344
KASIM-ARALIK 2008
 
MİMARLIK’tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

MİMAR PROFİLİ: Şevki Vanlı’nın Farklı Kimlikleri: Avangart? Girişimci? Eleştirmen?

MİMARLIK MÜZESİNE DOĞRU
İNGİLİZCE ÖZET / ENGLISH SUMMARY
TÜRKÇE ÖZET
YAYINLAR
MEA ARCHITECTURA MEA CULPA
Zavallı Mimar / Gürhan Tümer



KÜNYE
KENTSEL KORUMA

Çağdaş Kent Planlaması ve Kültürel Mirasa Yaklaşım

M. R. Madaminov

Mimar, Tarih Bilimleri Adayı

* Makale, Türkiye Mimarlar Odası ile Özbekistan Mimarlar Odası arasında iki ülkenin mimarlık alanında birbirlerini daha yakından tanıması amacıyla yapılan yayın paylaşım protokolü çerçevesinde MİMARLIK’a iletilmiştir.   Anadolu’da Selçuklu dönemi yapılarında tektonik, mekânsal dil ve motifler açısından benzerlikleri izlenen tarihî Özbek kentlerinde bin yıl kutlamaları düzenleniyor: Buhara 2500, Semerkant 2750 yaşında! Türki Cumhuriyetler içinde Sovyet dönemi sonrası Cumhuriyetin özgün mimari dilini geliştirmeye çabalayan Özbekistan, tarihî eserlerini koruma yönündeki çabalarını, kentlerinin binyıl kutlamaları çerçevesinde ön planda tutuyor.

Kent planlama kültürünün tarihsel merkezlerinden biri olan Özbekistan, bağımsızlığını elde ettikten sonra, büyük bir hızla gerek eski gerekse yeni kentlerinin altyapılarını daha da geliştirme çabasına girişti.

 

Bilindiği gibi, önceki dönemlerde, Sovyet Cumhuriyetleri’ndeki kentlerde uygulanacak projeler üzerinde “Merkez”in, yeni yapılanmaların ünlü “Merkez” sitlerini gölgede bırakmaması için sıkı bir denetimi vardı. Örneğin, Taşkent’teki Drujba Narodov (Halkların Dostluğu) Konser Salonu’nun proje ve inşaatına ilişkin hazırlıklar, Taşkent metrosunun ilk aşamasının planlarının onaylanması ve Taşkent’in diğer bazı büyük yapıları, ölçeklerinin büyüklüğü ve ulusal biçem kaygıları ile “Merkez”den onay alamamıştı. Yine de, Özbek mimarların yaratıcı ruhları ve hevesleri, bazı kısıtlara karşın, bu yapıları halkımızın gerçek gururları haline dönüştürmeyi başardı.

 

Bağımsızlık yıllarında, Cumhuriyetin kentleri iyi yönde değişimler yaşadı. Büyük halk kitleleri tarafından ziyaret edilen harika yapıtlar ortaya çıktı. Dar ve kıvrımlı ara yolları, çıkmaz sokakları ve geçitleri olan bazı eski mahallelerin yerinde, şimdi, kentin gerek kent halkı gerekse ziyaretçiler için en popüler kültür ve rekreasyon merkezlerinden biri olan Taşkent Ulusal Parkı var.

 

Alisher Navoi’nin adı verilen bu Ulusal Park mimarlık ve planlama açısından incelendiğinde, yapılar arasındaki oranlar ve mimari bütünlüğe ilişkin kararlardaki başarı öne çıkmaktadır. Park içindeki Drujba Narodov Konser Salonu, Parlamento (Oliy Majlis) ve Nuvruz restoranının mimari-planlama yapıları birbirlerini tamamlamakta ve Furtar ile Durujba Narodov caddeleri arasında kalan bu alanda bir bütünlük oluşturmaktadır. Ayrıca, Ulusal Park’ın tam ortasında yer alan Abul Kasım Medresesi de tarihsel devamlılık ve ilerleme açısından iyi değerlendirilmiştir. Drujba Narodov Konser Salonu’ndan başlaması öngörülen merkezî yaya yolunda, gök mavisi bir kubbe örtü altında ünlü Alisher Navoi Anıtı yer almaktadır. Anıt çevresindeki açıklık ve anıtın kaidesinden geniş basamaklarla aşağıya doğru iniş, bu ozan ve bilge kişinin çok yönlülüğünü ve yüceliğini vurgulamaktadır. Süslemeler ve cam gibi duru sular içeren yeni yapılanma, Sovyet döneminde park girişinde yer alan bilet satış noktaları ve turnikelerin bulunduğu giriş kapılarının yerini almaktadır. Burayı anlatırken, akla, önemli bir görev yapmaya hazır Genç Kominist Ligi Üyesi’nin anıtı da gelebilir. Bu anıtın her ne kadar belirli bir sanatsal değeri de olsa, ideolojik amacı, yerinde muhafaza edilmesini olanaksız kılmıştır. Parkın mimarisine ve eski ile yeniyi birleştirmesine bir bütün olarak bakıldığında, Taşkent’deki ulusal park, günümüz megapollerinde bu tür alanların geliştirilmesi açısından son derece önemli bir başarı örneği sunmaktadır.

