426
TEMMUZ-AĞUSTOS 2022
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
MESLEK ETİĞİ

Mesleki Etiğin Metalaşan Mimarlık Karşısında Mağlubiyeti

Sena Işıklar Bengi, Arş. Gör., Gazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü
Gizem Özkan Üstün, Arş. Gör., Gazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü

Mimarlık, toplumların yapısı, ekonomik koşullar, ideolojik amaçlar gibi unsurlardan parçalar toplayarak bir bütün haline gelmekte. İhtiyaçtan doğan kullanım değerinden uzaklaşarak, kapitalist düzenin mülkiyet ilişkilerini önceleyen günümüz koşullarında ise mekân nesneleşirken, bireyler nesneyi kullanan olmaya indirgeniyor. Metalaşan mimarlığın iç dinamiklerinde meydana gelen bozulmaları ve yeni sorunsalları gündeme getiren yazarlar, tüketim mimarlığının mesleki etiğe zarar vermesiyle, kullanıcıyı, işvereni, mekânı ve mimarı gelecekte nasıl etkileyeceği üzerine çıkarımlarda bulunuyor.

 

Tüketim, toplumla ve dünyayla ilişkinin aktif bir formu, küresel sistemimizi kuran bir tepkidir.[1] Postmodernizmle ürünlerin tüketimi yerini göstergelerin tüketimine bırakmıştır. Tüketim kullanım değerinden uzaklaşmıştır.[2] Bu dönemle birlikte kullanım değeri bulunmayan nesne, sahibinin dolaysız ihtiyaçları için üretilmeye başlamıştır. Emek gücünün azalmasıyla elde edilen ürün, emekten koparılmış bir meta haline dönüşmüştür.[3]

Yeni pazarlama stratejilerinin geliştirilmesi, gelişen bilişim teknolojisine paralel olarak internetin kullanımı, AVMlerin tüketim araçları olarak örgütlenmesi ve medya - reklamcılık sektörünün gelişimi kapitalizmin araçlarıdır.[4] Sistemde medya ve reklamcılık, potansiyel bir anlam aktarma yöntemi olarak çalışarak, kullanıcılar arasında sistematik olarak yatırım yapılan moda sistemini oluşturur.[5] Yeni üretim-tüketim ilişkisi içinde tüketiciye, kendi ihtiyaçlarından ziyade toplumsal değerler üzerinden bir ihtiyaçlar anlamı yaratması öğretilmiştir. Böylece gerçek ihtiyaçlarla sahte ihtiyaçları ayırt edemeyen, satın almanın ve sergilemenin ayrıcalık getirdiğine inanan tüketim toplumu ortaya çıkmıştır.[6]

Kapitalizm ve sermaye gibi mekân da kârlılığı artıran bir unsur olarak görüldüğünde, ekonomik bir altyapıya indirgenir.[7] Lefebvre bu savı, “Mekân, pasif, boş bir şey olarak ya da ‘ürün’ gibi, karşılıklı mübadelede bulunmaktan, tükenmekten ve yok olmaktan başka anlamı olmayan bir şey olarak düşünülemez.”, “(Toplumsal) mekân (toplumsal) bir üründür.” şeklinde belirtmiştir.[8] Colomina’ya göre[9] mimari eserin, mimarlık dergileri, grafik, fotoğraf gibi aracılarla yayımlanması, mimarlığı metaların evrenine dâhil eder, tüketilmeye hazır kılar ve onu fetişleştirerek yok eder. Sonunda mekânı, bağımsız bir kullanım döngüsüne sahip olan yeni bir bağlama ait kılar. Bu noktada, işlevsel ve faydalı olmaya, güzel ve doğru olanı temsil etmeye dayanan mimarlığın tüketim odaklı sistemde nerede yer alacağı sorulmalıdır.[10] Bu sorgulamanın sonucunda:

