370
MART-NİSAN 2013
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • Erk ve Hakikat Algısı
    Güven Arif Sargın, Prof. Dr., ODTÜ Mimarlık Bölümü, Mimarlar Odası Merkez Yönetim Kurulu Üyesi

  • Mimarlık’la Kaçamaklar
    Güven Birkan, Mimarlık dergisi, ’76 yılı Yayın Yönetmeni; Nisan’77 - Aralık’78 Dergi Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü; Ocak’81-Haziran’81 Yayın ve Teknik Yönetmen

  • Ankara Gazi Mahallesi
    Elif Selena Ayhan, Yarı Zamanlı Öğr. Gör., Başkent Ü., İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü

  • Antropotektür
    Vintilă Mihăilescu, Prof. Dr., Bükreş Üniversitesi, Antropoloji Bölümü

  • İzmir Kırsal Alan Konutları
    Tonguç Akış, Öğr. Gör. Dr., İYTE Mimarlık Bölümü
    Ülkü İnceköse, Öğr. Gör. Dr., İYTE Mimarlık Bölümü
    Selim Sarp Tunçoku, Doç. Dr., İYTE Mimarlık Bölümü
    Adile Arslan Avar, Doç. Dr., İYTE Mimarlık Bölümü

YAYINLAR



KÜNYE
YAYIN DEĞERLENDİRME

Afişe Çıkmak, 1963–1980: Solun Görsel Serüveni

İletişim Yayınları, 30. kuruluş yılını, Yılmaz Aysan’ın (1) “Afişe Çıkmak, 1963–1980: Solun Görsel Serüveni” kitabını yayımlayarak kutluyor.  Aynı zamanda, kitapta bulunan görsel malzemenin pek çoğunun özgün kopyaları, bu yıldönümü anısına İstanbul’da Tütün Deposu’nda,  aynı adla açılan sergide 23 Mart 2013 tarihine kadar görülebilir.

Yılmaz Aysan önsözünde kitabını şöyle tanımlıyor: “Afişe Çıkmak... Bu kitap, yaşamlarının bir bölümünde gerçek veya mecazi anlamda ‘afişe çıkan’ sol eğilimli insanların, politik, sosyal, kültürel ve sanatsal fikirlerini, kavgalarını ve bunları kamuoyuna nasıl iletmeye çalıştıklarını, sözel, görsel ve işitsel olarak nasıl sunduklarını araştıran yansıdığı mecralar aracılığıyla derleyip-toplayan bir çalışmadır.”

Aysan’ın sol iletişim konusunda işlediği ilk çalışma, 1979’da, Mimarlık dergisinin 159. sayısında yayımlanan “Kolektif Afiş Geleneği ve Mayıs 1968 Afişleri” adlı dünyadan örnekler veren makalesidir. Basılı örnek bulma zorluğundan ötürü başlangıcından ancak 30 yıl kadar sonra, 2008’de yayımlanabilen “68 Afişleri, ODTÜ Devrimci Afiş Atölyesi’nin Öyküsü” (2) ise ilk kitabıdır ve elimizdeki kitaba kaynaklık etmiştir.

Bu çalışmada, sosyalist yayınların görülmeye başlandığı 1960’ların ortalarından 1980’e kadar olan zaman dilimi incelenmektedir. 1963, sol-sosyalist içerikli ilk grafiklerin yayımlandığı dergilerden biri olan Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) yayın organı Sosyal Adalet dergisinin yayına başladığı tarihtir.

Kitapta ülkemizdeki politik içerikli ilk grafiğin, 1946’da çok partili yaşama geçiş sürecinde siyasi propagandanın serbest bırakıldığında kullanılan, kamuoyunun ilk defa karşılaştığı ve etkisi gerçekten çok güçlü olan Mimar Selçuk Milar’ın Demokrat Parti (DP) için hazırladığı “Yeter (Söz Milletindir)” afişi olduğu belirtilmektedir. (3)