 

Taşkent’de kentsel alanların organik kent planlaması ile gelişimine bir başka başarılı örnek de, Stalin döneminden kalan bir alandaki ünlü Baskı Anıtı Kompleksi’nin yapımıdır.

 

Son zamanlarda Taşkent’de Hazreti İmam Kompleksi’nde gerçekleştirilen önemli yeniden yapım çalışmaları, mevcut yapıların mimari ve sanatsal örünümlerinin yenilenmesi, yeni yapıların inşası, tüm alanın yenilenmesi ve peyzaj düzenlemesini içermektedir. Bu kesimde Hazreti İmam Camisi ve Barokxon’un Medresesi ile Muyi Muborak ibadet alanları gibi güzel ve önemli yapıtlarla, Müslüman Özbekistan’ın yeni idari binaları ve diğer özgün yapılar yer almaktadır. 5 Haziran 2007 tarihinde, Hazreti İmam Kompleksi’ndeki yapımı tamamlanan binaların açılış töreninde konuşan Özbekistan Cumhurbaşkanı, bu projeye büyük bir özveriyle katkıda bulunan mimarları ve ustaları övmüş ve kendilerine tüm ülke halkı adına teşekkür etmiştir.
 
Özbekistan kentlerinde ve köylerinde gerçekleştirilen önemli mimarlık ve inşaat çalışmaları, hem insanlarımızın yeteneğini ve beklentilerini hem de devletimizin kararlılığını yansıtmaktadır. Semerkant, Buhara, Khiva, Shakbrasha, Karshi, Margilass ve ülkedeki diğer tarihî kentlerdeki pek çok başarılı restorasyon çalışması bu koşullar sayesinde gerçekleşmiştir.
 
Bağımsızlık yıllarında, Cumhuriyetin bu topraklarda doğmuş olan Başkanı İslam Karimov’un desteği ile dünya çapında bir öneme sahip tarihî anıtların restorasyonu ve korunması amacıyla çok önemli işler yapılmıştır. Khva’daki “khan-kala” ile Buhara, Semerkant ve Shbahrisabz’in tarihî merkezleri, Dünya Kültürel Miras Listesi’nde yer almaktadır. Çeşitli kentler örnek olarak gösterilebilir. Khiva ve Buhara kuruluşlarının 2500. yılını kutladılar. Termez, Shbahrisabz ve Karshi 2700, Semerkant 2750 ve Margilan 2000 yıllık kentlerdir. Tüm bu yerleşimlerde önemli ölçüde değişiklikler yaşanmış, hepsinin tarihî ve kültürel anıtları büyük çapta restorasyon görmüştür.
 
Ayrıca, yeni ve çağdaş kentlerde de yapımlar sürmektedir. Modern yapıların, tarihî mekânların ve yapı gruplarının genel görünümünü bozmamasına özellikle dikkat edilmektedir.
 
Özbekistan Cumhuriyeti’nin 2001 yılında yürürlüğe konan “kültürel ve tarihî mekânların korunması ve kullanımı”na ilişkin yasası, tarihî ve kültürel anıtlardan yararlanılmasına ve bu mirasın korunmasına ilişkin evrensel koşulları sağlayacak yasal temeli oluşturmaktadır. Bu yasal direktifler ve devletin en üst kademesinden gelen yaratıcı öneriler, tarihî kentlerde çok büyük imar çalışmalarının yapılmasını olanaklı kılmıştır.
 
Tüm bunlar sayesinde, günümüzün ziyaretçileri Aksaray’ın giriş kısmı ile birlikte Shakrisabz’daki açık meydanda Amir Temur adına dikilen çağdaş anıtı birlikte görebilmekte ve hayranlıkla izlemektedirler. Bir zamanlar Shakrisabz iç kentini çevreleyen Orta Çağ’dan kalma surların yeniden inşa edilen bölümleri, kente, eski günlerden gelme bir renk katmaktadır.
 
