371
MAYIS-HAZİRAN 2013
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • Kadıovacık
    Ülkü İnceköse, Selim Sarp Tunçoku, Tonguç Akış
    Yazar sırası ile, Öğr. Gör. Dr. / Doç. Dr. / Öğr. Gör. Dr., İYTE Mimarlık Bölümü



KÜNYE
DOSYA

ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ: Yirminci Yüzyıl Yapısını Yirmi Birinci Yüzyıla Taşımak(1)

Murat Tabanlıoğlu, Mimar

"Opera Binası" olarak adlandırılan ve temeli 29 Ekim 1946'da dönemin İstanbul Valisi ve Belediye Başkanı Lütfi Kırdar tarafından atılan Atatürk Kültür Merkezi, tam 23 yılda tamamlanabildi. Temel atma töreninde konuşan Kırdar, "Bina tahminen 8 milyon TL'ye çıkacaktır. Kaba inşaat için 5,5 milyon lira sarf edilecektir. Bina İstanbul'un 500. fetih yıldönümü olan 1953 yılına yetiştirilecektir" demiş olmasına rağmen İstanbul Belediyesi'nin gücü, binanın tamamlanmasına yetmedi. İstanbul Belediyesi'nin olanaklarıyla binanın tamamlanamayacağı anlaşılınca 15 Temmuz 1953 yılında çıkarılan bir kanunla Hazine'ye devredildi. Devir tarihine kadar ilk proje ile inşaatı süren Opera Binası için Bayındırlık Bakanlığı'nda kurulan komisyonlar üç yıl çalışıp yeni bir proje hazırladılar. Bu süre içinde inşaat da durduruldu. Hazırlanan proje beğenilmeyince Hayati Tabanlıoğlu göreve getirildi; 1956 yılında üçüncü kez değiştirilen proje ile bina tamamlanabildi. Opera Binası’nı Hazine'ye devredildikten sonra hizmete açmaya niyetlenen tam 10 Bayındırlık Bakanı görev süreleri içinde Opera Binası için "En kısa zamanda bitirilecek. Önümüzdeki yıl açmayı planlıyoruz." şeklinde açıklamalarda bulunmalarına karşın, açılış 1969 yılında dönemin Bayındırlık Bakanı Orhan Alp'e nasip oldu. 1970 yangınından sonra tekrar hizmete girmesi yine 7 yıl almış, mimarisi yine Hayati Tabanlıoğlu tarafından yapılan Kültür Merkezi’nin ikinci açılışı 1977’de gerçekleşebildi.

Opera-bale, tiyatro, konser ve kongre amacıyla kullanılan ancak restorasyon çalışmaları nedeniyle 2008 yılından bu yana kapalı bulunan AKM'de, 1.317 kişilik büyük salon, 530 kişilik konser salonu, 250 kişilik sinema salonu, tiyatro salonları ve sanat galerisi yer alıyordu.

Atilla Koç’un Kültür Bakanlığı döneminde Bakanlık binanın ekonomik ömrünü tamamladığını belirtmiş ve teknik ve malzeme yönünden yaşlanmış olmasını yıkım nedeni olarak göstermişti. Dönemin Kültür Bakanı İstemihan Talay tarafından "kültür varlığı" olarak tescil edilen AKM'nin tescili kaldırılmak isteniyordu, oysaki devamlılık arz eden ilke kararı olarak, 1999 kararı tescil ilkeleri yıkım kararına engeldi.(2)

Ayrıca Mayıs 1964’te İkinci Uluslararası Tarihî Anıtlar Mimar ve Teknisyenleri Kongresi’nde imzalanan “Tarihî Anıtların ve Yerleşmenin Korunması Onarımı için Uluslararası Tüzük”te (Venedik Tüzüğü) yer alan maddelerde de vurgulandığı gibi “önemli bir gelişmenin, tarihî bir olayın tanıklığını yapan kentsel ya da kırsal bir yerleşme” olması yapının korunmasını öngörür. Bu bağlamda Atatürk Kültür Merkezi salt bina değil simgesel bir yapıdır. Modern mimarlık ve Cumhuriyet dönemi Türkiye mimarisine örnek ve bir Türk mimarın tasarımı olan az sayıda yapıdan biri olmasının yanı sıra döneminde Avrupa’da inşa edilen yapıların sahip olduğu altyapı ve donanıma sahiptir.

Daha sonra, İstanbul’u 2010 yılı Avrupa Kültür Başkenti olarak hazırlamak amacına yönelik tasarı Meclis Milli Eğitim ve Kültür Komisyonu'nda tartışmalar sonunda kabul edildi. Ekim 2007’de AKM'nin yıkılıp yenisinin yapılması kararı TBMM Komisyonu'ndan geçti. Buna göre AKM’nin yıkılıp yıkılmaması konusundaki karar verme yetkisi Kültür ve Turizm Bakanlığı’na verildi. İTÜ ve Sakarya Üniversitesi'den alınan statik raporlarında güçlendirme gerektiği belirtiliyor; o raporlarda da yıkım öngörülmüyordu.

