369
OCAK-ŞUBAT 2013
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • MİMARLIK Dergisinin Elli Yıllık Birikimi
    Ali Artun, 1975-1980 arasında Mimarlar Odası'nda Araştırma Sekreteri, Yayın Komitesi Üyesi, Genel Sekreter. Galeri Nev Kurucusu. İletişim Yayınları Sanathayat Dizisi Editörü

YAYINLAR



KÜNYE
CUMHURİYET DÖNEMİ MİMARLIĞI

Hasanoğlan Köy Enstitüsü ve Yüksek Köy Enstitüsü Yerleşkesi’nin Tarihçesi ve Değerleri

Sermin Çakıcı, Araş. Gör., Uludağ Üniversitesi, Mimarlık Bölümü
Figen Kıvılcım Çorakbaş, Araş. Gör. Dr., Anadolu Üniversitesi, Mimarlık Bölümü

Eğitim faaliyetini sadece on bir yıl sürdürebilmiş olmasına karşın Hasanoğlan Köy Enstitüsü, toplumun çağdaşlaşmasına katkıları nedeniyle ülke tarihinde eğitim ve kültürel alanda başlı başına bir değer olarak kabul edilmekte. Yerleşke 2007’de Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve İnşaat Mühendisleri Odası’nın açtığı fikir yarışması ile yeniden gündeme gelmişti. 2012’ye gelindiğinde yerleşke olarak hâlâ bütüncül bir koruma yaklaşımının benimsenmediği görülmekle birlikte, mevcut Müzik Okulu’nda parçacıl bir koruma uygulaması başlatıldı. Yazarlar, yerleşkenin tarihini ve yarışma sürecini aktarıyor, yerleşkeye ilişkin değerleri tartışıyorlar.

1940’lı yıllarda Türkiye’de kurulan Köy Enstitüleri, öğretmenlere, görev yapacakları köylerdeki çeşitli sorunlara çözüm üretmeleri ve köyün üretkenliğini artırmaları için gereken teorik ve uygulamalı eğitimi sağlamak amacını taşımaktaydı. Köy Enstitüsü Projesi, kent ve köy yaşamı arasındaki fırsat eşitsizliğinin önüne geçmeyi hedefleyen halkçı ideolojinin bir parçasıydı. Bir başka deyişle Köy Enstitüleri, yeni kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti’nin milli kültürünü yaratmak ve yaygınlaştırmak için bir araç olarak düşünülmekteydi.(2)

Türkiye’de, 1933-1934 yılları arasında, şehirlerde yaşayan çocukların % 75’i ilkokula giderken, köy çocuklarının sadece % 20’si ilkokul eğitiminden faydalanabildiği için, 1936-1939 yılları arasında, eğitimin yaygınlaştırılması çalışmaları ivme kazanmış ve dört Köy Öğretmen Okulu kurulmuştur. Bu dört okul, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç(3) tarafından geliştirilen ve uygulamaya sokulan Köy Enstitüleri Projesi’nin ilk adımları olmuştur. Yeni eğitim sistemi için yürürlüğe konan yeni yasalar(4) ile birlikte Köy Enstitüleri kurulmaya başlanmış, eğitimde köy bünyesine uygun yeni bir örgütlenme yaratılarak, köy okuluna ve öğretmenlerine yeni bir görev tanımı yapmak amaçlanmıştır. Böylece Köy Enstitülerinin benimsediği “köyü canlandırma politikası” yasal olarak güvence altına alınmış, 1948 yılı sonunda Türkiye çapındaki köy enstitüleri sayısı 21’e ulaşmıştır. (Şekil 1)

Bunların arasında yer alan ve 1941 yılında Ankara’nın 35 km. uzağında kurulan Hasanoğlan Köy Enstitüsü, yurt çapındaki diğer Köy Enstitülerine öğretmen yetiştirmek üzere dönemin aydın kişilerinin de ders verdiği(5) bir “Yüksek Köy Enstitüsü” haline getirilmiş; kısa zamanda kültürel bir çekim merkezi haline gelmiştir.

