328
MART-NİSAN 2006
 

İNGİLİZCE ÖZET / ENGLISH SUMMARY

TÜRKÇE ÖZET

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR

MİMARLIK’tan 328



KÜNYE
KENTSEL PLANLAMA

SUÇ VE MEKÂN: Suçun Temsili Üzerine Düşünceler

Gülsen Yılmaz

Araş Gör., Gazi Üniversitesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü

Toplumun yaşadığı hızlı dönüşümler, olan biteni kavramak, normalleştirmek ve yön verebilmek için beraberinde yeni olguları ve kavramları getirmektedir. Kentsel planlamada, plancının çalışma ve hareket alanını yeniden tanımlamayı gerektiren “suş olgusu” ve bunun mekânsal temsili, son yıllarda önemle üzerinde durulan bir konu. “Mekânsal eşitsizlikleri ortadan kaldırmak ve güvenli kentsel mekânlar yaratarak yaşam kalitesi yüksek bir yapılı çevre oluşturmak” kent planlamada suç olgusunun doğru ele alınması ile gerçekleşebilir görünüyor. Yazar, kentsel müdahalelerin, suçun azaltılmasını, hatta ortadan kaldırılmasını sağlama gücüne sahip olduğunu vurguluyor.

Son yıllarda dünyada teknolojik, toplumsal ve siyasal yönden çok önemli dönüşümler yaşanmaktadır. Yaşanmakta olan bu dönüşüm süreci içinde toplumu kavramak / anlamak için kullandığımız kavramlar değişmekte, ortaya çıkan yeni olgular beraberinde yeni kavramsallaştırmaların gerekliliğini ortaya koymaktadır. Yeni kavramsallaştırmaların arkasında yeni ontolojik kabuller ve yeni temsil biçimleri vardır. Bugün kent planlama pratiği, pozitivist yaklaşım, alansal (territorial) mekân ve alansal mekânın denetimi üzerinden kurgulanmaktadır. Ancak, yaşanan değişimlerle mekânın ilişki ağlarına dönüşmesi, beraberinde kent planlamanın değişimini gerekli kılmıştır. Bir başka deyişle, eleştirel gerçekliğin ontolojik kabulleri ile temsil biçimindeki değişimler, paralelinde planlama pratiğinde de bir dönüşüm yaratmaktadır. Bu dönüşüm farklı olguları yeni temsillerle kavramamıza neden olmaktadır.

Suç olgusunun mekânsal temsili de tüm bu değişimler paralelinde değişmektedir. Günümüzde mekân ile suç arasındaki ilişkiler, suçun mekândaki dağılımını anlamak üzere kullanılan, özellikle analitik yaklaşımlar çerçevesinde sınırlı temsil edilebilmektedir. Bu çalışmanın amacı, genel olarak sosyo-mekânsal olanın temsil edilmesinin önemini ortaya koymak ve bu konudaki temsilin ortaya çıkardığı zorlukları kent planlaması kapsamında tartışmaktır. Bilimsel tartışma niteliğindeki bu çalışmada suçun temsili, zihinsel mekân, sosyal mekân ve fiziksel mekân (1) arasındaki ilişki ve değişen temsil biçimleri üzerinden kavranmaya çalışılmış ve suç-mekân ilişkisinin kent planlamada nasıl ele alınması gerektiğine dair ip uçları bulunmaya çalışılmış, bu bağlamda plancının yeni konumu tartışılmıştır.

SUÇUN MEKÂNSAL TEMSİLİ

Mekân sosyal olarak inşa edilmektedir. (2) Sosyal ilişkiler mekâna kazınmıştır. Sosyal süreç ve mekân karşılıklı ilişki içinde birbirlerini etkilemektedir. Bu bağlamda suç, sosyal olgu olduğu kadar mekânsal bir olgudur. Suç, mekân tüketmektedir; onun için mekâna kazınmıştır; suç mekân içinde varolurken işaret bırakmaktadır. Suç ya da olay ortadan kalksa da o işareti görebildiğimiz durumlar bulunmaktadır. Örneğin, özel ve kamusal mülklere zarar veren çete üyeleri ya da yasadışı örgütler, eylemleri, yarattıkları sosyal süreçlerde bir bölgeye zarar verdiğinde bölgedeki mülklerin değeri düşebilmekte, ticari ya da mesken alanlarından ürken insanların kaçarak bu alanları boşalttıkları görülebilmektedir. Eylem devam etmese de, çevrenin güvenlik duygusu yaratma kapasitesinin azalması ile mekânlar terk edilerek boşaltılabilmektedir.

