372
TEMMUZ-AĞUSTOS 2013
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK MÜZESİNE DOĞRU

İNGİLİZCE ÖZET / ENGLISH SUMMARY

#DİRENGEZİPARKI 27 Mayıs 2013 ►►►

#DİRENGEZİPARKI

MİMARLIK GÜNDEM

GÜNCEL

ÖDÜL

MİMARLIK 50 YAŞINDA

DOSYA

KIRDAN KENTTEN

YARIŞMA

MİMARLIK ELEŞTİRİSİ

KORUMA YAŞATMA

YAYIN DEĞERLENDİRME

YAYINLAR

TEMA[S]




KÜNYE
MİMARLIK'tan
N.Müge Cengizkan

#DİRENGEZİPARKI altında biraraya getirdiğimiz çok sayıda fotoğraf, görüş ve açıklama, Mayıs ayının son günlerinde Taksim Gezi Parkı’ndaki ağaçların sökülmesine karşı duran, yani kentlinin kentsel mekânına sahip çıkma isteği ile başlayıp demokratik hak ve özgürlük talebine uzanan bir çerçevedeki dirence, muhalefet hareketine, kentsel direnişe örnek oluşturuyor. Hemen her gün karakter ve biçim değiştiren bu barışçıl eylemler, insafsız ve ağır bir karşı tepki ile sönümlenmeye çalışılıyor. Arkasında herhangi bir kurum, örgüt, cemaat olmayan ve çoğunluğu ‘80, ‘90 kuşağı gençlerin ön saflarda ve merkezinde direnişe katıldığı bu ortamda; yaşlısı ve çocuğu ile diğer kuşakların da bulundukları yerden sosyal medya aracılığıyla, olmadı ellerine geçirebildikleri her türlü ses yayan basit alet edevatla evlerinin önüne, sokağa, meydana, çarşıya indiklerini gördük. Ulusal medyanın tahminimizden çok daha vahim bir aymazlık içinde olduğuna tanık olduk ve gelişmelerden neredeyse tümüyle sosyal medya üzerinden haberdar olduk / haberdar ettik.

Baskıya gidişi geciktirerek de olsa, bu yazının yazıldığı Haziran ayı ortasına kadar yaşanan gelişmeleri, Gezi Parkı eylemlerinin haklı taleplerini dergiye yansıtmaya çabaladık. Bunu yaparken eylemlerin ruhuna uygun bir tavırla öncelikle sözü fotoğraflar ve “orantısız zekâ” ürünü sloganlar ile Gezi’ye; sonra da konu hakkında mesaj yayımlayan kişi, kurum ve platformlara ve İlhan Tekeli ve Behiç Ak gibi düşünsel temsiliyetleri, kurumsal temsiliyetlerinin önünde ve güçlü olan kişilere sözü vermek istedik.

Gezi Direnişi olarak adlandırabileceğimiz eylemlerin başından beri, sanıldığından daha güçlü bir kelebek etkisi tetiklendi. Tartıştığımız / tartışacağımız her konunun zemini olumlu yönde değişti. Öncelikle apolitik olduğu düşünülen bir kuşağın, sağduyulu ama önceki kuşaklardan farklı bir politik bilince sahip olduğu görüldü. Mimarlık ve kentsel mekânı odağımıza alarak yaptığımız tartışmalar, toplumsal, sosyo-politik, sosyo-ekonomik çerçevelerden yani insandan bağımsız değil; bu bir kez daha hatırlandı. Merkezî otoritenin özgürlüğü, demokratikleşmeyi, katılımcılığı, çoğulculuğu, çeşitliliği, yerelliği, tarihselliği ve mekânı yoksayan, hiçleştiren tutumu, bu değer ve niteliklere ilişkin kaygıları olan kesimleri harekete geçirdi. Otoriter bir merkezî yönetim, karşısında adeta kendi ürettiği muhalefeti, kendi öne sürdüğü tezlerin yanlışlığını savunan düşünen kafaları buldu; kızgınlığı daha da arttı. Bu kızgınlığın ardında özgürlük söyleminin iflası ve hamasi retoriğin sırıtışı kaldı.

Demokrasi ve özgürlük talebinin, bu yüzden, kentsel mekândan başlaması bir tesadüf olamaz. Bu yüzden, açığa çıkma ve özgürleşme daha yeni başlıyor.

N.Müge Cengizkan
Bu icerik 4730 defa görüntülenmiştir.