1946 yılında tek partili sistemden çok partili sisteme geçilmesinin ardından, 27 Ocak 1954 tarihli ve 6234 sayılı Kanun çerçevesinde, Köy Enstitülerinin ‘ilköğretmen okulları’ olarak adlandırılması kabul edilmiş, Hasanoğlan Köy Enstitüsü gibi kapatılıp boşaltılan Köy Enstitülerindeki öğrenciler ise bambaşka bir eğitim sistemini kabul edecek bu yeni okullara gönderilmiştir.  

TARİHÇE

1940-1941 yılları arasında kurulmuş 14 Köy Enstitüsünün ardından 15.sinin Ankara yakınlarında kurulmasına karar verilmiş, 10 Nisan 1941 tarihinde ise inşa alanı ile ilgili bir keşif raporu hazırlanmıştır.(6) Yapılan arazi araştırmaları sonucunda, Ankara’ya 35 km uzaklıkta yer alan Hasanoğlan köyü seçilmiş, buraya ulaşımın da Ankara-Kayseri demiryolu hattı üzerinde kurulmuş olan Lalahan ve Lalabeli istasyonlarından sağlanabileceği belirtilmiştir.(7) 23 Mayıs 1941’de Hasanoğlan köyünde mevcut bulunan bir köy okulunda eğitime başlamış olan Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nün yerleşkesinin tasarımı için Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bir yarışma açılmıştır. Yarışma şartnamesine(8) uygun projeler arasından seçilen proje(9) raporuna göre:

  • Lalahan Tren İstasyonu (Resim 1) ile Hasanoğlan köyü arasındaki yolun sol tarafında, bu yola paralel olacak şekilde bir ana aks belirlenmiş ve bu aksı dik kesen başka bir yol önerilmiştir.
  • Bu iki aksın kesişme noktası merkez kabul edilmiş ve buraya bir tören alanı önerilmiştir. İdare binası, hamam, yemekhane, mutfak, çamaşırhane ve fırın gibi ana yapıların yanı sıra yeni açık oyun alanları da bu alanın etrafında tasarlanmıştır.
  • İşlik ve öğretmen lojmanlarının bir kısmı köy yoluna paralel olan aksın sol tarafında konumlandırılırken, diğer işlik ve öğrenci yurtları sağ tarafa yerleştirilmiştir. Güzel Sanatlar Binası, 1000 kişi kapasiteli açık amfi tiyatro ve öğretmen lokali gibi kamusal yapılar ise ana aksı dik kesen ikinci aksın sonuna yerleştirilmiştir. (Şekil 2)

Yapıların uygulama çizimleri hazırlanırken (Resim 2), başta Kepirtepe Köy Enstitüsü olmak üzere farklı enstitülerden Hasanoğlan’a yardıma gelen öğrenciler 20’şer kişilik gruplara bölüştürülmüş, Ankara’dan getirilen yapı malzemeleri Lalahan İstasyonu’ndan taşınmıştır.(10) (Resim 3) Köy Enstitülerine hakim olan bu yardımlaşma yöntemi sonucu, II. Dünya Savaşı’nın getirdiği ekonomik sıkıntılara rağmen enstitü binaları oldukça kısa sürede bitirilmiştir. (Şekil 3) Öyle ki, işlik (Resim 4), yurt (Resim 5), lojman (Resim 6) gibi yapılması acil olan ana yapıların yanı sıra fırın, hamam (Resim 7), ısı merkezi (Resim 8) gibi diğer ortak kullanım mekânları 1941–1944 yılları arasında tamamlanmış, 1944–1945 eğitim-öğretim dönemine enstitüyü oluşturan yapıların çoğu bitmiş bir şekilde başlanmıştır.(11) 1941-1951 yılları arasında Hasanoğlan Köy Enstitüsü müdür yardımcılığında Yapı-Sanat Kolu Başkanı olarak çalışmış olan Mustafa Güneri’nin notlarına göre, 1941 yılı sonunda 5 atölye binası, 5 derslik binası, 2 malzeme deposu, santral, yemekhane (Resim 9), mutfak ve ambar inşa edilmiştir. 1943 yılı sonunda idare binası (Resim 10), başka bir yatakhane, büyük marangozhane, ek bir büyük santral, atölye, garaj, iki tuvalet, iki ahır ve kümes tamamlanmıştır.Türkiye’nin birçok bölgesinde kurulan bu köy enstitülerinin sayılarının artması ile birlikte buralarda eğitmen, sağlık memuru, ve müfettiş olarak görev yapabilecek bireyler yetiştirmek amacıyla Hasanoğlan Köy Enstitüsü, 6 Haziran 1943 tarihinde kanuni olarak Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü adı ile anılma hakkı kazanmıştır. Başkent Ankara’ya yakınlığı, diğer enstitülerin merkezinde konumlanması ve yerleştiği arazinin yerleşke niteliğinde yayılabilmeye uygun olması nedeni ile bu amaca hizmet edebileceği düşünülen Hasanoğlan’da, Kasım 1943 tarihinde Çifteler ve Kızılçullu Köy Enstitüleri’nden gelen 103 mezun öğretmen için bir ders düzenlendiği de kayda geçmiştir. Kabul edilen bu yeni yüksek eğitim sisteminin ihtiyaçlarını karşılaması için ise 1944 yılında, merkezdeki tören alanının yakınına iki katlı bir eğitim yapısı daha inşa edilmiştir. (Resim 11)