  • Mekânın karlılığı artıran bir araç olarak varlık bulması,
  • Araca dönüşen mekânın, mekânsal özelliklerinin göz ardı edildiği bir nesne haline dönüşmesi,
  • Kapitalizmle mekân-zaman anlayışının her coğrafyada aynı şekilde tekrarlanması ya da ekonomik determinist bir tavır içinde yeniden kurulması,
  • Mekânın yerle ilişkisinin kalmaması,
  • Mekân içinde gerçekleşen eylemlerin ve kültürel değerlerin nicelleşmesi,
  • Mimarlığın makine gibi bir üretim aracına dönüşmesi gibi durumların gerçekleşeceği öngörülebilir.[11]

Kapitalist düzenle birlikte metalaşan mimarlıkta etik değerlerin olumsuz dönüşümüne dikkat çekilen bu çalışmada, mimarların bağlı oldukları aktörler ve yükümlülükleri kategorileştirilmiş; bu kategorilerin dönüşümü ve dönüşümü sağlayan nedenler üzerine bir çerçeve oluşturulmuştur. Metalaşma ve mimarlık pratiği aktörlerinin birbirine etkisi, etik değerlerin dönüşümü üzerine düşünmenin önemli iki unsuru olmuştur. Bu bağlamda, mimari eserin tekrar tekrar üretilebilen bir nesneye dönüşmesine, mesleğin ve yapının reklam aracına dönüşmesine, dolayısıyla mimarın mesleğe bakış açısının değişmesinin mimarlığa etkilerine ve bu evrilmede mimar dışındaki diğer aktörlerin de etkisinin olabileceğine yönelik düşünceler örneklendirmelerle çalışmada sunulmuştur. Sonuçta, kapitalizm ve metalaşmayla etkileşime giren mimarlığın, gelecekte neye evrilebileceği ve mekân, kullanıcı, işveren ve mimarın rollerinin geleceği üzerine spekülasyonlar, etik, kapitalizm ve mimarlık ilişkilerine yorumlamalar yapılmıştır.

METALAŞAN MİMARLIKTA MESLEKİ ETİK

Etik çeşitli meslek kolları arasında tarafların uyması veya kaçınması gereken davranışlar bütününe, ahlaki, ahlakla ilgili olana denk düşmektedir.[12] Etik, genellikle iki farklı anlamda kullanılmaktadır. İlki olan “ahlak” anlamında kullanıldığında, kişilerin birbiriyle iletişim ve ilişkilerinde beklenen davranış sistemleri konu alınmaktadır. Yazılı olmayan normlar, kültürel kavramlar belirleyici olmaktadır. İkinci bağlamda ise etik, belirli amaçlarla oluşturulan yazılı normlar bütünüdür.[13] Etiğin ikinci anlamıyla kullanımı, mesleki etkileri ve evrensel etik üzerinden yapılan tartışmalarıyla yaygın olarak kullanılan anlamıdır. Bu noktada mesleğe özgü normlar, dünya görüşü, kültür ve ideoloji gibi kavramlardan bağımsız olarak ele alınır.[14]

Mimarlık için öne sürülen etik iddiaları genellikle kararsız olarak görülür.[15] Oysa mimarlar, mekân oluşturma ve üretme gücüyle, toplumsal, politik, ekonomik ve kültürel olgular üzerinde etkili bir tavır oluşturduğundan, bu mesleki tavrın denetlenmesi hedeflenerek Uluslararası Mimarlar Birliği (1996 UIA Accord on Recommended International Standards of Professionalism in Architectural

Practice), Avrupa Mimarlar Kurumu (2005 European Deontological Code for Providers of Architectural Services),Britanyalı Mimarlar Kraliyet Enstitüsü (2005 Code of Professional Conduct), Amerikan Mimarlar Enstitüsü (2007 Code of Ethics & Professional Conduct)[16] gibi kuruluşlar mesleki etik kodlar yayınlamıştır. Mimarın mesleğine, meslektaşına ve müşterisine karşı sorumluluğu kısaca Resim 1’deki gibi özetlenebilir.

