328
MART-NİSAN 2006
 

İNGİLİZCE ÖZET / ENGLISH SUMMARY

TÜRKÇE ÖZET

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR

MİMARLIK’tan 328



KÜNYE
MEA ARCHITECTURA MEA CULPA

Dünyanın En Süslü Binası

Gürhan Tümer

Prof. Dr., DEÜ Mimarlık Bölümü

Bir uçta, binaları süslemenin cinayet işlemek kadar ağır bir suç olduğunu ileri sürenler var. Adolf Loos gibiler. Ve onun yaptığı bir ev: Steiner Evi.

Lâf aramızda, ben o binayı hiç sevmem. Keloğlan gibi, soyulmuş yumurta gibi, kabak gibi, tatsız tuzsuz bir şeydir.

Öteki uçta ise, mimarlıkta süslemeden vazgeçilemeyeceğini, dahası, asıl mimarlığın, binaları süslemek olduğunu söyleyenler var. John Ruskin gibiler.

Ruskin’in çok sevdiği Venedik’teki San Marco Kilisesi’ni bilirsiniz. Çok süslü bir binadır. O kadar ki, Mc Carty diye biri, söz konusu kilisenin bir ibadet mekânından çok, bir eğlence merkezine, bir pavyona benzediğini söylemiş.

Ama bence, dünyanın en süslü binası, İran Hükümdarı Sultan Ebû İshak’ın, Mimar Emir Celâleddin İbnü’l- Feleki Tevrîzî’ye yaptırdığı saraydır. Bu sarayın ne çizimlerini gördüm ne fotoğraflarını, ne de kendisini. Yalnızca ünlü Arap gezgin İbn Battûta’nın, o binayla, daha doğrusu, o binanın şantiyesiyle ilgili şu satırlarını okudum: “Toprak nakli için, hayvan derilerinden sepetler örülüp, üzerlerine ipek kılıflar geçirildi; hattâ yük hayvanlarının eyerlerinin örtüsü bile süslendi. Gümüşten baltalar yapıldı. Her tarafta mumlar yakıldı. Hafriyat esnasında, işçiler en güzel urbalarını giyip, bellerine ipek peştamal kuşanırlardı”.

Şimdi, diyorum ki: Şantiyesi bu kadar süslü olan bir binanın kendisi kimbilir ne kadar süslü olur? Dünyanın en süslü binası o olmazsa hangisi olur? Öyle değil mi?

Bu icerik 4200 defa görüntülenmiştir.