407
MAYIS-HAZİRAN 2019
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
CUMHURİYET DÖNEMİ MİMARLIĞI

Ankara’da Erken Cumhuriyet Döneminin Medar-ı İftiharı: Musiki Muallim Mektebi

Leyla Alpagut, Doç. Dr., Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Mimarlık Bölümü

Cumhuriyetin başkenti Ankara’nın modern yüzünü temsil eden binalardan olan Musiki Muallim Mektebi, Cebeci’de bulunduğu meydanda önemli bir nirengi noktası. Tarihten aldığı referansları modern mimarlıkla yoğurarak öncü bir işlev için Ernst A. Egli’nin tasarladığı bu yenilikçi yapıyı ele alan yazar, yapıyı kentin estetik bir objesi olarak tanımlıyor.

 

“Modern”in Türkiye’deki ilk temsilcilerinden olan Musiki Muallim Mektebi, bu özelliğini sadece binasının modernist çizgisinden değil, eğitim programından yetiştirdiği öğretmen ve sanatçı bireye, kent içindeki konumundan kentsel kimliğe katkısına kadar bütün dinamiklerinden alır. (Resim 1, 2) Musiki Muallim Mektebi, İsviçreli mimar Ernst A. Egli’nin tasarımı olan binasının (1927-1929) yapımından çok daha önce, 1924 yılında açılmıştır. Atatürk’ün çağdaş bir ulus kurma kararlılığı, yeniliklerin temelini her türde ve kademedeki eğitimin oluşturacağı düşüncesini güçlendirmiş, “Muasır medeniyetler seviyesine ulaşma” hedefinde müzik konusu önemsenmiştir.

Musiki Muallim Mektebi binası, simetrik kütle özellikleri, teras çatısı, kolonlu giriş düzenlemesi ile 1920’lerin sonunda kesinlik kazanan modern mimarlık biçimlerinin öncülerinden olduğu kadar, Türkiye’ye özgü yeni bir mimarlık anlayışı üretme peşinde olan Egli’nin “sentez” çabasında dönüm noktasını oluşturur. Yapı, klasik Osmanlı medrese şeması göndermesinin

arkasında, işlevsel ve zarif çözümler barındırır. Müzikte de mimarlıkta olduğu gibi Avrupa’dan doğrudan aktarılmış bir modernlik değil, ulusal kültüre dayalı sentez amaçlanmaktadır. Egli, mimarlığında Anadolu’ya özgü arayışlara girişmiş, modern bir Türk mimarlığı için çıkış noktası aramıştır. Musiki Muallim Mektebi, müzik ile mimarlık arasındaki bu ortak arayışın ürünü olarak şekillenmektedir.

Makalede, Musiki Muallim Mektebi binasının Türk modern mimarlığı içindeki özgün kimliğinin, kentin bileşeni olarak işlevsel ve biçimsel değerlerinin tanıtılması, erken Cumhuriyet döneminin mimari yönelimleri içindeki öncü rolünün tartışılması amaçlanmıştır.

Müzik Okulu için Modern Bir Bina ve Ernst A. Egli

Cumhuriyet yönetimi, daha başından beri çok sesli Avrupa müziğini, bir ilerleme göstergesi olarak araçsallaştırmıştır. Batı müziğini esas alan çalışmalar yapılması, bunu yurda tanıtıp yaygınlaştıracak müzik öğretmenlerinin eğitilmesi ve Cumhurbaşkanlığı’na bağlı olan orkestraya sanatçı yetiştirilmesi için 15 Eylül 1924 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olarak Musiki Muallim Mektebi kurulmuştur. (Resim 3)

