334
MART-NİSAN 2007
 

İNGİLİZCE ÖZET / ENGLISH SUMMARY

TÜRKÇE ÖZET

GELECEK SAYILAR

MİMARLIK DÜNYASINDAN

DOSYA: KENTLER VE MEYDANLARI

  • Çevre, Kent, Mimarlık
    Jale Erzen

    Prof.Dr., ODTÜ Mimarlık Bölümü

    SANART Estetik ve Görsel Kültür Derneği Başkanı

MİMARLIK’tan 334



KÜNYE
KENT ESTETİĞİ:Türkiye Estetik Kongresi’nde “Çevre, Kent ve Mimarlık” Üzerine

Çevre, Kent, Mimarlık

Jale Erzen

Prof.Dr., ODTÜ Mimarlık Bölümü

SANART Estetik ve Görsel Kültür Derneği Başkanı

“Estetik Pratikler ve Estetik Söylem” çerçevesinde, özellikle günlük yaşamı ve sosyal ilişkileri en fazla ilgilendiren konu, kuşkusuz, yaşam alanının estetik açıdan incelenmesi ve değerlendirilmesi idi. Bu perspektiften baktığımızda, ‘estetik’ sözcüğünü, popüler kullanımından çok farklı bir şekilde anlamamız gerekiyor; ve bu anlayışın yaygınlaşması da aslında kongrenin önemli amaçlarından biri idi.

Kongrenin ilk ve sonuncu günü yapılan iki panel, kültürümüzün en yoğun ilgi alanlarını irdeledi. “Türkiye’de Kültür, Sanat ve Bellek” başlıklı panelde Kıymet Giray, Erhan Karaesmen ve Sabri Büyükdüvenci tarafından sanatçı pratiklerinin ve sanat tarihi değerlerinin ne tür kalıtımlardan beslendiği ve yeni kalıtım ve değerlere dönüşüp dönüşmediği irdelenirken; Jale Erzen, Abdi Güzer ve Çağatay Keskinok’un katıldığı “Çevre, Kent ve Mimarlık” konulu panel, kültürün altyapısının bir irdelemesi oldu. Çevre estetiğinin anlamından ve bunun kent ve mimari ile nasıl bütünleştiğinden söz eden Erzen’den sonra, Keskinok, kent estetiğinin biçimin ötesinde bir değer olduğunu dile getirerek, bugün Ankara’daki uygulamalardan söz etti. Abdi Güzer’in yaklaşımı ise daha kuramsal olarak beğeni konusunun göreceliliğini ve bunun sosyal ilişkiler, uluslararası dinamikler ve ekonomi ile ilişkisini ele alıyordu.

Konuyu öncelikle kapsayıcılığından ötürü çevre açısından ele alırsak, çevreyi hem insanı çevreleyen hem de onun tarafından içselleştirilen bir şey olarak anlamalıyız. Bu durumda çevre sadece doğa değil, doğa, kent ve mimarlık olarak fiziksel alanın bütününü içermektedir. Çevre kavramında doğa, kent ve mimari birbirinden ayrılamaz ve sürekli olarak birbirini besleyen ve etkileyen unsurlar olarak anlaşılır.

Çevre, insanın bireysel ve sosyal olarak kurduğu fiziksel ilişkilerin tüm alanını kapsamaktadır. Çevre ile ilgili estetik ise, bu ilişkileri biçimlendiren duyumlar işleyişi ve bunların algıya dönüştüğü zaman ürettiği değerler sistemidir. Estetik, biçim ve anlam ilişkisinin ürettiği bir değerdir. Çevreyi yalnızca doğa olarak anlamak, onu dışlamak ve insan ile ilişkisini önemsememek olur. Zira doğa, insan tarafından algılandığı andan itibaren bir değerler sistemidir. İnsanı en yakın planda çevreleyen mimari, daha geniş olarak çevreleyen kent ve de bu ikisini etkileyen ve bunların hem içinde hem de dışında olan doğa olarak düşünmeliyiz. Bir mimari yapı hiçbir koşulda tek başına bir varlık değildir. Bu ilişkilerin anlamını kavramaya çalışmak ve tasarımları buna göre yönlendirmek de estetiği ilgilendiren birşeydir. En basit ve kaba bir örnek, İzmir’de mimari etkinliğin düşünülmeden ve hesaplanmadan artması nasıl ki kentin hemen yanıbaşındaki doğayı bir mıcır alanına dönüştürerek yoketmişse, bunun aynı zamanda ekolojik ve psikolojik etkileri de olduğunu anlamak bir değer sisteminin farkında olmak demektir.

Kent içinde yapılan tüm uygulamalar böylesine zincirleme etkilere yol açar; bunlar da yalnızca ekonomik ya da politik değil, insanın tarihi, mirası, ataları, çocukları, geleceği ile olan ilişkilerini anlamlandırır ya da anlamları erozyona uğratır. Bu bakımdan estetik, herhangi bir konuya yalnızca pratik açıdan yaklaşım değil, o konuyu çok yönlü olarak değerlendirerek yaklaşım demektir. Nasıl ki, Kant’ın 3. Kritiğinde ayrıntılı olarak anlattığı gibi, estetik algının temelinde düş gücünün sonsuz oyunu ve anlamların giderek çoğalması ve sonsuz değerler yaratması yatıyorsa, kent, çevre ya da mimarlık konusunda estetik yaklaşım katiyen güzel bir biçim uygulaması olmayıp, konunun çok yönlü değerlerini gündeme getirerek onu yorumlamak anlamına gelir.

Pratik algının sadece bir amaca ve anlık çıkara dönük yaklaşımına karşın, estetik algı geniş bir farkındalıkla, karşısındaki şeyin zaman ve mekân içinde çok dolaylı, karmaşık ilişki ve niteliklerine yöneliktir. Bu anlamda, estetik bir yaklaşımda, örneğin, kentin içinde yapılan bir yol sadece trafiği değil, insanın kentle, birbiri ve doğa ile ilişkilerini, yolun zaman içinde kullanımındaki değişmeleri, ekolojik dengeleri ve daha birçok değeri gündeme getirir. Bu bakımdan estetik farkındalıkla yaklaşım, sürdürülebilirlik değeri ile bağdaştığı ve çevre, kent ve mimaride birçok değeri koruduğu gibi, insan kullanımı açısından da en sağlıklı olan uygulamaya yön verecektir.

Dünyanın akıllı ve amaçlı yaratıkları olarak, biz insanların çevreyi oluşturan unsurlar ve değerler konusundaki farkındalığı, bizleri aynı zamanda dünyadaki yaşamdan ve güzellikten sorumlu kılar.

Bu icerik 16827 defa görüntülenmiştir.