419
MAYIS-HAZİRAN 2021
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • Salgın, Mekân, Nekroiktidar
    Pelin Tan, Prof. Dr., Batman Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Kıdemli Araştırmacı, Center for Arts, Design and Social Research Enstitüsü, Boston

YAYINLAR



KÜNYE
MİMARLIK GÜNDEM

Çılgın Proje Kanal İstanbul, İçinden Kanal Geçen Bir Yenişehir Projesi mi?

Nuran Zeren Gülersoy, Prof. Dr., Mimar

“Bir seçim yatırımı olarak gündeme gelen çılgın proje Kanal İstanbul, ‘İstanbul Boğazı’ndaki yaşamı ve kültürel varlıkları tehdit eden deniz trafiğini en aza indirerek boğazın her iki girişinde yoğun trafikle karşı karşıya kalan gemilere alternatif geçiş olanağı sağlamak ve boğazı korumak üzere geliştirilen bir proje’ olarak tanıtıldı. Bu tanıtımın hemen ardından kanal projesinin yalnızca bir ulaşım projesi olmadığı; bayındırlık, tarım, eğitim, istihdam, şehircilik, aile, konut, kültür, turizm ve çevre gibi birçok sektörü ilgilendiren bütünleşik bir proje olduğu açıklandı.” “Önerilen proje, araştırılmış ve doğru tasarlanmış bir planlama sürecine dayanmamaktadır. Planlama alanının mevcut arazi kullanımı ve potansiyeli, koruma ilkeleri ve öngörülen kullanımlarla birlikte değerlendirildiğinde, planda tanımlanan ilkelerin gerçekçi olmadığı, İstanbul Çevre Düzeni Planı’nın ilkeleri ile uyuşmadığı, planda öngörülen kullanım kararları ile örtüşmediği ve sürdürülebilir koruma ilkelerine uygun olmadığı görülmektedir.”

 

Dönemin başbakanı, Recep Tayyip Erdoğan 12 Haziran 2011 seçimleri öncesi, 27 Nisan 2011 tarihinde “Türkiye Hazır Hedef 2023” toplantısında herkesin merakla beklediği “çılgın proje”sini açıkladı: “İstanbul, artık içinden iki deniz geçen bir şehre dönüşecek. Karadeniz ile Marmara Denizi arasında yaklaşık 45 ile 50 kilometre arasında bir kanal yapılacak. İstanbul’da bu projeyle beraber iki yarım ada, bir ada oluşuyor. Avrupa Yakası zaten bir yarım ada, fakat şimdi bir ada oluşacak ve bu projeyle beraber bir yarım ada daha oluşacak. İstanbul’a ‘Kanal İstanbul’u kazandırıyoruz.” Bir seçim yatırımı olarak gündeme gelen çılgın proje Kanal İstanbul, “İstanbul Boğazı’ndaki yaşamı ve kültürel varlıkları tehdit eden deniz trafiğini en aza indirerek boğazın her iki girişinde yoğun trafikle karşı karşıya kalan gemilere alternatif geçiş olanağı sağlamak ve boğazı korumak üzere geliştirilen bir proje” olarak tanıtıldı. Bu tanıtımın hemen ardından kanal projesinin yalnızca bir ulaşım projesi olmadığı; bayındırlık, tarım, eğitim, istihdam, şehircilik, aile, konut, kültür, turizm ve çevre gibi birçok sektörü ilgilendiren bütünleşik bir proje olduğu açıklandı. Ülkede ekonomik büyümenin sürdürülebilmesi ve artan nüfusa yeni yerleşim alanları açılabilmesi için devletin koordinasyonunda bu tür büyük projelerin hayata geçirilmesinin büyük önem taşıdığı vurgulandı.[1]