Suç kavramı ele alınırken, zaman ve mekân simetrik olarak kabul edilmektedir. Ancak suç mekânı ilişki kurma üstünden tanımlanırsa, uzaklığın azalması nedeniyle zaman mekân sıkışması ortaya çıkabilir. Suç, işsizlik ve yoksulluk olguları gibi mekânsal eşitsizliklerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Suçun sosyo-mekânsal bir olgu olması (3), dağılımının hem sosyal hem de fiziksel yapının mekândaki farklılaşmasıyla ilgili olduğunu göstermektedir. Bu bağlamda bu tartışma, “Suçun oluşumunda mekânın etkisi nedir?” sorusu kapsamında suç ve temsil üzerinden yürütülecektir. Bu çalışmanın odağında yer alan mekân kavramı, Lefebvre’in “Birlik Teorisi”ndeki gibi örtüşmeyen üç mekân olarak ele alınmıştır. Fiziksel, zihinsel, sosyal mekân içinde suç olgusunu ele alan yaklaşımlar değerlendirilmiştir.

Suça ilişkin kuramlar, genel olarak suçun nedenini araştıran etiyolojik yaklaşımlar ve suçun zaman ve mekândaki dağılımını inceleyen epidemiyolojik yaklaşımlar olmak üzere iki farklı biçimde ele alınmaktadır. Bu yaklaşımların mekâna dönük olan ve olmayan kuramları bulunmaktadır. Burada çalışmanın genel çerçevesi ile bağlantılı olarak episdemiyolojik yaklaşım içinde yer alan mekân temelli ekolojik açıklamalar çerçevesinde tartışma yürütülmektedir. Ekolojik açıklamalar, 19. yüzyılın ilk yarısından başlayarak günümüzde de etkilerini sürdürmeye devam eden geleneksel kuramlar ile, 1970’li yıllarda bu teorilerin eleştirileri sonucu ortaya çıkan ve günümüzde geçerliliğini koruyan yeni kuramlara dayanmaktadır. Bu tartışmada yeni kuramlardan “sosyal düzensizlik kuramı”, “mekânsal davranış kuramı” ve “sıcak noktalar kuramları” (4) temel alınmıştır.

Sosyal düzensizlik kuramı, Şikago Okulu’nun basitleştirilmiş kent modelini temel alarak, kent yapısını sosyal düzensizliğe göre ortaya koymaktadır. (5) Bu kurama göre kentin büyümesi, merkezden gelen baskı ve dışa doğru genişleme ile olur. Bunun sonucunda bir sonraki halkanın içinden gelen halkanın baskıyla dönüştüğü ve bu süreçte büyüme baskısı ile içteki halkada yer alan evlerin kötüleştiği, kiraların düştüğü, fakir ve kalifiye olmayan işçilerin kötü nitelikli binalarda yaşadığı bir kent modeli vardır. Bu kuramın arkasında, suç oranının mahallelere göre değiştiği kabulü vardır. En yüksek suç oranı kiraların düşük olduğu, nüfusun azaldığı MİA’ya (Merkezî İş Alanları) yakın bölgedir. Merkezden uzaklaştıkça suç azalmaktadır. Tüm nüfusta benzer etnik/kültür karakteri gösteren bölgelerde suç oranının aynı olduğu kabulü, bu kuramın temelini oluşturmaktadır.

Sosyal düzensizlik kuramının amacı, suçun yoğun olduğu bölgelerin tespit edilmesi ve şüphelilerin sosyo-ekonomik yapısının, fiziksel koşulların vb. belirlenmesidir. Bu kuramın temsilinde en uygun mekânsal betimleme biçimi alansal temsildir. Alansal veriler kullanılarak bölgeleme yapılmaktadır. Alansal temsilde suç, sürekli mekân kavramı üzerinden temsil edilmektedir. Ancak, suç mekânında fiziksel temsilin baskın olması bir dezavantaj olarak görülebilir. Bu temsilde, farklı suç bölgeleri arasındaki etkileşim gözardı edilmiş, daha da önemlisi zihinsel mekân temsile yansıtılmamıştır.

