370
MART-NİSAN 2013
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • Erk ve Hakikat Algısı
    Güven Arif Sargın, Prof. Dr., ODTÜ Mimarlık Bölümü, Mimarlar Odası Merkez Yönetim Kurulu Üyesi

  • Mimarlık’la Kaçamaklar
    Güven Birkan, Mimarlık dergisi, ’76 yılı Yayın Yönetmeni; Nisan’77 - Aralık’78 Dergi Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü; Ocak’81-Haziran’81 Yayın ve Teknik Yönetmen

  • Ankara Gazi Mahallesi
    Elif Selena Ayhan, Yarı Zamanlı Öğr. Gör., Başkent Ü., İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü

  • Antropotektür
    Vintilă Mihăilescu, Prof. Dr., Bükreş Üniversitesi, Antropoloji Bölümü

  • İzmir Kırsal Alan Konutları
    Tonguç Akış, Öğr. Gör. Dr., İYTE Mimarlık Bölümü
    Ülkü İnceköse, Öğr. Gör. Dr., İYTE Mimarlık Bölümü
    Selim Sarp Tunçoku, Doç. Dr., İYTE Mimarlık Bölümü
    Adile Arslan Avar, Doç. Dr., İYTE Mimarlık Bölümü

YAYINLAR



KÜNYE
MİMARLIK 50 YAŞINDA

Mimarlık Dergisi için...

Ahmet Sönmez, Mimarlık dergisi, Ocak’76 – Mart’77 Dergi Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü

Yazıya Biraz Tarih Dokundurursak...

Mimarlık dergisi, 1944 yılında Türk Yüksek Mimarlar Birliği tarafından yayımlanmaya başlanan bir mesleki dergi. Mimarlar Odası’nın yasa gereği olarak kurulmasını takip eden yıllarda, Oda yönetimindeki ağabeylerimiz ve ablalarımız oturup düşünüyorlar ve dergiyi, Oda’nın resmî yayın organı olarak, Mimarlık adıyla yeniden yayımlamaya karar veriyorlar. Malum ya, “Organı Olmayanın Yorganı Olmaz” Mimarlık dergisinin 50. yıl kutlamasına esas olarak 1963 yılının seçilmesinin nedeni, dergiyi Mimarlar Odası’nın devir almış olmasından ibaret. Aslına bakarsanız bizim dergi maşallah / elhamdülillah 69 yaşında.

1963 yılı, benim liseyi bitirdiğim ve ODTÜ’deki mimarlık öğrenciliği macerama başladığım yıl oluyor. Dergiyle tanışmam ise 1966 yılını bulmuştu. 1968 yılından itibaren Arif Şentek’le beraber Mimarlar Odası’na gitme alışkanlığı edindiğimizi ve oradan aldığımız Mimarlık sayılarını okulda sattığımızı hatırlıyorum. Mimarlar Odası, o yıllarda Ankara, Mithatpaşa Caddesi üzerindeki bir binanın birinci katındaydı. Mimarlık öğrencisi olduğumuz için Mimarlar Odası’nın bize beleş verdiği dergi sayılarını okula götürüp mimarlık öğrencilerine satıyor ve parasını “örgüt”e gelir kaydediyorduk. Sakın yanlış anlaşılmasın, “örgüt” dediğim, Mimarlık Fakültesi Öğrenci Birliği oluyor... Yersen...

Meşhuuuur 1968 Ortamı Filan...

1968 yılı, bugün Konur Sokak 4 olarak ezberlediğimiz adresteki binanın henüz inşaat halinde olduğu yıl. Mimar Cihat Fındıkoğlu ağabeyimizin imzasını taşıyan malum binanın inşaatı 1970 başlarında bittiğinde, bendeniz taze mimar sıfatımla Odanın komite ve komisyonlarında çalışmaya başlamıştım. O günlerde, binanın iskân ruhsatını alabilmek için çok uzun ve çok yorucu uğraşlar verdiğimizi gayet iyi hatırlıyorum... Mimarlar Odası hizmet binasına belediyeden iskân ruhsatı alamıyoruz, iyi mi? Bu tuhaflığın nedenini, bu masum ve ziyadesiyle didaktik yazı kapsamında anlatmaya gerek yok. Bu tarihî gerçeği çok merak edenler olursa, elbette Oda’nın en sağlam ve en fedakâr askerlerinden Güven Birkan’a sormayı deneyebilirler...

Mimarlık, 1970 başlarında İstanbul’da hazırlanıyor ve yayımlanıyordu. Bizler de, Ankara ve İzmir’de yerleşik mimarlar olarak dergiye katkıda bulunma çabası içindeydik. Çok genç yaşta kaybettiğimiz Somer Ural yönetimindeki dergi, zengin bir mesleki içeriğin yanı sıra, ülkenin sorunlarına toplumcu bir bakış açısıyla eğilen ve “mimarlık mesleğinin sorunları, ülke sorunlarının ayrılmaz bir parçasıdır” görüşünü savunan bir kimlik kazanmıştı. O yıllarda Türkiye’deki mimar sayısı 4 bin civarında olsa gerek. Odanın şube sayısı da sadece 3, yani sadece Ankara, İstanbul ve İzmir... Temsilcilikler daha yeni kuruluyor filan.