Aysan önsözünde, dönemi ve kitabı yazma amacını anlatmaktadır: “1960’lı yıllar tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de politik hareketlenmenin yoğunlaştığı, demokrasi ve özgürlük taleplerinin ortaya konduğu, bir devrimler, ayaklanmalar, altüst oluşlar, darbeler dönemi olmuştu. Bu toplumsal ve kültürel ‘patlama’ sırasında yoğunlaşan propaganda çalışmalarında ağırlıklı olarak afiş, duvar yazısı, gazete ve dergi, bildiri ve daha az sayıda olmakla birlikte sinema, tiyatro ve müzik mecraları kullanılmıştır. Siyasi parti, sendika ve dernek gibi kuruluşlar, haberleşme ve propaganda çalışmalarında legal mecraları kullanırken, dönemin yasal ortamında illegal konumda olan sol hareketler kendi mecralarını geliştirmişlerdir. Bu gruplar, iletişim amacıyla daha ziyade kent duvarlarını kullanmışlar ve propagandalarını gizlice afişler ve duvar yazılarıyla yapmışlardır. Legal ortamlarda yer alan politik grafikler, çoğu kez tasarımcıların veya sanatçıların imzalarıyla yayınlanırken, diğerleri anonim kalmışlardır. Dönemin sanat ve kültür hayatını oluşturan ve çeşitli sol eğilimlere sahip sanatçılar, kendi eğilimlerine uygun sendika veya derneklerde örgütleniyor, gerek icra ettikleri sanatla gerek yayınladıkları dergilerle siyasi mücadeleye katkıda bulunmaya çalışıyorlardı.

Bu derleme, 1963–80 arasında 18 yıl boyunca kullanılan sol içerikli propaganda, protesto, kutlama, anma, duyuru, sosyal, kültürel veya sanatsal amaçlı grafikler ve onları gerçekleştirenlerin tanıklıklarından oluşmaktadır. Dönemin politik hayatının tümünü yansıtma, yaşanan olayların, yaratılan politik kampanyaların, imgelerin ve bunlara emek veren sanatçıların tamamını kapsama iddiasında değildir. Bu satırların yazarının kendi yaşadıkları, gözlemleri ve seçkileriyle, özellikle grafik anlamda fark yaratan, öne çıkan işlerden seçmelerle oluşturulmuştur. Politik propaganda çalışmalarının içeriğiyle değil grafik dışavurumuyla ilgilidir; yazar, kendini belli bir siyasete konumlandırmadan, konuyu tasarım ve iletişim bağlamında ele almaya ve yaratılan her türlü çalışmaya eşit mesafede durmaya özen göstermiştir. Amaçlanan, dönemin unutturulmuş ve yok edilmiş olan canlı politik ve kültürel ortamının görsel macerasını sergileyerek bugünün ve yarının gözünden yeniden değerlendirilmesini sağlamak, konuyu daha derinlemesine incelemek isteyen araştırmacılara derli toplu ve kalıcı bir kaynak sunabilmektir.”

Yazar önsözünü şu şekilde bitirmektedir: “Pek çok eksiği olmasına karşın, bu çalışmada yer alan derlemeye bir bütün olarak bakıldığında, büyük baskı altında olmasına ve iki kez darbe ile sekteye uğratılmasına karşın, sosyal, sanatsal ve kültürel alanda bir patlamanın yaşandığı bu yaratıcı dönemi bir ‘devrim’ olarak nitelemek hiç de zor olmayacaktır.”

İletişim Yayınları kuruluşunun 30. yıl armağanı olarak bu kitabı yayımlamayı seçmesini, “İletişim Yayınları 30. Yılını Deviriyor” başlıklı giriş yazısında şu şekilde gerekçelendiriyor:

“12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nden üç sene sonra kurulmuştuk. Kuruluş hikâyemizi anlatırken hep 12 Eylül’le başlıyoruz lafa. Çünkü İletişim Yayınları, 12 Eylül Darbesi’nin ve askeri rejiminin karanlığı içinde kurulmuştu. Toplum bir kışla nizamına kıstırılmaya çalışılıyordu, şarkılardan kıyafetlere herşey gözetim altındaydı. Devlet yasal (idam) ve yasadışı (işkencede ölüm, “kaybetme”...) yollarla, elini hiç korkak alıştırmadan öldürüyordu. Biz, o kabustan çıkmaya çalıştık. Demokrasiye, özgür iradeye, insan onuruna, vatandaşlık ve insanlık fikrine alan açılmasına katkımız olsun istedik. Elimizden gelen, aklımızın erdiği yolla, yayın yoluyla yapmaya giriştik bunu.