Mekânsal davranış kuramının benimsenmesi durumunda amaç suça yönelik coğrafi profillerin çıkarılarak, suçlunun bulunmasını kolaylaştırmaktır. Sadece noktasal değil, aynı zamanda alansal verilerle suç temsil edilmekte ve bu kabuller üzerinden çalışmalar yapılmaktadır. Yapılan analizlerde, sosyal (eğitim, işsizlik) sosyo-ekonomik (gelir, mülkiyet, arsa değeri) demografik yapı (yaş, cinsiyet), fiziksel durum (yol, bina, arazi kullanımı), suç, suçlu sayısı vb. pekçok veri harita, grafik, diyagram ve topoloji ile temsile girmektedir.

Topoloji ile suçun görünen özelliklerinden çok, yapısal özellikleri ortaya çıkarılabilmektedir. Suçun ne zaman işlendiği konusu, diğer kuramlardan farklı olarak analiz edilmektedir. Bu ele alış biçimi, fiziksel durum ve zamanı eş önemde tutmaktadır. Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS), diğer farklı birtakım yazılımlar içinde ya hazır olarak bulunan ya da bunlar yardımıyla hesaplanabilen başka mekânsal analiz teknikleriyle birlikte kullanıldığında, suçun mekânsal ve zamansal dağılımını anlamakta ileri düzeyde imkânlar tanımaktadır. (6) CBS pratikteki çalışmalarda suçun temsili için kullanılmaktadır. Ancak, mekânsal davranış kuramında teori ile elde edilmiş tahmine dayalı bilgi yerine gerçek (actual) bilgi geçmekte, bu da temsilde bilgiyi kavrama ve üst dile geçme problemi yaratmaktadır. (7)

Suç dağılımını açıklamada yer, temel ve gerekli bir özelliktir ve suçlunun karakteristik özellikleri, suçun olasılığını etkileyen bir yerde olmalıdır. (8) Burada ortaya konulan, suçluyu aramayı amaçlayan “suçlunun mekânsal davranışı” kuramları kapsamında, suçlunun ya da şüphelinin sahip olduğu bilinen mekân (awareness space) ve aktivite mekânı (activity space) olmak üzere iki ‘yer’ kavramı tanımlanmaktadır.

Bilinen mekân, suçlunun yaşadığı yere ait bir ‘zihin haritası’dır (mental map). Bu harita, kişisel gözlemlere, arkadaş tavsiyelerine, ya da benzeri bilgi kaynaklarına dayanır ve birinin, belli bir dükkanı, lokantayı ya da tren istasyonunu nasıl bulacağını gösterir. Benjamin mekân temsilinde algı ve çağrışım (cognitive) haritalarının önemini (9) vurgulamaktadır. Suç konusu bu haritaların kullanıldığı bir alandır, insan kendi haritasına göre rasyonel davranmaktadır. Bilinen mekân içinde, aktivite mekânı yer alır ve suçlunun evi, işyeri, eğlence, alışveriş yeri, vb. rutin aktivitelerini geçirdiği yerleri kapsar. (10) Suçun mantıksal süreç yerine psikoloji ile temsiline işaret eder. (11) Dış dünyanın gerçeklerini zihne yansıtma probleminde sembolleştirme önemlidir; çünkü bu bir temsil problemidir.

Bu aktivite mekânları içindeki düğüm noktalarında, ancak suçlunun kendisinin bilindiği çevreden uzak yerlerde suç işlediği görülmektedir. Suç dağılımı kuramları kapsamında ortaya çıkan bir başka analitik yaklaşım ise ‘sıcak noktalar’dır (hot spots). Sıcak noktalar, belli düzeydeki suçların belirli dönemler boyunca süregelen biçimde yoğunlaştığı hassas alanlar ya da mekânlar olarak tanımlanmaktadır. (12) Sıcak noktalar kuramında suçların yer ve zaman değişimlerinin incelenmesini amaçlanmaktadır. En uygun mekânsal betimleme biçimi, noktasal temsilin kullanımı ile mümkündür. Noktasal temsille kent içi suçu açıklanarak, müdahale edilecek spesifik noktaların bulunması amaçlanmaktadır. Yere özgü niteliklerin temsil edilmesi (13) dönüşüm yaşayan dünyada (küresel-yerel bağlamında) önemlidir. Suçun temsilinde noktasal temsil, suçun yere özgü niteliklerinin temsil edilmesini sağlaması nedeniyle bir avantaj olarak görülebilir. Proaktif yerel (14) ile suç olgusu küreselin yereli içinde farklı özellikleri ile ortaya çıkarılabilecektir.