Sadece Özbekistan’ın diğer kentlerinde değil, Shakrisabz’da da eskinin korunması ve kentin akılcı biçimde yenilenmesi doğru yönde ilerlemektedir. Son zamanlarda yenilenen, bir yanından makhallya ile çevrili ve caddenin Uluğ Bey zamanından bu yana aynı yerden geçtiği Kukgumbaz Külliyesi iyi bir örnektir. Dor-us-saodat Kompleksi, başarılı bir restorasyonla en popüler turistik çekim odaklarından biri olmuştur.
 
Semerkant’ın 2750. yıl kutlamalarının öncesinde Shahi-Zinda Kompleksi, Hazreti Hızır Camisi, Hoji Doniyar Mozelesi ile Bibihohim Mozele ve Camisi için çok büyük restorasyon çalışmaları yapılmıştır. Al-Moturudiy Mozele Kompleksi’nin yaratılması tarihî bir olaydır. İmam al-Buktari, Hoji Ahrar Vali, Mahdumi A’zam, İmam Doromi ve Hoji Abdi Damn’a ait benzer anı komplekslerinde de restorasyon ve iyileştirme çalışmaları gerçekleştirilmiştir.
 
Karshi kentinin 2700. yıl kutlamaları nedeniyle de Odina Camisi, Kukgumbaz, Huja Abdulaziz, Kilichbiy, Bekmir ve Sharofbiy için yenileme çalışmaları yapılmıştır. Halka su sağlamakta önemli bir rolü olan tarihî rezervuarlar yeniden yaratılmış, tarihî köprüler tamir edilmiş ve kentin içinden geçen Kashkadaria nehrinin iki yakasında önemli iyileştirme projeleri gerçekleştirilmiştir.
 
Buhara’nın 2500. yıl kutlamaları gelip çattığında, 52 mimari anıt yenilenmiştir. Bunların arasında, Registan Meydanı, Poyi Kalon, Toki Sarrafon, Toki Telpakfurudhon, Toki Zargaron gibi iyi tanınan mekânlar ve “yeni bir yaşam” kazanan diğer tarihî kompleksler bulunmaktadır.
 
Khiva, Özbekistan’ın tarihî kentlerinden biridir. Ichan-Kala’nın Orta Çağ görünümü büyük ölçüde günümüze kadar gelebilmiştir. Kentin 2500. yıl kutlama hazırlıkları kapsamında çok büyük çapta restorasyon ve süregiden onarım çalışmaları ele alınmıştır.
 
Burada dile getirilmesi gereken bir husus da, Ichan-Kala’da varolan iki, üç katlı modern yapıların büyük oranda yerinde kaldığı ve bu yükseklik sınırının da tutulduğudur. Çağdaş kent planlama deneyimleri sonucu üretilen yapılar, tüm dünyada turistler için çekici olan açık hava müze kentlerinin ortak biçemi ile bağdaşmamaktadır. Khiva’yı görmeye gelenleri düş kırıklığına uğratmamak için, sadece Ichan-Kala’da değil, Dishan-Kala’da da kentin müze niteliğini korumak amacıyla, yeni yapılar için sıkı kuralların uygulanması gerekmektedir. Ne de olsa, bir Orta Çağ başkentinin kendine has görkeminin anısı bütünüyle yansıtan bu kentin bir ikincisi yok.
 
Urgench kenti, her yıl daha da yenilenmekte ve gençleşmektedir. Avesta’nın 2700. yıl kutlamaları için çıkartılan karar, kentin nasıl iyileştirileceğine ilişkin bazı somut fikirler sıralamaktadır. Başkan İslam Karimov’un girişimi ile Urgench’deki Shavat Kanalı’nın kıyısındaki Avesta Parkı ile Djaloddin Manguberdi Anıtı’nın bahçeleri, Al-Horezmi Müzesi, Kent Müzesi ve diğer bazı başka yapılar inşa edilmiştir. Anılar Yolu ve şimdiki Ogahi Tiyatrosu, Bölgesel Gençlik Merkezi, Otalar Chaihana (Çayhane) ile bütünleşen Merkez Meydanı gibi alanlara özel bir önem verilecektir. Urgench’deki kent planlaması ve imar için benimsenen bütün bu yeni hedefler kentin gelecekte oluşturacağı, çağdaş olanı ve Cumhuriyetimizin geleneksel kent planlama anlayışlarını birlikte yaşatacak kimliği içindir.
 