1930'larda toplumsal sorunları tasarım yoluyla çözmeyi amaçlayan idealist mimarlığın, 1970'lerden itibaren “ahlaki” olarak düşüşe geçmeye başladığı; bugünlerde ise mimarların, tasarım etiğinden yoksun, işleyen ancak zayıflamış bir meslek icra ettiği dile getirilmektedir.[17] Mimarların insanlığa karşı yükümlülüğünü, kolektif sorumluluklarını ve meslekteki diğer aktörlerin sorumluluklarını göz ardı ettikleri; mimarlığın ise, toplumsal görevinden ve kamusal amaçlarından uzaklaşmış, özelleşmiş ve ticarete saptırılmış olduğu görülmektedir. Mimarın mesleki etiği konusunda, mimarların kişisel sorumlulukları, imaj ve piyasa payını önemli gören sistem karşısında mesleki davranış kurallarını, mesleğin çıkarlarını ve kolektif sorumluluklarını kaybettiği görülmektedir.[18] Sabit değerlerin kalmadığı modern dünya mimarlığına, “sürekli çıkar ve güç peşinde olunan ve her şeyi araçsallaştıran mekanik yaklaşımın yaygınlığının zarar verdiği” iddia edilmektedir.[19]

Mimarın sorumluluklarının kapitalizmle dönüşümü genel olarak aşağıdaki başlıklarla özetlenebilir:

1. Mimarlık Eserinin Tekrar Tekrar Üretilebilen Bir Nesne Haline Dönüşmesi

Mimarın tasarımcı konumu onu daima benzersiz, eşi olmayan eserler yapmaya yönlendirmektedir. Bu durum, kimi zaman olumsuzluklar yaratmaktadır. MVRDV'nin kurucu ortağı Maas, mimarların "özgünlük sendromu" yaşadıklarını, orijinal olamama durumunun kariyerlerine zarar verebileceğini düşündüklerini dile getirmiştir.[20] Buna karşın, mimarlıkta özgünlük, teknolojinin gelişimi ve bilginin aktarım hızının artmasıyla bulanıklaşmıştır. Kapitalizm etkisiyle planlanan şehirlerde, küresel ölçekte popülerleşen örneklerin bağlamları gözetilmeksizin kopyalandığı gözlenebilir.[21] Zaha Hadid ise “Zaten her şey bir kopyadır” demiştir.[22] Her ne kadar İngilizce çevirisinin doğruluğu üzerine tartışmalar olsa da Picasso’nun “Good artists copy, great artists steal” yani “iyi sanatçılar kopyalar; harika sanatçılar çalar” sözü,[23] Steve Jobs’un da Picasso’dan alıntısıyla tekrar ünlenen örneklerden sayılabilir. Kopyalamanın "çağdaş bir mimari kültür üretmeye özgü olan bir eylem (Sam Jacob)" olduğunu, özgünlük takıntısının "mimarlığın gücünü zayıflattığını (Phineas Harper)" dile getiren yazarlar da bulunmaktadır. Bu anlayışın ileri bir örneği olarak Why Factory’s Future Cities serisinin 10. kitabı Copy Paste gösterilebilir.[24] Kitap, referanslar ve alıntılar sistemi kullanarak nasıl düzgün kopya yapılacağını öğretme misyonuyla kopyalama konusunda pratik hileler içermektedir.[25] (Resim 2)

Mimar için özgünlüğün bir gereklilik olmasından, kopyanın bir teknik olma durumuna geçişte mimarlık araçlarının önemi vurgulanmalıdır. 2000'li yıllardan itibaren mimarların, teknolojik araçlarla yapılarını tasarlaması, uygulama detaylarını oluşturması ve üç boyutlu algıya yönelik programlarla görselleştirmesi; tasarladıkları eserleri kendi internet sitelerinde, sosyal medya hesaplarında sergilemesi, fikrin herkese erişilebilir bir niteliğe bürünmesinde ana etken olarak görülmektedir. Fikrin kopyalanmasının kısa zamanda iş yapma arzusu, ekonomik kaygılar veya yapısı kopyalanan star mimarın popülerliğinden faydalanma arzusu gibi nedenleri olabilir.

2. Mimarlık Mesleğinin ve Eserlerinin Reklam Aracı Haline Gelmesi

Mega projelerden biri olan “tüketim projeleri (büyük ölçekli turizm projeleri, alışveriş merkezleri, tema parkları, emlak geliştirme)”, kapitalist sistemin kendini var edebilmesinin bir ayağı olarak görülmektedir.[26] Bu sistemde işverenler tarafından yaptırılacak mega projeler veya star mimarlara proje yaptırmak bir güç göstergesi olarak görülebilir, işverenin prestijini artıracak girişimlerden sayılabilir.