İlişkiler içindeki dünyada suç coğrafyası ve haritaları da değişmekte ve artık akışkanlar üzerinden ifade edilmenin gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Mekânın temsilinde akış üstünden oluşturulan haritalar suçu temsil etmekte kullanılabilmektedir. İlişki içindeki analizde, hem grafik hem de grafik olmayan veri girişleri katmanlar halinde gerçekleştirilir. Katman, aynı geometrik özelliğe (nokta, çizgi, alan) ve ortak tanımsal özelliklere sahip detayların bütünüdür. Örneğin, bina katmanı, yol katmanı, suç katmanı vb. durumlarda belli bir bölgeye ait grafik ve grafik olmayan bilgiler katmanlar halinde değerlendirilerek ilişkiler açığa çıkarılmaya çalışılır. İlişkiler içindeki dünyanın bir başka sorunu, suçun bilgisayar teknolojisi ile ağlar üzerinden de işlenebiliyor olmasıdır. Bilgi dahil her şeyin elektronik hale geldiği çağımızda artık suç da elektroniktir. Ekonomik olarak değerlendirildiğinde, banka kayıtlarında yapılan değişikliklerle hırsızlık yapılabilmektedir. Ya da siyasal olarak değerlendirildiğinde terör suçunun etkilerinin sınır ötesi sonuçlar doğurduğu görülmektedir. Tüm bu örnekler suçun (ağlar üzerinde akışı) akışkanlar mekânı ile temsil edilmesinin avantajlarını açıkça ortaya koymaktadır.

Suç mekânı düğüm noktaları (node) ve izler (path) üzerinden tanımlanan bir mekândır. Offner’a göre ağsal ve alansal (territorial) temsillerin birarada kullanılması gerekmektedir. Bu görüş paralelinde ağ merkezlerini kontrol etmek, yapıyı kontrol etmek demektir. (15) Bu bağlamda, suçun merkezini kontrol etmek, suçu azaltmak ya da suça müdahale etmenin ilk aşaması olarak görülebilir. Alansal olarak ağların eşit dağılımının söz konusu olmadığını savunan bu görüşe göre değerlendirilirse, suç da eşit dağılmamakta ve alansal eşitsizliklerin yaratılmasına neden olabilmektedir. Offner’a göre homojen akışlar içeren mekânlar, farklılıklara dayanan analizlerin yapılmasını engellemektedir. Buna göre suç, homojen akışlar içeren mekânlar yerine, farklı çıkar gruplarının stratejik oyunları ve ekonomik gerçeklikleri ile farklılaşmış mekânsal dinamikler üzerinde yer alacaktır. Suçun olmadığı ya da az olduğu bölgelerde avantajlı yerellikler vardır. Eskiden suçun olduğu bir noktanın önemi, coğrafi konumu ile belirleniyordu, şimdi ise akış üstünden belirlenmektedir.

Zaman ve mekânın ilişkilidir ve birbirinden koparılamamaktadır. Ağ (network) toplumunda mekân ve zaman teknolojilerin etkisi ile dönüşmekte ve mekân zamanı organize etmektedir. (16) Bu bağlamda, “Ağsal toplumda suç yerlerinin mekânından, suç akışkanlarının mekânına bir geçiş olduğu iddia edilebilir mi?” sorusu akla gelmektedir.