İsmail Hakkı Tonguç’un 3 Aralık 1942 tarihli resmî yazısı ile Hasanoğlan Köy Enstitüsü’ne öğretmen ve Yapı Kolu Başkanı olarak atanmış olan Mimar Mualla Eyüboğlu, zehirli sıtmaya yakalanıp görevini bırakmak zorunda kaldığı 1947 yılına kadar yalnız Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nde bu görevini sürdürmekle kalmamış, aynı zamanda diğer Köy Enstitülerine de ziyaretlerde bulunarak eksik yapıları projelendirme ve uygulama aşamalarında bulunmuştur.(12) Kendisi tarafından bizzat projelendirilen yapılar arasında hamam, kantin, müzik okulu kompleksi (Resim 12),konser salonu (Resim 13) ve derslikler (Resim 14), ağaç işleri (Resim 15) ve elektrik atölyeleri (Resim 16) ve çocuk bahçesi yer alır.(13)

Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü, 1946 yılı başlarındaki siyasi değişimi takiben, hükümete muhalif düşünceler üreten karşıt bir hareketin merkezi olarak nitelendirilmiş ve kapatılmasına karar verilmiştir.(14) 27 Ocak 1954 tarihli ve 6234 sayılı Kanun’un kabulü ile kapatılma kararının yasalaştırılmasından sonra boşaltılan ya da özgün işlevlerine uygun kullanılmayan Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü binalarının birçoğu zaman içinde yapısal bozulmalara maruz kalmıştır. Yine de Milli Eğitim Bakanlığı mülkiyetindeki bu yapılarından bazıları dönem dönem eğitim amaçlı kullanılmıştır. Bunlara ek olarak, yerleşke sınırları içinde eğitim işlevli yeni yapılar da inşa edilmiştir. Ölçek ve mimari dil açısından özgün enstitü yapılarından farklı bir mimari yaklaşımın ürünü olan bu yeni yapılar, mevcut ana aksları yok sayarak Hasanoğlan Köyü’ne giden ana yola paralel olarak konumlanarak özgün dokuya aykırı şekilde inşa edilmiştir. (Şekil 4)

Açık amfi tiyatro (Resim 17), Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü eğitim binası ve müzik okulu kompleksinin Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu (KTVKBK) tarafından 27 Mart 2003 tarihinde tescillenmesi ile, enstitünün bir kültür varlığı olarak nitelendirilmesi ve yeniden kullanımı ile ilgili ilk yasal girişim başlamıştır. Tescil fişlerinde(15) bu üç yapının mimari özellikleri ve mevcut durumları yazılı olarak tespit edilmiş, bugüne kadar ayrıntılı bir mimari belgeleme çalışması ise yapılmamıştır. 18 Mart 2005 tarihinde, Müzik Okulu’nun konferans salonu içerisindeki mozaik duvar resimlerinin (Resim 18) yerinde korunmaları gerektiğine dair bir karar alınmıştır. Enstitü yapılarının inşa sürecinde gerçekleştirilen altı arkeolojik kazı çalışması sırasında ortaya çıkarılan buluntular (16) ise tescillenmiş olup, Ankara’daki Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenmektedir. Son olarak, 12 Haziran 2006 tarihinde, tüm yerleşkenin üzerindeki mevcut yapılarla birlikte korunması gerektiğine dair karar alınmıştır.

