KORUMA / YAŞATMA
Sivas’ta Modern Mimarlık Üretiminin Önemli Bir Aktörü: Todor Usta
Uğur Tuztaşı, Prof. Dr., Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Mimarlık Bölümü; Pınar Koç, Doç. Dr., Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Mimarlık Bölümü
20. yüzyıl Türkiye mimarlığında önemli bir alanı kapsayan modern mimarlık üretimi, aktör mimarlar ve üslup geçişleri gibi konular üzerinden birçok kez işlendi. Bu geniş literatür içinde yapı üretimi konusunu mimar ya da mühendislerin dışında ustalar bağlamında ele alan yayın sayısı ise oldukça sınırlı kalıyor. Bu çalışma, Sivas’ta modern mimarlık izleğindeki uygulamalarıyla dikkat çeken bir aktör olarak; sinema binası, eğitim yapıları ve işhanlarından kentteki ilk apartmanlara ve tekil konutlara kadar modern mimarinin öncül uygulamalarında öne çıkan Fiodor Babayev ya da halk dilindeki şekliyle Todor Usta’yı tanıtıyor. Sivas’ta mimarlık pratiğinin kurumsallaşmasına kadar modern yapı stokunun üreticisi olan ve bir tür müteahhitlik işleri yapan Todor Usta’nın meslek pratiğinin, yazarların “mimarlık pratiği ile iç içe geçen bir zanaat üretimi” olarak tanımladıkları işleri üzerinden bir okumasını içeriyor. Çalışmada, Anadolu kentleri ekseninde modern mimarlık üretiminin içinde yeterince açığa çıkmayan ‘usta’lar konusu da tartışmaya açılıyor.
20. yüzyıl Türkiye’sinin modern mimarlık yazını, devlet merkezli ve ulusçu söylemin yarattığı bir yapılı çevre modelinin varlığını öncelerken bir yandan da belirli kalıplarla betimlenen bir modernleşme pratiği vazedilmiştir. Özellikle Anadolu kentlerinin modernleşme serüveni gözetildiğinde, merkez - taşra arasındaki diyalog ve modernin yerelle karşılaşması gibi içeriklerin üretimi de, yine edilgen bir mimarlık pratiğini kurumsallaştırmıştır. Bu süreç içerisinde bir diğer önemli nokta da yapı üretim pratiğinin uygulama sahasındaki ve aşamasındaki olanaklarıdır. Öyle ki, sözü edilen edilgen mimarlık pratiği, modern mimarlığın adeta modern yapı teknolojisi ve işgücüyle birlikte geldiği şeklindeki idealize edilmiş bir dünyanın varlığına tutunmuş ve yapıtların, kusursuz koşullar altında tamamlanmış homojen anlatılarını oluşturmuştur.
Öte yandan, 20. yüzyıl Türk mimarlığını gerek eğitim, gerek tasarım, gerekse de uygulama alanlarıyla değerlendiren çalışmalarda, 1940’lara kadar olan süreçte mimar ve mühendis düzeyinde teknik eleman, kalifiye işçi ve usta eksikliğinin dönemin mimarlık etkinliklerini kısıtlayan en önemli faktörler olduğuna işaret edilir.