O günlerde, 12 Eylül’e kem gözle bakanlara, ‘80 öncesine atıfta bulunurken kahredici bir dille konuşmayanlara, ‘12 Eylül öncesine dönmek istiyor’ ithamıyla kaş çatılırdı, tehditle karışık. Eh, biz de 12 Eylül öncesine dönmek isteyenlerdendik. 12 Eylül öncesini topyekûn yücelttiğimizden değil. Can kayıplarının gündelikleştiği bir iç savaş ortamını kim özleyebilir? Ama 12 Eylül öncesi sadece o muydu? 12 Eylül öncesi, 1970’li yıllar, uzun bir tek parti rejiminden, parlamenter-demokratik ama otoriter bir tek parti iktidarından ve iki askeri darbeden geçmiş olan Türkiye toplumunun reşit olmaya çalıştığı bir dönemdi. Politika parlamentoya kısılmaktan çıkıyor, hayatın her alanına yayılıyor, ‘halka iniyordu’. Bütün otoritelerin sarsıldığı bir zamandı. İnsanlar farklılıklarla karşılaşıyor, ayrışıyorlardı. Ayrışma, evet, büyük bir husumet ve kutuplaşmayla beraber, müthiş bir arayış dinamiğini harekete geçirmişti. Hevesle, tutkuyla ve müthiş bir enerjiyle, deneye yanıla yapılıyor, yaratılıyor, üretiliyordu. 12 Eylül, ekonomi-politik anlamının ötesinde, bu atılım ruhunu, bu yaratıcı arayışı kafese kapatan bir dar kafalılığın iktidarıydı. İşte onun için de yayın yoluyla direnmenin özel bir anlamı vardı: Zihin açmaya ihtiyaç her zamankinden fazlaydı ve kitaplar, düşünce, edebiyat... Bunlar zihin açarlar…

Demek, bizim o zamanlara bir borcumuz var. Demek, 12 Eylül öncesi, ‘70’ler, bir nostalji konusu değil, gölgesi bugünlere kadar düşen özel bir zaman. Öyleyse, 30. yılımızı kutlamak için, elinizdeki kitaptan iyisi bulunamazdı.

Yılmaz Aysan’ın aşkla yürüttüğü bir belgeleme çalışmasına dayanan kitabı, ‘70’lerin “aura”sını gözümüzün önüne getiriyor. O dönemin genç insanlarının anlatma, müdahale etme, ses çıkarma, birşeyler yapma, kısacası dünyaya katılma iştahını gösteriyor bize. Televizyonun siyah-beyaz tek kanal, bilgisayar teknolojisinin laboratuar aşamasında, sosyal medyanın olsa olsa hayal hanesinde olduğu bir zamanda, mütevazı iletişim yollarını kullanmaktaki yaratıcılığı gösteriyor...”

Toplam 495 sayfalık kitap yüzlerce, hatta birkaç bin renkli, kaliteli basılmış görsel malzeme ile önemli bir arşiv niteliğindedir. Dönemin afişleriyle beraber Sosyal Adalet, Yön, Ant, Yer altı Maden-İş Gazetesi, DİSK dergisi gibi süreli yayınların grafikleri, kitap, plak ve kaset kapakları, tablo tadında 1977-78’lerden, 1 Mayıslardan sokaklarda çekilmiş fotoğraflar bulunmaktadır. Kitabın yazarı Yılmaz Aysan’ın da Mimarlar Odası ve TMMOB için hazırladığı çok sayıda kapak, afiş ve desen de bunların içindedir. Sadece görsel alanda değil, dönemin mücadele ortamında gelişen Devrim için Hareket Tiyatrosu, Genç Sinema, Sinamatek, Yeni Sinema dergisi, plak ve kaset kapaklarıyla devrimci müzik gibi diğer sanat dalları da örneklenmiştir.