Cumhuriyetimizdeki eski kentlerde gerçekleştirilecek her türlü yenileme ve iyileştirme tasarımları ile ilgili bazı fikirlere de değinmekte fayda var. Özbekistan kentlerinin kendilerine özgü durumu, varoldukları dönem boyunca aynı konumda gelişmiş olmalarıdır. Bunun sonucu, “çok katmanlı” bir kentsel planlama kültürünün doğması olmuştur. Kentlerin tarihî alanlarında yeni inşaatlar gerçekleştirilirken, yeni yapıların eski mekânları “gölgelemesi” veya bunları “yutması”ndan kaçınmak zorunlu olmaktadır. Bu nedenle her duruma, o belirli alanın genel görünümü ve anıtların hacmi gibi koşullarına uygun bir çözüm bulunması, yeni yapıların ayvan galerileri (teraslar) ve “keliya”larla (hücreler), arka bahçelerle tasarlanması gerekmektedir. Aksi halde, Taşkent’in Chorsu mahallesinde olduğu gibi önemli bir cami, beş ila dokuz katlı konut yapıları tarafından “yutulabilmektedir”. Bu gibi durumlarda, tarihî sit çevresindeki yapıları yüksek yaparak eski yapının girişini serbest bırakmak daha iyi bir çözüm olabilir.
 
Günümüzde, tarihî anıtların restorasyonu yapılırken veya yeniden inşa edilirken, tarihin ve geçmişteki mimarların kullandığı yapı yöntemleri ile yapı malzemelerinin içerik ve yöntemlerinin incelenmesi ve araştırılması çok önemlidir. Yapım sırasında kullanılan yöntem ve malzemelerin de kendilerine has bir tarihî ve geleneği vardır. Anıt restorasyonu için optimum yöntemler bulma konusunda yoğun araştırmalar yapılmasına karşın, Orta Çağ yapılarının dış cephe süslemelerinde kullanılan sırlı kaplamalardan kaybolanların yerine aynısını koyabilmek için tam bir reçete henüz bulunamamıştır. Ayrıca, tuzlu yeraltı suyu ile baş etmenin de optimum bir çözümü yoktur. Dolayısıyla, günümüzün öncelikli konuları sadece herhangi bir yapının yaşının belirlenmesi değil, inşaat tekniklerinin ve inşaat malzemelerinin üretim yöntemlerinin ve yapıların nasıl inşa edilip yükseldiğinin de araştırılması olmaktadır. Dönemlerine ilişkin teknik ve malzeme kullanımının, tarihî anıtların restorasyonu ve yenilenmesinde beceri ile kullanılması, yerli kentsel planlama geleneğinde belirli bir süreklilik sağlayacaktır. İnşaat teknikleri ve özellikle killi toprak, tuğla ve ahşap oymalar gibi malzemeler, gerek tarihî anıtların restorasyonunda yardımcı olmakta, gerekse çağdaş yapılarda kullanılabilmektedir.
 
Son olarak şunu söyleyebiliriz, Özbekistan’daki mimarlık okulunun kendine özgü bir yönü vardır. Özbekistan’ın bugünkü mimarları, geçmişte mimarlığın incileri sayılan ünlü yapıları gerçekleştiren ustaların geleneklerini benimsemekte ve sanatlarını, zanaatlarını ve becerilerini en parlak şekilde sergilemektedirler.
 
İngilizceden Çeviren: Aydan Erim
 
 
RESİMLER
 
1. Özbekistan’ın başkenti Taşkent’in merkezi; ön planda bir aquapark yer almakta.
2. Drujba Narodov (Halkların Dostluğu) Konser Salonu, Taşkent.
3. Özbekistan Ulusal Müzesi, Taşkent.
4. Özbekistan Parlamentosu, Taşkent.
5. Alisher Navoi Ulusal Parkı’nda yer alan Alisher Navoi Anıtı, Taşkent.
6. Hazreti İmam Kompleksi, Taşkent.
7. Char Minar, Buhara.
8. Amir Temur Anıtı, Shakrisabz.
9. Registan Meydanı, Buhara.
10. Khiva kenti.
11. Muhammed Amin Han Medresesi, Khiva kenti
12. Kalta Minor Minaresi, Muhammed Amin Han Medresesi, Khiva.
13. Urgench kenti
14. Urgench Kent Meydanı.

Bu icerik 5929 defa görüntülenmiştir.