[1] Yine 1940’ların ortalarına kadar ülkede tek mimarlık okulunun var olması ve mimarlık eğitiminin Cumhuriyet yıllarına kadar, daha çok gayrimüslimler tarafından tercih edilmesi, beraberinde oldukça az sayıda Türk mimarın mezun olması gibi sorunlar da dönem açısından ele alınan sorunlardandır
[2]. Ve çoğunlukla bu ortamın değişiminde 1927-28 yılları bir dönüm noktası olarak işaret edilmektedir. Bu iddiayı pekiştiren yaklaşım ise dönemin ideolojisine uygun olarak ve yeni bir mimari kimlik oluşturma çabasıyla modern mimariyi gerek yabancı mimarların gerekse de yeni mezun genç Türk mimarların benimsemesiyle ortaya çıkan sonuçların ülkedeki mimarlık ortamının sonraki on yılındaki yönelimini belirlemesidir
[3]. Teknik eleman eksikliğine getirilmeye çalışılan çözüm önerilerinden biri, başkent Ankara’da, 1929 yılında Ankara Sanat Okulu’nun bir dalı olarak ilkokul mezunlarının kabul edildiği ve “duvarcılık, marangozluk, sıvacılık ve taş kesiciliği” bölümlerinde 4 yıllık bir ustalık eğitiminin verildiği Yapı Usta Okulu’nun açılmasıdır
[4]. Her ne kadar bu girişimler olsa da, başkent Ankara ekseninde dahi oldukça kısıtlı malzeme ve işgücü varlığı düşünüldüğünde, bunun Anadolu kentleri için ne denli zorlu bir üretim mekanizması olduğunu tahmin etmek güç değildir. Bir yandan şantiye ortamının imkan ve imkansızlıkları konusunda çeşitli olasılıklar varsayılabilirken diğer yandan da tasarım ve uygulama işlerinin yürütülme biçimleri konusunda da belirsizliklerden ya da genellemelerden oluşan bir ön kabuller silsilesi yapılmaktadır.
Mimarlığın bir meslek pratiği olarak kurumsallaşmasını ve ‘mimar’ bireyin doğuşunu ayrı bir yere koyarak, böyle bir ortamda özellikle Anadolu kentleri için bir mimar kimliğinin ortaya çıkması ve olgunlaşması anlamında daha uzunca bir süre beklemek gerekmiştir. Örneğin, edilgen mimarlık pratiğinden koparak yapılı çevrenin oluşumunda aktif rol alan aktif meslek insanının ortaya çıkması Sivas ölçeğinde 1960’ların sonu ve 1970’lere denk düşmektedir. Bu zamana gelinceye dek kentte yapı üretimini karşılayan başkaca öznelerin varlığından bahsetmek gerekmektedir. Bu çalışmada, modern yapı pratiğini uygulayan ancak doğrudan ‘mimar’ denemeyen ve fakat ‘mimarlık pratiğiyle’ iç içe geçen bir zanaat üretiminin sahibi olan bir özneden bahsedilecektir. Todor Usta, gerçek adıyla Fiodor Babayev, Sivas’ta, mimarlık pratiğinin kurumsallaşmasına kadar modern yapı stokunun üreticisi olan ve bir tür müteahhitlik işleri yapan bir ‘usta’dır. Çalışma, Todor Usta’nın Sivas’taki mimarlık meslek pratiğinin bir okumasını yapmayı amaçlamaktadır. Bu okuma, özellikle Anadolu kentleri ekseninde modern mimarlık üretiminin aktif sağlayıcılarını tartışmaya da açmak niyetindedir.