Kapitalizmin en büyük araçlarından biri olan reklam ise ürünün satın alınması için tüketicileri teşvik etmektedir. Mimari tasarımda kullanılan teknolojik aracılar, mimari eserleri iletişim araçlarına taşımıştır. Böylece, mesleki popüler eğilimler belirlenmektedir. Dolayısıyla, reklamlarda kullanıcıların yaşam standartlarını artırmayı, prestijli bir hayat sunmayı dile getiren söylemler ve vaatler kullanıcıları bu sistemin beslenmesine dâhil etmektedir.

3. Mimarın Mesleğe Bakışının Değişmesi

Mimari yapıların reklamlarda yer almasının yanı sıra mimar figürünün de reklamının yapıldığı izlenmektedir.[27] Örneğin, mimar rolündeki dizi karakterleri bu algıyı güçlendirmektedir. Ayrıca, “mimar olmak için nedenler” gibi başlıklarda [28] mimarlığı öven meslek seçme rehberleri ve internet sitelerinin de mimarlığın popüler kültür nesnesi haline dönüşmesinde etken olduğu söylenebilir. Dolayısıyla, “mimar olmak” ve hatta “star mimar olmak” kapitalist düzenin diğer unsurları gibi arzulanan ve her istenildiğinde erişilebilen bir tüketim nesnesi biçimine büründürülmektedir. Star mimar olma hedefi ise ticari kaygılarla varlığı planlanan ve siyasi güçlerin desteğiyle varlığını hayata geçiren [29]mega projeleri desteklemektedir. Dolayısıyla, kapitalizmi mimarlıkla besleyen bir döngü yaratıldığı anlaşılmaktadır. (Resim 3)

4. Diğer Aktörlerin Etkisi

Mimarın kapitalizmin egemen olduğu koşullarda sorumluluklarını yerine getirememesinde başka aktörlerin de etkisi olduğu açıktır. Popüler kültürle yaratılan, hiçbir şey üretmeyen, yaratıcılık kültüründen yoksun, alıntılarla yaşamını sürdüren nesil, ısmarlama ürünler talebindedir.[30] Bu bireyler mimari mekânın talibi olduğunda ise, mekân sadece kullanılan bir nesneye, birey ise, sadece bu nesneyi kullanana indirgenmektedir.[31] Kullanıcı, kapitalizmle mekân içinde yaşamını biçimlendiren olmaktan mekânı tüketen bir müşteri olma durumuna dönüşmüş; mekânsal beklentilerini tüketim toplumunun arzuları doğrultusunda dönüştürmüştür. Dolayısıyla, kullanıcı beklentilerini tasarıma katması beklenen mimar bu arzulara da kulak vermeye başlamıştır. Diğer bir aktör olan işverenler mimarlardan şahsen inanmadıkları bir şeye katkı koymalarını talep ederek profesyonel olmayan davranışları tetiklemiştir. Mimarın kabul etmemesi durumunda ya da müşterinin gerçek çıkarlarına uygun olanı belirtmesi durumunda bu profesyonel tavır işverenin niyetlerine karşı gelmek olarak algılanmaktadır. Bunun bedeli ise mimara kişisel olarak ödetilmekle, işten uzaklaştırmaya kadar giden bu tepkiye sebebiyet vermektedir. Bu durum mimarları da açıkça düşüncelerini belli etmemeye, dolayısıyla kendini işverenin çıkarlarını düşünmeyen, profesyonel olmayan davranışları sergilemeye teşvik etmektedir.[32] Ayrıca işverenin, yapı yapma sanatını bir ürün alışverişine dönüştürerek, daha büyük, daha görkemli, ikon olmasını beklediği yapılarını ve işi yapabilme iddiasını ulusal / küresel ölçeğe taşıyan mimara yönlendirdiği; bu sayede maddi gücünü sergilediği görülmektedir. İşveren, mimarlığa cesur örneklerini sergileme potansiyeli sunduğu gibi aynı zamanda mimari eserlerin “ithal edilen denenmiş seçenekler”[33] olarak varlık göstermesinde rol üstlenmiştir.

