin bu denli yoğun olmasının ardında, sekülerleşmeyen ilişkiler üzerinden üretilen modern görüntüler olduğu düşünülmektedir.
 
Yeni konut yerleşimlerinin bir bölümü yüksek teknoliji ürünü ‘modern’ görüntüyü sunarken, diğer bir bölümü, fibrobeton söveler, konak tarzı villalar ile bir anlamda ticari-tarihselleştirme rotasını işaret etmektedirler. Özellikle 1990 sonrasında yoğunlaşan muhafazakarlık dalgası ile arzı ve talebi artan bu konut türlerinde referans verilen tarihin yanlızca Osmanlı tarihi olması, bir tür homojen manipülasyon olarak değerlendirilmektedir. (Resim 9)
 
Konut cephelerini “gösteri mimarlığının”[6] nesnesine dönüştüren bu yaklaşımı, merkez dışında konumlanan, genelde üst gelir grubunun tercih ettiği “country” tarzındaki konut yerleşimlerinde de gözlemlemek mümkündür. “Gösteriş ile rantı bütünleştirme”[7] mantığında üretilen bu tür konutlarda üslup, Bursa Bademli Bölgesi örneğinde, duruma göre Amerikan, Kanada, İskandinav, Kaliforniya, Doğu Karadeniz ve Marmara tipi geleneksel konut düzenleri olabilmektedir. (Resim 10)
 
Orta boy kentlerin yeni yerleşim bölgeleri artık alışveriş merkezleri, konut siteleri, bloklar, alt-üst geçitler, yollar ve kavşaklar, çevre yolu gibi çalışan hızlandırılmış bulvarlar kuşağıyla, bulvarların kesiştiği noktalara yapılan daldı çıktılar ve kenarlarına serpiştirilmiş yapılardan oluşan bir yığın halinde tariflenebilmektedir.
 
DEĞİŞEN ÇEHRENİN NİTELİĞİ
 
Henüz Türkiye kentlerinin dönüşüm sürecinin devam ettiği bir tarihsel aralıkta, bu kentlerin ortak kaderlerini birbirlerine çok benzeyen görünümleriyle mi sürdürdüklerinin incelenmesi, kentsel dinamikler, kentleşme ve rasyonellik içinde yer alan profesyonellerin, kentsel tasarımcıların, mimarların, denetimci ve yönetici gibi başka aktörlerin, yerel sivil toplum örgütlerinin ve medyanın mimarinin alanlarını ne şekilde tanımladığının araştırılması önemli görülmektedir.
 
Modern kent planlamanın ve mimarlığın bütüncül yaklaşımından farklı noktasal ve proje bazlı dönüşüm dinamikleri, özellikle ekonomisi ve sosyal yapısı büyük kent planlamalarına uygun olmayan kentler / ülkeler için fırsat alanları yaratmaktadır. Özellikle 1990 sonrasında Türkiye kentlerinde, bir dönem yoğun bir biçimde yaşanan, toplu konut proje uygulama sürecine benzer bir kentsel dönüşüm proje uygulama süreci yaşanmaya başlamıştır. Orta büyüklükteki kentlerdeki, vernaküler süreçlerle anlamanın imkân dâhilinde olmadığı bu yeniden yapılanma, beraberinde getirdiği sorunların yanı sıra büyük bir dinamizmi göstermekte, gelecek bağlamında ülkenin mimarlarına ortam hazırlamaktadır.
 
Bu süreçte, kaybolmuş kimliği canlandırma, turistik hale getirme, çekim noktası icat etme gibi paranoyalardan kurtularak, kentlerin nasıl halihazırda mevcut bulunan kimliklerinin farkına vararak, çağdaş kentlinin ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde dönüşebileceği, üzerinde sakinlikle çalışılması gerekli bir problem alanı olarak görülmektedir.
 
 
 
 
 
 
 
RESİMLER
 
1. Merinos Kentsel Dönüşüm Projesi. (Bursa Büyükşehir Belediyesi Web Sitesi: www.bursa-bld.gov.tr  (12 Eylül 2008)
 
2. Merinos Kentsel Dönüşüm Projesi. (Bursa Büyükşehir Belediyesi Web Sitesi: www.bursa-bld.gov.tr  (12 Eylül 2008)
 
3a, 3b. Santral Garaj Kent Meydanı Mimari ve Kentsel Tasarım Proje Yarışması’nda birinci ödülü kazanan proje. (Mimarlar Odası Arşivi)
 
4. Santral Garaj Kent Meydanı Mimari ve Kentsel Tasarım Projesi’nin uygulama sonrası görünümü.
 
5a, 5b. Hanlar Bölgesi mevcut durumu gösteren hava fotoğrafı. (© Tülin Vural)
 
6. Hanlar Bölgesi için önerilen proje. (Bursa Büyükşehir Belediyesi Web Sitesi: www.bursa-bld.gov.tr  (14 Temmuz 2008)
 
7. Sıcaksu Bölgesi için önerilen proje. (Bursa Büyükşehir Belediyesi Web Sitesi: www.bursa-bld.gov.tr  (14 Temmuz 2008)
 
8. Hasanağa Toplu Konutları. (© Cemali Akangün)
 
9. Bursa Ottomanors Sitesi, Yalı Konakları tip projesi. (www.ottomanors.com (23 Mayıs 2008)
 
10. Bursa Bademli yerleşimi, konut ve alışveriş merkezi. (© Uğur Sürmeli)
 
 





[1] Eraydın, A. 2006, Değişen Mekan, Dost Yayınları, Ankara, s.39


[2] Şahin, Hikmet, 2007, “Marka Kentin Fotoğraf Kareleri Yerine Oturuyor,” Yeni Şafak, 3 Aralık 2007 tarihli gazetede Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Şahin’in açıklamaları.


[3] Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanı Hikmet Şahin’in 1 Haziran 2005 tarihinde düzenlediği basın toplantısı konuşması.


[4] 2008, “TOKİ Bursa’ya 7 bin İşyeri ve 15 bin Konut Yapacak”, Yeni Şafak, 11 Eylül 2008 tarihli gazete.
 


[5] Ayata, S. 2004, “Bir Sanayi Odağı Olarak Gaziantep’te Girişimcilik, Sanayi Kültürü ve Ekonomik Dünya ile İlişkiler”, İlhan Tekeli için Armağan Yazılar, Ed. S. İlkin, O. Silier, M. Güvenç, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, no:146, İstanbul, s.562.
 


[6] Tokyay, V. 2005, “Gösteri Mimarlığı veya Mimarlığın Gösterisi”, www.oranmimarlik.com.tr (6 Mart 2008)
 


[7] Tokyay, 2005.
 


Bu icerik 9167 defa görüntülenmiştir.