387
OCAK-ŞUBAT 2016
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
ANMA

Bülent Tarım: Sıradışı Bir Mimar, Akademisyen, Yarışmacı

Ayşen Ciravoğlu, Doç. Dr., YTÜ, Mimarlık Bölümü

Bu satırları yazmak çok güç. Sizi; yeteneklerinizle, mimarlığınızla, hocalığınızla, dostluğunuzla, kısaca sizinle geçen keyifli 21 yılı, arkasından gelen büyük boşluğu, yokluğunuzun ruhumuzda / bedenimizde açtığı onarılamayacak yarasını bütünüyle aktarmak olanaksız.

Sizin önce öğrenciniz, sonra asistanınız daha sonra birlikte tasarladığımız bir projede mimar ortağınız ve son olarak çalışma arkadaşınız oldum. Her süreçte sizi yeniden keşfettim ve size duyduğum hayranlığım katlanarak arttı. Etrafınızdaki herkes için bu böyleydi.

YTÜ Mimarlık Fakültesi’ne ilk girdiğim yıl birinci projede tanışmıştık sizinle. O zaman mimarlığı becerip beceremeyeceğimden emin değildim. Endişeliydim. İlk eskizimin üzerine yazdığınız tasarımım için olası işlevler ve çizdiğiniz ağaç, ilk maketim üzerine verdiğiniz kritik hâlâ aklımda... Sıradan bir öğrenciden bir mimar yarattınız. Sizinle karşılaşma şansına erişmiş binlerce kişiye yaptığınız gibi.

Hep sıradışıydınız. Düşüncelerinizle, projelerinizle, yeteneklerinizle, hobilerinizle her zaman bilindik kalıplar dışında hareket ettiniz. Bizi şaşırtan, sarsan şeyler söylediniz / yaptınız. Hınzır gülüşünüz, zarif espri yeteneğiniz ve inceltilmiş zevklerinizle her zaman sıradışıydınız. Hiç sevmediğiniz toplantılarda bile muzip bir şeyler buldunuz. O yüzden bize aynı anda hem hocalık, hem meslektaşlık, hem arkadaşlık yaptınız.

Koca bir devlet üniversitesinde profesördünüz ama hiyerarşi nedir bilmezdiniz. Yeri geldiğinde asistanlarınızla temizlik yapar, hemen sonra temiz masaya bir eskiz kâğıdı serer, yanında çayımız da varsa etrafınızdakileri hayran edecek projeler çizerdiniz. Bizi de teşvik ederdiniz kuşkusuz... Sizin gibi olmak isterdik ama olamazdık bir türlü. Çünkü bu bir “duruş” gerektirirdi. Mimarlığınız yaşamınızla bütünleşmişti adeta. Masanızın üzerinde her daim hazır bulunan kâğıt, kalem ve boyalarınızla, tekne ve suluboya tutkunuzla, her şeyden maket yapabilme becerinizle etrafınızdaki herkes için bir modeldiniz. Öyle özel kağıt ve kalemler de aramazdınız. Yuvarlak küçücük bir masada T cetveliyle yarışma projesi çizerdiniz mesela. Alelade bir şeyden, kısıtlı zamanda, harikalar yaratırdınız...

Öğrencilerinizle, asistanlarınızla ders dışında da zaman geçirirdiniz. Yaşamınızda ev, iş, sosyal hayat, mimarlık, hocalık gibi kompartımanlar yoktu. Her şey iç içe yaşardınız. Yaşıtlarınızdan çok gençlerle zaman geçirirdiniz. Kürsüde zamanı unutturan sohbetlerimizin ortak konusu mimarlık ve özellikle yarışmalardı... Onlarca ödülünüz vardı yarışmalardan, yaratıcılığınız onlarca kez tescillenmişti... Etrafınızdaki herkesi yarışmaya girmeye teşvik ettiniz. Mimari üretim sürecinin her aşamasında aktif rol aldınız. O muhteşem tasarım ve ifade yeteneğinizle projeyi eskiz aşamasında finalize eden çizimler yaptınız... Yetmedi, biz eve gidip dinlenirken siz ertesi sabah bitmiş bir maketle çıkageldiniz.

Bu satırları okuyamayacaksınız biliyorum. Ardınızdan dökülen içten gözyaşlarını görmediniz. Sizinle ilgili sarf edilen onca güzel sözü duymadınız... Size veda etmeye çabaladığımız töreni, fakültemiz koridoruna yansıtılan fotoğraflarınızı, projelerinizi... Kalbimizden söküp atamadığımız sıcacık gülümsemenizi... Bizim için ne ifade ettiğinizi... “Keşke”lerimizi... Hiçbirini size aktaramayacağız.

Sizi uğurlamaya çalışıyoruz hocam. Hiç bitmek bilmeyen bir uğraş. Yokluğunuza alışır gibi olduğumuzda kürsünün kapısından muzip bir gülüşle içeri girecekmişsiniz gibi oluyor...

Geride bıraktığınız izler hiç silinmeyecek.

İyi ki varsınız Hocam...

Bu icerik 5125 defa görüntülenmiştir.
<p>1. Ödül-Çanakkale Belediyesi  Kent Meydanı ve Çevresi Düzenlenmesi “Yeşil” Kentsel Tasarım Proje Yarışması</p>