Sanat ve mimarlık platformlarının, sivil inisiyatiflerin yoğun tepkisi, ısrarlı gösteriler ve basının desteğiyle yeniden yapılan değerlendirmeler sonucunda Kasım 2007’de İstanbul 2 No'lu Koruma Kurulu, Atatürk Kültür Merkezi'ni bu kez "birinci grup kültür varlığı" olarak tescil etti. Daha önce “kültür varlığı” olarak tescil edilen AKM'nin yenilenme projeleri için grubunun belirlenmesi gerekiyordu. Bu amaçla konuyu ele alan koruma kurulu, kültür merkezini Cumhuriyet döneminin simge yapılarından biri olması nedeniyle birinci grup kültür varlığı olarak tescilledi. Bu kararı takiben İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Hakkında Yasa'da yer alan “AKM'nin yıkılması” ifadesi çıkarıldı ve çevresindeki diğer parsellerle birlikte yenilemesinden söz ediliyordu.

2008 Temmuz ayında Kanada'da yapılan değerlendirme toplantısında BM’nin Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO'nun Dünya Mirası Koruma Listesi'nden İstanbul'un çıkartılması sözkonusu oldu. Komite, İstanbul'a eksikliklerini tamamlaması için 2009'a kadar mühlet verilmesini kararlaştırdı. AKM'nin yıkılması durumunda uluslararası değerlendirmelerin negatif etkileneceği hususu da yıkım kararından vazgeçilmesinde etken oldu.

Biz Tabanlıoğlu olarak 1999’da “Yeniden AKM” sloganıyla bugünün şartlarına uygun bir konsept çalışması yapmış, Kültür Bakanı İstemihan Talay’a sunmuştuk. Hayati Tabanlıoğlu’nu anma toplantısı olarak düzenlenen geniş katılımlı toplantıda ben mimar olarak binayı korumanın, yenilemenin sözünü vermiştim. Kasım 2008’de Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından imzalanan protokolle 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nca üstlenilen Atatürk Kültür Merkezi’nin yenileme projesini yapmakla görevlendirildik.

AKM'nin mevcut mekânlarının ihtiyaçlar doğrultusunda işlevlendirilmesini ve yenilenmesini içeren mimari proje, 24 Aralık 2008 tarihinde, bu projeyle birlikte diğer tüm uygulama projeleri ise 29 Mayıs 2009 tarihinde Koruma Kurulu tarafından onaylandı. Proje, AKM'nin günümüz teknolojileri ile donatılmasını, depreme karşı güçlendirilmesini, sahne performanslarının artırılmasını ve seyir imkânının yükseltilmesini hedefliyordu. Bu proje her aşamada çalışma komitesi toplantılarında tartışıldı; yeni AKM “tüm kentliyi içine davet edecek” fikriyle ele alındığından, mimarlar dahil her disiplinden uzmanın olduğu gibi son kullancılar, sanatçılar, bina çalışanları ve izleyicilerin fikirleri projenin gelişen her aşamasında değerlendirildi. Bunun için projemizi mümkün olduğu kadar herkesle paylaşmaya çalıştık.

Bu süreçte farklı disiplerinlerin temsilcilerinden oluşan çok taraflı katılımın sağlandığı 2010 bünyesinde iki büyük fikir atölyesi gerçekleşti. Toplantıdan çıkan, bir kısmı yönetim modeli üzerine odaklamış olan notları değerlendirdik.

Kültür Bakanı Ertuğrul Günay başta olmak üzre, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Yürütme Kurulu Başkanı Nuri Çolakoğlu, daha sonra bu görevi devralan Şekib Avdagiç’in yenilemenin gerçekleşebilmesinde katkıları oldu. 2010 Kentsel Uygulamalar Direktörü Korhan Gümüş, Serhan Ada özellikle İhsan Bilgin olmak üzere Bilgi Üniversitesi Mimarlık Bölümü öğretim üyeleri ve birçok değerli meslektaşımızın değerli katkılarını oldu. Mimarlar Odası çeşitli toplantılar gerçekleştirdi.