Berger’e göre kişisel deneyimleri oluşturmada mekân, zamandan daha önemli bir etkiye sahiptir. Bu görüşten yola çıkarak suçu mekân üstünden algılayabileceğimiz düşünülebilir. Örneğin biri gelip evimi soyduğunda, ilk olarak “21. yüzyılda yaşıyorum” diye düşünmem; yaşadığım semtin güvenlik problemi olduğunu düşünürüm. Bu olayda mekân üzerindeki algım ağır basmaktadır. Mekâna müdahale etme şansım vardır; daha güvenli olduğunu düşündüğüm başka bir mahalleye taşınabilirim. Bu örnek günlük yaşamda temsilin mekânları günlük yola bağlıdır (daily path/path dependent) (17) görüşünü desteklemektedir.

Teoriler dışında düşünüldüğünde “bireyin temsilindeki” değişimlerle suç olgusu nasıl değişebilir sorusu akla gelmektedir? Eğer insan farklı kapasitede olsaydı, suç olgusu nasıl değişecekti? Elbette insanın iyi ve kötü olarak temsili bu soruya verilecek cevabı farklılaştıracaktır. Suçlu birey toplumsal sistemde nasıl modellenecek? (18) Sosyal olan mı bireyin suçlu olmasını belirler? Gelişme, kalkınma ile birlikte sosyal ilişki üzerinden açıklandığında, suç bu sorulara cevap arayan yeni çalışma alanları ortaya çıkaracaktır. Bir toplumda suçla birlikte genelleştirilmiş kapasite düşmektedir; aslında her insan doğduğunda potansiyeller kümesidir. İnsana ve bilgiye yaklaşımın değiştiği son dönemlerde suça yaklaşım da bu kapsamda değişmelidir. Ağın ve ilişkilerin temsili üzerinden suç-mekân ilişkisi kurulmalıdır. Ancak ağsal mekânda suçun temsil problemi nasıl aşılır? Buna ilişkin bir kuram model bulunmamaktadır.

SONUÇ VE TARTIŞMA

Suç, işlendiği mekân, zaman ve etkilendiği dinamiklerle coğrafi bir olaydır. Hem sosyal hem de fiziksel yapının mekândaki farklılaşmasıyla ilgili olan suçun nasıl temsil edileceği konusu, Türkiye’de son dönemlerde önem kazanmış yeni bir çalışma alanı olarak görülmektedir. Sosyal ve mekânsal olanın temsili, kendi içinde düşünülerek karıştırılmadan ortaya koyulacak yeni temsil biçimi, suç gibi sosyo-mekânsal olguların kavranması için temel oluşturabilir. Bu yeni dünya düzeninde suçun arka planında nasıl bir ontolojik kabul olursa olsun, temsil biçimi sosyal mekânın yanardöner yapısını (19) yansıtmalıdır.

Suç olgusunu kavramak için beden ve zihin arasındaki ilişkiler (20) üstünden birey temsil edilmeli, mekânsal davranışlar bunun üstünden kavranmalıdır. Sosyal suç ağı ve mekânsal suç ağı farklı olabilmektedir; ancak ilişki netleştiğinde suçun sosyo-mekânsallığı açıkça görülmektedir. Sosyo-mekânsal olguların temsil probleminin çözülmesi, plancıların müdahale alanın genişletilmesini sağlayacaktır. Suç olgusu özelinde ele alınırsa, temsilin netleştirilmesi ile suçun kavranması kolaylaşacak, planlama daha yaratıcı pozisyonu ile suçu azaltmada daha etkin hale gelecektir.

Böylelikle, mekânsal eşitsizlikleri ortadan kaldırmak daha kolay hale gelecek ve güvenli kentsel mekânlar yaratılarak yaşam kalitesi yüksek bir yapılı çevrenin oluşturulması sağlanacaktır. Kent planlamada suç olgusu, hem ağsal hem alansal hem de noktasal temsillerin bütünleşmesi ile oluşturulacak bir temsile değerlendirilmelidir.