TARTIŞMA VE SONUÇ

Küreselleşen dünya kapitalizmi beslemekte; kapitalizm ise tüketim toplumunu oluşturmaktadır. Toplumun dönüşümü, “şeyler”in özünden gelen anlamları yitirerek başka anlamlara bürünmesiyle toplumun arzularına göre şekillenen mimaride çeşitli sorunsallar yaratmıştır. Bu bağlamda, mimarın mesleğine, meslektaşına ve işverenine karşı sorumluluklarını kaybettiği mimari eserin tekrar üretilebilen nesne haline dönüşmesi, reklam aracı haline gelmesi ve diğer aktörlerin mimara tahakkümü üzerinden incelenmesiyle anlaşılmaktadır. Böylece, mimari yapı nesneleşir; mimar değersizleşir; mimarlık, mesleğin formasyonunu almamış bireylerin karar verici olduğu bir ortam haline gelir.

Mimarlık disiplinindeki aktörlerin, kapitalizmin hegemonyası altındaki geleceğine dair düşünüldüğünde, “işveren”, star mimarlarla çalışmak ve mega projeler üretmek arzusuyla, kentlerin kapitalizmi besleyen bir taban olarak görülmesinde bir araç olmaktadır. Bu durumda, star mimar olmayan mimarların uygulamalarda yer alması zorlaşabilir; işveren mimarın tasarımcı yönünü görmezden geldiği için, mimarlık salt teknik içerik üreten bir yapıya dönüşebilir.Kullanıcının, popüler kültürden etkilenerek gönüllü olarak kullanıcı sıfatından mekân tüketicisine dönüştüğü izlenebilir. Bu sistemde tüketim toplumunun arzu ve beklentilerinden faydalanılmaktadır. Mekânın pazarlanmasında kullanılan ideal yaşam kurgusu, mekânla birlikte o yaşamın da satın alınacağı yanılsaması yaratır. Bu durumda, gelecekte kullanıcının yeni bir yaşam ve mekân arzusu sürekli tetiklenebilir; kullanıcı kendini ana aktör olarak görebilir, mimarın rolünü değersizleştirebilir.

Mekân, bağlamsız, çevresiyle uyumsuz, yersiz hale gelmekte; kent ise bu yapıların toplandığı bir havuza dönüşmektedir. Bu süreçte ihtiyaca göre tasarım, aidiyet ve yok-yerler kavramları yeniden şekillenir. Dolayısıyla, mekânların gittikçe daha hızlı tüketilebileceği, kentsel çevre duyarlılığı ve etiğin kapitalizm karşısında daha fazla ezilebileceği görülecektir.

Kişilere önerdiği ideal yaşamı, içinde hayatlarını sürdürecekleri mekânla uyumlu hale getirme misyonuna sahip, kendi eseriyle fark yaratan, özgünlüğünü sergileyen bir aktör olan “mimar”, kapitalizmin mimari mekânları oluşturması ve emek gücünü azaltmasıyla, metalaşan mekânların üreticisi ve mimarlığın mesleki değerini azaltan olmaktadır. Rolünün değişmesiyle mimar profesyonelliğini, dolayısıyla kendine ve mesleğine olan güvenini yitirmektedir. Meslek tanımının kendi idaresi dışında değiştirilmesinde pay edinmektedir.