TODOR USTA’NIN KISA BİR HAYAT HİKAYESİ
1917 Bolşevik ihtilali sonrasında çıkan karışıklıklar sonucunda tüm ailesini kaybeden Fiodor Babayev, 25 yaşında Türkiye’ye iltica eder (
Resim 1, 2). Erzurum üzerinden Sivas’a gelen Babayev’in eğitimi konusunda kesin bir bilgi olmamakla birlikte bazı sözlü aktarımlardan birtakım spekülasyonlar yapılabilmektedir. Örneğin, bir beyana göre Fiodor Babayev, inşaatçılığı Sivas’ta öğrenip marangozluk ve inşaat kalıpçılığı üzerine kalfalar yetiştirmiştir
[5]. Bir başka anlatıma göre ise Babayev, inşaat konusunda halihazırda bilgili olup demir, kolon, kiriş ve tabliye hesaplarını çok iyi yapabilmektedir
[6]. Bu bilgilerden çıkarılabilecek olası sonuçlardan biri, Todor Usta adıyla anılan Fiodor Babayev’in Türkiye’ye gelmeden önce inşaat işleriyle uğraşmış olabileceğidir. Belirli bir mesleki eğitim almadığı güçlüce savlanabilir; zira yapıların planlarını çizmesine rağmen yetkisi olmadığı için projelerini başka mühendislerin imzaladığı yönünde bilgi bulunmaktadır
[7]. Bu bilgilerden çıkan sonuç, teknik çizime hâkim olan Todor Usta’nın projeleri doğrudan yönlendirdiği çıkarımıdır. Daha açık ifadeyle, 1935’ten başlayarak, İstanbul’a taşındığı 1980’lerin ortasına kadar yaklaşık 50 yıllık bir süre içerisinde, Sivas ölçeğinde ‘mimar’ aktörlerin henüz belirdiği bir zaman zarfında, Todor Usta’nın meslek üretimi açısından pek çok rol üstlendiği savunulabilir: mimar, inşaat mühendisi, müteahhit, marangoz, usta öğretici gibi. Bunun anlamı, 1935’lerden 1980’lere değin Todor Usta’nın Sivas’ta mimarlık pratiğinin aktif bir öznesi olduğudur. Todor Usta’nın mesleki üretimi, mimarlık pratiğinin zanaat arakesitinde kalmış yönünü de işaretlemektedir.
Dahası, kentte inşa edilen pek çok yapının ‘modern’ içeriğine koyduğu katkı açısından değerlendirilirse, Todor Usta’nın, Rus modernizminden bazı yapısal bileşenlere aşina olduğu iddia edilebilir. Kaldı ki, Sivas’ta inşaatçılığı öğrendiği varsayılsa bile yerel ustalardan aldığı mesleki uygulama bilgisini, geçmiş deneyimleriyle bütünleştirdiği inşa ettiği yapılardan okunabilmektedir.
Uygulamaları
Todor Usta’nın Sivas’taki inşaat etkinliği, 1935’ten başlayarak Cer Atölyesi, Çimento Fabrikası ve Çetinkaya Tren İstasyonu’nun inşaatlarında çalıştığı dönemle başlamaktadır. Todor Usta’nın 1950’lere kadar kentte uygulamasını doğrudan yönettiği Emek Apartmanı (1938), Çeltekli Apartmanı (1940’ların başı) ve Örnek Otel (1940) karakteristik bir görünüm ve yerleşime sahiptir (
Resim 3-6). Aynı ustanın elinden çıktığı belli olan bu ortaklık, yuvarlatılmış formların kullanımı, prizmatik gövdenin eklektik bir üslupla tasarlanması ve yerleştiği alanı kavrama biçimidir. Bu üç yapıda da köşelerin ve balkonların yuvarlatılması, dairesel kesitli kolon kullanımı ve yatay bordürler gibi yapısal bileşenler öne çıkmaktadır.
Ayrıca, yapıların konumları itibariyle köşe parsele yerleşme ve yakın çevresiyle kurduğu ilişki ‘yer’i son derece kavrayıcı ve özgündür. Örneğin Çeltekli Apartmanı, Atatürk Caddesi’nin Hükümet Meydanı’na açıldığı batı yönünü yuvarlak hatlarıyla karşılamaktadır. Benzer şekilde Atatürk Caddesi’nde yer alan Örnek Otel konumlandığı üçgen parseli, ana artere açılan ikincil aksların (Ali Ağa Camisi Sokak ve Belediye Sokak) sürekliliğini tamamlayan bir karakterle kullanmıştır. Emek Apartmanı ise 1930’larda açılan İstasyon Caddesi’ndeki konumu sebebiyle daha serbest bir kentsel dokuda yer aldığından prizmatik gövdesi, ana kütleden öne doğru taşırılan yuvarlatılmış balkonları, dairesel kesitli kolonları ve yuvarlatılmış saçak izi ile tamamlanmıştır. Yapının arka cephesi, ön cephesinin aksine eklektik bir üslupla inşa edilmiştir. Arka cephenin tam ortasına denk gelen merdiven boşluğu yuvarlatılmış ve kule görünümlü bir biçimsel öğe ile tamamlanmıştır.