Musiki Muallim Mektebi eğitimine Cebeci’de mevcut birkaç kerpiç binada başlamış, daha sonra bu binalar Milli Eğitim Bakanlığı tarafından satın alınıp yıktırılarak yerine yapılacak yeni binanın tasarımı Egli’ye verilmiştir. (Resim 4) İnşaatın temeli 1927’de atılarak 1929 yılında

tamamlanır. Yapı mimarın ilk tasarımları arasında yer almakla birlikte, yapıldığı dönemin yayınlarında, modern mimarlığın memleketteki ilk ve öncü örneklerinden biri olarak övülüyor, mimarlık alanında Batı’dan hiç de geri kalınmadığının göstergesi olarak yüceltiliyordu. “Asri” görünüşünün yanında binada Batı müziğini temel alan çalışmalar yapılacak olması, devrimlerin yapıldığı bu ilk yıllarda Musiki Muallim Mektebi’ne yüklenen anlamı bir kat daha artırıyordu: “1930’dan önceki ve sonraki bu yıllarda yapacağım binalar benim için çok büyük önem taşıyordu. Bunlar öncelikle şu ikisi idi: Ankara’daki Ticaret Orta Okulu (Lisesi) ve Ankara Cebeci’deki Musiki Muallim Mektebi ki bu daha sonra Müzik Yüksek Okulu, daha sonra Carl Ebert’in yönetiminde Konservatuar (tiyatro-opera okulu) oldu. Planı ve büyük çatısı ile Ticaret Okulu, izleyeceğim mimari yolda benim hâlâ kararsız kaldığımı gösterir. Buna karşılık Müzik Okulu ile beni sevindiren (sadece beni değil) bir yola girdim.”

1927-30 yılları arası, Egli’nin “kararsızlık” yaşadığı ve aştığı bir zaman dilimidir. “Müzik Okulu” ile beni sevindiren bir yola girdim” sözleri, aslında neredeyse eşzamanlı olarak tasarladığı Ticaret Lisesi binasının kimi biçimsel özelliklerine ilişkin memnuniyetsizliğini artık giderdiğinin ve Türkiye’ye özgü modern mimari arayışında bir yol bulduğunun haberini verir. Bu kendisini ve herkesi memnun eden tasarım karakteri, aynı zamanda modern olanı da formüle etmekte ve bu yönü ile dönemin Türkiye ve Avrupa yayınlarında örnek gösterilmektedir.

“Ankara’nın en güzel binalarından biri” ve “Cebeci semtinin sureti” olarak kabul edilen yapının 1931 yılında Ankara İmar Müdürlüğü tarafından çevresinin düzenlenmesi için girişimlerde bulunulduğu, Milli Eğitim Bakanlığı’nın okulun önünde açılmasını tasarladığı bir meydan ile sonradan inşa edilerek ön kısmı kapatan birtakım küçük binaların yıktırılmasının düşünüldüğünü belirtmiştir. Sibel Bozdoğan’ın belirttiği gibi Hakimiyet-i Milliye gazetesinde 1930’da yayımlanan ve Modern Mimarlık Kongresi’nin 1928 tarihli La Sarraz bildirisinden alıntı yapılan bir yazıda, Walter Gropius, Adolf Meyer gibi isimlerin yanında Musiki Muallim Mektebi’nin fotoğrafı ile “Türklerin modern mimarinin ruhunu yakaladığının ve Avrupa’dan geri kalmadığı”nın mesajı veriliyordu. Bu müjdenin Musiki Muallim Mektebi binası ile verilmesi, yapının Avrupa ve Türkiye için taşıdığı anlam bakımından önemlidir. Celal Esat Arseven’in 1931’de yayımladığı Yeni Mimari adlı kitabında da Musiki Muallim Mektebi binası modern mimarinin örneği olarak gösteriliyordu.

1927-30 yılları arasında Ankara’da halihazırda yürüyen iki büyük inşaatın Arif Hikmet Koyunoğlu tasarımı olan Türk Ocağı Merkez binası ve Etnografya Müzesi olduğu düşünülürse, bu yapı ulusal mimarlık üslubu dışında yepyeni ve modern bir mimarlık anlayışını haber vermektedir. Egli bu projeleri ile aynı zamanda Cumhuriyet başkentinin moderni temsil eden ve kolay tanınan özelliklerini belirlemiş olmaktadır. Teraslı düz çatı, dizi oluşturan pencereler, kolonlu ve böylece vurgulu giriş düzenlemeleri, yalın ve sade yüzeyler, bu özellikler arasındadır.