Kapitalizm ile etik arasındaki ilişki etik zararınadır. Daha önce belirtildiği üzere, kapitalizm etkisiyle mimarın sorumluluklarının dönüşümünde eserin tekrarlanan bir hâl alması, reklam aracı haline gelmesi, mimarın mesleğe bakışının değişmesi ve diğer aktörlerin yönlendirmeleriyle karşılaşılır. Mesleğin ve mimari eserin bu olumsuz dönüşümü, mimari etiğe zarar veren bir döngü yaratmaktadır. Mimar bu döngünün neden olduğu çarkın içinde yer bulamadığında madden ve kariyer anlamında kayıplar yaşama tehlikesine girmektedir. Ne yazık ki mimari etiğe zarar veren kapitalist araçlardan (iletişim araçları, sosyal medya, popülarite vb.) kurtulmadıkça bu düzeni bozmak zor… O halde mevcut koşullar içerisinde kişinin mesleki tavrını oluşturması beklenmelidir. Büyük bir emekle, zor bir eğitimle yetişen mimarların mesleklerine ve meslektaşlarına karşı etik sorumluluklarını hatırlayarak, Lefebvre’in belirttiği üzere, mekânın “içine çeşitli maddeler doldurulmuş bir boşluktan ibaret olmadığını; fenomenlere, şeylere, fiziksel maddeliğe dayatılmış bir ‘biçime’ indirgenemeyeceğini”[34] anlaması gereklidir. Aksi halde, asıl işlevini unutan bir mimarlığın ve yaratıcısının varlığını sürdüremeyeceği açıktır. Geleceğin

mimarlarını bu gidişatı değiştirebilmek, mesleğini kapitalizm karşısında mağlup etmemek için atması gereken adımlar, yüzleşmesi gereken koşullar beklemektedir. Engellere verdiği tepkiyle kaybettiği mesleki özgüvenini geri kazanacaktır. Metni Harvey’den bir alıntı ile sonlandırıyoruz: “Biz asi mimarlar zihnimizdeki cesaretin farkında olup bilinmeze doğru aynı derecede spekülatif atılımlarda bulunmaya hazır olmadıkça tarihsel coğrafyanın insan potansiyelini sınırlarına doğru bilinçli bir şekilde iten etkin özneleri değil, salt nesneleri (işçi arılar gibi) gibi olarak kalmaya devam edeceğiz”[35]

NOTLAR

[1] Baudrillard, Jean, 2002, ‘‘Tüketimin Tanımına Doğru”, Mimarlık ve Tüketim, Çağdaş Mimarlık Sorunları Dizisi 3, Boyut Yayın Grubu, İstanbul, ss.67-73.

[2] Hatipler, Mustafa, 2017, ‘‘Postmodernizm, Tüketim, Popüler Kültür ve Medya’’, Bilgi Sosyal Bilimler Dergisi, sayı:1, ss.32-50.

[3] Evrensel, Özcan, 2015, ‘‘Metalaşma: Meta Biçiminin Gelişimi’’, Eğitim Bilim Toplum Dergisi, cilt:15, sayı:58, ss.60-115.

[4] Yırtıcı, Hakkı, 2002, ‘‘Tüketimin Mekânsala Örgütlenmesinin İdeolojisi’’, Mimarlık ve Tüketim, Çağdaş Mimarlık Sorunları Dizisi 3, Boyut Yayın Grubu, İstanbul, ss.9-39.

[5] McCracken, Grant, 1986, ‘‘Culture and Consumption: A Theoretical Account of The Structure and Movement of the Cultural Meaning of Consumer Goods’’, Journal of Consumer Research, cilt:13, sayı:1, ss.71-84.

[6] Yırtıcı, 2002.

[7] Atay, Güldehan Fatma; Demir, Ataman, 2005, ‘‘Mimari Üretimde Kullanım ve (ya) Katılım’’, Tasarım + Kuram, cilt:8, sayı:14, ss.96-109.

[8] Lefebvre, Henri, 2016, Mekânın Üretimi, Sel Yayıncılık, İstanbul, ss.24,56.

[9] Colomina, Beatriz, 2011, Mahremiyet ve Kamusallık: Kitle İletişim Aracı Olarak Modern Mimari, (çev.) A. U. Kılıç, Metis Yayınları, İstanbul, ss.43, 47.

[10] Yırtıcı, 2002.

[11] Yırtıcı, Hakkı; Uluoğlu, Belkıs, 2011, ‘‘Mekânın Altyapısal Dönüşümü’’, İTÜ Dergisi/a, cilt:3, sayı:1.

[12] “Etik”, https://sozluk.gov.tr/ [Erişim: 27.02.2020]

[13] Kuçuradi, İoanna, 2003, ‘‘Etik ve Etikler’’, Türkiye Mühendislik Haberleri, cilt:423, sayı:1, ss.7-9.

[14] Kuçuradi, 2003.