Todor Usta’nın erken dönem etkinliğinin ürünleri olan bu üç yapıdaki ortak inşa karakterinin Rus modernizminden esintiler taşıdığı savlanabilir. Öyle ki, dönemin İstanbul ve Ankara’daki kira apartmanlarıyla karşılaştırıldığında bu durum, Eric Mendelsohn’un dışavurumcu tasarımlarının etkisine bağlanmaktadır
[8]; Mendelsohn etkisi gösteren İstanbul apartmanlarında köşelerin ve balkonların yuvarlatılması, bu hatları şerit pencerelerin izlediği ve pencerelerin yatay bordürlerle birleştirilmesi söz konusudur. Bu, Todor Usta’nın mesleki uygulama bilgisini ya geçmiş deneyimleriyle bütünleştirdiği ya da halihazırda aşina olduğu yapısal bileşenlerle icra ettiğini ortaya koymaktadır.
Todor Usta’nın Sivas’a gelir gelmez Cer Atölyesi gibi çalıştığı şantiyeler düşünüldüğünde, bu uygulama biçimin Todor Usta’nın kendine ait biçim sözlüğünü, yapı repertuvarını ve özgünlüğünü işaretlediği savlanabilir. Kaldı ki, Cer Atölyesi gibi modernlik kurucu dinamiklerin inşa edildiği şantiye alanı, prizma ve kübik gövdelerin hakimiyeti altında olduğundan Todor Usta’nın, bu şantiyelerde çalıştığı süreçte hazır olarak gönderilmiş bir projeyi uygulamakla yükümlü olduğu bilinmektedir. Bu durumda kendi serbest meslek alanı içerisinde daha özgün tasarım ve inşa kararları almasının doğal olduğu çıkarılabilir. 1940-1950 yılları arasında inşa edilen Endüstri Meslek Lisesi’nin bazı yapılarının da uygulamasını yaptığı bilinen Todor Usta’nın, bu şantiye alanında da yine verili bir inşaat programını uyguladığı söylenebilir (
Resim 7). Böylece, mimarlık pratiğinin rasyonel yönüyle tanışıklığını güçlendirdiği, özellikle 1950 sonrasındaki uygulamaları takip edildiğinde rahatlıkla söylenebilmektedir.
Todor Usta’nın 1950’ler boyunca gerçekleştirdiği yapılar Yalçın Sineması (1950) ve Akgül Otel (1956) olup ayrıca, 1932-33’te inşa edilen Tan Sineması’nın 1950’lerin sonunda yapılan restorasyonunda da çalışmıştır (
Resim 8-11). Todor Usta’nın Esen Sineması, Omay Sineması, Yıldız Sineması ve Konak Sineması gibi pek çok sinema binasını da gerçekleştirdiği bilinmektedir. Bunlar arasında öne çıkan Yalçın Sineması ise Usta’nın ilk rasyonel deneyi olarak kabul edilebilir. Kepenek Caddesi’nde konumlanan yapı, Todor Usta’nın tasarım ve uygulama sürecindeki etkin rolüyle tamamlanmıştır. Bitişik nizamda inşa edilen yapı, cadde üzerindeki tek katlı ve basit mimarili bir sıra düzende devam eden yapılarla çevrili alanı yükseltisiyle tanımlamıştır. Kütle bitimini ve giriş açıklığını vurgulayan geniş saçak uzantısı dışında yapı gövdesinden dışa taşan herhangi bir yapısal öğe bulunmayan ön cephe düzeni, farklı kat yüksekliklerini tanımlayan pencere dizgeleriyle karakterizedir. 