MUSİKİ MUALLİM MEKTEBİ BİNASI

Yapı Cebeci’de Talat Paşa Bulvarı üzerinde, düzenli ve bakımlı bir bahçe içinde yer alır. (Resim 5) Havuzlu bir iç avlu etrafında şekillenen yapı kuzey güney doğrultusunda dikdörtgen bir kütleye sahiptir. (Resim 6, 7) Eğimli bir arazide yer aldığı için önden iki, arkadan üç katlıdır. Yapının batısındaki ana girişin dört bölümlü sütunlu düzenlemesinin ardındaki metal şebekeli büyük kapılar doğrudan iç avluya bakan revaklı hole açılmaktadır. (Resim 8, 9) Burası yapının diğer birimlerine geçişi sağladığı gibi konser salonunun fuayesi

olarak avludan yarım kat yükseltilmiş ve bu özelliği ile de öğrencilerin kullandığı iç avludan bir miktar soyutlanmıştır. (Resim 10, 11) Girişin karşısında üç katlı kanatta derslikler, yatakhane, yemekhane, mutfak ve depolar; kuzeydeki iki katlı kanatta derslikler ve ofisler sıralanırken güneyde büyük bir konser-tiyatro salonu yer alır. Tek katlı giriş kanadının üstünde ise özgününde pergola ile kapatılmış teras bulunmaktadır. (Resim 12) Avludan yarım kat daha yüksekte olan revak düzeni kuzeyde ve doğuda da devam ederek bu kez dersliklerin ve ofislerin önündeki dolaşım alanını oluşturur ve iç avluya dolaysız ulaşımı sağlar.

Yapıda iç avluyu kuşatan revaklı kanatlar düzeni Osmanlı medrese şemasını hatırlatmaktadır. Bu benzerlik, avluyu kuşatan düzenin simetrik olmayışında da göze çarpar. Arkadaki kanatta revak, diğer iki kanadın önündekilere göre dar ve yüksek tutulmuş, konser salonunun olduğu kütlede ise revaka yer verilmemiştir. Avlu, ancak dersliklerin olduğu taraftan doğrudan ulaşılabilen, dolayısıyla dışarıdan gelenlere değil, öğrenci olan kullanıcılarına hizmet eden bir mekân olarak yarım kat aşağıda tutulmuştur. İki yöndeki revakta, hafifçe dışa taşkın korkuluklu zarif düzenleme, havuzlu bahçeyi, bu konumdan izleme olanağı sunmakta, ancak dolaşım düzeni avluya her yönden inme olanağı tanımamaktadır. Avluya iniş ancak iki kanat boyunca uzanan revakı katettikten sonra, yine zarif ve etkileyici bir merdivenden sağlanır. Bu merdivenin, derslikleri ve ofisleri içeren iki kanadın birleştiği köşede yer alması, avlunun kullanımına kontrol kazandırmakta, bu kullanımı okul çalışanları ile öğrencilere açmaktadır. Karşısına simetrik olarak yerleştirilmiş diğer bir iniş ise sadece konser salonunun sahne arkasına ve devamındaki koridora geçişe izin verir. (Resim 13) Yapı iç avlu düzeneği ile klasik Osmanlı medrese şemasını hatırlatıyor olmakla birlikte, işlevinin gerektirdiği akılcı çözümlerin üretildiği bir tasarıma dönüştüğü açıktır.

Yapının dört kanadı farklı bir görsel etkiye sahip olmakla birlikte ön ve arka cephe simetriktir. Öndeki giriş kanadı, Ankara taşı ile kaplı, dışa taşkın sütunlu giriş düzenlemesi, iki yanındaki simetrik olarak yerleştirilmiş iki kat boyunca yükselen düşey giriş düzenlemeleri ve özgününde pergolalı teras çatı ile ön cepheye etkileyici bir görünüm kazandırırken biçimsel açıdan hafif bir etkiye sahiptir. (Resim 1) Diğer yandan iki yandaki kanatlar düz çatıları ile hareketsiz ve masif bir kütle etkisi taşırken arkadaki yüksek kanat, dışa ve yukarı taşkın simetrik kuleleri ve saçaklı kırma çatısı ile yapıya diğerlerinden tümü ile farklı bir ifade katar.