İzleyici konforunu ve sanatçıların performansını artıracak düzeyde hazırlanan projelerin tamamlanmasının ardından uygulanmasına yönelik “İstanbul Atatürk Kültür Merkezi Onarım, Güçlendirme ve Tesisat Sistemlerinin Yenilenmesi İşi” 29 Haziran 2009 tarihinde ihale edildi. Teklif veren 14 firmadan, en avantajlı teklifi veren firma tespit edilerek, 22 Temmuz 2009 tarihinde sözleşme yapmak üzere davet edildi. Ancak Kültür, Sanat ve Turizm Emekçileri Sendikası (Kültür Sanat-Sen), AKM'nin avan projelerinin onaylandığı Koruma Kurulu kararının iptali için Kültür ve Turizm Bakanlığı aleyhine dava açtı. İstanbul 9. İdare Mahkemesi’nin yürütmeyi durdurma kararı, 27 Temmuz 2009 tarihinde ajansa bildirildi. Ajans, bunun üzerine AKM'nin onarımıyla ilgili başlattığı her türlü çalışmayı durdurdu.

Daha sonra mahkeme ile (Anıtlar Kurulu ve Bakanlık tarafında onaylanmış olan) ilk projenin durdurulmasını takiben, uzlaşma arayışında ilgili birimler birçok toplantıda biraraya geldi. Uzlaşma sağlandı. Bu doğrultuda revize edilen proje, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na onaylatıldı ve Koruma Kurulu'na sunuldu. Statik, mekanik, elektrik, cephe ve malzeme konularında, sahne tekniği ve akustik konusunda Anne Minors gibi, aydınlatma konusunda AKM’nin ilk yapımında Hayati Tabanlıoğlu ile birlikte çalışmış Dinnebier’ler gibi danışmanlarla uluslararası tanınırlığı olan danışmanlarla birlikte çalıştık AKM projesi için. Sadece gözönünde olan mekânların değil, asıl binanın yaşamasını sağlayan prova salonları, atölyeleler gibi arka plandaki mekânların iyileştirilmesi planlandı.

Yenilemeler kapsamında, öncelikle tüm binanın tesisatı, ışık ve ses sistemi vardı. Dış cephe ve çatı yeniden ele alınarak ısı ve ses izolasyonu öngörüldü. Bu değişik ömerilerinden biri de günümüz teknolojisine uygun olarak, ses ve ısı yalıtımı sağlayacak çift cam uygulamasıydı.

Bizlerin izleyici olarak yaşadığı mekânların ardında dev bir teknik altyapı ve dolayısıyla binanın ve sergilediği faaliyetin sürdürülebilmesini sağlayan, gördüğümüzden daha büyük hacimler var. AKM bu hacimleri sağlamak açısından dünya standardında yeterli bir mekân planlamasına sahiptir. Mekânların ve sistemlerin teknolojileri yenilerek yeniden hayata geçirilmeye uygun verimli bir teknik planlama yapılmıştır. 30 yaşında her binada olduğu gibi, AKM binasının da teknik ağırlıklı bir renovasyona, güçlendirmeye ihtiyacı vardır. İnşa edildiği dönemin, 1960’lı yılların teknolojisi ile bugünkü imkânlar kıyaslandığında belli zafiyetleri olan yapının cam, aliminyum, seramik, taş gibi malzemelerinin ve teknolojilerinin çağdaş metodlarla ve ürünlerle yenilenerek, makul bir yatırımla yeterlilik kazanması mümkündür. 1960’lı yıllarda üretilen bu tür binalar “yeni-eski” (new old) olarak korunmakta ve yenilenmektedir. Bu tür yenilemelerin nasıl yapılması gerektiği tüm dünyada gündemde olan bir konudur.

1960’lı yılların modern yapısını koruyarak bugünün teknolojik malzemeleriyle değiştirilmesi doğru bir seçenektir. Yani dışarıdan baktığınız zaman aynı görünüm korunacak ama bu binanın teknolojisinde, performansında bir değişme, iyileşme olacak. Örneğin binanın çeşitli yerlerindeki aynalar, aydınlatmalar AKM’ye özgün olarak yapılmıştır yani standart bir tavan alınmamıştır. Burada tavandaki ampuller değişecek, bugünün sağladığı teknoloji avantajıyla led aydınlatmalar kullanılacak ancak özel tavanın yapısı bozulmayacak. Baktığınızda değişmiş gibi hissetmeyeceksiniz ama genel olarak bugünün teknolojisine uyacak, yenilenecek. Terkedilmiş, bakımı düzgün yapılmamış haliyle ve 1960'ların imkânlarıyla inşa edilmiş AKM üşüyor, izolasyonu yapılacak, bütün mekanik aksamlar, malzemeler değiştirilecek. Sahnelerin manuel sistemleri otomatik hale getirilecek. Tüm bu iyileştirme ihtiyaçları için örneğin konusunda dünya çapında güvenirliğini kanıtlamış, İngiltere’den uzmanlar gelip inceleme yaptı. Sahne sistemlerinin çok iyi durumda olduğunu ama elden geçirilmesi gerektiğini söylediler. Daha önce ufak bir restorasyon yapılmış AKM’de. Örneğin özgün koltuklar sökülmüş, oraya kötü bir koltuk konulmuş. Bu yaklaşımla projeyi çalışırken AKM'nin 1960'lar ve daha sonraki inşaatı derinlemesine tetkik edildi.

