372
TEMMUZ-AĞUSTOS 2013
 
MİMARLIK'tan

YAYINLAR



KÜNYE
MİMARLIK 50 YAŞINDA

Yarım Yüzyıl ve Mimarlık Dergisi

Haldun Ertekin, Mimarlık Dergisi, Ocak’80 – Mayıs’85 arasında Dergi Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü

Mimarlık dergisi, hiç kuşkusuz ülkemiz mimarlık yayınları içinde en özgün olanıdır. Bu özgünlüğün bir boyutu, Mimarlar Odası’nın bir yayını olarak elli yıllık köklü bir geçmişe sahip olmaksa, diğer boyutu da derginin, diğer mimarlık yayınları içindeki farklı konumudur. Bu konum, üretiliş biçiminden, üretmiş bulunduğu külliyata kadar uzanan bir yayın geleneğinin sonucudur. Mimarlık dergisi, son yarım yüzyılda ülkemizde mimarlığın ve etkileşim içinde olduğu gelişmelerin kapsamlı bir tutanağıdır.

* * *

Son elli yılda son derece dramatik değişimlere tanık olundu; dünya, belki de tarihte görülmemiş bir ivmeyle dönmeye başladı. Yüzyıllar boyu sürebilecek değişimler, bir zaman mekân sıkışması içinde, birkaç on yıla sığdı ve 1960’lardan bu yana geçen zaman içinde dünya topyekûn bir dönüşüme uğradı. Ekonomik krizler, toplumsal uyanışlar, başkaldırılar, teknolojik devrimler, medya patlaması, metropolleşme, savaşlar, küreselleşme… Küreselleşmenin kaçınılmaz sonucu olarak artık her ülkede eş zamanlı olarak baş gösteren bu değişimlerin ülkemize yansıması, 1960’lı yıllarda kentlere yoğun göçlerle başladı. O dönemde modernleşme sancıları yaşayan ülkemizde kent yaşamında başlayan karmaşa ve hareketlilik, toplumsal ve siyasal yaşamı giderek bir dizi sancılı dönüşüm sürecine soktu. Kentler kozmopolitleşiyor, toplumsal hayat karmaşıklaşıp hareketleniyor, sınıfsal ayırımlar keskinleşiyor, toplumun varolan düzeni zorlanıyordu. 1960’lı yıllar bu hareketlenmeye koşut olarak mesleki ve sivil toplum örgütlerinin varolan düzeni sorgulamaya başladığı yıllar oldu.

Mimarlar Odası’nın öncü muhalif yapısı içinde hayat bulan dergiyi, ülkedeki diğer mimarlık yayınlarından ayıran en önemli özellik, daha ilk kurulduğu yıllarda başlar.

* * *

Ülkemizdeki mimarlık dergilerinin 1930’lu yıllardan başlayan pratiğinde, bir meslek olarak mimarlığı tanıtma ve varlığını pekiştirme, bir “mesleki söylem oluşturma” çabaları hâkimdi.

Mimarlık dergisi ise, ilk çıkmaya başladığı 1963 yılından başlayarak özellikle de 1970-80 arasındaki dönemde bu söylemin o zamana kadarki çerçevesini zorlayıp, farklı bir alan açtı. Bu alan, mimarlığın salt bir meslek alanı olarak değil, toplumsallıkla olan ilişkisi çerçevesinde anlamlandırılmasıydı.

Mimarlık dergisinin kimliğini bu çerçevede muhalif, sorgulayıcı ve eleştirel bir tutum belirledi ve bu tutum uzun yıllar boyunca derginin genel yayın politikasına egemen oldu. Dergi, o dönemde toplumsal sorumluluğa sahip, gündemde olan konuların yanı sıra kendisi de gündemler oluşturabilen, alternatif tartışmalara yer veren bir yayın organı oldu, gündeme taşıdığı konular ve oluşturduğu tartışmalarda biriktirdikleriyle önemli bir kaynak, bir referans olma özelliğini de taşıdı.