Özetle, Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü Yerleşkesi’nin 1940’lardaki ve bugünkü durumunu karşılaştırıldığında özgün yapıların birçoğunun yıkıldığı veya kendi haline bırakılarak yıkılmaya yüz tuttuğu, buna karşın, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Atatürk Öğretmen Lisesi için yeni yapılar inşa edildiği görülmektedir. (Resim 19) Bu iki durum arasındaki çelişki, eski ve yeni eğitim sistemlerinin farkının yanı sıra, Ankara KTVKBK tarafından 8 Aralık 2006 tarihinde alınan 1965 sayılı karardan kaynaklanmaktadır. Bu kararda, tescilli olanlar dışındaki mevcut enstitü yapılarının yıkılabileceği ve alan içerisinde eski yapılarla uyumlu yeni yapılar inşa edilebileceği belirtilmektedir. Böylece, bir önceki kararda koruma altına alınması gerektiği söylenen tüm enstitü yerleşkesinin boş kısımları potansiyel inşaat alanı olarak görülmüş, buradaki yeni yapılaşma yasal hale gelmiş, mevcut yapıları onarıp yeniden kullanmak yerine alana yeni okul binaları, lojman ve yurt binalarından oluşan bağımsız bir eğitim kompleksi inşa edilmiştir. Yeni eğitim yapılarının özellikle yol boyunca konumlanmış olması, özgün enstitü binalarının görsel olarak algılanmasını da zorlaştırmaktadır.

Toplumsal ve mesleki bilinci uyandırmak adına, Haziran 2007’de Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve İnşaat Mühendisleri Odası “Hasanoğlan Köy Enstitüsü ve Yüksek Köy Enstitüsü Yerleşkesi Değerlendirme Projesi Ulusal Öğrenci Fikir Yarışması” adı altında bir öğrenci fikir yarışması düzenlemiştir. Bu yarışma ile “lisans ve yüksek lisans öğrencilerinin kent yaşamına ilişkin ideallerinin; diğer disiplinlerle ve toplumla paylaşılması ve fikirlerinin ilgili disiplinlerle işbirliği içerisinde uygulanabileceği ortamların yaratılması”(17) amaçlanmıştır. Kasım 2007’de sonuçlanan yarışmaya Türkiye’deki farklı üniversitelerden katılım sağlanmış, dereceye giren gruplar ödüllendirilmiştir.

2012 yılına gelindiğinde, bir kültür varlığı olarak tescillenmiş olan Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nün “yerleşke olarak” bütüncül bir şekilde yeniden değerlendirilmesi ve kullanımına yönelik yetkili yerel yönetimler tarafından yürütülen herhangi bir çalışma olmadığı görülmektedir. Buna karşın, 2007 yılından bu yana,Mimarlar Odası Ankara Şubesi, İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şubesi, Hasanoğlan Öğretmen Okulu Mezunları Derneği, YKKED, YAPI-DER, ASSA gibi kuruluşların desteği ile Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü Yerleşkesi’nin korunması konusu sürekli gündemde kalmıştır. Bu çabalar sonucu, Elmadağ Belediyesi ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın girişimleri ile birlikte mevcut Müzik Okulu binalarından sinema ve konser salonu olarak kullanılan yapının rölöve ve restorasyon çalışması Mimar Vedat Ağca tarafından hazırlanmış, Ankara KTVKBK tarafından 2011-2012 yılında onaylatılmıştır. Yapım işinin İhalesi 12.06.2012 tarihinde, sözleşmesi 05.07.2012 tarihinde ve iş yeri teslimi 09.07.2012 tarihinde yapılmış olup, 19 Temmuz 2012’de arazi çalışmalarına başlanmıştır.(18) Bu makale yayına hazırlandığı Ekim 2012 döneminde yerleşkedeki belgeleme ve restorasyon çalışmaları sürmektedir. Tüm bu çalışmalar önem taşırken, bu makalenin yazarları tarafından, Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’nün taşıdığı somut değerlerin yanı sıra soyut kültürel değerlerinin de ortaya çıkarılması ve bunların bütüncül olarak ele alınıp korunması gerektiği vurgulanmaktadır. Bu amaca uygun olarak, yerleşkenin oluşumundan bugüne kadar taşıdığı mimari değerlerin yanı sıra “soyut kültürel değerler” olarak ele alınabilecek tarihî, belgesel, kültürel, sembolik ve politik değerlere de değinmek faydalı olacaktır.