1950 öncesindeki mimarlık pratiğinden farklı bir tasarlama ve inşa etme yönelimi izleyen Todor Usta, 1956’da yapımı tamamlanan Akgül Otel'de (Özden Oteli) de Yalçın Sineması’nın cephe düzenine hakim olan farklı kat yüksekliklerinin sıralı pencere düzeniyle vurgulanmasını devam ettirmiştir. Akgül Otel’i ilk tasarımında zemin kat ve zemin üzeri 3 kat olarak inşa edilmiş olup 1970-72’de ilave edilen dördüncü kat Todor Usta’nın izniyle gerçekleştirilmiştir. Farklı kat yüksekliklerinin farklı pencere dizgeleriyle vurgulanması haricinde ana kütleden hafifçe dışa doğru taşırılmış prizmatik gövde ve bunun, düşey yönde bordürlerle bölümlenmesi, Todor Usta’nın 1950 öncesindeki mimari uygulamalarından esintiler taşımaktadır. Diğer yandan Akgül Otel’inin ön yüz düzeni klasisizmi hatırlatır biçimde anıtsal bir görünüme sahip olsa da bunun, yapının yakın çevresinde anıtsal baskınlıklarıyla karakterize olan PTT (1946) ve Numune Hastanesi (1952-53) gibi modern kamu binalarının varlığıyla açıklanması spekülatif kalmaktadır. Zira bu yapıların Todor Usta’nın üzerinde bıraktığı etki konusunda herhangi bir anı değerindeki belgeye sahip değiliz. Ancak, Todor Usta’nın bir şantiyeden diğer şantiyeye giderken, geçtiği alanda inşa edilen yeni kamu binaları ile karşılaşmış olduğu savunulabilir.
Bu uygulama alanına ek olarak, Eski Belediye Sokakta bulunan ancak şu anda hizmet vermeyen Selçuk Hamamı gibi yapıları da vardır. Yine Todor Usta’nın Emek Apartmanı’ndan başka konut inşalarına devam ettiği de bilinmektedir. Özellikle Hikmet Işık Caddesi ve eski kale civarında apartmanlar yaptığı bilinmektedir. Bunlar arasından eski belediye başkanı Orhan Ekenel’e yaptığı ev önemlidir. Yanı sıra, Afyon Sokağı’nda konumlanan 2 bloklu Bizim Apartmanı ve bunun hemen bitişiğinde yer alan kendine ait evin de bulunduğu apartman, uygulamasını bizzat Todor Usta’nın yaptığı konut sunumlarıdır. Özellikle kendi evinin de bulunduğu apartman, prizmatik kütlesi, ana gövdeden dışa taşan çıkma, şerit pencere açıklıkları ve yatay bordürlerle tanımlanmış simetrik cephe düzeniyle karakterizedir. (
Resim 12) Bu, Todor Usta’nın mesleki uygulama sürecinde biçimsel ve cephe düzeni açısından dönemsel değişimler olmasına rağmen bazı yapısal bileşenlerin Usta’ya ait özgün tasarlama pratikleri olarak devam ettiği yönünde savlanabilir. 1960’ların karakteristik çizgilerine sahip, İlgün Apartmanı (1966) da Todor Usta tarafından uygulanmıştır (
Resim 13).
SONUÇ YERİNE
“Evimizin yanında ev yapılıyor; Usta tanıdık biri: Todor Usta”
Todor Usta, 1935’ten başlayarak, İstanbul’a taşındığı 1980’lerin ortasına kadar yaklaşık 50 yıllık bir süre içerisinde uygulamalarıyla Sivas’ta öne çıkan bir ustadır. Onun ilk uygulamaları modern mimarinin sahneye çıkışına denk gelir ki, kent ölçeğinde ‘mimar’ aktörlerin henüz belirdiği bir zaman zarfından başlayarak meslek üretimi açısından pek çok rol üstlenen Todor’un işlerini de kentli çoğu zaman onun adıyla ilintileyerek resmetmiştir; bu, tanıdık ve işinde titiz bir ustanın biriktirdiği tecrübedir. Onun imzasını taşıyan birçok işin mimarı ya da mühendisi maalesef arşiv kayıtlarında bulunmamaktadır. Todor Usta’nın bir teknik eleman olarak işlerinde çizim yapıp yapmadığı bilgisine ulaşılamaması da üzüntü verici bir durumdur. Yine de Todor Usta, Sivas’ta Cumhuriyet dönemi mimarlık ortamında mimarlık pratiğinin aktif bir öznesi olup aynı zamanda kişiliğiyle önemli bir figürdür.
