330
TEMMUZ-AĞUSTOS 2006
 

İNGİLİZCE ÖZET / ENGLISH SUMMARY

TÜRKÇE ÖZET

MİMARLIK DÜNYASINDAN

DOSYA: X. Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri, 2006

MİMARLIK’tan 330



KÜNYE
GÜNDEM

İmparatorlukların Başkenti İstanbul, 2010’da Avrupa Kültür Başkenti

Deniz İncedayı

Doç. Dr., MSGSÜ Mimarlık Bölümü

Avrupa Kültür Başkenti (AKB) projesi, 1985 yılında Yunanistan Kültür Bakanlığı adına Melina Mercouri tarafından önerildiğinden bu yana Avrupa’nın farklı kentlerinde uygulanıyor. İlk olarak 1985’de Atina’da gerçekleştirilen projenin kültürel etkileşim ve katkı amaçlarından söz edilebilir. Uygulandığı yıllar içerisinde zamanla gelişen AKB projesi, 2000 yılından bu yana sadece Avrupa Birliği ülkelerinde değil, AB üyeliğine aday ülkelerde de gerçekleştiriliyor. Bu olanakla, İstanbul da gelecek yıllar için kültür başkentliğine aday olma fırsatını elde etmiş oldu.

İstanbul zaten yüzyıllardır bir kültür başkenti. Uygarlıklar tarihindeki yeri, coğrafi konumu, topografyası, doğal ve kültürel değerleriyle belki de dünyanın en özel kentlerinden birisi. İslam imparatorluğunun başkenti olmadan önce, binyıllık Pagan, binyıllık da Hıristiyan kültürlerini barındırmış bir coğrafya.(1) Tarih içinde, Pagan Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorluklarının başkenti olması, çağdaş İstanbul’un kimliğinin bugün de ayrılmaz bir parçası. Böyle bir açıdan bakarak; ya da İstanbul’un, 20. yüzyıla değin süren “uygarlıkların başkenti” olma özelliğini anımsayarak, “kültür başkenti” düşüncesine en uygun kentlerden birisi olduğunu söylemek abartılı olmayacaktır.

İstanbul tarih boyunca kimliğinde sürekli olarak doğu-batı sentezini geliştirmiş ve yaşatmıştır. Yüzyıllar boyunca Avrupa’nın ve Orta Doğu’nun en büyük kültür kentlerinden birisi olmuştur. Bu birikimiyle, “kültürler’in başkenti” olma ayrıcalığına sahiptir. Kentin mekânında, tarih boyunca Doğu ile Batı buluşmuş, etkileşmiş ve sentezlenmiştir. Sadece jeo-politik konumu nedeniyle değil; bu zenginliği, sentezci kimliğiyle de İstanbul “sürekli bir kültür kenti” olmuştur.

Kentin 2010 için “Avrupa kültür başkenti” olarak seçilmesi mutluluk ve kıvanç verici. Bir kent varolan nitelikleriyle ne kadar “kültür kenti” olursa olsun; Avrupa kültür başkenti projesi kapsamında onu farklı açılardan canlandırmak, yaratmak heyecan dolu bir süreç olacaktır. Söz konusu proje belirli bir zaman dilimine ait gibi gözükse de, kenti daha çok tanımak, tanıtmak, araştırmak ve yeni girişimler için bir fırsat olarak değerlendirilmelidir.

“Avrupa kültür başkenti” kavramı üzerine düşünmek, tartışmak başlı başına kültürel bir etkinliktir. “Bir kent ve kentliler, giderek bir toplum adına kültürel etkileşimden neler beklenebilir?”, “Kültür buluşmalarının bu bağlamda yeri ve anlamı nedir?” gibi sorularla önümüzdeki süreç, ülkenin kültür, çevre, sanat ve bilim politikalarına katkılar sağlayacaktır. Önemli bir fırsat, sanatın ve bilimin toplumla diyalogu olarak değerlendirilmelidir. Bu diyalog ne kadar sorgulayıcı, çok yönlü ve karşılıklı olabilirse, etkileri de o denli kalıcı olabilir.

