326
KASIM-ARALIK 2005
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
DOSYA: Kentleri Paylaşmak

KENTLERİ PAYLAŞMAK

Dosya Editörü: DENİZ İNCEDAYI

MİMARLIK dergisinin bu sayısında oluşturduğumuz küçük dosyaya konu olarak “Kentleri Paylaşmak” temasını seçmemizin iki temel nedeni oldu. Birincisi, bu yıl Uluslararası Mimarlar Birliği’nin (UIA) “Kentleri Paylaşmak” konusunu dünya mimarlarıyla tartışmak ve araştırmak istemesiydi. İkincisi ise, UIA 2005 İstanbul Kongresi’ndeki bir platformda, “Sınırı Olmayan Kentleşme” başlığı altında kent ve kentsel yaşamın belirli kavramlar çerçevesinde, ancak “kenti paylaşma” düşüncesine ışık tutacak biçimde tartışılmış olmasıydı.

“Kentleri Paylaşmak” teması üzerinde düşünüldüğünde, öncelikle bu başlığın kent ile kentli ilişkisini sorgulamaya yönelik olduğu söylenebilir. Günümüzde yaşamın her alanında karmaşıklaşan ilişkilerin sosyal ve mekânsal yansımaları irdelendiğinde, ‘kent’ sorgulaması giderek önem kazanıyor. Yeni üretim-tüketim biçimleri, farklı deneyimler, zenginleşen teknoloji, iletişim olanakları vb. kentsel mekânın kentliyle ilişkisini her zamankinden daha fazla mercek altına almayı gerekli kılıyor. Kentin, yaşamın ve sosyal ilişkilerin yeniden üretilmesi sürecinde bugün temel bir araç niteliği taşıdığı gözleniyor. Özellikle, dünyanın birçok kentinde tartışılmakta olan “kentsel dönüşüm” kavramı ve süreci anımsandığında, kentin çağdaş, uygar toplum için getirebilecekleri ve kentsel projelerin ortaya konulma biçimleri zengin tartışma alanları oluşturuyor.

Böyle bir açıdan bakıldığında, “paylaşmak” kavramı kentsel mekânın örgütlenmesinde ve eleştirisindeki önemli kavramlardan birisidir. Paylaşmanın anlamı, birbirlerinden farklı konum ve durumlarda (fiziksel, sosyal, ekonomik, kültürel vb. açılardan) olanların kentsel mekân içerisinde varoluşlarını anlatmakla sınırlı değildir. Bu kavram, aynı zamanda mekân ile toplumsal düşüncenin de bir arakesitidir. Kenti paylaşma düşüncesiyle birlikte, çoğulculuk, şeffaflık, eşitlikçilik, demokrasi vb. gibi birçok kavram, mekân üzerinden tartışmaya açılır ve sosyal örgütlenmenin ve desteğin, kentsel tasarımdaki yeri sorgulanabilir.

Dosyamızı oluşturan yazıları bu ortak paydada buluştukları için seçtik. “Sınırı Olmayan Kentleşme” Forumu’nu konuşmalarıyla zenginleştiren Ruşen Keleş ve Justin Kilcullen, kent mekânına farklı açılardan bakarak, kendi alanlarındaki “kentsel mekân” ve “sahiplik” sorgulamasını bizimle paylaşıyorlar. Ruşen Keleş yazısında kentsel sınırların, “toprak” ve “mülkiyet” kavramları çerçevesindeki sorgulamasını yaparken, Justin Kilcullen, dünya kentlerinden örnekler vererek, kent içerisinde “diğerleri”nin sorunlarına ve konumlarına dair bir açınım getiriyor ve bunu rakamlarla vurguluyor. Pelin Tan ise, yine UIA Kongresi’nden bir örnek üzerinden, Bauhaus Dessau tarafından organize edilen “Büzülen Kentler” (Shrinking Cities) başlıklı atölye çalışmasındaki eleştirmenlik deneyimine dayanarak bugünün kentlerinde stratejik yaklaşımları, kentsel politikaları ve bunların yaşam pratiği içerisindeki yerlerini ve anlamlarını sorguluyor.

Dosyada yer verilen konular, büyük kentlerimizde son günlerin en güncel tartışmalarının bir parçası olarak görülebilir. Önerdikleri yaklaşımlarla ve bakış biçimleriyle yazarlar, kentsel değişim – dönüşüm kararları ve politikaları üzerindeki çok yönlü tartışmalara katılıyorlar.

Küresel kentin mekânında, özellikle vurgulanması gereken bir konu, “Kentin sahibi kim?“ sorgulaması olarak değerlendirilmeli ve gündemde tutulmalıdır. Bu sorgulama aynı zamanda tasarımcılar, sanatçılar ve bilim insanları için kent mekânında demokratiklik, şeffaflık, çoğulculuk vb. üzerine geliştirecekleri eleştirilerin de bir aracı, bir kaynağı olmalıdır.

Dosyada yer alan yazılarla oluşturmayı hedeflediğimiz pencereyi sizlerle paylaşmayı ve içeriklerin ilerki düşüncelere olumlu katkılar, esinler sağlamasını diliyoruz; ardından da konuyu eleştiri ve görüşlerinize açmak istiyoruz...

Bu icerik 4077 defa görüntülenmiştir.