DEĞERLENDİRME

Eğitim felsefesi açısından bakıldığında benzersiz bir sistem olan Köy Enstitülerinin Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki yeri önemlidir. Başkent Ankara’ya yakın olması ve yurt çapında tek Yüksek Köy Enstitüsü olması nedeniyle Hasanoğlan, Köy Enstitüleri içerisinde merkezî bir rol üstlenmiştir. Buna bağlı olarak, bu yerleşkenin önemi 1940’larda Türkiye’de geliştirilen ve dünyada bir ilk niteliği taşıyan “Köy Aydınlanma Projesi”ni temsil ediyor olmasıdır.(19)

Bu proje ile birlikte gelen yeni eğitim felsefesi, yalnızca on bir yıl kadar sürmüş ve tartışmalı bir şekilde sonlandırılmış olduğu için, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin hâlâ canlılığını yitirmemiş tartışmalarından birini oluşturur. Hasanoğlan Köy Enstitüsü bu özelliğiyle de tarihî ve politik değerlere sahiptir. Bu değerlerin farkında olmak yerleşkenin tüm değerleriyle beraber korunması ve gelecek nesillere aktarılması gerekliliğini doğurur.

Tarihî ve politik değerlerinin yanı sıra, Yüksek Köy Enstitüsü’nün Hasanoğlan köyünün gelişimi için köylüler ile kurmuş olduğu ilişki, bu yerleşkenin yönetsel değerleri arasında sayılabilir. Nitekim Köy Enstitüsü köyün fiziksel koşullarını ve altyapısını iyileştirmekte çok önemli bir role sahip olmuştur. Örnek olarak, köye araç yolu yapılması, köyün ana meydanına çeşme yapılması, yerleşke ile birlikte köyün de ağaçlandırılması gibi işler Köy Enstitüsü tarafından kamu yararına gerçekleştirilmiş olan hizmetlerden bazılarıdır. (Resim 20)

Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’nün Türkiye’deki bazıları tamamen yıkılmış, bazıları ise kullanılmayan Köy Enstitülerinden oluşan bir eğitim yerleşkeleri ağının parçası olması gerçeği, bu yerleşkenin bölgesel değer taşıdığının göstergesidir. Nitekim Köy Enstitülerinin her biri, Türkiye’nin daha az gelişmiş kırsal alanlarında kurulurken, çevresini geliştirecek ana merkezler olarak düşünülerek kurulmuştur. Bugün itibariyle bakıldığında, Köy Aydınlanma Projesi’nin kısa ömürlü uygulanışına bağlı olarak bu enstitülerin öncü karakterlerini korudukları söylenebilir. Bu sebeple, 1930’lu yılların sonunda karar verilmiş olan bu yerleşim ve ağ, hâlâ bir kırsal gelişim aracı olarak potansiyelini korumaktadır.

Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’nün fotografik belgelemesi dönemin İlköğretim Müdürü İsmail Hakkı Tonguç tarafından gerçekleştirilmiştir. (Resim 21) Kendisi tarafından tüm Köy Enstitülerinde çekilmiş 220’nin üzerinde fotoğraf bugün çeşitli arşivlerde saklanmaktadır ve yine bunların birçoğu çeşitli yayınlarda basılmıştır.(20) Bu fotoğraflar Köy Enstitülerinin idealist yaklaşımını ve imajını geleceğe taşıyan en önemli belgelerdir. Köy Enstitüleri Projesi boyunca sürdürülen sistematik belgeleme yaklaşımı, tüm köy enstitülerine olduğu gibi Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’ne belgelenmiş olma değeri katmaktadır. (Resim 22, 23)

Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü kuruluşundan itibaren bir kültürel ve bilimsel çekim merkezi haline gelmiştir. Dönemin önemli devlet adamı(21), bilim adamı ve sanatçıları(22) Hasanoğlan’a gelerek ziyaretlerde bulunmuş veya eğitim programının bir parçası olmuşlardır. (Resim 24) Bu ziyaretler ve çalışmalara ilişkin gerek döneminde üretilmiş resmî kayıtlar, günlükler ve fotoğraflar, gerekse sonradan anı olarak yazılmış olan birçok kaynak enstitünün taşıdığı anı değerini oluşturmaktadır.

Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’ndeki eğitim, teori ve uygulamanın dengeli bir bütünlüğü olarak kurgulanmıştı. Bunun bir sonucu olarak, öğrenciler bir yandan arıcılık, tarım gibi zirai faaliyetlerin uygulamalı bir şekilde öğrenirken, bir yandan modern sanat ve bilimdeki yaklaşımları da tartışıp uygulamalarına aktarmayı amaç edinmişlerdir. (Resim 25) Bugün, Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü Yerleşkesi’ndeki müzede ve kişisel arşivlerde, bu modern sanat uygulamalarından örnekler bulunmaktadır. Özgün mobilyalar, çeşitli işliklerde bulunan sabit ve hareketli teknik donanımın yanı sıra, öğrenciler tarafından okunmuş kitaplar ve dinlenmiş plaklar gibi yaşanmışlık değeri taşıyan her türlü eşya Yüksek Köy Enstitüsü öğrencileri tarafından müzeye bağışlanmıştır. (Resim 26-28) Tüm bu objeler biraraya geldiğinde, Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü Yerleşkesi’ndeki gündelik yaşamın daha iyi anlaşılmasını sağlayarak yerleşkeye korunmuşluk değeri katmaktadırlar.

Bugün verimli bir şekilde kullanılmasa da, mevcut yapı stoku ve yerleşke arazisinin konumundan kaynaklı gelişen ekonomik değer ise yadsınamaz.

Yerleşkenin eğitimsel işlevini bir süreliğine sürdürmüş olması bir devamlılık değeri olarak ele alınabilir. Bu kısmi devamlılık sayesinde, eğitim sistemindeki Köy Enstitüleri sonrası değişen yaklaşımlar fiziksel olarak da algılanabilmekte, birbirleriyle karşılaştırılabilmekte ve değerlendirilip eleştirilebilmektedir.

Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’nün mimari değeri sahip olduğu değerlerden bir diğeridir. Yarışma sonucunda elde edilmiş olan Köy Enstitüsü, içerisinde eğitim yapıları, atölyeler, konutlar, dinlenme ve spor alanları ve zirai alanlar bulunan kendine yeterli ve sürdürülebilirliği olabilecek bir yerleşkedir. Kendi arazi sınırları içerisinde insani ölçekte bir iç dolaşımı ve ulaşılabilirliği olan yerleşke, farklı işlevleri birleştiren ve ayıran bir açık alan ve yeşil alan örgüsüne sahiptir. Köy Enstitülerinin teşvik ettiği “tüketici değil üretken yaşam tarzı”nın izleri Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü yerleşkesinde izlenebilir. Bazı yapılar yıkılmış olmasına rağmen, çalışma ve üretim alanları ile dinlenme ve spor alanları arasında kurulan ilişki ve denge bugün bile dikkat çekicidir. Bunun yanında, yapıların mimari dilleri farklılık gösterse de, işlevsellik ve rasyonellik (akılcılık) yapıların tümünde görülen ve çağını yansıtan ortak bir tasarım yaklaşımıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın mimarlarından ve aydınlarından olan Mualla Eyüboğlu’nun tasarladığı ve inşasında görev aldığı Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü yapılarının, mimarın diğer yapıtları ile birlikte mimarlık tarihi alanında detaylı çalışılması ve yorumlanması ise yerleşkenin değerlerine yeni bir boyut kazandıracaktır.

Sonuç olarak, Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü yerleşkesi, 1940’larda geliştirilen Köy Enstitüleri Projesi’ni yansıtan bir kültür varlığıdır. Bu kültür varlığını korumak için, bu yerleşkenin tarihî ve politik anlam ve önemi çalışılmalı ve gelecek nesillere aktarılmak üzere sunulmalıdır. Yerleşke, içerdiği yapılar, taşıdığı peyzaj, arkasında bıraktığı yazılı ve görsel belgeler, döneme ait eşyalar, araçlar ve sanat ürünlerinin yanı sıra, üretilmiş yeni çalışmalar ve farklı yaklaşımlar ile birlikte bütüncül olarak değerlendirilmeli ve sunulmalıdır. Dolayısıyla, geniş kapsamlı bir koruma projesinin üretilebilmesi için, makalede bahsedilen somut ve soyut kültürel değerlerin çalışılması ve tutarlı bir yaklaşımla ele alınması gerekmektedir.