Betonarme iskelet sistemine sahip olan yapıda, dışa taşkın giriş düzenlemesi, giriş holü ve avluyu kuşatan sütunlar, arka ve yan cephelerde subasman düzeyi Ankara taşı ile kaplanmıştır. Diğer bölümler ise edelputz sıvalıdır. Duvarlar, müzik çalışmalarına uygun olarak çift çeperlidir. Dersliklerin kapıları maroken döşelidir. Konser salonu, bazı bürolar ve merdiven kovasının duvarları ahşap lambri kaplanmıştır.

Yapıda geometrik motiflerin yer aldığı yalın demir şebekeler merdiven korkuluklarında, iç avlunun parapet duvarlarının arasında ve ana girişlerde yer almaktadır. Okulun amblemi olan iç içe geçmiş üç “M” harfi yapının dört büyük girişinin metal şebekelerinin arasında (Resim 14) ve konser salonunun duvarlarına yalın ve sade bir dekoratif etki de kazandırmıştır.

Paul Hindemith, 1936 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’na sunduğu raporda 1927-1928 ders yılına göre sayıları oldukça artan öğrencilerin, müzik dersliklerinin küçük oluşu, avlusunun ve bahçesinin darlığı sebebi ile öğrencilerin müzik çalışmalarını eş zamanlı olarak sürdürmelerinin imkansızlığından söz etmektedir. (Resim 15) Bu sorunun çözümlenmesi için girişin üzerinde yer alan terasa bir kat eklenmiş, daha önce doğusundaki uzun kol dışında düz çatılı olan yapı, girişin üzerine yapılan kat ilavesi sırasında tamamen kiremit kaplı kırma çatı ile örtülerek özgün görünümü değiştirilmiştir. (Resim 2) Aynı yıl Hindemith’in raporuna uygun olarak, klasik Batı müziğinin yanında opera, bale ve tiyatro alanlarında da eğitim verilmeye başlanmıştır. 1938-1939 öğretim yılında müzik öğretmeni yetiştiren bölümün Gazi Eğitim Enstitüsü’ne taşınmasıyla, okulun adı 1940 yılında Ankara Devlet Konservatuarı olarak değiştirilmiştir.

1953 yılında öğrenci sayısının giderek artması dikkate alınarak ana yapının doğusuna, ünlü mimar Sedat Hakkı Eldem’in tasarımını yaptığı doğu-batı yönünde konumlana öğrenci yatakhanesi eklenmiştir. (Resim 15) 1957’de ise ana yapının güneyine bir kütle, doğusuna yine Eldem’in tasarladığı “döner odalar” olarak adlandırılan sekizgen biçimli çalışma odaları bloğu eklenmiştir. Bu eklere karşılık, Egli’nin tasarladığı, ana yapının kuzeyine bitişik olan yönetim bloğu ise yapılmamıştır.

Böylece üç aşamada tamamlanan yapı, 1984 yılına kadar Devlet Konservatuarı olarak kullanılmış, 1984’ten itibaren Mamak Belediye Başkanlığı’nın kullanımına verilmiştir. Bu sırada, yapının tekrar konservatuar olması konusunda girişimlerde bulunulsa da gerçekleşmemiştir. Yapı Mamak Belediyesi buradan taşındıktan sonra belediyeye bağlı kültür merkezi olarak kullanılmaya devam etmiştir. (Resim 16)

SONUÇ

Musiki Muallim Mektebi, Egli’nin Ankara’da gerçekleştirdiği diğer okul tasarımları gibi modern olmakla birlikte, uluslararası modern mimarlığın kurallarına bütünü ile bağlı kalmadığı gibi avangard bir modernizmi de temsil etmez. Yapı bezemesiz yalın ve sade yüzeyleri, kübik kütle biçimlenmeleri, simetrik cephe düzeni, düz çatısı ve terası, kolonlu giriş düzenlemesi ile anıtsal bir etkiye sahiptir. Atalay Franck, betonarme taşıyıcı sistem ve mekânsal çok katmanlılığa, açık bir plan kompozisyonu ile çalışılmasına rağmen, Egli’nin yapı kütlesinde bunlardan fazla etkilenmeden I. Ulusal Mimarlık akımı ve öncülü Beaux art anlayışındaki gibi ekleme prensiplerine bağlı kaldığını öne sürmektedir. Ancak Alman mimar Bruno Taut’un yapılarını ayırırsak ülkedeki uluslararası mimarlık üslubunda yapılan kamu binalarının hemen tümü bu karakteri taşır. Biçimleri kübik olanı temsil etse de, kamu yapısı ağırbaşlılığını vadeden simetriden, Türkiye’deki modern mimarlık örneklerinde vazgeçilmemiştir.