Avrupa kültür başkenti süreci, öncelikle uluslararası bir etkileşim alanıdır. Bu bağlamda bir değişim sürecidir. İstanbul için, hazırlanan ve hazırlanacak birçok proje, kent, ülke ve toplum için çeşitli fırsatlar yaratmalıdır. Sözgelimi, proje İstanbul’un kültür varlıklarını dünyaya tanıtmak için önemli bir şans olarak görülebilir. Uzmanları tarafından planlanan ve düzenlenen sergilerle, etkinliklerle İstanbul kentinin kültür mirası alanındaki özel değeri dünyaya tanıtılabilir. Ustaca hazırlanacak projelerden beklenilmesi gereken, sadece geçici turistik sergiler, atölye çalışmaları veya etkinlikler değil, toplum için yeni adımlar oluşturabilecek yaklaşımları öneren kültür düşünceleri olmalıdır. Getirilecek yeni düşünceler, İstanbul için yaratıcılık kaynakları olarak görülmelidir. Kent ve kentsel yaşam için, bireysel ve kurumsal düzeyde birçok girişim bu organizasyon çerçevesinde gerçekleştirilme fırsatını yaratacaktır. Sanat ve bilim alanında yeni düşüncelerin paylaşılması, topluma açılması, bireysel ve kentsel yaşamda kültürel bir yenilik, zenginlik olarak değerlendirilmelidir.

İstanbul bir taraftan küresel gelişmeler karşısında kendisini yenileyen, bir taraftan da varolan miras zenginliğiyle çağdaş koruma ve yenileme yöntemlerini gerektiren yapısıyla kent-kültür ilişkisi alanında çok yönlü tartışmalara açıktır. Avrupa kültür başkenti etkinliklerinde toplumsal iletişim ve katılım merkezli hazırlanacak projeler, kolektif yaratıcılığı ön plana çıkartmalıdır. Sağlanacak etkileşimi kalıcı değerlere dönüştürebilmek ise bir hedef olarak düşünülmelidir. Önemli bir nokta, bu değerlendirmelerin sadece yabancı gözüyle değil, toplumumuz açısından da farklı bir görme biçimi yaratabilmesidir.

Böylesi büyük çaplı bir organizasyonun kent ve ülke için getireceği katkılar az değildir. Bunların başında turizm geliri katkısından söz edilebilir. Ancak kuşkusuz bu tür bir etkinliğin daha uzun erimli, kültürel yaşama dönük katkıları da, en az ekonomik kazanımları kadar önemsenmelidir. AKB projesi çıkış noktası olarak, kültürel etkileşim, kolektif yaratıcılık ve gelişim gibi hedefleriyle tanınmaktadır. Bu açılardan değerlendirildiğinde, İstanbul gibi tarihi, kültürel ve doğal değerleriyle özel bir kimliği bulunan bir kent için projeye, belki de diğer kentlere göre daha zengin bir anlam yüklemek yanlış olmayacaktır.

Kısaca yinelersek, AKB projesi, bir kent için kentsel yaşama dair farklı düşüncelerin arayışı, yeni ilham kaynaklarının oluşturulması, kent yaşamının zenginleşmesi gibi hedeflerle kent yaşamında bir katkı fırsatıdır, kalıcı değerlerin yaratıcısı olmalıdır. Bu sürecin kentin kimliğine uygun olarak planlanması, kurumsal projelerle desteklenmesi, sivil toplum için bir platform oluşturması hedeflenmelidir. Önemli bir konu, uluslararası böylesi bir platformda seçilmiş olan kente ait özgün kimliği yansıtabilmek, kente ait değerleri tanıtarak farklı düşüncelerle yeniden üretebilmektir. Bu bağlamda kentte ve toplumda bir farkındalık sürecini başlatabilmek olumlu ve kalıcı bir etki olarak görülebilir.

Notlar:

1. Kuban, D. 1996, İstanbul Bir Kent Tarihi, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı, İstanbul, s.3.

Bu icerik 2694 defa görüntülenmiştir.