311
MAYIS-HAZİRAN 2003
 
MİMARLIK'TAN

ODADAN

MİMARLIK DÜNYASINDAN

OKURLARDAN

DOSYA: SORUŞTURMA 2003
MİMARLIK GEÇMİŞİNİ DEĞERLENDİRİYOR

KENTSEL TASARIM VE KORUMA PROJESİ YARIŞMASI: ANTALYA KARAOĞLU PARKI, BELEDİYE BİNASI VE ÇEVRESİ

MİMARLIK VE KENT

KORUMA

  • YARARSIZ MİMARLIK
    Gürhan Tümer, Prof. Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi, Mimarlık Bölümü



KÜNYE
DÜNYADAN

Bunun Olması Mümkün mü?

Maria Casati, Mimar

Küçük bir uçak Milan’daki Pirelli Kulesi’ne çarparak üç kişinin ölümüne ve binada büyük bir hasara neden oldu. Bu trajik olayın dramatik doğası şehre aniden, modern zaman mimari varlıklarından oluşan kendine ait bir mirası olduğunu fark ettirdi. Bu, insanların bilmesi, desteklemesi ve koruması gereken, zarar görme ya da yıkım durumunda ise orijinali temel alınarak yenilenmesi gereken bir mirastı. 20. yüzyılın ustalarından olan Gio Ponti ismi, sonunda Pier Luigi Nervi ve diğer çalışma arkadaşlarıyla beraber haberlerde yerini bulmuştu. Ama bu haberler (kötü İtalyan pratiğinin bir örneği olarak) Gio Ponti’ye uluslararası statüsü ve çalışmalarının kalitesi üzerine yapılan eleştirel incelemeleri ile değil, sadece Pirelli Gökdeleni’ni tasarlayan mimar olarak yer veriyordu. Halbuki kulenin kültürel değerine dair daha düzgün bir tablo ortaya çıkabilirdi.

Kulenin yapımından beri, asıl kiracıları kuleyi terk etti, bina Lombardy Bölgesel Meclisi tarafından devralındı, kamusal yönetimler tarafından alışılmış muamelelerden geçti, iç mekanda yıkıcı modernleştirme çalışmalarına maruz kaldı ve eskiden cam ve alüminyum cephenin kenarlarındaki beton “omurgaları” tamamen saran orijinal kabuğunu kaybetti.

Kulenin yapım aşamasında ben de oradaydım. Gio Ponti’nin bir çok genç asistanından biriydim ve mimari tasarım ile son dokunuşların yavaş yavaş nasıl şekillendiğine şahit olacak kadar şanslıydım. Üzerinde yürünen tüm iç yüzeyler “fantastik Ponti” kauçuğundan yapılmıştı. Onun hayranlık uyandıracak şekilde bulduğu harika renk karışımlarına bu isim verilmişti. Hareketli duvarlardan alüminyum cephe panellerine kadar tüm detaylar özenle geliştirilmiş ve tasarlanmıştı. Başlangıçta tamamen şeffaf olması düşünülen cephe, sonuçta müşterinin isteği üzerine opak parapetleri olan panellerden yapıldı.

Kulede uçak kazasından önce bile özensizlik ve ihmal nedeniyle birçok ciddi hasar bulunuyordu.

Bina yıkıma terk edilmişti, çünkü ilgili fabrika kapandığından binanın “gresite” kaplama yapılamayacağı söyleniyordu. Bunlar sadece 2x2 cm. büyüklüğünde, parlak gri - portakal kabuğu yüzeylerden oluşan ve ışığı özel bir biçimde yansıtan karolardı. Eğer eski bir anıtı yenilemek için gereken doğru kararlılık ve kültürel bilinç olsaydı, bu kaplama yeniden üretilebilirdi. Orijinal iç bölmeler ve döşemeler kaldırılarak Ponti’nin biçemsel söylemine oldukça yabancı olan ürünlerle değiştirildi.

Tüm bu hasardan sonra, Milan Şehir Meclisi’nin 20. yüzyıl “varlık”larına karşı bu denli yüzeysel ve soğuk olmayı bırakmasını ve kulenin özgün tasarımına bağlı olarak yapılacak bir restorasyon çalışmasını üstlenmesini diliyorum. Eğer orijinal alüminyum kesitler yoksa, o zaman karolar yeniden yapılmalıdır. Aynı durum, kaplamalar ile zamanın ve özensizliğin etkisiyle tahrip edilmiş diğer bütün özellikler için de geçerlidir.

Şehir ve bölge meclisi üyelerine hatırlatmak isterim ki, bu şehir sadece tarihi anıtları ve zenginliği ile değil, aynı zamanda 20. yüzyıl uluslararası mimari ve tasarım sahnesine yaptığı dikkat çekici katkısı nedeniyle de dünyaca ünlüdür. Bu varlıklar ve kalitelerin, oldukça kayıtsız ve gerçek ilgiden uzak bir şekilde “bir yana kaldırılmaya” değil, gerçek tutkuyla korunmaya ihtiyaçları vardır. Okurlara da hatırlatmak isterim ki Milan, Burri tarafından parkın içinde tasarlanmış bir tiyatroyu yıkmış, yine parkta bulunan De Chirico’nun “su havuzu”nu ve Arman’ın “kürsü”sünü tamamen unutmuş ve Gio Ponti ile Alberto Roselli tarafından tasarlanan Corriere della Sera binasının cephelerini yok etmiştir. Şu anda da Ian Ritchie tarafından tasarlanmış “ışık saçan işaret”i daha yapımı tamamlanmadan yıkmaya başladı.

Pirelli Kulesi olayında sadece New York şehrinin ünlü Seagram Binası’yla ortaya koyduğu örneği takip etmemiz gerekiyor. Bu binada her şey orijinal statüsünde restore edilmiş ve bilimsel olarak yetenekli bir kurul ciddi değişiklikler yapılmamasını temin etmişti.

Bunun olması mümkün mü?

Yazı, L’arca (2002, n0:171)’nın editoryal sayfasından alınmıştır.

Bu icerik 3190 defa görüntülenmiştir.