* * *

1980’ler dünyada neoliberal politikaların geliştiği, postmodernizmin “formüle” edildiği, modernliğe karşı mücadelenin yükseldiği yıllardı. Neoliberal sistemin ne modernizmin tutucu planlama mantığına ne de modern devlete ihtiyacı kalmamıştı; toplumsallık, tutarlılık, planlamacılık vb. değerler, sürekli ve kitleselleşmiş tüketim eksenine oturmuş bulunan gelişiminin engelleri haline gelmişti. Bu dönem, toplumsal sorumlulukların demodeleştirildiği, eleştiri ve sorgulama gibi modernist kavramların rafa kalktığı yıllar oldu. Ülkemizin neoliberalizmle darbe sonrasında tanıştığı bu dönem, esas olarak bir depolitizasyon ve atomizasyon sürecinin başlangıcıydı.

Özellikle 1980’lerin ilk yarısı, derginin toplumsal bağlamı kaybetmemeye çalıştığı, buna direndiği yıllar oldu. Darbe sonrası ülkede toplumsal örgütlülüğün dağıtıldığı bir dönemde, ekonomik zorluklarla da karşı karşıya kalan dergi, bir yandan varlığını sürdürme çabası içindeyken, diğer yandan tartışmacı ve sorgulayıcı kimliğini korumaya çalışmaktaydı. 1980’lerin ikinci yarısından sonra bu özelliğin silikleşmeye başlaması ise sonraki dönemlerin genel konjonktürünün bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.

* * *

Bu noktada özellikle 1970’lerde başlayan ve Mimarlık dergisine sıkça yöneltilen, derginin “mimarlık yerine siyasetle uğraştığı” yönündeki eleştirilere değinmek gerekir. Mimarlar Odası’nın, mimarların, onları temsil eden en kapsayıcı ve en köklü örgütü olarak “siyaset yapması”, toplumsal anlamda en önemli gerekliliklerden biridir. Mimarlar Odası elbette toplumun hizmetinde olmalıdır ve bu siyaset olarak adlandırılıyorsa, bunu yapması gereken öncelikle Mimarlar Odası ve yayınları olmalıdır.

Derginin 1970’li yıllardaki sorgulayıcı kimliği, insanları günlük uğraşlarının döngüsünden biraz olsun kurtarıp düşünmeye yönelten, yeni perspektifler açmaya çalışan, toplumsal sorumluluğunun bilincindeki çabaları ve tartışmaları, mimarlar dahil her birey için önemlidir ve Dergiyi benzerlerinden ayırt eden en önemli özelliklerdendir.

* * *

Günümüzde sorun, son yirmi küsur yıl içinde iyice yerleşmiş ve pekişmiş bulunan depolitizasyon, neoliberalleşme ve küreselleşme kıskacında varolmanın yarattığı parçalanmaya, dağılmaya, niteliksizleşmeye direnmek; yeniden sorgulayıcı, eleştirel kimliğe kavuşabilmek, daha da önemlisi yeni anlamlar, öneriler üretebilmektir. Sürdürmekte olduğumuz yaşamın çeşitli düzeylerde sorgulanması, tekrar toplumsal bütünlüklere kavuşma amacını taşıyabilmeli; kendini kent, çevre, insan, sosyal ilişkiler, sanat, mimarlık vb. konularda tekrar sorumluluk öngörüleri ile donatabilmelidir.

* * *

Son günlerde ülkemizde yaşananlar göstermektedir ki kent, kentsel yaşam ve kamusallık, şimdiye dek hiç olmadığı kadar önem kazanmaktadır. İnsanlar şimdiye kadar hiç olmadığı bir biçimde kentliliğin bilincine varmakta, kamusal alan ve özgürlük kavramlarını içselleştirmekte; paylaşımı, katılımı, dayanışmayı, “politikliği” birebir yaşamaktalar. Günümüz toplumlarında genç kesimler, dünyanın birçok yerinde kendilerine dayatılmış bulunan “itaatkâr, yalıtılmış ve tüketici bir birey olarak özgür” olma durumuna karşı durmaya, bu durumu sorgulamaya başlamışlardır. Konjonktürün yavaş yavaş değişmekte olduğu, insanların düşünmeye ve harekete geçmeye başladıkları, toplumsallığı yeniden inşa etmeye çalıştıkları bir dönemde derginin bu konulardaki duyarlılığını artırması ve bu duyarlılığın gelişmesine katkıda bulunması gerektiği inancındayım.

Bu icerik 3482 defa görüntülenmiştir.