Toplumsal ve coğrafi özelliklerin biraraya getirilerek temsil edilmesinin gerekliliği, suç olgusu üzerinden açıkça görülmektedir. Suç eylemi pek çok olayla bağlıdır; bu nedenle aynı sonuca farklı temsillerle ulaşılmasına olanak verir. Ayrıca, sosyo-mekânsal olan suç olgusu zaman ve mekânı ayrıntılı bir şekilde ele almakta, eş önemde tutmaktadır. Epistemolojik olarak zaman ve mekânı eş önemde tutmasına bağlı olarak bir üst dil ve farklı bir temsil biçimi yaratma çabasından doğan sosyo-mekânsal ele alış, değişim içinde olan spesifik olarak suç olgusunu ve genel olarak tüm olguları anlamamıza ve plancının müdahale sınırlarının genişletilmesine olanak tanımaktadır. Bir başka deyişle, kent plancılarının varlık nedenine yeni anlamlar yüklenmektedir. Plancı, determinist yaklaşımdaki sadece gerçekleri yansıtan ayna olmaktan çıkmakta ve süreci etkileyen sosyo-mekânsalcı kimliğe kavuşmaktadır. Plancı nesnel bilgi üstünden suçu kavrarsa, ortaya çıkacak sorunları engelleyemez. Halbuki plancı suçu olumsal olarak görmeli, suçun yere özgü niteliklerini ortaya çıkararak kaotik düşünce (21) ile kent mekânında suçu azaltma gücüne sahip olmalıdır. Sonuç olarak, her ölçekte yapılacak kentsel müdahaleler suçun azaltılmasını, hatta ortadan kaldırılmasını sağlama gücünü içinde barındırmaktadır.

NOTLAR

1. Lefebvre, 1991

2. Sayer, 1985 .

3. Farooq, 1999 ;

4.http://www.egm.gov.tr/apk/dergi/36/web/kriminoloji/aygun_erdogan_yrd_doc_dr_h_sebnem_duzgun.htm, 2004

5. Clark, 2001

6. Düzgün and Erdoğan, 2003 .

7. Couclelis & Gottsegen, 1997 .

8. Wu, 2001 .

9. Gregory, 1991

10. Stangeland, 2003’de Brantingham and Brantingham,1981 .

11. Johnsanlaird, 1993 .

12. Canter,1998; Anselin et al, 2000’de Sherman and Weisburd,1995 .

13. Massey, 1994

14. Cooke, 1989

15. Offner, 2000 .

16. Castells, 1996 .

17. Gregory, 1994

18. Burt, 1982

19. Doel, 2003

20. Khaill & Boulding, 1996

21. Finke & Battle, 1996

KAYNAKLAR

Benjamin, A. 1998, “Lines of Work: Notes on Diagrams”, ANY, No: 23, ss. 12-15.

Burt, R. S. 1982, “Toward a Structural Theory of Action”, Network Models of Social Structure Perception and Action, Academic Press, New York.

Burt, R. S. 1992, Introduction and Chapter 1, Structural Holes: The Social Structure of Competition, Harvard University Press, Cambridge.

Canter, P. R. 1998, “Geographic Information Systems and Crime Analysis in Baltimore County, Maryland”, Crime Mapping and Crime Prevention. Crime Prevention Studies, Eds. D. Weisburd and T. McEven, Vol: 8, Monsey, Criminal Justice Press, New York, pp. 157-190.

Castells, M. 1996, The Rise of the Network Society, Oxford: Blackwell.

Casti, J. L. 1995, “Theory of Networks”, Networks in Action, Eds. D. Batlon, J.L. Casti and R. Thord, Springer – Verlag Berlin, Heidelberg, pp. 3-48.

Clark, G. A. 2001, “Social Disorganization Theory”, Encyclopedia of Criminology and Deviant Behavior, Chf.ed. C D. Bryant, Assoc.ed. P.A. Adler and C. Jay, Volume I: Historical, Conceptual, and Theoretical Issues, Brunner-Routledge, Taylor and Francis Group, USA, pp. 370-373.

Cooke, P. 1989, “The Contested Terrain of Locality Studies”, Tijdschrift voor Economische en Sociale Geografie, 80, pp. 14-22.

Doel, A. M. 2003, Gunnar Olsson’s Transformers: The Art Politics of Rendering the Co-relation of Society and Space in Monochrome and Technicolor, A Radical Journal of Geography, Antipode, Vol: 35, No: 1, Jan, Blackwell Publishing, USA.

Düzgün, H. S. and A. Erdoğan, 2003, A Methodology for Mapping and Spatial Analysis of Auto Theft and Theft From Auto Incidents in the City of Konya, Forensic Science International, Vol: 136, Suppl.1, pp. 15-16.