[15] Delancey, Craig, 2004, ‘‘Architecture Can Save The World: Building and Environmental Ethics’’, The Philosophical Forum, cilt:XXXV, sayı:2, ss:147-159.

[16] Sadri, Hossein, 2015, ‘‘Mimarlık ve Etik: Mesleki Etik Olur Mu?’’, METU Journal of the Faculty of Architecture, cilt:32, sayı:1, ss.91-104.

[17] Spector, Tom, 2001, Ethical Architect, Princeton Architectural Press, ABD, ss.8-9.

[18] Sadri, 2015.

[19] Hürol, Yonca, 2020, Mimarlık, Etik ve ..., Webinar etkinliği, TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi.

[20] URL1: https://www.dezeen.com/2017/10/20/architects-suffering-originality-syndrome-says-winy-maas-mvrdv-copy-paste/ Erişim Tarihi: 27.02.2020

[21] Heet, Erika, 2015, “Juhani Pallasmaa on Humane Cities, Monumental Architecture, and the Architect’s Role in Society”, Dwell, : https://www.dwell.com/article/juhani-pallasmaa-on-humane-cities-monumental-architecture-and-the-architects-role-in-society-dc049438 [Erişim: 29.02.2020]

[22] URL2: http://www.yapi.com.tr/haberler/mimaride-hersey-bir-kopya-midir_109257.html [Erişim: 27.02.2020]

[23] URL3: http://www.bbc.com/culture/story/20141112-great-artists-steal [Erişim: 27.02.2020]

[24] URL1.

[25] URL4: https://www.domusweb.it/en/architecture/2017/11/14/architects-copy.html [Erişim: 27.02.2020]

[26] Uzunçarşılı Baysal, Cihan, 2017, “Mega Projelere Genel Çerçeveden Bakmak”, Mimarist, sayı:58, ss.36-43.

[27] Bkz. Hornbeck, Elizabeth, 1999, “Architecture and Advertising”, Journal of Architectural Education, cilt:53, sayı:1, ss.52-57. Theocharopoulou, loanna, 1999, “Architecture and Advertising: Terms of Exchange?”, Arts and Architecture, 1944-1950. Thresholds, ss.6-11.

Kaplan Çinçin, Seda, 2018, “Erken 21. Yüzyılda Mekânsal ve Toplumsal Kimliklerin Değişimini Büyük Ölçekli Konut Projeleri Reklamları Üzerinden Okumak”, Mimarlık ve Yaşam, cilt:3, sayı:1, ss.1-20.

[28] Bkz. URL5: https://vogue.com.tr/metropol/10-mimara-sorduk-mimarlik-nedir [Erişim: 29.02.2020]. URL6: https://www.memurlar.net/haber/525838/mimar-olmak-icin-10-neden.html [Erişim: 29.02.2020]. URL7: https://www.parlakbirgelecek.com/tr/faydali-bilgiler/universite-secimine-baslarken/mimarlik-okumak-icin-10-neden [Erişim: 29.02.2020].

[29] URL8: http://www.mimarizm.com/haberler/gorus/livenarch-iv-kongresi-nden-ongoruler-izlenimler-degerlendirmeler_114121 [Erişim: 27.02.2020]

[30] Hatipler, 2017.

[31] Atay; Demir, 2005.

[32] Fisher, Thomas, 2010, Ethics for architects: 50 dilemmas of professional practice, Princeton Architectural Press, ABD, ss.75, 64-69.

[33] Vanlı, Şevki, 2007, “DOSYA: Gerçek ile Taklit Arasında Mimarlık Daha İyisi Yapılamaz Saplantısı: Tarihte Kültürel Ortaklık ve Taklit Üzerine Düşünceler”, Mimarlık, sayı:333, http://www.mimarlikdergisi.com/index.cfm?sayfa=mimarlik&DergiSayi=51&RecID=1255 [Erişim: 29.02.2020]

[34] Lefebvre, 2016, s.57.

[35] Harvey, David, 2015, Umut Mekânları, (çev.) Zeynep Gambetti, Metis Yayınları, İstanbul, s.311.

Bu icerik 1138 defa görüntülenmiştir.