 

NOTLAR

1. Bu çalışmanın değerlendirilmesinde yardımları dokunan Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Eski Başkanı Öğr. Gör. Dr. Nimet Özgönül ve 2007 tarihinde gerçekleştirilen Hasanoğlan Köy Enstitüsü ve Yüksek Köy Enstitüsü Yerleşkesi Değerlendirme Projesi Ulusal Öğrenci Fikir Yarışması sırasında toplanan belge ve fotoğrafları bizlerle paylaşan Mimarlar Odası Ankara Şubesi’ne teşekkür ederiz.

2. Aytemur, 2007, ss.68-81.

3. İlk Tedrisat Umum Müdürü

4. 3238 sayılı Eğitmenler Yasası; 17 Nisan 1940 tarihli 3803 sayılı Köy Enstitüleri Yasası; 16 Haziran 1942 tarihinde çıkarılan 4274 sayılı Köy Okulları ve Enstitüleri Teşkilat Yasası.

5. Özel, 2000, ss.4-5.

6. Bu rapor İsmail Hakkı Tonguç (İlk Tedrisat Umum Müdürü), Rauf Tamer (Maarif Vekaleti Müfettişi) ve H. Örs, R. Ordinel (Ankara Maarif Müdürü) tarafından hazırlanmıştır (Kaynak: Mimarlar Odası Ankara Şubesi Arşivi).

7. Köylülerin de desteği ile birlikte 15 Nisan 1941 tarihinde Hasanoğlan Köyü muhtarlığı ile bir antlaşma imzalanmıştır. (Kaynak: İsmail Hakkı Tonguç’un özel arşivi, Mimarlar Odası Ankara Şubesi)

8. Yarışma şartnamesinde 20 okul, 20 öğretmen lojmanı, 20 yurt, 1 müze ve sergi binası, 1 toplantı binası, 12 işlik, 1 mutfak, 1 çamaşırhane, 1 hamam, 1 idari bina, 1 revir yanında ahır, depo, umumi tuvalet ve service mekânları ile birlikte spor aktiviteleri için açık alanlardan oluşan yerleşke planı istenmiş, enstitü binalarının talep edilen mimari özelliklerine ayrıntılı şekilde yer verilmiştir. (Kaynak: İsmail Hakkı Tonguç’un özel arşivi, Mimarlar Odası Ankara Şubesi)

9. Bu proje Kemal Ahmet Arû, Orhan Arda ve Adnan Kuruyazıcı’dan oluşan bir çalışma grubu tarafından hazırlanmıştır.

10. 1944 tarihli tutulan raporda Hasanoğlan Köy Enstitüsü’ne yardıma gelen enstitüler, Çifteler, Kızılçullu, Arifiye, Aksu, Beşikdüzü, Cilavuz, Akçadağ, Gölköy, Gönen, Yıldızeli, Pazarören Köy Enstitüleri olarak işlenmiştir. (Kaynak: İsmail Hakkı Tonguç’un özel arşivi, Mimarlar Odası Ankara Şubesi)

11. Yarışmada 125 binanın inşa edilmesi hedeflenmiş, ancak bunlardan ancak 63 tanesi 1946 yılına kadar bitirilebilmiştir.

12. Çandar, 2003, ss.55-78.

13. Çandar, 2003, s.62.

14. Köy Enstitülerinin kapatılması süreci ile ilgili farklı görüş ve tartışmalara Türkoğlu (2000), Kuyumcu (2003), Aytemur’un (2007) çalışmalarında geniş yer verilmektedir.

15. 27.03.2003 tarihli tescil fişlerine Mimarlar Odası Ankara Şubesi Arşivi’nden ulaşılmıştır.

16. Arkeolog Halil Demirdelen ve Mustafa Metin tarfından yapılan kazılar sonucu bulunan kalıntılar; 2 mermer miltaşı, 1 mermer sunak, 1 mermer dibek ve 2 toprak pithostan oluşmaktadır. Bunlara ek olarak, MÖ 2100-2000 arasındaki döneme ait olduğu bilinen bir Hitit dönemi mezar yapısının içinde küçük bir heykel de bulunmuş ve Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne gönderilmiştir.