Erdoğan, A. and H. Ş. Düzgün, “Suç Haritalaması Ve Diğer Analitik Yaklaşımlar”, ODTÜ, http://www.egm.gov.tr/apk/dergi/36/web/kriminoloji/aygun_erdogan_yrd_doc_dr_h_sebnem_duzgun.htm (tarih: 7 Haziran 2004)

Farooq, A. 1999, Social and Spatial Implications of Community-Based Residential Environments on Crime in Urban Settings, Ph.D. Thesis submitted to Georgia Institute of Technology.

Finke, R. A. and J. Battle, 1996, Chaotic Cognition: Principles and Applications, Lawrence Erbaum Associates, Marvok. Pp. 1-64,

Graham, S., 2000, “Constructing Premium Network Spaces: Reflections on Infrastructure Networks and Conteporary Urban Development”, International Journal of Urban and Regional Research, Vol: 42.pp 1-14.

Gregory, 1994, “Interventions in the Historical Geography of Modernity: Social Theory, Spatiality, and the Politics of Representation”, Geografiska Annaler, 73 B (1), pp. 17-44.

Couclelis, H. and J. Gottsegen, 1997, “What Maps Mean to People: Denotation, Connotation, and Geographic Visualization in Land-use Debates”, Spatial Information Theory: a Theoretical Basis for GIS, Eds. Steven Hirtle and Andrew U. Frank, International Conference COSIT'97, Lecture Notes in Computer Science, No: 1329, Springer-Verlag, Berlin, pp. 151-62.

Hagget, P. and R. J. Chorley, 1969, Network Analysis in Geography, Edward Arnold, London.

Hagget, P., A. Cliff and A. Frey, 1977, Point Patterns’ Locational Methods, Edward Arnold Press, London, pp. 414-447.

Johnsanlaird, P. 1993, “The Nature of Explanation”, “The Doctrine of Mental Logic”, Mental Models, Harvard University Press, Cambridge.

Karakaş, E., S. Karadoğan ve H. Arslan, 2003, CBS Ortamında Suç Haritalama Teknikleri, 1. Polis Bilişim Sempozyumu, Basılmamış Bildiri, Ankara. (www.polis.gov.tr/sempozyum2003/Bildiriler/CBS_Ortaminda_Suc_Haritalama_Teknikleri.pdf)

Khaill, E. and K. Boulding, eds., 1996, Evolution, Order and Society, Routledge, London, UK.

Lefebvre, H. 1991, The Production of Space, Basil Blackwell, London. (Plan of the Present Work)

Massey, D. 1991, “The Political Place of Locality Studies, Space Place and Gender, Polity Cambridge”, Environment and Planning A Vol: 23, pp 267-281.

Offner, J. M. 2000,” ‘Territorial Deregulation’: Local authorities at Risk From Technical Networks”, International Journal of Urban and Regional Research, Vol: 24.1.

Sayer, A. 1985, “Social Relations and Spatial Structures”, The Difference That Space Makes, Ed. D. Gregory and J. Urry, Macmillan, London.

Seidman, S. B. 1987, “Relational Models for Social Systems”, Environmental Planning B. Planning and Design, Vol: 14, pp. 135-148.

Somol, R.E., A. Benjamin and S. Allen, 1998, Berkel, “Diagrams-Interactive Instruments In Operation”, Diagrams Matter, eds. B. Van Berkel, B. and C. Bos, Oxford: Blackwell.

Stangeland, P. 2003, Catching a Serial Rapist: Hits and Pitfalls in Criminal Profiling, Third European Academy of Forensic Science Meeting, 22-27 September 2003, İstanbul.

Tekeli, İ. 1999, Modernite Aşılırken Siyaset, İmge Yayıncılık, Ankara.

Tekeli, İ. 2001, Modernite Aşılırken Kent Planlaması, İmge Kitapevi, Ankara.

Way, C. E. 1991, Knowledge Representation and Metaphors, Kluver Academic Publishsers, Dordirecht.

Wu, T. 2001, Analysing Crime Spatial Patterns Using Remote Sensing and Geographical Information System Technologies: Investigating the Urban Opportunity Structure Model of Jackson, Mississippi, Ph.D. Thesis submitted to Lousiana State University and Agricultural and Mechanical College.

Bu icerik 10583 defa görüntülenmiştir.