Modern mimarlık örnekleri zaten sayılı ve AKM önemli bir örnek. Mevcut bir iki örnekten birini yıkmanın entelektüel bir savunması olamaz. Venedik Tüzüğü gibi referanslara bakarsanız zaten AKM bir kültür varlığıdır. Mimari, estetik olarak beğenmediğiniz bir bina olsa bile (ki bu öznel değerlendirmeler barındırır) sosyal ve kültürel altyapıdaki önemi nedeniyle anıtsal yapı olarak kayıt altına alınmış bir binadır AKM. Bina estetik olarak size hiç hitap etmeyebilir, hatta çok Sovyetik bulunabilir soğukluğu ve kapalılığı sebebiyle (ki bu binanın mimarisinden ziyade işletme anlayışından doğmuş bir izlenimdir) ama AKM hepimizin geçmişinde kültür altyapısı olarak hizmet vermiş, herkesin hafızasında yer etmiş bir modern mimari örneğidir.

Konumu itibariyle de Taksim Meydanı’nın sınırlarını belirleyen bir yapı olarak algılamak gerekiyor. Boğaza açılmıyor deniliyor; önerilecek bir işletim senaryosu dahilinde Boğaz’a açılması, mevcut halini ve dil birliğini koruyarak da sağlanabilir. Yine vurgulanması gereken, ana işlevi, yani opera ve balenin değeri konusunda kullanıcının bilinçlenmesi sağlanarak, binaya yeni işlevler kazandırarak canlandırılabilir ve yenilenebilir olduğudur. Binanın varolan kapasitesi buna fazlasıyla elverir.

Bunun yanı sıra bakım anlamında doğru işletme, binanın sürdürülebilirliği ve verimliliği konusunda ciddi bir kazanımdır. Dr. Hayati Tabanlıoğlu’ndan alıntı ile “Binanın sürekli olarak hizmete hazır tutulabilmesi için işletme ve bakım örgütünün her aşamada, gerekli yetenekte eğitilmiş ve yeter sayıda elemanların sağlanmasıyla birlikte, tesislerin gerektirdiği yedek malzeme bulundurmalı, uzmanlar kotrolünde periyodik bakım ve onarımlar yapılmalıdır.” AKM ile yaşıt Pompidou Centre, yine ilk yapımından 30 yıl sonra 2000’li yılların başında onarılmış ve çağdaş bir anlayışla kentli ile buluşmuştur. Londra’daki Royal Festival Hall da kamusal alanı kültür yapılanması ile değerlendiren diğer bir güncel olumlu örnektir.

Farklı görüşlerin ve mimari gerçeklerin yanı sıra tartışılması gereken önemli bir konu ise, bir kültür yapısının işletme modelidirÇağdaş bir kültür yapısının işletme biçimi, en az binanın nasıl planlandığı kadar, seyirci / kullanıcı ile nasıl ve hangi işlevler içeriğinde buluştuğu ile ilgilidir. Dünyada birçok örneği başarı ile uygulandığı üzere, vakıflaşmak, kamu-özel karışımı işletme modelleri uygulayarak sistemi yeniden kurgulamak gereklidir. Aksi takdirde her şeyi devlet yapıyor, istediği gibi yapıyor ve dolayısıyla yıkıyor istediği zaman.

Herşey sosyal, ekonomik ve politik konjonktürle ilgili. Türkiye’de yapı sektörü, dolayısıyla mimari, her zaman konjonktürle bağlantılı olmuş. Bugün de öyle. AKM sözkonusu olduğunda konuya siyasi değil, çözümcü yaklaşmak gerekir, biz konuyu mimari olarak ele alırken kültürel mirasımıza sahip çıkmak gerektiğini de savunuyoruz.

NOTLAR

1. Murat Tabanlıoğlu'nun Ankara ve İstanbul'da yaptığı AKM sunumları online olarak izlenebilir:

  • 19 Mart 2013, TSMD, Ankara. Türkiye'de Modern Mimarlık ve AKM - AKM: 20. Yüzyıl Yapısını 21. Yüzyıla Taşımak, Aydan Balamir - Murat Tabanlıoğlu, http://www.youtube.com [Erişim: 09.04.2013]
  • 6 Kasım 2012, SALT, İstanbul. Murat Tabanlıoğlu, AKM: 20. Yüzyıl Yapısını 21. Yüzyıla Taşımak, http://www.saltonline.org/tr/444/ [Erişim: 09.04.2013]

2. Atatürk Kültür Merkezi, TC Kültür Bakanlığı İstanbul I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından 06.12.1998 tarih, 607 No.’lu toplantısında, 06.01.1999 tarih, 10521 sayılı kararı ile tescil edilmiştir.

Bu icerik 9289 defa görüntülenmiştir.