Görsel malzemelerin yanı sıra bunların yaratıcıları ve yaratımlarının yaşam öyküleri de kitapta bulunmaktadır. Bugün uluslararası ve ulusal ortamlarda pek çoğu önemli sanatçılar, akademisyenler olmuş o günün gençleri; Selçuk Demirel, Sait Maden, Tonguç Yaşar, İnci Tuğsavul Özgüden, Sadık Karamustafa, Kemal Akıncı, Ahmet Asena, Emre Senan, Şadi Samer, Ferit Erkman, Bülent Erkmen, Orhan Taylan, Tan Oral, Erkal Yavi, Metin Deniz, Sungu Çapan, Ahmet Soner ile söyleşiler yapılmıştır. “68 Afişleri ODTÜ Devrimci Afiş Atölyesi” tanıklarının ağzından örnekleriyle aktarılmıştır. Ayrıca artık aramızda bulunmayan Abidin Dino, İbrahim Niyazioğlu, oğlu Mehmet Sinan Niyazioğlu yazısıyla; (Asker) Mehmet Sönmez, arkadaşı Murat Belge aktarımıyla anlatılmaktadır.

1960’lı yıllardan itibaren yükselen demokrasi, özgürlük, bağımsızlık taleplerinin sorgular, tutuklanmalar, işkenceler, hapisler, sürgünler, ölümler, idamlar, askerî ve sivil darbelerle bastırılmaya çalışıldığı bu başkaldırı ortamında “1963–1980 yılları arasındaki SOLUN GÖRSEL SERÜVENİ”ni kitaptaki resimlerden takip ederken, bunların yaratıcılarının anlatımı ve diğer kısa metinlerle ısrarla, inançla, ödünsüz verilen bu mücadelenin ve yaratımın yaşam öyküsüne tanık oluyoruz.

Kolaylıkla ve zevkle okunabilen kaliteli basılmış bu kitap, Cumhuriyet dönemimizin en çalkantılı yıllarının belki de en önemli belgesellerinden biri niteliğinde.

 

NOTLAR

1. Yılmaz Aysan, 1953’te doğdu, 1970’te Ankara Fen Lisesi’ni bitirdi. 1976’da ODTÜ Mimarlık Bölümü’nden lisans, 1980’de “Dış Duvar Resimleri” konulu teziyle yüksek lisans derecesini aldı. 1998’den bu yana İstanbul Bilgi Üniversitesi, İletişim Fakültesi’nde dersler vermektedir. Mimarlar Odası Ankara Şubesi 24. Dönem (17.01.1979- 13.01.1980) Yönetim Kurulu Üyeliği yaptı. MİMARLIK dergisi Yayın Komitesi’nde görevler aldı. 1970–76 yılları arasında öğrenci olduğu ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nde, 1976–80 yılları arasında Ankara’da, başta Mimarlar Odası olmak üzere, TMMOB, Çağdaş Sahne Kültür Merkezi, Köy-Koop gibi kuruluşların çeşitli afiş, broşür, dergi kapağı gibi grafik tasarımlarını yaptı ve kendi serigrafi atölyesinde bazılarının baskılarını gerçekleştirdi. Çalışmaları ulusal ve uluslararası ödüllere layık görüldü. Çok sayıda kişisel sergi açtı, karma sergiye katıldı. Mayıs 2008’de “ ‘68 Afişleri ODTÜ Devrimci Afiş Atölyesinin Öyküsü” isimli kitabı Metis Yayınları’ndan yayımlandı. Sanatçı, grafik tasarımcısı ve araştırmacı Aysan, çalışmalarını İstanbul’da kendi atölyesinde sürdürmektedir.

2. Aysan, Yılmaz, Mayıs 2008, ’68 Afişleri ODTÜ Devrimci Afiş Atölyesinin Öyküsü, Metis Yayınları, İstanbul.

3. Ünalın, Çetin, 2013, “Örgütçü, Mimar, Tasarımcı, Galerici, Yazar, Editör, Yayıncı: Selçuk Milar”, Mimarlık, sayı: 369, ss.54-56.

Bu icerik 4362 defa görüntülenmiştir.