Kanal İstanbul projesinin açıklanmasından sonraki süreçte, İstanbul’un Avrupa Yakası’nda belirlenen alanda 2012/3573 ve 2014/6028 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 644 sayılı KHK çerçevesinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilendirildi ve Kanal İstanbul projesi için tahsis edilen alan, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Kanunu kapsamında değerlendirildi. Söz konusu alan, olası afet riskini bertaraf etmek üzere yeni yerleşim alanı olarak kullanılmak amacıyla, Bakanlık tarafından “rezerv yapı alanı” olarak belirlendi. Yeni yerleşim alanları ve çevredeki diğer fonksiyonların bütününe “Yenişehir” adı verildi. Yenişehir içinde yer alan Kanal İstanbul da kuzeyden güneye 45 km. uzunluğunda 400 metre genişliğinde bir su yolu olarak planlandı.[2]Bütün bu gelişmelere paralel olarak Kanal İstanbul projesini planlama sistemine oturtmak ve planlama sürecindeki olası yasal engelleri ortadan kaldırmak üzere bir dizi karar geliştirildi. 14.04.2016 tarihinde İmar Kanunu’na “İmar planları kararları ile yapay olarak oluşturulan ve deniz araçları ile ulaşımın sağlandığı su geçidi” olarak tanımlanan “su yolu” maddesi eklendi ve Kanal İstanbul İmar Kanunu kapsamına alındı. 30.05.2016 tarihinde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından, belirlenen rezerv yapı alanındaki tarım alanlarının tarım dışı kullanımı uygun görüldü ve tarım alanları yapılaşmaya açıldı. 2018 yılında da Mera Kanunu’nda yapılan değişiklikle mera alanlarının orta malı vasfı kaldırılarak Hazine adına tescili kabul edildi ve mera alanları da yerleşmeye açıldı.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan Kanal İstanbul Projesi Çevresel Etki Değerlendirilmesi Raporu Aralık 2019’da askıya çıkarılarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 17 Ocak 2020 tarihinde onaylandı.[3] Kanal İstanbul projesinin 7 yılda tamamlanacağı ve 75 milyar TL’ye mal olacağı açıklandı. 23.12.2019 tarihinde rezerv yapı alanı ve dolgu alanlarını kapsayan, alt ölçekli planlama çalışmalarını yönlendirmek üzere hazırlanan İstanbul İli Avrupa Yakası Rezerv Yapı Alanı 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Plan Değişikliği Açıklama Raporu ve F21, G21 Plan Paftaları, 1 no.lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 102. maddesi uyarınca ÇED süreci tamamlanmadan onaylandı ve yapılan plan değişikliği 1/100.000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı’na işlendi. Daha sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından alt ölçekteki planlama çalışmalarına başlandı.

İçinde Kanal İstanbul’un ve yeni İstanbul Havalimanı’nın da bulunduğu “Yenişehir” olarak adlandırılan alan, Çatalca Yarımadası’nın ortalarında yer almakta, yarımadanın kuzeyinden güneyine doğru 10 ilçenin sınırları içine girmekte, 19 mahalleyi kapsayan 36.453 hektarlık alana yayılmaktadır. Ayrıca rezerv alan sınırları içerisinde İstanbul’un yaşamsal su kaynakları Küçükçekmece Gölü, Sazlıbosna Baraj Gölü, Terkos Gölü’nün bir kısmı olmak üzere toplam 2.954 hektarlık göl alanı da bulunmaktadır. Alanın sadece % 4’ü yerleşim alanıdır. Geri kalan kısımlarının % 50’si etkin bir şekilde ekilen ve biçilen tarım alanıdır. Kanal İstanbul projesine tahsis edilen toplam 36.453 ha alanın mevcut durumda % 43,65’i (15.910 ha) kuru tarım alanı, % 0,55’i (200 ha) mera alanıdır. Alan içerisinde toplam 2491 hektar orman alanı yer almaktadır.[4] Kanal İstanbul proje alanı çok önemli arkeolojik ve doğal alanları da içermektedir. Küçükçekmece Lagün Gölü, Sazlıdere Havzası, Terkos Havzası’nın doğusu, Karadeniz kıyısındaki fosil kumulları önemli doğal alanlardır. Bathonea Antik Kenti ile Küçükçekmece lagün havzasında bulunan Yarımburgaz Mağaraları, yeni statüsü nitelikli doğal koruma alanı olarak tanımlanan Küçükçekmece İç Dış Kumsalı, Soğuksu I. Derece Doğal Sit Alanı, Küçükçekmece merkezinde yer alan Rhegion I. ve II. Derece Arkeolojik Sit Alanları Kanal İstanbul projesinin tehdidi altındaki arkeolojik alanlardır.[5]

Boğazı korumak ve alternatif geçiş olanağı sağlamak üzere geliştirilen bir su yolu projesi olarak gündeme gelen Kanal İstanbul “çılgın projesi”, plan raporunda “Sahip olduğu su yolu ve dünyanın en büyük havalimanı projeleri ile özdeşleşen ve bütünleşen, öncelikle turizm potansiyelinin ön plana çıkarıldığı, çevresel, ekonomik ve toplumsal sürdürülebilirlik ilkelerini mekâna yansıtarak yaşam kalitesini yükselten, İstanbul genelinde gerçekleşen deprem odaklı kentsel dönüşümlere büyük bir ivme kazandıran, bilim ve teknolojiye dayalı ticaret ve hizmet ağırlıklı bir ekonomiye dayanan, küresel ölçekte güçlü ve yeni açılımlar getiren, yaşam kalitesi yüksek yeni bir şehir oluşturmak”[6] olarak açıklanan amacından da açıkça anlaşıldığı gibi aslında İstanbul’un korunması gerekli yaşam alanlarını “yapılaşmaya açma” projesidir.

