368
KASIM-ARALIK 2012
 
MİMARLIK'tan

YAYINLAR



KÜNYE
BİENAL

Uluslararası Antalya Mimarlık Bienali ve “Şablon”

Tülin Görgülü, Prof. Dr., Uluslararası Antalya Mimarlık Bienali (IABA 2013) Başkanı, Maltepe Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi

Türkiye’nin sanat ve mimarlık adına bugün gelmiş olduğu noktada, toplumun tamamına yansıyan bir ayrışmanın söz konusu olduğu açık biçimde gözlenmektedir. Bir yanda sanatı, mimarlığı hiçe sayarak, kendi beğenisini ve anlayışını topluma kabul ettirmeye çalışan bir görüş, öte yanda sınırlı sayıda insanın çabası ile gerçekleştirilen ama azımsanmayacak sayıda da izleyicisi olan sanatı ve mimarlığı tartışan, üreten, gündelik yaşama sokmaya çalışan bir görüş. Türkiye’de sanatın bir yandan yok sayılması, öte yandan düzenlenen sanat sergileri, tartışmaları, heykel sempozyumları, bienaller ve atölyeler. Başarılı biçimde sürdürülen, uluslararası platforma taşınan İstanbul Sanat Bienali, bu yıl ilki düzenlenen Uluslararası Tasarım Bienali, 2011 yılında birincisi gerçekleştirilen 1. Uluslararası Antalya Mimarlık Bienali (IABA), bunların dışında Sinopale, Mardinale gibi ülkemizde bienal adı altında pek çok sanat etkinliği.

“Bienal” sözcüğünün içeriğine bakıldığında, aslında sözlük tanımı ile “iki yılda bir yapılan” olarak somutlaşıyor. Uluslararası bienallerin tartışma çerçevesinde ve seçilen konu başlıklarında, gerek sanat bienalleri, gerekse mimarlık bienalleri açısından felsefi ve politik bir duruşun ön plana çıktığı gözlenebilmektedir. Aslında bu süreç pek çok sanatçı açısından çelişik bir durum olarak algılanmakta, küresel bir ortamda pek çok küresel firmanın mali desteği ile gerçekleştirilen bienallerin sanatı bir araç olarak kullandıkları da düşünülmektedir. Ancak öte yandan bienallerin getirdiği en önemli kazanç ise, gerek sanatın gerekse mimarlık alanının düzenlendiği kentin gündelik yaşamının içine girmesi, ziyaretçilerin bienal süresinde pek çok tanınmış sanatçının, mimarın yapmış olduğu işleri ve oluşturulan temalar çerçevesindeki tartışmaları izleyebilmeleri, deneyimleyebilmeleri ve katılımcı olabilmeleridir. Bu nedenle bienallerin etkisi, sanat ve mimarlık alanına katkıları tartışılamaz.

Sanat bienallerinin ve sanatçıların da ilgi alanlarının da son dönemde çağdaş sanat sorunlarının yanı sıra, değişen kentler, insanlar, yapılı çevre ve mimarlık arasında gidip gelmekte olduğu gözlenebilmektedir. Özellikle sanat bienallerinde izlenen enstalasyonlar ve videoların önemli bir kısmında, daha önce de değinildiği gibi, kent, mimarlık, yapı vb. arka planlarının yoğun olduğu söylenebilir. Öte yandan mimarların da kent üzerindeki okumaları, sanatın çeşitli boyutlarını mimari ile ilişkilendirdikleri düşünülecek olursa, karşılıklı kurulan ilişkilerin bu alanları birbirinin içine ittiği ve birbirlerini beslediği, mimarlığın düşünsel altyapısını ve felsefesini kurdukları da ifade edilebilir.

Türkiye’nin ilk mimarlık bienali ise, daha önce de değinildiği gibi 2011 yılının Ekim ayında Mimarlar Odası Antalya Şubesi’nin öncülüğünde gerçekleştirildi. Oda Başkanı Osman Aydın ve ekibinin, Zekai Görgülü’nün bienal başkanlığında düzenlediği 1. Uluslararası Antalya Mimarlık Bienali’nin (IABA) teması “Kesişmeler” olarak belirlenmişti. Kesişmeler teması altında sergiler, öğrenci atölyeleri, fikir projesi yarışmaları, deneysel mimarlık işleri olarak adlandırılan, Antalya sokaklarına yayılan çalışmalar gerçekleştirildi. Sonuç gerçekten oldukça başarılıydı, tüm Antalyalılar Cumhuriyet Meydanı’ndan başlayarak kente yayılan işleri büyük bir ilgi ile karşıladılar.

Özellikle mimarlık bienallerinde mimarlık enstalasyonu olarak da adlandırılabilecek deneysel mimarlık işleri, bienallerin görünür tarafını oluşturmaktadır. Deneysel mimarlık işleri, mimarlık eyleminin felsefi, sanatsal, kültürel, eleştirel yönünü de vurgularlar, bu işlerle birlikte amaç mimarlık alanının saklı kalan bu yönlerinin daha fazla algılanmasının sağlanması, mesleği daha farklı bir gözlükle okutabilmek olmaktadır.

