333
OCAK-ŞUBAT 2007
 

İNGİLİZCE ÖZET / ENGLISH SUMMARY

TÜRKÇE ÖZET

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • Albert Gabriel’in İzinde
    Mathilde Pinon-Demirçivi

    Doktora Öğrencisi, Paris-IV Sorbonne Üniversitesi. Araştırmacı, Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü

    Pierre Pinon

    Prof., Paris-Belleville Mimarlık Fakültesi. Danışman, Institut National

MİMARLIK’tan 333



KÜNYE
DOSYA: Gerçek ile Taklit Arasında Mimarlık

Gerçek ile Taklit Arasında Mimarlık: TAKLİT KİMLİKLER, SAHTE AİDİYETLER

Her ne kadar genel bir olgu olsa da, “ ‘mış’ gibi yapmak” son yıllarda özellikle kentlerin ve mimarlığın çok önemli bir sorunu haline geldi. ‘Mış’ gibi yapan kentsel çevreler, ‘mış’ gibi yapan yapılar, ‘mış’ gibi yapan strüktürler, ‘mış’ gibi yapan detaylar… Kentsel ve mimari anlamda ‘mış’ gibi yapılan, genellikle tarihsel referanslar içeriyor. Osmanlı, Selçuklu mimarisi ‘tadında’ yapılar: Avlulu mekân düzeni; çıkmalı cephe düzeni; sahte elemanlarla strüktürel düzen; yapıştırma, kendisi dışında başka herşeye gönderme yapan malzeme kullanımları…

Genel beğeni düzeyinin çekildiği nokta bu olunca, işveren ve kullanıcılar da geleneksel mimarlığı çoğu zaman beceriksizce taklit eden yeni yapıları talep ediyorlar. Tarihî yapıları dönüştürmek yerine, yeni yapıların geleneksel yapıy‘mış’ gibi davrananlarını üretiyorlar. Sadece mimar, işveren ya da kullanıcı değil, yerel yönetimler ve siyasiler de bunun doğru bir tercih olduğuna inanıyorlar. Hatta aydın olarak bilinen ve ortamı yönlendirme gücüne sahip yazar ve gazeteciler bile bunun doğru olduğuna inanıp, köşelerinde ‘ahkam’ kesebiliyorlar. Farklı dönemlerin üslup, anlayış ve ögeleri biraraya getiriliyor; aranan kimlik tarihe bakarak bulunuyor; ortaya çıkan ise kimliksiz bir mimari oluyor.

Bu sadece mimarlık alanının sorunu da değil. Kendi gibi olamama sorunu yaşamın hemen her alanında kendini gösterebiliyor. Örneğin, ülke gündeminin en önemli konusu Avrupa Birliği’ne entegrasyonun temelinde de benzer tartışmalar yatıyor. İzleme sürecindeki her kalem Batı değerlerine ne kadar ‘entegre’ olabildiğimizi ölçüyor. Çağdaş yaşam standardını edinebilmenin hemen tek yolunun Birliğe girmekten geçtiğine inanmanın temelinde de aranılan kimliğin ‘orada’ olduğuna olan inanç yatıyor.

Taklitle kazanılan yeni kimlikler, edinilen sahte aidiyetler, “kendi gibi olma” yolunda en önemli engel; çünkü “kendi gibi olma” arayışını bile engelliyor.

Bu icerik 3968 defa görüntülenmiştir.