6306 sayılı Yasaya dayanan proje, İstanbul genelinde gerçekleşen deprem odaklı kentsel dönüşüm uygulamalarına büyük bir ivme kazandırma iddiasındadır, ancak ticaret ve hizmet ağırlıklı bir ekonomiye dayanan, küresel ölçekte açılımlar getiren, yaşam kalitesi yüksek üst gelir grubuna ve yurt dışı alıcılara yönelik yeni bir yerleşme projesi olarak tanımlanmaktadır. Nüfusunun 500.000’i geçmeyeceği belirtilen “Yenişehir” alanı içerisinde, kentsel yerleşik alan, kentsel gelişme alanı ve özel proje alanı olarak tanımlanan yerleşim alanlarına ek olarak havalimanı, 2. ve 3. derece merkezler, teknoloji geliştirme bölgesi, plan değişikliği ile konuta dönüştürülmesi önerilen lojistik bölge, turizm bölgesi, eko turizm alanı, sağlık turizmi, üniversite alanı, kentsel ve bölgesel yeşil ve spor alanı; kentsel ve bölgesel sosyal altyapı alanı, terminal (otogar), kıyı tesisleri alanı gibi işlevler önerilmektedir. Gayrimenkul sektörü yoluyla ekonomiyi canlandırma çabalarının politik bir ürünü olarak ortaya çıkan “Yenişehir projesi” 6306 sayılı Kanunun gereklerine ve toplumun gerçek ihtiyaçlarına yanıt veren bir rezerv alan olarak görünmemektedir. Hangi riskli alanın veya alanların “rezerv yapı alanı” olduğu da anlaşılamamaktadır. Alanda yaşayan nüfus sınırlı gelir ve eğitim düzeyindedir ve çoğunluğu sanayi sektöründe işçi olarak çalışmakta, tarım, hayvancılık ve balıkçılıkla geçinmektedir. Bu nüfusun önerilen projede yaşama şansı olası görünmemektedir ve planda nerede barındırılacağına ilişkin bir öneri de yoktur.[7]

Önerilen proje, araştırılmış ve doğru tasarlanmış bir planlama sürecine dayanmamaktadır. Planlama alanının mevcut arazi kullanımı ve potansiyeli, koruma ilkeleri ve öngörülen kullanımlarla birlikte değerlendirildiğinde, planda tanımlanan ilkelerin gerçekçi olmadığı, İstanbul’un planlama yasası sayılan 2009 onay tarihli 1/100 000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı’nın ilkeleri ile uyuşmadığı, planda öngörülen kullanım kararları ile örtüşmediği ve sürdürülebilir koruma ilkelerine uygun olmadığı görülmektedir.[8] Önerilen işlevler ve yer seçimleri hatalıdır ve bu nedenle revizyon planları ile uygulamaya geçmeden sürekli değişiklikler önerilmektedir. Projenin İstanbul’un kültürel ve doğal değerlerine, arkeolojik alanlarına, tarım ve orman alanlarına, su havzalarına kısaca İstanbullunun yaşam kaynaklarına telafisi imkansız zararlar vereceği açıktır ve “Kanal İstanbul çılgın projesi”nin hiçbir boyutunda kamu yararı görülememektedir.

NOTLAR

[1] ÇŞB, 2019, İstanbul İli Avrupa Yakası Rezerv Yapı Alanı 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Plan Değişikliği Plan Açıklama Raporu, İstanbul.

[2] ÇŞB, 2019.

[3] UAB, 2019, “Kanal İstanbul Projesi Kıyı Yapıları”, Kanal İstanbul Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu.

[4] ÇŞB, 2019.

[5] Ozar, Yiğit, “Kültürel Miras: Arkeoloji”, Kanal İstanbul Çalıştay Raporu, 10 Ocak 2020, İBB, İstanbul, ss.91-94.

[6] ÇŞB, 2019.

[7] Gülersoy Zeren, Nuran, 2020, “Kanal İstanbul - Yenişehir Projesi’nin Şehir Planlama Bakış Açısı ile İrdelenmesi”, Kanal İstanbul-Çok Disiplinli Bilimsel Değerlendirme, (ed.) Derin Orhon, Seval Sözen, Naci Görür, İstanbul Kültür ve Sanat Ürünleri A.Ş., İstanbul. ss.420-447.

[8] İBB, 2009, 1/100.000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı Raporu, IMP, İstanbul. Gülersoy Zeren, 2020.

 

 

 

 

Bu icerik 1779 defa görüntülenmiştir.