Egli’nin hemen tüm tasarımlarında olduğu gibi Musiki Muallim Mektebi binasındaki katı simetri, görsel etkide aranan bir durum iken, parçalı kütle anlayışı içinde işlev dağılımını bu simetrik etkinin arkasında çözümlemiştir. Burada Egli saf bir biçimsel gönderme değil, akılcı bir işlevsellik ile çağdaş bir yorum getirme yoluna gitmiştir. Egli’nin bu tarihsel göndermeleri, yapının ayrıntılarında başka boyutları ile de okunabilir. Örneğin, medrese şemasında, dershane olarak işlev gören ana eyvanın zeminden yüksek tutularak açık ya da kapalı avludan soyutlanmasına benzer bir hiyerarşiden Musiki Muallim Mektebi kurgusunda da sözedilebilir. Böylece yapının işlevselden biçimsele birbiri içine akan ayrıntılarında, Egli’nin aradığı sentezi yakaladığı okunabilmektedir.

Musiki Muallim Mektebi binası, sonradan yapılan değişikliklere ve çevresindeki olumsuz yapılı çevreye rağmen, müzik eğitiminin gerektirdiği ses geçirmeyen odaları, akustik etkinin

hesaplandığı özenli konser salonu, geniş koridorları ve merdivenleri, sağlam ve kaliteli malzeme ve tekniği ile başkentin temsil gücü yüksek önemli yapılarından ve estetik nesnelerinden biri olmaya devam etmektedir.

KAYNAKLAR

Alpagut, Leyla, 2012, Cumhuriyetin Mimarı Ernst Arnold Egli, Boyut Yayınları, İstanbul.

Anonim, 1941, “Devlet Konservatuarı'nın İlk Mezunları”, Belediyeler Dergisi, s. 71, ss.6-8.

Aslanoğlu, İnci, 1985, “Musiki Muallim Mektebi”, Mimarlık, sayı:211, ss.31-33.

Aslanoğlu, İnci, 2001, Erken Cumhuriyet Dönemi Mimarlığı, ODTÜ Mimarlık Fakültesi Yayınları, Ankara.

Atalay Franck, Oya, 2015, Politika ve Mimarlık: Ernst Egli ve Türkiye’de Modernliğin Arayışı, TMMOB Mimarlar Odası Yayınları, Ankara.

Bozdoğan, Sibel, 2002, Modernizm ve Ulusun İnşası, Metis Yayınları, İstanbul.

Cengizkan Ali; Bancı, Selda; Cengizkan, Müge (ed.), 2017, Ernst A. Egli: Türkiye'ye Katkılar, Yerel Yorumlar, Eğitimde Program, Pratiğin Muhasebesi, Mimarlar Odası Yayınları, Ankara.

Egli, A. Egli, 1969, Im Dienst zwischen Heimat und Fremde, einst und dereinst, Erinnerungen, yayımlanmamış daktilo sayfaları, Meilen (Wissenschafts historische Sammlungen ETH Zürich Hs. 787.1)

Egli, A. Ernst, 2013, Genç Türkiye İnşa Edilirken, (çev.) Güven Göktan Uçer, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul.

Eldem, Sedat, 1938, “Müzik Öğretmen Okulu İlavesi”, Arkitekt, sayı: 1938-01 (85), ss.10-13.

Nicolai, Bernd, 2011, Modern ve Sürgün, (çev.) Yüksel Pöğün Zander, Mimarlar Odası Yayınları, Ankara.

Soyak, Hasan Rıza, 2004, Atatürk'ten Hatıralar, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul.

Saint Aix, Robert, 1935, L'evolution De La Musique En Turquie, La Turquie Kemaliste, sayı:7 (Haziran), ss.16-20.

Bu icerik 6921 defa görüntülenmiştir.