17. Yarışma şartnamesinden alıntı.

18. Kaynak: Yeni Kuşak Köy Enstitülüleri Derneği (YKKED) Ankara Şubesi

19. Amerikalı bir profesör, Türkiye’deki Köy Enstitüleri için “Köy enstitüleri, Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin orjinal // her zaman her yerde örnek olabilecek inkılap eserlerinden biridir.” sözlerini kullanmıştır (Bkz. Güneri, 2004, s.25). Ayrıca, Köy Enstitüleri sisteminin dünyadaki eğitim sistemleri arasındaki yeri Fay Kirby’nin 1962 tarihli çalışmasında detaylı olarak tartışılmaktadır. Köy Enstitüsü fikrinin mimarlarından biri olan Hasan Ali Yücel ise “Bu bizimdir, kimseden almadık, bizden alsınlar” sözleriyle bu projenin eğitim sistemindeki özgünlüğüne vurgu yapmıştır.

20. Özel, 2000, s.217.

21. Törenleri izlemek amacıyla gelen İsmet İnönü (Türkiye Cumhuriyeti 2. Cumhurbaşkanı ve Başbakan), Mevhibe İnönü, Şükrü Saraçoğlu (Başbakan), Hasan Ali Yücel (Milli Eğitim Bakanı), İsmail Hakkı Tonguç (İlköğretim Umum Müdürü), İhsan Sungu (Milli Eğtim Bakanlığı Müsteşarı), Saffet Arıkan (Milli Eğitim Bakanlarından biri), Reşat Şemsettin Sirer, Hamdi Hızal (İstanbul Milli Eğitim Müdür Muavinlerinden biri), ve Nevzat Tandoğan (Ankara Valisi) gibi devlet adamlarının yanı sıra Beşare Elhuri, Abdülillah, Amerikan Başkan namzeti Van der Vilki gibi çeşitli ülkelerin eğitimcileri de Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’nün ziyaret listesine eklenmiştir.

22. Yerel bilim ve sanat adamlarından Selahattin Eyüboğlu (yazar-şair) ve Aşık Veysel (öğretmen-ozan) de sık sık enstitüye ders verme amacıyla ziyarette bulunmuşlardır.

KAYNAKÇA

Aksoy, H. 2005, “Eğitim Tarihimizde Bir Reform, Köy Enstitüleri”, “Eğitimde Devrim” dersine ait yayımlanmamış ders notları, Ankara Üniversitesi, Ankara.

Aytemur, N. 2007, The Populism of the Village Institutes: A Contradictory Expression of Kemalist Populism, yayımlanmamış doktora tezi, ODTÜ, Ankara.

Çandar, T. 2003, Hitit Güneşi: Mualla Eyüboğlu-Anhegger, Doğan Kitap, İstanbul.

Güneri, M. 2004, Hasanoğlan Köy Enstitüsü Kurulurken 1941-1951, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul.

Hızal, H. 1946, Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nde Dört Gün, 20 Şubat 1946 tarihli inceleme notları, Mimarlar Odası Ankara Şubesi Arşivi, Ankara.

İsmail Hakkı Tonguç Özel Arşivi (Mimarlar Odası Ankara Şubesi Arşivi’nden ulaşılmıştır).

Keskin, Y. 1998, “Cumhuriyetin 75. Yıldönümünde Devrim Mimarisi Olarak Köy Enstitüleri’ne Resmi Geçiş”, Mimarlık, sayı:284, ss.8-15.

Kirby, F. 1962. Türkiye’de Köy Enstitüleri, İmece Yayınları, Ankara.

Kuyumcu, İ. 2003, Aydınlanma Sürecinde Köy Enstitüleri, Devrim Yazıları, Sonrası, Selvi Yayınları, Ankara.

Ortaş, İ. 2005, “Ülkemizin Kaçırdığı En Büyük Eğitim Projesi: Köy Enstitüleri”, Pivolka, cilt:17, sayı:4, ss.3-5.

Özel, M. 2000, Köy Enstitüleri, TC Kültür Bakanlığı, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü, Ankara.

Türkoğlu, P. 2000, Tonguç ve Enstitüleri, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul.

Bu icerik 12898 defa görüntülenmiştir.