Todor Usta’nın mesleki üretimi, mimarlık pratiğinin zanaat arakesitinde kalmış yönünü de işaretler ki, tıpkı Mimar Arif Hikmet Koyunoğlu tarafından tasarlanan Devlet Resim ve Heykel Müzesi (Eski Türk Ocağı ve Halkevi Binası) yapımında görev alan, Kayserili Hakkı Usta ve Hüseyin Usta gibi emek veren Türk sanatçılar gibi ismi bilindiği için Mongeri’nin Ziraat Bankası’nda görev alan Macar, İtalyan ve Türk işçi ve ustalarından şanslıdır. Cumhuriyet dönemi mimarlık kültürünü mimarlık - zanaat arakesitinde okuma gerekliliği ustalara bir borçtur. Umarız, bu metin, Sivas’ın Todor Ustası gibi diğer Anadolu kentlerindeki üretimin içerisinde yer almış aktörlerin ve ustaların gün yüzüne çıkarılması için bir eşik olur. Sivas’ı 1980’li yılların ortasında terk eden ve 1996 yılında vefat eden Todor Usta’nın mezarı İstanbul Şişli’de bulunmaktadır.
* Bu yazı, Todor Usta’nın aziz hatırasına ithaf edilmiştir.
NOTLAR
[1] Batur, Afife, 1998, “1925-1950 Döneminde Türkiye Mimarlığı”, 75 Yılda Değişen Kent ve Mimarlık, (ed.) Yıldız Sey, Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul, ss.209-234. Konuyla ilgili detaylı bir çalışma için bkz. Özgüven, Yekta; Cantürk, Emel, 2019, “Erken Cumhuriyet Türkiyesi’nde Yapı Malzemesi Endüstrisi ve Mimari Üretim/Kültür Ortamı”, Megaron Dergisi, sayı:14(4), ss.507-520. Şu çalışma da Erken Cumhuriyet dönemi kültür ortamını zanaat ve tasarım bağlamında irdeleyen bir çalışmadır: Turan, Gülname, 2009, “Türkiye’de Erken Cumhuriyet Dönemi Zanaat ve Endüstri Üretiminde Tasarım”, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi SBE, İstanbul.
[2] Aslanoğlu, İnci, 2010, Erken Cumhuriyet Dönemi Mimarlığı 1923-1938, Bilge Kültür Sanat, İstanbul.
[3] Bozdoğan, Sibel, 2002, Modernizm ve Ulus’un İnşası: Erken Cumhuriyet Türkiye’sinde Mimari Kültür, Metis Yayınları, İstanbul, s.209.
[4] Bozdoğan, 2002, s.209.
[5] Yerel - kültürel paylaşımların toplandığı bir web sitesinde Todor Usta’yla ilgili çeşitli bilgilerle karşılaşılmaktadır: “Sivas Herfene”, (https://www.facebook.com/sivasherfene/posts/2371983833021392/). [Erişim:21.09.2023]
[6] A.g.e.
[7] A.g.e.
[8] Aslanoğlu, İnci, 2001, Erken Cumhuriyet Dönemi Mimarlığı 1923-1938, ODTÜ Mimarlık Fakültesi Yayını, Ankara, s.65.
Bu icerik 129 defa görüntülenmiştir.