Türkiye’de bugüne değin “deneysel mimarlık” konusunun çok da telaffuz edilmediğini, yalnız mimarlık konusunda belli endişeler taşıyan çalışma gruplarında, akademik dünyada belli atölyeler çerçevesinde (ki genelde kent veya kentin bir parçası ile ilgili arayışlarla gerçekleştirilmekte) sınırlı bir ilgi alanı bulabilmektedir. Genel anlamı ile mimarlık pratiği içinde olan meslek insanları, proje oluşturabilme ve proje süreçlerinin gereklerini yerine getirebilme çabaları içinde bu tür deneysel çalışmalara eğilememektedirler. Aslında meslek açısından niteliğin yükseltilmesine aracı olabilecek bir arayış, pek çok tartışmanın ardında eriyip gitmektedir.

IABA çerçevesinde yapılan yerleştirmeler aracılığıyla kentliler bu işleri gündelik yaşamları içinde deneyimleyebilmişler, her gün geçtikleri meydanlara, sokaklara, anıt eserlere, vista noktalarına farklı açılardan bakmışlardır. Bu aynı zamanda meslek insanı ile kişilerin yapılan iş aracılığı ile karşılıklı etkileşimini pekiştiren, bu geri dönüş ile birlikte mimarın da yaratıcı yönünü geliştiren bir deneyimdir.

2. Uluslararası Antalya Mimarlık Bienali’nin küratörü, 1. Mimarlık Bienali’nin de sergi moderatörü olan Abdi Güzer de geriye dönük olarak 1. Antalya Mimarlık Bienali’ndeki deneysel mimarlık işlerini şöyle değerlendiriyor:

“Bu anlamda çoğu gündelik kullanımın ya da içinde yer aldıkları bağlamın parçası haline gelen önermeler, kullanıcı ve izleyicilerin gündelik olarak ve kanıksamış biçimde tükettikleri kent mekânını, onu oluşturan mimarlık ürünlerini yeniden ve farklı biçimlerde algılamalarını, onlarla alternatif ilişkiler kurmalarını getirdi. Burada altı çizilmesi gereken bir başka saptama da, yerleştirmelerin neredeyse tümünün kavram oluşturma aşamasından üretimlerine, uluslararası standartta düşünülmüş ve nitelikli bir biçimde üretilmiş olması idi. Çalışmalar bir bütün olarak okunduğunda, mimarlığın ve kentin tüketilme biçimlerine yönelik olarak gündelik kültürün kendiliğinden getirdiği ve değer olarak kabul edilen pek çok olguya yabancılaşmamızla sonuçlanan kenti kullanma, kent içinde yaşama biçimimizi sorgulamamızı getiren, alternatif algı ve farkındalıklara yer açan bir çaba gözlüyoruz.”

2013 yılında düzenlenecek 2. Uluslararası Antalya Mimarlık Bienali’nin teması “Şablon” olarak belirlendi. Şablon, hem mimarlıkta kullanılan (bugün yerini bilgisayarlar almış olsa bile) en temel araçlardan birine gönderme yapmakta; hem de gündelik yaşamda oluşturulan kalıpları tanımlamaktadır. Küratör Abdi Güzer “Şablon” temasını şöyle tanımlıyor:

“Küreselleşme kavramının getirdiği dönüşümlerin ‘geleneksel’, ‘yerel’ ve ‘bağlamsal’ değerleri bir yandan küresel ortama taşıyıp yaygın biçimde paylaşılmasını getirirken, öte yandan bu değerlerin küresel kültürün önceliklerine göre aşınmalarına, özgün niteliklerini yitirmelerine ve tüketime açılmalarına neden oluyor. Başta mimarlık olmak üzere sanat ve tasarımın hemen her alanında üretim ve tüketimin biçim ve ilişkileri yeniden düzenleniyor, yeni meşruiyet zeminleri oluşuyor. ‘Özgürleşme’, ‘bireyselleşme’, ‘çeşitlenme’, ‘özgün olma’ gibi kavramlarla onlarla çatışması kaçınılmaz olan ‘standartlaşma’, ‘denetlenebilir olma’ ve ‘üretime yönelik tipleşme’ kavramları biraraya getirilmeye çalışılıyor. Bilişim teknolojisi bu çatışma ve çelişkiyi çözmek için ‘şablon’ adı verilen bildik bir gereci yeniden işlevselleştiriyor, daha ‘özgürce kullanılır ve kişiselleştirilebilir’ gibi görünen ‘yeni bir şablon’ kavramı yaratıyor.”

Aslında tüm bu ifade edilenlerin ışığından giderek gerek gündelik yaşamda, gerekse mimarlık eylem alanında hem Türkiye sınırları içinde, hem de küresel düzeyde zaman zaman birbiri ile çelişen, zaman zaman da birbiri ile örtüşen şablonları dayatma çabaları, aslında şablonların dışına da çıkmayı vurgulayan ve bu eksende yeni önerileri tartışmaya açan bir bakışın da varolduğunu ortaya koymaktadır. “Şablon” teması altında ikincisi düzenlenecek olan bienal yine ulusal ve uluslararası sergiler, yarışmalar, forumlar, toplantılar ve deneysel mimarlık işlerini gerçekleştirmeyi planlamaktadır. Bienal özellikle uluslararası davetlerle elde edilecek projeler, işler, konuşmacılarla, gerek dünyada, gerek Türkiye’de varolan şablonları tartışmayı gündemine alarak, bu şablonlara tersten bakmayı da önermektedir.

2. Uluslararası Antalya Mimarlık Bienali daha çok katılımcı ve izleyici ile birlikte şablon dışı bir işi başarmayı hedefliyor. Sanatla ve mimarlıkla uğraşan, ilgilenen, tartışan herkesi Antalya sokaklarına bekliyor.

Bu icerik 5706 defa görüntülenmiştir.