1970’li yılların ortalarına doğru, Odanın çok derin bir mali kriz içine girdiğini hatırlıyorum. Dergi, iki ayda bir, hatta üç ayda bir yayımlanır hale gelmişti. Matbaaya verecek para yok, film, klişe, dizgi filan yaptırılamıyor. İşte tam o sıkıntılı dönemde, Oda Merkez Yönetim Kurulu olarak çok devrimci bir karar aldık ve dergiyi İstanbul’dan Ankara’ya getirdik. İyi halt ettik...

Haydin Arkadaşlar Dergi Çıkaralım...

Ankara’da kolları sıvayıp dergi hazırlama işine giriştiğimizde, elimizde, daktiloyla yazılmış az sayıda konu başlığı, sarı zarflar içinde arşivlenmiş birkaç tane teknik yazı taslağı, yazıları destekleyen bazı çizimler ve fotoğraflar filan olduğunu gördük. Para yok, yeterli malzeme yok, yazı yok, fotoğraf yok, çizim yok... Fakaaaat, gençlik yıllarını 1968 ruhu ile pişirmiş, çok ilkel ortamlarda yüz binlerce toplumcu afiş ve bildiri basıp Anadolu ve Rumeli kentlerine göndermeyi becermiş, çok sayıda toplumcu gazete ve derginin hazırlanıp yayımlanmasında gece-gündüz çalışıp tecrübe edinerek “kaşarlanmış” bir ’68 kuşağı olarak, elhamdülillah ürkmedik, korkmadık, tırsmadık... Mimarlık dergisine balıklama daldık... İlerleyen zaman içinde Hasan Barutçu, Çetin Ünalın, Uğur Kangal, Süheyl Kırçak, Ali Artun, Yılmaz Aysan, Selçuk Pehlivanlı, Suha Özkan, Selçuk Demirel gibi isimlerin de gönüllü katkılarıyla dergiyi kör-topal-kalitesiz fakat tutarlı ve düzenli çıkarabilir hale gelmiştik. Cengiz Bektaş ağabeyimiz de fırsat buldukça bizi destekliyordu. (Bu satırları okurken fon müziğinde hüzünlü arabesk şarkılar filan iyi gider.)

Bir taraftan Mimarlık dergisini çıkartacağız, diğer taraftan Odanın ve TMMOB’nin haber bültenlerini filan hazırlayacağız... Talihin ve tarihin güzel bir cilvesi olarak Konur Sokak 6 numaradaki Daily News gazetesine komşuyuz. Henüz “rotatif web offset” sistemine geçmemiş olan matbaada eski bir baskı makinesi var. Yazılar ilkel bir şekilde “kuşe” kâğıda yazıldıktan sonra makasla kesilip “pikaj” masasına yatırılıyor. Fotoğrafların yerlerine, filmde şeffaf çıksın diye siyah renkli dikdörtgen kâğıtlar yapıştırılıyor. “Mizanpaj” tamamlandıktan sonra, karanlık odanın kapısına monte edilmiş ilkel bir mercek yardımıyla sayfanın 1/1 ölçekli “ortho” filmi çekiliyor... Diğer taraftan sayfalara girecek siyah beyaz fotoğraflara “tram” atılıp film hazırlanıyor. O günlerde “trikromi”, renkli baskı filan neredeee? Para yok, teknoloji zayıf, elimizde renkli malzeme yok.

“Pikaj” bittikten ve “ortho” filmler çekildikten sonra, alttan aydınlatılmış camlı “montaj” masasına geçiyoruz. Filme alınmış sayfalar, 57/82 “forma” düzeninde yerleştiriliyor. Sonra gelsin film montajındaki delik deşik şeffaf noktaların ışık sızdırmaması için fırçayla kırmızı renkli “aptek” uygulaması... Negatif, pozitif film ve banyo eziyetleri de bitince metal offset baskı kalıpları hazırlanacak ve matbaa makinesinin tamburuna gerdirilip yıkandıktan sonra mürekkep verilip baskıya geçilecek.

Dergi kapaklarımız en adi, en ucuz “Bristol” karton. Ucuz olsun diye kapak baskısını bile tek renk hazırlıyoruz. İç sayfalar, 2. hamur ile 3. hamur arasında en ucuz yani kalitesiz kâğıda basılacak. Dergiye biraz görsel kalite kazandırmak ümidiyle arada bir masrafa girip açık mavi, sarı veya açık yeşil “biletlik” kâğıt kullanıyoruz... Bütün gün Konur Sokak numara 4 adresindeki Oda merkezinde it gibi çalıştığımız yetmiyormuş gibi, geceleri de Konur Sokak 6 adresindeki komşu matbaada sabahlıyoruz. Ayran, simit filan... Hayırlı işler... Neymiş? Mimarlık dergisi basılıyormuş. Hoyda Bre...!

Bitirirken...

Evet... Fazla lafın lüzumundan alakadar mevzubahis teşkil etmez... Fazla tıraş cildi bozar.

Yazıyı bitiriyorum... Günümüzde kullanılan bilgisayar destekli imkânları, kaliteli kâğıt cinslerini ve “dijital” baskı tekniklerini düşününce, zavallı ’68 kuşağının çekmiş olduğu eziyetleri hatırlayarak nazikçe yuh çekiyorum... Zaten bu yazı da 500 kelimeyi geçti galiba. Hadi bana eyvallah. The end.

Bu icerik 6434 defa görüntülenmiştir.